ŞUABU’L-İMAN

26.ŞU’BE: CİHAD

 

CİHAD

 

Yüce Allah: "Ey iman edenler! Kafirlerden (öncelikle) yakınınızda olanlarla savaşın"[Tevbe 123] buyurur.

 

Halimi der ki: Cihad farz kılınmadan önce Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müşriklerle birlikte otururdu. Bu dönemde Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy gelirdi, ancak bu vahiy sadece kendisine yönelikti ve tebliğ emri de henüz verilmemişti. Daha sonra: "Kalk da uyar''[Müddessir 2] emri verildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu yönde endişeye kapılınca Yüce Allah ona: ''Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir"[Maide 67] buyurdu.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tebliğe başlayınca da müşrikler onu yalanlayıp alaya aldılar. Yüce Allah ona sabretmeyi emretti ve: "Sana emredileni açıkça söyle ve müşriklerden yüz çevir. (Seninle) alayedenlere karşı biz sana yeteriz''[Hicr 94,95] buyurdu.

 

Yine bu yönde: "Ayetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördüğün vakit başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (kalk), o zalimler grubu ile beraber oturma''[En'am 68] ayeti nazil oldu.

 

 

Sonra: "Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim Allah'a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükafatı Allah'a düşer. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir"[Nisa 100] ayetiyle kendisi hariç ona iman edenlere hicret izni verildi. Daha sonra Yüce Allah Resulullah'a da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hicret emri verip: "Deki: "Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver"[isra 80] buyurdu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hicret etti.

 

Daha sonra Yüce Allah: "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez''[Bakara 190] buyurarak müslümanların kendileriyle savaşanlara karşı savaşmasına izin verdi. Daha sonra ise: "Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. şüphe yok ki Allah'ın onlara yardım etmeye gücü yeter''[Hac 39] ayetiyle savaşı kendilerinin başlatmas:na da izin verildi. Ayet "YukdUlune" lafzıyla da okunmuştur ve bu durumda ayetin anlamı bir önceki ayetle aynı olur.

 

Daha sonra ise Yüce Allah, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cihadı farz kıldı.

Müslümanlardan hicret etmeyip de Mekke'de kalanlara da hicreti farz kıldı. Yüce Allah: "Savaş, hoşunuza gitmediği halde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz,''[Bakara 216] ayetiyle cihadı farz kıldı. Yine bu yönde: "Ey iman edenler! Kafirlerden (öncelikle) yakınınızda olanlarla savaşın ve sizde bir sertlik bulsunlar''[Tevbe 123], ayetini indirdi.

 

Yine: "Allah yolunda savaşın ve bilin ki şüphesiz Allah hakkıyla işitendir ve hakkıyla bilendir"[Bakara 244] ayetini indirdi.

 

 

Bu yönde bunlar gibi pek çok ayet indirmiştir. Daha sonra ise Yüce Allah cihadı herkesin yerine getirmesi gereken bir görev kıldı ve bu yönde: "şüphesiz Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah bunu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kesin olarak vaad etmiştir. Kimdir sözünü Allah'tan daha iyi yerine getiren? O halde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır"[Tevbe 111] buyurdu.

 

Bu ayetle birlikte farz kılınan cihadı kabul edip bu yöndeki emre itaat etmek imandan oldu. Cihadın farz kılınması da Allah yolunda öldüren veya ölen kişiye cennetin verilmesi şartı üzerine olmuştur. Bunu bu şekilde kabul eden kişi de canını ortaya koyar. Bu da bir alışverişe benzetilmiştir. Cihada çıkan kişi, cennet karşılığında canını satmış, Yüce Allah da ondan bu canı cennet karşılığında satın almış gibidir. Bu bakımdan cihada katılan her bir kişi, ilerde teslim edilecek olan cennet karşılığında canını satmış demektir. Bu şekilde de cihadın farz kılınması ve önemi ortaya çıkmaktadır. Doğrusunu da Allah bilir.

Cihada teşvik, fazileti, önemi ve sevabına yönelik de Yüce Allah: "Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size? Allah'a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır. (Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun. İşte bu büyük başarıdır. Seveceğiniz başka bir kazanç daha var: Allah'tan bir yardım ve yakın bir fetih. (Ey Muhammed!) Müminleri müjdele!''[Saf 10-13]  buyurmuştur.

 

Bu ayette Yüce Allah cihadın yakın ve uzak zamanlardaki getirilerini müslümanlara bildirmiştir. Yakın zamandaki getirisi düşmana karşı zafer, düşman beldelerini fethederek elde edilen mallar, aileleri ile çocuklarının da bu mallar sayesinde içinde yaşayacakları nimetlerdir. Uzak zamandaki getirisi ise cennet ve elden hiç gitmeyecek olan nimetlerdir.

Bu yönde yine: "O halde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükafat vereceğiz"[Nisa 74] buyurmuştur.

 

Allah yolunda cihad edenleri överken de: "İman ediP hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve {muhacirleri} barındırıp {onlara} yardım edenler var ya; işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır"[Enfal 74] buyurmuştur.

Yine: ''MüminIerden özür sahibi olmaksızın {cihaddan geri kalıP} oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihaddan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah {müminIerin} hepsine de en güzel olanı {cenneti} vaad etmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükafat ile, kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihaddan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir"[Nisa 95, 96] buyurmuştur.

Yine: "Çünkü onların, Allah yolunda çektikleri susuzluk, yorgunluk, açlık, kafirleri öfkelendirmek üzere bir yere adım atmaları ve düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları gibi hiçbir olay yoktur ki karşılığında kendilerine iyi bir amel {in sevabı} yazılmış olmasın. şüphesiz Allah iyilik yapanların mükafatını elbette zayi etmez. Allah yolunda küçük, büyük bir harcama yapmazlar ve bir vadiyi kat etmezler ki {bunlar}, Allah'ın, yaptıklarının daha güzeliyle kendilerini mükafatlandırması için hesaPlarına yazılmış olmasın"[Tevbe 120, 121] buyurmuştur.

 

Şehitler konusunda da: ''Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın.

Bilakis onlar diridirler. Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar''[Al-i İmran 169] buyurmuştur. Yine onlar hakkında: ''Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz''[Bakara 154] buyurmuştur."- Halimi, el-Minhac (2/461-462).

 

 

 

3906- Hişam b. Sa'd bildiriyor: Zeyd b. Eslem, "Sabredin"[Al-i İmran 200] buyruğunu açıklarken: "Cihadda sabredin, anlamındadır" demiştir. "Sebat gösterin"[Al-i İmran 200] buyruğunu açıklarken: "Düşmana karşı sebat gösterin, anlamındadır" demiştir. "Hazırlıklı ve uyanık olun"[Al-i İmran 200] buyruğunu açıklarken de: "Dininiz üzerinde her zaman hazırlıklı ve uyanık olun, anlamındadır" demiş ve: ''Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz''[Bakara 189] ayetini okumuştur.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Cerir, Tefsır (4/221) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (2/418).

 

 

 

3907- Abdullah b. Selam der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir grup oturduk ve: "Şu ana kadar yaptığımız hangi amel Allah katında en değerli olanıdır?" diye konuşmaya başladık. Bunu üzerine: "Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir. Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever ... ''[Saf 1-4] ayetlerini, surenin sonuna kadar indirdi. Onu da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize okudu.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Darlıni, cihad (s. 596) ve Hakim, Müstedrek (2/69).

 

 

Evzai bu şekilde "Onu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize okudu" lafzıyla rivayet etmiş ve: "Yahya b. Ebi Kesir de bize bunu bu şekilde okudu" demiştir. Muhammed b. Kesir de: "Evzai bize bunu bu şekilde okudu" demiştir. Ebu'l-Velid de: "Muhammed b. Kesir bize bunu bu şekilde okudu" demiştir. Ebu'l-Hasan b. Ukbe de: "Ebu'l-Velid bize bunu bu şekilde okudu" demiştir. Ebu Abdullah da: "Ebu'l-Hasan eş-Şeybani bize bunu bu şekilde okudu" demiştir.

 

Beyhaki de: "Ebu Abdullah bize bunu bu şekilde okudu" demiştir.

İbnu's-Semmak'ın rivayetinde ise İbrahim b. el-Heysem: "Muhammed b. Kesir bize sureyi sonuna kadar bu şekilde okudu" demiştir. Ebu Amr b. esSemmak da: "İbrahim b. el-Heysem bize sureyi sonuna kadar bu şekilde okudu" demiştir. Ebu Abdullah da: "Ebu Amr b. es-Semmak bize sureyi başından sonuna kadar bu şekilde okudu" demiştir. Ebu Abdullah de sureyi bu şekilde okumuştur. Ali es-Samiri de: "Şeyh el-İmamu'z-Zeki Takiyyuddin Zahir bize sureyi sonuna kadar bu şekilde okudu ve ''İmam Ahmed bize bunu bu şekilde okudu'' dedi" demiştir.

 

Beyhaki der ki: es-Sünenü'[-Kübra'da bunu Ebu İshak el-fezari ve Velid b.

Mezyed kanalıyla Evzai'den rivayet etmiştik. - Beyhaki, Sünen (9/160).

 

Velid b. Müslim de Evzai'den bu şekilde rivayet etmiştir.- Hakim, Müstedrek (2/69) ve İbn Hibban, Sahih (1589).

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur.- Hakim, Müstedrek (2/69) ve Abdullah b. el-Mübarek, Cihad 50 (1).

Topluluğun ezberlediği de tek kişinin ezberinden daha sağlam görülür.

 

 

 

3908- Ebu Zer der ki: Adamın biri Hz, Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! En üstün amel hangisidir?" diye sordu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'a iman ile O'nun yolunda cihad etmektir" buyurdu. Adam: "Hangi kölelerin az at edilmesi daha faziletlidir?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sahibinin gözünde en değerli olan kölenin azat edilmesidir" buyurdu. Adam: "Böylesi bir köleyi az at etme imkanım olmazsa?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Azat olmak isteyen ve mesleği olan köleye yardım eder veya iş bilmeyen köleye azat olmasında (maddi olarak) yardımcı olursun" buyurdu. Adam: "Bunu da yapamazsam?" diye sorunca da: "O zaman insanlara zarar vermemeye çalışırsın. Bunu yapman kendi adına verdiğin bir sadaka gibidir" buyurdu.

 

İsnadı sahih, ravileri güvenilirdir.

 

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur; ancak farklı olarak "Azat olmak isteyen ve mesleği olan köleye yardım eder veya şaşkın birine yol gösterir veya iş bilmeyen köleye azat olmasında yardımcı olursun" ibaresi geçmiştir.

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur. Hişam bunu "Şaşkın birine yardımcı olursun" lafzıyla rivayet etmiştir.

 

Buhari ile Müslim Sahih'de Hişam'dan ve Müslim de Abdürrezzak'tan rivayet etti.

 

Tahric: Buhari, ıtk (3/117) ve Müslim, iman (136). - Müslim, iman (1/89).

 

 

 

3909- Ebu Hureyre der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En üstün amel hangisidir?" diye sorulunca: "Yüce Allah'a ve Resulüne imandır" buyurdu. "Sonra hangisi?" diye sorulunca: "Sonra Allah yolunda cihaddır" buyurdu. "Sonra hangisi?" diye sorulunca da: "Sonra gereği gibi yerine getirilmiş bir hacdır" buyurdu.

 

Ravileri güvenilir olan sahih bir hadistir.

 

Ebu'l-Hasan b. Bişran, "İsmail es-Saffar -Ahmed b. Mansur Abdürrezzak -Ma'mer" kanalıyla Zühri'den aynısını "Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En üstün amel hangisidir?" diye sorunca:

"Yüce Allah'a imandır" buyurdu" lafzıyla rivayet etmiştir.

 

Buhari ile Müslim, Sahih'de İbralıim b. Sa'd'dan ve Müslim Abdürrezzak'tan rivayet etti.1

 

Tahric: Buhari, iman (1/12) ve Müslim, iman (135). - Müslim, ıman (ı/88).

 

 

 

3910- Abdullah b. Mes'üd'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En üstün amel. vaktinde klıman namaz ile Allah yolunda cihaddır" buyurmuştur.

 

Ravileri güvenilir olan sahih bir hadistir.

 

 

 

3911- Ebu Said el-Hudri bildiriyor: "Ey Allah'ın Resulü! En üstün insan hangisidir?" diye sorulunca: "Canı ve malıyla cihad eden mümin kişidir" buyurdu. "Sonra kim?" diye sorulunca da Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'tan korkup kendi kötülüklerinden insanları uzak tutmak için ıssız bir yere çekilen (ve kendini ibadete veren) kişidir" buyurdu.

 

Buhari, Sahih'de Ebu'I-Yeman'dan ve Buhari ve Müslim de başka kanallarla Zühri'den rivayet ettiler. 

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, cihad (3/200-201) ile rikak (7/188). - Buhari, rikak (7/188) ve Müslim, imaret (122,124).

 

 

 

3912- Ebu Hureyre der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Allah yolunda cihad eden kişi -ki Yüce Allah. kendi yolunda kimlerin gerçekten cihad ettiğini bilir- gündüzlerini oruçla. gecelerini de namazia geçiren kişi gibidir. Yüce Allah da yolunda cihad için çıkan kişiyi (ölmesi halinde) cennete sokacağını ya da elde edeceği sevap ve ganimetle sağ salim bir şekilde evine döndüreceğini vaad etmiştir. ..

Buhari, Sahih'de Ebu'l-Yeman'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahib, ravileri güvenilirdir. - Buhari, cihad (3/201).

 

 

 

3913- Ebu Hureyre der ki: Adamın biri Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bana cihada denk olacak bir amel söyle" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Buna denk bir şey göremiyorum" buyurdu ve:

"Mücahid cihada çıktığı zaman dönene kadar sen kendini mescid'e kapatıp ara vermeden gecelerini ibadetle. gündüzlerini de oruçla geçirebilir misin?" diye sordu. Adam: "Yapamam" dedi.

Ebu Hureyre der ki: "Atının dizginleri elinde olduğu sürece mücahide iyilik yapar gibi sevap yazılır."

 

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur, ancak adamın "Bunu yapamam" sözünü zikredilmemiştir. Ebu Hureyre'nin sondaki sözünü ise aktarmıştır.

Buhari, Sahih'de İshak kanalıyla Affan'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahih, ravileri güvenilirdir. - Buhari, cihad (3/200).

 

 

 

3914- Ebu Hureyre der ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bize Allah yolunda cihada denk olacak bir amel söyle" denilince. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Denk olan şeyi) yapamazsınız" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Aksine yapabiliriz" dediklerinde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine: "Yapamazsınız" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Aksine yapabiliriz" dediklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Denk olacak bir şeyi) bilmiyorum" buyurdu. Israr ettiklerinde de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üçüncü veya dördüncüsünde: "Yüce Allah'ın yolunda cihad eden kişi, gündüzlerini oruçla gecelerini de ibadetle geçiren ve Allah 'ı zikreden kişi gibidir" buyurdu.

.

Müslim, Sahih'de Züheyr b. Harb kanalıyla Cerir'den "Geri evine dönene

kadar" lafzıyla zikretmiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. - Müslim, imaret (110).

 

 

 

3915- Abdullah b. Mes'ud der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En üstün amel hangisidir?" diye sorduğumda: "Namazları vaktinde kılmaktır" buyurdu. "Sonra hangisi?" diye sorduğumda: "Anne babaya iyi davranmaktır" buyurdu. "Sonra hangisi?" diye sorduğumda: "Allah yolunda cihaddır" buyurdu. Sonra da susup bana bir şey demedi. Ancak yine sorsaydım, yine bana bir cevap verirdi.

 

Buhari, Sahih'de Hasan b. Sabbah kanalıyla Muhammed b. Sabik'ten ve Buhari ile Müslim, Şu'be kanalıyla Velid b. el-Ayzar'dan rivayet ettiler.

 

Tahric: İsnadı sahih, ravileri güvenilirdir. - Buhari} cihad (3/200). - Buhari} tevhid (8/212) ve Müslim, tman (139).

 

 

 

3916- İbn Mes'üd der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En üstün ameller hangileridir?" diye sorduğumda: "Namazları vaktinde kılmak, anne babaya iyi davranmak ve Allah yolunda cihad etmektir" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı sahih, ravileri güvenilirdir. Abdürrezzak, Musannef 11/190 (20295) ve Ahmed, Müsned (1/448).

 

 

Ebu Abdillah el-Halimi, bu yönde imam Ebu Bekr Muhammed b. Ali eşŞaşl'ye dayanarak şöyle der: Kişi "En hayırlı şey şudur" dediği zaman bu, hayırlı gördüğü şeyin kendisi için diğer tüm şeylerden daha üstün olduğu anlamına gelmez. Bundan kasıt, o şeyin belli durumlarda diğer şeylerden daha hayırlı olduğudur. Örneğin kişi bir sözü yerinde olmayan bir yerde söylediği zaman zarar gördüğünde "Susmaktan daha hayırlı bir şey yoktur" der ve o durumda kendisine gerekli olan en hayırlı şeyin susmak olduğunu ifade eder. Başka bir zamanda ise susmaktan zarar gördüğünde "Müminin için en hayırlı şey bildiği bir konuda konuşmasıdır" der. Susma konusunda söylediği söz nasıl geçerli oluyorsa konuşma konusunda söylediği söz de geçerli olur. Yine kişi: "Filan kişi insanların en akıllısı ve en üstünüdür" diyebilir. Bununla da o kişinin insanların en akıllı ve üstün kişilerinden biri olduğunu kastetmiş olur.

 

Bu yönde "En hayırimız, ailesine karşı en hayırlı olandır" hadisi rivayet edilmiştir. Bunda da kasıt ailesiyle en iyi şekilde geçinen kişinin insanların en üstün olanlarından biri olduğudur.

 

Yine "En kötüleriniz bekar olanlarınızdır" hadisi rivayet edilir.2 Bu da bekarların, insanların en kötülerinden olduğu anlamındadır. Zira bekar olan kişi salih biri olsa da çirkin bir şeye bulaşabilir ve fitneden korunamayabilir. Yoksa fasıklar onlardan daha kötüdür ve bekarlar içinde salih kişiler de vardır.

 

Tahric: İbn Adiy, el-Kamil (3/913), Ebu Ya'la, Müsned (4/37-38) ve İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat (2/257-258).

 

 

Yine "(Ağızda) mahpus kalmayı en çok hak eden şey dildir" sözü rivayet edilir.1 Oysa fasık ve fesatçı biri hapsedilmeyi dilden daha çok hak edebilir.

 

Tahric: İbn Ebi Asım, Zühd (23), İbn Ebi Şeybe, Musannef (9/65), İbnu'l-Mübarek, Zühd 129 (384), Ahmed, Zühd (s. 162), HenNAd, Zühd (1095), Veki', Zühd (285), Fesevi, Ma'rife (3/189), Ebu Nuaym, Hilye (1/134), Taberani, M. el-KEbir 9/162 (8744, 8745, 8746, 8747) ve İbn Ebi'd-Dünya, Samt (16).

 

 

Yine "Mizan 'da güzel bir ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur" hadisi rivayet edilir. Oysa malumdur ki namaz ve cihad ondan daha üstündür. Yine "En hayırlınız namazda omzuyla yanındaki kişiye rahatsızlık vermeyeninizdir" hadisi rivayet edilmiştir. -Ebu Davud 1/435 (672)- Oysa hem karakter, hem de dindarlığı bakımından ondan daha üstün kişiler bulunabilir. Ancak bu tür ifadeler Araplar arasında kişinin içinde bulunduğu durum göz önünde bulundurularak söylenir ve o durumda yapılması en uygun ve hayırlı şeyin o olduğu ifade edilir. O durumda söylenen böylesi bir söz o şeyin her şeyden üstün olduğu değil, belli şeylerden daha üstün olduğu anlamına gelir.''- Halimi, el-Minhac (2/469-471).

 

 

Halimi bu konuda açıklamalarını devam ettirdikten sonra sözü ibn Mes'Cıd'un bu rivayetine getirip şöyle der: "ibn Mes'Cıd'un Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sonra hangisi?" şeklindeki sorusuna gelince, bundan kasıt üstünlük bakımından daha aşağıda olanı değil, aynı değerde olan ve onun yerini tutan başka bir amelin hangisi olduğudur. Örneğin Yüce Allah: "Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmektir. Veya açlık gününde yemek yedirmektir. Yakınlığı olan bir yetime veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden 0lmaktır''[Beled 11-17] buyurur. Burada da kasıt yemek yedirmeyi imandan daha üstün tutmak değildir. Burada kasıt kişinin köle azat eden veya yemek yediren kişilerden biri olmasıdır. Bunun yanında bu kişinin sabır ehlinden, merhamet ehlinden olan müminlerden biri olmasıdır. Doğrusunu da Allah bilir."

 

 

 

3917- Abdullah b. Amr b. el-As'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Daha önce haccetmemiş olan kişi için bir hac on gazveden daha hayırlıdır. Daha önce hacca gitmiş kişi için ise bir gazve on hacdan daha hayırildir. Deniz yoluyla yapılan bir gazve kara yoluyla yapılan on gazveden daha hayırlıdır. Bu yolda bir denizi aşan kişi tüm vadileri aşmış gibidir. Bu yolda kendisini deniz tutan kişi de (karada yapılan savaşta) kanları içinde çırpınan kişi gibidir."

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur, ancak tanımadığımız ravisi vardır. Abdürrezzak, Musannef (5/285).

 

 

 

3918- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "(ilk defa ifa edilen) bir hac on gazveden daha üstündür. Bir gazve de (ilk hac üzerine yapılan) on hacdan daha üstündür .''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/596).

 

 

 

3919- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre ResululIalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bir gazveye katılmadan veya bir gazveye katılmayı aklından geçirmeden ölen kişi, münafıkilğın bir şubesi üzerine ölmüş olur. "

Müslim, Sahih'de İbnu'l-Mübarek'ten rivayet etti.

 

Tahric: Ravileri güvenilir olan sahih bir hadistir. - Müslim, imaret (158).

 

 

 

3920- İbn Ömer der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "insanlar dinar ve dirhem (para) konusunda cimri oldukları, cihadı bırakıp öküzlerinin kuyruklarına yapıştıkları (çiftçiliği tercih ettikleri) ve iyne türü alışveriş yaptıkları zaman Yüce Allah onların üzerine bela indirir ve dinlerine geri dönmedikleri sürece de bu belayı kaldırmaz. ''

 

Tahric: Ravileri güvenilir olan sahih bir hadistir. Ahmed, Müsned (2/28,42), Taberanı, M. el-Kebir 12/432,433 (13583, 13585), Ebu Nuaym, Hilye (1/313-314) ve İbn Adiy, el-Kamil (2/455).

 

 

Ata b. Ebi Rebah bu şekilde aktarmıştır. Zayıf bir kanalla da yıne Ata'dan rivayet edilmiştir. - Ebu Davud 3/740 (3462).

 

 

Beyhaki der ki: Bu hadis "Hayve b. Şurayh - İshak b. Abdirrahman elHorasani - Ata el-Horasani - Nafi' - İbn Ömer" kanalıyla bilinir. İyne türü satış da birine: "Benden şu malı şu fiyata (vadeli olarak) satın al, ben de onu senden şu kadar karla (peşin) satın alayım" denilerek yapılan satıştır.

 

 

 

3921- Muaz b. Cebel der ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bana öyle bir amel söyle ki yaptığımda cennete gireyim" dediğimde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne güzel! Bana çok büyük olan bir şeyi sordun. Ancak Yüce Allah'ın kolaylaştırdığı kişiler için pek kolayolan bir şeydir!" buyurdu ve şöyle devam etti: "Yüce Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaz, farz namazlan kılar ve farz kılınan zekatı verirsin. Sana bu işin (dinin) başını (temelini), direklerini ve zirvesini de söyleyeyim mi? Bu işin temeli islam, direkleri namaz, zirvesi de Allah yolunda cihaddır. Sana hayır kapılarını da bildireyim mi? Biri oruçtur ki (kişiyi günahlara karşı koruyan) bir kalkandır. Diğeri sadakadır ve kişinin günahlarına kefaret olur. Bir diğeri de gece namazlarıdır." Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar"[Secde 16] ayetini okudu.

 

Tahric: Ravilerinin tümü güvenilirdir. 2549 ile 3078. hadislerde geçti.

 

 

Halimi der ki: "Allah en doğrusunu bilir; bundan kasıt her bir amelin kabul görmesinin temelinin namaz olmasıdır. Kişi müslüman değilse de yaptığı hiçbir amelin değeri kalmaz. Bu da bedendeki baş gibidir. Şayet bedendeki baş yerinde ise diğer organların bir değeri olur. Beden başı kaybettiği zaman da diğer organların kişiye hiçbir faydası olmayacaktır.

Namaza gelince dinin direği olarak ifade edilmiştir. Hadiste geçen "iş" ifadesinden kasıt dindir. Namaz dinin direğidir, zira namaz olmadan din sağlam bir şekilde ayakta duramaz. Namazın farziyetini kabul edip onu ifa etmemenin de bir anlamı olmaz. Zira namaz olmadan kişinin sadece müslüman olması kanın akmasına engel olmaz.

"Bu işin zirvesi Allah yolunda cihaddır" sözüne gelince de, bunun anlamı konusunda bazıları, islami semboller içinde cihad kadar herkesçe bilinen ve önde olan bir şeyin olmaması anlamında olduğunu söylemiştir. Bu da devenin en üst noktası olan hörgücü gibidir. Kişi deveye bakınca ilk önce onun hörgücü gözüne çarpacaktır ... '' Sonrasında Halimi açıklamalarına devam eder. - Halimi, el-Minhac (2/473-474).

 

 

 

3922- Ebu Umame bildiriyor: Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Bana seyahat etmek için izin ver" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ümmetimin seyahatı, Allah yolunda cihada çıkmakla olur" buyurdu.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ebu Davud 3/12 (2486).

 

 

 

3923- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her ümmetin bir ruhbanlığı vardır. Bu ümmetin ruhbanlığı da Allah yolunda cihaddır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbnu'l-Mübarek, Cihad 67-68 (216), Ahmed, Müsned (3/266), Ebu Ya'la, Müsned 7/210 (4204), İbn Adiy, el-Kamil (3/3/1056) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (5/295296).

 

 

 

3924- As'as b. Selame der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıktığı savaşlardan birinde ashabından bir adamı ortalıkta göremedi. Daha sonra görüp sebebini sorduğunda adam: "Dağda tek başıma kalıp ibadet etmek istemiştim" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir daha böyle yapma! Hiç biriniz bunu yapmasın! Kişinin islam için göstereceği bir anlık sabır, herkesten uzak Rabbine yapacağı kırk yıllık ibadetten daha üstündür" buyurdu.

Başka bir kanalla bu iki hadisin aynısı rivayet olunmuştur.

 

Tahric: Ravileri güvenilir, mürsel bir hadistir. Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned (s. 168) ve Beyhaki, Sünen (10/89).

 

 

 

3925- Ebu Hureyre bildiriyor: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından biri bir dağ yolunda bir su kaynağı gördü ve suyunun tatlılığı çok hoşuna gitti. "Keşke insanlardan uzaklaşıp bu su kaynağının yanında yerleşsem ve kendimi ibadete versem. Ama bunu Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sormadan yapmam" dedi. Sorunca da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bunu yapma! Birinizin Allah yolunda bir yerde durması ailesinin yanında altmış sene boyunca kılacağı namazdan daha hayırıldır. Yüce Allah'ın sizi bağişlamasını ve cennete sokmasını istemez misiniz? O zaman Allah yolunda cihad edin. Zira bir deve sağımlığı kadar dahi olsa Allah yolunda savaşan kişiye cennet vacip olur. ''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Tirmizi 4/181 (1650).

 

 

 

3926- İmran b. Husayn'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Allah yolunda yapilan savaşta, saf ta bulunmak Allah katında kişinin kılacağı altmış yillik namazdan daha hayırlıdır" buyurmuştur.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Darimi, cihad (598), Hakim, Müstedrek (2/68), Taberani, M. elKebir 18/168,180 (377,417), Bezzar, Müsned (2/264, 65), Hatib, Tarih (10/295) ve Ukayli, ed-Du'afa (s. 86).

 

 

 

3927- Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur; ancak "Allah katında" ibaresi geçmemiştir.

 

 

 

3928- Osman'ın azatlısı Ebu Salih bildiriyor: Osman b. Affan'ın, Mina'da Hayf mescidinde şöyle dediğini işittim: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah yolunda (cihadda) geçirilen bir gün diğer yerlerde geçirilen bin günden daha hayırlıdır. Artık her bir kişi ne yapacağına baksın'' buyurduğunu işittim."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Nesai, cihad (6/40) ve Tirmizi 4/189 (1667).

 

 

Allah en doğrusunu bilir; bu rivayetlerden kasıt Allah yolunda savaşın sevabının diğer amellerden kat kat fazla olduğunu göstermektir. Bunun ne kadar olacağı da insanların niyeti ve ihlasına göre değişmektedir. Yine zamanına ve cihad yapılan yere göre değişmektedir. Bu fazlalık bazen kırk, bazen altmış, bazen bunlardan daha az, bazen de daha fazla olan bir katla dile getirilmiştir.

 

Şeyh Ebu Bekr Muhammed b. Ali eş-Şaşi de şöyle der: Genellikle de bu yönde "yetmiş" sayısı kullanılır. Buna "Kişi günde yetmiş defa aynı günahı işlese de bağışlanma diledikten sonra o günahta ısrar etmiş sayılmaz"[633. hadiste] hadisi örnek verilebilir. Burada "yetmiş" sayısıyla kastedilen bu sayının bizzat kendisi değil, o işin çok sayıda olduğudur."

 

 

 

3929- Abdullah b. ez-Zübeyr der ki: Minber üzerinde verdiği hutbede Osman b. Affan'ın şöyle dediğini işittim: "Size Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittiğim bir sözü söyleyeceğim. Şimdiye kadar bunu size söylemememin sebebi de sizlerden mahrum olmamaktı. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yüce Allah yolunda nöbetle geçirilen bir gün, geceleri ibadetle gündüzleri de oruçla geçirilen bin günden daha hayırlıdir'' buyurduğunu işittim."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/924 (2766).

 

 

İbn Ömer'den de mevkUf olarak: "Size Kadir gecesinden daha hayırlı bir geceyi söyleyeyim mi? Kişinin düşman korkusu olan ve belki de ailesinin yanına dönmeyeceği bildiği bir yerde nöbet tutmasıdır" şeklinde rivayet edilmiştir. - İbn Ebi Şeybe, Musannef(S/296) ve Hakim, Müstedrek (2/80-81).

 

 

 

3930- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cehennem ateşinin iki göze dokunması haram kılınmıştır. Bunlardan biri, Yüce Allah korkusuyla ağlayan gözdür. Diğeri de müslümanları kafirlere karşı korumak için nöbet te bekleyen gözdür. ''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir, ancak isnadında kopukluk vardır. Hakim, Müstedrek (2/82-82).

 

 

 

3931 - Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, kendi yolunda sadece cihad için çıkan kişiye kefil olmuş ve: ''Bana iman edip elçilerime inanarak sadece cihad için çıkan kişi, cennete girmeyi veya ayrıldığı evine elde ettiği sevap ve ganimetlerle geri dönmeyi benim kefaletimle garantilemiştir'' buyurmuştur. Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki Yüce Allah'ın yolunda herhangi bir yara alan kişi, kıyamet gününde yarasını aldığı anki gibi gelir. Rengi kan rengi, kokusu da misk kokusu gibi olur. Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki ümmetime zor gelmeyeceğini bilsem, Yüce Allah'ın yolunda savaşa çıkan hiçbir müfrezeden geri durmazdım. Ancak imkanım yok ki hepsine savaş için binekler bulayım. Onlar da imkan bulamiyorlar ve benden geri kalmak da onlara zor geliyor. Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki Yüce Allah'ın yolunda savaşıp ölmeyi, sonra bir daha savaşıp ölmeyi, sonra bir daha savaşıp ölmeyi isterdim ...

 

Buhari, Sahih'de bir kısmını Abdulvahid'den, bir kısmını Müsedded'den, bir kısmını da başkasından ve Müslim, Züheyr b. Harb kanalıyla Cerir'den rivayet etti.

 

Tahric: Ravilerinin tümü güvenilirdir. - Buhari, zebaih ''6/231) ile iman (1/14). - Müslim, imaret (103).

 

 

 

3932- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki müminlere zor gelmeyeceğini bilsem, Yüce Allah'ın yolunda savaşa çıkan hiçbir askeri birlikten geri durmazdım. Ancak imkanım yok ki hepsine savaş için binekler bulayım. Onlar da benimle gitmek için imkan bulamiyorlar ve benden geri kalmak da onlara zor geliyor ...

Yine şöyle buyurdu: "Yüce Allah'ın yolunda herhangi bir yara alan müslüman kişi kıyamet gününde yarasını aldığı anki gibi, kanlar yarasından akar bir halde gelir. Rengi kan rengi, kokusu ise misk kokusu gibi olur ...

Her ikisini Müslim, Sahih'de Muhammed b. Rafı' kanalıyla Abdürrezzak'tan rivayet etti. - Müslim, imaret (106).

 

Tahric: Ravilerinin tümü güvenilirdir. Buhari, cihad (3/203).

 

 

 

3933- Ebu Musbih der ki: Bizans topraklarına çıkılan savaşta Ebu Abdillah'a: "Ey Ebu Abdillah! Sen neden bineğine binmiyorsun?" denilince şu karşılığı verdi: "ResululIah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yüce Allah. kişinin Allah yolunda tozlanan ayaklarını cehennem ateşine haram kılar'' buyurduğunu işittim. Bineğime iyi bakar, kabilemden de bu yönde yardım almam." O gün yürüdüğü kadar da başka bir gün yürüdüğü görülmedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned (s. 243-244), Ahmed, Müsned (3/367), İbn Hibban, Sahih (7/61-62) ve İbnu'l-Mübarek, Zühd (32).

 

 

 

3934- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir askeri birliğin çıkmasını emretti. "Ey Allah'ın Resulü! Bu gece mi çıkalım? Yoksa sabaha kadar bekleyelim mi?" diye sorduklarında, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Geceyi bu şekilde cennet bahçelerinde geçirmek istemez misiniz?" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Beyhaki, Sünen (9/158).

 

 

 

3935- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Arkadaşlarınız Uhud'da şehit olduklarında, Yüce Allah onların ruhlarını yeşil kuşların içine yerleştirdi. Bu kuşlar cennet nehirlerine uğrar, meyvelerinden yer ve Arş'ın altında asılı olan altından kandillere geri dönerler. Bu şehitler orada yedikleri, içtikleri ve kaldıkları yerin güzelliğini gördüklerinde: ''Kardeşlerimize, cihaddan uzak durmamalan ve savaş an mda kaçmamalan için bizim cennette diri olduğumuzu kim haber verecek?'' dediler. Yüce Allah: ''Ben haber veririm'' buyurdu ve: ''Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Rableri katında rızıklara mazhar olmaktadırlar''[Al-i İmran 169] ayetini indirdi."

 

Tahric: İsnadı sahih, ravileri güvenilirdir. Ebu Davud 3/32-33 (2520).

 

 

 

3936- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Şehitler cennet kapısının yanındaki bir ırmağın kenarında yeşil bir kubbenin içinde olurlar. Rızıkları da cennet'ten sabah akşam yanlarına getirilir. ''

 

Tahric: İsnadı sahih, ravileri güvenilirdir. Ahmed, Müsned (1/266), Taberani, M. el-Kebir 10/405 (10825), İbn Ebi Şeybe, Musannef (5/290), Abd b. Humeyd, el-Müntehab (720), İbn Cerir, Tefsir (4/171-172) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (2/375).

 

 

 

3937- Mesruk der ki: Abdullah b. Mes'ud'a, ''Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Rableri katında rızıklara mazhar olmaktadırlar"[Al-i İmran 169] ayetini sorduğumuzda şöyle dedi: Biz de bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorduğumuzda şöyle buyurdu: "Onların ruhu yeşil bir kuşun içindedir ve cennette istedikleri gibi gezerler. Sonra ArŞ'ın altında asılı bulunan kandillere konarlar. Onlar bu şekilde yaşarken Rabbin onlara yönelir ve: ''Dilediğinizi benden isteyebilirsiniz'' buyurur. Onlar: ''Rabbimiz! Cennette istediğimiz gibi dolaşırken daha ne isteyelim?'' şeklinde karşılık verirler. Ancak bir şey istemeden bırakılmayacaklarını anlayınca: ''Rabbimiz! Ruhlarımızı gerı bedenlerimize döndürmeni ve tekrar şehit olmayı istiyoruz!'' derler."

Müslim, Sahih'de Yahya b. Yahya kanalıyla Ebu Muaviye'den rivayet etti.

 

Tahric: Ravileri güvenilir olan mevkUfbir hadistir. - Müslim, imaret (121).

 

 

 

3938- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Şehit dışında cennet ahalisinden hiç kimse dünyaya, içindekiler on katıyla kendisine verilse dahi geri dönmeyi istemez. Şehit ise gördüğü ikramdan dolayı on defa dünyaya geri dönmeyi ve tekrar şehit edilmeyi arzular.''

 

Tahric: İsnadı sahih, ravileri güvenilirdir. Tirmizi 4/187 (ı661).

 

 

 

3939- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Şehit dışında, Allah katında hayırlı amelleri olup da ölen hiç kimse dünyaya, içindekiler on katıyla kendisine verilse dahi geri dönmeyi istemez. Şehit ise gördüğü ikramdan dolayı bir daha (veya on defa daha) dünyaya geri dönmeyi ve tekrar Allah yolunda öldürülmeyi ister ...

 

Tahric: İsnadı sahib, ravileri güvenilirdir. Buhari, cihad (3/208) ve Müslim, imaret (108,109).

 

 

 

3940- Abdullah b. Amr'ın bildirdiğine göre Resetlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah'ın yolunda savaşan bir müfreze. ganimet elde ettiğinde ahirette alacakları sevabm üçte ikisini (ganimet olarak) dünyadayken almış olur. Geriye (ahirette) onlara üçte bir kalır. Ancak ganimet elde edemezlerse sevabm tamamı onlar için ahirete kalır. ..

Müslim, Sahih'de Mukri'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. - Müslim, imaret (153,154).

 

 

 

3941 - Sebre b. Ebi Fakih der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cihadı zikredip şöyle buyurduğunu işittim: "Şeytan, Ademoğlunun yollarında oturur. Önce onun müslümanlık yolunda oturur ve: ''Kendi dinini, atalarının dinini bırakıp müslüman mı olacaksın?'' der. Bu kişi şeytana uymayıp müslüman olunca bu kez şeytan onun hicret yolunda oturur ve: ''Kendi vatanınl, kendi yurdunu bırakıp başka yere mi gideceksin? Oysa hicret eden kişi bağlı at gibidir ve rahat hareket edemez'' der. Bu kişi yine şeytana uymayıp hicret edince bu kez şeytan onun cihad yolunda oturur ve: ''Cihada çıkıp canını ve malını ortaya mı koyacaksın? Bu durumda öldürüleceksin, karın la bir başkası evlenecek ve malın da başkaları arasında paylaştırılacak'' der. Bu kişi yine şeytana uymayıp cihada çıkar. "

Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Şeytana uymayıp) böyle yapan (cihada çıkan) ve ölen kişi, Yüce Allah tarafından cennete sokulmayı hak eder. Bu yolda boğularak ölen kişi, Yüce Allah tarafından cennete sokulmayı hak eder. Bu yolda bineğinden düşerek de ölen kişi, Yüce Allah tarafından cennete sokulmayı hak eder" buyurdu.

 

Benim kitabımda bu şekilde Sebre b. Ebi Fakih olarak geçer. Onun için İbnu'l-Fakih diyenler de vardır.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Nesai, cihad (6/21).

 

 

 

3942- Cabir b. Ebi Sebre der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Şeytan, Ademoğlunun yollarında oturur. Önce onun müslümanlık yolunda oturur ... " Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını aktarır. Ancak hicret konusunda: "Doğup büyüdüğün yeri bırakıp gidecek misin? Bu durumda çoluk çocuğunu heba edeceksin" ilavesini yapar. Yine cihad konusunda: "Çoluk çocuğunu kaybedeceksin" ilavesini yapar. Hicret eden için verilen örneği ise zikretmez. Sonunda da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen şöyle der: "(Şey ta na uymayıp) böyle yapan (cihada çıkan) ve bineğinden düşüp ölen kişiye Yüce Allah cihad sevabının tümünü verir. Bu yolda bir hayvan tarafından sokulup ölmesi halinde de Yüce Allah cihad sevabının tümünü verir. Yine bu yolda boğularak ölmesi halinde de Yüce Allah cihad sevabının tümünü verir. Vurularak ölmesi halinde de Yüce Allah tarafından cennete sokulmayı hak eder. ''

 

Beyhaki der ki: Benim kitabımda bu şekilde Cabir b. Ebi Sebre olarak geçer.

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur.

 

İsnadında tanımadığım ravi vardır.

 

 

 

3943- Ebu Malik el-Eş' ari der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Kişi Allah yolunda (savaş niyetiyle) çıkar da ölür veya öldürülürse şehittir. Atından ya da devesinden düşerek veya bir hayvan tarafından sokularak veya bu yolda yatağındayken veya Allah'ı dilediği başka bir şekilde ölürse yine şehittir ve ona cennet vardır. ''

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. Ebu Davud 3/ ı 9 (2499).

 

 

 

3944- Muaz b. Cebel'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda bir deve sağımlığı kadar dahi olsa savaşan bir müslüman cenneti hak eder. Samimi bir şekilde içinden Allah yolunda öldürülmeyi dileyen, sonra da ölen veya öldürülen kişiye de şehit sevabi vardır. ''

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir, ancak kopukluk vardır. Tirmizi, cihad (1654, 1657).

 

 

 

3945- Muaz b. Cebel der ki: "Allah yolunda bir deve sağımlığı kadar dahi olsa savaşan kişi cenneti hak eder. Samimi bir şekilde içinden Allah yolunda öldürülmeyi isteyen sonra da ölen veya öldürülen kişiye de şehit sevabı vardır. Allah'ın yolunda bir yara alan veya sıkıntıya düşen kişi, kıyamet gününde huzura bu yara (veya sıkıntısı) dünyadaki en canlı haliyle, zafiran renginde ve misk gibi bir kokuyla çıkar. Yüce Allah'ın yolunda kişinin aldığı bir yara onun üzerinde şehitlik mührü olur."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir, ancak isnadı illetlidir, Nesai, cihad (6/25),

 

 

 

3946- Muaz b, Cebel bildirir: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim ... " Sonrasında ravi söz konusu hadisi zikreder, ancak sonunda: "Yüce Allah'ın yolunda kişinin üzerinde çıkan bir çıban da onun üzerinde şehitlik mührü olur" lafzını kullanır,

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir, ancakisnadında kopukluk vardır. Ebu Davud 3/46 (2541),

 

 

Halimi der ki: ''Böylesi bir kişiye şehitlik mührü vurulması konusu, Allah yolunda canlarını ortaya koymaları, samimiyetleri ve ihlasları bakımından normal şehitlerle aynı gayret ve çabayı göstermelerinden, içleri ve dışlarının Allah'a itaat noktasında benzer olmasından dolayıdır.

 

Şahadetin manalarına gelince, kelimenin aslı tebyın (açıklama) anlamındadır. Yüce Allah: ''Allah şahitlik etti''[Al-i İmran 18] buyurur. Yani Allah, kullarına onların ilahı olduğunu, kendisinden başka ilah bulunmadığını delilleriyle ortaya koyup açıklamış, bunu da kulların akıllarına, idraklerine açık seçik bir şekilde yerleştirmiştir. Bundan dolayı şahitlerin şahitliğine de beyyine (açığa çıkarma) denilmiştir.

 

Şehidin anlamı için kıyamet gününde resullerin konumunda olması ve resuller gibi diğerlerinin lehinde şahitlik etmesi olduğunu söyleyenler de vardır. Yüce Allah: ''Peygamberler ve şahitler getirilir ve aralarında hakkaniyetle hüküm verilir"[Zümer 69] buyurmuştur. Şehid de şahitliği olan kişidir."- Halimi, el-Minhac (2/467).

 

 

HalımI'den başkaları ise bu konuda şöyle der: Şehidin değişik anlamları vardır. Bunlardan biri cennete gireceğinin açıklanması, bu yönde lehinde şahitlik yapılması, rahmet ile nimetlere mazhar olmasıdır. Bir diğeri rahmet meleklerinin yanında hazır (şahit) bulunmasıdır. Bir diğeri Yüce Allah'ın rahmetiyle cennette olan şeylere şahit olmasıdır.

 

 

 

3947- Kays el-Cuzami'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "(Allah yolunda) öldürülen kişinin Yüce Allah'ın katında altı özelliği vardır. Kanının ilk damlasıyla günahları bağışlanır. Kabir azabından korunur. Kendisine keramet giysisi giydirilir. Cennetteki yerini görür. (Kıyametteki) büyük korkudan emin olur. Cennet hurileriyle evlendirilir ...

 

Tahric: İsnadında tanımadığım ravi vardır. Ahmed, Müsned (4/200) Bak: Suyuti, Dürrü'lMensur (2/378) ve İbn Ebi Şeybe,Musannef(S/33).

 

 

 

3948- Kays el-Cuzami'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "(Allah yolunda) öldürülen kişinin Yüce Allah'ın katında altı özelliği vardır ... " Sonrasında ravi bu altı hasleti zikreder. Ancak "Keramet giysisi" yerine "İman giysisi" lafzını kullanır.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

3949- Mikdam b. Ma'dikerib'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Şehidin Yüce Allah'ın katında altı özelliği vardır. Kanının ilk damlasıyla günahları bağışlanır. Cennetteki yerini görür. Kendisine iman giysisi giydirilir ve cennet hurileriyle evlendirilir. Kabir azabından korunur ve (kıyametteki) büyük korkudan emin olur. Başına vakar tacı konulur ki ondaki bir tane yakut, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Cennette yetmiş iki huri ile evlendirilir ve akrabalarından yetmiş kişiye şefaat eder ...

 

Tahric: İsnadı sahibı ravileri güvenilirdir. Tirmizi 4/187-188 (1663) ve İbn Mace 3/935 (2799).

 

 

 

3950- Enes b. Malik. der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şehitler üç çeşittir. Birincisi, kişi Allah yolunda, karşıiığını Allah'tan bekleyerek canını ve malını ortaya koyarak savaşa çıkar. Ancak savaşta ne öldürmeyi, ne de öldürülmeyi ister. Müslümanların sayısını arttırmaktan öte gitmez. Bu kişi ölür veya öldürülürse bütün günahları bağışlanır, kabir azabından korunur, (kıyamet günündeki) büyük korkudan emin olur. Cennet hurileriyle evlendirilir. Kendisine keramet giysisi giydirilir ve başına da vakar ile sonsuzluk tacı konur. ikincisi ise, kişi karşılığını Yüce Allah 'tan bekleyerek ve canı ile malını ortaya koyarak savaşa çıkar. Bu savaşta öldürmeyi fakat öldürülmemeyi ister. Bu kişi ölür veya öldürülürse Yüce Allah'ın dostu Hz. ibrahim'le yan yana olur ve muktedir olan hükümranın (Allah'ın) huzurunda Sadakat Koltuğu'nda oturur. Üçüncüsü, kişi karşılığını Yüce Allah'tan bekleyerek, canı ile malını ortaya koyarak, hem öldürmek hem de ölmek niyetiyle savaşa katlitr. Bu kişi de ölür veya öldürülürse kıyamet gününde kılıcını çekmiş ve omzuna dayamış bir şekilde gelir. O sırada diz çökmüş olan insanlara: ''Yolu açın! Yolu açın! Biz ki Yüce Allah için kanlarımızı ve mallarımızı feda ettik!'' der. "

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Canım elinde olana yemin olsun ki böylesi kişiler bunu Allah'ın dostu Hz. ibrahim'e veya diğer peygamberlerden herhangi birine deseler bunu onların hakkı görüp yollarından çekilirler. Sonrasında Arş'ın sağında bulunan nurdan minberler üzerine gelip otururlar. insanlar arasında nasıl hüküm verildiğini seyrederler. Ölüm derdi çekmeden. berzahta beklemeden, sayhadan (kıyamet çığlığından) korkmadan. hesap, Mizan ve Sırat endişesi taşımadan insanlar arasında nasıl hüküm verildiğini seyrederler. Ne isterlerse kendilerine verilir. Hangi konuda şefaatçi olmak isterlerse bu hak onlara tanınır. Cennette istedikleri ne varsa kendilerine verildiği gibi cennette istedikleri yerde de ikamet ederler. "

Muhammed b. Muaviye en-Nisaburi, başkalarından daha zayıf olan biridir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Bezzar, Müsned 2/284 (1715). 

 

 

 

3951 - Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah yolunda sabah veya akşam vakti yol alma dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır ...

Müslim, Sahih'de Ka'nebi'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahibı ravileri güvenilirdir. - Müslim, imaret (112) ve Buhari, cihad (3/202).

 

 

 

3952- Ebu Hureyre der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Yüce Allah yolunda solunan toz ile cehennem ateşinin dumanı kulun içinde asla bir araya gelmezler. Bir kulun kalbinde iman ile cimrilik bir arada bulunmazlar. ''

 

Tahric: İsnadında meçhul ravi vardır. Nesai, cihad ( 6 /13-14).

 

 

 

3953- Ebu Said el-Hudri bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rab olarak Allah'a, din olarak islam'a, resul olarak da Muhammed'e razı olan kişi cenneti hak eder" buyurduğunu işittim. Bunun üzerine Allah'a hamd edip tekbir getirdim ve bu duruma sevindim. Devamında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir tanesi daha var ki Yüce Allah bunu yapanların derecesini cennette yüz derece daha arttırır ki her iki derece arasında yer ile gök araSi kadar veya daha fazla bir mesafe vardır" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Nedir o?" diye sorduğumda: "Allah yolunda cihaddır! Allah yolunda cihaddır!" buyurdu.

Bunu es-Sünenü'I-Kübra'da İbn Vehb kanalıyla İbn Hani'den zikrettik.

 

Tahric: İsnadı sahih, ravileri güvenilirdir. Ebu Davud 2/183-184 (1529). - Beyhaki, es-Sünenü'l- Kübra (9/158).

Aynı kanalla Müslim, Sahih'de rivayet etti.- Müslim, imaret ( 116).

 

 

 

3954- Abdullah b. Amr b. el-As der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Cennete ilk girecek topluluk, Muhacirlerin fakirleridir. lira kötülükler bunlarla defedilir ve bir emir verildiğinde dinleyip yerine getirirler. içlerinden birinin yöneticiden bir ihtiyacı olduğu zaman bu ihtiyacı giderilmez. ölünceye kadar içinde kalırdı. Yüce Allah kıyamet gününde cenneti çağırınca bütün süsleri ve güzellikleriyle gelir. Sonra Yüce Allah: ''Allah yolunda savaşıp ölen, benim yolumda eziyet gören. yolumda cihad eden kullarım nerede? Cennete girin'' buyurur. Bu şekilde hesaba çekilmeden ve ceza görmeden cennete girerler. Melekler gelip: ''Rabbimiz! Biz ki gece gündüz seni tesbih ve takdis ediyoruz. Bizlere tercih ettiğin bu kişiler kim?'' dediğinde, Yüce Rabbimiz: ''Onlar benim yolumda öldürülen ve eziyetlere katlanan kişilerdir'' buyurur. Bunun üzerine melekler gider, onların yanına her kapıdan girip: ''Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Burası Dünya yurdunun ne güzel sonucudur"[Ra'd 24] derler ...

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ahmed, Müsned (2/168), Hakim, Müstedrek (2/71 -72) ve İbn Cerir, Tefsir (4/216).

 

 

 

3955- Abdullah b. Amr der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana:

"Ümmetimden cennete ilk girecek olanların kimler olduğunu biliyor musun?" diye sorunca: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bunlar Muhacirlerin fakirleridir. Bunlar kıyamet gününde cennetin kapısına gelip açılmasını isterler. Kapıdaki bekçiler: ''Hesabınız görüldü mü?'' diye sorunca: ''Bizden neyin hesabını soracaksınız? Biz ki Allah yolunda ölene kadar kılıçlarımızı omuzlarımızda taşımıştık'' cevabını verirler. Bunun üzerine cennet kapıları açılıp içeriye girerler. Diğer insanlar cennete girmeden de kırk yıl öncesinden onlar girmiş olurlar."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Hakim, Müstedrek (2/70).

 

 

 

3956- Ashabdan Utbe b. Abd es-Sülemi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "(Savaşta) öldürülenler üç çeşittir. Biri, canıyla ve malıyla Yüce Allah'ın yolunda cihad etmiş biridir ki, düşmanla karşılaştığında ölene kadar savaşmıştır. işte şehit olan kişi budur ve Yüce Allah'ın Arş'ının altında bulunan bahçede ferahlık içinde yaşayacaktır. Peygamberler de ancak peygamberlik sıfatlarıyla ondan üstün olacaklardır. Diğeri ise birçok günah ve hata işlemiş olan mümin kişidir. Bu da malıyla ve canıyla Yüce Allah'ın yolunda cihad etmiş, düşmanla karşılaştığında da ölene kadar savaşmıştır. Bu şehidin günah ve hataları yıkanıp temizlenecektir. Zira (salladığı) kılıç hatalarını siler ve cennetin kapılarından istediğinden içeriye girer. Cennetin yedi kapısı, cehennem in de yedi kapısı vardır. Cennetin her bir kapısı da diğerinden üstündür. Diğer biri de, münafık biridir ki bu kişi malıyla ve canıyla Yüce Allah'ın yolunda cihad etmiş, düşmanla karşılaştığında da ölene kadar savaşmıştır. Bu kişi cehennemdedir. Zira kılıç münafıklığı gidermez ...

 

Tahric: Ravilerigüvenilirdir. Tirmizi, terğib (2/316-317).

 

 

 

3957- Ömer b. el-Hattab der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Şehitler dört derecelidir: Biri, sağlam imanlı mümindir ki düşmanla karşılaştığında Yüce Allah'a sadık kalmış ve öldürülmüştür. işte insanların, kıyamet günü başlarını şöyle kaldırıp kendisine baktıkları kişi budur." Göstermek için başını öyle kaldırdı ki takkesi düştü. -Ravi der ki: Veya Ömer'in, bunu rivayet edip gösterirken takkesi düştü.-

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "işte bu, ilk derecede olan bir şehittir. Diğer bir kişi de, yine sağlam imanlı bir mümindir. Düşmanla karşılaştığında, sanki bedenine ağaç dikeni batmış gibi ürkeklik içinde savaşmış ve şaşkm bir akla öldürülmüştür. Bu, ikinci derecede olan bir şehittir. Diğeri, (hayattayken) iyi işlerine kötü işler de karışmış olan mümin kişidir. Bu da düşmanla karşılaştığında Yüce Allah'a sadık kaliP öldürülene kadar savaşmiştir. Bu üçüncü derecede olan bir şehittir. Diğer bir kişi de çok fazla günah işleyerek kendini heba etmış mümin kişidir. Düşmanla karşılaştığında öldürülünceye kadar savaşmıştır. Bu da dördüncü derecede bir şehittir. "

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 4/177-178 (1644).

 

 

 

3958- Ebu Musa der ki: Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ganimet için savaşan veya şöhret için savaşan veya saygınlık kazanmak için savaşan kişilerden hangisi Yüce Allah'ın yolunda savaşmış olur?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'ın sözünün (hükümlerinin) yüceltilmesi için savaşan kişi Allah'ın yolunda savaşmış olur" buyurdu.

 

Ravilerinin tümü güvenilir olan sahih bir hadistir.

 

Buhari, Sahih'de Süleyman b. Harb'dan ve Buhari ve Müslim de Gunder kanalıyla Şu'be'den rivayet etti. - Buhari, cihad (3/206). - Buhari, hums (4/51) ve Müslim, imaret (149).

 

 

 

3959- Hanan b. Harice bildiriyor: Abdullah b. Amr: "Ey Allah'ın Resulü! Bana cihadı ve savaşı anlat" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey Abdullah b. Amr! Allah'ın yolunda sabrederek ve karşılığını O'ndan bekleyerek savaşırsan Allah da seni sabreden ve yaptığının karşılığını Allah'tan bekleyen biri olarak diriltir. Ancak gösteriş ya da ganimet için savaşırsan Allah da seni riyakar ve mal peşinde olan biri olarak diriltir. Ey Abdullah b. Amr! Hangi hal (niyet) üzere savaşırsan, Yüce Allah da seni o şekilde diriltir. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Davud 3/32 (2519).

 

 

 

3960- Muaz b. Cebel'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "iki türlü savaşılır. Yüce Allah'ın rızasını umarak, devlet başkanına itaat ederek, değerli malını (cihad için) infak ederek ve fesattan kaçınarak savaşan kişinin uykusu da, uyanıklığı da kendisine sevaptır. Övünmek için, gösteriş için, şöhret için savaşan, devlet başkanına karşı gelen ve fesat çıkaran kişi de yaptığı savaştan yeteri derecede sevap almadan geri döner ...

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ebu Davud 3/30 (2515) ve Nesai, cihad (6/49) ile biat (7/155).

 

 

 

3961- Ebu Kılabe bildiriyor: Şamlı Şurahbil es-Sımt denilen bir adam vardı. Kufe'deyken kabilesinden bir adam ona büyüklük taslayınca onun bulunduğu bir yerde kalmayacağına dair yemin etti ve Şam'a gitti. Bir gün Şam'da Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birkaç kişiyle birlikte otururken: "Kim Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittiği bir hadisi bize aktarır?" dedi. Süleym oğullarından Amr b. Abese adında bir adam: "Ben aktarırım" karşılığını verince, Şurahbil: "Allah babana hayırlar versin! Ama (yanlış aktarmamaya) dikkat et!" dedi. Amr: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kişinin Allah yolunda bir ok atması bir köleyi azat etmesi değerindedir'' buyurduğunu işittim" deyince, Şurahbil bir daha: "Allah babana hayırlar versin! (Yanlış aktarmamaya) dikkat et!" diye araya girdi. Amr şöyle devam etti: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kişinin Allah yolunda ağaran saçı, kıyamet gününde ona bir nur olur'' buyurduğunu işittim."

 

Tahric: İsnadı sahib, ravilerinin tümü güvenilirdir. Nesai, cihad (6/26-27), İbn Mace 2/940 (2812) ve Tirmizi 4/184 (1638).

 

 

 

3962- Ebu Mes'ud bildiriyor: Adamın biri yularıyla birlikte bir deveyi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirip Allah yolunda sadaka olarak verdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Buna karşdık kıyamet gününde yularlanyla birlikte sana yedi yüz deve verilecektir" buyurdu.

Müslim, Sahih'de Şu'be ve başkalarından rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, imaret (132).

 

 

 

3963- Hureys b. Fatih el-Eseni'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi Allah yolunda bir infakta bulunduğu zaman sevabı yedi yüz katıyla yazılır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadısahihtir. Tirmizi 4/167 (1625).

 

 

 

3964- Ebu Yahya Hureym b. Fatik'in bildirdiğine göre ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insanlar dört, ameller ise altı sınıftır. Ameller cennet veya cehennemi vacip kılan iki amel. bire bir karşılık bulan (iyi veya kötü) amel. on katıyla karşılık bulan amel ve yedi yüz katıyla karşılık bulan amel olmak üzere altı çeşittir. Kafir olarak ölen kişiye cehennem vacip olur. Mümin olarak ölen kişiye de cennet vacip olur. Bir kötülük yapan kula karşılığı bir kötülük olarak yazılır. Bir iyilik yapmaya niyetlenen kişiye bir iyilik sevabı yazılır. Bir iyiliği yapan kişiye on iyilik sevabı yazılır. Kişi. Yüce Allah yolunda bir harcamada bulunduğu zaman karşılığını yedi yüz katıyla alır. insanlar da dünya ve ahirette bolluk içinde olan. dünyada bolluk ahirette ise darlık içinde olan. dünyada darlık ahirette bolluk içinde olan ve hem dünya. hem de ahirette şakavet içinde olan olmak üzere dört sınıftır. ..

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Taberani, M. el-Kebir 4/244, 245, 246, 247 (4152, 4153, 4154, 4155), Ahmed, Müsned (4/345, 346, 5/421-422), Hakim, Müstedrek (2/87), İbn Hibban, Sahih (8/17) ve Ebu Nuaym, Hilye (9/34-35).

 

 

 

3965- Mesleme b. Cafer es-Sülemi aynı isnadla bir öncekinin aynısım bildiriyor. Ancak iyiliğe niyetlenme konusunda: "Kul bir iyiliğe niyetlendiği zaman karşılığı birden on katına kadar olacak şekilde yazılır. Kul bir iyiliği yaptığı zaman ise karşılığı ondan yedi yüz katına kadar olacak şekilde yazılır" lafzını kullanır. Son kısmında ise "Hem dünya. hem de ahirette sıkıntı içinde olan" lafzını kullanmıştır.

 

Buhari der ki: "Mukatter" lafzıyla gelen bir önceki rivayet (Rukeyn Rukeyn'in babası -Vesir b. Umeyle -Hureym b. Fatik kanalıyla gelen rivayet) daha sahih olan rivayettir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. - Buhari, Tarih 4 (2/423).

 

 

 

3966- İyad b. Gutayf der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah yolunda değerli bir harcamada bulunan kişiye bunun karşılığı yedi yüz katiyla verilir" buyurduğunu işittim.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Beyhaki, Sünen (9/171-172) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (9/171).

 

 

 

3967- Sa'sa'a b. Muaviye anlatıyor: Ebu Zer'in yanına girdiğimde: "Neyin var?" diye sordum. "Sadece amelim var! Amelim var!" karşılığını verdi. Ona: "Allah sana merhamet etsin, bana bir hadis aktar" dediğimde: "Aktarayım" karşılığını verip şöyle devam etti: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sahip olduğu mallardan Allah yolunda birer çift infak eden müslüman bir kulu (kıyamet gününde) cennet bekçileri karşılar ve her biri onu kendi kapısına çağırır'' buyurduğunu işittim. "Ey Allah'ın Resulü! Allah merhametini senden esirgemesin! Bu infak nasıl olacak?" diye sorduğumda: "(Kişinin malı) ayakkabıysa iki çift ayakkabı, deveyse iki deve. sığırsa da iki sığır vermesidir" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı salıilı, ravilerinin tümü güvenilirdir. Nesai, cihad (6/48-49).

 

 

 

3968- Şurahbil b. Müslim el-Havlani bildiriyor: Ravh b. Zinba', Temim ed-Dari'yi ziyarete gittiğinde atı için arpa seçtiğini gördü. Ailesi de yanındaydı. Ravh ona: "Ailen bunu senin yerine yapamaz mıydı?" diye sorunca, Temim: "Yapabilirdi. Ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''(Allah yolunda) atı için arpa seçip sonra torbayı boynuna asan müslümana Yüce Allah her bir arpa tanesi için bir iyilik sevabı yazar'' buyurduğunu işittim'' dedi.

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. Said b. Mansur, Sünen 2 (3/203).

 

 

 

3969- Muhammed b. Ukbe el-Kadi, babası kanalıyla dedesinden bildiriyor: Temim ed-Dari'nin yanına gittiğimizde atı için arpa seçiyordu. Ona: "Ey Ebi Rukye! Bunu senin yerine yapacak kimse yok mu?" dediğimizde: "Var! Ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah yolunda kullanmak için edindiği at'ın yem'ini kendi eliyle hamlayan müslümana her bir yem tanesi için bir iyilik sevabı vardır'' buyurduğunu işittim" karşılığını verdi.

 

Ebu Umeyr der ki: "Temim'in erkek çocuğu yoktu. Rukye adında bir kızı vardı ve kızının adıyla ''Ebu Rukye'' şeklinde künyelenirdi."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/933 (2791).

 

 

 

3970- Abdullah b. Amr b. el-As bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Savaştan dönüş de savaşmak gibidir" buyurdu. Ayrıca: "Savaşan kişiye bunun sevabı vardır. Savaşan kişinin ihtiyaçlarını karşılayan kişiye ise hem bunun, hem de savaşan kişinin sevabı kadarı vardır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı sahih, ravileri güvenilirdir. Ebu Davud 3/12 (2487).

 

 

 

3971- Ömer b. el-Hattab der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Bir savaşçının gölge (çadır) ihtiyacını gideren kişiyi Yüce Allah kıyamet gününde gölgelendirir. Bir savaşçıya lazım olacak bütün malzemeleri karşılayan kişi, bu savaşçı ölene veya dönene kadar kazanacağı sevabm aynısını elde eder. içinde Yüce Allah'ın adının zikredileceği bir mescid inşa eden kişiye de Yüce AIlah cennette bir ev inşa eder. ''

 

Velid der ki: Bu hadisi Kasım b. Muhammed'e zikrettiğimde: "Bana da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen rivayet edildi" dedi. Muhammed b. elMünkedir ile Zeyd b. Eslem'e aktardığımda ise her ikisi de: "Bana da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen rivayet edildi" dediler.

 

Tahric: İsnadında kopukluk ve tanımadığım ravi vardır. İbn Mace 1/243 (735), 2/921-922 (2758). 

 

 

 

3972- Sehl b. Huneyfin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda cihad eden kişiye yardım eden veya savaşa çıkacak birinin sıkıntısını gideren veya anlaşmalı köleye bedelinde yardımcı olan kişiyi hiçbir gölgenin bulunmadığı bir günde (kıyamet gününde) Yüce Allah kendi gölgesinde gölgelendirir. ''

 

Tahric: İsnadı kavi değildir. Ahmed, Müsned (3/487), İbn Ebi Şeybe, Musannef (5/351,7/3,20), Taberani, M. el-Kebir 6/154-155 (5590,5591) ve Hakim, Müstedrek (2/89, 90, 217).

 

 

 

3973- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Üç kişi Yüce Allah'ın yardımını hak eder. Bunlardan biri Allah yolunda cihad eden kişidir. Diğeri illetti kalmak için evlenmek isteyen kişidir. Bir diğeri de anlaşma bedelini ödemek isteyen mükatebeli köledir."

 

Tahric: İsnadı salıilı, ravileri güvenilirdir. Nesai, cihad (6/15-16) ile nikah (6/61) ve İbn Mace 2/841-842 (2518).

 

 

 

3974- Muaz b. Cebel'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Savaşta olan mücahidin mektubunu ailesine veya ailesinin mektubunu mücahide ulaştıran kişiye mektuptaki her bir harfe karşılık bir köle azat etmiş gibi sevap verilir. Bunun yanında Yüce Allah (kıyamet gününde) onun kitabını sağından verir ve cehennem ateşinden kurtuluşunun beraatını yazar. "

 

İsnadı zayıftır.

 

Halil b. Abdullah meçhul biridir. Hadisin metni de münkerdir. Doğrusunu Allah bilir.

 

 

 

3975- İbn Ömer der ki: ''Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir"[Bakara 261] ayeti nazil olduğu zaman Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rabbim! Ümmetim için bunu arttır" buyurdu. Bunun üzerine: "Kimdir Allah'a güzel bir borç verecek o kimse ki, Allah da o borcu kendisine kat kat ödesin"[Bakara 245] ayet nazil oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine: "Rabbim! Ümmetim için bunu arttır" buyurunca: "Sabredenlere mükafatları elbette hesapsız olarak verilir''[Zümer 10] ayeti nazil oldu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Hibban, Sahih (7/79-80) Bak: Suyuti, Dürrü'I-Mensur (1/747).

 

 

 

3976- Süleyman b. Bureyde'nin, babasından bildirdiğine göre ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Savaşa çıkan mücahidlerin hanımlan geride kalanlara anneleri gibi haramdir. Kişi savaşa çikan bir mücahidin geride kalan ailesine kefil olur da sonra ihanet te bulunursa kıyamet gününde bu mücahidin karşısında durur ve iyi amellerinden istediği kadarını ondan alır. Yoksa (böylesi bir ihanetin vebalini) ne zannediyorsunuz?"

Kabisa'nın rivayeti ise şöyledir: "Cihada çıkan kişinin geride kalan karısının yanına girip çikan kişi kıyamet gününde mücahid olan bu kişiye teslim edilir ve: ''Bu adam ailen konusunda sana ihanet etti. Onun iyi amelinden istediğin kadarını alabilirsin'' denilir. Yoksa (böylesi bir ihanetin vebalini) ne zannediyorsunuz?''

 

Müslim, Sahih'de Abdullah b. Ebi Şeybe'den rivayet etti.

 

Tahric: Bütün kanallarıyla sahihtir. - Müslim, imaret (139).

 

 

 

3977- Halid b. ed-Dureyk der ki: Ata b. Yezid'in yanında belalar konusu açılınca: "Yüce Allah'ın emrettiği kişilere karşı cihad ettiğiniz sürece, imamlarınız sizler tarafından getirilen davalarda Allah'ın Kitab'ına göre hükmettikleri sürece ve Rabbinizin evinde (Kahe'de) haccettiğiniz sürece belaya maruz kalmaktan korkmayın" dedi.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

3978- Bekr b. Huneys bildiriyor: Ömer b. Abdilaziz, Kostantiniyye'de esir düşen müslümanlara şöyle bir mektup yazdı: "Sonrasına gelince; Sizler kendinizi esir olarak görüyorsunuz. Maazallah! Asıl sizler Allah yolunda tutuklu kalmış kişilersiniz. Bilin ki burada müslümanlara devlet hazinesinden ne veriyorsam sizin buradaki ailelerinize de daha fazlasını veriyorum. Filan oğlu filanla birlikte her birinize beşer dinar gönderdim. Rum zorbaların, gönderilen paraları ellerinde tutmalarından çekinmesem daha fazlasını gönderirdim. Yine filan oğlu filanı da küçük büyük, erkek kadın, hür köle, hepiniz için istenen fidyeyi verip sizi kurtarması için gönderdim. Sevinin! Sevinin! Baki selam."

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

27.Şu’be: Allah Yolunda Nöbet Tutmak