Medine'ye Gitmek, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Mezarını Ziyaret Etmek, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'i
ile Kuba Mescid'inde Namaz Kılmak |
3843- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Benim
(Medine'deki) bu mescidimde kılınan bir namaz (diğer mescidlerde kılınan
namazdan daha) hayırlıdır" buyurmuştur.
Ravileri güvenilirdir.
Bir defasında:
"Mescid-i Haram dışında kılınan bin namazdan daha hayırlıdır"
buyurmuştur.
Müslim bunu Sahih'te
Süfyan kanalıyla rivayet etti.- Müslim 1/1012 (505, 506, 507, 508) ve Buhari
(2/56, 57).
3844- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim bu mescidimde kılınan
bir namaz, Mescid-i Haram dışında diğer mescidlerde kılınan bin namazdan daha
hayırlıdır" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ancak sahih bir hadistir. Ahmed (2/277, 278), Abdurrezzak, Musannef 5/120,121
(9131) ve Tahavi, Şerh Meani'l-Asar (3/126).
3845- Ebu Derda'nın
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Mescid-i Haram'da kılınan bir namaz, diğer mescidlerde kılınan yüz bin namaza
mukabildir. Benim mescidimde kılınan bir namaz, diğer mescidierde kılınan bin
namaza mukabildir. Beytü'I-Makdis'te kılınan bir namaz, diğer mescidlerde
kılınan beş yüz namaza mukabildir."
İkisinin de (Ebu Said
el-Malinı ve Ebu Abdillah el-Hafız'ın) lafzı aynıdır.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Bezzar, Müsned 1/212, 213 (422) ve Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1/248).
3846- Abdullah b.
ez-Zübeyr'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Benim bu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram dışında diğer
mescidlerde kılınan bin namazdan daha üstündür. Mescid-i Haram 'da kılman bir
namaz da, benim mescidimde kılınan yüz namazdan daha üstündür"
buyurmuştur.
Süleyman'ın rivayetinde
de: "Abdullah b. ez-Zübeyr'in bildirdiğine göre" şeklindedir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (4/5), Bezzar, Müsned 1/214 (425), İbn Hibban,
Sahih 3/71, 72 (1618), Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1/245), Şerh Meani'l-Asar
(3/127) ve Beyhaki, Sünen (5/246).
3847- Ata b. Ebi
Rebah'ın bildirdiğine göre İbnu'z-Zübeyr kendilerine hutbe verirken şöyle
demiştir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Benim bu mescidimde
kılınan bir namaz, Mescid-i Haram dışında diğer mescidlerde kılınan bin
namazdan daha üstündür. Mescid-i Haram'da kılman bir namaz (benim mescidimde
kılman) yüz namazdan daha üstündür" buyurdu.
Ata: Bu da (Mescid-i
Haram'dan) başka mescidlerde kılınan yüz bin namazdan daha üstündür" dedi.
Kendisine: "Ey Ebu Muhammed! Bahsedilen bu üstünlük sadece Mescid-i
Haram'da mı, yoksa Harem bölgesinde mi?" dediğimde: "Hayır, bu bütün
Harem bölgesi için geçerlidir. çünkü Harem'in hepsi mesciddir" karşılığını
verdi.
İsnadının bir zararı
yoktur.
3848- Cabir b. Abdullah
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mescid-i Haram'da kılman
bir namaz. yüz bin namaza mukabildir. Benim mescidimde kılman bir namaz. bin
namaza mukabildir. Beytü'l-Makdis'te kılınan bir namaz ise beş yüz namaza
mukabildir" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 1/450,451 (1406).
3849- Abdullah b. e-Samit
bildiriyor: Ebu Zer, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Beytü'l-Makdis'te kılınan namazın mı, yoksa Resulullah'ın Mescid'inde kılınan
namazın mı daha üstün olduğunu sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şu karşılığı verdi: "Bu mescidimde kılman namaz, Beytü'l-Makdis'te
kılman dört namazdan daha üstündür. Mahşer yerinde namaz kılan kimse ne
güzeldir. insanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki Beytü'l-Makdis'te bir
kamçı yeri veya bir ok yayı yeri kadar yerinin olması kendisi için bütün
dünyadan daha sevimli olacaktır.''
Tahric: İsnadının bir
zararı yoktur, ancak metninde bir gariplik vardır. Diya el-Makdisi, Fedail
Beytü'l-Makdis (sh. SI, 52).
3850- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Minberim ve evimin
arası cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim de Havz'ımm üzerindedir"
buyurmuştur.
Buhari ve Müslim bunu
Sahih'lerinde Ubeydullah b. Ömer kanalıyla rivayet ettiler.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. - Buhari (2/57) ve Müslim 1/1011 (502).
3851 - Cabir b.
Abdullah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Benim bu mescidimde kılınan namaz, Mescid-i Haram dışında
başka mescidlerde kılınan bin namazdan daha üstündür. Benim bu mescidimde kılınan
bir cuma namazı, Mescid-i Haram dışında başka mescidlerdeki bin cuma namazından
daha üstündür. Benim bu mescidimde Ramazan ayı (teravih namazını kılmak)
Mescid-i Haram dışında diğer mescidlerde bin Ramazan ayından daha üstündür.
"
İsnadında tanımadığım
bir ravi vardır.
3852- Abdullah b.
Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Benim bu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram
dışında başka mescidlerde kılınan bin namaz gibidir. Medine'de Ramazan ayı
orucunu tutmak, başka şehirde tutulan bin ay orucu gibidir. Medine'de cuma
namazı kılmak, başka yerde kılınan bin cuma namazı gibidir. ''
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Bezzar, Müsned (1/459) ve Ebu Nuayın, Ahbaru Isbehan (1/353).
3853- İbn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kim Ramazan ayma
Mekke'de yetişir, aym başlangıcından sonuna kadar orucu Mekke'de tutar ve
gecesini ihya ederse, Allah o kimseye başka yerde tutulan yüz bin Ramazan ayı
sevabı yazar. Her günü için kendisine bağışlanma ve şefaat hakkı vardır. Her
gecesi için kendisine bağışlanma ve şefaat hakkl vardır. Her gün Allah yolunda
iki at yükü miktarınca tasadduk etmiş kadar sevap alır. Orada her gün kabul
edilen bir duası olur. ''
İsnadı çok zayıftır.
Lafız İbn Yusufun
lafzıdır. el-İsferaini rivayetinde atı zikretmemiştir.
Diğer kısmı bunun
aynısıdır.
Abdurrahim b. Zeyd
el-Amıni zayıf birisidir. Bu kişi güvenilir kişilerin mutabaat etmediği
rivayetlerde bulunur. En doğrusunu Allah bilir.
3854- Nafı' bildiriyor:
İbn Ömer bir yolculuktan geri döndüğü zaman ilk. önce Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) mezarını ziyaret edip salavat getirir ve ona
duada bulunurdu. Mezara el sürmezdi. Sonra Ebu Bekr'e selam verir, sonra da:
"Selam sana ey baba!" derdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Beyhaki, Sünen (5/245) ve İsmail el-Kadi, Fadl es-SaıM ale'n-Nebi
(101).
3855- Hatib'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Ölümümden sonra kim beni ziyaret ederse beni hayattayken ziyaret etmiş
gibi olur. Her kim de Haremeyn'den birinde (Mekke veya Medine'de) vefat ederse
kıyamet gününde emin biri olarak haşredilir. "
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ancak isnadında adı belirtilmeyen bir ravi vardır. Zehebi, el-Mizan
(4/285) ve Hafız İbn Hacer, el-Lisan (6/180, 181).
Kitabımda bunu bu
şekilde buldum. Bir başkası: "Sevvar b. Meymun" demiştir. Ayrıca
"Meymun b. Sevvar" denilmiştir. Vekl' ondan rivayette bulunurdu.
Buhari'nin Tarih'inde: "Meymun b. Seyyar el-Abdi'nin, Harun Ebi Kaza'a
kanalıyla Hatib'in çocuklarından birinden bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim Haremeyn'den birinde (Mekke veya
Medine'de) vefat ederse" buyurmuştur şeklindedir.
Yusuf b. Raşid
rivayetinde: "Vekl'nin, Meymun kanalıyla bildirdiğine göre" ibaresi
geçmiştir.
3856- Harun b.
Kaza'a'nın, Hattab oğullarından bir kişiden bildirdiğine göre Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Başka bir ihtiyacı
olmaksızın beni ziyarete gelen kişi, kıyamet gününde komşum olur. Her kim
Medine'de ikamet eder ve belalarına sabrederse kıyamet gününde o kimse için
şahit ve şefaatçi olurum. Her kim de Haremeyn'den birinde (Mekke veya
Medine'de) vefat ederse kıyamet gününde emin biri olarak haşredilir. ''
Hattab oğullarından olan
bu kişi böyle demiştir.
Ebu Davud et- Tayalisi
bunu bir sonraki metinde geçtiği üzere rivayet etmiştir.
İsnadında
tanımadığıffilz iki ravi vardır.
3857- Hz. Ömer der ki: Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Kim mezarımı
ziyaret ederse" veya: "Kim beni ziyaret ederse ona şefaatçi veya
şahit olurum. Her kim de Haremeyn'den birinde (Mekke veya Medine'de) vefat
ederse kıyamet gününde Allah onu eminIerden biri olarak diriltir. ''
Ravileri güvenilirdir.
İsnadında meçhul bir ravi vardır.
Zayıf biri olan Hafs b.
Ebi Davud bunu Leys b. Ebi Süleym kanalıyla Mücahid'den, o da İbn Ömer'den
merfü olarak: "Ölümümden sonra kim hacceder ve beni ziyaret ederse beni
hayattayken ziyaret etmiş gibi olur" şeklinde aktarmıştır.
3858- Hafs b. Süleyman
bir önceki hadisi aktarmış ve "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu ... " demiştir.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 12/406, 407 (13497) ve Beyhaki, Sünen (5/246).
3859- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Mezarımın yanında bana salavat getireni duyarım. Yüce Allah, bana uzaktan
salavat getirenin salatını bana bildirecek bir melek görevlendirir ve bu
kişinin dünya ve ahiretteki ihtiyaçları giderilir. Kıyamet günüyse ben bu
kişinin şahidi ve şefaatçisi olurum"
İsnadı zayıftır.
3860- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim
sevabını ümid ederek Medine'de beni (mezarımı) ziyaret ederse, kıyamet gününde
o kimse için şahit ve şefaatçi olurum" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
es-Sehmi, Tarihu Cürcan (sh. 220).
3861- Enes b. Malik. der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Her kim
Haremeyn'den birinde (Mekke veya Medine'de) vefat ederse kıyamet gününde Allah
onu eminIerden biri olarak diriltir. Her kim de sevabını ümid ederek Medine'de
beni (mezarımı) ziyaret ederse, o kimse kıyamet gününde komşum olur. ''
İsnadı zayıftır ve
içinde tanımadığım bir ravi vardır.
3862- İbn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim mezarımı ziyaret ederse
şefaatim ona vacip olur" buyurdu.
Aynı şekilde Musa b.
Hilal el-Abdi kanalıyla Ubeydullah b. Ömer'den nakledilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Bezzar, Müsned (2/57).
3863- Başka bir kanalla
bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur.
İsnadı zayıftır.
Fadl b. Sehl bunu Musa
b. Hilal kanalıyla Ubeydullah'tan aktarmıştır. Her ikisi de rivayetlerinde:
"Ubeydullah" veya: "Abdullah, Nafi' kanalıyla İbn Ömer'den olan
rivayetinde münker biridir. Ondan başka kimse bunu rivayet etmemiştir"
demişlerdir.
3864- Malik b. Enes
bildiriyor: "İbn Ömer, mezara gelip Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e, Ebu Bekr'e ve Ömer'e selam verirdi.''
Bütün ravileri
güvenilirdir.
Bu rivayet Ebu Hureyre
kanalıyla daha önce: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bir kişi bana
selam verdiği zaman mutlaka selamma karşılık vermem için Yüce Allah ruhumu bana
(bedenime) döndürür" şeklinde geçmişti. Yani: "Mutlaka Yüce Allah
ruhumu bana (bedenime) geri döndürür ve o kimsenin selamını alırım"
manasındadır.
3865- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evlerinizi
mezarlığa çevirmeyin. Mezarımı da bayram yeri haline getirmeyin. Bana salavat
getirin. Zira nerede olursanız olun. salavatınız bana ulaşır" buyurmuştur.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Davud 2/534 (2042).
3866- Muhammed b.
el-Münkedir der ki: Cabir'i, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
mezarının yanında ağlarken gördüm. Ağlarken de: "Gözyaşı işte burada
dökülür. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Mezarım ve minberim
arası cennet bahçelerinden bir bahçedir'' buyurduğunu işittim" diyordu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (3/389), Ebu Ya'la, Müsned 3/319,320 cı 784) ve Bezzar, Müsned
(2/57).
3867- Abdullah b. Munib
b. AbdilIah b. Ebi Umame, babasından bildiriyor: "Enes b. Malik'in, Allah
Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mezarına gelip durduğunu, sonra da
ellerini kaldırdığını gördüm. Onun namaz için iftitah tekbiri getirdiğini
sandım. Ancak o, Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selam verdi ve
dönüp gitti.''
İsnadı hasendir.
3868- Süleyman b. Suhaym
der ki: Allah Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüyamda gördüm ve:
"Ey Allah'ın Resulü! Sana gelen ve selam verenlerin selamlarından haberdar
olur musun?" diye sordum. Bunun üzerine bana:
"Evet, selamlarının
karşılığını da veririm" buyurdu.
İsnadı hasendir.
3869- Hatim b. Verdan
der ki: "Ömer b. Abdilaziz, Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
selamını iletmesi için (Şam'dan) Medine'ye posta
gönderirdi. ''
İsnadında hali
bilinmeyen bir ravi vardır.
3870- Yezid b. Ebi Said
el-Muhri der ki: Ömer b. Abdilaziz Şam'da halife iken yanına gittim. Kendisiyle
vedalaştığımda bana: "Senden bir isteğim vardır. Medine'ye gittiğin zaman
Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mezarını göreceksin. Benden ona
selam söyle" dedi.
İsnadı zayıftır.
Muhammed b. İsmail b.
Ebi Fudeyk der ki: Bunu Abdullah b. Cifer'e anlattığımda: "Filan kişinin
bana bildirdiğine göre Ömer b. Abdilaziz bunun için Şam'dan (Medine'ye) posta
gönderirdi" karşılığını verdi.
3871- İbn Ebi Muleyke
şöyle derdi: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mezarı yanında
dua etmek isteyen kişi, mezarın kıble tarafındaki kandilin altında dursun.''
Tahric: Said b. Osman,
el-Cürcani'nin kendisidir.
3872- İbn Ebi Fudeyk der
ki: Geçmişte yetişmiş olduğum bir kişi bana şöyle dedi: "Bize bildirilene
göre kim Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mezarı yanında durup:
"şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler: Ey inananlar! Siz de onu
övün, ona salat ve selam getirin''[Ahzab 56] ayetini okur ve yetmiş defa:
"Ey Muhammed! Allah seni bağışlasın" derse, bir melek ona cevaben:
"Ey filan! Allah seni bağışlasın. Hiçbir isteğin geri
çevrilmeyecektir" karşılığını verir.
3873- Ka'bu'l-Ahbar der
ki: "Pecir yıldızları çıktığı zaman yetmiş bin melek iner ve Allah
Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mezarına sürtünüp kanatlarını çırparak
Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) salavat getirirler. Akşam olduğu
zaman geri çıkarlar; onların sayısında başka melekler inerler ve aynı şeyleri
yaparlar. Yer yarıldığı zaman da yetmiş bin melek O'nu vakarla karşılar."
Tahric: İsnadı hasendir.
İsmail b. İshak el- Kadi, Fadailu's-Salat ale'n-Nebi (102).
3874- Şafii bildiriyor:
"Güvenilir kişilerin dostlarımızdan bildirdiğine göre Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) mezarı evin içinde sağ tarafta duvara yapışıktır.
Altında lahid bulunan duvar ise evin kıbIesindedir. çünkü Iahdi duvarın
altındadır."
ŞafiI'ye kadar olan isnadı
sahihtir.
3875- Ömer b.
Abdilazız'in valiliğinde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'ini
inşa eden Verdan der ki: Hz. Aişe'nin evinin tavanının doğu tarafı çökmüştü.
Beni çağırdılar ve Ömer b. Abdilazız'in yanına gelip ona: "İnsanların
Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mezarına akın etmesinden
korkuyoruz" dedim. Direkler getirilmesini emrettim. Direkler getirilince
tahtadan sanduka yaptırdım ve üzerini perdelerle örttüm. Bu Medine'de
perdelerle örtülen ilk mezar oldu. Diğer gün Ömer (b. Abdilazız): "İçeri
gir ey Verdan!" dedi. Ben de yalnız olarak içeri girdim. Muhacirlerin,
Ensar'ın ve Arapların çocukları çıkardığım toprağı taşımaktaydı. Ta ki yanında
Ömer b. el-Hattab'ın ayağının bulunduğu duvara yetişinceye kadar. Onu
gördüğümde: "Ey müminlerin emiri! Burada bir ayak vardır" dedim.
Bunun üzerine kendisi, Kureyş'ten, Ensar'dan ve Araplardan beraberinde olan
kişiler korktular. Salim: "Ey vali! Korkma, bu babamın ve baban Ömer b.
el-Hattab'ın ayağıdır. İbn Ömer'in: "O, uzun boylu birisiydi. Lahid
kendisine dar gelince ayakları için duvarın altını kazdık" dediğini
işittim" dedi. Bunun üzerine Ömer b. Abdilaziz: "Allah'ın rahmeti
üzerine olsun, onları kapat" deyince, ayaklarının üzerine bir kemer ördüm.
Abdullah b. Cafer der ki: Babam bana babası Verdan'ın vasfettiği gibi
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mezarını vasfetti. Ebu Zür'a:
"Her mezarın diğerinin bitişiğinde olduğunu söyledi. Önce Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) mezarı, sonra Ebu Bekr es-Sıddik'in, sonra da
Ömer b. el-Hattab'ın."
isnadı zayıftır.
Buhari, kitabında Ferve
kanalıyla Ali'den, o da Hişam b. Urve'den, o da babasından bildirerek şöyle
demiştir: "Velid b. Abdilmelik'in valiliği zamanında üzerlerindeki duvar
yıkılınca onu yeniden yapmaya başladılar. Önlerine bir ayak çıkınca bunun Allah
Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayağı olduğu zannıyla korkuya
kapıldılar. Ancak bunu bilen bir kişi bulamadılar. Sonunda Urve kendilerine:
"Vallahi bu, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayağı
değildir. Kesinlikle bu, Ömer b. el-Hattab'ın ayağıdır" dedi.
Şeyh Beyhaki der ki:
Bunun Velid b. Abdilmelik'in, Ömer b. Abdilazız'i, Medine'ye vali olarak
gönderdiği zamanda vaki olduğu ihtimali de vardır. Bunu (Ömer b. el-Hattab'ın
ayağı olduğunu) Urve de Salim de söylemiş olabilir. Her iki rivayette de
ihtilaf yoktur. En doğrusunu Allah bilir.
3876- Talk b. Habib
bildiriyor: Kaza'a, İbn Ömer'e: "Ben, Beytü'lMakdis'e gitmeyi adadım"
dediğinde, İbn Ömer: "(İbadet için) sadece şu üç mescide yolculuk yapılır:
Bunlar Beytü'l-Makdis, Mescid-i Haram ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) mescididir" karşılığını verdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (2/374i 375).
3877- Feyruz ed-Deylemi:
"Abdullah b. Anır b. As'ın yanına girdim" dedi ve söz konusu hadisi
zikretti. Sonra Abdullah b. Amr dedi ki: Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Süleyman b. Davud. Allah'tan üç şey
istedi. Allah da kendisine ikisini verdi. Biz, Allah'ın kendisine üçüncüyü de
vermiş olmasını temenni ederiz. Süleyman b. Davud, adaletine uygun düşecek,
adil bir şekilde hükmetme gücü istedi. Allah da ona bunu verdi. Kendisinden
sonra hiç kimseye layık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşetmesini istedi, Allah
bunu da kendisine verdi. Üçüncü olarak da mescidine (yani Mescid-i Aksa'ya)
ibadet niyetiyle girecek herkesin anasından doğduğu günkü gibi günahlardan
arınmasını istedi. Biz de Allah'ın bunu kendisine vermiş olmasını temenni
ederiz. ''
Tahric: Bütün ravileri
güvenilirdir. İbn Mace 1/451,452 (1408).
3878- Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşi Meymune'nin bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Namaz kılmak için Bey tü 'l-Makdis'e
gidemeyen kişi, aydınlatmada kullanılmak üzere oraya zeytinyağı göndersin"
buyurmuştur.
İsnadı çok zayıftır.
3879- Ebu İshak
el-Kureşi der ki: Medine'de yanımızda öyle bir adam vardı ki çirkin bir şey
görüp de değiştiremediği zaman Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
mezarına gidip: ''Ey Allah Resulü'nün ve iki dostunun mezarı! Ey bize yardım
edenler! Halimizi bir bilseydiniz'' derdi.
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(10/141).
3880- Ebu Harb el-Hilali
der ki: Bir bedevi haccetti ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Mescid'ine gelince bineğini çöktürup onu bağladı. Sonra Mescid'e girip
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mezarına doğru yürüdü. Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzü hizasında durdu ve şöyle dedi:
"Ey Allah'ın Resulü! Annem babam sana feda olsun. Günah ve hatalarımla
sana geldim. Senden Rabbin katında şefaat etmeni istiyorum. Zira Allah
Kitab'ında: ''Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de
Allah'tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de onlara bağışlama
dileseydi, elbette Allah'ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli
bulacaklardı''[Nisa 64] buyurmaktadır. Annem babam sana feda olsun. Senden
Rabbin katında benim günahlarımı bağışlaması ve hakkımdaki şefaatini kabul
etmesi için şefaat etmeni istiyorum." Sonra: "Ey kemikleri bu
toprakta defnedilenlerin en hayırlısı! Onların güzel kokusundan yerler ve
tepeler güzelleşti. Senin bulunduğun bu mezara canım fedadır. Çünkü orada
iffet, cömertlik ve şeref vardır" diyerek insanların arkasına doğru gitti.
Başka bir rivayette ise:
"Onların güzel kokusundan ovalar ve tepeler güzelleşti" şeklindedir.
İsnadı zayıftır ve
içinde tanımadığım bir ravi vardır.
3881- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Bir grup insan: ''Hayırlısına, hayırlısına (bolluk memleketine)'' diyerek
kavimleriyle birlikte Medine'den hoşlanmayarak başka yerlere gitmektedir. Eğer
bilselerdi Medine kendileri için daha hayırlı idi. Muhammed'in canı elinde olana
yemin olsun ki, her kim oranın çile ve meşakkatine katlanırsa mutlaka kıyamet
gününde o kimsenin şefaatçisi veya şahidi veya her ikisi de olurum, Muhammed'in
canı elinde olana yemin olsun ki, Medine şehri ahalisinin kirini, demirei
körüğünün demirdeki pası temizlediği gibi temizler. Muhammed'in canı elinde
olana yemin olsun ki bir kimse oradan hoşlanmayarak çıkarsa Allah mutlaka onun
yerine ondan daha hayırlisını getirir. ''
Tahric: Bütün ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (2/439).
3882- Selman'ın bildirdiğine
göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim Haremeyn 'den
birinde (Mekke veya Medine'de) vefat ederse şefaatim ona vaeip olur ve kıyamet
gününde emin biri olarak haşredilir" buyurmuştur.
Abdulğamr zayıf birisidir.
Başka bir yolla bir sonraki hadiste geçtiği üzere bundan daha iyi bir şekilde
bize rivayet olundu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat (2/218).
3883- Cabir'in
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim
Haremeyn 'den birinde (Mekke veya Medine'de) vefat ederse (kıyamet gününde)
emin biri olarak haşredilir" buyurmuştur.l
Tahric: İsnadı
zayıftır.İbnAdiy, el-Kamil (6/1455) ve İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat (2/218).
3884- Sumayte
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kimin Medine'de
(kalıp orada) ölmeye gücü yeterse, orada ölmeye baksın. Zira Medine'de ölen
kimsenin (kıyamet gününde) şefaatçisi ve şahidi olacağım" buyurdu.
İsnadı zayıftır.
Şeyh Beyhaki der ki:
İbrahim b. Humeyd et-Tavil bunu Salih b. Ebi'lAhdar kanalıyla rivayet etti. -
Taberani, M.el-Kebir 24/231, 232 (825)
3885- Zamanında Leys b.
Bekr oğullarından ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) himayesi
altında bir kadın olan Sumayt'ın bildirdiğine göre Safıyye binti Ebi Ubeyd,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden birinin Medine'de
(kalıp orada) ölmeye gücü yeterse, orada ölmeye baksın. Zira Medine'de ölen
kimsenin (kıyamet gününde) şefaatçi ve şahit olunur" buyurduğunu
işitmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Nesai, S. el-Kübra 24/331 (824) ve Taberani, M. el-Kebir 24/331, 332 (824,826)
ve İbn Hibban, Sahıh 6/21, 22 (3734).
Ravi der ki: Sonra
Abdullah b. Abdullah ile karşılaştım ve bu hadisi kendisine sordum. Bunun
üzerine bunu bana Sumayt kanalıyla nakletti.
Şeyh Beyhaki der ki:
Hocamız isnadını doğru belirtmemiştir. Zira isnadında: "Safıyye binti Ebi
Ubeyd" demiştir ve bu da hatalıdır.
Ubeydullah ve Abdullah,
Abdullah b. Ömer b. el-Hattab'ın çocuklarıdır.
Daraverdi bunu "Usame
b. Zeyd -Abdullah b. İkrime -Abdullah b. Abdullah b. Ömer b. el-Hattab
-babası" kanalıyla rivayet etti. Ancak rivayetinde: "Subey' el-Eslemi
kanalıyla" demiştir. Bu da hatalıdır. çünkü bu, Sumayt kanalıyla
zikredilmiştir. Sanırım bunu fazladan zikretmiştir. En doğrusunu Allah bilir.
3886- Subey'a
el-Eslemi'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizden birinin Medine'de (kalıp orada) ölmeye gücü yeterse, orada ölmeye
baksın, Zira Medine'de ölen kimsenin kıyamet gününde mutlaka şefaatçisi ve
şahidi olurum" buyurmuştur.
Şeyh Beyhaki der ki:
İsmail b. Ebi Uveys'in, Abdullah b. Abdullah b. Ömer b. el-Hattab kanalıyla
olan rivayeti: "Zira Medine'de ölen kimsenin kıyamet gününde mutlaka
şefaatçisi ve şahidi olurum" şeklindedir.
Tahric: Hakkında
eleştiri olmayan Abdullah b, İkrime dışındaki ravileri güvenilirdir. Taberanl,
M. el-Kebir 24/294 (747) ve Ebu Nuaym, Zikru Ahbaru Isbehan (2/103).
3887- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Medine'de
(kalıp orada) ölmeye gücü yeten, orada ölmeye baksın. Zira orada ölen kimseye
(kıyamet gününde) şefaat edeceğim" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı güçlü
değildir. Tirmizi 5/719 (3917) ve İbn Mace 2/1039 (3112).
3888- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kimin
Medine'de (kalıp orada) ölmeye gücü yeterse, orada ölmeye baksın. Zira
Medine'de ölen kimseye kıyamet gününde şefaat edeceğim" buyurmuştur.
İsnadı hasendir.
3889- Abdullah b. Dinar
der ki: "İbn Ömer (her Cumartesi) sabah namazını Kuba mescidinde kılardı.
çünkü Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her Cumartesi Kuba mescidine
gelirdi."
Müslim bunu Sahıh'te
Süfyan kanalıyla sabah namazını zİkretmeksizin nakletmiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. - Müslim 1/1017 (520).
3890- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kuba'ya bazen yaya
olarak, bazen de binekli olarak da gelirdi.
İsnadı sahihtir ve
ravileri güvenilirdir.
Buhari ve Müslim bunu Sahih'lerinde
Ubeydullah b. Ömer kanalıyla rivayet ettiler.
Abdullah b. Numeyr,
Ubeydullah b. Ömer'den olan rivayetinde: "Veiki rekat namaz kılardı"
ziyadesinde bulunmuştur. - Buhari (2/57) ve Müslim 1/1016 (517, 518, 519).
3891- Ubeydullah bir
önceki hadisin aynısını aktarmıştır. Ancak rivayetinde: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kuba mescidine gelirdi" ziyadesinde
bulunmuştur.
Buhari ve Müslim bunu
Sahih 'lerinde rivayet ettiler.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari (2/57) ve Müslim 1/1016 (516).
3892- Useyd b. Zuheyr
el-Ensari der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kuba
mescidinde namaz kılmak. umre yapmak gibidir" buyurduğunu işittim.
Şeyh der ki:
"es-Sünenü 'I-Kübra 'da, Hac bölümünün sonunda tahricini yaptım."s
Tahric: İsnadı hasendir.
- Beyhaki, Sünen (5/248), Tirmizi 2/145,146 (324), İbn Mace 1/452 (1411).
Aynı şekilde İbn Ömer ve
Sehl b. Huneyf kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
nakledilmiştir.
Tahric: İbn Hibban,
Sahih 2/74 (1652).
3893- Ebu Umame b. Sehl
b. Huneyfin, babasından bildirdiğine göre
Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Kim (evinden) çıkarak bu mescide (yani KuM Mescidine)
gelip namaz kılarsa, bu ona (sevap olarak) bir umreye denk olur"
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Mace 1/453 (1412).
Yusuf b. Tahman mana
olarak bunun aynısını Ebu Umame kanalıyla babasından, o da Allah Resulü'nden
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) nakletmiş ve: "Her kim de temizlenerek
sadece bu mescid'de (Medine Mescid'inde) namaz kılmak amacıyla gelirse bu,
kendisi için bir hac gibi sayılır" ziyadesinde bulunmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Buhari, et-Tarihu'l-Kebir (8/379).
3894- Ebu Hureyre:
"(Hac için) yola çıkanlar çoktur; ama gerçek hacılar azdır" demiştir.
İsnadı zayıftır.
3895- el-Asma'i der ki:
Bir bedevi Mekke'de: "Allahım! Benim yanımdaki kötülük nedeniyle senin
yanındaki hayırdan beni mahrum etme, Eğer sen benim çektiğim zorluk ve
zahmetlerimi kabul etmezsen, o halde musibete uğrayanın musibetine karşılık
verdiğin sevaptan beni mahrum etme" diye dua etti.
Bütün ravileri
güvenilirdir.
3896- el-Asma'i der ki:
Bir bedevinin Arafat'ta: "Allahım! Beni çektiğim zorluk ve zahmetlerimin
sevabından mahrum etme. Eğer mahrum edersen, o halde musibete uğrayanın musibetine
karşılık verdiğin sevaptan beni mahrum etme" diye dua ettiğini işittim.
Yine el-Asma'i'nin
bildirdiğine göre bir bedevi: "Allahım! Geçmiş günahlarımı bağışla. Sana
masiyet olan bir şeye dönersem bana rahmetinle dön. çünkü sen bu şeyin
ehlisin" diye dua etmiştir .
3897- İshak b. İbrahim
et-Tab eri der ki: Fudayl b. İyad ile birlikte Arafat'ta vakfe yaptım.
Duasından bir şey işitmiyordum. Ellerini yanaklarına koymuş başını eğmiş sessiz
sessiz ağlıyordu. İmam Arafat'tan, Müzdelife'ye ineceği zaman başını kaldırdı
ve üç defa: "Şu günde bağışlanmış olsa bile valı yaptığım çirkin
işlere" dedi.
İsnadı zayıftır.
3898- İbn Uyeyne der ki:
Bir bedevinin Arafat'ta: "Değişik diller ve seslerle insanlar senden ihtiyaçlarını
istiyorlar. Benim de isteğim başıma bir musibet gelip insanların beni unuttuğu
zamanda senin beni hatırlamandır" diye dua ettiğini işittim.
Tahric: Ebu Said Ahmed
b. Muhammed et-Tirmizi'yi ve Muhammed b. Yusuf el-Buhari'yi tanımıyoruz. Ebu Nuaym,
Hilye (7/275).
3999- el-Asma'i der ki:
Bir bedevinin Kabe'nin örtüsüne tutunarak: "Allahım! Eğer yüzümün eskimesi
(kararıp nursuz olması) sana olan masiyetlerin çokluğundan ise beni halkından
razı olduğun kimselere hibe et" diye dua ettiğini işittim.
Tahric: Ebu Bekr İsmail
b. Muhammed ed-Darir'i tanımıyorum. Ebu Nuaym, Hilye (2/353).
3900- Ahmed b. Seleme
der ki: Bir bedevinin Kabe'yi tavaf ettiğini gördüm. Kabe'nin hizasına gelince
gözlerini semaya dikip: "Ellerimi sana uzattım. Katında olana rağbetim
büyüktür. Tövbemi kabul et" diye dua etti. Bunu babam Ebi Abdillah
ez-Zevzeni'ye anlattığımda: "Güzel bir dildir. Malım bana hiçbir yarar
sağlamadı. Gücüm de yok olup gitti"[Hakka 28, 29] karşılığını verdi.
3901- Ma'ruf el-Kerhi
der ki: Bir adam Kabe ile veda ederek: "Allahım! Halkını bağışlaman
sayısınca sana hamd olsun" dedi. Bir yıl sonra tekrar gelerek aynı şeyi
söyledi. Bunun üzerine: "Bir yıl önce bunu söylediğin zamandan şimdiye
kadar daha onun (bağışlananların) ne kadar olduğunu sayamadık" diye bir
ses işitti.
Tahric: Ebu Nuaym
el-Ensari, Abdullah b. Muhammed el-Beyadi'dir. Ebu Nuaym, Hilye (8/366).
3902- Süfyan es-Sevri
der ki: Ebu Sevda'nın, Arafat'ta: "Ey dostluğu güzel olan (Allahım)!
Rüzgarların yırtamadığı ve mızrakların delemediği örtünle senden
istiyorum" diye dua ettiğini işittim.
3903- Ali b. el-Muvaffak
der ki: Elli küsur defa haccettim. Bunların sevabını Allah Resulü'ne
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr'e, Ömer'e, Osman'a, Ali'ye ve babama hibe
ettim. Sonra geriye bir hac kaldı. Arafat'ta vakfe yapanlara ve seslerinin
gürültüsüne bakarak: "Allahım! Eğer bunların arasında haccı kabul
edilmeyen biri varsa ben bu haccımı ona hibe ettim. Sevabı onun olsun"
dedim. O gece Müzdelife'de geceledim. Rüyamda Yüce Rabbimi gördüm. Bana:
"Ey Ali b. el-Muvaffak! Bana karşı cömertlik mi yapıyorsun? Orada vakfe
yapanların hepsini, bir onlar kadarını daha, bir onlar kadarını daha ve bütün
bunların bir katını daha bağışladım. Onlardan her kişiye de evi halkına,
yakınlarına ve komşularına şefaatçi olması yetkisi verdim. Ben muttakilerin
sığınağıyım ve mağfiret edenim" buyurdu.
Tahric: Ebu Abdillah
el-Abdi, Muhammed b. İbrahim b. Abdeveyh b. Sedusi'dir. Ebu Nuaym, Hilye
(10/312).
3904- Ali b. el-Muvaffak
der ki: Dostlarımızdan bir genç çokça haccediyordu. O, hayatında yetmiş veya
seksen defa haccetti. Sonra genç şöyle anlattı: Bir gece bir rüya gördüm ve
rüyamda sanki: "İnsanların haccı kabul edildi mi?" diyordum. Bunun
üzerine sanki biri: "Bir kişi dışında herkesin haccı kabul edildi"
dedi. Ona: "Benim haccım kabul edildi mi?" dediğimde: "Haccın
kabul edildi" dedi. Yine rüyamda: "Ey Rabbim! Ey Rabbim! Bu kişi
(haccı kabul edilmeyen kişi) boş dönmesin diye haccımı ona hibe ettim"
dedim. Bunun üzerine seslenen bir kişi bana: "Bana karşı cömertlik mi
yapıyorsun? O kişinin haccını kabul ettim ve senin haccını kabul etmedim"
diye seslendi.
0a
582
3905- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden biri
yolculuktan ailesine döndüğü zaman ona bir taş ta olsa bir hediye
getirsin" buyurmuştur. i
Atık bunu Yahya'dan
rivayette tek kalmıştır.
i İsnadında
tanımadığımız biri vardır.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın: