ŞUABU’L-İMAN

23.ŞU’BE: ORUÇ

 

ORUÇ

 

Yüce Allah: "Ey iman edenler! Oruç sizden önce geliP geçmiş ümmetIere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz"[Bakara 183] buyurmaktadır.

 

Ebu Abdillah ei-Halimi der ki: "Yüce Allah burada orucun insanı takvaya ulaştırıcı bir vesile olduğunu beyan etmiştir. Takvanın hakikati ise emredilen ve güzel olan şeyler ile amel etmek, yasaklanan, mekruh ve kötü olan şeylerden uzak durmaktır. Takva ile kişinin kendini cehennemden sakınması kastedilmektedir. Kişi kendini cehennemden ancak bu zikredilenlerle koruyabilir. Namaz da takvanın bir bölümüdür. Zira Yüce Allah bu konuda: ''Muhakkak ki, namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar"[Ankebut 45] buyurmaktadır. Kişinin hayasızlıktan ve kötülükten sakınması takvadandır. Şüphesiz ki Allah kime namazı sevdirirse onu kılmaya muvaffak eder ve ona karşı uzuvlarını zelil kılarsa o kimse hayasızlıktan ve kötülükten sakınır. Bu sebeple de oruç takvanın bir bölümüdür. Çünkü tok ve suya kanmış olmak, hayasızlığa ve kötülüğe vesile olacak sebeplerin başıdır. Bilindiği gibi aç ve susuz olan kimsenin, tok ve suya kanmış kimse gibi şehvet duyguları uyanık olmaz. Böylece oruçla takva hasıl olur.

 

Bunun başka bir yönü de vardır. Yani umulur ki nimetler miktarınca küfürden, gafil olmaktan ve cahilce davranmaktan sakınırsınız. insanlar yıl boyunca tok olur ve susamazsa açlığı ve susuzluğu unuturlar. Böyle olunca da gafil davranıp Allah'ın vermiş olduğu nimetlerden dolayı şükretmeyi unuturlar. Böyle olmaması için Allah zamanın (yılın) bir kısmını oruçlu geçirmelerini farz kıldı ki, yemenin ve içmenin yemek ve su bulunmasından ibaret olmadığını, bunlarla birlikte Allah'ın izin vermesi ve onu mübah kılması gerektiğini anlasınlar. Böylece imana meyleder, Allah rızası için yeme ve içmeyi bırakırlar. Bu da kendileri için ibadettir. Yeme ve içmeyi bıraktıklarında (oruç tuttuklarında) canları yemek ve su ister. Ancak sabrederler ve ömürleri boyunca bu şekilde Allah'ın nimetlerini hatırlarlar. Yiyip içmeleri için izin verildiği zaman şükrederler ve onun hakkını eda ederler. Şüphesiz ki bu da takvanın kapılarından bir kapıdır ve hastalıklara karşı da benzeri yoktur.

Başka bir yönü ise şöyledir: Umulur ki, cimrilikten dolayı ihtiyaç sahibi kimseleri ihmal edip gaflete düşmekten korunursunuz. insanlar açlık ve susuzluk olmak üzere iki şey ile yoğrulmuştur. Onlar arasında zenginler ve fakirler bulunmaktadır. Zenginler karınlarını doyurdukları zaman açlığı unuturlar. Bu sebeple Allah onlara orucu farz kıldı ki yemekten ve sudan uzak durdukları zaman, fakirliğinden dolayı oruç olmaksızın bir gün veya daha fazla aç ve susuz kalan kimseleri hatırlarlar. Bu da fakirlere karşı şefkatli olmalarına, onlara iyilikte bulunmalarına ve nimetlerden dolayı Allah'a şükretmelerine sebep olur. Muhakkak ki bağışta bulunup iyilikler yapmak takvanın kapılarından bir kapıdır." - Halimi, el-Minhac (2/367-369).

 

 

 

3289- Hanzala b. Ebi Süfyan der ki: İkrime b. Halid'in, Tavus'a şöyle anlattığını işittim: Bir adam Abdullah b. Ömer'e: "Savaşa çıkmayacak mısın?" deyince,Abdullah b. Ömer şu karşılığı verdi: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''islam beş temel üzerine kurulmuştur. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik etmek, namaz ktimak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve (Beytullah'ı) haccetmektir'' buyurduğunu işittim."

 

Müslim bunu Sahih'te Hanzala kanalıyla rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari (1/8) ve Müslim 1/45 (22).

 

 

Beyhaki der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), oruca bazı isimler vermişti. O isimlerden biri de kalkandır.

 

 

 

3290- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Oruç kalkandır" buyurdu.

 

Müslim bunu el-Ka'nebi ve Kuteybe kanalıyla ve Buhari bunu Malik - Ebu'z-Zinad kanalıyla rivayet etti. - Müslim 1/806 (162). - Buhari (2/226).

 

 

 

3291 - Ebu Hureyre bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kutsi hadisinde şöyle buyururdu: "Rabbiniz: ''Oruç kalkandır. Kulum onunla cehennemden korunur'' buyurdu. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberani, M. el-Kebir 2/45 (1235).

 

 

 

3292- Cabir'in bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Rabbimiz: ''Oruç kalkandır. Kul onunla cehennemden korunur. Oruç benim içindir ve onun mükafatını bizzat ben vereceğim'' buyurdu. "

 

Tahric: İsnadı hasendir. İsnadında hakkında eleştiri olan İbn Lema bulunmaktadır. Ancak Abdullah b. Vehb'in kendisinden rivayet etmiş olduğu hadisler sahihtir. Ahmed, Müsned (3/341) ve Taberani,M. el-Kebir9/49 (8326).

 

 

Ebu Hureyre der ki: Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Oruç cehennemden korunmak için bir kalkandır, bir kaledir" buyurduğunu işittim .

 

 

 

3293- Ebu Hureyre der ki: Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Oruç. cehennemden korunmak için bir kalkandır müstahkem bir kaledir" buyurduğunu işittim.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed, Müsned (2/402).

 

 

 

3294- Ebu Ubeyde der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Kim Allah yolunda malının fazlasını infak ederse karşli(ğ( yedi yüz katıyla verilir. Kim kendisi (veya ailesi) için harcamada bulunursa veya bir hastayı ziyaret ederse veya zarar veren bir şeyi yoldan kaldımsa bu iyiliğinin karşliığı on katıyla verilir. Oruç onu (yalanla, gıybetle veya zarar verici başka bir şeyle) delmedikten sonra kişiyi (günaha bulaşmaktan) koruyan bir kalkandır. Allah kimin bedenine bir hastalık verirse, o musibet (günahlarının) kefareti olur. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tayalisi, Müsned (sh. 31) ve Beyhaki, Sünen (9/171).

 

 

Ben bunu bu şekilde buldum. İbn Vehb ve bir başkası bunu Cerir b. Hazım kanalıyla zikrederek: "İyad b. Gutayf kanalıyla" demişlerdir. Ebu Uyeyne'nin azatlısı Vasile bunu Beşşar'dan rivayet etti. - İbn Huzeyme, Sahih 3/194 (1891), Beyhaki, Sünen (4/270), İbn Ebi Şeybe, Musannef (3/6,5/339,9/107), Ahmed, Müsned (1/196) ve Hakim, Müstedrek (3/265).

 

 

 

3295- Said b. Ebi Hind, Amir b. Sa'sa'a oğullarından olan Mutarriften bildiriyor: Osman b. Ebi'ı-As es-Sekafi, kendisine içirmek için süt isteyince, Mutarrif: "Ben oruçluyum" demiş. Bunun üzerine Osman şu karşılığı verdi: "Resulullah 'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Oruç, sizden birinin savaşta kendisiyle korunduğu kalkan gibidir'' buyurduğunu işittim."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Nesai (4/167), İbn Mace 1/525 (1639).

 

 

Yine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Güzel oruç. her aydan üç gün oruç tutmaktır" buyurduğunu işittim.

(Hz. Peygamber) orucu sabır diye adlandırdı. Başka bir hadiste de "Sabır aydınlıktır" diye adlandırılmıştır.

 

 

 

3296- Ebu Osman bildiriyor: Ebu Hureyre ile bir yolculuktayken yemek hazırlandı ve Ebu Hureyre'ye haber gönderdik. Kendisi namaz kılıyordu. Gönderdiğimiz kişi gelip Ebu Hureyre'nin oruçlu olduğunu söyleyince yemek konuldu ve bu sırada Ebu Hureyre gelip yemeye başladı. Oradakiler, çağırması için gönderdikleri adama bakınca, adam: "Neden bakıyorsunuz? Vallahi oruçlu olduğunu söyledi" dedi. Ebu Hureyre: "Doğru söyledi" deyip şöyle devam etti: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ramazan ayında ve her aydan üç gün oruç tutmak, bütün seneyi oruçlu geçirmek gibidir'' buyurduğunu işittim. Ben Allah'ın sevabının kat kat olmasından dolayı oruç tuttum, verdiği ruhsat ile de orucumu bozdum" dedi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Nesai (4/218).

 

 

Beyhaki der ki: Bunun bir benzeri Ebu Zer kanalıyla bize rivayet olundu.- Tirmizi 3/135 (762), Nesai (4/219) ve İbn Mace 1/545 (1708).

 

 

Ebu Malik el-Eş'arı'nin rivayetinde bize bildirilene göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sabır aydınlıktır" buyurmuştur. Oruç sabır diye adlandırılmıştır. Zira Arapların dilinde sabır demek hapis demektir. Oruçlu kimse de nefsini bazı şeylere karşı hapsetmektedir. Yüce Allah, kişinin bedeninin sıhhatini oruçta kılmıştır ve sabır: "Aydınlık" diye adlandırılmıştır. Şehvetler kalpten kaldırıldığı zaman kalbi kuşatan karanlıklar kaldırılır. işte o zaman kalp Allah'a yapılan ibadetin kendisine olan faydalarını görmeye başlar. Bu şekilde faydalı şeyi tercih edip ona devam eder. Aynı şekilde Allah'a masiyetin kendisine olan zararını görmeye başlar ve ondan ictinab eder. Başka bir haberde ise oruç: "Sabrın yarısıdır" diye adlandırılmıştır.

 

 

 

3297- emey', Süleym oğullarından bir adamdan bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elinden tutup kendi parmaklarıyla veya Süleym oğullarından olan bu adamın parmaklarıyla sayarak: "Sübhanallah demek Mizan'ın yarısını, Elhamdülillah demek ise tamamını doldurur. Allahu ekber, yeryüzü ve gökyüzü arasını doldurur. (Güzelce alınan) abdest imanın, oruç ise sabrın yarısıdır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Darimi (167).

 

 

Halimi der ki: "Bu da ibadetleri toplayandır, yani bazı şeyleri yapıp bazı şeyleri terk etmektir. Oruç ta şehvetleri giderip haram olan şeyleri terk etmeye vesile olandır. O da sabrın yarısıdır. Çünkü nefsin istediği şeyleri yapmayıp sabretmektir. Bunun dışında artık zor şeylere sabretmek kalır. Bu da emredilmiş olan ibadetlerdir. Sabır iki çeşittir. Bunlar bazı şeyleri yapmak, bazı şeyleri de terk etmektir. Oruç ta bunlardan birine yardımcı olandır. O zaman oruç sabrın yarısı demektir. Ayrıca mükafatlandırılan farz diye de adlandırılmıştır. Başka bir haberde de ona zekat denilmiştir. Çünkü bedeni zayıf düşürüp vücudu sağlıklı kılar. Böylece oruç tutan, Allah için bedeninden bir şey vermiş gibi olur. En doğrusunu Allah bilir."- Halimi, el-Minhac (2/371).

 

 

 

 

3298- Ebu Zer anlatıyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'de iken yanına gittim ve yanında oturdum. Bana: "Ey Ebu Zer!" buyurunca: "Buyur emrindeyim" dedim. "Namaz kıldın mı?" diye sorunca: "Hayır" dedim. Bunun üzerine: "Kalk ve kıl" buyurdu. Namaz kıldıktan sonra tekrar yanına gelip oturduğumda: "Cin ve insan şeytanlarının şerrinden Allah'a sığındın mı?" diye sordu. "İnsanların da mı şeytanları vardır?" dediğimde: "Evet ey Ebu Zer!" buyurdu. Sonra: "Sana Cennet hazinelerinden birini göstereyim mi?" deyince: "Evet, ey Allah'ın Resulü!" karşılığını verdim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''La havle vela kuvvete illa billah (=Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur) lafzl, Cennet hazinelerinden bir hazinedir" buyurdu. O'na: "Ey Allah'ın Resulü! Ya namaz?" dediğimde: "O, ortaya konulan bir şeydir, isteyen çok alır, isteyen de az alır" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Ya oruç?" dediğimde ise: "O, mükafatı olan bir farzdır" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Ya sadaka?" diye sorduğumda: "Onun karşılığı kat kat verilir. Yüce Allah çok verendir" buyurdu. "Sadakanın hangisi daha üstündür?" dediğimde ise: "Maddi durumu zayıf olan birinin (az da olsa gücü nisbetinde) gizlice fakire verdiği sadakadır" karşılığını verdi. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Sana indirilenin en büyüğü hangisidir?" dediğimde: "Ayetu'l-Kürsl'dir" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Peygamberlerin ilki kimdi?" dediğimde: "Adem'dir" buyurdu. "O nebi miydi?" dediğimde: "Evet, Allah'ın kendisiyle konuştuğu (ona vahiy gelen) bir nebi idi" buyurdu. "Gönderilen peygamberlerin sayısı kaçtır?" dediğimde ise "Üç yüz on beş kişidir. Bu da büyük bir sayıdır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Nesai (8/275).

 

 

 

3299- Cumhan bildiriyor: Ebu Hureyre: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu" dedi ve bir önceki hadisi aktardı. Ancak sadaka kısmına geldiğinde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Oruç sabrın yarısıdır. Her şeyin bir zekatı vardır. Bedenin zekatı da oruçtur" buyurduğunu söyledi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 1/555 (1745).

 

 

 

3300- Cumhan bildiriyor: Ebu Hureyre: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu" dedi ve bir önceki hadisi aktardı. Ancak sadaka kısmına geldiğinde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Oruç sabrın yarısıdır. Her şeyin bir zekatı vardır. Bedenin zekatı da oruçtur" buyurduğunu söyledi.

 

Tahric: İçinde Musa b. Ubeyde'nin bulunmasından dolayı isnadı zayıftır.

 

 

 

3301 - Sehl b. Sa' d, Resulullah 'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her şeyin bir zekatı vardır.

Bedenin zekatı da oruçtur" buyurduğunu söylemiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 6/237,238 (5973).

 

 

 

3302- Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur.

 

Tahric: İsnadı Zayıftır. İbn Adiy, El-Kamil (2/657) ve Ebu Nuaym, Hilye (7/136).

 

 

 

3303- Ebu Hureyre der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seyyahlar hakkında sorulunca: "Bunlar oruç tutanlardır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hakim, Müstedrek (2/335), İbn Cerir, Tefsir (11/37) ve Beyhaki, Sünen (4/305).

 

 

Bize bu isnadla mevsul olarak zikredilmiştir. Ancak bilineni "İbn Uyeyne -Amr -Ubeyde b. Umeyr" kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mürsel olarak zikredilenidir.

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

Orucun Fazileti