ŞUABU’L-İMAN

22.ŞU’BE: ZEKAT

 

İstenen Şey Olmadığından Dolayı Özür Dilemek

 

3219- Şifa binti Abdillah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma girince ondan yardım isteyip şikayette bulundum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benden özür dilemeye başlayınca, ben de onu kınamaya başladım. Sonra namaz vakti yaklaşınca Şurahbil b. Hasene'nin hanımı olan kızımın yanına girdim ve kocasının evde olduğunu görüp: "Namaz vakti geldiği halde sen hala burada mısın?" diye kınamaya başladım. Şurahbil: "Halacığım! Beni kınama. İki giysim vardı. Birini Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benden ödünç aldı" deyince, ben kendimi kınamaya başladım ve:

"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hali buyken onu kim kınayabilir ki!" dedim. Şurahbil: "İki giysimden biri kadın giysisiydi. Onun da kolunu yama yapmıştık" dedi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 24/313 (789, 315, 795) ve Heysemi, Mecma (10/423).

 

 

 

3220- Gıbir'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her iyilik sadakadır. Kişinin kendisi ve ailesi için harcadığı sadakadır. Kişinin kendisiyle ırzını koruduğu ve Allah yolunda verdiği de sadakadır. "

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Ya'la,Müsned 4/36 (2040) ve İbn Adiy, el-Kamil (6/2424).

 

 

 

3221- CabiF b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her iyilik sadakadır. Kişinin ailesine harcadığı her şey için kendisine sadaka sevabı yazılır. Kişinin onurunu korumak için harcadığı her şey için kendisine sevap yazılır." Ben: "Onurunu korumak için yapılan harcamanın manası nedir?" diye sorunca: "Şaire ve kendisinden (şerrinden) korunmak istediği kişiye verdiği şeydir" cevabını verdi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. TayMisi, Müsned (237); İbn Ebi Dünya, Kadau'l-Havale (27/9); İbn Adiy, el-Kamil (5/1959) ve Hakim, Müstedrek {2/50).

 

 

 

3222- Ümmü Mübeşşir el-Ensariyye der ki: Ben bir hurmalığımdayken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma girdi ve: "Bu hurma ağaçları kimin?" diye sordu. Ben: "Benim" cevabını verince: "Bunu eken Müslüman mı, yoksa kafır mi?" diye sordu. Ben: "Müslüman" cevabını verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hurma diken veya ekin eken hiçbir Müslüman yoktur ki. ondan yiyen insan, kuş veya hayvan sebebiyle kendisi için sadaka olarak yazılmasın" buyurdu.

 

Müslim bu hadisi Sahih'te değişik yollarla A'meş'ten; Buhari ve Müslim bu hadisi Katade kanalıyla Enes'ten rivayet etti.

 

Tahric: Müellifin hocasını tanımıyorum. Diğer ravileri güvenilirdir. - Müslim, müsakat (10,11,12,13). - Buhari, muzara'a (66), edeb (8)

 

 

 

3223- Fennec anlatıyor: Deynebaz'da (Yemen'de ağaçları ve ekinleri olan bir yerde) çalışıyor, tedavi ile uğraşıyordum. Ya'la b. Umeyye Yemen'e vali olarak gelmişti. Onunla beraber Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazıları da vardı. Ya'la ile beraber gelenlerden biri yanıma geldi. Ben tarlada ekinleri suluyordum. O adamın cebinde ceviz vardı. Su kanalının yanına oturarak cevizlerden bir kısmını kırıp yemeye başladı. Sonra bana işaret edip: "Ey Farisi gel" dedi. Bunun üzerine ben de ona doğru yaklaştım.

Adam Fennec'e: "Şu cevizi suyun olduğu yere eker misin?" diye sorunca, Fennec: "Bu bana ne yarar sağlayacak ki?" karşılığını verdi. Bunun üzerine adam şöyle dedi: "Ben, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu iki kulağımla işittim, şöyle buyurdu: "Kim bir ağaç diker de meyve verinceye kadar muhafaza ve onun bakımı üzerine sabrederse, ağacın meyvesinden nasiplenen her şeyde onun için Allah katında sadaka sevabı vardır." Bunun üzerine Fennec o adama "Sen, gerçekten bu hadisi Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittin mi?" diye sorunca adam: "Evet" cevabını verdi. Fennec adama: "Öyleyse ben de bunu (toprağa ekmek üzere) koyuyorum" dedi. Fennec der ki: "İşte Deynebaz'daki ceviz ağaçları ondan kalmadır."

 

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur; ancak Ya'la b. Umeyye'nin, Ya'la b. Muneyye olduğunu söylemiş ve: "Onunla beraber gelenlerden bir kişi ben ekini sularken geldi..." deyip devamında aynısını nakletmiştir.

 

Tahric: İsnadında sakınca yoktur. Ahmed, Müsned (4/61,5/374).

 

 

 

3224- Cabir b. Abdillah es-Sülemi anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Çarşamba günü Beni Amr b. Avf'ın evlerine gitti ve mallar arasında daha önce görmediği bir asma ağacı gördü ve: "Ey Ensar topluluğu!" diye seslendi. Ensar: "Buyur ey Allah'ın Resulü! Annemiz babamız sana feda olsun" karşılığını verince Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bayramınız -Cuma- için inseniz ve sözlerimi dinleyinceye kadar bekleseniz" buyurdu. Ensar: "Olur ey Allah'ın Resulü! Annemiz babamız sana feda olsun" karşılığını verdiler. Cuma günü olunca Medine'ye geldiler ve Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara namaz kıldınp çekildikten sonra iki rekat namaz kıldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha önce cuma namazını kılınca evine döner ve (o iki rekatı) evde kılardı. Ancak o gün bu iki rekatı Mescid'de kıldı. Bu namazı bitirdikten sonra da onlara dönünce (namazı bitirip çıkan) Ensar Mescid'e döndüler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: "Ey Ensar topluluğu!" diye seslenince, "Annemiz babamız sana feda olsun ey Allah'ın Resulü!" karşılığını verdiler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cahiliye döneminde Allah'a ibadet etmiyorken zayıf olanlara mallarınızia yardım ediyordunuz. iyilik yapıyordunuz, akrabayı gözetiyordunuz. Allah sizlere islam'ı nasib ettikten ve size Muhammed'i gönderdikten sonra, mallarınızı biriktiriyorsunuz. insanoğlunun (sizin malınızdan) yediğinde sevap vardır. Kuşların yediklerinde sevap vardır." Sonra Resululiah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gitti. Bundan sonra sahabeden herkes malına (bahçesine) otuz kapı açtı.

 

Tahric: İsnadında sakınca yoktur. İbn Huzeyme, Sahih 3/183 (1872) ve İbn Hibban, Sahih 4/86 (2475).

 

 

 

3225- Hassan b. Atiyye der ki: Dımaşk (Şam) halkı Ebu Derda'ya, ürünlerinin halinden şikayet edince: "Bahçelerinizin duvarlarını yükselttiniz, bekçilerini çoğalttınız. Bunun üzerine afet ona üzerinden geldi" dedi.

 

 

 

3226- Ma'mer der ki: Hocalarımızdan biri şöyle anlattı: Bir kadın Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımlarından birinin yanına gelip: "Allah'ın, elimi iyileştirmesi için dua et" deyince, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımı: "Elinin neyi var?" diye sordu. Kadın şöyle karşılık verdi: Benim anne babam vardı. Babamın çok malı vardı ve çok iyilik yapardı ve başkalarına çok iyilik yapan -veya sadaka veren- biriydi. Annerode ise bu özelliklerden hiç biri yoktu. Onun sadaka verdiğini hiç görmedim. Sadece bir defa, bir inek kestiğimiz zaman, bir miskinin eline bir parça iç yağı verdi, ona giysi parçası verdi. Annem ve babam vefat edince, babamın bir Flehirde insanlara su verdiğini gördüm. Kendisine: "Babacığım! Annemi gördün mü?" diye sorunca, bana: "Hayır, niye öldü mü ki?" karşılığını verdi. Ben: "Evet" dedim ve onu aramaya çıktım. Annemi çıplak olarak gördüm. Üzerinde sadece verdiği bez parçası ve elinde o iç yağı vardı. Annem iç yağını bir eliyle öbür eline vurup yağ izini emiyor ve: "V ah susuzluğum!" diyordu. Ben: "Anneciğim! Sana su vereyim mi?" deyince, annem: "Olur ver" karşılığını verdi. Babamın yanına gittim ve yanından bir kap alıp anneme su verdim. Yanında ayakta duran bir kişi: "Yüce Allah buna su verenin elini çolak yapar" dedi. Uyandığımda elimin çolak olduğunu gördüm.

 

Tahric: İsnadında meçhuller vardır. Abdürrezzak, Musannef 11/370-371 (2068) ve Hakim, Müstedrek (4/472)

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

Dilenmekten Kaçınmak