ŞUABU’L-İMAN

22.ŞU’BE: ZEKAT

 

Başkasını Kendine Tercih Etmek

 

3203- Ebu Hureyre der ki: Bir kişi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Ben şiddetli açlığa maruz kaldım" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sallallahu alayhi vasellem) hanımlarına birini gönderdi. Ancak onların da yanında bir şey bulamayınca: "Bu gece şu adamı misafir edecek bir kişi yok mudur ki. Allah ona merhamet etsin?" buyurdu. Ensar'dan bir kişi: "Ben (misafir eder)im, ey Allah'ın Resulü!" dedi. Bu kişiyle beraber ailesinin yanına gidip eşine: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) misafirine ikramda bulun ve bir şeyi saklama" dedi. Bunun üzerine eşi: "VAllahi, yanımda çocukların azığından başka hiç bir şey yoktur" karşılığını verdi. Adam: "Çocuklar akşam yemeği yemek istediği zaman onları uyut gel, kandili de söndür. Biz bu gece Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) misafiri için aç kalırız" dedi. Kadın da öyle yaptı. Ertesi gün misafir Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiğinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah bu gece filan adamdan ve filan kadından hoşlandı" buyurdu. Bunun üzerine Allah onların hakkında: '' ... Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar"[Haşr 9] buyruğunu indirdi.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

Buhari bu hadisi Yakub b. İbrahim'den nakletti. Buhari ve Müslim de Muhammed b. Fudayl kanalıyla babasından rivayet etti. Bazıları hadiste: "Kadın, kandili düzeltir gibi yaptı ve onu söndürdü. Sonra yer gibi yaptılar ve aç uyudular" demiştir. Bazıları bunların, Ebu Talha ve hanımı olduğunu söylemiştir. - Buhari, tefsir (59)

 

 

 

3204- İbn Ömer der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birine bir koyun kellesi hediye edilince: "Falan kardeşim ve çocuklarının buna bizden daha çok ihtiyacı var" deyip kelleyi ona gönderdi. Bu şekilde kelle birinden diğerine götürülüp yedi evi dolaştı ve sonunda ilk kişiye döndü. Bunun üzerine: "Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar"[Haşr 9] buyruğu nazil oldu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hakim} Müstedrek (2/483-484).

 

 

 

3205- Ali b. Ebi Talib'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hz.

Fatıma'ya: "Size verip. Suffe halkını açlıktan iki büklüm bırakamam" buyurdu.

 

Tahric: Ravilerden Ata b. es-Saib'in ahir ömründe ezberi bozulmuştur. Ebu Nuaym} Hilye (2/41).

 

 

 

3206- Nafı anlatıyor: İbn Ömer hastalanınca canı üzüm çekti. (Medine'ye) üzüm gelince hanımı Safiyye birine bir dirhem verip bir salkım üzümü bir dirheme satın aldı. Bir dilenci üzüm almaya giden adamın peşine takıldı ve adam kapıya gelip eve girince dilenci: "Bir dilenci (geldi)" dedi. İbn Ömer: "Salkımı ona verin" deyince, üzümü dilenciye verdiler ve hanımı bir dirhem daha verip bir salkım daha üzüm aldırdı. Dilenci yine adamın peşinden gelip kapıda durup: "Bir dilenci (geldi)" dedi. İbn Ömer: "Salkımı ona verin" deyince, salkımı dilenciye verdiler. Sonra Safıyye dilenciyi çağırıp: "Vallahi; bir daha gelirsen benden iyi şeyler görmeyeceksin" dedi ve bir dirhem daha vererek bir salkım üzüm aldırdı.

 

Tahric. Ravileri güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (1/297) ve ibnu'l-Mübarek, Zühd (270-782).

 

 

 

3207- Malik'e ulaştığına göre bir miskin Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımı Hz. Aişe'den yardım istedi. Hz. Aişe'nin yanında sadece bir ekmek vardı ve kendisi de oruçluydu. Hz. Aişe bir cariyesine: "Ekmeği ona ver" deyince, cariye: "İftar edeceğin başka bir şey yoktur" karşılığını verdi, ancak Hz. Aişe: "Ekmeği ona ver" dedi. Cariye der ki: Ekmeği dilenciye verdim ve akşam olunca bir ev halkı -veya bir kişi- bize koyunomuzu hediye etti. Hz. Aişe beni çağırıp: "Bundan ye. Bu, senin o ekmeğinden daha iyidir" dedi.

 

Tahric: Malik'e kadar olan senedi sahihtir. Malik, Muvatta (997).

 

 

 

3208- Ebu Cehm b. Huzeyfe el-Adevi der ki: Yermuk günü bir kırba"'veya bir kap- su olduğu halde amcam oğlunu aramaya koyuldum. Bu arada kendi kendime: Eğer henüz canı çıkmamış ise ona bu sudan içirip suyla yüzünü silerim" dedim. Bu sırada onun ölmek üzere olduğunu gördüm ve: "Su ister misin?" diye sordum. Bana: "Evet" diye işaret edince işaret etti. Tam bu sırada bir kişi: "Ah ah!" diye inliyordu. Amcam oğlu bana: "Ona git" diye işaret etti. Gittiğimde bu kişinin Hişam b. el-As olduğunu gördüm ve: "Sana su vereyim mi?" dedim. Bu sırada birinin: "Ah ah!" demekte olduğunu işitince, Hişam: "Suyu ona götür" diye işaret etti. Onun yanına vardığında ölmüş olduğunu gördüm. Tekrar Hişam'a geri döndüğümde o da ölmüştü. Amcamın oğlunun yanına döndüm, o da ölmüştü.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbnu'l-Mübarek, Zühd (185/525) ve Cihad (122/116).

 

 

 

3209- Habib b. Ebi Sabit der ki: Haris b. Hişam, İkrime b. Ebi Cehl ve Ayyaş b. Rabia Yermuk savaşında yaralandılar. Haris içmek için su isteyince, İkrime ona baktı. Bunun üzerine Haris: "Suyu İkrime'ye verin" dedi. Ayyaş b. Rabia İkrime'ye bakınca, İkrime: "Suyu Ayyaş'a verin" dedi. Su ne Ayyaş'a, ne de diğer iki kişiye yetişemeden ve üçü de suyu içemeden şehid oldular.

 

Tahric: İsnadında tanımadığım biri vardır. Hakim, Müstedrek (3/242).

 

 

 

3210- Ebu Abdullah el-Hafız der ki: Ebu'l-Hasan Ali b. Ahmed elBuşenci'ye fütüvvet (delikanlılık, mertlik) sorulunca şöyle dedi: "Fütüvvetin manasını Allah'ın Kitab'ındaki bir ayetten ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözlerinden biliyorum. Kitab'daki ayet: "Kendilerine hicret ediP gelenleri severler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar"[Haşr 9] ayetidir. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözü ise şudur: "Kul, kendisi için sevdiği şeyi -hayrı- kardeşi için de sevmedikçe iman etmiş olamaz." Bu ayet ve hadiste olanları kendinde bulunduran kişi fütüvvet sahibidir.

 

 

 

3211- Ebu'l-Hasan b. Miksem der ki: "Cerir (Ebu Muhammed) Hubeyr vakasının olduğu sene susuz olarak vefat etmişti. Öğrendiğime göre bazı sufiler ona içmesi için bir bardak su götürdüler, ancak o, etrafındakilere baktı ve suyu getirene şöyle dedi: "Yazık sana! Şunlar etrafımı sarmışken ben nasıl içerim. Bu suyu onlardan dilediğine ver. Eğer herhangi bir zamanda başkasını kendine tercih etmek gerekiyorsa, işte o zaman bu zamandır." Böylece Cerir susuz olarak vefat etti.

 

 

 

3212- Ebu'l-Abbas b. Ata der ki: Bir kişi halifeye gidip sufileri şikayet ederek şöyle dedi: "Şurada zındık bir topluluk var. Bunlar şeriatı reddediyorlar." Ebu'l-Hüseyin en-Nevri, Ebu Hamza ve Zakkam'ı yakaladı, Cüneyd ise fıkıh la uğraştığını söyleyerek kendini gizledi. Cüneyd, Ebu'sSevr'in mezhebine göre fetva verirdi. Bunlar halifenin huzuruna getirilince, halife boyunlarının vurulmasını emretti. Ebu'l-Hüseyin boynunun vurulması için ilk önce cellada gelince, cellat: "Neden arkadaşlarından önce davrandın?" diye sordu. Ebu'l-Hüseyin: "Bir lahza da olsa arkadaşlarımı daha çok yaşamasını tercih ettim" cevabını verince cellat ve orada bulunan herkes buna hayret etti. Cellat halifeye mektup yazarak durumu bildirince, halife haklarında kadılar kadısı İsmail b. İshak'ın hüküm vermesini söyledi. Nevri kalkıp Ebu'l-Hüseyin'e abdest ve namazın farzlarını sorunca, o da cevap verdi. Sonra: "Allah'ın bazı kulları vardır ki; Allah rızası için yerler, Allah rızası için giyinirler, Allah rızası için işitirler, Allah rızası için geri dönerler, Allah rızası için geri döndürürler" dedi. Kadı onun bu sözlerini işitince hıçkırarak ağladı ve halifenin yanına girerek: "Eğer bunlar zındıksa yeryüzünde hiç muvahhid yoktur" dedi.

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (10) ve Tarih Bağdad (433/434).

 

 

 

3213- Abdullah b. Mes'ud der ki: Zamanında bir abid manastırda altmış yıl boyunca ibadet etti. Kadının biri gelip yanında misafir oldu. Bu kişi kadınla altı gün beraber oldu. Sonra da pişmanlık duyup manastırdan kaçtı. Bir mescide geldi ve orada üç gün bir şey yemeden kaldı. Ona bir ekmek verildiğinde onu ikiye bölüp yarısını sağındaki adama, diğer yarısını da solundaki adama verdi. Bunun üzerine Yüce Allah ona ölüm meleğini gönderdi ve canını aldı. Altmış yıllık ameli bir kefeye, kadınla geçirdiği altı gün bir kefeye konuldu. Altı gün kefe si ağır bastı. Vermiş olduğu bir ekmeğin sevabı kefeye konulunca altı günden daha ağır bastı.

 

Ebu Davud hadisi bu şekilde veya bu manada nakletmiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (3/111, 13/184) Bak: Suyuti, ed-Dürrü'lMensur (2/83).

 

 

 

3214- Muaz b. Cebel der ki: "Kim bir mal elde eder de onu doğru yolda harcarsa şükredenlerden olur. Eğer başkasını kendine tercih ederse, haşu sahiplerinden olur.''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ancak Halid'in Ebu Zer'den olan rivayeti mürseldir.

 

 

 

3215- Abdullah b. Amir, Berire'den bildiriyor: Berire, Ümmü Seleme'nin yanındayken bir dilenci geldi ve onun da yanında sadece bir ekmek vardı. Ümmü Seleme: "Ey Berire! Ekmeği dilenciye ver" deyince, Berire işi ağırdan aldı. Sonra dilenci bir daha isteyince Ümmü Seleme: "Ey Berire! Kalk ve ekmeği ona ver" dedi; ancak Berire yine işi ağırdan aldı. Ümmü Seleme bir daha: "Kalk ve ekmeği ona ver" dedi. Berire der ki: Ümmü Seleme'nin ısrar ettiğini görünce kalkıp ekmeği dilenciye verdim. Yanımızda başka yiyecek te yoktu. Akşam olup iftar ettiğimiz zaman Ümmü Seleme su isteyip içti, sonra başını koyup yattı. Bu sırada bir kişi kapıyı çaldı. Ümmü Seleme: "Ey Berire! Kapıda kimin olduğuna bak" dedi. Baktığımda bir kişinin elinde, içinde pişmiş koyun parçası olan bir tencere olduğunu gördüm. Tencerenin üzerinde ekmek te vardı ve tencere doluydu. Ben sevinçten tencereyi nasıl taşıdığımı bilemedim. Ümmü Seleme: "Sence bu mu, yoksa ekmeğin mi daha güzel?" deyince: "Bu daha güzel" karşılığını verdim. Ümmü Seleme: "Allah'a hamd olsun. İnşallah bu, Allah'ın bizim için sakladıklarındandır. Bir hilal, bir hilal daha (bir ay) geçerdi ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ailesinin evlerinde ne kandil, ne de başka şey için ateş yanmazdı" dedi.

 

lsnildı zayıftıf.

 

 

 

3216- Münzir es-Sevri'nin bildirdiğine göre Rabı b. Heysem ailesine: "Bize helva yapın" dedi. Helva yapılınca akli dengesi yerinde olmayan bir adamı çağırdı ve bu adamın salyalan akarken kendisi eliyle ona helvayı yedirdi. Adam yiyip çıkınca, ailesi Rabi'ye: "Zahmete girip helvayı yaptık, ancak sen onu başkasına yedirdin. Halbuki bu kişi ne yediğini bile bilmez" deyince, Rabı: "Ancak Allah bilir" karşılığını verdi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/398); Hennad, Zühd 1/343 (636) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/107).

 

 

 

3217- Mis'ar der ki: Nafi b. Cübeyr bize bir tavuk pişirdi. Bu sırada bir dilenci gelince tavuğu ona verdi. Bir kişi ona neden böyle yaptığını sorunca:

"Ben, ondan (tavuktan) daha hayırlısını istiyorum" dedi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Fesevi, Ma'rife (1/565).

 

 

 

3218- Yahya b. Muaz er-Razı der ki: "İnsanlar kendisi gibi yaratılmış olduğu halde ameliyle onlara gösteriş yapana, Rabbi kendisinden ödünç istediği halde yanında mal olana ve Allah kendi sevgisine davet ederken yaratılmışın sevgisine rağbet edene şaşıyorum." Yahya sonra: "Allah, cennete çağırır ve dilediğini doğru yola eriştirir"[Yunus 25] ayetini okudu.

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

İstenen Şey Olmadığından Dolayı Özür Dilemek