ŞUABU’L-İMAN

22.ŞU’BE: ZEKAT

 

Zekatı Vermemenin Cezası

 

Yüce Allah şöyle buyurur: "Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve rahiPlerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerIer. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele. (Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): İşte bu, kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!"[Tevbe 34-35], ''Allah'ın, kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine bu, onlar için pek fenadır. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah 'ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.''[AI-i İmran 180]

 

 

 

3029- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah kime mal verir de bu kişi zekatını vermezse, kıyamet günü o mal iki gözlü başı açık bir yılan şeklinde onun karşısına getirilir. Yılan kendisini avurtlarına alarak: ''Ben senin malınım, ben senin hazinenim'' der." Sonra Ebu Salih: "Allah'ın, kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gÖsterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine bu onlar için pek fenadır ... "[Al-i İmran 180] ayetini okudu.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

3030- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah kime mal verir de bu kişi zekatını vermezse, kıyamet günü o mal iki gözlü başı açık bir yılan şeklinde onun karşısına getirilir. Yılan kendisini boğar ve avurtlarına alarak: ''Ben senin malınım, ben senin hazinenim'' der." Sonra: "Allah'ın, kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gÖsterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine bu onlar için pek fenadır ... "[Al-i İmran 180] ayetini okudu.

 

Buhari bu hadisi Sahih'te Ebu'n-Nasr'dan ve başkasından rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Buhari, zekat (110-111).

 

 

 

3031 - Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Altın ve gümüşü olup ta bunun hakkını (zekatını) vermeyene bu altın ve gümüş kıyamet gününde ateşten levhalar haline getirilip. cehennem ateşinde kızdınlarak. yanı. alnı ve sırtı dağlanır ve levhalar soğudukça tekrar kızdırılır. Bu, elli bin yıl sürecek uzun kıyamet gününde bütün insanların hesabı görülüp, gideceği yer belli oluncaya kadar devam eder."

 

Sahabe: "Ey Allah'ın Resulü! (Zekatı vermeyen) deve sahipleri ne olacak?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: "Hakkını vermeyen deve sahipleri için de aynı şey geçerlidir. Develerin hakkı. su başlarına geldikleri gün sağılıp, muhtaçlara verilmesidir. Bunu yapmayanlara kıyamet gününde o develerin altına da alabildiğine düz ve geniş bir sahaya yatırılarak develerden bir tek yavru bile hariç kalmamak şartı ile onu ayakları ile ezip dişleri ile ısırırlar. Deve sürüsünün baş tarafı üzerinden (çiğneyip) geçtikçe son tarafı onun üzerine geri gönderilir. Bu. elli bin yıl sürecek uzun kıyamet gününde bütün insanların hesabı görülüp, Cennete mi Cehenneme mi gideceği belli oluncaya kadar devam eder.

 

Sahabe: "Ey Allah'ın Resulü! (Zekatı vermeyen) sığır ve koyun sahipleri ne olacak?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi:

"Sığm, davan olup da fakirin hakkını vermeyen kişi, kıyamet gününde. geniş ve düz bir alana konulur, zekatını vermediği hayvanlar boynuzlarında bir kıvrıklık ve kırıklık olmaksızın her şeyi tam olarak gelir ve sahiplerini boynuzlanyla süser, toynaklanyla çiğnerler. Biri geçtiğinde diğeri gelir. Bu, elli bin yıl sürecek uzun kıyamet gününde bütün insanların hesabı görülüp. Cennete mi Cehenneme mi gideceği belli oluncaya kadar devam eder. "

 

Sahabe: "Ey Allah'ın Resulü! (Zekatı vermeyen) at sahipleri ne olacak?" diye sorunca, Resulullah (sallallahu alByhi vBsallam) şöyle cevap verdi: "Atlar üç şey içindir. Biri için ecir ve sevaptır. Biri için bir örtüdür. Biri için de günah vesilesidir. Onu Allah yolunda kullanmak üzere ayıran kişi için at bir ecir ve mükafat vesiledir. Bu atı uzun bir iple bahçeye veya otlağa bağladığı zaman ipin o bahçe ve otlaktan değdiği her bir yer için ona bir iyilik sevabı vardır. At ipini koparıp da bir iki tur atıp dolaştığı zaman da bıraktığı her bir iz ve dışkı için de ona bir iyilik sevabı vardır. Sulama niyeti olmadan bir nehrin yanından geçerken at o nehirden su içse bu da ona iyilik olarak yazılır. işte böylesi bir at sahibi için ecir ve sevap vesiledir. Atını başkalarına muhtaç olmamak için yanında tutan, ancak yük ve binme konusunda Allah'ın hakkını da unutmayan kişi için de bu at cehennem ateşine karşı bir örtüdür. Atını övünme, gösteriş olsun diye ve Müslümanlara düşmanlık yapmak için besleyen kişi için de bu at günah vesiledir. "

 

Sahabe: "Ey Allah'ın Resulü! Merkepler konusunda ne dersin?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: "Merkepler hakkında Allah kapsayıcı olan. ''Artık kim zerre kadar hayır işlerse onu görür''[Zilzal 7] ayeti dışında bir şey indirmedi. ''

 

Müslim bu hadisi Yunus b. Abdul'a'la'dan rivayet etti.

 

Tahric. Ravileri güvenilirdir. - Müslim, zekat (25)

 

 

Beyhaki der ki: "Develerin hakkı, su başlarında sağılmaları ... " sözünün Ebu Hureyre'ye ait olması muhtemeldir. Ebu Amr el-Gudani bu hadisi Ebu Hureyre'den nakletmiş ve şunu eklemiştir: Ebu Hureyre'ye: "Develerin hakkı nedir ey Ebu Hureyre?" diye sorulunca: "İyisini verip kötüsünü vermemek, binilmesi için ödünç vermek, damızlık için kullanılmasına izin vermek ve sütünden başkasına içirmek" cevabını verdi.

Bu hadisi Süheyl b. Ebi Salih, babası kanalıyla Ebu Hureyre'den nakletmiş ve: "Zekatını vermeyen hiçbir deve sahibi yoktur ki ... " şeklinde zikredip sadece zekattan bahsetmiştir.

 

 

 

3032- Cabir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Hakkını ödemediği hiçbir deve. davar ve sığır sahibi yoktur ki; kıyamet günü bu (hayvanların çiğneyip süsmesi) için dümdüz bir ovada oturtulmuş ve onu, toynaklı (hayvan) tırnağıyla çiğnemiş, boynuzlu (hayvan) boynuzuyla süsmüş olmasın' O gün onların içinde boynuzsuz da bulunmayacaktır, boynuzu kırık da." Biz: "Ey Allah'ın Resulü! Onların hakkı nedir?" diye sorunca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Damdık olanlarının dölleme için ödünç verilmesi. kovalarının ödünç verilmesi. bu hayvanların, (ihtiyaç sahibine, sütlerinden, yünlerinden ve iş güçlerinden faydalanması için) ödünç verilmesi. su başlarında sağılıp sütlerinden ihtiyaç sahiplerine verilmesi. Allah yolunda cihad edenlere binek olarak verilmesidir. Malının zekatını vermeyen kişiye de bu malı kıyamet günü kel bir yılan olarak çıkar ve sahibi nereye kaçarsa onu takib eder. Bu kişiye: ''Bu, vermekte cimrilik ettiğin malındır'' denir. Adam bu yılandan kaçamayacağını anlayınca elini yılanın ağzına sokar ve yılan onun elini devenin (yemini) kıtır kıtır yemesi gibi onun elini kıtır kıtır yer. ''

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

Ebu Ubeyde'nin hadisinin lafzını Müslim; Sahih'te Muhammed b. AbdilIah b. Numeyr'den rivayet etti. Abdulmelik b. Ebi Süleyman bu hadisi Ebu'z-Zübeyr'den bu şekilde nakletmiştir. İbn Cüreyc de hadisi Ebu'z-Zübeyr'den nakletmiş, sonunda şöyle demiştir: Ebu'z-Zübeyr ekledi: Abdullah b. Umeyr'in şöyle dediğini işittim: Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Develerin hakkı nedir?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Onu su başında sağmak ve ihtiyaç sahiplerine sütünden vermek. kovasını ödünç vermek. damızlık olanını döllemesi için ödünç vermek, (ihtiyaç sahibine. sütlerinden, yünlerinden ve iş güçlerinden faydalanması için) ödünç vermek ve Allah yolunda cihad edenlere binek olarak vermektir. ..

 

Müslim bu hadisi Sahih'te Muhammed b. AbdilIah b. Numeyr'den rivayet etti. - Müslim, zekat (27).

 

 

 

3033- Aynı manada bir hadis başka bir kanalla Cabir'den nakledilmiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Darimi, zekat (380), İbnu'l-Carud, el-Münteka (122/335); Ahmed, Müsned (3/321) ve İbn Hibban, Sahih 5/105 (3244).

 

 

Beyhaki der ki: Hadisin sonunda önceki hadisin sonunda olduğu gibi bir ilave vardır ve hadis bu haliyle mürseldir. Eğer hadis sabitse, muhtemeldir ki bu, develerden, sığırlardan ve koyunlardan zekat verilmesi farz olmadan önce söylenmiştir. Sonra da söylenmiş olabilir. Hadiste geçen tehdit, bu güzel hasletleri iyilik olarak görmeyenler içindir. Bu konuda Allah: "Onlar basit şeyleri dahi vermezler''[Maun 7] buyurmuştur. Ödünç vermeyi iyilik görmeyen, , bu ayete muhalefet etmiş olur. Bir grup alim de ayette kastedilenin farz olan zekat olduğunu söylemiştir. Allah en doğrusunu bilir. Tehdit, hem zekatı vermeyenler, hem de bir şeyi ödünç vermeyenler ve bunu iyilik olarak görmeyenler içindir.

 

 

 

3034- Ebu Zer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kabe'nin gölgesinde

otururken yanına gittim. Benim geldiğimi gören Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki onlar en çok zarar edenlerdir" buyurdu. Ben endişeli bir şekilde yanına geldim ve bana ne olmuş, bende bir şey mi var ki bana böyle diyor, diye düşündüm ve: "Annem babam sana feda olsun! Onlar kimlerdir?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: "Onlar malları fazla olanlardır ancak şöyle şöyle -Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle derken eliyle sağına, soluna ve arkasına işaret etti- verip dağıtan kimseler bunun dışındadırlar, Onlar da azdır. Bir kimse ölür de arkasında zekatını vermediği deve, sığır veya davar bırakırsa onlar -kıyamet günü bulunduğu durumdan daha semiz bir şekilde o kimsenin yanına getirilir ve ona boynuzlarıyla vurur, ayaklarıyla çiğnerler. Bu hayvanların sonuncusu geçince, öndekileri tekrar gelecek ve çiğnemeye devam edecektir. ''

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

Buhari ve Müslim bu hadisi Sahih'te A'meş'ten naklettiler. İbnu'n-Numeyr'den başkası bu hadise: "insanlar arasında hüküm verilinceye kadar bu böyle devam eder" ve: "Önüne de işaret etti" sözünü eklemiştir. - Buhari, Iman (219-220), zekat (12S) ve Müslim, zekat (30).

 

 

 

3035- İbn Abbas der ki: ''Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele"[Tevbe 34] ayeti nazil olduğu zaman bu, Müslümanların ağırına gitti ve hiçbir Müslüman vefatından sonra çocuklarına mal bırakamaz oldu. Ömer b. el-Hattab: "Ey Allah'ın Peygamberi! Bu ayet ashabına ağır geldi" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah. sadece kalan malınızı temizlemek için zekat vermenizi istiyor. Miraslan da sizden sonrakilere kalması için farz kıldı" buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer tekbir getirince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kişinin biriktirdiği en hayırlı şeyi haber vereyim mi? Kocası ona baktığı zaman kendisini mutlu eden, emrettiği zaman itaat eden, yanında olmadığı zaman onun haklarını koruyan saliha kadındır.''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Davud 2/305-306 (1664).

 

 

 

3036- Abdullah b. Dinar der ki: Abdullah b. Ömer'e kenzin (biriktirilen malın) ne olduğu sorulunca: "Zekatı verilmeyen maldır" cevabını verdi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Mill, Muvatta (256); İbn Ebi Şeybe, Musannef (3/190) Bak:

Suyuti, Dürrü'l-Mensur (4/177).

 

 

 

3037- Gazvan Ebu Hatim anlatıyor: Ebu Zer, Hz. Osman'ın kapısının yanındaydı ve içeri girmesine izin verilmiyordu. Bu sırada Kureyş'ten bir adam oradan geçerken: "Ey Ebu Zer! Neden burada bekliyorsun?" diye sorunca, Ebu Zer: "Şunlar girmeme izin vermiyorlar" cevabını verdi. Adam içeri girip: "Ey müminlerin emiri! Neden kapıdaki Ebu Zer'in girmesine izin verilmiyor" deyince Hz. Osman, Ebu Zer'in girmesine izin verdi. Ebu Zer gelip oradakilerin yakınında oturdu. Bu sırada Abdurrahman b. Avf'ın mirası taksim ediliyordu. Hz. Osman, Ka'b'a: "Ey Ebu İshak! Sence kişiye zekatını verdiği malının sorumluluğu yüklenir mi?" diye sordu. Ka'b: "Hayır" cevabını verince Ebu Zer elinde sopayla kalkıp Ka'b'ın iki kulağı arasına vurdu ve şöyle dedi: "Ey Yahudi kadının oğlu! Sen, malının zekatını verdiği takdirde, bir sorumluluğu olmadığını söylüyorsun; ancak Allah: "Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler"[Haşr 9], "Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler"[İnsan 8], "Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı''[Zariyat 19] buyuruyor." Sonra bu manada ayetler okudu. Hz. Osman, Kureyşli adama: "Gördüğün bu şey sebebiyle Ebu Zer'in girmesini istemiyoruz" dedi.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

Beyhaki der ki: "Bu ayetler, zekat farz olmadan önce inmiştir. Bazıları ise nafile sadakayı teşvik etmektedir. Ebu Zer ise görüldüğü kadarıyla bu ayetleri vacip manasında anlamıştır. Allah en doğrusunu bilir.

 

 

 

3038- Ebu Derda'nın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Zekat, islam'ın köprüsüdür" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (4/1417) Bak: Heysemi, Mecma (3/62).

 

 

 

3039- İbn Abbas der ki: "Bir toplum eğer (Allah'a verdikleri) sözlerinde durmazsa, mutlaka Allah onlara düşmanlarını musallat eder. Zinanın yaygınlaştığı bir toplulukta ise muhakkak ki, Allah onlara ölümü musallat eder. Bir topluluk ölçüyü eksik yaparsa, Allah onlara kıtlığı musallat eder. Bir topluluk zekatı vermezse Allah onlara yağmur yağdırmaz. Bir topluluk hüküm verirken zulmedecek olursa aralarında fakirlik -zannedersem ve ölüm yaygınlaşır dedi- yaygınlaşır."

 

Bu hadis İbn Abbas'tan mevküf olarak nakledilmiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Malik, Muvatta (460) ve Taberani, M. el-Kebir 11/45 (10992).

 

 

 

3040- İbn Bureyde'nin, babasından bildirdiğine-göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bir toplum eğer (Allah'a verdikleri) sözlerinde durmazsa, mutlaka Allah onlara ölümü musallat eder. Bir topluluk zekatı vermezse Allah onlara yağmur yağdırmaz.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Hakim, Müstedrek (2/126).

 

 

 

3041- Ka'b(u'l-ahbar) der ki: "Yağmurun yağmadığını görürsen bil ki; zekat verilmiyorlardır. Kılıçların kınlarından çekildiğini görürsen bil ki; Allah'ın hükmü terk terk edilmiş ve insanlar birbirinden intikam almaya başlamıştır. Veba hastalığının çıktığını görürsen bil ki; zina yaygınlaşmıştır."

 

Tahric: İsnadı eleştirilmiştir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (15/116-117) ve Ebu Nuaym, Hilye (5/379).

 

 

 

3042- İbn Ömer, Mina'da Resulullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu söyledi: ''Ey Muhacirler! Beş şey var ki, onlarla imtihan edildiğiniz zaman -ki ben onlara yetişmenizden Allah'a sığınırım- Bir toplulukta ortaya çıkarak aleni bir şekilde yapılırsa kendilerinden öncekilerdebulunmayan veba ve ağrılar aralarında yayılır. Ölçü ve tartılarda eksiklik yaparlarsa kıtlığa, şiddetli geçim sıkıntısına ve idarecilerin zulmüne uğrarlar. Mallarının zekatını vermezlerse, yağmursuz kalırlar, hatta hayvanlar olmasa, yağmurları tamamen kesilir. Allah'a ve Resulüne verdikleri sözü bozarlarsa Allah'ın, kendileri dışındaki bir takım düşmanları üzerlerine musallat eder ve ellerindeki şeylerin bir kısmı düşmanları tarafından ele geçirilir. idarecileri Allah'ın Kitab'ıyla hükmetmezse, Allah aralarında kargaşa ve iç savaşı yayar. ''

 

Bu konuda "Huzeyl -Hişam b. Halid el-Mazini -İbn Ömer" kanalıyla bir rivayette bulunulmuştur.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Mace 2/1332-1333 (4019).

 

 

 

3043- İbn Ömer der ki: Biz Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındayken şöyle buyurdu: "Şu beş şey aranızda yayılırsa -ki bunların aranızda olmasından veya onlara yetişmenizden Allah'a sığınırım- haliniz ne olur: Bir toplulukta fuhuş ortaya çıkarak aleni bir şekilde yapılırsa kendilerinden öncekilerde bulunmayan, veba ve ağrılar aralarında yayılır. Mallarının zekatını vermezlerse, yağmursuz kalırlar, hatta hayvanlar olmasa, yağmurları tamamen kesilir. Ölçü ve tartılarda eksiklik yaparlarsa kıtlığa, şiddetli geçim sıkıntısına ve idarecilerin zulmüne uğrarlar. idarecileri Allah'ın Kitab'ıyla hükmetmezse, Allah onlara düşmanlarını musallat eder ve ellerindeki mallan kaybederler. Aralarında Allah'ın Kitab'ını ve Resulü'nün sünnetini tatbik etmezlerse, içlerinde kargaşa ve iç savaşı yayar." Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Abdurrahman b. Avf'a hazırlanmasını söyledi ve sabah olunca sarığını sarıp ucunu bir kulaç uzatarak sahabenin yanına çıktı. Abdurrahman b. Avf'ı önünde oturttu, sarığını çıkarıp kendi eliyle Abdurrahman b. Avf'a taktı ve ucunu dört parmak kadar sarkıtıp: "Sarık bu şekilde sarılır, ey ibn Avf!" buyurdu. Sonra onu gönderdi.

 

Senedi zayıftır.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hakim, Müstedrek (4/540).

 

 

 

3044- Cafer der ki: Malik b. Dinar'ın yanındayken bulutlar gelip gider ama yağmur yağmazdı. Malik: "Gördüğünüz halde yapmanız gerekeni yapmıyorsunuz. Siz yağmurun geciktiğini düşünüyorsunuz; ama ben taş yağmurunun geciktiğini düşünüyorum" dedi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Zühd (325) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/373).

 

 

 

3045- Ravi der ki: Malik'in: "Bir topluluk Allah'ın gözünden düşünce, Allah onların büyüklerine açlığı musallat eder" dediğini işittim.

 

Tahric: Ahmed, Zühd (325).

 

 

 

3046- Mücahid, "İşte onlara hem Allah, hem de bütün lanet ediciler lanet eder"[Bakara 159] ayetini açıklarken şöyle dedi: "Bütün canlılar onlara lanet eder. Hatta böcek ve akrep bile: ''İnsanların günahlarından dolayı yağmurdan mahrum bırakıldık'' diyerek beddua ve lanet ederler.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Cerir, Tefsir (2/54-55) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/286-287).

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

Sadaka Vermeye Teşvik