ŞUABU’L-İMAN

19.ŞU’BE: KUR’AN’A SAYGI

 

HATİMDE TEKBİR GETİRMEK

 

Yüce Allah: "Biz Kur'an'ı, insanlara dura dura okuyasın diye ayet ayet ayırdık ve onu peyderpey indirdik"[İsra 106] buyurmuştur. Daha sonra: "De ki: "(Rabbinizi) ister Allah diye dua edin, ister Rahman diye dua edin, hangisiyle dua etseniz nihayet en güzel isimler O'nundur." Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut''[İsra 110] buyurarak Kur'an'a iman etmeyen kafirleri kınayıp Kur'an'ı işittikleri zaman Allah'a huşu içinde bağlanan alimleri övmüştür. Burada "Dua edin''[İsra 110] ifadesinden kasıt "Kur'an okuduğunuz zaman" gibi görünüyor. "Namazında sesini pek yükseltme''[İsra 110] ifadesinde namazdan kasıt da "Kur'an okurken veya Kur'an okumayı bitirdikten sonra dua ederken" gibi görünüyor.

 

Sonra Yüce Allah: "Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan, zillet ve acizliğin gerektirdiği bir yardımcıya ihtiyacı bulunmayan Allah'a mahsustur, de ve O'nu tekbir ile yücelt''[İsra 111] buyurmuş ve hamd etmeyi emretmiştir. Kur'an'ı bitirmenin sonunda hamd etmenin müstehap oluşu konusunda ittifakın olması tekbirin de müstehap olmasını gerektirir. Kur'an okuma birkaç kısma ayrılan ve birkaç bölümden oluşan bir ibadet şeklidir. Yüce Allah Ramazan orucunun bitiminde hidayete erdirilmeleri dolayısıyla müslümanlara tekbir getirmelerini emretmişse ona kıyas yaparak Kur'an okuyan kişinin de sureleri bitirdiği zaman tekbir getirmesi gerekir. Doğrusunu da Allah bilir.

 

Halimi der ki: "Hatim sırasında tekbir getirme de Duha Suresi'nde başlar.

Kişi Duha Suresi'nden başlamak üzere her surenin başında tekbir getirir. Nas Suresi'ni de okuduktan sonra tekbir getirip hatmi yapar."- Halimi, el-Minhac (2/222).

 

Beyhaki der ki: Bu da şu rivayetlere dayanmaktadır:

 

 

 

1912- Şeybe oğullarının azatlısı İkrime b. Süleyman der ki: İsmail b. Abdullah el-Mekkl'nin yanında Kur'an okudum. Duha Süresi'ne ulaştığım zaman bana: "Son süreye ulaşana kadar tekbir getir" dedi ve şöyle devam etti: "Ben de Abdullah b. Kesir'in yanında okuduğum zaman böyle yapmamı söyledi ve şöyle dedi: "Ben de Mücahid'in yanında okuduğum zaman böyle yapmamı söyledi ve İbn Abbas'ın yanında okurken İbn Abbas'ın da bunu kendisine söylediğini zikretti. İbn Abbas da Ubey'in yanında okurken Ubey ona böyle yapmasını söylemiş."

 

İsnadı zayıftır.

 

İmam İbn Huzeyme der ki: "İbn Ebi Bezze veya İkrime'nin bunu rivayet ederken isnadında İbn İsmail ile İbn Kesir arasında bulunması gereken ravi Şibl'i düşürmüş olmasından endişe ediyorum."

 

Beyhaki der ki: "Bunu Muhammed b. Yünus el-Kudeymi, İbn Ebi Bezze'den, o da İkrime b. Süleyman'dan şöyle rivayet etmiştir: İsmail b. Abdullah b. Kostantin'in yanında Kur'an okudum. Duha Süresi'ne ulaştığım zaman bana: "Sonuna ulaşana kadar her sürenin sonunda tekbir getir" dedi ve şöyle devam etti: "Ben de Şibl b. Abbad ile Abdullah b. Kesir'in yanında okuduğum zaman böyle yapmamı söylediler. Abdullah b. Kesir de Mücahid'in yanında Kur'an'ı okuduğu zaman böyle yapmasını söylediğini bildirdi. Mücahid de İbn Abbas'ın yanında okurken İbn Abbas'ın kendisine böyle yapmasını söylediğini Abdullah'a zikretmiştir. İbn Abbas da Ubey'in yanında okurken Ubey'in kendisine böyle yapmasını söylediğini Mücahid'e zikretmiş ve şöyle demiştir: "Ubey'in bana bildirdiğine göre kendisi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında Kur'an okurken Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle yapmasını söylemiştir."

Kudeymi bunu sağlam bir şekilde ezberlemişse bu rivayeti İbn Huzeyme'nin rivayetini doğrulamış olur. İsmail de bunu her ikisinden işitmiştir. Ancak bu rivayetin senedinde fazlalık vardır. İbn Huzeyme bunu bilinen bir senedIe mevküf bir şekilde rivayet etmiştir.

 

 

 

1913- İkrime b. Süleyman der ki: İsmail b. Abdillah b. Kostantin'in yanında Kur'an okudum. Duha Süresi'ne ulaştığım zaman bana: "Kur'an'ın sonuna ulaşana kadar her sürenin sonunda tekbir getir" dedi ve şöyle devam etti: "Ben de Abdullah b. Kesir'in yanında okuduğum zaman Duha Süresi'ne ulaşınca: "Kur'an'ın sonuna ulaşana kadar her sürenin sonunda tekbir getir" dedi ve kendisinin de Mücahid'in yanında Kur'an'ı okuduğu zaman böyle yapmasını söylediğini bildirdi. Mücahid de İbn Abbas'ın yanında okurken İbn Abbas'ın kendisine böyle yapmasını söylediğini Abdullah'a zikretmiştir. İbn Abbas da Ubey b. Ka'b'ın yanında okurken Ubey'in kendisine böyle yapmasını söylediğini Mücahid'e zikretmiştir. Ubey de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında Kur'an okurken Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine böyle yapmasını söylediğini İbn Abbas'a zikretmiştir."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hakim, Müstedrek (3/304) ve İbn Kesir, Tefsir (4/521).

 

 

 

1914- Mescid-i Haram'ın müezzini Ahmed b. Muhammed b. el-Kasım b.

Ebi Bezze, İkrime b. Süleyman b. Kesir'den bildiriyor: İsmail b. Abdillah b. Kostantin'in yanında Kur'an okudum. Duha Süresi'ne ulaştığım zaman bana: "Bundan sonra her sürenin sonunda tekbir getir" dedi ve şöyle devam etti: "Ben de Abdullah b. Kesir'in yanında okuduğum zaman böyle yapmamı söyledi ve şöyle dedi: "Ben de Mücahid'in yanında okuduğum zaman böyle yapmamı söyledi ve İbn Abbas'ın yanında okurken İbn Abbas'ın da bunu kendisine söylediğini zikretti. İbn Abbas da Ubey b. Ka'b'ın yanında okurken Ubey'in kendisine böyle yapmasını söylediğini Mücahid'e zikretmiştir. Ubey de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında Kur'an okurken Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine böyle yapmasını söylediğini İbn Abbas'a zikretmiştir."

 

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı nakledilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Zehebi, Mizan (1/145).

 

 

Halimi der ki: "Söz konusu sürelerin sonlarında nasıl tekbir getirileceği konusuna gelince ise kişi bu sürelerden her birini bitirdiği zaman durur ve: "Allahu Ekber!" der. Bunu dedikten sonra da az bekleyip bir sonraki süreyi okumaya başlar. En sonunda da bir daha tekbir getirip ardından hamd eder, ''Sadakallahul-Azım" der, salavat getirip dualar eder.''- Halimi, el-Minhac (2/222).

 

Ahmed (Beyhaki) der ki: ''Hatim duası konusunda Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen zayıf ve munkatı' olan bir isnadla bir hadis rivayet edilmiştir. Hadis alimleri de hadis uydurma veya yalanla itham edilmeyen kişiler tarafından dualar ve faziletli ameller konusunda gelen rivayetlere müsamaha göstermişlerdir."

 

 

 

1915- Cabir el-Cu'fi der ki: Ali b. Hüseyn'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kur'an'ı hatmettiği zaman ayakta iken Yüce Allah'a hamd eder, sonra şöyle derdi: "Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyle iken inkar edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar."[En'am 1] Allah 'tan başka ilah yoktur. Allah'a başka şeyleri denk tutanlar yalan söylemiş ve derin bir sapıklığa düşmüşlerdir. Allah 'tan başka ilah yoktur. Araplardan, Mecusilerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve Sabiflerden Allah'a ortak koşanlar; O'na çocuk, eş nisbet edenler; bir şeyleri O'na ortak, benzer, adaş ve denk sayanlar yalan söylemişlerdir. Rabbimiz! Sen ki yarattıkların üzerinde ortak edinmeyecek kadar yüce birisin. Hamd, eş ve çocuk edinmemiş olan, hükümranlığında ortağı bulunmayan, düşkün olmayıp yardımcıya da ihtiyaç göstermeyen Allah'a mahsustur. Tekbir getirerek O'nun şanını yücelt! Allah büyükler büyüğüdür. Allah'a çokça hamdler olsun. Sabah akşam her an Allah'ı tesbih ederiz. "Hamd Allah'a mahsustur ki kendi katından şiddetli bir baskını haber vermek ve yararlı iş yapan muminlere, içinde temelli kalacakları guzel bir mukalatı müjdelemek ve: ''Allah çocuk edindi'' diyenleri uyarmak için kuluna eğri bir taral bırakmadığı dosdoğru Kitab'ı indirmiştir. Allah'ın çocuk edindiğine dair ne kendilerinin ve ne de babalarının bir bilgisi vardır. Ağızlarından çıkan söz ne buyuk iftiradır. Onlar yalnız ve yalnız yalan söylerler."[Kehf 1-5] "Hamd, göklerde ve yerde bulunanların hepsinin sahibi olan Allah'a mahsustur. Ahirette de hamd O'na mahsustur. O, hikmet sahibidir, her şeyden haberi olandır. Yere gireni ve oradan çıkanı, gökten ineni ve oraya yukseleni bilir. O, merhametlidir, mağfiret sahibidir.''[Sebe' 1,2] "Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, uçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. O, yaratmada dilediği arttırmayı yapar. ŞuPhesiz Allah, her şeye gücu yetendir. Allah'ın insanlara verdiği rahmeti önleyebilecek yoktur. O'nun önlediğini de ardından salıverecek yoktur. 0, güçlüdür, Hakim'dir."[Fatır 1,2] "Hamd Allah'a mahsustur, seçtiği kullarına selam olsun. Allah mı daha iyidir, yoksa O'na koştukları ortaklar mı?''[Neml 59] Tabi ki Allah, ortak koştuklarından daha hayırlı ve daim, daha kerim, daha yüce ve daha büyüktür. Allah'a hamdolsun, ancak onların çoğu bunu bilmezler. Yüce Allah doğruyu söylemiş, değerli elçileri de risaletini gerektiği gibi tebliğ etmiştir. Ben de buna şahitlerdenim. Allahım! Tüm melekler ile elçilere hayırlar insan et. Göklerde ve yerde bulunan mümin kullarından merhametini esirgeme. işlerimizin başını da, sonunu da hayırlı kıl. Bu değerli Kur'an'la bize bereketler ihsan et. Bizi değerli ve hikmetli ayetlerinden faydalandır. Rabbimiz okuduklarımızı bizden kabul et. Sen ki her şeyi işiten ve bilensin. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla."- Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/698).

 

Tekrar okumaya başlayacağı zaman da aynı şeyleri yapardı. Ancak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaptığına hiç kimsenin gücü yetmez."

 

 

 

1916- Huzeyfe der ki: "Resulullahim (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında namaz kıldım. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazda Bakara Suresi'ni okudu. Sureyi bitirince de: ''Rabbimiz olan Allahım' Sana hamdolsun'' dedi."

 

Ravi der ki: Bunu rivayet eden Abdülkerim'e: "Bunu kaç defa dedi?" diye sorduğumda: "On veya yedi defa" karşılığını verip rivayete şöyle devam etti: "Sonra ardından gelen süreyi okudu. Onu da bitirince aynı şeyi söyledi. Sonra ardından gelen süreyi okudu. Onu da bitirince aynı şeyi söyledi. Bu şekilde aynı sözü yedi defa söyledi."

 

İbn Abdan rivayet ederken Bakara Süresi'ni zikretmez. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Rabbimiz olan Allahım! Sana hamdolsun'' dediğini nakledip ve bunu yedi defa tekrarladığını zikreder.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

1917- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: HKur'an'l okuduktan sonra Rabbine hamdeden, Peygamber'ine salavat getiren, Rabbinden bağışlanma isteyen kişi hayrı yerinde istemiş olur.''

Ravi Eban, İbn Ebi Ayyaş'tır ve zayıfbiridir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Suyüti, Dürrü'l-Mensur (8/698).

 

 

 

1918- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Abdestli bir şekilde Kur'an 'dan dinlediği her bir harf için kişiye on iyilik sevabı yazılır, on kötülüğü silinir ve derecesi on derece yükseltilir. Oturarak kıldığı namazda Kur'an'dan okuduğu her bir harf için kişiye elli iyilik sevabı yazılır, elli kötülüğü silinir ve derecesi elli derece yükseltilir. Ayakta kıldığı namazda Kur'an'dan okuduğu her bir harf için kişiye yüz iyilik sevabı yazılır, yüz kötülüğü silinir ve derecesi yüz derece yükseltilir. Kur'an '1 okuyup hatmeden kişiye de Yüce Allah, katında yakın veya uzakta kabul görecek bir dua yazar. "

 

Ravi der ki: Adamın biri İbn Abbas'a: "Ey Ebu Abbas! Sadece bir veya iki sure öğrenebilen kişinin durumu nedir?" diye sorunca, İbn Abbas şu karşılığı verdi: "Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı şeyi sorduğunda: ''Onun da hatmi bildiği kadardır! Onun da hatmi bildiği kadarıyladır'' buyurdu."

 

Hafs b. Ömer bunu rivayette tek kalmıştır. Hafs da meçhul biridir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (2/790).

 

 

 

1919- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her hatme

karşılık kabul görecek bir dua da vardır" buyurmuştur.

 

Allah doğrusunu bilir, isnadında zayıflık vardır. Yine zayıf olan başka bir kanalla da Enes'ten rivayet edilmiştir.-

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hatib, Tarih (8/177,178) ve Ebu Nuaym, Hilye (7/260).

 

 

 

1920- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kur'an'ın her bir hatmine karşılık kişi için kabul görecek bir dua ve cennette bir ağaç vardır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadında kapalılık vardır. Ravilerinden çoğunu tanımıyorum.

 

 

 

1921- Ali el-Faşani der ki: "Abdullah b. el-Mübarek, Kur'an'ı hatmettiği zaman duasını secdedeyken yapmayı severdi."

 

Tahric: İsnadında tanımadığım bir ravi vardır.

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

Kur'an'ı Okurken Cennet ve Cehennem Zikredildiği Zaman Durup Allah'tan Cenneti İstemek ve Cehennemden O'na Sığınmak