Resulullah'ln Yanında Sesini Yükseltme |
1430- Mukatil b. Hayyan
der ki: "Ey iman edenler! Allah'ın ve Peygamber'inin önüne
geçmeyin"[Hucurat 1] ayeti savaş ve dini hükümler konusundadır. Bu
konularda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) herhangi bir emri olmadan
bir karar alınmamalı ve bir hüküm verilmemelidir. Ayetin iniş sebebine gelince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Münzir b. Amr el-Ensari komutasında
bir birlik göndermişti. Bu birlikte bulunan kişiler Amir oğulları tarafından
öldürüldü ki bu olay Bir-i Maune olayı olarak ta bilinir. Birlikte bulunan üç müslüman
sağ bir şekilde geri dönerken Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanından gelen ve Süleym oğullarından olan iki kişiyle karşılaştı. Onlara:
"Kimlerdensiniz?" diye sorunca, bu iki kişi Amir oğullarından
olduklarını söyledi. Müslümanlar da: "Kardeşlerimizin intikamını
alacağız" diyerek bu iki kişiyi öldürdü. Hz. Peygamber'in (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanına gelip iki kişiyi öldürdüklerini söylediklerinde
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu hoş karşılamadı. Bunun üzerine bu
ayet nazil oldu ve onlara bu tür konularda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) emri olmadan fevri davranıp kendi yanlarından hüküm vermemeleri
emredildi.
"Ey iman edenler!
Seslerinizi, Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin"[Hucurat 2] ayeti,
Sabit b. Kays b. Şemmas el-Ensarı hakkında nazil olmuştur. Sabit, Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında otururken konuşacağı zaman
yüksek sesle konuşurdu. Bu ayet nazil olunca Sabit üzüntülü bir şekilde evine
gitti. Amellerinin heba olması endişesi içinde günlerce evine kapandı. Onun
komşusu olan Sa'd b. Ubade, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına gelip durumu haber verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ona: "Git ve Sabit b. Kays'a bu ayette kendisinin kastedilmediğini,
cehennem ahalisinden olmadığını, bilakis cennet ahalisinden biri olduğunu,
çıkmasını ve yanımıza gidip gelmesini söyle" buyurdu.
Sabit buna çok sevindi
ve Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onu görünce: "Cehennem ahalisinden olduğunu söyleyen
adam hoş gelmiş! Aksine başkaları cehennem ahalisinden, sen ise cennet
ahalisindensin" buyurdu. Daha sonrasında ise Sabit, Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında otururken o kadar kısık sesle konuşurdu
ki yanındaki bile sesini zor duyardı. "Allah'ın elçisinin huzurunda
seslerini kısanlar, Allah'ın, gönüllerini takva konusunda sınadığı kimselerdir.
Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir müMfat vardır"[Hucurat 3] ayeti de
onun hakkında nazil olmuştur. Sabit, Yemame savaşında öldürüldü.
Tahric: Buhari, menakib
(4/180), tefsir (6/46) ve Müslim, iman (187-188).
"(Ey Muhammed!)
Odaların arkasından sana bağıranların çoğu aklı ermeyen
kimselerdir"[Hucurat 4] ayetinde kast edilen kişiler; Temim oğullarından
bir gruptu. Bunlar odaların arkasından: "Ey Muhammed! Yanımıza çık!"
diye sesleniyordu. Yüce Allah bu konuda: "Onlar, sen yanlarına çıkıncaya
kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah, çok bağışlayandır,
çok merhamet edendir"[Hucurat 5] buyurdu. içlerinde Uyeyne b. Hısn
el-Fezari de vardı.
Beyhaki der ki:
"Daha kısa bir şekilde ayetler hakkında benzeri açıklama bize Mukatil b.
Süleyman'dan naklen bildirilmiştir. Mana olarak aynısını daha uzun bir metinle
Kelbi, Ebu Salih kanalıyla ibn Abbas'tan bildirmiştir.
Yine Ebu Hureyre'den
naklen bize bildirildiğine göre bu ayet nazil olduğu zaman Ebu Bekr es-Sıddik:
"Ey Allah'ın Resulü! Sana Kitab'ı indirene yemin olsun ki bundan sonra
vefat edene kadar seninle bir sırrı paylaşır gibi konuşacağım"
demiştir."
1431- Ebu Hureyre der
ki: "Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber'in sesinin üstüne
yükseltmeyin"[Hucurat 2] ayeti nazil olduğu zaman Ebu Bekr, Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bundan sonra vefat edene kadar seninle bir
sırrı paylaşır gibi konuşacağım" dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hakim, Müstedrek (2/462), Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (7/108).
Beyhaki der ki:
"İbnu'z-Züber'den naklen bize bildirildiğine göre de bu ayet nazil olduktan
sonra Ömer b. el-Hattab, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
konuşurken o kadar kısık bir sesle konuşurdu ki Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ne dediğini ancak sözünü tekrar ettirerek anlardı.''
Tahric: Buhari, tefsır
(6/46), i'tisam (8/145).
1432- İbn Abbas der ki:
Gece vakti Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaza kalkınca ben de
abdest aldım ve arkasında namaza durdum. Ancak Resulullah (sallallahu aleyhi
veseliem) elimden tutup beni yanında durdurdu. Ben geri çekilip arkasında
durunca bir daha eliınden çekip yanında durdurdu. Ben bir daha geri çekilip
arkasından durdum. Bunun üzerine namazı bırakıp: "Neden ben seni yanımda
durdurdukça sen geri çekiliyorsun?" diye sordu. "Sen Allah'ın Resulü
olduğun için hiç kimsenin namazda senin yanında durması doğru olmaz"
dediğimde anlayışımı ve ilmimi artırması için Allah'a dua etti.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (1/330).
Ebu Tahir el-fakih'in
lafzı böyledir. es-Sufi ise mana olarak aynısını rivayet etmiş, sonunda da
şöyle demiştir: "Ben: "Sen Allah'ın, kendisine risaleti verdiği
Resulü iken senin yanında durup namaz kılmak kimin haddine!" dediğimde bu
cevabımı çok beğendi ve anlayışım ile ilmimi artırması için Allah'a dua
etti."
Halim'ı', "Müminler
ancak Allah'a ve peygamberine inanan, onunla beraber toplumu ilgilendiren bir
iş üzerindeyken ondan izin almadan çekip gitmeyen kimselerdir. Senden izin
isteyenler var ya, işte onlar Allah'a ve Resulüne iman eden kimselerdir. O
halde bazı işlerini görmek için senden izin isterlerse, içlerinden dilediğine
izin ver ve onlar için Allah'tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir"[Nur 62] ayetini zikredip bu ayete
dayanarak Hz. peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gereken saygının gösterilmesi
ve onun yüceltilmesi konusunda açıklama yapmıştır. Sonra: ''(Durum böyle iken)
onlar bir ticaret veya bir oyun eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona
koştular ve seni ayakta bıraktılar''[Cuma 11] ayetini zikredip, etrafından
dağılan müslümanlara yapılan kınamayı dile getirmiş ve şöyle demiştir: "Bu
ayete muhatap olan sahabe daha sonra buna göre amel etmiş, hakkını gözeterek
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gereken saygı ve hürmeti
göstermişlerdir." - Halimi, el-Minhac (2/129-130).
Ardından Abdullah b.
Mes'ud'un bir sonraki rivayetini rivayet etti.
1433- Abdullah b. Mes'ud
der ki: "Bedir savaşında ... " Ravi bu savaş sırasında esirlerin
durumunu ve onlar hakkında Ömer b. el-Hattab'ın getirdiği öneriyi aktardıktan
sonra Abdullah'tan naklen şöyle devam eder: "Ey Allah'ın Resulü! Süheyl b.
Beydi bunun dışında tutulsun! Zira müslüman olduğunu zikrettiğini işittim"
dediğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susup bir karşılık vermedi.
Bu tavrı karşısında orada semadan üzerime taş yağmasından endişe etmeye
başladım. Sonunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Süheyl b.
Beyda bunun dışında olsunı" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, ancak Ebu Ubeyde babasından hadis işitmiş değildir. Tirmizi 4/213
(1714),5/271 (3014).
Sonrasında Urve b.
Mes'ud es-Sekafi'nin bir sonraki hadisini rivayet etti.
1434- Urve b. ez-Zübeyr
bildiriyor: "Misver b. Mahreme ile 'Mervan b. el-Hakem bana şunu
anlattılar..." Sonrasında her ikisi Hudeybiye'de geçen olayı ve Urve b.
Mes'ud es-Sekafi'nin elçi olarak gelmesini zikredip şöyle devam ederler:
Sonrasında Urve, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabını
gözlemeye başladı. Vallahi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tükürdüğü
zaman tükürüğü yere ulaşmadan önce ashabdan birinin avucuna düşüyor ve alıp onu
yüzüne ve üzerine sürüyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir emir
verdiği zaman bunu yerine getirmek için müslümanlar birbirleriyle yarışıyordu.
Abdest aldığı zaman abdest suyunu dökmek için neredeyse birbirleriyle kavga
ediyorlardı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) konuştuğu zaman
seslerini kesiyorlar, ona saygılarından dolayı da sert bir şekilde
bakamıyorlardı.
Urve bunları gördükten
sonra arkadaşlarının (Kureyşlilerin) yanında döndü ve şöyle dedi: "Ey
kavmim! Vallahi elçi olarak kralların yanına gittim. Kayser, Kisra ve
Necaşi'nin huzuruna çıktım. Ancak vallahi hiç birine çevresindekiler, ashabının
Muhammed'e gösterdikleri saygıyı gösterdiklerini görmedim. Vallahi tükürdüğü
zaman yere ulaşmadan önce ashabdan birinin avucuna düşüyor ve alıp onu yüzüne
ve üzerine sürüyordu. Onlara bir emir verdiği zaman bunu yerine getirmek için
birbirleriyle yarışıyorlardı. Abdest aldığı zaman abdest suyunu dökmek için
neredeyse birbirleriyle kavga ediyorlardı. Konuştuğu zaman seslerini
kesiyorlar, ona saygılarından dolayı da sert bir şekilde bakamıyorlardı."
Tahric: Sahih bir
hadistir. Buhari, şurUt (3/178-184), hac (2/182), meğcizi (5/67-68).
Beyhaki der ki: Bize
bildirilene göre Bureyde: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanında oturduğumuz zaman saygımızdan dolayı başımızı kaldırıp yüzüne
bakmazdık" demiştir. - Hakim, Müstedrek (1/121) ve Beyhaki, Medhal 381
(658).
Yine bize bildirilene
göre Bera b. Azib bir cenaze kıssasını aktarırken:
"Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturunca biz de etrafında başımızın üzerinde kuş
varmış (da hareket etsek uçacakmış) gibi hareketsiz bir şekilde oturduk"
demiştir.(1)
Her ikisinin de
isnadlarını Medhal isimli eserimizin sonlarında zikrettik.(2)
Tahric: (1): Nesai
(4/78) ve İbn Mace 1/494 (1549). (2): Beyhaki, Medhal (s. 380-381).
1435- Usame b. Şerik der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiğimde ashabı
yanındaydı ve hareketsiz bir şekilde sessizce oturuyorlardı. Selam verip ben de
oturdum. Sonra bedevilerden bazıları geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Şunu
şunu yapmamızda bir sakınca var mı?" diye bazı konuları sordular.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın kulları! Müslüman
birine haksızlık etmeye sebebiyet vermedikten sonra Yüce Allah bunları
yapmanızda bir sakınca görmemiştir. Ancak müslüman birine haksızlığa sebep
oluyorsa sakıncalı ve helak edicidir" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü!
İnsana verilen en hayırlı şey nedir?" diye sorduklarında ise: "Güzel
bir ahlaktır" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Tedavi olalım mı?"
diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tedavi olun'
Zira Yüce Allah ihtiyarlık dışında, şirasını da var etmediği hiçbir hastalık
yaratmamıştır" buyurdu.
Ziyad b. ilaka der ki:
Bundan dolayı Usame ihtiyarladığı zaman: "Şimdi bana (ihtiyarlığıma) bir
ilacınız var mı?" diye sorardı.
Usame şöyle devam eder:
"Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkınca yanındakiler
de kalkıp ellerini öpmeye başladılar. Ben de elini alıp yüzüme koyduğumda
miskten daha hoş koktuğunu, kardan daha beyaz olduğunu gördüm."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Buhari, vudu (1/55), salat (1/99), menakib (5/167), libas (7/50) ve Müslim,
salat (253).
1436- Usame b. Şerik der
ki: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiğimde ashabı
yanındaydı ve hareketsiz bir şekilde sessizce oturuyorlardı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey insanlar! Tedavi olun! Zira Yüce Allah
şifasını da var etmediği hiçbir hastalık yaratmamıştır" buyurdu. Başkası
rivayet ederken "ihtiyarlık dışında" eklemesini yapar. "Ey
Allah'ın Resulü! İnsanlara verilen en hayırlı şey nedir?" diye sorulunca:
"Güzel bir ahlaktır" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Davud 4/192 (3855) ve Tirmizi 4/383 (2038).
1437- Enes bildiriyor:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kapısı parmak uçlarıyla
çalınırdı.
Tahric: İsnadı güçlü
değildir. Buhari, el-EdEbu'l-Müfred 278 (1080) ile et-Tarihu'l-Kebir (1/202),
Ebu Nuaym, Tarihu Isbehan 2/110 (365), Hatib, el-Cami' (1/161), Ebu'ş-Şeyh,
Ahlaku'n-Nebiy (s. 101), Hakim, Ma'rife (s. 19) ve Beyhaki, Medhal (s. 381).
1438- Ebu Rimse der ki:
Babamla birlikte Medine'ye gittim. Daha önce Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) hiç görmemiştim. Onu gördüğümde üzerinde iki parçalık yeşil bir giysi
vardı. Babama: "Vallahi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
budur!" dediğimde babam saygısından dolayı titremeye başladı.
Tahric: İsnadı sahih,
ravileri güvenilirdir. Ebu Davud 4/334 (4065),4/416 (4206), Tirmizi 5/119
(2812) ve Nesai (3/185).
1439- Enes b. Malik
bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kurban bayramında
saçlarını kestiği zaman müslümanlar gelip kesilen saçlarını almaya başladı. Ebu
Talha da bu saçlardan bir kısmını almıştı."
İbn Sirin der ki:
"Bunlardan tek bir kılın dahi bende olması benim için dünya ve
içindekilerden daha iyi olurdu."
Buhari, Sahih'te Ebu
Yahya kanalıyla Said b. Süleyman'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Buhari, vudu (l/sı) ve Müslim, hac (323, 326).
1440- Abdurrahman b. Ebi
Kurad der ki: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) abdest alınca
ashabı abdestinden arta kalan suyu alıp üzerlerine sürmeye başladılar. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: "Neden öyle
yapıyorsunuz?" diye sorunca: "Allah'ı ve Resulünü sevdiğimiz
için" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yüce Allah'ı ve Resulünü sevmek isteyen kişi, yine Allah ve Resulü
tarafından sevilmek isteyen kişi, konuştuğu zaman doğruyu söylesin, kendisine
verilen emanete ihanet etmesin ve komşusuna iyi davransın" buyurdu.
Isnadı zayıftır.
Beyhaki der ki: Bize
bildirilene göre Zühri şöyle demiştir: "Ensar'dan yalancılıkla itham
edemeyeceğim biri bana şunu anlattı: "ResululIah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) abdest aldığı veya tükürdüğü zaman müslümanlar bu tükürüğü (veya abdest
suyunu) alıp üzerlerine sürmek için yarışırlardı. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Neden öyle yapıyorsunuz?" diye sorunca da:
"Bereketini umuyoruz" derlerdi..." Sonrasında ravi bir öncekinin
aynısını aktarır.
1441- Muhammed b.
AbdilIah b. Zeyd, babasından bildirir: "Ensar'dan bir adamla birlikte
Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kurban kesim yerinde gördük. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) orada saçlarını giysisinin üzerine
kesti. Kesilen saçları yanımdakine verdi, o da bunları bazıları arasında
paylaştırdı. Sonra tırnaklarını kesti ve onları yanımdaki arkadaşa verdi.
Saçından aldığımız kıllar hala yanımızdadır; kına ve ketemle boyanmıştır."
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ahmed, Müsned (4/42).
Habban b. Hilal bunu
Eban'dan bu şekilde mürsel olarak rivayet etmiştir.
Buhari de Tarıh'te Musa
b. İsmail'den naklederken "Bozulmaması için onu kınayla boyadık"
demiş, ancak tırnak kesme olayını zikretmemiştir.
1442- Sabit el-Bünani
der ki: Bir gün Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) abdest alırken
ağzına su alıp yıkadı. Ağzındaki suyu boşaltınca da yanında bulunan bir köle bu
suyu alıp içti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allahım! Bu kulun senin rızanı istiyor. Ondan razı 0l" diye dua
etti.
İsnadı zayıftır.
1443- Sabit el- Bunani
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sohbet için oturduğu zaman
ayakkabılarını çıkarırdı. Bir defasında yine ayakkabılarını çıkardı ve sohbet
için oturdu. Konuşmasını bitirince de Ensar'dan bir köleye: "Evladım!
Ayakkabilarımı bana ver" buyurdu. Ensar'dan olan köle:
"İzin ver de onları
sana ben giydireyim" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"istiyorsan giydir" karşılığını verdi ve: "Allahım! Bu kulun
senin sevgini umuyor. Onu sev" diye dua etti.
lsnadı zayıftır.
Beyhaki der ki:
Ayakkabılar konusundaki bu hadisi Amr b. Halife, Ebu Zeyd'den, o da Sabit'ten,
o da Enes'ten rivayet etmiştir. Hadisi Büyüklere Saygı. Küçüklere Sevgi
bölümünde zikredeceğiz.
Halimi der ki:
"Resulullah', (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görme şerefine nail olanların
ona karşı tavrı bu şekildeydi. Bugün ise Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yüceltmek onun kabrini ziyaret etmek, bulunduğu Harem bölgesi olan
Medine ve ahalisine gereken saygıyı göstermek, adı zikredildiğinde veya ondan
rivayette bulunulduğunda susup gönülden dinlemek, söylediklerini yerine getirip
itaat etmek, ona karşı gelmekten ve sözlerini sağa sola çekmekten sakınmakla
olur." -Halimi, el-Minhac (2/130).
Beyhaki der ki: "Bu
yönde ibn Amr b. Muğaffel ile başkalarından gelen rivayetleri el-Medhal isimli
eserimizde zikrettik."
1444- Said b. Cübeyr der
ki: Abdullah b. Muğaffel'in yanındayken, kabilesinden bir adam (iki parmağıyla)
birine bir çakıl attı. Abdullah adama: "Çakıl taşı atma! Zira Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle yapmayı yasakladı ve: ''Bununla ne bir şey
avlayabilir. ne de bir düşmanı öldürebilirsin. Ama onunla bir dişi kırar. bir
gözü çıkarabilirsin'' buyurdu" dedi. Adam böyle yapmaya devam edince,
Abdullah: "Ben sana Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu
yasakladığını söylüyorum, sen ise hala atıyorsun. Artık seninle bir daha bir
kelime bile konuşmayacağım" dedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Buhari, zebdih (6/219), edeb (7/124) ve Müslim, sayd (54,55, 56).
1445- Mücahid
bildiriyor: İbn Ömer: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Kadınların gece (namaz için) mescidlere gitmelerine izin verin''
buyurdu" dedi. İbn Ömer'in oğullarından biri: "Vallahi gitmelerine
izin vermeyiz! Zira bunu sui istimal ederler" deyince, İbn Ömer:
"Allah seni bildiği gibi yapsın! Ben sana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) böyle buyurdu diyorum, sen ise ''İzin vermeyiz!'' karşılığını
veriyorsun" diye çıkıştı.
Müslim Sahih'te Ali b.
Haşrem kanalıyla İsa'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Buhari, ezan (1/210, 216) ve Müslim, salat (134,138,139,140).
1446- Ebu Berze
el-Eslemi bildiriyor: Cüleybib kadınların yanına girip çıkan ve onlarla
şakalaşan Ensar'dan bir adamdı. Ben hanımıma: "Allah'tan korkun! Cüleybib
yanınıza girmesin" dedim. Ensarlı olanlar kızları evlilik çağına geldiği
zaman Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o kızla evlenmek isteyip
istemeyeceğini öğrenmeden kimseye vermezlerdi. Bir gün Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Ensar'dan bir adama: "Ey filan! Kızını evlenmek için
bana ver" buyurunca, adam: "Ne güzel! Bizim için büyük bir mutluluktur"
karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu kendime
istemiyorum" deyince, adam:
"Peki, kime
istiyorsun?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Cüleybıb'e istiyorum" buyurunca, adam: "Ey Allah'ın Resulü!
Kızın annesinin de görüşünü alayım" dedi.
Adam karısının yanına
gidip: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızını istiyor"
deyince, kadın: "Ne güzel! Bizim için büyük bir mutluluktur. Kızını
Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evlendir" karşılığını verdi.
Adam: "Ama kendisi için istemiyor" deyince, karısı: "Kimin için
istiyor?" diye sordu. Adam: "Cüleybib için istiyor" karşılığını
verince, kadın: "Vay başıma gelenler! Cüleybib'e kız mı verilecek!
Cüleybib'e kız mı verilecek! Cüleybib'e kız mı verilecek! Olmaz! Vallahi onu
Cüleybib ile evlendirmem" dedi.
Adam kalkıp Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gideceği sırada kız onlara:
"Beni sizden kim
istedi?" diye sordu. "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
istiyor" karşılığını verdiklerinde, kız: "Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) isteğine karşı mı geleceksiniz? Beni ona verin, zira beni
heba edecek değildir" dedi. Bunun üzerine kızın babası Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip: "Kızı istediğine verebilirsin"
dedi. Hz. Peygamber de (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Cüleybib ile
evlendirdi."
İshak b. Abdillah b. Ebi
Talha, bunu rivayet eden Sabit'e: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) evlendirirken ona nasıl dua ettiğini biliyor musun?" diye sordu.
Sabit: "Nasıl dua etti?" deyince, İshak: "Allahım! Üzerlerine
hayıriaTı dökercesine indir. Onlara sikıntısiz bir hayat nasip et, şeklinde dua
etti" karşılığını verdi.
Sabit rivayetine şöyle
devam etti: Bu şekilde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Cüleybib
ile evlendirdi. Daha sonraları Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
çıktığı savaşlardan birinde Yüce Allah kendisine ganimet ihsan etti. Ashabına:
"Savaşta kaybıniZ var mı?" diye sorunca, müslümanlar: "Evet!
Filan, filan, filan, filan kişi" diyerek ölenleri saymaya başladılar.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir daha: "Aramızda başka olmayan
var mı?" diye sorduğunda, müslümanlar: "Hayır!" dediler.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Oysa ben Cüleybib'i göremiyoruml
Onu ölülerin arasında arayın!" buyurunca onu ölüler arasında aramaya
başladılar. Onu öldürdüğü yedi kişinin yanında buldular. Onları öldürdükten
sonra onu da öldürmüşlerdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haberini
alınca: "Yedi kişiyi öldürdü, sonra da onu öldürdüler. Bu bendendir, ben
de ondanım!" buyurdu ve son sözü birkaç defa tekrarladı. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu kollarının üzerine koydu ve mezarına kadar da
onu kollarında götürdü. Bu şekilde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu
mezarına koydu."
Sabit der ki:
"Ensar'ın kadınları içinde karısı kadar infakta bulunan bir kadın
yoktU."
Tahric: İsnadında
zayıflık bulunan sahih bir hadistir.
Müslim, Sahih'te ikinci
bölümünü İshak b. Ömer b. Salit kanalıyla Hammad'dan rivayet etti.-Müslim,fadail
(Bı). - Rivayetin her iki bölümü de Müslim'in şartlarına göre sahihtir.
Beyhaki der ki: Sabit
bir hadisle bize bildirildiğine Fatıma binti Kays'ı şöyle demiştir:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni Usame b. Zeyd için istediği
zaman onunla evlenmeyi pek istemedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bana: "Allah'a itaat etmen, Resulüne itaat etmen senin için daha
hayırlıdır" buyurunca da onunla evlendim. Onunla evliliğimde Yüce Allah
bana herkesin gıpta edeceği hayırlar ihsan etti.''-Müslim, talak (36). -
Başka bir rivayette
Fatıma: "Yüce Allah, İbn Zeyd ile beni onurlandırdı ve ihsanlarda
bulundu" demiştir.-Müslim, talak (47). - Başka bir rivayette: "Bu
evliliğim bereketli oldu" demiştir. --Said b. Mansur, Sünen 1/189-190
(589)-- Başka bir rivayette de: "Yüce Allah, Usame ile evliliğimi bana
bereketli kıldı" ibaresi geçmiştir.-Tirmiz i3/441 (1135). -
1447- Ali b. Zeyd
bildiriyor: Mus'ab b. ez-Zübeyr, Ensarlı bir topluluk önderini öldürtmeye
yeltendi. O sırada Enes b. Malik içeriye girip: "Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Ensar'a hayırla muamele edip iyi davranın. Onun için
içlerinden iyi olanların iyiliklerini kabul edin, kötülerinin ise kusurlarım
affedin'' buyurduğunu işittim" dedi. Bunun üzerine Mus'ab oturduğu divandan
yere inip yere yapıştı (veya yüzünü yere yapıştırdı veya yüzünü toprağa sürttü)
ve: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emri başım gözüm
üstünedir! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emri başım gözüm
üstünedir" dedi ve adamı serbest bıraktı.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Buhari, menakib (4/226) ve Müslim, fadail (176).
1448- Enes b. Malik der
ki: "Eyyub b. Ebi Temime es-Sahtiyani'nin yanına girerdik. Yanında
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir sözü zikredildiğinde o kadar
ağlardı ki ona acımaya başlardık."
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. Ebu Nuayın} Hilye (3/4).
1449- Muhammed b. Yahya
der ki: Ebu'l-Velid'in: "Bir başlık altında Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir sözü varken tabiundan birinden bu söze muhalif olan bir
sözün zikredilmesinin Allah katında vebali büyüktür" dediğini işittim.
Bir defasında
Ebu'l-Velid, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hadis aktardı.
Ona: "Senin bu konuda görüşün nedir?" diye sorduğumda:
"Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözünün yanında benim görüşüm olamaz" dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilrdir. Beyhaki, Medhal 206 (2S2).
Halimi der ki:
"Resulullah'ln (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kabrinin yanında seslerin
yükseltilmemesi, boş, batıl sözler söylememek, dünyaya ait olan ve
Resulullah'ln (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadrine yakışmayan şeylerden
bahsetmemek de ona olan saygının gereğidir.''- Halimi, el-Minhac (2/131).
1450- Süleyman b. Harb
der ki: Bir gün Hammad b. Zeyd, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hadis aktarırken adamın biri bir şeyler konuşmaya başladı. Hammad adama kızdı
ve şöyle dedi: "Yüce Allah: ''Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber'in
sesinin üstüne yükseltmeyin''[Hucurat 2] buyurur. Ben de ''Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor.'' derken sen konuşuyorsun!"
İsnadı hasendir.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
Resulüllah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Salat ve Selam