Resulullah (s.a.v.)’e gerekli saygıyı göstermek ve O’nu
Yüceltmek |
Halimi der ki: "Yüceltme,
sevginin de üstünde olan bir mertebedir. Zira her sevilen aynı zamanda da
yüceltilen biri değildir. Kişi çocuğunu sever, ancak bu sevgisi onu çocuğu na
değer vermeye sevkeder, onu yüceltmeye değiL. Çocuk ise anne babasını hem
sever, hem de yüceltir. Efendi kölesini sever, ama onu yüceitmez. Köleler ise
efendilerini hem sever, hem de yüceltir. Bundan yüceltmenin sevginin üstünde•
bir mertebe olduğunu anlıyoruz. Sevgiye sebep olan şey, sevenin yine sevdiğine
olan iyilikleridir. Yüceltmeye sebep olan şey ise, sevilende bulunan üstün
nitelikler, bazı ihtiyaçların sadece yüceltilen zat tarafından giderilmesi,
çalışıp çabalasa da bazı şeylerin ancak yüceltilen şahıs tarafından
karşılanmasıdır." - Halimi, el-Minhac (2/124).
Halimi bu sözünü detaylı
bir şekilde açıkladıktan sonra da şöyle devam eder: "Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakları efendilerin köleleri, anne babanın da
çocukları üzerindeki haklarından daha üstün, daha değerli ve yerine getirilmede
daha önceliklidir. Çünkü Yüce Allah ahirette bizi cehennem ateşinden onunla
kurtarmış, dünyadayken canımızı, bedenimizi, onurumuzu, malımızı, ailemizi
veçocuklarımızı onunla korumuş ve bizi onunla hidayete erdirmiştir. Ona itaat
etmemiz halinde de bizi cennet nimetlerine götürecektir. Hangi nimet böylesi
bir nimete denk olabilir? Hangi iyilik böylesi bir iyiliğe karşılık olabilir?
Yüce Allah da ona itaat
etmemizi emretmiştir. Ona karşı gelmemiz halinde cezamızın cehennem ateşi, ona
tabi olmamızın ise karşılığının cennet olacağını bildirmiştir. Hangi konum
böylesi bir konumun yerini tutabilir? Hangi derece amel bakımından böylesi bir
derecenin karşılığı olabilir? Bundan dolayıdır ki kölenin efendisine, çocuğun
anne babasına gösterdiği sevgiden daha fazlasıyla Resulullah'ı (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sevmemiz, gereken değeri vermemiz, yüceltmemiz ve gerektiği
gibi saygı göstermemiz gerekir.
Kur'an'ın ayetleri böyle
demiş, Yüce Allah'ın emirleri de bu yönde gelmiştir. Yüce Allah: "Ona iman
edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indiriten nura
(Kur'an'a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir"[A'raf 157]
buyurmuş ve kurtuluşun ona imanın yanında gereken saygıyı göstermenin olduğunu
bildirmiştir. Burada saygıdan (ta'zır) kastın yüceltmek olduğu konusunda da ihtilaf
yoktur.
Yine: "(Ey
Muhammed!) Şüphesiz biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak
gönderdik. Ey insanlar! Allah'a ve Peygamber'ine inanasınız, ona yardım
edesiniz, ona saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah'ı tespih edesiniz diye
(Peygamber'i gönderdik)"[Fetih 8-9] buyurmuştur. Burada Yüce Allah,
Resulullah'ln (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ümmeti üzerinde olan hakkını, ona
gereken saygıyı göstermeleri, desteklemeleri, onunla olan ilişkilerinde
birbirlerine yaptıkları gibi onu hafife almamaları şeklinde belirtmiştir.
Yüce Allah: "(Ey
inananlar!) Peygamber'in (sizi) çağırmasını aranızda birbirinizi çağırmanız
gibi tutmayın"[Nur 63] buyurur. Bu ayetin açıklaması şöyle yapılır:
"Onun size yaptığı çağrıya tavrınız, birbirinizin çağrısına olan tavrınız
gibi olmasın. Birbirinizin çağrılarını çeşitli bahane ve mazeretlerle geri
çevirdiğiniz veya geciktirdiğiniz gibi onun çağrısını geri çevirip hafife
almayın. Bunun yerine çağrısına hemen karşılık verip icabet edin."
Onları çağırdığı zaman
namaz kılıyor olsalar dahi bırakıp bu çağrıya karşılık verilmesi emredilmiş ve
bu konuda namaz dahi mazeret olmaktan çıkarılmıştır. Bu yönde namaz bile
mazeret olmaktan çıkarılmışken bundan daha değersiz olan şeyler mazeret
olabilir mi?''- Halimi, el-Minhac (2/124-125).
Sonrasında Ubey b.
Ka'b'ın bir sonraki rivayeti zikredilmiştir.
1427- Ebu Hureyre
bildiriyor: Ubey b. Ka'b namaz kılarken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) onu çağırdı. Bundan dolayı Ubey ona karşılık vermedi. Namazı bitirdikten
sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ey Ubey! Seni
çağırdığımda neden bana karşılık vermedin?" diye sordu. Ubey: "Namaz
kılıyordum" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce
Allah: ''Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman,
Allah'ın ve Resulü'nün çağrısına uyun''[Enfal 24] buyurmuyor mu?"
karşılığını verdi ve: "Mescid'den çıkma! Zira Yüce Allah'ın Tevrana.
incil'de ve ZEbur'da benzerini indirmediği bir sureyi sana öğreteceğim"
buyurdu.
Ubey sonrasım şöyle
anlatır: Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kolumdan tuttu.
Mescid'den tam çıkmak üzereyken: "Ey Allah'ın Resulü! Bana şöyle şöyle
demiştin" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet!
Bu sure Fatiha Suresi'dir (Ümmü'l-Kur'an). Canım elinde olana yemin olsun ki
Yüce Allah Tevrana, incil'de ve ZEbur'da benzerini indirmiş değildir. O bana
indirilen Seb'u't-Tuvel ve Kur'an-ı Azim'dir" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Tirmizi S/155 (287S).
Ebu Said b. el-Mualla'nın
hadisi olarak da rivayet edilmiştir. - Buhari, tefsir (5/146, 199, 222), fadail
(6/103).
Halimi der ki: "(Ey
inananları) Peygamber'in (sizi) çağırmasını aranızda birbirinizi çağırmanız
gibi tutmayın"[Nur 63] ayetini bazıları şöyle açıklamıştır: Önceleri
müslümanlar herkesin içinde Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Ey
Muhammed!" veya "Ey Ebu'I-Kasım!" şeklinde seslenirlerdi. Ancak
bu ayetle böyle seslenmeleri yasaklanmış, ona gereken saygıyı göstermeleri,
"Ey Allah'ın Resulü!" veya "Ya Nebiyyallah!" şeklinde
seslenmeleri emredilmiştir. Her iki de Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yücelten ve değerini veren seslenişlerdir. -Halimi, el-Minhac (2/12S).
-
1428- Hüseyn b. Ali
bildiriyor: Şafii'nin şöyle dediğini işittim: "Kişinin Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) için sadece "Resul" demesi hoş
değildir. Ona gereken saygının gösterilmesi açısından "Allah'ın
Resulü" denmelidir,"
Daha sonra Halimi,
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) itaatin gerekliliği ve vefatından
sonra hanımlarıyla evlenmenin haram kılınması hakkındaki ayetleri sıralar.
Ardından Yüce Allah'ın: "Ey iman edenler! Allah'ın ve Peygamber'inin
ö'nüne geçmeyin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hakkıyla
işitendir, hakkıyla bilendir"[Hucurat 1] buyruğunu zikreder.
Tahric: Halimi,
el-Minhac (2/126),
1429- İbn Ebi Necih
bildiriyor: Mücahid, "Ey iman edenler! Allah'ın ve Peygamber'inin Önüne
geçmeyin"[Hucurat 1] ayetini açıklarken: "Yüce Allah, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) diliyle bir konuda hükmünü vermedikten sonra o
konuda kendi yanınızdan hüküm vermeyin, anlamındadır" demiştir.
"Ey iman edenler!
Seslerinizi, Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin"[Hucurat 2] ayetini
açıklarken: "Ona kendi ismiyle seslenmeyin. Daha kibar bir şekilde
"Ey Allah'ın Resulü!" şeklinde seslenin, anlamındadır" demiştir.
"Allah'ın elçisinin
huzurunda seslerini kısanlar, Allah'ın, gÖnüllerini takva konusunda sınadığı
kimselerdir"[Hucurat 3] ayetini açıklarken: "Yüce Allah onların
kalplerini samimi kılmıştır, anlamındadır" demiştir. "(Ey Muhammed!)
Odaların arkasından sana bağıranların çoğu aklı ermeyen kimselerdir''[Hucurat
4] ayetini açıklarken de: "Bunlar Temim oğulları bedevileridir"
demiştir.
Tahric: Abdurrahman b. el-Hasan
el-Kidl'den dolayı isnadı zayıftır. Taberi, Tefsır (26/118).
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
Resulullah'ln
Yanında Sesini Yükseltme