Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Fesahati |
Halimi der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fesahati anlatılıp açıklanmaya
gerek bıraktırmayacak kadar açık olan bir özelliğidir. Yüce Allah:
"İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde)
düşünmeleri için sana bu Kur'anı indirdik"[Nahl 44] buyurmuş ve Kitab'ım
insanlara açıklama görevini ona vermiştir. Bu konuda elde herhangi bir gösterge
bulunmasa dahi bu ayet bu yönde yeterli olurdu. Zira Yüce Allah, Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) beyan ilmini ihsan etmeseydi ve bu alanda yüksek
bir seviyede bulunmasaydı Kitab'ını açıklama görevini kendisine vermez,
buyruklarını bizzat kendisi açıklardı. Bize bildirilene göre Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bulutlar konusu sorulmuş, Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuda aşağıda geçen rivayette zikredilenleri
söylemiştir. - Halimi, el-Minhac (2/77).
1363- Müsa b. Muhammed
b. İbrahim b. el-Haris et-Teymi, babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bulutlu bir günde ashabına: "Bulutun dallanıp budaklanmasını
nasil görüyorsunuz?" diye sordu. "Ne güzel üst üste binip
yığılmış" dediler. "Onun köklerini nasıl görüyorsunuz?" diye
sorunca: "Ne güzel ve ne kadar sağlam duruyor" dediler. "Onun
rengini nasıl görüyorsunuz?" diye sorunca: "Ne güzel ve kapkara görünüyor"
dediler. "Onun hareketi ve dönüşünü nasıl görüyorsunuz?" diye
sorunca: "Evet, çok güzel ve hızlı bir şekilde yuvarlanıp dönüyor"
dediler. "Şimşeğini nasil görüyorsunuz? Kenarlarda mı görünüyor? Sönük mü
oluyor? Yoksa dikine ve sert bir şekilde mi çakıyor?" diye sorunca:
"Aksine dikine ve sert bir şekilde çakıyor" dediler. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman bol ve bereketli bir
yağmur olacak" buyurdu. Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Ne kadar
fasih konuşuyorsun? Senden daha açıklayıcı konuşanı hiç görmedik" deyince,
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Böyle de olması gerekiyor!
Zira Kur'an bana benim dilimle, açıklayıcı bir Arapça ile indirilmiştir"
buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıf,
mürsel bir hadistir. Ramehurmuzi, Emsalü'l-Hadis 247 (126), İbn Düreyd,
Vasfu's-Sehab ve'l-Matar (s. 4), el-Kali, Emali (1/8), Sa'leb, Mecalis (2/522)
ve Merzuki, el-Ezmine ve'l-Emkine (2/99).
Ebu Ubeyd (bu kavramları
açıklarken) şöyle der: "Kava'id ile kastedilen bulutun göğe doğru uzanan
üst kısımlarıdır. Bevasik, bulutun ufukta yatay bir şekilde uzanan alt
kısımlarıdır. Cevn ifadesinden kasıt siyahlığıdır. Reha ifadesinden kasıt
bulutun gökyüzündeki hareketi ve dönüşüdür. Hafv, şimşeğin bulutun kenarlarında
yatay bir şekilde görünmesidir. Vamıd ifadesinden kasıt şimşeğin ışığının
parlayıp sönmesi, aşağıya doğru inmemesidir. Şakk ifadesinden kasıt ise
şimşeğin sağa sola yayılmadan gökyüzünde yukarıdan aşağıya doğru dikine
çakmasıdır. Haya ifadesinden kasıt bol ve bereketli olan yağmurdur."
1364- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Araplan üç şeyden dolayı sevin: Ben Arap olduğum için, Kur'an Arapça
olduğu için, cennettekiler Arapça konuşacağı için. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hakim, Müstedrek (4/87) ile Ma'rifetu Ulumi'l-Hadis (161- 162), Taberani,
el-Mu'cemu'l-Kebir 11/185 (11441) ve Ukayli, ed-Du'afa (3/348).
Halimi der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mektupları ve tartışmaları incelendiği
zaman da fesahatine yönelik pek çok ifade bulunabilir. -
Halimi, el-Minhac (2/77-78).
1365- Bunlardan biri de
Vilil b. Hucr el-Hadrami'ye yazdığı şu mektuptur: "Allah'ın Resulü
Muhammed'den Hadramevt'in uç beylerine' Namazı kılıp zekatı verin! Her kırk
koyun için zekat olarak bir koyun vardır. Aradaki küsuratlar sahibine aittir.
Gömülerde zekat beşte birdir. Zekat miktarını düşürmek için ayrı sürüler bir
araya getirilmez, bir sürü de parçalara bölünmez. Aradaki küsuratlar için zekat
alınmaz. (islam'da) Şiğar yoktur. Meyveleri henüz olgunlaşmadan önce satan kişi
[aizli satış yapmış demektir. Sarhoş veren her türlü şey de haramdır.''
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. Ebu Ubeyd, Garıbu'/-Hadıs (1/211-213) ve Taberani,
el-Mu'cemu'l-Kebir (22/46-49) ile M. es-Sağir (2/143-146).
Yahya b. el-Bukeyr
aynısını Bakiye b. el-Velid'den aynı isnadla rivayet etmiştir.
Ebu Ubeyd der ki:
"Akyal, Yemen'in en büyük kralı dışında kalan krallardır. Abahile,
bölgelerinin başında yönetici olarak kalan beylerdir. Teyyi'a, kırk koyundan
oluşan sürüdür. Teyme, kırk koyun ile zekatı gerektiren bir sonraki sayı
arasında olan ve küsurattan sayılan koyunlardır. Kişinin evinde sütü için
beslediği sürüye katmadığı koyun olduğunu söyleyenler de vardır. Süyub, define
ve gömülerdir. Hilat ile Virat, ayrı olan sürülerin bir araya getirilmesi veya
bir sürünün parçalara bölünmesidir. Virat, ayrıca aldatma, hile anlamına da
gelir. Şinak, zekatta malın zekatını gerektiren iki nisap arasındaki
küsuratlardır ve bunlardan zekat alınmayacağı ifade edilmiştir. icbd, bir ürünü
veya mahsulü henüz olgunlaşmadan satmaktır. Şiğar, mehir alıp vermeden kişinin
kendi kızını veya kız kardeşini birine verip karşılığında onun kızını veya kız
kardeşini alması şeklinde yapılan evlilik türüdür."
1366- Vail b. Hucr
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "islam'da
celeb, cenebl, virat ve şiğar yoktur. Sarhoşluk veren her türlü şey de
haramdır" şeklinde bir mektup yazdı.1
Halimi der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fesahatini gösteren başka mektuplar
da mevcuttur. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fesahati ile belagati
konusunda daha fazla bilgi edinmek isteyenler fakih ve yazarların eserlerinde
bulunan bu mektuplara başvurabilirler. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu yönde: "Bana cevamiul-kelim (az söz ile çok mana ifade eden
hikmetli sözler) ve özlü sözler söyleme kabiliyeti verildi" buyurmuştur. -
Halimi, el-Minhac (2/78).
1367- Ömer b.
el-Hattah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bana cevamiul-kelim ve özlü sözler söyleme kabiliyeti verildi"
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Abdurrezzak, Musannef (6/112- 113 ).
Beyhaki der ki: Bize
bildirildiğine göre Said b. el-Müseyyeb, Ebu Hureyre kanalıyla Hz. Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cevamiul-kelim ile gönderildim"
buyurduğunu rivayet etmiştir. -137. hadiste geçti.
Anlaşıldığı kadarıyla da
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cevamiul-kelim ile Kur'an'ı
kastetmiştir. Hz. Ömer'in bu yöndeki rivayeti de buna işaret etmektedir. Halimi
ise cevamiul-kelim ifadesini Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kendi sözleri olarak yorumlamıştır ki her iki görüş de muhtemeldir. - Halimi, el-Minhac
(2/78).
1368- Ebu Musa el-Eş'ari
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana cevamiul-kelim, az
sözle çok şeyi ifade etme, bir konuda ilk ve son sözü söyleyebilme kabiliyeti
verildi" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Yüce Allah'ın sana
öğrettiğinden bize de öğret" dediğimizde namazdaki teşehhüdü öğretti.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 1/609 (1892) ve Nesai (2/238).
Halimi der ki:
"Resulullah'ln (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kendisine bir dua
öğretmesini isteyen adama: 'Rabbinden yakın ile afiyeti iste"(1) demesi,
cevamiul-kelim'den sayılan sözlerinden biri olduğunu söylenir. Zira yakın
olmadan ahirete yönelik yapılan hiçbir amel kabul görmez. Güven, sıhhat ve
gönül rahatlığı olmadan da kişi dünyada yaptığı hiçbir şeyden tat almaz. Bu
şekilde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ahirete yönelik olan her bir
şeyi bir kelimede, dünyaya yönelik olan her bir şeyi de başka bir kelimede
toplayıp ifade etmiştir.''(2)
Tahric: (1) İbn Mace
2/1265 (3848) ve Tirmizi 5/576 (3596). (2) Halimi, el-Minhac (2/78).
1369- Hz. Ebu Bekr der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), yakın bir zamanda, geçen yıl
yaz ayında: "Yüce Allah'tan yakın ile afiyeti dileyin" buyurduğunu
işittim.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, ancak isnadında kopukluk vardır. İbn Mace 2/1265 (3849), Nesai
(579-588) ve Tirmizi 5/557 (3558).
1370- Ebu Hureyre der
ki: Ebu Bekr es-Sıddik, minber üzerinde: "Geçen yıl böylesi bir günde
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu minber üzerinde şöyle dediğini işittim"
dedi ve gözleri dolup ağlamaya başladı. Sonra şöyle devam etti:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kişiye ihlas sözünden
sonra verilebilecek en güzel şey afiyettir. Bundan dolayı Yüce Allah'tan
afiyeti isteyin'' buyurduğunu işittim."
Tahric: İsnadının zararı
yoktur. Ahmed, Müsned (1/4), İbn Hibban, Mevarid (2421), Ebu Ya'la, Müsned 1/76
(74), Mervezl, Müsnedu Ebi Bekr (53) ve Ebu Ya'la 1/77 (75).
1371- Halimi der ki:
Resulullah 'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) az ve öz sözlerle verdiği en güzel
cevaplardan biri de (yalancı peygamber) Müseylime'ye verdiği cevaptır. Zira
Müseylime ona: "Asıl konuya gelirsek; bu işte (peygamberlikte) ortağın
yapıldım. Bundan dolayı yeryüzünün yarısı benim, diğer yarısı da senindir.
Ancak Kureyş bu konuda haddini aşıyor" şeklinde bir mektup yazınca, Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu cevabı yazdı:
"Bismillahirrahmanirrahim! Allah'ın Resulü Muhammed'den yalancı
Müseylime'ye! Selam - hidayete tabi olanların üzerine olsun. Asli konuya
gelince; yeryüzü tümüyle Allah'ındır ve kullarından dilediğini ona varis kılar.
Sonuç da takva sahiplerinin lehine olacaktır. ''
Halimi, el-Minhac
(2/78).
Başka bir kanalla İbn
İshak bir öncekinin aynısını bildirir. Ancak Müseylime'nin mektubunda:
"Asıl konuya gelirsek; bu işte (peygamberlikte) ortağın yapıldım. Bundan
dolayı bu işin yarısı bizim, diğer yarısı da Kureyş'indir. Ancak Kureyş bu
konuda haddini aşan bir topluluktur" dediğini aktarır. Sonrasında da
Resulullahlın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cevabını bir önceki hadiste olduğu
gibi verir.
Tahric: İsnadı zayıf,
mu' dal bir hadistir. Beyhaki, Delailü'n-Nübüvve (5/331).
Halimi der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) özlü sözlerinden biri de şöyledir:
"(Diyet ve kısas konusunda) müslümanların kanları birbirine eşittir. Konum
olarak en aşağıda olan biri bile diğerleri adına (kafirlere karşı) teminat
(zimmet) verebilir. Müslümanlar başkalarına karşı tek el gibidirler. Kafire
karşliık (kısas olarak) müslüman öldürülmez_ Aynı şekilde anlaşma süresi devam
ettiği sürece anlaşmalı (zimmi) kişi de (kısas olarak) kafire karşliık
öldürülmez."
Bu hadisin her bir
cümlesi tek tek ele alınacak olsa her biri uzun açıklamaları gerektirecektir.
Beyhaki der ki: ''Bu
hadisin isnadını Sünen'imizin Yaralamalar Bölümü'nde zikrettik.
Tahric: İbn Mace 2/895
(2685).
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu yönde birçok sözü vardır, ancak daha fazlasını
zikretmeyi başlığımız kaldıramayacaktır."
1372- Muhammed b.
Abdillah b. Atik, babasından bildirir: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "(Allah yolunda cihad için evinden çıkıp bu yolda) yatağında ölen
kişiye de Yüce Allah şehit sevabı verir" buyurduğunu işittim. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söyleyene kadar vAllahi "Hatfe
enfihi" ifadesini hiçbir Arab'dan işitmiş değildik.
Tahric: İsnadında
tanımadığım bir ravi vardır. Ahmed, Müsned (4/36), İbn Ebi Şeybe, Musannef
(5/294), Beyhaki, Sünen (9/166) ve Buhari, Tarih (14).
Beyhaki der ki:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu türden daha önce kimse
tarafından dile getirilmeyen birçok ifadesi bulunmaktadır."
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
Resulüllah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in Ümmetine Şefkati ve Merhameti