ALLAH’TAN UMUTLU OLMAK (RECA) |
Bu konu birkaç bölümden
oluşmaktadır.
Halimi der ki: "Allah'tan
ümitvar (reca içinde) olmak birkaç yönden olur.
Birincisi, istenilen
şeyi elde etme ve sevilen şeye kavuşmayı ümit etmektir. ikincisi, elde edilen
bu şeyin devamlı olmasını ümit etmektir. Üçüncüsü, başa gelmemesi için
kötülüklerin defedilip uzaklaştırılmasını ümit etmektir. Dördüncüsü de maruz
kalınan kötü şeylerin defedilip uzaklaştırılmasını ümit etmektir. Bütün bu ümit
etme şekilleri de dua konusunda dile getireceğim gibi güzel ve makbul olan ümit
etme şeklidir.
Ümit (reca) kişide
yerleştiği zaman korkunun (havf) kişide yerleşmesi durumunda olduğu gibi huşu
ve boyun eğme de oluşur. Çünkü korku ve ümit (havf ve reca) birbiriyle
ilişkilidir. Korkan kişi korktuğu şeyin zıttının gerçekleşmesi ümidini de
içinde taşır ve bu yönde Allah'a dua eder, korktuğu şeyin zıttının
gerçekleşmesini ister. Ümit eden kişi de ümit ettiği şeyin zıttının
gerçekleşmesinden korkar, bunun gerçekleşmesinden Allah'a sığınır ve korkulan
bu şeyin uzaklaştırılması için Allah'a dua eder. Bundan dolayı korku içinde
olan her bir kişi aynı zamanda ümit içinde, ümit içinde olan her bir kişi de
aynı zamanda bir korku içindedir." - Halimi, Minhac (1/517)
Halimi bunu detaylı bir
şekilde açıkladıktan sonra şöyle devam eder: "Bu ikisi uyum içinde bir
arada bulunduğu için de Yüce Allah birçok ayette bunları birlikte zikretmiştir.
Örneğin "Allah'a (azabından) korkarak ve (rahmetini) ümit ederek dua edin.
Şüphesiz, Allah'ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır"[A'raf 56]
buyurmuştur. Ayette "havf" ifadesinden kasıt endişedir.
"Tama" ifadesinden kasıt da ümit etmektir.
Bir topluluğu övüp
methederken de: "Onun rahmetini umarlar, azabından korkarlar"[İsra
57] buyurmuştur. Yine: "(Rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak
bize dua ederlerdi"[Enbiya 90] buyurmuştur. Ayette "rağbe" ifadesinden
kasıt ümit etmektir. "Rahbe" ifadesinden kasıt da korkudur."
969- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer mümin
kimse Allah katında ne cezalar olduğunu bilseydi. hiç kimse cennetini ümit
etmezdi. Kafir de Allah katındaki rahmeti bilseydi hiç biri Allah'ın
rahmetinden ümidini kesmezdi" buyurmuştur.
İsnadı sahihtir.
Müslim, Sahih'te bir
topluluk kanalıyla İsmail'den (1) ve el-Makburı kanalıyla Buhari, Ebu
Hureyre'den aktarmıştır.(2)
Tahric: (1) Müslim,
Sahih 3/2109 (23); (2) Müslim, rekaik (7/183)
970- Enes bildiriyor:
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ölmek üzere olan bir gencin yanına
girdi ve: "Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordu. Genç:
"Allah'ın beni
bağışlamasını umuyor ve günahlarımdan dolayı korkuyorum" dedi. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu korku ile ümit hali,
şu ölüm anında hangi kulun kalbinde bir arada bulunursa Allah mutlaka ona ümit
ettiği şeyi verir ve korktuğu şeyden onu emin kılar" buyurdu.
Tahric: İçinde Hadir b.
Eban'ın bulunmasından dolayı isnadı zayıftır. Tirmizi 3/311 (983) ve İbn
Mace2/1423 (4261).
971- Enes der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hasta olan bir adamı ziyaret etmek
için yanına girdi ve onun ölmek üzere olduğunu gördü. Ona: "Kendini nasıl
hissediyorsun?" diye sorunca, adam: "Hem korkuyor, hem de (Allah'ın
beni bağışlamasını) ümit ediyorum" karşılığını verdi. Bunun üzerine Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu iki şey, şu ölüm anında hangi
kulun kalbinde bir arada bulunursa Allah mutlaka kendisinden ümit ettiği şeyi
ona verir ve korktuğu şeyden onu emin kılar" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Ya'la, Müsned (6/142), İbnu's-Sünni, Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle 158 (540), Ebu
Nuaym, Hilye (6/292) ve Beğavl, Şerh es-Sünne (5/274).
Ubeyd b. Umeyr der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ashabından hasta olan birini ziyaret
etmek için yanına girdi ve onun ölmek üzere olduğunu gördü. Ona: "Kendini
nasıl hissediyorsun?" diye sorunca, adam: "Ümit ve korku
içindeyim" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki bu durumda kulun kalbinde bu
iki şey bir araya geldiği zaman Allah mutlaka ona ümit ettiği şeyi verir ve
korktuğu şeyden onu emin kılar" buyurdu.
972- Said b. el-Müseyyeb
bildiriyor: Ömer b. el-Hattab rahatsızlanınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kendisini ziyaret etmek için yanına girdi. Ona: "Kendini nasıl
hissediyorsun?" diye sorunca, Ömer: "Ümit ve korku içindeyim"
dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mümin
kişinin kalbinde ümit ve korku bir araya geldiği zaman Allah mutlaka ona ümit
ettiği şeyi verir ve korktuğu şeyden onu emin kılar" buyurdu.
973- İbn Ebi Malik der
ki: Vasile b. el-Eska' hasta birini ziyaret etmek için yanına girdi. Ona:
"Nasılsın?" diye sorunca, adam: "Allah'tan öylesine korktum ki
bundan sonra artık bir daha düzelemeyeceğimi sandım. Ancak korkumdan daha çok
Allah'tan (merhamet) ümit ettim" dedi. Bunun üzerine Vasile şu karşılığı
verdi: "Allahu ekber! Ben, Resulullahlın (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Yemin olsun ki korku ve ümit bir kişide dünyada iken bir araya geldiği zaman
artık cehennemin kokusunu koklamaz. Eğer kişide sadece korku veya sadece ümit
olursa o da cennetin kokusunu koklamaz'' buyurduğunu işittim."
Tahric: İbn Hibban,
es-Sikat (8/133) ve Ebu Nuaym, Hilye (8/319).
974- Utbe b. Ebi Hakim
der ki: Vasile b. el-Eska' ölmek üzere olan Yezid b. el-Esved el-Cureşi'yi
ziyaret edip ona: "Ey kardeşim! "Kendini nasıl hissediyorsun?"
diye sorunca, Yezid b. el-Esved: "(Allah'ın rahmetini) ümit ediyor ve
korkuyorum" karşılığını verdi. Vasile b. el-Eska': "İçinde hangisinin
daha fazla olduğunu hissediyorsun?" diye sorunca: "Ümidin daha fazla
olduğunu hissediyorum" dedi. Bunun üzerine Vasile b. el-Eska' şu karşılığı
verdi: "Anahu ekber! Ben, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Yüce Allah: "Ben kulumun zannı üzereyim" buyurmaktadır'' dediğini
işittim."
İsnadı munkatı' dır.
975- Hayyan Ebu'n-Nadr
der ki: Vasile b. el-Eska', bana: "Beni Yezid b. el-Esved'in yanına götür.
Bana ulaşana göre o bayağı rahatsızlanmış" dedi. Bunun üzerine kendisini
Yezid b. el-Esved'in yanına götürdüm. Yanına girdiğinde durumu bayağı
ağırlaşmış ve artık kıbleye doğru çevrilmişti. Hafızası da yerinde değildi.
Vasile: "Ona bir seslenin" deyince ona seslendiler ve ben: "Bu,
kardeşin Vasile b. el-Eska'dır" dedim. Allah'ın kendisinden bıraktığı
aklıyla Vasile'nin geldiğini anladı ve elini uzatıp Vasile'nin elini aramaya
başladı. Ne istediğini anladım ve Vasile'nin elini tutup onun avucuna koydum.
çünkü o, elini Vasile'nin eline yani Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) elini koyduğu yere koymak istemişti.
Vasile'nin eline sürdüğü
elini bir yüzüne bir göğsüne bir ağzına sürmeye başlamıştı. Vasile kendisine:
"Sana soracağım şey hakkında bana bilgi verir misin? Allah hakkında zannın
nasıldır?" dedi. Bunun üzerine Yezid: "İşlediğim günahlar içinde
helak olmak üzereyim. Ancak Allah'ın rahmetini ümit ediyorum" karşılığını
verdi. Bunun üzerine Vasile tekbir getirince oradaki ev halkı da tekbir
getirdi. Sonra Vasile şöyle dedi: "Allahu ekber! Ben, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah: ''Ben kulumun zannı üzereyim.
Artık o hakkımda dilediği gibi zanda bulunsun'' buyurmaktadır" dediğini
işittim."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi'd-Dünya, Husnu'z-Zannı Billah 39, 40 (2), Beyhaki, Edeb
sh. 155 (160), İbnu'l-Mübarek, Zühd 318 (909), Darimi (sh. 701), Taberani, M.
el-Kebir 22/87 (209,210), Hakim, Müstedrek (4/240), İbn Hibban (717,2393,2468)
ve Ahmed, Müsned (3/492,4/106).
976- İbrahim(i- Nehai)
der ki: "(Sahabe ve Tabiun) kişi öleceği zaman Rabbi hakkında hüsn-i zanda
bulunması için ona iyi amellerini hatırlatmayı müstehab görürlerdi."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Husnu'z-Zannı Billah 45 (29).
977- Mu'temir b.
Süleyman der ki: Babam vefat edeceği zaman bana: "Ey Mu'temir! Bana,
Allah'ın kullarına tanıdığı ruhsatlardan bahset, umulur ki Allah'a içimde hüsnü
zan ile kavuşurum" dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Dünya 45 (29) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/31).
978- Ebu Seleme et-Teymi
der ki: Abdu'l-A'la et-Teymi'nin vefat etmek üzere olan bir komşusuna: "Ey
filan! Ölüm sonrasından dolayı olan korkun ölümden olan korkundan daha fazla
olsun. İşlere her haliyle sahip olan hakkında hüsnü zanda bulun" dediğini
işittim.
979- Said b. Osman der
ki: Seri b. el-Muğallis'in: "Sıhhatli zamanda korku, ümit etmekten daha
hayırlıdır. Ancak ölüm anı geldiği zaman ümit etmek korkudan daha
hayırlıdır" dediğini işittim. Bir adam kendisine: "Ey Ebu'l-Hasan! Bu
nasıl olmaktadır?" diye sorunca şu karşılığı verdi: "Eğer kişi
sağlıklı iken iyi•amel işleyen biri ise vefat edeceği zaman ümidi çok olur ve
Rabbi hakkında hüsnü zanda bulunur. Eğer sağlıklı iken kötü amel işleyen biri
ise ölüm anında Rabbi hakkında kötü zanda bulunur ve ümit ettiği kendisine
verilmez."
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(8/89)
Beyhaki der ki: Burada
kişiyi (sıhhatli olduğu zamanda) Allah'a isyandan men eden ve kendisini itaate
yöneiten korku kastedilmektedir ki, kişinin ölüm anı geldiği zaman Rabbinin
rahmetinden ümidi ve Allah'a inancından dolayı vaad ettiği şeylerde ihsanını
istemesi daha çok olur .
980- Cabir der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etmeden üç gün önce:
"Sakın, sizden biriniz Allah hakkında hüsnü zan beslemekten başka bir hal
üzere ölmesin" buyurduğunu işittim.
Ravileri güvenilirdir.
Müslim bunu Sahih'te
A'meş kanalıyla aktarmıştır. - Müslim 3/2206 (82)
Beyhaki der ki: Ümit
etmenin en güzeli, nefis ile cihad edip onun hevasından uzak durmakla olanıdır.
Zira Yüce Allah: "İnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler
Allah'ın rahmetini umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder''[Bakara 218]
buyurmaktadır.
981 - Ebu Hureyre der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey insanlar!
Alemlerin Rabbi hakkında
hüsnü zanda bulunun. Zira Rabb kulunun zannı üzeredir" buyurduğunu
işittim.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Husnu'z-Zannı Billah 52 (57).
982- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem} şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah: ''Ben kulumun hakkımdaki zannı üzereyim. O beni zikrettiği zaman
ben de onunla beraberim'' buyurmaktadır ... " Sonrasında ravi söz konusu
hadisi aktardı.
Tahric: İçinde Ahmed b.
Abdilcebbar (el-Utaridi) bulunduğu için isnadı zayıftır. Ancak sahih bir
hadistir.
Müslim bunu Ebu
Muaviye'den -Müslim 3/2067, 2068 (21)- ve Buhari ise başka bir kanalla
A'meş'ten aktarmıştır. - Buhari (8/171)
983- Abdullah (b.
Mes'ud) der ki: "Kendisinden başka ilah olmayana yemin olsun ki mümin bir
kula Yüce Allah'a imandan sonra Allah hakkında hüsnü zanda bulunmaktan daha
üstün bir şeyasla verilmemiştir. Kendisinden başka ilah olmayana yemin olsun ki
kul, Allah hakkında hüsnü zanda bulunduğu zaman Allah mutlaka ona istediğini
verir. çünkü (her) hayır Allah'ın elindedir."
Tahric: İçinde Hacib b.
Ahmed et-Tüsi'nin bulunmasından dolayı isnadı zayıftır. İbnu'l-Mübarek, Zevaid
ez-Zühd 635 (1033), İbn Ebi' d-Dünya, Husnu'z-Zannı Billah 59 (82) ve Taberani,
M. el-Kebir 9/168 (8772).
984- Ebu Hureyre
bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Selleml şöyle buyurdu:
"Ölüm meleği ölmek
üzere olan bir kişinin uzuvlarını yardı ve hayırlı hiçbir amel işlemediğini
gördü. Kalbini yardı ve yine onda bir hayır bulamadı. Sonra çenesini söktü ve
dilinin yanağının bir kenarına yapışıp: ''La ilahe illallah'' dediğini gördü.
Bunun üzerine bu kişi bu ihlas kelimesiyle bağışlandı ...
Yine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah bir kulun
cehenneme atılmasını emretti. Bu kul cehennem in kenarında durdurulduğu zaman
geriye bakıp: ''Valiahi ey Rabbim! Ben senin hakkında hüsnü zanda bulunmuştum''
dedi. Bunun üzerine Yüce Allah: ''Onu geri çevirin. Çünkü ben kulumun
hakkımdaki zannı üzereyim'' buyurdu ...
Tahric: İsnadında meçhul
bir ravi vardır. Hatib, Tarih (9/125).
985- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce
Allah iki kulun cehenneme atılmasını emretti. Bunlardan biri cehennemin
kenarında durdurulduğu zaman geriye bakıp: ''Valiahi (ey Rabbim!) ben senin
hakkında hüsnü zanda bulunmuştum" dedi. Bunun üzerine Yüce Allah: ''Onu
geri çevirin. Çünkü ben kulumun hakkımdaki zannı üzereyim" buyurdu ve onu
bağışladı. ''
İsnadında meçhul bir
ravi vardır.
Beyhaki der ki:
"Allah hakkında hüsnü zanda bulunmak konusunda tövbe bölümünde bazı
rivayetler zikredilmiştir."
Babam Ebu Abdirrahman
es-Sülemi'ye, Abdullah b. Hubayk kanalıyla okuduğum rivayetlerde ise şöyle bir
rivayet vardı: "Adamlar üç çeşittir. Biri kişinin sevabını ümit ederek
güzel amel işlemesi. Biri kişinin bir kötülük işledikten sonra bağışlanmayı ümit
ederek tövbe etmesi. Bir diğeri de yalancı kişinin günahlara devam etmesi ve:
''Bağışlanmayı ümit ediyorum'' demesidir. Oysa kötülük işlediğini bilen
kimsenin korkusunun ümit etmesinden daha fazla olması gerekir."
986- Ahmed b.
Ebi'l-Havari der ki: Ebu Süleyman ed-Darani'nin ''Ümit korku'dan daha üstün
olursa kalb bozulur'' dediğini işittim.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Sülemi, Tabakat es-Sufiyye (76) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/21).
987- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Hüsnü zan güzel
ibadetlerdendir" buyurmuştur.
İsnadının bir zararı
yoktur.
Sadaka b. Musa bunu
Muhammed b. Vasi' - Sumeyr kanalıyla aktarmıştır. Sumeyr'in isnadı daha
sahilıtir. Bunu, Abdurrahman b. Mehdi, Ali b. el-Medeni ve başkaları zikretmiştir.
Tahric: Tirmizi (4/291)
ve Ebu Davud 5/266 (4993).
988- Abdullah b.
Muhammed b. Ebi'd-Dünya der ki: Yaralanmış ve kelimeleri peşpeşe dizen bir
adam: "Amel etmeksizin ümit etmek, Yüce Allah'a karşı bir
saygısızlıktır" dedi.
989- İbnu's-Semmak der
ki: Bir dostuma: "Kalbindeki ümit ayağında bir bağ demektir. Kalbindeki
ümidi çıkar(ıp at) ki ayağındaki bağı çözmüş olasın" diye bir mektup
yazdım.
Beyhaki der ki:
"Burada korkuya üstün gelen ümit kastedilmektedir."
990- Mutarrif der ki:
Zeyd b. Sühan'ın yanına gittiğimizde: "Ey Allah'ın kulları! Allah'ı tenzih
edip O'ndan en güzelini isteyin. Bilin ki kulları Allah'a bağlayan şey iki
haslettir. Bunlar (azabından) korku ve (rahmetinden) ümittir" derdi.
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(2/204).
991 - Ali b. Zeyd
bildiriyor: Mutarrif: "Rabbin, işledikleri zulme rağmen halka karşı
bağışlayıcıdır. Rabbinin azabı çetindir"[Ra'd 6] ayetini okudu ve:
"Eğer insanlar Allah'ın ne kadar bağışlayıCl, ne kadar merhamet edici ve
ne kadar affedici olduğunu bilselerdi gözleri aydın olurdu. Eğer insanlar
Allah'ın ne kadar intikam alıcı olduğunu, şiddetini ve az ab ının ne kadar
çetin olduğunu bilseydi gözyaşları hiç dinmez, yemek ve içmekten
kesilirlerdi" dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Abdullah b. Ahmed, Zevaid ez-Zühd (244).
992- Ebu Yilkub es-Susı
der ki: Abid kişi azabından sakınmak için Allah'a ibadet eder. Arif kişi
Allah'ı yüceltmek için ibadet eder. Alim kişi ise (azabından) korkarak ve
(rahmetini) ümit ederek ibadet eder."
993- Mutarrif der ki:
"Eğer mümin kişinin ümidi ve korkusu tartılsaydı biri diğerine karşı daha
ağır basmazdı."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/478), Ahmed, Zühd (239) ve Ebu Nuaym,
Hilye (2/208).
994- Mutarrif der ki:
"Eğer mümin kişinin korkusu ve ümidi bir terazide tartılsaydı biri
diğerine karşı bir kıl ağırlığında bile ağır basmazdı."
995- Şu'be der ki:
"Eğer mümin kişinin korkusu ve ümidi tartılsaydı, ne korkusu ümidine
karşı, ne de ümidi korkusuna karşı daha ağır basardı."
996- Ebu Ali er-Ruzbari
der ki: Korku ve ümit bir kuşun iki kanadı gibidir. Eğer iki kanadı eşit olursa
hem kuşun kendisi, hem de uçuşu düzgün olur. Kanatların birisi bulunmazsa, kuş
uçamaz ve düşer. İki kanadı olmayan kuş ise ölümün eşiğinde demektir. Bu
sebeple: "Eğer müminin ümidiyle korkusu tartılsaydı birbirine tam denk
gelirdi" denilmiştir.
Tahric: Kuşeyri,
er-Risale (1/357).
997- Süfyan es-Sevri der
ki: Müslim b. Yesar'ın iki ön dişi kanıyordu. Halk bunun gece gündüz çokça
secde etmesinden olduğu görüşündeydi. Komşularından biri yanına girdi. O
sökülen iki dişini gömüyordu ki gelen komşusuna: "Ben kendimden bir
parçayı gömerken mi geldin?" dedi. Komşusu: "Senin ne durumda
olduğunu bilmiyordum. Ancak ben Allah'ı(n rahmetini) ümit ediyor ve Allah'tan
korkuyorum" deyince, Müslim b. Yesar: "Ey kardeşim! Ben, seni
korktuğun şeyden uzaklaştırmayan korkunun manasını ve seni ümit ettiğin şeye
yaklaştırmayan ümidin manasını bilmiyorum" karşılığını verdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ancak isnadı munkatı' dır. Abdullah b. Ahmed, Zevaid ez-Zühd
(249) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/291).
998- Süfyan es-Sevri der
ki: Bir adam Müslim b. Yesar'a: "Bana faydalı bir nasihatte bulun"
deyince, bir müddet başı eğik kaldıktan sonra başını kaldırdı ve:
"İşlediğin amelinle sana fayda sağlayacak ve sana zarar verebilecek
kimseden başkasını isteme" dedi. Adam: "Bana bir nasihatte daha
bulun" deyince: "Güzel bir şekilde ümit et, korkuyu bil ve ona karşı
gafil olma" dedi. Adam: "Bana bir nasihatte daha bulun" deyince:
"Rabbine arz olunacağın günü unutma" karşılığını verdi ve yüzünün
rengi değişti.
999- Malik. b. Miğvel
bildiriyor: Muaviye b. Kurra, tabiundan bir adamla birlikte oturup sohbet
ediyordu. Biri: "Ben ümit ve korku içindeyim" deyince, diğeri:
"Bir şeyi ümit eden kişi, onun ardından gider. Bir şeyden korkan kişi de
korktuğu şeyden kaçar. Nasıl oluyor da kişi ümit ettiği şeyin ardına düşmüyor
ve kişi korktuğu şeyden kaçmıyor" karşılığını verdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Abdullah b. Ahmed} Zevaid ez-Zühd (249) 2S0).
1000- Ebu'l-Fadl
Muhammed b. Ahmed el-Kerabisi der ki: Ebu Osman Said b. İsmail'in şu beyitleri
okuduğunu işittim: "Ne oluyor da dinini kirletmeyi kabul ediyorsun Halbuki
giysilerin kirden temizlenmek için yıkanmıştır. Kurtuluşu ümit ediyor ve
yolunda gitmiyorsun
Halbuki gemi kuru yerde
hiç yol almaz ve almamıştır."
1001- Zü'n-Nun der ki:
Bir taş buldum ve üzerinde şöyle yazılı olduğunu gördüm: "itaat eden her
kişi ünsiyet sahibidir. Her isyankar, insanlardan uzak demektir. Ümit eden,
ümit ettiğinin ardından gidendir. Her korkan (korktuğundan) kaçandır. Seven de
sevdiğine karşı zelil olan kimsedir."
1002- Yahya b. Muaz
er-Razi der ki: "İman üç çeşittir. Bunlar korku, ümit ve muhabbettir.
Korkunun içinde günahları terk etme ve cehennemden kurtulma vardır. Ümidin
içinde itaat ve cennetin vücübu vardır. Muhabbetin içinde ise istenmeyen
şeylere tahammül etmek vardır. Bununla da Yüce Allah'ın rızasım bulursun."
1003- Yahya b. Muaz der
ki: "Sen cömert iken ben nasıl korkayım? Sen aziz iken nasıl ümit
etmeyeyim? Ben, beni kesen korku ve tekrar kaplayan ümit içindeyim. Ne ümidim
korkudan ölmeme, ne de korkum sevinmeme izin vermez."
1004- Yahya b. Muaz der
ki: "Korkunun membası (Allah'ın) adaleti denizindendir. Ümidin membası ise
fazilet denizindendir. Allah'ın takdirinde rahmeti gazabını geçmiştir."
1005- Ebu Bekr
eş-Şelırazuri der ki: Ebu'l-Kasım el-Cüneyd'in meclisinde idim. İbn Ata da
orada bulunmaktaydı. Yine o mecliste aşırı korkuya kapılmasından dolayı
titreyen bir adam vardı. Ebu'l-Kasım el-Cüneyd bu adama: "O kadar korkma,
Allah sana rahmet bakışıyla bakar ve kötü de, iyi de bir olur" deyince İbn
Ata: "Bu belli olunca (rahatlarız)" dedi. Bunun üzerine Cüneyd
öfkelenerek: "Bilmiş 01 ki vallahi bu belli olmuştur. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah: ''Rahmetim gazabımı geçti''
buyurdu" dediğini bilmiyor musun?" karşılığını verdi.
1006- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah: "Rahmetim gazabımı geçti'' buyurdu. ''
İsnadı sahihtir.
Müslim'in, Sahih'inde
tahrici yapılmıştır. - Müslim, Sahih 3/2108 (ıS, 16) ve Buhari, bed'ul-halk
(4/73), tevhid 8/171,216).
1007- Selman el-Faris!
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz ki Yüce Allah
yüz rahmet yarattı. Yaratıklar birbirlerine ancak o rahmet sebebiyle merhamet
ederler. Diğer doksan dokuzu ise kıyamet günü içindir" buyurdu.
İsnadı sahihtir.
Müslim bunu Hakem b.
Musa - Muaz b. Muaz kanalıyla aktarmıştır. - Müslim, et-tevbe 3/2108 (20).
1008- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki
Yüce Allah'ın yüz rahmeti vardır. Bunlardan sadece bir tanesi dünyadadır. işte
kişinin evladına, kuşun yavrusuna olan şefkati bu rahmettendir. Kıyamet gününde
ise Allah onları yine yüz rahmete tamamlar ve onlarla yaratıklarına merhamet
eder ...
Tahric: İsnadında
tanımadığım bir ravi vardır. Buhari, rikak (7/183) ve Müslim, tevbe 3/2108
(17,18,19).
Eyyub es-Sahtiyani
ekledi: "(Allah) bir rahmeti dünyada taksim etti ve benim payıma İslam
düştü. Doksan dokuz rahmetinden de bundan fazlasını ümit ediyorum."
1009- Ala b. Zeyd der
ki: Malik b. Dinar hasta iken yanına girdim. Yanında Şehr b. Havşeb
bulunmaktaydı. Yanından çıktığımızda Şehr'e: "Allah'ın merhameti üzerine
olsun. Beni azıklandır (bana ahiretimi kazandıracak bir şeyler öğret). Allah da
seni azıklandırsın" dedim. Bunun üzerine o şu karşılığı verdi: Ümmü'd-Derda'nın
bana Ebu'd-Derda'dan bildirdiğine göre, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), Cibril'den naklederek şöyle buyurmuştur: "Rabbiniz: ''Ey kulum!
Sen bana ibadet ettiğin, benden ümit ettiğin ve bana hiçbir şeyi ortak
koşmadığın sürece işlediğin günahlarını bağışlarım. Günahların yeryüzü
dolusunca olsa bile seni yeryüzü dolusunca bağışlama ile karşılarım. Seni
bağışlarım ve (günahlarının çokluğuna) aldırış etmem'' buyurdu. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 5/548 (3540).
1010- Ebu Zer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah buyurur ki: ''Ey kulum! Sen bana ibadet ettiğin ve benden ümit
ettiğin sürece işlediğin günahlarını bağışlarım. Ey kulum! Günahların yeryüzü
dolusunca olsa bile bana kimseyi ortak koşmadıktan sonra seni yeryüzü dolusunca
bağışlama ile karşılarım. "
Tahric: İsnadı hasendir.
İbnu'l-Ca'd, Müsned 2/1178 (3548) ve Ahmed, Müsned (5/154)
Beyhaki der ki: "Hadisin
son kısmı, ilk kısmında bahsedilen ümit etmeye sebep olan ibadetin Allah'ın
huzuruna O'na hiçbir şeyi ortak koşmamış bir şekilde çıkma olduğuna delalet
etmektedir. el-Ba's eserimizde Ebu Zer ve başkalarından bu görüşün sıhhatine
yönelik rivayetleri zikrettik:'' Tahric:
Buhari, tevhid (8/196) ve Müslimı iman 1/94 (153).
1011- Ebu Zer'in
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah: "Ey Ademoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden ümit
ettiğin sürece senin günahlarını bağışlarım. Ey Ademoğlu! Günahların yeryüzü
dolusunca olsa bile bana kimseyi ortak koşmadıktan sonra seni yeryüzü dolusunca
bağışlama ile karşılarım. Ey Ademoğlu! Gökyüzüne ulaşacak kadar çok günah
işlesen ve sonra benden bağışlanma dilesen seni bağışlarım ve (günahlarının
çokluğuna) aldırış etmem'' buyurmaktadır. "
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Darimi, rekaik (718) ve Ahmed, Müsned (5/172).
Amir el-Ahval ve Mualla
b. Ziyad bunu Şehr b. Havşeb kanalıyla Ma'di Kerib'den, o da Ebu Zer'den
zikretmiştir. Dua etmekle de başka bir ilah olmaksızın sadece kendisine dua
etmesini kastetmektedir. En doğrusunu Allah bilir.
Müslim bunu başka bir
kanalla Ebu Zer'den bir sonraki rivayette geçtiği gibi zikretmiştir:
1012- Ebu Zer'in
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah: ''Kim bir iyilik yaparsa o kimseye işlediğinin on misli
(sevap) vardır veya daha da arttırırım. Her kim de bir kötülük yaparsa cezası o
kötülüğün dengidir veya onu bağışlarım. Kim bana bir karış yaklaşırsa ben ona
bir arşın yaklaşırım. Kim bana bir arşın yaklaşırsa ben ona bir kulaç
yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak varırım. Kim bana bir
şeyi ortak koşmaksızın yeryüzü dolusu günah ile huzuruma gelirse ben de onu bir
o kadar mağfiretle karşılarım'' buyurmaktadır. ''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Numeyr, Abdullah'ın kendisidir.
Müslim bunu Veki' ve Ebu
Muaviye - A'meş kanalıyla aktarmıştır.
Veki'den olan
rivayetinde: "On misli (sevap) vardır ve daha da arttırırım"
demiştir. Ancak Ebu Muaviye'den olan rivayetinde: "veya arttırırım"
ibaresi geçmiştir.
Tahric: Müslim, zikr
2/2068 (22).
1013- Katade der ki: İbn
Ömer'e, kişi "La ilahe illallah" dedikten sonra yaptığı kötülüklerin
bir zararının, "La ilahe illallah" demedikten sonra da yaptığı
iyiliklerin 'bir faydasının olup olmayacağı sorulunca İbn Ömer (arada bir
kelime söyleyip): "ihtiyatı elden bırakmadan yaşa" karşılığını verdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Abdürrezzak, Musannef (11/285).
Beyhaki der ki:
"Bahsedilen bağışlanma içinde cezayı da barındırabilir.
Yüce Allah dilediği
kişilerin büyük günahlarını bağışlar, dilediği kişileri ise küçük günahlardan
dolayı cezalandırır. Yüce Allah dilediği kişilerin günahlarını bağışlar,
dilediği kişileri ise günahlarından dolayı cezalandırır. Cezalandırdıktan sonra
da bağışlayabilir. Bundan dolayı müslüman kişinin rahmet ümidi azap korkusundan
ayrı olmamalı ki korkusuyla Allah'a karşı gelmekten sakınsın, ümidiyle de
Allah'a itaat etsin. Lokman b. Hekım'den naklen de bunları her biri hakkında
yeteri kadarıyla nakilde bulunduk."
1014- Vehb b. Münebbih
der ki: Hz. Lokman oğluna: "Evladım! Allah'tan, seni masiyete cesaret
ettirmeyecek bir şekilde ümit et. Allah'tan, seni ümitsizliğe düşürmeyecek bir
şekilde de kork" dedi.
İsnadı zayıftır.
1015- Avn b. Abdullah
der ki: Hz. Lokman oğluna: "Evladım! Allah'ın mekrinden (azabından) emin
olmayacak bir şekilde ümit et ve rahmetinden ümidini kesmeyecek bir şekilde
kork" deyince, oğlu: "Ey babacığım! Buna nasıl güç yetirebilirim ki?
Benim bir kalbim vardır" deyince, Lokman: "Mümin kişinin birisiyle
ümit ettiği birisiyle de korktuğu iki kalbi vardır" dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Zühd (105, 107), İbnu'l-Mübarek, Zühd 318 (912) ve Hennad,
Zühd 1/306 (538).
İki kalp konusunda bu
manada Furat b. es-Sabit, Meymun b. Mihran kanalıyla İbn Abbas'tan merfU olarak
bir hadis rivayet etmiştir, ancak zayıf bir hadistir.
1016- Ma'mer der ki:
Zühri bana: "Sana şaşılacak iki şey anlatacağım" dedi ve şöyle devam
etti: "Humeyd b. Abdirrahman'ın bana Ebu Hureyre kanalıyla bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: Bir adam bir
çok günahlar işledi ve ölüm anı gelince çocuklarına: ''Öldüğüm zaman beni
yakın. sonra ufaltıp toz haline getirin ve deniz rüzgarma saçm. Vallahi Rabbim
bana kadir olursa hiç kimseye vermediği bir azabı muhakkak bana verecektir''
dedi. Çocukları da dediğini yerine getirdiler. Bunun üzerine Yüce Allah
yeryüzüne: ''Aldığını geri ver'' buyurunca, adam tekrar dikiliverdi. Allah
kendisine: ''Böyle yapmana sebep nedir?'' diye sorunca, adam: ''Ey Rabbim!
Senin haşyetin veya senden olan korkumdur'' dedi. Bunun üzerine de Allah onu
bağışladı."
Yine Humeyd b.
Abdirrahman'ın, bana Ebu Hureyre kanalıyla bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bir kadın bağlı
bıraktığı (hapsettiği) bir kedi yüzünden cehenneme girdi. Çünkü ne kendisi
kediye yemek verdi. ne de yerin haşerelerinden yemesi için onu serbest bıraktı.
Sonunda kedi (açlıktan) öldü. "
İsnadı sahihtir ve
ravileri güvenilirdir.
Zühri der ki: Burada
kişinin kendini tam manasıyla güvende hissetmemesi ile ümidi kesmemesi
kastedilmektedir.
Müslim bunu Muhammed b. Rafi
kanalıyla Abd b. Humeyd'den, o da Abdürrezzak'tan aktarmıştır.
Tahric: Müslim, tevbe
3/2110 (25) ve Buhari, enbiya (4/152).
1017- Muaz b. Cebel der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Eğer isterseniz
size kıyamet gününde Allah'ın müminlere ilk diyeceği şeyi ve müminin ilk
diyeceği şeyi bildireyim" buyurunca, oradakiler: "Olur, bildir ey
Allah'ın Resulü!" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah, müminlere: ''Bana kavuşmayı istediniz
mi?'' buyuracak ve müminler: ''Evet ey Rabbimiz'' cevabını verecektir. Allah:
''Niçin?'' diye sorunca, müminler: ''Çünkü bağışlamanı ve rahmetini ümit
ettik'' cevabını verecektir. Bunun üzerine Allah: ''Öyleyse rahmetimi size
vacip kıldım'' buyuracaktır. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbnu'l-Mübarek, Zühd 93 (276), Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned (sh. 77), Ahmed,
Müsned (5/23S), İbn Ebi'd-Dünya, Husnu'z-Zannı Billah 41 (19), Taberani, M.
el-Kebir 20/94,95,125 (lS4, 25 ı) ve Ebu Nuaym, Hilye (S/179).
1018- Umeyr b. İshak der
ki: "Benden daha fazla hadis rivayet edenlerin yetiştiğinden daha çok
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından kişilere yetiştim. Onlar
gibi sade bir yaşamı olan ve aşırıya kaçmayan başka kimse de görmedim."
Tahric: İsnadının bir
zararı yoktur. İbn Sa'd, Tabakat (7/220) ve Abdullah b. Ahmed, Zevaidü'sSahabe
2/989 (1959).
Abdullah b. Mes'ud ve
başkasından Allah'ın azabından yana güvende olduğunu düşünme ve rahmetinden
ümidini kesme konusunda uyaran rivayetler de gelmiştir.
1019- İbn Mes'üd der ki:
"Büyük günahlar, Allah'a şirk koşmak, Allah'ın azabından güvende olduğunu
düşünmek ve Allah'ın rahmetinden ümidi kesmektir."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Abdürrezzak, Musannef (10/459,460), Taberani, M. el-Kebir 9/171
(8784) ve İbn Cerir et-Taberi, Tefsir (5/40).
1020- İbn Ebi Muleyke
bildiriyor: Ubeyd b. Umeyr, Hz. Aişe'nin yanına girince, Hz. Aişe: "Bu
kimdir?" diye sordu. Oradakiler: "Ubeyd b. Umeyr" cevabını
verince, Hz. Aişe: "Umeyr b. Katade mi?" diye sordu. Oradakiler:
"Evet" cevabını verince, Hz. Aişe: "Bana senin yanında
oturulduğu ve onlara bir şeyler anlattığın söylendi" dedi. Ubeyd:
"Evet, ey müminlerin annesi" karşılığını verince, Hz. Aişe:
"İnsanları usandırmaktan ve ümitsizliğe düşürmekten sakın" dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Abdürrezzak, Musannef 11/288 (20560)
1021- Zeyd b. Eslem
bildiriyor: Önceki ümmetlerden çok ibadet eden ve bu konuda kendini zorlayan,
insanları da Allah'ın rahmeti konusunda ümitsizliğe sevk eden bir adam vardı.
Bu adam ölünce: "Ey Rabbim! Katında benim için ne var?" diye sordu.
Yüce Allah: "Cehennem var" cevabını verince, adam: "Ey Rabbim!
İbadetim ve çalışmam nerede?" diye sordu. Adama: "Dünyadayken
rahmetimden insanları ümitsizliğe düşürüyordun. Ben de bugün sana rahmetimden
ümidini kestireceğim" buyurdu.
Tahric: Abdürrezzak,
Musannef (11/289).
Beyhaki der ki:
Muhtemelen bu adam kurtuluşu kendi amellerinde görüyor ve amellerine
güveniyordu. Ancak Allah'ın mağfiretini hatırlamıyordu. Oysa günahlar Allah'ın
kullarından dilediği kişileredir. O, bunları uzak görmekteydi.
1022- Ebu'I-Kenud der
ki: Abdullah yani İbn Mes'ud, bir topluluğa nasihatte bulunan bir adamın
yanından geçerken: "Ey nasihat eden! İnsanları ümitsizliğe düşürme"
dedi ve: "Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarımı Allah'ın
rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O,
çok bağışlayan, çok esirgeyendir"[Zümer 53] ayetini okudu.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/185), İbn Ebi'd-Dünya, Husnu'z-Zannı Billah 51
(50), Taberi, Tefsir (24/16), Abdürrezzak, Musannef (11/287) ve Taberani, M.
elKebir9/136 (8635).
1023- Sabit der ki: Hz.
Davud günahlarını hatırlayınca Allah'tan öyle korkardı ki uzuvları ve eklemleri
yerinden oynardı. Sonra günah işleyenlere Allah'ın rahmetini ve onlara
acımasını hatırlayınca her uzvu tekrar yerine dönerdi.
Tahric: İçinde Hadir b.
Eban el-Heysemi'nin bulunmasından dolayı isnadı zayıftır. İbn Ebi Şeybe,
Musannef (13/202) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/328).
1024- Ebu Sinan
el-Kasmeli der ki: (Kutsal) bir kitapta şöyle bir yazı buldum: "Kullarım
içinde en sevdiğim kul beni kullarıma sevdiren ve onlara rahmetimin genişliğini
bildirendir. Kullarım içinde en fazla sevmediğim kul ise kullan mı ümitsizliğe düşüren
ve rahmetimden ümit kestirendir."
Tahric: İçinde Hadir b.
Eban el-Heysemi'nin bulunmasından dolayı isnadı zayıftır.
1025- Ebu Osman
el-Mağribi der ki: "Her kim kendini ümide bağlarsa artık oyalanır ve bir
amel etmez. Her kim de tümden kendini korkuya kaptırırsa (Allah'ın rahmetinden)
ümidini keser. Ancak kişinin bazen ümit, bazen de korku içinde olması
gerekmektedir."
1026- Ebu Turab Ahmed b.
Hamdün el-Kas sar der ki: Babama Melamilik konusu sorulunca: "Bunlarda
Kaderiyye'de olduğu gibi bir korku, Mürde'de olduğu gibi de bir ümit
vardır" dediğini işittim.
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(10/231).
1027- Ebu Hureyre
bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından sohbet eden
bir gruba rastlayınca: "Canım elinde olana yemin olsun ki eğer benim
bildiklerimi bilseydiniz az güler. çok ağlardıniz" buyurdu. Oradan
gittiğimizde Allah kendisine: "Ey Muhammed! Neden kullarımın (rahmetime
yönelik) ümitlerini kesiyorsun?" diye vahyetti. Bunun üzerine Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekrar grubun yanına dönüp: "Sevinin, orta
yollu olun ve üzerinize düşeni yapm" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Hibban, Sahih (2491).
Beyhaki der ki:
"Bu, kişinin ümidinin Allah'ın azabından emin olduğunu düşünecek kadar
veya ümidinin kendisini Allah'a karşı masiyete yönelik cesaretlendirecek kadar
çok olmaması gerektiği gibi; kişinin korkusunun da Allah'ın rahmetinden ümidi
kestirecek kadar çok olmaması gerektiğinin delilidir."
1028- Hanzala et-Temimi
el-Useyyidi el-Katib der ki: Biz Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanında iken bize cenneti ve cehennemi anlattı. Orayı sanki gözlerimizle görmüş
gibi oluyorduk. Sonra kalkıp ailemin yanına gittim, onlarla güldüm ve eğlendim.
-Firyabl'nin rivayetinde: "Oynadım" diye geçmektedir- Ebu Bekr ile
karşılaştığımda bu durumu kendisine anlattım ve: "Ey Ebu Bekr! Hanzala
münafık oldu" dedim. Ebu Bekr: "Bu da ne demek?" deyince, ona
durumu anlatıp: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında idik.
Bize cenneti ve cehennemi anlattı. Orayı sanki gözlerimle görmüş gibi oldum.
Sonra kalkıp ailemin yanına gittim, onlarla gülüp oynadım" dedim. Bunun
üzerine Ebu Bekr: "Biz de böyle yapmaktayız" deyince Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Biz
senin yanında iken bize cenneti ve cehennemi anlatıyorsun. Orayı gözümüzle
görmüş gibi oluyoruz. Oysa ailemin yanına gittikten sonra onlarla gülüşüp
oynuyorum" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey
Hanzala! Kişi her an değişiklik arz eder. Eğer sizler her zaman benim yanımda
olduğunuz haldeki gibi olabilseydiniz melekler sizlerle evlerinizde ve
yataklarınızda musafaha ederdi. Ey Hanzala! Kişi her an değişiklik arz
eder" buyurdu.
İsnadı sahihtir.
Firyabi rivayeti diğerine
göre daha detaylıdır.
Müslim, Sahıh'te bunu
Züheyr b. Harb - Fadl b. Dukeyn kanalıyla aktarmıştır. - Müslim, et-tevbe
(3/2107).
1029- Enes der ki:
Ashab: "Ey Allah'ın Resulü! Biz senin yanındayken başka, senden
ayrıldıktan sonra başka duygular içinde oluyoruz. Bunun münafıklık olmasından
korkuyoruz" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peki
Rabbinize karşı inancınız nasıldır?" diye sordu. Ashab: "Allah,
gizlide de açıkta da Rabbimizdir" cevabını verince, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peki Peygamberinize karşı inancınız
nasıldır?" diye sordu. Ashab: "Sen gizlide de, açıkta da
Peygamberimizsin" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizin durumunuz
münafıklık değildir" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Bezzar, Keşfu'l-Estar 1/34 (52), Ebu Ya'la, Müsned 6/58 (3304), İbn Hibban
(2493) ve Ahmed (3/175).
1030- Mutarrif b.
Abdullah der ki: "Allah'ın sıddiklerin kalplerine onlara olan
merhametinden dolayı attığı gafleti fark ettim. Eğer onların kalplerine
kendisini bildikleri oranda korkusunu bıraksaydı -artık rahat yaşayamazlardı.
''
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(2/210).
1031- Vehb b. Münebbih
der ki: "İnsanoğlu ahmak olarak yaratılmıştır. Eğer öyle olmasaydı
yaşantısından zevk almaz (ve mutluluk duymaz)dı.''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Hilye (2/210).
1032- Yahya b. Muaz
er-Razi der ki: "Eğer yaratıklar cehennemin homurdanma sesini işitseydi
korkudan kalpleri parçalamrdı. Eğer kalpler kendisini yaratana karşı olan
sevginin içyüzünü bilseydi o sevgiyle mafsalları yerinden sökülür, ruhlar da
dehşetle bedenlerde uçup ona doğru giderdi. Yaratıkları böyle bir şeyden
gaflette bırakam ve bu şeylerin hakikatini kendilerine vasfetmeyi ilham edeni
her türlü eksikliklerden tenzih ederim."
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(10/56).
1033- Fudayl b. İyad der
ki: Her şeyi hakkıyla bilmek beni mutlu kılmazdı, çünkü aklım başımdan giderdi.
Hz. Davud, Yüce Rabbinden kalbine korkunun bırakılmasım istedi. Korku kalbine bırakılınca
bunu kaldıramadı ve aklı başından gitti. Hatta ne namazı, ne de başka bir şeyi
bilmiyor ve hiçbir şeyden faydalanamıyordu. Kendisine: "Eski haline
döndürülmek ister misin?" denilince: "Evet, beni eski halime
döndürün" dedi. Bunun üzerine aklı başına döndürüldü.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Nuaym el-Isbehani, Hilye (8/85).
1034- Ebu Yakub el-Gazi
der ki: Rüyamda uzun boylu esmer bir adam gördüm. Herkes onun ardından
gitmekteydi. Ben: "Bu kimdir?" dediğimde: "Bu Uveys
el-Karani'dir" dediler. Ben de ardından gittim ve: "Allah'ın rahmeti
üzerine olsun, bana nasihatte bulun" dedim. Bunun üzerine o:
"Allah'ın rahmetini onun sevgisinde ara, masiyette intikamını hatırla ve
ondan sakın. Bu ikisi arasında da ümidini hiç kaybetme" dedi ve arkasını
dönüp gitti.
Tahric: İbn Ebi'd-Dünya,
Husnu'z-Zannı Billah 69, 70 (134).
1035- Zün-Nun der ki:
"Korku amelin gözeticisi, ümit ise zorluğun şefaatçisidir."
Tahric: Sülemi, Tabakat
(24).
1036- Abbas b. Hamza der
ki: Zün-Nun el-Mısri'nin: "itaat edenler azametini tanıdılar ve boyun
eğdiler. Günahkarlar cömertliğini duydular ve tamahkar oldular" dediğini
işittim.
1037- Hasan b. Ali b.
Selam der ki: Yahya b. Muaz'ın: "Eğer vermen yanında amelim küçük ise
bağışlaman yanında ümidim büyüktür" dediğini işittim.
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(9/383).
1038- Ebu Bekr Abdullah
b. ibrahim b. es-Sabbah der ki: Yahya b.
Muaz'ın şöyle dediğini
işittim: "Bana diriler arasında afiyet giysisini giydirenden ölümden sonra
bana azab etmemesini ümit ediyorum. Onun merhamet etmekte ne kadar cömert
olduğunu biliyorum. ilahım! Eğer rahmetinden istediğimi hak etmiyorsam sen
geniş fazlınla günahkarları bağışlamaya layıksın. ilahımı Eğer adaletini
bilmeseydim azabından korkmazdım. Eğer fazlını bilmeseydim sevabını ümit
etmezdim. ilahım! Eğer sadece sana itaat edenleri bağışlayacaksan günahkarlar
kime sığınacaktır. Eğer sadece takva sahiplerine merhamet edeceksen mücrimler
kimden yardım isteyecektir?"
1039- Muhammed b.
Muhammed b. Abdullah ez-Zeydi der ki:
Bilgelerden bir kişi
münacatında (duasında) şöyle dedi: "İlahım! Eğer bana, dualarımı kabul
buyurmadığın ve şikayetlerimi işitmediğin haberi gelse bile damağım dilimi
ıslak tuttuğu sürece sana dua etmeyi bırakmayacağım. Fakir kimse zenginden
başka kime gidebilir ki? Zelil kişi aziz olandan başka kime gidebilir ki? Ey
Rabbim! Sen zenginlerin en zengini ve azizlerin en azizisin. "
1040- Ahmed b.
Ebi'l-Havari der ki: Ebu Süleyman ed-Darani'nin (yanında durmuştum. O beni
görmüyordu. Onun) şöyle dediğini işittim: "(Allahım!) Eğer beni
günahlarımdan dolayı hesaba çekecek olursan affına, tövbemden dolayı hesaba
çekersen cömertliğine sığınırım. Eğer beni ateşe atarsan, ben de cehennem
ehline seni sevdiğimi söylerim."
1041- Labata b.
el-ferazdak, babasından bildirir: Ebu Hureyre ile karşılaştığımda bana:
"Sen kimsin?" diye sordu. Ona: "Ben ferazdak'ım" dediğimde
şöyle dedi: "Ayakların pek küçük! (Gidip görmediğin halde) kaç iffetli
kadına iftirada bulundun? Şüphesiz ki Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) (Cennette) Eyle ile filan yer arası kadar büyüklükte bir havuzu vardır.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun kenarında durmuş: ''Bana gelin,
bana gelin'' buyurmaktadır. Eğer gücün yeterse ondan mahrum olma." Kalktığım
zaman bana: "Her ne yapmış olsan da (Allah'ın rahmetinden) ümidini
kesme" dedi.
Tahric: İsnadı
makbUldur. İbn Ebi'd-Dünya, Hüsnü'z-Zan 63, 64 (103).
1042- Yahya b. Muaz der
ki: "Kendisinden önceki küfrü yıkmaktan ve kendisinden sonraki günahları
silmekten aciz kalmayan bir tevhid arzu ediyorum."
Bölüm
Beyhaki der ki: Sadece
Yüce Allah'tan korkulması gerektiği gibi arzu edip istemenin de sadece
Allah'tan olması gerekir. Çünkü Allah'tan başka hiç kimse zarar ve fayda
sağlayamaz. Birinden kendisinde olmayan bir şeyi isteyen kimse de
cahillerdendir.
1043- İbn Abbas
anlatıyor: Bir gün Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) binitinin
terkisine binmiştim, Resulullah (sallallahu aleyhi veseliem), bana: "Ey
delikanlı!" veya: "Evladım! Sana Allah'ın kendileriyle fayda
sağlayacağı birkaç kelime öğreteyim mF" buyurunca: "Olur (öğret)
cevabını verdim, Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Allah'ı koru (emir ve yasaklarına uy) ki. Allah da seni korusun!
Allah'ı koru (üzerindeki hakkını eda et) ki onu önünde (dünya ve ahirette seni
koruyan olarak) bulasın. Bollukta Allah'ı tanı ki, darlıkta da o, seni tanısın.
Bir şey isteyeceğin zaman sadece Allah'tan iste. Yardım talep edeceksen sadece
Allah 'tan yardım dile. Kalemler yazacağını yazmış ve artık kaldırılmıştır.
Eğer bütün insanlar, Allah'ın sana yazmadığı bir hususta sana faydalı olmak
için bir araya gelseler, buna muktedir olamazlar. Yine Allah'ın sana yazmadığı
bir hususta sana zarar vermek için bir araya gelseler, buna da muktedir
olamazlar. Sen, iman ile şükrederek Allah için amel et. Bilmiş ol ki hoşuna
gitmeyen şeylerde sabretmende çok hayır vardır. Zafer sabırla birlikte gelir,
kurtuluş da sıkıntıyla gelir. Şüphesiz ki zorlukla birlikte kolaylık vardır. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Lalekai, Şerhu's-Sünne 2/614 (1094), İbnu'l-Ca'd, Müsned 2/1184 (3570), Selımı,
Tarihu Cürcan (77, 78), Ebu Nuaym, Ahbaru İsbehan (2/204), İbn Adiy (192).
Bu hadis başka bir
kanalla da rivayet olunmuştur. İbare şöyledir: "Bir gün Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) binitinin terkisine binmiştim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana: "Ey delikanlı. .. " buyurdu.
Sonrasında söz konusu hadisi aktarmıştır.
Muhammed b. Mesleme der
ki: "el-Mukri' bunu Kehmes b. el-Hasan ile Hemmam b. Yahya kanalıyla aynı
isnadla İbn Abbas'tan aktarmıştır."
1044- İmran b. Husayn
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Her kim kendini
Yüce Allah'a (kulluğa ve yolunda hizmete) adarsa, Allah ta o kulunun her
ihtiyacını karşılar ve onu hiç ummadığı yerlerden rızıklandırır. Kim de kendini
dünyaya adar (ve Rabbini unuturYsa, Allah ta onu dünya ile baş başa bırakır. ''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ancak Hasan, İmran'dan hadis işitmemiştir. Taberani, M. es-Sağır
(1/116) ve Hatıb, Tarih (7/196).
1045- Bişr b. el-Haris
der ki: Hz. İbrahim ateşe atılmak için kaldırılınca Hz. Cibril ona göründü ve:
"Ey İbrahim! Bir ihtiyacın var mı?" diye sordu. Bunun üzerine
İbrahim: "Hayır, sana bir ihtiyacım yoktur" karşılığını verdi.
Ravileri güvenilirdir.
1046- Abdullah b. Mes'ud
der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim muhtaç bir duruma
düşer ve bu halini insanlara bildirip ihtiyacını onlarla kapatmaya çalışırsa,
onun ihtiyacı giderilmez. Kim de bu halini Allah'a bildirirse (O'ndan isterse),
artık Allah'ın ona acil bir ölüm veya acil bir zenginlikle yardım etmesi
yakındır" buyurdu.
Ebu Abdillah
el-Hafız'ın, Ebu'l-Abbas yani el-Esam kanalıyla bildirdiğine göre Abdullah b.
Ahmed b. Hanbel şöyle demiştir: "Babama: "Beşir Ebu İsmail'in, Seyyar
Ebu'l-Hakem kanalıyla Tarık'tan, onun da Abdullah'tan bildirdiğine göre Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim muhtaç bir duruma düşer ...
" buyurmuştur" dediğimde, babam: "Bu kişi Seyyar Ebu Hamza'dır.
Seyyar Ebu'l-Hakem değildir" dedi. Seyyar Ebu'l-Hakem, Tarık kanalıyla
hadis nakletmemiştir. Abdürrezzak'ın, Süfyan kanalıyla bildirdiğine göre babası
şöyle demiştir: "Süfyan Yemen'de, Beşir Ebu İsmail kanalıyla Ebu Hamza'dan
bu hadisin aynısını kendilerine aktarmıştır."
1047- İbn Abbas der ki:
Hz. İbrahim ateşe atılırken: "Allah bize yeter, O ne güzel
vekildir"[Al-i İmran 173] dedi. Halk: "Kendilerine: ''İnsanlar size karşı
ordu toplamışlar, onlardan korkun'' dediklerinde, bu söz onların imanını
artırdı ve ''Allah bize yeter, O ne güzel vekildirl'' dediler"[Al-i İmran
173] dediğinde, Allah Resulü de (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu söylemişti.
Tahric: İçinde Ahmed b.
Abdilcebbar yani el-Utaridi'nin bulunmasından dolayı isnadı zayıftır.
Buhari, bunu Ahmed b.
Yunus - Ebu Bekr b. Ebi Ayyaş kanalıyla .. Buhari (S/l72). rıvayet ettı'
1048- Yahya b. Muaz der
ki: "Üç haslet evliyaların alametindendir.
Bunlar, her şeyde
Allah'a güvenmek, her şeyden Allah ile müstağni olmak ve her şeyden Allah'a
dönmektir."
Tahric: Ebu Abdirrahman
es-Sülemi, Tabakat es-Sufiyye (sh. 110).
1049- Yahya b. Muaz
er-Razı der ki: "Kavmin bilgisi dört,şeydedir. Her şeyin Allah'tan olduğunu
görürler. Her şeyleriyle Allah'a dönerler. Her şeyi Allah'tan isterler. Her
hallerini de Allah'a havale ederler."
1050- Ebu Amr b. Hamdan
der ki: Babamın kitabında şöyle bir yazı buldum: Ebu Osman'ın: "Muvaffak
edilen kimse, Allah'tan başka kimseden korkmayan, Allah'tan başka kimseye umut
bağlamayan ve Allah'ın rızasım kendi heva hevesine tercih edendir"
dediğini işittim.
1051- Ebu Yakub
en-Nehracuri der ki: "Tokluğu yemekle olan kimse sürekli olarak aç kalır.
Zenginliği mal ile olan kimse sürekli olarak fakir kalır. İhtiyaç duyduğunda
ihtiyacını halk ile kapatmaya çalışan kimse sürekli mahrum biri olarak kalır.
İşlerinde Allah'tan başka kimselerden yardım isteyen de sürekli olarak
yardımsız bırakılır."
1052- Sehl b. Abdullah
et-Tusteri der ki: Akıllı kişinin şöyle demesi gerekir: "Allahım! İlmim az
olsa da ben senin kulunum. Cömertliğini arzu edip devamını ümid ediyorum. Beni
yaratıp kulun yaptın. Bundan dolayı beni nefsimle baş başa bırakmanı veya
işlerimi senden başkasına havale etmeni beklemiyorum."
186
1053- Behdele b. Numeyr
der ki: Ben, Vasıt denilen yerde Yezid b.
Harun'un meclisinde
hadis yazardım. Ancak bana verilen ücret yetmez olmuştu. ZahidIerden bir adam
bana: "Bu sıkıntılı durumundan dolayı refaha çıkmak için bu şehirde kimden
yardım alacaksın?" deyince: "Yezid b. Harun'dan" karşılığını
verdim. Bunun üzerine adam öfkelenerek bana baktı ve: "O zaman vallahi
ihtiyacını karşılamayacak ve seni ümit ettiğine ulaştırmayacaktır" dedi.
Kendisine: "Niçin?" dediğimde şu karşılığı verdi: "çünkü
öncekilerin kitabında şöyle bir yazı okudum: Yüce Allah, Tevrat'ın bir
sahifesinde şöyle buyurmaktadır: "İzzetime, celalime, cömertliğime ve
kerametime yemin olsun ki benden başkasından uman her ümit sahibinin ümidini
kesinlikle ümitsizlikle sonuçlandıracağım, ona insanlar içinde zillet
elbisesini giydireceğim. Onu kapımdan ve bana vuslattan uzaklaştıracağım. Benim
kulum, zorluk zamanlarında benden başkasına mı umut bağlar? Halbuki zorluklar
Benim elimdedir. Benden başkasından mı umar? Kapılar kapalı ve anahtarları
elimde olduğu halde fakirlikte sultanların kapısını çalacak öyle mi? Oysa benim
kapım bana dua eden herkese açıktır. Kim kapımı çaldı da ona kapımı açmadım?
Kim bana dua edip benden istedi de ona vermedim?" Sonrasında uzunca bir
hadisi aktardı.
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(10/187).
1054- Leys b. Sa'd der
ki: Daha önce gözlerinin sağlam olduğunu gördüğüm İsmail b. Ukbe'yi ama olarak
gördüm. Sonra tekrar gözlerinin sağlam olduğunu gördüğümde, kendisine:
"Önce seni gözlerin görür bir şekilde gördüm. Sonra a'ma olarak gördüm.
Şimdi ise yine görüyorsun, öyle değil mi?" dediğimde: "Evet"
karşılığını verdi. Ona: "Bu nasıl oldu?" dediğimde ise şu karşılığı
verdi: "Rüyamda bana: ''Ey Yakın olan! Ey duaları kabul buyuran! Ey
duaları işiten! Ey dilediği kimseye lütufta bulunan!'' diye dua et"
denildi. Ben de bu şekilde dua edince, Allah bana gözlerimi bağışladı."
1055- Muhammed b. Yusuf
el-firyabi der ki: (Halife) Ebu Cafer elMansur, İsmail b. Umeyye'yi tutuklayıp
hapse götürülmesini emretti. Hapse götürülürken üzerinde: "Ey (nail
olduğum her nimeti bana gösteren) tek velinimetim! Ey yalnızlığımda dostum! Ey
sıkıntı (ve darlığımda tek sahibim,) en büyük hazırlığım" yazısı bulunan bir
duvar gördü. İsmail b. Umeyye sürekli olarak bu sözlerle dua etti ve sonunda
Ebu Cafer onu serbest bıraktı. Bir zaman sonra İsmail b. Umeyye o duvarın
yanına geldiğinde duvarın üzerinde hiçbir yazının bulunmadığını gördü.
1056- Said b. Anbese b.
Said der ki: Bir adamın Kibe'de oturup çakıl taşlarıyla oynayarak onları parmak
ucuyla (teker teker) fırlattığını gördüm. Attığı çakıl taşlarından biri geri
dönüp kulağına girdi. Ne kadar uğraştılarsa bir türlü çakıltaşını kulağından
çıkaramadılar. Bu adam bir gün otururken bir kişinin: 'Yoksa, darda kalana,
kendisine yakardığı zaman karşılık veren, başındaki sıkıntıyı gideren ve sizi
yeryüzünün sahipleri yapan mı? Allah'ın yanında başka bir tanrı mı? Pek kıt
düşünüyorsunuz"[NemI 62] ayetini okuduğunu işitti. Bunun üzerine
sıçrayarak yerinden kalktı ve: "Ey Rabbim! Karşılık veren (duaları kabul
buyuran) sensin. Sıkıntıda olan da benim. Beni bu sıkıntıdan kurtar" diye
dua edince çakıltaşı kulağından çıktı.
1057- İshak b. Abbad
el-Basri anlatıyor: Bir gece rüyamda bir kişinin:
"Malını kaybetmiş
kimseye yardım et" dediğini işittim. (Uyandım ve) yanımdakilere: "Bir
bakın bakalım komşularımızdan ihtiyaç sahibi olan kimse var mıdır?" dedim.
Onlar da: "Bilmiyoruz" deyince tekrar uyudum. Yine rüyamda bana:
"Malını kaybetmiş kimseye yardım etmeden uyuyorsun öyle mi!" denildi.
Bunun üzerine kalkıp hizmetçiye: "Bana katırımı hazırla" dedim. Katın
hazırladığında üç yüz dirhem alarak katıra bindim ve yola çıktım. (Katır
istediği yöne gidiyordu) çünkü ben dizgini bırakmıştım ... " Sonrasında
ravi yolculukta başından geçenleri anlattı ve şöyle devam etti: Sonunda katır
cenaze namazlarının kılındığı bir mescidin yanına geldi ve orada durdu.
Baktığımda bir adamın namaz kıldığını gördüm. Ancak benim orada olduğumu hissedince
çekip gitti. Ben kendisine yaklaşarak: "Ey Allah'ın kulu! Bu vakitte seni
bu yere getiren şey nedir?" dediğimde: "Ben hurma yapraklarıyla iş
yapan biri idim. Yüz dirhemlik malım vardı ve onu kaybettim. Bana iki yüz
dirhem borç lazım" dedi. Bunun üzerine ben de dirhemleri çıkardım ve:
"İşte sana üç yüz dirhem, bunları al" dedim. Adam dirhemleri alınca
kendisine: "Beni tanıyor musun?" dedim. O da: "Hayır
tanımıyorum" karşılığını verdi. Ona: "Ben İshak b. Abbad'ım. Eğer başına
bir musibet gelirse yanıma gel. Benim evim filan yerdedir" dedim. Bunun
üzerine adam: "Allah'ın merhameti üzerine olsun. Eğer başımıza bir musibet
gelecek olursa biz, bu vakitte seni evinden çıkarıp bize gönderene
sığınırız" karşılığını verdi.
1058- Üstad Ebu Ali
ed-Dekkak der ki: İlk zamanlarda bende göz ağrısı vardı. Ağrıdan dolayı hiç
uykum gelmiyordu. Bir ara bir anda olsa uykum gelmiş ve uyumuştum ki, birinin:
"Allah, kuluna yetmez mi?"[Zümer 36]
dediğini işittim. Uyandığımda gözümün ağrısı kesilmiştİ. Ondan sonra da
bende asla göz ağrısı olmadı.
1059- İmam Ebu Bekr b.
Furek der ki: Dini konudaki bir fitneden dolayı, tutuklu olarak Şirazi'ye
götürüldüm. Ancak çok üzüntülüydüm. Sabah vakti şehrin kapısına geldiğimizde ve
etraf aydınlandığında şehir kapısının yanında bir mescidin mihrabında: ''Allah,
kuluna yetmez mi?''[Zümer 36] yazılı olduğunu gördüm. Bunun üzerine içimden:
"Yakın bir zamanda bırakılacağım" dedim. Öyle de oldu ve beni izzet
içinde geri bıraktılar.
Tahric: İbn Asakir,
Tebyin Kezib el-Müfteri (233).
1060- Hişam b. Urve
babasından bildiriyor: Kadının biri Hz. Aişe'nin yanına gelir ve sık sık şu
beyitleri okurdu: "Gerdanlık olayının yaşandığı gün Rabbimin bizi
şaşırttığı bir gündür Bilmiş olun ki küfür beldesinden beni kurtaran yine
Rabbimdir."
Hz. Aişe kadına:
"Bu okuduğun beyit te neyin nesidir?" diye sorunca, kadın şu
karşılığı verdi: "Cahiliye döneminde bir gelinin hazırlanmasına şahid
oldum. Gelinin gerdanlığını çıkarıp bir kenara koyarak onu yıkanacağı yere
soktular. Çaylak kuşu gerdanlığın kırmızılığını görünce süzülüp onu aldı ve
gitti. Oradakiler (gerdanlığı bulamayınca) onu benim aldığımı söylediler. Hatta
edeb yerimi de dahil olmak üzere her yerimi aradılar. Bunun üzerine ben,
Allah'ın benim suçsuzluğumu ortaya çıkarması için dua ettim. Bu sırada çaylak
kuşu gerdanlığı getirip oradakilerin gözleri önünde ortalarına bıraktı.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Buhari) salat (ı/113).
1061- Halid er-Rab ai
anlatıyor: İçinde bin dirhem bulunan bir keseyle mescide girdim ve keseyi
direğin bir köşesi (dibi)ne koyup namaz kıldım. Keseyi mescidde unutup çıktım.
Diğer yıla kadar da aklıma gelmedi. Ancak diğer yıl o mescidde o direğin
yanında namaz kıldım ve keseyi orada unuttuğumu hatırladım. Bunun üzerine
keseyi bana geri döndürmesi için Allah'a dua ettim. Bir de baktım ki yanımda
yaşlı bir kadın: "Ey Allah'ın kulu! Ne diyorsun?" dedi. Ona:
"Geçen yıl direğin yanında kesemi unuttum" dediğimde bana keseyi
olduğu gibi geri getirdi.
1062- Talha b.
Ubeydillah b. Kureyz el-Huza'i bildiriyor: Adamın biri arkadaşlarıyla bir
gazvede iken kölesi atıyla birlikte esir alındı. Arkadaşları yollarına devam
etmek isteyince adam iki rekat namaz kılıp: "Allahım! Yerimi ve
arkadaşlarımın yolculuğa çıkmak üzere olduğunu görüyorsun. Allahım! Senin adına
yemin ederim ki kölemi ve atımı bana geri döndüreceksin" dedi. Dönüp
baktığında kölenin atına bağlı bir şekilde durduğunu gördü.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Mucıibi ed-Da'vat (3S).
Beyhaki der ki:
"Ebu Bekr b. Ebi'd-Dünya'nın Mucabiye'd-Da'vat (=Duası Kabul Görenler)
kitabında -ki, benim için bunlar, duası işitilenlerdir- bu yönde pek çok
rivayet vardır. Burada zikrettiklerimizden daha fazla malumat sahibi olmak
isteyenler söz konusu esere bakabilir."
1063- Ata anlatıyor:
Tavıls el-Yemani bana şu sözlerle geldi: "Ey Ata! Sana kapısını kapatan ve
örtüyü indiren birinden ihtiyacını istemekten sakın. Sen kıyamet gününe kadar
kapısı sana açık olandan istemeye bak. O, sana kendisinden istemeni emretti• ve
duana icabet etmeyi vaad etti."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (4/11).
1064- Muhammed b. Hamid
der ki: Ebu Bekr el-Verrak'a: "Bana beni insanlara yaklaştıracak bir şey
öğret" dediğimde: "Seni Allah'a yaklaştıracak şey (ihtiyacını) Allah'tan
istemendir. İnsanlara yaklaştıracak şey ise onlardan istememendir"
karşılığını verdi.
1065- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim Allah'tan
istemezse Allah o
kimseye öfkelenir" buyurdu.
Üstad Ebu'l-Kasım b.
Habib el-Müfessir'in şu beyti okuduğu nu işittim: "Allah'tan (dua edip)
istemezsen sana öfkelenir
Ademoğlu ise ondan
istediğin zaman öfkelenir."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Buhari 171 (685).
1066- Ebu'd-Derda'nın
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"O, her gün bir
iştedir"[Rahman 29] buyruğunu açıklarken: "Allah'ın günahları
bağışlamasi. sıkıntıları gidermesi ve bir topluluğu yüceltirken başka
toplulukları alçaltması kastedilmektedir" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Mace 1/73 (202).
1067- Ümmü'd-Derda'nın
bildirdiğine göre Ebu'd-Derda, Yüce Allah'ın: "O, her gün bir
iştedir''[Rahman 29] buyruğunu açıklarken: "Allah'ın günahları
bağışlaması, sıkıntıları gidermesi, dua eden kişinin duasını kabul buyurması ve
bir topluluğu yüceltirken başka toplulukları alçaltması kastedilmektedir"
dedi.
İsnadı zayıftır.
1068- Mücahid der ki:
Ubeyd b. Umeyr: "O, her gün bir iştedir''[Rahman 29] buyruğunu açıklarken:
"Esiri özgür bırakması, dua eden kişinin duasını kabul buyurması, hastayı
iyileştirmesi ve isteyene vermesi, işlerindendir" dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, Fesevi, el-Marife ve't-Tarih (3/147), Ebu Nuaym, Hilye (3/272) ve
Taberi, Tefsır (27135),
1069- Ebu'l-Abbas
el-Esam şu beyitleri söylemiştir: "Güzel bir sabırla refah ne kadar hızlı
gelir İşlerinde Allah'a sadık olan kurtuluşa erişir Kim Allah'tan korkarsa ona
hiç bir kötülük bulaşmaz Kim Allah 'tan ümit ederse umduğundan uzakta kalmaz."
Bölüm
Halimi der ki: Kişi
Allah'tan ümit ederse büyük olsun, küçük olsun Allah'tan her ihtiyacını
isteyebilir. Çünkü her şey Allah'ın elindedir. Kendisinden başka ihtiyaçları
gideren yoktur. Zira Yüce Allah: ''Bana dua edin ki duanıza icabet edeyim. Bana
kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme
gireceklerdir"[Mü'min 60] buyurmuştur.
1070- Nu'man b. Beşir
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz ki dua,
ibadetin özüdür" buyurduğunu ve sonra: ''Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua
edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar
aşağılanarak cehenneme gireceklerdir"[Mü'min 60] ayetini okuduğunu
işittim.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Buhari sh. 185 (714).
1071- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah katında duadan daha
üstün bir şey yoktur" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Buhari sh. 185 (713).
1072- Evzai der ki:
"Allah katında duanın en üstünü ısrarla istemek ve kendisine
yalvarmaktır.''
Ravileri güvenilirdir.
Evzai'den bu şekilde
rivayet edilmiştir ve sahih olanı budur (yani onun sözü olmasıdır).
1073- Hz. Aişe (r.anha)
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Şüphesiz ki Allah ısrarla
dua edenleri sever'' buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, ancak isnadı illetlidir. Fesevi, el-Ma'rife (2/431), İbn Adiy,
el-Kamil (7/2621) ve Ukayli, ed-Duafa (4/452).
Bakiyye b. el-Velid
''Evzai bize bildirdi'' demiştir ki, yanlıştır.
Bunu Ebu'l-Hüseyn b.
el-Fadl, "Abdullah b. Cafer - Yakub b, Süfyan - Süleyman b. Seleme
el-Hımsi - Bakiyye - Yusuf b. es-Sefr" kanalıyla Evzai'den rivayet
etmiştir.
Yakub der ki:
"Yusuf, Beyrutludur. Rivayetleri de ancak kendi durumu hakkında bilgi
edinmek ve rivayetlerinin zayıflığını belirtmek maksadıyla yazılabilir."
1074- Muvarrik el-İdi
der ki: "Mümine, denizde bir tahta üzerinde olan ve Allah'ın kendisini
kurtarması ümidiyle: ''Ey Rabbim! Ey Rabbim!'' diyen kişiden başka bir misal
bulamadım."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Zühd (305).
1075- Ebu Bekr b. İshak
el-Fakih es-Sıbği anlatıyor: Rüyamda içinde Ömer b. el-Hattab'ın da bulunduğu
bir avluda idim. İnsanlar etrafında toplanmış kendisine sorular soruyordu. Ömer
b. el-Hattab onlara cevap vermem için bana işaret etti. Bunun üzerine sürekli
olarak bana soruluyor ve ben her cevap verişimde Ömer: "İsabet ettin,
devam et" diyordu. Soru sormaları bitince, ben: "Ey Müminlerin emiri!
Dünyadan kurtuluş ve ondan çıkış yolu nedir?" dediğimde bana parmağıyla
işaret ederek: "Duadır" dedi. Bu soruyu tekrar ettiğimde tevazu
içinde rükliya varır gibi eğildi ve yine: "Duadır" karşılığını verdi.
Yine bu soruyu tekrar ettiğimde yine tevazu içinde rükliya varır gibi eğildi
ve: "Duadır" karşılığını verdi.
1076- Selman der ki:
Allah, Hz. Adem'i yarattığı zaman şöyle buyurdu: "(Ey kulum! Üç şey vardır
ki) biri benim, biri senindir. Biri de ikimizin arasındadır. Benim olan, bana
ibadet etmen ve bana hiçbir şeyi ortak koşmamandır. Senin olan ise, amelindir,
onunla seni cezalandırır (veya ödüllendiririm). Eğer bağışlarsam bağışlamak ve
merhamet etmek benim şanımdandır. İkimizin arasında olan ise istemek ve dua
etmek senden, icabet edip vermek te bendendir."
Mevküf bir hadistir.
Zaide b. Ebi'r-Rukad
bunu Ziy:1d en-Numeyrı kanalıyla Enes b. Malik'ten, o da Resulullah'tan
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kudsi bir hadis olarak aktarmıştır.
Salih el-Murrı, Enes
kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet etmiş ve:
"Biri de seninle kullarım arasında olandır. Seninle kullarım arasında
olan, insanların sana nasil davranmasını istiyorsan, senin de onlara öyle
davranmandır" ziyadesinde bulunmuştur.
1077- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yakın zamanda öyle bir
fitne çıkacak ki, insanları o fitneden Allah'tan başka hiç kimse veya boğulmak
üzere olan kimsenin yakarışı gibi bir duadan başka hiç bir şey
kurtaramayacaktır" buyurdu.
İsnadı zayıftır.
Said'in rivayetinde:
"Ebu Akil'in, Leys oğullarından Yakub b. Seleme kanalıyla bildirdiğine
göre" şeklindedir.
Bize rivayet olunduğuna
göre Huzeyfe bunu merfU olarak: "Üzerinize öyle bir zaman gelecek ki ondan
sadece boğulmak üzere olan kimsenin yakarışı gibi dua eden kimseler
kurtulacaktır" şeklinde aktarmıştır.
1078- Huzeyfe der ki:
"Üzerinize öyle bir zaman gelecek ki hiç kimse kurtulamayacaktır.
Kurtulanlar da ancak boğulmak üzere olan kimsenin yakarışı gibi dua eden
kimseler olacaktır."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Hakim, Müstedrek (I/S07, 4/425).
1079- Enes b. Malik der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden biri Rabbinden bütün
ihtiyaçlarını istesin. Hatta kopan ayakkabı bağını bile" buyurdu.
Tahric: İsnadı hakkında
söz vardır. Tirmizi (4/92).
Katan b. Nuseyr bunu müsned
(merm) olarak rivayet ederken başkaları mürsel olarak rivayet etmiştir.
Ebu Sa'd el-Malini,
"Ebu Ahmed b. Adiy - Abdullah b. Muhammed elBeğavi - el-Kavariri -
Sabit" kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun
aynısını aktarmıştır. Bir adam el-Kavariri'ye: "Yaşlı biri bunu Cafer
kanalıyla Sabit'ten, o da Enes'ten zikretmektedir" dediğinde: "Bu,
batıldır" karşılığını verdi.
1080- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden biri Rabbinden bütün
ihtiyaçlarını istesin. Hatta kopan ayakkabı bağını bile. Zira onun müyesser
kılmadığı müyesser olmaz" buyurdu.
İsnadı zayıftır.
İsnadı güçlü değildir.
Daha önce güçlü bir isnadla geçmişti. Ayrıca Hz. Aişe kanalıyla mevkuf olarak
aktarılmıştır.
1081 - Hz. Aişe der ki:
"Her şeyde Allah'ın (işinizi) müyesser kılmasını isteyin. Hatta (kopan)
ayakkabı bağınızda bile. Zira Allah'ın müyesser kılmadığı bir iş müyesser
olamaz."
Tahric: İsnadında
tanımadığım bir ravi vardır. İbnu's-Sünni; Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle 108 (357).
1082- Bekr b. Abdillah
el-Muzem der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'tan
bütün ihtiyaçlarınızı isteyiniz. Hatta tuzu bile" buyururdu.
Bu şekilde mürsel olarak
rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadında tanımadığım
bir ravi vardır ve mürsel bir hadistir.
1083- Enes b. Malik der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ömrünüz boyunca
hayri dileyin ve Allah'ın rahmetinin esintilerine karşı açık olun. Zira
Allah'ın kullarından dilediğine ihsan ettiği rahmet esintileri vardır.
Allah'tan kusurlarINızı örtmesini ve korkularınızı gidermesini isteyİn. "
Tahric: İsnidı zayıftır.
Beyhaki, el-Esma ve's-Sifat (sh. 191), Taberani, M. el-Kebir 1/2S0 (720), Ebu
Nuayın, Hilye (l/221, 3/162) ve İbn Ebi Şeybe,Musannef(13/309).
1084- Bu hadis başka bir
kanalla da rivayet olunmuştur.
Tahric: İsnidı zayıftır.
Taberani, M. el-Kebir 1/2S0 (720) ve Ebu Nuayın, Hilye (3/162).
1085- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ömrünüz boyunca
hayn dileyin ... ''
Tahric: İsnadında meçhul
bir ravi vardır. Beyhaki, Zühd (733).
Sonrasında ravi, söz
konusu hadisi sonuna kadar zikreder ki mahfüz olan rivayet daha önceki değil
budur (yani Ebu Hureyre rivayeti).
1086- Abdullah b. Mes'ud
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'In lütfundan
isteyiniz. Zira Allah lütfundan istenilmesini sever. ibadetlerin en üstünü de
sıkıntının giderilmesini beklemektir" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 5/565 (3571).
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
DUA HAKKINDA
BİLENMESİ GEREKENLER