9.ŞU’BE: Müminlerin Ebedi
Yerlerinin Cennet, Kafirlerin İse Cehennem Olması(na İnanmak) |
Kabir Azabı |
Kafir olsun, mümin olsun
kıyamet gününde azaba maruz kalacak kişiler ile azaba maruz kalmayacak olan
kişilerin melekler tarafından ruhunun alınması, ruhunu teslim etme şekli ve
gömüldükten sonra da ruhunun göreceği şeyler farklı olur.
Yüce Allah şöyle
buyurur: ''Şüphesiz ''Rabbimiz Allah'tır'' deyip de, sonra dosdoğru olanlar var
ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: ''Korkmayın,
üzülmeyin, size (dünyada iken) vaad edilmekte olan cennetle sevinin! Biz dünya
hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız. Çok bağışlayan ve çok merhametli
olan Allah'tan bir ağırlama olarak, orada canlarınızın çektiği her şey var,
istediğiniz her şey orada sizin için var''[Fussilet 30-32] Mücahid bunun
kişinin ölüm anında gerçekleşeceğini söylemiştir.
Tahric: Suyuti,
ed-Dürrü'l-Mensur (7/323).
Kafirler konusunda da:
"Melekler, kafirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve ''Haydi tadın
yangın azabını'' diyerek canlarını alırken bir görseydin"[Enfal 50]
buyurmuştur. Melekler kafirlere bunu, yangın azabına maruz kalacaklarını ima
ederek söylerler. Yine şöyle buyurmuştur: "Allah'a karşı yalan uyduran
veya kendine bir şey vahyedilmemişken, "Bana vahyolundu" diyen, ya da
"Allah'ın indirdiğinin benzerini ben de indireceğim" diye laf eden
kimseden daha zalim kimdir? Zalimlerin şiddetli ölüm sancıları içinde
çırpındığı; meleklerin, ellerini uzatmış, "Haydi canlarınızı kurtarın!
Allah'a karşı doğru olmayanı söylediğiniz ve onun ayetlerinden kibirlenerek yüz
çevirdiğiniz için bugün aşağılayıcı azap ile cezalandırılacaksınız" diyecekleri
zaman hallerini bir görsen!"[En'am 93]
Bu ayetler, kafirlerin
ruhlarının acı çektirilerek alındığına, bunun yanında ölüm sonrasında maruz
kalacakları azabı da bildiklerine işaret etmektedir. Buna karşılık müminlerin
canlarının kolay bir şekilde, acı çektirmeden alındığına, içinde ebedi olarak
kalacakları nimetleri ve güven ortamını bildiklerine de delalet etmektedir.
Yüce Allah bu konuda: "Allah, iman edenleri hem dünya hayatında, hem de
ahirette sabit bir sözle sağlamlaştırır, zalimleri ise saptırır. Ve Allah
dilediğini yapar''[İbrahim 27] buyurmuştur.
Bera b. Azib(1) ile Ebu
Hureyre'den(2) bize bildirildiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), kabir sorgusu sırasında müminin sabit bir sözle sağlamlaştırılacağını
söylemiştir. Hz. Aişe kanalıyla da Hz. Peygamber'den {Sallallahu aleyhi ve
Sellem} benzeri rivayet edilmiştir. ibn Abbas'ın da(3) bu ayeti tefsir ederken
benzerini söylediği bize bildirilmiştir.
Tahric: (1): Buhari
(2/101, 5/220) ve Müslim (3/2201); (2): Hakim (1/379-380); (3): Taberi, Tefsir
(13/216)
Yüce Allah: "Onlar
sabah akşam o ateşe sunulurlar. Kıyametin kopacağı gün de: ''Firavun ailesini
azabın en çetinine sokun'' denilecek"[Mü'min 46] buyurur. Mücahid,
"Sabah akşam"[Mü'min 46] ifadesini açıklarken: ''Dünya hatayı sürdükçe"
demiştir. Katade ise: ''Azarlamak, cezalandırmak ve aşağılamak için onlara:
''Ey Firavun ailesi! işte sizin kalacağınız yer burasıdır!'' denilir"
demiştir.
Yüce Allah, münafıklar
konusunda: "Onlara iki defa azap edeceğiz. Sonra da büyük bir azaba
itileceklerdir''[Tevbe 101] buyurmuştur. Katade bunu açıklarken: ''Bu iki
azaptan biri kabirde, biri de cehennem ateşindedir" demiştir. Yüce Allah,
Kur'an'dan yüz çevirenler hakkında: "Her kim de benim zikrimden
(Kur'an'dan) yüz çevirirse mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet
gününde kör olarak haşrederiz"[Taha 121] buyurur. Merfu ve mevkuf olarak
Ebu Said el-Hudr(1), Ebu Hureyre(2), ibn Mes'ud(3) ve ibn Abbas'tan bu ayetteki
azabın kabir azabı olduğu bize bildirilmiştir.
Tahric: (1): Hakim
(2/381); (2): Hakim (1/379- 380); (3): Taberani, M. el-Kebir 9/266 (9143)
Yine bize bildirildiğine
göre Ata, "İşte o zaman sana hayatın da, ölümün de katmerli acılarını
tattırırdık''[İsra 75] ayetini açıklarken: ''Ölümün katmerli acısı kabir
azabıdır" demiştir. Bize bildirildiğine göre ibn Abbas, "Şüphesiz
zulmedenlere bundan önce de bir azap vardır''[Tur 47] ayetini açıklarken:
''Kıyamet günündeki azaptan önce kabir azabı vardır" demiştir.
Azabu'l-Kabr isimli
eserimizde bu konuda yeterince rivayet zikrettik.
Burada da sadece
maksadımızı anlatacak kadarını zikredeceğiz. Muvaffakiyet Allah'tandır.
390- Bera. b. Azib
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Ensar'dan bir
adamın cenazesine katıldık. Mezara vardığımızda henüz kabrin ialıdi
yapılmamıştı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturonca biz de onun
çevresinde sessiz ve hareketsiz bir şekilde oturduk. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) elindeki bir çöpie yeri karıştırıyordu. Bir ara başını
kaldırıp şöyle buyurdu: "Kabir azabından Allah'a sığınırım! Mümin kulun
dünyadan ayrılıp ahirete gitme vakti gelince gökten yanına yüzleri beyaz ve
güneş ışığını andıran melekler iner. Yanlarında cennet kokularından bir koku ve
cennet kefenlerinden bir kefen getirirler. Bu melekler ruhu alınacak kişinin
gözünün görebileceği en uzak noktada otururlar. Ardından ölüm meleği yanına
gelip başucuna oturur ve: ''Ey temiz olan ruh! Çıkıp Allah'ın affına ve
rızasına kavuş'' der. Bunun üzerine su kabından bir damlanın akması gibi ruh
vücuttan akıp çıkar. Melek bu ruhu alınca elinde bir an bile bekletmeden hemen
kefenin ve kokunun içine koyar. O ruhtan, yeryüzündeki en güzel miskin kokusu
gibi bir koku çıkar ve melekler bu ruhu alıp yukan çıkarlar. Uğradıkları her
bir melek topluluğu onlara: ''Bu güzel koku kimden geliyor?'' diye sorar. Onlar
da dünyada iken onun kullandığı en güzel ismini Zikrederek: ''Filan oğlu
falandan'' derler.
Nihayet onunla birlikte
dünya semasına ulaşırlar. Dünya semasının kapısı açılınca her semanın mukarreb
melekleri ona bir sonraki semaya kadar eşlik ederler. Yedinci kat semaya
ulaştırdıklarında Yüce Allah: ''Bu kulumun amelini yedinci kat semadaki
illiyyun'a yazın ve kendisini tekrar toprağa koyun. Zira ben onları topraktan
yarattım, toprağa döndüreceğim ve onları tekrar oradan dirilteceğim'' buyurur.
Bu şekilde ruhu tekrar bedenine geri konulur.
Ardından iki melek gelip
onu oturturlar ve: ''Rabbin kim?'' diye sorarlar. O: ''Rabbim Allah'tır''
cevabını verince, ona: ''Dinin nedir?'' derler. O: ''Dinim islam'dır''
karşılığını verince, ona: ''Size gönderilen şu adam kimdir?'' diye sorarlar. O:
''O, Allah'ın Resulü'dür'' cevabını verince, ona: ''Böyle olduğunu nereden
biliyorsun?'' diye sorarlar. O: ''Bunu Allah'ın Kitab'ında okudum, ona inanıp'
tasdik ettim'' diye cevap verince, semadan: ''Kulum, doğru söyledi. Altına
cennetten bir yaygı serin, cennetten giydirin ve cennetten ona doğru bir kapı
açın'' diye bir ses gelir. Açılan bu kapıdan da cennetin kokusu ve esintisi
kabrine kadar gelir. Kabri gözünün alabildiğinde geniş tutulur.
Sonra yanına güzel yüzlü
ve hoş kokulu bir adam gelip: ''içinde bulunduğun bu duruma sevin! Sana vaad
edilen gün işte bu gündür'' der. Kabirde olan bu kişi ona: ''Sen kimsin?
Yüzünde hayırlı bır ifade var'' deyince, adam: ''Ben senin salih amelinim''
diye cevap verir. Bunun üzerine kabrindeki kişi: ''Ey Rabbim! Kıyameti kopar!
Rabbim! Kıyameti kopar ki aileme ve malıma döneyim'' demeye başlar.
Kafir kulun ise dünyadan
ayrılıp ahirete gitme vakti gelince gökten yanına yüzleri simsiyah olan ve
yanlarında kefen olarak çullar bulunan melekler iner. Bu melekler ruhu alınacak
kişinin gözünün görebileceği en uzak noktada otururlar. Ardından ölüm meleği
yanına gelip başucuna oturur ve: ''Ey pis olan ruh! Allah'ın öfkesi ve
kızgınlığına çık!'' der. Ruh cesedinde dağılır. Ölüm meleği ruhunu bedeninden,
dikenli şişin ıslak yünün içinden çekilmesi gibi damarlan ve sinirleriyle
birlikte çıkanp alır.
Ardından bu ruhu alıp
getirdikleri çulların içine koyarlar. O ruhtan, yeryüzündeki en pis leşin
kokusu gibi bir koku çıkar ve melekler bu ruhu alıp yukan çıkarlar. Uğradıkları
her bir melek topluluğu onlara: ''Bu pis ruh kimin?'' diye sorar. Onlar da
dünyada iken onun kullandığı en çirkin ismini Zikrederek: ''Filan oğlu falanın
ruhu'' derler. Dünya semasına ulaştıklarında kapısının açılmasını isterler, ama
semanın kapısı açilmaz."
Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Göğün kapıları onlara açılmaz. Onlar, deve
iğne deliğinden geçinceye kadar cennete de giremezler! Biz suçluları işte böyle
cezalandırırız"[A'raf 40] ayetini okudu ve şöyle devam etti: "Yüce
Allah: ''Bunun amelini, yerin yedi kat altında bulunan Siccin'e yazın ve
kendisini tekrar toprağa koyun. lira ben onları topraktan yarattım, toprağa
döndüreceğim ve onları tekrar oradan dirilteceğim'' buyurur. Bu şekilde ruhu
toprağa atılır."
Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a ortak koşan kimse, gökten düşüp de
kuşların kaptığı veya rüzgarın bir uçuruma attığı şeye benzer"[Hac 31]
ayetini okuyup şöyle devam etti: "Bu kişinin ruhu bedenine iade edilir.
Sonra iki melek gelip
kendisini oturtarak: ''Rabbin kimdir?'' diye sorarlar. O: ''Ee Eee bilmiyorum'' cevabını verir. Onlar:
''Dinin nedir?" diye sorunca, o: ''Ee
Eee bilmiyorum'' cevabını verir. Onlar: ''Size gönderilen şu adam
kimdir?'' diye sorunca, o yine: ''Ee ... Eee .,. bilmiyorum'' cevabını verir.
Bunun üzerine semadan: ''Kulum yalan söyledi. Onun kabrini ateşten döşeyin ve
cehennemden ona doğru bır kapı açm'' diye bir ses gelir. Açılan bu kapıdan
cehennem in sıcağı ve yakıcı havası kendisine gelmeye başlar. Kabri kendisine
öyle bir daraltılır ki kaburga kemikleri birbirine girer.
Ardından yanma çirkin
yüzlü ve pis kokulu bir adam gelir ve: ''Seni, üzüleceğin bir şeyle müjdelerim.
işte sana vaad edilen gün bu gündür'' der. Kafir: ''Sen kimsin? Yüzünde kötü
bir ifade var'' diye sorunca, adam: ''Ben senin pis olan amelinim'' karşıliğını
verir. Bunun üzerine kafir: ''Rabbim! Kiyameti koparma! Rabbim! Kiyameti koparma!''
demeye başlar."
Tahric:
Ravilerigüvenilirdir. Buhari (2/92,102) ve Müslim (3/2200-2201)
Beyhaki der ki: İsnadı
sahih bir hadistir. Aynısını Ebu Hureyre, Ebu Said el-Hudri, Enes b. Malik,
Esma birıti Ebi Bekr ve başkaları kanalıyla da Resulullah'tan {Sallallahu
aleyhi ve Sellem} zikretmiştik.
391- Aynısını eksik ya
da fazlasıyla İsa b. el-Müseyyeb, Adiy b. Sabit kanalıyla Beri'dan, o da Hz.
Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet etmiştir. Bu rivayetinde
sorgu için gelen iki meleğin de adını zikrederek şöyle der: " ... Geri
kabrine konulduğu zaman yanına dişleri toprağı yaran, dudakları yere değen,
sesleri şimşek çakması gibi olan, bakışları yıldırımları andıran Münker ve
Nekir gelir. Onu oturtup: ''Sen! Rabbin kim?" diye sorarlar ... "
Sonrasında ravi hadisi aktarır. Kafırin sorgusunu anlatırken de şöyle der:
" ... Yanına dişleri toprağı yaran, dudakları yere değen, sesleri şimşek
çakması gibi olan, bakışları yıldırımları andıran Münker ve Nekir gelir. Onu
oturtup: ''Sen! Rabbin kim?'' diye sorarlar. Kafir: ''Bilmiyorum'' karşılığını
verir. Bunun üzerine kabrin bir tarafından: ''Bilemeyesice!'' şeklinde bir ses
işitilir. Ona demirden bir balyozla öyle bir vururlar ki doğu ile batı arasında
ne kadar insan varsa uğraşsalar bu balyozu yerinden oynatamazlar. Bu balyoz
vuruşuyla kabrinde ateşler tutuşur ve kabri öyle daraltılır ki kaburgalan
birbirine girer. "
Tahric: İsnadı zayıftır.
Müslim (1/410,624) ve Buhari (2/102,103,7/159).
Beyhaki der ki: Ömer b.
el-Hattab'tan gelen rivayette de iki meleğin ismi bu şekilde zikredilmiştir.
Sabit bir hadisle de
bize bildirildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kabirlerde sorguya
çekileceğiniz bana bildirildi" buyurmuştur.
Yine Esma binti Ebi
Bekr'den bize bildirildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Deccal fitnesine yakın kabirlerinizde de fitneye (sorguya) maruz
kalacağınız bana vahyedildi" buyurmuştur.
Yine birçok rivayette
bize bildirildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kabir aza bı
ile sorgusundan Allah'a sığınırdı.
392- Nafi'nin, İbn
Ömer'in karısı Safiyye kanalıyla Hz. Aişe'den naklen bildirdiğine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kabrin öyle bir sıkıştırması
var ki bundan kurtulan olsaydı bu kişi Sa 'd b. MuCiz olurdu" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Nesai, Sünen (4/100)
Beyhaki der ki: Başka
bir hadisle bize bildirildiğine göre Sa'd, küçük abdestini bozarken sidiğin
üzerine bulaşmasını önemsemediği için bu duruma maruz kalmıştır. Mümin ve
katirin canının alınması konusunda gelen hadislere bakınca hadislerde geçen
nefis'ten kastın ruh olduğu ve ikisinin de aynı anlamda kullanıldığı
anlaşılmaktadır. Kişinin de yaşaması için bedeninin olması şart değildir. Zira
Yüce Allah diledikten sonra bedenin tümüne veya bir kısmına hayat verip kalan
kısmını dilediği bir vakte kadar azaba maruz bırakabilir. Bize düşen ise
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yüce Allah'tan bildirdiği ve
getirdiği şeylere teslim olmaktır. Muvaffakiyet Allah'tandır.
393- Hz. Osman'ın
azatlısı Hani der ki: Osman b. Affan bir mezarın başında durduğu zaman
sakalları ıslanana kadar ağlardı. Ona: "Cennet ile cehennem
zikredildiğinde ağlamıyorsun da kabirden dolayı mı ağlıyorsun?" denilince
şu karşılığı verdi: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kabir,
ahiretin ilk konaklama yeridir. Kişi ondan kurtulduğu zaman gerisi ondan daha
kolay olacaktır. Ancak buradan kurtulamadığı zaman sonrası daha da zor
olacaktır'' buyurdu. Yine: ''Vallahi ne kadar ürkütücü manzara gördüysem mezar
bana daha ürkütücü gelmiştir'' buyurdu."
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 4/553 (2308) ve İbn Mace 2/1426 (4276)
394- Ebu Eyyub
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Güneş battıktan sonra
dışarıya çıktı ve (duyduğu bazı sesler üzerine): "Bu sesler kabirlerinde
azab gören Yahudilerin sesidir" buyurdu.
Buhari ile Müslim,
Sahih'lerinde farklı kanallarla Şu'be b. el-Haccac'tan aktarmışlardır.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Buhaıi (2/102) ve Müslim (3/2200)
395- Hz. Ali der ki:
Tekasur suresi nazil olana dek kabir azabının varlığı konusunda şüphe edip
dururduk."
Hüseyn b. Abdilevve! de
bunu Hakkam b. Müslim'den rivayet ederek mutabaat etmiştir.
Tahric: Ravileri
güvenirlidir. Tirmizi 5/447 (3355)
396- Meymun b. Meysere
der ki: Ebu Hureyre'nin biri sabah, biri de akşam olmak üzere iki çığlığı
vardı. Sabahın ilk saatlerinde: "Gece gidip gündüz geldi ve Firavun'un
ailesi cehennem ateşine maruz kaldı" diye bağırırdı. Sesini duyan her bir
kişi de cehennem ateşinden Allah'a sığımrdı. Akşam olduğu zaman da:
"Gündüz gidip gece geldi ve Firavun'un ailesi cehennem ateşine maruz
kaldı" diye bağırırdı. Sesini duyan her bir kişi de cehennem ateşinden
Allah'a sığımrdı.
Tahric: Senedinde durumu
bilinmeyen bir kişi vardır. Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (7/291)
397- Bilal b. Sa'd der
ki: Kabir her gün: "Ben gurbet eviyim! Kurtların ve yalnızlığın eviyim!
Ben ya cehennem çukurlarından bir çukur ya da cennet bahçelerinden bir
bahçeyim" diye seslenir. Kıyamet gününde de kıyamete: "Ey ateş! Pişir!
Ey ateş! Yak! Ey Ateş! Ye ama öldürme!" diye seslenilir.
Mümin lahdine konulduğu
zaman yer altında ona: "Vallahi üzerimdeyken seni severdim! Şimdi
içimdeyken nasıl sevmeyeyim! Bana izin verildiği zaman sana ne yapacağımı
göreceksin" der. Sonra gözünün alabildiği kadar genişler. Kafır ise
mezarına konulduğu zaman ona: "Vallahi üzerimde yürürken seni sevmezdim!
Bana izin verildiği zaman sana ne yapacağımı göreceksin" der. Sonra onu
öyle bir sıkar ki kaburgaları birbirine girer.
İsnadı zayıftır.
398- Muhammed b. Kab
el-Kur azi der ki: "Mümin yaşamının sonuna geldiği zaman ölüm meleği
yanına gelir ve: ''es-Selamu aleyke, ey Allah'ın dostu! Yüce Allah'ın sana
selamı var'' der."
Yezid der ki: Ardından
Muhammed: ''Melekler onların canlarını iyi kimseler olarak alırken, ''Selam
size! Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete'' derler"[Nahl
32] ayetini okudu.
İsnadı zayıftır.
399- Mihracan el-Abid
der ki: Abdullah b. el-Mübarek'e ''Ona kavuşacakları gün müminlere yönelik
esenlik dileği Selam'dır''[Ahzab 44] ayeti sorulduğu zaman, Muhammed b.
Malik'ten naklen, Bera b. Azib'in: "Ölüm meleğiyle karşılaştıklarında
canını aldığı her bir mümin ona selam verir" dediğini bize aktardı.
Tahric: Senedinde
tanımadığun bir kişi vardır. Hakim (2/351-352), İbn Ebi Şeybe (13/367) ve
Taberl,Tefsir (14/101).
Beyhaki der ki: ''Bu
ayet in başka konuda olduğunu söyleyenler de vardır.
Bu konudaki rivayetler
"Rüyetullah" konusu içinde zikredilmiştir. Allah bizleri günahlardan
korusun.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın: