ŞUABU’L-İMAN

8.ŞU’BE: MAHŞER’E İMAN

 

Haksızlıklarda Kısas

 

338- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müflis kimdir biliyor musunuz?" diye sorunca: "Müflis, parası ve malı olmayan kişidir" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber {Sallallahu aleyhi ve Sellem} şöyle buyurdu: "Ümmetimden asıl müflis olan kişi. kıyamet gününde namazlarını kılmış, oruçlarını tutmuş, zekatını vermiş bir şekilde gelmesine rağmen şunun onuruna dil uzatmiş. şuna iftira atmış, şunun malını yemiş, haksız yere şunun kanını dökmüş, şuna vurmuş bir şekilde huzura çikan kişidir. Orada hakkına girdiği her bir kişi bu hakkını onun iyiliklerinden alarak karşılar. Haklarını tamamıyla ödemeden iyilikleri biterse karşı tarafm günahlarından almıp kendisine yüklenir ve bu şekilde cehennem ateşine atılır. "

 

Müslim(3/1997), Sahih'te Kuteybe'den aktarmıştır.

 

Hadis sahihtir.

 

Beyhaki der ki: Ilimanın artması ve eksilmesi konusu içinde bu hadisi açıklamasıyla birlikte zikretmiştik. iman konusunda kötülügün iyiliği yok etmeyeceğini düşünenler bu hadisin açıklamasında şöyle der: ''Böylesi bir durumda adamın hasmına kötülüklerine karşılık gelecek kadarıyla iyiliklerinden verilir, ancak iyiliklerinin tümü bitmez. Zira iyiliklerinin sevabının sonu yoktur. Hasmına yaptığı kötülüklerin bir sonu oldugu gibi bu kötülüklerin cezasının da bir sonu vardır. Sonu olan şey de sonu olmayan şeyin karşılığı olamaz. "İyilikleri biterse" ifadesinde iyiliklerinin normal karşılığının bitmesidir. Bu durumda hasmının hakkı iyiliklerinin fazladan yazılan sevabıyla karşılanır. En doğrusunu da Allah bilir."

 

 

 

339- Ebu Said bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Biz onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı otururlar''[Hicr 47] ayetini açıklarken şöyle buyurdu: "Müminier, Sırat köprüsü üzerindeyken cennet ile cehennem arasında bir kemerin üzerinde durdurulurlar. Orada dünyadayken birbirlerine yaptıkları haksızlıklardan dolayı her biri diğerinden hakkını alır. Bu şekilde arınıp temizlendikten sonra cennete girmelerine izin verilir. Vallahi her biri cennetteki yerini, dünyadaki evini bildiği gibi tanıyıp bulur.

 

İsnadı sahihtir.

 

Katade der ki: "Bunlara en çok Müzdelife'de toplanan ve oradan ayrılan kişilerin (hacıların) benzediği söylenir."

 

Buhari(7/197), Sahlh'te Salt b. Muhammed kanalıyla Yezid b. Zuray'dan zikretmiştir.

Beyhaki der ki: ''Temizlenip arınmalarından kasıt, hasımlarının onlardan razı olmasıdır. Hasımlarının razı olması da ancak haksızlıklarda kısasın yapılmasıyla olur. Daha önce Ebu Hureyre'den gelen rivayet de bunu ifade etmektedir. Ya da temizlenip arınmalan, Yüce Allah'ın mazlum olan kişiye ugradıgı haksızlıktan daha hayırlı olanı vermesiyle ve rahmetiyle de haksızlık edeni affetmesiyle olur. Bir sonraki rivayet de bu yöndedir."

 

 

 

340- Abbas b. Mirdas anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Arefe akşamı ümmetine bağışlanmaları ve rahmete nail olmaları için çokça dua etti. Yüce Allah bu duasına: "Bunu yapacağım ve birbirlerine karşı yaptıkları haksızlıklar dışında benimle onlar arasında olan günahlarını bağışlayacağım" karşılığını verince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Rabbim! Dilersen mazluma zulme uğradığı şeyden daha hayırlısını verebilir, zalimi de bağışlayabilirsin" buyurdu. O akşam duası sadece bu şekilde karşılık buldu. Müzdelife'de sabahladığında bu duasını yineledi. Yüce Allah bu duasına: "Onları bağışladım" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tebessüm edince ashabdan bazıları: "Ey Allah'ın Resulü! Bu saat senin gülebileceğin bir saat değil, neden güldün?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu karşılığı verdi: "Allah düşmanı iblis'in haline güldüm. Yüce Allah'ın ümmetim hakkındaki duamı kabul edip zalimleri de bağışlayacağını öğrenince toprak alıp başına saçmaya, feryat figan etmeye başladı.

 

Tahric: Senedinde tanınmayan bir kişi vardır. İbn Mace 2/1002 (3013)

 

 

Beyhaki der ki: Bu hadisin pek çok şahidi vardır ve el-Ba's isimli eserimizde bunları zikrettik. Şayet şahitleriyle birlikte sahih ise hüccet bir hadistir. Sahıh değilse de bu konuda Yüce Allah'ın ''Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalanları ise dilediği kimseler için bağışlar"[Nisa 48] buyruğu vardır. Birbirlerine zulümleri de şirkten daha hafiftir.

 

 

 

341- Sabit bir hadisle Zeyd b. Vehb'in bildirdiğine göre Ebu Zer şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cebrail yanıma geldi ve ümmetimden Allah'a şirk koşmadan ölenlerin cennete gireceğini söyledi" buyurdu. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Zina edip hırsızlık yapmış olsa da mı?" diye sorduğumda: "Zina etmiş, hırsızlık yapmış olsa da!" buyurdu.

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari, Sahih'te Amr b. Hafs'tan; Müslim de A'meş'ten ve ondan başka birçok kanaldan aktarmıştır.  -- Tahric: Buhari (7/43,137,3/81,82,2/69) ve Müslim (1/95)

 

 

Beyhaki der ki: Aynısını Ebu'l-Esved ed-Düeli, Ebu Zer'den bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "La ilahe illallah diyen ve bu şekilde ölen kul cennete girer" buyurdu. Ona: "Zina edip hırsızlık yapmış olsa da mı?" diye sorduğumda: "Zina etmiş, hırsızlık yapmış olsa da! Ebu Zer istemese de!" buyurdu."

 

Bunu Buhari ile Müslim, Sahih'lerinde aktarmıştır. Bu hadisin Ebu'd-Derda, Osman b. Aftan, Abdullah b. Mes'ud, Ubade b. es-Samit, Cabir b. Abdillah ve başkalarından rivayet edilen şahitleri vardır. Bu hadisler ile Ebu Hureyre ve Ebu Said'in kısas hakkındaki hadisleri arasında da herhangi bir zıtlık yoktur. Zira kısas, cennete girmelerinden önce olabilir. Ya da iyiliklerinin azlığından dolayı hasmının kötülüklerinden üzerine yüklendikten sonra azabını çekip öyle cennete girebilir. Bu yönde gelen hadis sahih ise Yüce Allah mazlum olanı mükafatlandırıp zalim olanı da bağışlayabilir. Ancak kısas yerine sadece kınama aklın kabul edebileceği bir şey değildir.

 

Dünyadayken diş ağrısına veya bir günlük hummaya dayanamayan kişi kıyamet gününde kendisini ağır, çetin bir azaba maruz bırakacak olan şeylerden uzak durmaya çalışacaktır ki böylesi bir azabın şiddetini ve nihayetini ancak Allah bilir.

 

Ebu Zilal'ın Enes b. Malik'ten bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cehennemdeki bir kul bin yıl boyunca ''Ey Hannan! Ey Mennan!'' diye bağırıp durur. Sonunda Allah, Cebrail'e onu cehennemden çıkarmasını emreder." Allah'ın azabından yine Allah'a sığınırız.

 

 

 

342- Abdurrahman b. Mehdi der ki: Hazm b. Ebi Hazm şöyle dua ederdi: "Allahım! Birine zulmettiğimiz zaman bu zulmümüzden dolayı ona hayır ver ve bizi de bağışla. Biri de bize zulmettiği zaman bu zulmünden dolayı bize hayır ver ve onu bağışla."

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

343- Ebu Bekr, Basra ahalisinden Abdulkays oğullarından bir adamdan bildirir: Abid Rabia (el-Adeviyye): "Allahım! Bana zulmedenlerin bu zulmünü ben affediyorum. Sen de zulmettiğim kişilerden dolayı beni bağışla" diye dua ederdi.

 

Raviler arasında tanınmayan kişiler vardır.

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

Dünya Hayatının Bitip Ahiret Hayatının Başlamasının Keyfiyeti ve Kıyamet Gününün Özellikleri