ŞUABU’L-İMAN

8.ŞU’BE: MAHŞER’E İMAN

 

Allah'ın Lütfu ve Rahmetiyle Kulları

Sorumlu Tutmadığı Şeyler

 

322- Ebu Hureyre der ki: "Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter,[Bakara 284] ayeti nazil olduğu zaman Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Selleml ashabına ağır geldi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gidip diz çöktüler ve: "Ey Allah'ın Resulü! Namaz, oruç, zekat, sadaka gibi gücümüzün yeteceği amellerinden sorumlu tutulduk. Ancak sana nazil olan bu ayet gücümüzü aşıyor" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Siz de sizden önceki iki Ehl-i Kitab'ın yaptığı gibi: ''işittik ve isyan ettik'' demek mi istiyorsunuz? Bunun yerine: ''işittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır'' deyin" karşılığını verince, onlar da: "İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır" dediler.

 

Müslümanlar böyle deyip dilleriyle ikrar edince Allah söz konusu ayetin peşinden: "Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: ''Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.'' Şöyle de dediler: ''İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır'' ''[Bakara 285] ayetini indirdi.

 

Müslümanlar ayette bahsedildiği gibi yaptıktan sonra da Yüce Allah daha öncekini (Bakara 284. ayeti) nesheden "Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır''[Bakara 286] ayetini indirdi. Bu ayete göre kul: "Ey Rabbimiz! Unuttuk, ya da yanıldıysak bizi sorumlu tutma!''[Bakara 286] dediği zaman Allah: "Evet, tutmayacağım" karşılığını verir. Kul: "Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme''[Bakara 286] dediği zaman Allah: "Evet, yüklemeyeceğim" karşılığını verir. Kul: ''Ey Rabbimiz! Bize gucumuzun yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et''[Bakara 286] dediği zaman da, Allah: "Evet!" karşılığını verir.

 

İsnadı sahihtir.

 

Müslim Sahih'te Umeyye b. Bistam ve Muhammed b. Minhal'dan rivayet etti. Müslim (1/115)

 

 

 

323- İbn Abbas der ki: "Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah 'ın gücü her şeye hakkıyla yeter''[Bakara 284] ayeti nazil olduktan sonra onu nesheden: "Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır,''[Bakara 286] ayeti nazil oldu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Müslim (1/116)

 

 

 

324- Said b. Mercane der ki: Abdullah b. Ömer'in yanında oturmuşken "Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de, dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter"[Bakara 284] ayetini okudu ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Yanından ayrılıp İbn Abbas'ın yanına gittim İbn Ömer'in okuduğu ayeti ve yaptığını anlattığımda İbn Abbas şöyle dedi:

"Allah, Ebu Abdirrahman'ı bağışlasın! Bu ayet nazil olduğunda müslümanlar da Abdullah gibi etkilenmişlerdi. Bunun üzerine Yüce Allah: ''Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır ... ''[Bakara 286] ayetini indirdi. Bu şekilde kişiye gelen vesvese günah olmaktan çıktı ve Yüce Allah'ın hem söz, hem de mIde ''Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır'' hükmü geçerli oldu.''

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Taberi, Tefsir (3/144), Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (2/128) ve Ahmed (1/332).

 

 

 

325- Mervan el-As far, Resululiah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birinden (sanırım İbn Ömer'den) bildirir: ''Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah 'ın gücü her şeye hakkıyla yeter"[Bakara 284] ayetini bir sonraki ayet neshetti.

 

İsnadı hasendir.

 

Buhari (5/165), Sahih'te İshak b. Mansur kanalıyla Ravh'tan zikretmiştir. Beyhaki der ki: Burada neshten kasıt ayetin açıklanıp tahsis edilmesi anlamındadır. ilk ayet genel bir ifade olarak gelmiştir. Ondan sonra gelen ayet ise gizli kalan şeylerden dolayı kişinin hesaba çekilmeyeceğini beyan etmiştir. Gizli kalan bu şeyler de kişinin içinden atamadığı düşünceler ile vesveselerdir. Bunların da kişinin kalbine gelmesi veya orada durması amelden sayılmaz. Önce gelenlerden pek çok kişi böylesi bir durumu rahatlatma babından nesh olarak görmüşlerdir. Zira ikinci ayet inmemiş olsaydı ilk ayet kişinin gizli ve açık bütün şeylerden yana hesaba çekileceğini belirtmiş olurdu.

 

İlk ayetin hüküm bildirmiş olması da muhtemeldir. Yüce Allah önce gizli açık her şeyden müslümanları sorumlu tutacağını bildirmiş ve ibadetlerini bunu göz önünde bulundurarak yapmalarını istemiştir ki Allah kullardan dilediği ibadeti isteyebilir. Müslümanların bunu kabul ettiklerini, dinleyip itaat ettiklerini görünce de sadece içlerinde olan şeylerde sorumluluğu kaldırıp hükmü hafifletmiştir. Buna dayanarak söyleyecek olursak ''Allah sizi, onunla sorguya çeker''[Bakara 284] ayeti bir hüküm içermektedir ve bu alanda müslümanların hesaba çekileceklerini bildirmektedir. Bu açıdan ''Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler''[Enfal 65] ayeti gibidir. Burada da böylesi bir hüküm verilmiştir. Ancak daha sonra: ''Şimdi ise Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah'ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler"[Enfal 66] buyurmuş, ilk ayetin hükmünü neshedip ikinci hükmü geçerli saymıştır. Bu ayetler de böyledir. Doğrusunu da Allah bilir.

 

Buraya kadar kısaca yazdığım şeyler Şeyh Ebu Bekr el-ismam'nin bu konu hakkında Ebu Amr el-Edıb kanalıyla bize aktarılan sözleridir. Şeyh Ebu Bekr kişinin içinde olan şeyler konusunda buraya kadar aktardığımız şeyleri zikrettikten sonra şöyle demiştir: ''Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet edilen ''ilk bakış senindir, ancak ikinci defa bakma hakkın yoktur'' hadisi de bu anlamdadır. Kişi birincisinde kasıt olmaksızın bakıp gördüğünde bir sorumluluğu yoktur. Ancak ikinci defa bakması durumunda da kasıtlı bakış gerçekleşir."

 

Beyhaki der ki: ''Kişi ikinci defa baktığında da sorumluluğu gerektiren bakış gerçekleşmiş olur."

Ebu Süleyman el-Hattabı der ki: ''Nesh, Allah'ın haber verip yaptığı, geçmişe yönelik konularda olmaz. Zira böyle bir şey yalana ve sözden dönmeye götürür. Nesh bazılarına göre Allah'ın yapacağını haber verdiği konularda olur. Allah yapacağını haber verdiği bir şeyi şarta bağlı olarak yapabilir. Ancak yaptığını haber verdiği bir şey için artık şart söz konusu olmaz. Nesh konusunda en uygun yorum budur. ibn Ömer de ayeti bu şekilde yorumlamıştır. Bu da söylenen sözden dönme değil Allah'ın lütfederek kullarını affetmesi ve yüklerini hafifletmesi babındandır. Fakat emir ve nehiy ile alakalı konularda nesh, bazılarının yanında geçmişe yönelik bir haber olsa da geleceğe yönelik bir haber olsa da geçerlidir."

 

 

 

326- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah, dile getirmedikleri veya uygulamaya geçirmedikleri sürece ümmetimi, içlerindeki vesveseden veya içlerinden geçen şeylerden dolayı hesaba çekmeyecektir. ,

 

İsnadı hasendir.

 

Buhari ile Müslim, Sahih'te Mis'ar kanalıyla aktarmışlardır.

 

 

 

327- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah, dile getirmedikleri veya uygulamaya geçirmedikleri sürece ümmetimi, içlerinden geçen şeylerden dolayı hesaba çekmeyecektir.

 

İsnadı sahihtir.

 

Müslim(1/116), Sahih'te Said b. Mansur ve başkaları kanalıyla Ebu Avane'den zikretmiştir .

Yine Buhari ve Müslim(3/119), başka kanallarla Katade'den zikretmişlerdir.

 

 

 

328- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem} (Rabbinden naklen) şöyle buyurmuştur: "Allah iyilik ile kötülükleri bildirip bunları açıklamıştır. Bir iyilik yapmak isteyip de bunu yapmayan kişiye Allah bir iyilik sevabı yazar. Bu iyiliği yapan kişiye ise sevabını ondan yedi yüz katına kadar. hatta daha fazlasıyla yazar. Bir kötülük yapmak isteyip de bunu yapmayan kişiye Allah bir iyilik sevabı yazar. Kötülük yapmak isteyip de bunu yapan kişiye ise bunu sadece bir kötülük olarak yazar. "

 

Ravileri güvenilirdir.

 

Müslim, Sahih'te Şeyhan b. Ferrlih'tan zikretmiştir. Buhari (3/118)

 

 

 

329- İbn Abbas'ın birdirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (Rabbinden naklen) şöyle buyurmuştur: "Rabbiniz merhametlidir. Bir iyilik yapmak isteyip de bunu yapmayan kişiye Allah bir iyilik sevabı yazar. Bu iyiliği yapan kişiye ise sevabını ondan yedi yüz katına kadar, hatta daha fazlasiyla yazar. Bir kötülük yapmak isteyip de bunu yapmayan kişiye Allah bir iyilik sevabı yazar, Bunu yapan kişiye ise bunu sadece bir kötülük olarak yazar veya onu siler. Allah katında sadece kötülükte ısrarcı olanlar helak olur. "

 

Ravileri güvenilirdir.

 

Başka bir kanalla yukarıdaki hadisin aynısı nakledilmiştir. Müslim(1/118) bunu Sahih'te Yahya b, Yahya'dan zikretmiştir.

 

 

Beyhaki der ki: Bize bildirildiğine göre Hemmam b. Münebbih, Ebu Hureyre'den naklediyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi (niyetlendiği) kötülüğü yapmadığı zaman Allah: ''Bunu ona iyilik olarak yazın! Zira onu benim için yapmadı'' buyurur" demiştir. Tövbe konusu içinde de bu hadis zikredilmiştir.

 

 

 

330- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah (hafaza meleklerine) şöyle buyurur: ''Kulum bir kötülük yapmak istediği zaman bunu yapana kadar yazmayın. Şayet bu kötülüğü yaparsa bunu bir kötülük olarak yazın. Ancak benim için onu yapmaktan vazgeçerse onu bir iyilik olarak yazın. Biri iyilik yapmak isteyip de yapmadığı zaman bunu bir iyilik olarak yazın. Onu yaptığı zaman ise karşılığını ondan yedi yüz katına kadar yazın."

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari(8/198), Sahih'te Kuteybe'den zikretmiştir.

 

 

 

331- Ebu Hureyre der ki: Adamın biri Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bazen aklımdan öyle şeyler geçiyor ki gökyüzünden yere düşmek bunları dile getirmekten daha iyi geliyor" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu şey, senin imanının saflığındandır" buyurdu.

 

İsnadı hasendir.

 

Müslim(1/119), Sahih'te es-Sağanl'den aktarmıştır.

 

 

 

332- Suheyl b. Ebi Salih de, babasından naklen bunu Ebu Hureyre'den şöyle rivayet eder: "Ashabdan bazıları: "Ey Allah'ın Resulü! Bazen içimizde öyle şeyleri hissediyoruz ki bunları dile getirmekten çekiniyoruz" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Böyle şeyleri hissediyor musunuz?" diye sorunca: "Evet!" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu, imanın saflığına işarettir" buyurdu.

 

Müslim(1/119), Sahıh'te Züheyr b. Harb'tan zikretmiştir.

 

 

 

333- Ali b. Assam der ki: Su'ayr b. el-Hims'e gelip vesvese ile ilgili hadisi sordum, ancak hadisi bana söylemedi. Ben de yanından ağlayarak ayrıldım. Daha sonra benimle karşılaşınca şöyle dedi: "Muğire'nin İbrahim kanalıyla Alkame'den bildirdiğine göre Abdullah (b. Mes'ud) şöyle demiştir: "Resulullah'a {Sallallahu aleyhi ve Sellem} bazen kişinin içinden geçen, ancak gökten aşağıya atılıp kuşlar tarafından yenilmesi bunları dile getirmesinden daha iyi olan şeyleri sorduğumuzda: ''Bu, imanın saflığına veya (temizliğine) işarettir'' buyurdu."

 

İsnadı hasendir.

 

Müslim(1/119), Sahıh'te Yusuf b. Yakub es-Saffar kanalıyla Ali b. Assam'dan aktarmıştır.

Beyhaki der ki: "Aynısım Cerir + Süleyman et-Teymi + Ebu Avane + Ebu Cafer er-Razi, Muğire kanalıyla İbrahim'den mürsel olarak rivayet etmiştir. Hocamız Ebu Abdullah da bunu Ebu Ali el-Hafız'dan zikretmiştir. "

 

 

 

334- İbn Abbas bildiriyor: Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Bazen Allah'ın bir hükmü konusunda içimden öyle şeyler geçiyor ki yamp kömür olmam bu şeyleri dile getirmemden daha iyi geliyor" deyince, (ravilerden birine göre) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunun (şeytanin hilesinin) sadece vesvesede kalmasını sağlayan Allah'a hamdolsun" buyurdu.

 

İsnadı hasendir.

 

Diğer ravi ise Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunu (şeytanın hilesini) vesveseye çeviren Allah'a hamdolsun" buyurduğunu aktarır,

 

 

 

335- İbn Abbas der ki: Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Bazen içimden öyle şeyler geçiyor ki yanıp kömür olmam bu şeyleri dile getirmemden daha iyi geliyor" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunu (şeytanın hilesini) vesveseye çeviren Allah'a hamdolsun" buyurdu.

 

İsnadı sahihtir.

 

 

 

336- İbn Abbas bildiriyor: Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Bazen içimizden öyle şeyler geçiyor ki yanıp kömür olmak bu şeyleri dile getirmekten daha iyi geliyor" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahu Ekber! Allahu Ekber! Bunu (şeytanın hilesini) vesveseye çeviren Allah'a hamdolsun" buyurdu.

 

Senedinde mahzur yoktur.

 

 

 

337- Yalıya b. Umare b. Ebi Hasan el-Mazini bildiriyor: Ashabdan bazıları Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Şeytanın içlerinde bıraktığı vesveseleri sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Böyle şeyleri içinizde hissediyor musunuz? Bu, imanın saflığına işarettir. Şeytan, kulu bundan daha kötü bir duruma düşürmek ister. Ancak bundan korunduğunuz zaman vesveseyle yetinir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir, ancak senedi kopuktur. Ebu Davud 1/297 (661)

 

 

Beyhaki der ki: "Kişinin imanının saflığı, içine düşen ve defetmeye gücü yetemeyen şeyler için üzülmesi, böylesi bir durumdan rahatsız olması, imanını sevmesinden dolayı da endişeye düşmesidir. Allah bizleri böylesi vesveselerden korusun."

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

Haksızlıklarda Kısas