ŞUABU’L-İMAN

8.ŞU’BE: MAHŞER’E İMAN

 

Hesaba Çekilme

 

255- Mikdad b. Esved der ki: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Kıyamet günü güneş mahlukata yaklaşır ve aralarında sadece bir mil kalır." (Ravi) Süleym b. Amir der ki: Vallahi bir mille uzunluk ölçüsünü mü, yoksa göze sürme çekilen mili mi kastetti bilmiyorum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "insanlar o gün amellerine göre ter'e batacaklar. Kimi topuklarına, kimi dizine, kimi beline kadar kalacak, kimi de ağzına kadar ter içinde kalacaktır. '' Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) son cümleden sonra ağzına işaret etti.

 

Müslim bu hadisi Sahih'te Hakem b. Musa'dan nakletmiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Tirmizi 4/614 (2421).

 

 

el-Ba's ve'n-Nüşur kitabında bu konuyla ilgili diğer hadisleri zikretmiştik.

Yüce Allah şöyle buyurur: "Her insanın boynuna işlediklerini dolarız ve kıyamet günü açılmış bulacağı Kitab'ı önüne çıkarırız. Kitab'ını oku, bugün, hesap görücü olarak sen kendine yetersin. "[İsra 13,14], "Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler. "[İnfitar 10-12], ''Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zapt ederler''[Kaf 17-18], ''Bu kitabımız gerçekten sizin aleyhinize konuşur. Biz yaptıklarınızı şüphesiz bir bir kaydediyorduk.''[Casiye 29]

 

Yine Allah, amel defterlerini okuyanların: ''Bu defter nasıl olmuş da küçük büyük bir şey bırakmadan hepsini saymış,''[Kehf 49] dediğini haber verir. Defteri sağından verilenlerin: ''Kitabı sağından verilen; ''Alın, kitabımı okuyun, doğrusu bir hesaplaşma ile karşılaşacağımı umuyordum'' der. Artık o, meyveleri sarkmış, yüksek bir bahçede, hoş bir yaşayış içindedi"[Hakka 25-27] dediklerini bildirir. Amel defteri solundan verilenlerle ilgili olarak ise şöyle buyurur: ''Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: ''Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı'' der.''[Hakka 25]

 

Yine Allah şöyle buyurur: ''Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner. Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: ''Mahvoldum'' diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer.''[İnşikak 7-12]

 

insanlara amel defterleri verilince bu amellerden hesaba çekilirler. Amel defterlerinin onlara verilmesinin sebebi, Allah en doğrusunu bilir ancak, onların dünyada yaptıklarını hatırlamamaları olabilir. Yüce Allah: ''Allah onların hepsini dirilttiği gün, kendilerine işlediklerini haber verir; Allah onları bir bir saymıştır, fakat kendileri unutmuşlardır''[Mücadele 6] buyurmuştur.

 

İnsanlar durdurulduklarında bu ameli hatırlayınca, hesaba çekilirler.  Hesaba çekilmeyle ilgili rivayetleri el-Ba's ve'n-Nüşur adlı kitapta zikrettik.

 

 

 

256- Adiy b. Hatim'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah, sizin her biriniz ile aranızda engel ve tercüman olmadan konuşacaktır. Kişi sağ tarafına bakacak. ahirete gönderdiklerinden başka bir şey göremeyecektir. Soluna bakacak. ahirete gönderdiklerinden başka bir şey göremeyecektir. Önüne bakacak, karşısında cehennemden başka bir şey göremeyecektir. O halde artık bir hurmanın yarısı ile de olsa, kendinizi cehennem ateşinden koruyun.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Müslim (1/703).

 

 

Buhari bu hadisi Sahih'te Yusuf b. Musa kanalıyla Ebu Usame'den nakletti.

Bu hadis, mükellefleri bizzat Allah'ın hesaba çekeceğini ve onlara ayr ayrı değil, hepsine birden hitab edeceğini göstermektedir. Diğer hadisler de bu konuya işaret etmektedir. Ancak merhamet edeceği kişilerle konuşması onların mutluluğunu ve değerini arttırırken, ceza alacakların zarar ve pişmanlıklarını arttıracaktır. Yüce Allah: "Ey insanoğulları! Ben sıze, şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır, Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi?"[Yasin 59-61] buyurmaktadır. Bu konuda Kitab ve sünnetten delil çoktur.

 

Yine Yüce Allah'ın, meleklerine, mahlukatı hesaba çekmelerini emredeceği söylenmiştir. Yine müminlerin hesabını kendisinin göreceği, kafirlerin hesabını görmeleri için meleklere emredeceği de söylenmiştir. Görüşlerin en sahihi ise, Kitab ve sünnetten delil getirerek işaret ettiğimiz görüştür. Allah en doğrusunu bilir. Hesap bitince de ameller tartılır. Çünkü amellerin tartılmasıyla mükafat ve cezalar verilir.

 

 

 

257- Ebu Seyf ez-Zahid: "Hesabımızı Allah'tan başkasının görmesini istemem. çünkü kerim olan (Allah) affeder" dedi.

 

Tahric: Ebu Seyf ez-Zahid'i tanımıyorum. İshak b.İbrahim, İbn Rahuye' dir ve bu kişi babasından rivayette bulunmamıştır.

 

 

 

258- Süfyan es-Sevri: "Hesabımı babamın bile görmesini istemem. Rabbim benim için babamdan daha hayırlıdır" dedi.

 

Tahric:; İsnadı zayıftır. İbn Ebi'd-Dünya, Hüsnu'z-Zan (sh. 47/37)

 

 

Beyhaki der ki: Aynı manada bir hadis müsned olarak nakledilmiştir. Ancak hadis uydurma gibidir ve bu sebeple nakletmeye cesaret edemedim. Sonra, adı geçenlerin arasında bu hadis meşhur olduğu için naklettim.

 

 

 

259- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre bir bedevi: "Ey Allah'ın Resulü! Kıyamet günü mahlukatı kim hesaba çekecek?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "AIlah" cevabını verdi. Bedevi: "Allah mı ?" karşılığını verince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet, Allah" buyurdu. Bunun üzerine bedevi: "Kabe'nin rabbine yemin oldun ki kurtulduk" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Selleml. "Nasıl ey bedevi?" diye sorunca, bedevi: "çünkü kerim olan güç yetirirıce affeder" dedi.

 

İsnidı zayıftır.

 

 

Ebu'l-Hasan b. Ali b. Muhammed el-Mukri el-İsferayini, Hasan b. Muhammed b. İshak'tan aynı isnadla rivayette bulundu. Muhammed b. Zekeriyya el-Galabi bu hadisi, Ubeydullah b. Muhammed b. Aişe'den rivayette tek kalmıştır. el-Galabi de metruktur.

 

Allah, hesaba çekilmenin, peygamber ve şehitlerin şahadetiyle olacağını bildirmiş ve şöyle buyurmuştur: "Yeryüzü Rabbinin nuru,yla aydınlanır, kitap açılır, peygamberler ve şahidler getirilir ve onlara haksızlık yapılmadan, aralarında adaletle hüküm verilir. "[Zümer 69], "Her ümmete bir şahid getirdiğimiz ve seni de bunlara şah id getirdiğimiz vakit durumları nasıl olacak?,[Nisa 41]

 

Bu ayetteki şahitten kasıt peygamberdir. Her ümmetin şahidi peygamberidir. Önceki ayetteki şahitlerden kasıt ise amelleri yazan meleklerdir. Ümmetler ve peygamberleri huzurda durunca onlara: "Peygamberlere ne karşılık verdiniz?" diye sorulur. Peygamberlere de: "Size ne cevap verildi?" diye sorulur. Peygamberler Allah'a: "Bilmiyoruz? Şüphesiz ki sen gaybleri bilensin" derler. Peygamberler sanki kendilerine nasıl karşılık verildiğini unuturlar ve kalplerini bir heybet kaplar ve o saatte cevap vermekten aciz kalırlar. Sonra Allah onları sakinleştirip hatırlamalarını sağlar. Sonra peygamberler, ümmetierin onlara nasıl karşılık verdiklerini anlatırlar.

Beyhaki der ki: Bir ümmet peygamberini yalanlamışsa (hesap günü): "Bize bir uyarıcı gelmedi" derler.

 

 

 

260- Ebu Said el-Hudd'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kıyamet günü Hz. Nuh çağrılır ve: ''Tebliğ ettin mi?'' diye sorulur. Hz. Nuh: ''Evet'' cevabını verince ümmeti çağrılır ve: ''Size tebliğ etti mi?'' diye sorulur. Onlar: ''Bize uyarıcı gelmedi. Hiç kimse gelmedi'' derler. Hz. Nuh'a: ''Şahitlerin kimlerdir?'' diye sorulunca: ''Muhammed ve ümmeti'' cevabını verir. Sizi getirirler ve Hz. Nuh'un tebliğ ettiğine şahitlik edersiniz. Yüce Allah'ın: ''Böylece sizi insanlara şahid ve örnek olmanız için tam ortada bulunan bir ümmet kıldık. Peygamber de size şahid ve örnektir''[Bakara 143] buyruğu buna işaret etmektedir. ''

 

Buhari bu hadisi Sahih'te İshak b. Mansur kanalıyla Cafer b. Avn'dan nakletmiştir. Müslim de aynı manada bir rivayeti A'meş'ten yapmıştır.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Buhari (5/151).

 

 

 

261- Ebu Muaviye bunu A'meş'ten şu ifadelerle nakletmiştir: "Kıyamet günü kimi peygamber üç kişiyle, dört kişiyle, iki kişiyle gelir. Hatta yanında hiç kimse olmayan peygamber de gelir. Allah onlara: ''Tebliğ ettiniz mi?'' diye sorunca: ''Evet'' cevabını verirler. Ümmetieri çağrılır ve onlara: ''Size tebliğ etti mi?'' diye sorulur. Onlar: ''Hayır'' derler. Peygamberlere: ''Tebliğ ettiğinize dair kim sizin için şahitlik eder?'' diye sorulunca: ''Muhammed ve ümmeti'' cevabını verirler.

 

Muhammed ümmetini getirirler, onlar peygamberlerin tebliğ ettiğine şahitlik ederler. Onlara: ''Onların tebliğ ettiğini nereden biliyorsunuz?'' diye sorulunca ise şöyle cevap verirler: ''Peygamberimiz bize bir kitap la geldi ve onların tebliğ ettiğini bildirdi, biz de inandık.'' Onlara: ''Doğru söylediniz'' denir. Yüce Allah'ın: ''Böylece sizi insanlara şahid ve örnek olmanız için tam ortada bulunan bir ümmet kıldık. Peygamber de size şah id ve örnektir''[Bakara 143] buyruğu buna işaret etmektedir.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

Ayette geçen, peygamberler ve kavimleri için geçerlidir. Ancak bu kavimlerdeki her bir kişiye fert olarak amel defteri ve bunları yazan melekler şahit olacaktır. Allah dünyada bu kişinin amellerini yazmakla görevli iki melek olduğunu bildirmiştir. Organlarının kendisine şahitlik etmesiyle ilgili olarak ta şu ayetler vardır: "Kendi dilleri, elleri ve ayakları, yapmış olduklarına şahittik ettikleri gün onlar büyük azaba uğrayacaklardır. ''[Nur 24], "Siz, gözleriniz, kulaklarınız ve derilerinizin aleyhinize şahittik edeceğinden korkarak kötü iş işlemekten çekinmiyordunuz. Hayır; Allah'ın, yaptıklarınızın çoğunu bilmediğini sanıyordunuz. '[Fussilet 22], ''Derilerine: ''Aleyhimize niçin şahittik ettiniz?'' derler. ''Bizi, her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. Sizi önce yaratan O'dur ve O'na döndürülüyorsunuz'' cevabını verirler.''[Fussilet 21] ''işte o gün ağızlarını mühürleriz, Bizimle elleri konuşur, ayakları da yaptıklarına şahittik eder.''[Yasin 65]

 

 

 

262- Enes b. Malik. der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraberken güldü ve: "Neden güldüğümü biliyor musunuz?" diye sordu. Biz: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" cevabını verince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kulun Rabbine hitap etmesinden. Kul: ''Ey Rabbim! Beni zulümden korumadın mı?'' diye sorunca. Allah: ''Evet'' cevabını verir. Kul: ''Ben kendim için benden olan bir şahitten başkasını kabul etmem'' deyince Allah. ''Bu gün şahit olarak nefsin ve Kiramen katibin melekleri sana yeter'' buyurur. Kulun ağzına mühür vurulup organlarına: ''Konuşun!'' denince organları konuşur."

 

Müslim bu hadisi Sahih'te Ebu Bekr b. Ebi'n-Nadr'dan nakletmiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Nesai, S.Kübra (1/249)

 

 

 

263- Bize Ebu Hureyre'den bildirildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah kula: ''Ey Falan! Seni üstün kılıp ileri gelen birisi yapmadım mı? Evlendirmedim mi? At ve develeri hizmetine vermedim mi? Kavmine başkanlık edip ganimetierinin dörtte birini alacak (yahut da herhangi bir sıkıntı ve ihtiyacm olmayacak bir hale getirmedim) mi?'' Kul: ''Evet ey Rabi'' karşılığını verince Allah: ''Benim huzuruma çıkmayı beklemiyor muydun?'' diye sorar. Kul: ''Hayır'' cevabını verince Allah: ''Nasıl sen beni unuttuysan bu gün de ben seni unutacağım'' buyurur. Sonra başka bir kulu huzuruna alıp: ''Ey kul ... '' buyurur" -Ravi burada birinci adama sorulan soru ve cevapları zikreder- sonra üçüncü kulu huzuruna alır ve aynı şeyi sorar. Kul: ''Sana, Kitab'ına, peygamberine iman ettim. Namaz kıldım, oruç tuttum ve sadaka verdim'' der. Ona: ''Şimdi şahidimizi göndereceğiz'' denilince kul: ''Kim benin aleyhimde şahitlik yapacak?'' diye düşünür. Kulun ağzına mühür vurulur ve baldırına: ''Konuş!'' denir. Kulun baldırı, eti, kemikleri yaptıklarını söylerler. Burada bahsedilen kişi münafık olan ve Allah'ın gazab ettiği kişidir."

 

Hadis, Müslim'de geçmektedir.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Tirmizi 4/619-620 (2428,2429), 5/446 (3353)

 

 

Bu hadis, bazılarına dillerinin şahitlik edeceğini, bazılarının bunu inkar edince ağızlarına mühür vurulacağını ve diğer organlarının aleyhine şahitlik edeceğini göstermektedir. Bu hadiste bahsedilenler, Ebu Hureyre'nin de bildirdiği gibi yaptıklarını inkar eden münafıklar olabilir. Münafıklardan, kafirlerden bazıları, Allah'ın ihlas sahiplerinin günahlarını bağışladığını görünce, Allah için hiçbir günahı affetmenin zor olmadığını, ancak şirki affetmediğini anlarlar ve: ''Allah günahları affediyor ancak şirki affetmiyor.

 

Gelin de: ''Biz günahkardık. Şirk koşmuyorduk'' diyelim" derler. Bunun üzerine Allah. aSiz şirk koştuğunuzu gizlerseniz, ben ağızlarınızı mühürlerim" buyurur ve ağızları mühürlenir. Artık elleri konuşur ve ayakları da yaptıklarına şahitlik ederler. işte o zaman müşrikler Allah'tan hiçbir sözün gizlenemeyeceğini anlarlar. Allah'ın: "O gün, inkar edip Peygambere baş kaldırmış olanlar, yerle bir olmayı ne kadar isterler ve Allah'tan bir söz gizleyemezler"[Nisa 42] buyruğu buna işaret etmektedir.

 

Bize Said b. (übeyr'den bildirildiğine göre, ibn Abbas'a aynı şey sorulunca bunu anlatmıştır. Allah bu konuda: "İşte o gün, yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır"[Zilzal 4-S] buyurmaktadır.

 

Bize Ebu Hureyre kanalıyla merfu olarak nakledildiğine göre Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu ayet sorulunca şöyle buyurdu: "Yeryüzü her erkek ve kadın kulun, yer üzerinde yaptıklarına şahittik eder ve: ''Falan gün falan şeyi yaptı'' der. Yeryüzünün haberlerini anlatması budur."

 

Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize bildirilen haberlere göre birçok mümin cennete hesapsız girecektir. Birçoğu ise kolayca hesaba çekilecektir. Yine birçok kişinin hesabı zor olacaktır.

 

 

 

264- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ümmetimden yetmiş bin kişi hesaba çekilmeden cennete girecekler" buyurdu ve bunların kim olduğunu söylemeden evine girdi. Halk toplanıp: "Biz, Allah'a iman edip Peygamber'ine uyduk. Bu kişiler bizler veya Müslüman olarak doğan çocuklarımızdır. Biz cahiliye döneminde doğduk." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu işitince şöyle buyurdu: "Onlar, dağlanmayan, rukye (efsun) yapmayan, uğursuzluğa inanmayan ve Rablerine tevekkül eden kişilerdir." Ukkaşe b. Mihsan: "Ben onlardan mıyım ey Allah'ın Resulü?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" cevabını verdi. Başka bir adam: "Ben onlardan mıyım ey Allah'ın Resulü?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ukkaşe senden önce davrandı" buyurdu.

 

Müslim bu hadisi Sahih'te, Ebu Bekr b. Ebi Şeyhe'den rivayet etti.

Buhari de İmran b. Meysere kanalıyla İbn Fudayl'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Buhari (7/16,199) ve Müslim (ı/198,197)

 

 

Bu hadis bize Amr b. Hazm kanalıyla şu şekilde nakledildi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç gün boyunca sahabenin yanına sadece farz namazlar için çıkınca, bunun sebebi kendisine soruldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara şöyle cevap verdi: "Rabbim: ümmetimden yetmiş bin kişiyi hesaba çekmeden cennete koyacağını vaad etti. Bu üç günde Rabbimden bunu arttırmasını istedim. Rabbimi bu konuda cömert ve kerem sahibi buldum. Bana, bu yetmiş bin kişinin her biri için yetmiş bin kişi daha arttırdı. Ben: ''Ey Rabbim! Ümmetim bu sayıya ulaşacak mı?'' diye sorunca: ''Senin için bu sayıyı bedevilerden tamamlarım'' buyurdu. "

 

Bu hadisi el-Ba's ve'n-Nüşur kitabında zikrettik.

 

 

 

265- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hesaba çekilen azaba maruz kalır" buyurdu. Hz. Aişe: "Ey Allah'ın Resulü! "Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir''[İnşikak 7-8] buyrulmuyor mu?" diye sorunca Resulullah: "O, amellerin arz edilmesidir. Ancak kim inceden inceye hesaba çekilirse azaba uğrar" buyurdu.

 

Buhari Sahih'te Süleyman'dan; Müslim Ebu'r-Rabi kanalıyla Hammad'dan rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahibtir. Ebu Davud 3/481 (3093).

 

 

 

266- Hz. Aişe der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir namazında:

"Allahım! Beni kolay bir şekilde hesaba çek" dediğini işittim ve namazı bitirince:

"Ey Allah'ın Resulü! Kolay hesap nedir?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: "Kişinin amel defterine bakılır ve onda yazdı günahları bağışlanır. Ey Aişe! Kim o gün inceden inceye hesaba çekilirse helak olur. Mümine isabet eden her şey onun günahını bağışlatır. Hatta ona batan bir diken bile. "

 

Tahric: İsnadı hasendir. Hakim, Müstedrek (1157); Ahmed (6/48, 185) ve Taberi, Tefsir (30/115-116).

 

 

 

267- Safvan b. Muhriz der ki: Abdullah b. Ömer'in elini tutmuştum. Bu sırada bir adam geldi ve: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) necva (Allah'ın kulu ile özel bir şekilde konuşması) ile ilgili ne söylediğini işittin?" diye sordu. Abdullah b. Ömer şöyle cevap verdi: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Allah kıyamet günü mümini yaklaştırır ve ona örtüsünü örtüp insanlardan gizler. Sonra: ''Ey kulum! Falan günahı biliyor musun?'' diye sorar. Kul: ''Evet ey Rabbim!'' der ve Allah ona bütün günahlarını itiraf ettirir. Kul helak olduğunu düşünürken Allah: ''Ben dünyadayken bu günahlarını örttüm. bu gün de bağışlıyorum'' buyurur. Sonra ona hesap defteri verilir. Kafir ve münafıklara gelince: herkesin gözü önünde çağırılırlar ve: ''işte Rablerine karşı yalan söyleyenler, bunlardır. Dikkat ediniz: Allah'ın laneti zalimleredir'' denilir.

 

Buhari bu hadisi Sahih'te Musa b. İsmail kanalıyla Hemmam'dan ve başka bir yolla da Katade'den nakletti.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Buhari (5/214, 7/89) ve Müslim (3/2120)

 

 

Beyhaki der ki: "Mümini yaklaştırır" sözünden kasıt, onu cömertliğine yaklaştırmasıdır. "Üzerine örtüsünü örter" sözünden kasıt ise onlara iyilik ve merhametle davranması ve onları gözetmesidir."

 

 

 

268- Eş'as'ın bildirdiğine göre Şimr b. Atiyye: ''Doğrusu Rabbimiz bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir"[Fatır 34] ayetini açıklarken şöyle dedi: "Yaptıkları günahlarını bağışladı. Kendilerine gösterdiği amelleri yapmaları sebebiyle de şükrün karşılığını verdi."

 

Tahric: Senedinde bir manzur yoktur. Taberi, Tefsir (22/139). Bak: Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (7/29)

 

 

 

269- İbn Ömer: "Allah'ın merhamet ettikleri dışında her Ademoğlu hata eder" demiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. ibnu'l-Mübarek, Zühd (100/299).

 

 

 

270- Hasan(-ı Basri) der ki: "Allah mümin kulunu günahları sebebiyle cezalandırmaz. Vallahi; Allah bir kula hayrı veya kötülüğü sebebiyle karşılık verirse o kul helak olur. Ancak Allah kulu hakkında hayır murad ederse sevaplarını kat kat yapar ve günahlarını siler.''

 

Senedinde bir mahzur yoktur.

 

 

Halimi der ki: Kişi müminlerden ise Allah'ın rahmetine yakın olur ve Allah onu hesaba çekmeden cennete sokarsa, kafirlere de öfkelenip hesaba çekmeden cehenneme koyması uzak ihtimal değildir.

 

Beyhaki der ki: Allah şöyle buyurur: ''Suçluların suçları kendilerinden sorulmaz. ''[Kasas 78] ''Gök yarılıp da, gül gibi kızardığı, yağ gibi eridiği zaman haliniz nice olur?"[Rahman 37], "O gün ne insana ve ne cine suçu sorulur."[Rahman 39], "Suçlular simalarından tanınırlar da, alın saçlarından ve ayaklarından yakalanırlar. ''[Rahman 41], ''Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem yoluna koyun. Onları durdurun; çünkü kendilerinden daha da sorulacaktır.''[Saffat 22-24]  ''And olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.''[Hicr 92]

 

 

 

271- Bize Kelbi'nin, Ebu Salih kanalıyla İbn Abbas'ın: "Suçluların suçları kendilerinden sorulmaz''[Kasas 78] ayetiyle ilgili şöyle dediği bildirildi: "Her kafıre yaptığı sorulmayacak. Kafırler yüzünden tanınacak." "O gün ne İnsan'a ve ne cin'e suçu sorulur"[Rahman 39] ayetiyle ilgili olarak ise şöyle dedi: "Gökyüzü yarıldığı ve dürüldüğü zaman ne insana ve ne cine suçu sorulur. Bu, hesap bittikten sonrasına işaret etmektedir. Herkes o zaman bilinecektir. Suçlular yüzlerinden tanınacaklardır. Kafırler yüzlerinin siyahlığı ve gözlerinin maviliğinden, müminler ise abdest azalarının parlaklığından tanınacaklardır."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Taberix Tefsir (27/143).

 

 

Halimi der ki: "Suçluların suçları kendilerinden sorulmaz"" ve "O gün ne insana ve ne cine suçu sorulur''[Rahman 39] ayetinde, mümin ve kafiri tanımak için sorulması kastedilmiştir. Yani melekler kıyamet günü kimseye, mümin ve kafir olduğu açığa çıkmadan: liNe günah işledin? DÜnyada ne yapıyordun?" diye sormazlar. O gün müminleri yüzleri parlak ve gönül huzuru içinde olurlar. Müşriklerin ise yüzleri siyah, morarmış ve sıkıntı içinde olurlar. Meleklere günahkarları cehenneme sürmeleri ve müminlerden ayrılmaları emredilince, müşriklerin günahlarından dolayı olan görüntÜleri, onları tanınmasına yeterlidir. Allah en doğrusunu bilir.

Beyhaki der ki: Halimi'nin zikrettiği, Kelbi'nin yaptığı ve bizim de naklettiğimiz tefsirden alınmışa benziyor.

 

 

 

272- Mukatil b. Süleyman son ayetle ilgili olarak aynı manada şeyler söylemiş; ancak: "Hesap bitince" sözünü kullanmadan şöyle demiştir: "Suçluların suçları kendilerinden sorulmaz"[Kasas 78] ayetinde kastedilen, bu ümmetin günahkarlarına, dünyada azaba uğratılan önceki ümmetlerin günahlarının sorulmamasıdır. çünkü Allah onların kötü amellerini bilmektedir .

 

 

 

273- İbn Ebi Nedh'in bildirdiğine göre Mücahid: "O gün ne insana ve ne cine suçu sorulur',[Rahman 39] ayetiyle ilgili olarak şöyle dedi: "Melekler, suçluyu ne insana, ne de cine sormazlar. Suçlular simalarından tanınırlar."

 

 

Beyhaki der ki: Kafirlerin, islam şeriatının muhatabı olmadığını iddia edenler, kıyamet günü yaptıklarından ve dinlerinin gereğini yapmalarından dolayı, bu yaptıkları islam'a göre suç olsa bile sorulmayacaklarını iddia eder. Onlara sadece Allah, peygamberleri ve ona iman edip etmedikleri sorulacaktır. Tefsir ehlinden naklettiğimiz daha doğrudur. Allah en doğrusunu bilir.

 

 

Fasıl-------:

 

Hesap bittiği zaman, ameller tartılır. Çünkü amellerin karşılığının verilmesi gerekir ve bunun da hesaba çekildikten sonra olması gerekir. Hesaba çekilme, amelleri kabul etmek, Mizan ise bu amelerin miktarını belirlemek içindir. Allah bu konuda: "Kıyamet günü doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz."[Enbiya 47], (Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtulanlardır. Tartıları hafif gelenler, ayetlerimize yaptıkları haksızlıklardan ötürü kendilerini mahvetmiş olanlardır. "[A'raf 8-9], ''Sura üflendiği zaman, o gün, aralarındaki soy yakınlığı fayda vermez ve birbirlerine de birşey soramazlar. Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa ermiş olanlardır. Tartıları hafif gelenler, işte onlar, kendilerine yazık edendir, cehennemde temellidirler. Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır.''[Müminun 101-104], "Ama tartıları ağır gelen kimse hoş bir hayat içinde olacaktır. Tartıları hafif gelenler ise, Onların yeri bir çukurdur. O çukurun ne olduğunu sen bilir misin? O, kızgın bir ateştir.''[Karia 6-11]

 

Mizan, iman hadisinde geçmişti. Mizan'a iman, öldükten sonra dirilmeye, Cennete, Cehenneme ve hadiste bunlarla beraber zikredilenlere iman gibidir.

 

 

 

274- Ömer b. el-Hattab'ın bildirdiğine göre Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iman sorulunca şöyle cevap verdi: "iman; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman etmen, Cennete, Cehenneme, Mizan'a iman etmen, öldükten sonra dirilmeye iman etmen, hayn ile şerriyle de kadere iman etmendir." Soruyu soran: "Bunları yaparsam ben mümin olur muyum?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" cevabını verdi. Soruyu soran: "Doğru söyledin" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Müslim (1/38).

 

 

Beyhaki der ki: Yazdıgımız ayet, kafirlerin amellerinin tartılacagına delildir. Çünkü Allah başka bir ayette: ''Ayetlerimize yaptıkları haksızlıklardan ötürü kendilerini mahvetmiş olanlardır"[A'raf 9] buyurulmaktadır. Allah'ın ayetlerine haksızlık yapmak, onunla alayetmek ve itaat etmemektir. Allah bunlar hakkında şöyle buyurur: ''Cehennemde temellidirler. Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır. Allah: ''Ayetlerim size okunurken onları yalanlıyordunuz değil mi?'' der.''[Müminun 103-105] Başka bir ayette ise: ''O çukurun ne olduğunu sen bilir misin? O, kızgın bir ateştir" buyurmuştur. Böyle bir tehdid de ancak kafirlere olur. Bu ayetlerle: "Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı ortaya koyarız. Hesap gören olarak Biz yeteriz''[Enbiya 47] ayeti, dinin terk ettikleri her emri için sorguya çekileceklerini göstermektedir. Eger kafirler bundan dolayı hesaba çekilmeyecek olsalar, bu yaptıklarının Mizan'da da tartılmaması gerekirdi. Mizan'da bu amelleri tartılacagına göre, hesaba da çekilecekler demektir.

 

Bu görüş, kafirlerin, şeriatlere muhatab olduklarını ,söyleyenlerin görüşüdür ve sahih olan da budur. Çünkü Allah: ''Vay ortak koşanlara! Onlar zekat vermezler; ahireti inkar edenler de yalnız onlardır''[Fussilet 6-7] buyurmuştur. Allah, kafirleri zekat vermedikleri için de tehdid etmiştir. Mücrimler hakkında da şöyle buyurur: ''Suçlulara: ''Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?'' diye sorarlar. Onlar derler ki: Namaz kılanlardan değildik. Düşkün kimseyi doyurmuyorduk. Batıla dalanlarla biz de dalardık. Ceza gününü yalanlardık. Ölüm bize o haldeyken geldi.''[Müddessir 42-47] Bu ayetler de, müşriklerin öldükten sonra dirilmeye, zekat vermeye, bunlardan sorguya çekileceklerine ve ihmal ettikleri şeylerin karşılığını göreceklerine iman etmeleri gerektiğini göstermektedir.

 

Amellerin nasıl tartılacağının keyfiyeti hakkında ise ihtilaf edilmiştir.

Bazıları, kafirlerin akrabayı gözetme, insanlarla iyi geçinme, zayıfa merhamet etme, zor durumda olana yardım etme, mazlumu savunma, köle azad etme ve benzeri şeyleri yapan kafirlerin, Mizanlarına konacağını söylemiştir. Çünkü Allah: ''Hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz"[Enbiya 47] buyurmaktadır. Bu amelleri kafirin mizanına konulur; ancak onun küfrü diğer kefeye konunca küfür ağır basar. Allah Cenneti kafirlere haram kılmıştır. Onun yaptığı iyiliklerin mükafatı, hafifletilecek ve hiç iyilik yapmamış kafirin azabı gibi ağır olmayacaktır. Bu görüşte olanlar aşağıdaki hadisi delil kabul etmişlerdir.

 

 

 

275- Abbas b. Abdilmuttalib der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Ebu Talib'e bir faydan dokundu mu? O seni koruyor ve sana saldıranlara kızı yordu" deyince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet. O dizlerine kadar ateşin içindedir. Eğer ben olmasaydım, hiç şüphesiz cehennemin en aşağı basamağında olurdu" cevabını verdi.

 

Buhari bu hadisi Sahih'te Musa b. İsmail kanalıyla Ebu Avane'den; Müslim, Muhammed b. Ebi Bekr ile İbn Ebi'ş-Şevarib'den nakletti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Buhari (4/247)

 

 

Beyhaki der ki: Bazıları bu hadise dayanarak kafirlerin azaplarının hafiflemesi için hayırlarının tartılmayacağını söylemiştir. Onlara göre kafirlerin hayırları hüccet olması için yani, küfürle tartıldığı zaman küfrün daha ağır geldiğinin görülmesi için tartılır. Veya hiç tartılmaz; ancak küfrü ve diğer amelleri Mizan'ın bir kefesine konur; sonra ona: HDiğer kefeye koyacağım ız itaatin var mı?" diye sorulur. Kafir itaatinin olmadığını görünce küfrün olduğu kefe ağır basar ve boş kefe yukarı kalkar. Mizan'ın hafif gelmesi işte budur. Bu kişinin hayırları, küfrüne karşılık hiçbir değer ifade etmez. Allah bu konuda: "Yaptıkları her işi ele alır, onu toz duman ederiz"[Furkan 23] buyurmaktadır.

 

Hz. Aişe'den bize bildirildiğine göre kendisi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Ey Allah'ın Resulü! İbn Cud'an cahiliye döneminde akrabasım gözetir, yoksulları yedirirdi. Bunun kendisine bir faydası olacak mı?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır fayda vermez. Çünkü o bir gün bile: ''Ey Rabbim! Din günü (kıyamet günü) günahımı bağışla'' dememiştir" cevabını verdi. (Müslim (1/196). )

 

Adiy b. Hatim'den bize bildirildiğine göre kendisi Resulullah'a {Sallallahu aleyhi ve Sellem} babasının durumunu sorunca: "Baban bir şey istedi ve onu elde etti" buyurdu. Yani cömert olarak anılmak istedi ve anıldı.(Ahmed (4/258,377,379):)

 

 

 

276- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah, müminin iyiliğine haksızlık etmez. Ona dünyadayken mükafatını verir, ahirette ise mükafatını verir. Kafire ise iyiliğinin karşılığı dünyada verilir. Ahirette ise karşılığı dünyada verildiği için artık karşılığı verilecek hayn kalmaz.

 

Müslim bu hadisi Sahih'te Hemmam'dan nakletmiştir.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ahmed, Müsned (3/283, 123/ 125); Ebu Ya'la, Müsned 5/231 (2844) ve İbnu'lMübarek,Zühd (110/327).

 

 

Beyhaki der ki: Bazıları, kafirin iyiliklerinin onu cehennemden kurtaramayacagını, cennete sokamayacagını, sadece şirkiyle beraber yaptıgı kötülükler sebebiyle çekecegi aza bı nı hafifletecegini söylemiştir.

 

Bu konuda aşağıdaki merfa hadis nakledilmiştir:"

 

 

 

277- Abdullah b. Mes'ud der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iyilik yapan hiçbir kafir ve mümin yoktur ki, Allah ona iyiliğinin karşılığını vermesin" buyurunca: "Ey Allah'ın Resulü! Allah'ın kafıre iyiliğinin karşılığını vermesi nasıl olur?" diye sorduk. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer kafir akrabasını gözetmişse veya bir sadaka vermişse ya da bir iyilik yapmışsa. Allah onun iyiliğine karşılık verir. Bu karşılık mal. çocuk. sıhhat ve benzeri şeylerle olur" buyurunca, biz: "Peki ahiretteki sevabı nasıl olur?" diye sorduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şiddetli azaptan daha hafif bir azaptır" buyurup: "Kıyamet çattığı gün, ''Firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun'' denir"[Mümin 46] ayetini okudu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Bezzar, Keşfu'l-Estar (1/448) Bak: İbn Kesir, Tefsir (4/82) ve Suyuti, ed- Dürrü'l-Mensur: (2/292).

 

 

Beyhaki der ki: Bu hadis sabitse hüccet kabul edilir. Ancak senedinde hüccet kabul edilemeyecek kişiler olduğu için sabit değilse hüccet kabul edilemez.

 

Ebu Talib ile ilgili hadis sahihtir ve Halimi'nin bunu inkarı manasızdır. Hadis birçok kanalla Abdulmelik b. Umeyr'den, sahih bir isnadla Ebu Said elHudri'den rivayet edilmesine rağmen neden sahih olmadığını söylediğini bilmiyorum. Bu hadisi Buhari, Müslim ve diğer Sahih sahipleri nakletmişlerdir.

 

Kafirin hayırları konusunda ikinci görüşte olanların şöyle demesi makuldur: Ebu Talib hadisi, ona hastır ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaptıklarından dolayı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönlünün hoş tutulması için azabının hafiflemesine sebep olmuştur. Bu Ebu Talib için değil Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için yapılmış bir şeydir. Ebu Talib'in sevapları öldüğü zaman küfrü sebebiyle boşa gitmiştir.

 

Buna benzer bir hadis te Urve b. ez-Zübeyr'in, Ebu Leheb'in Suveybe'yi azad etmesi, onun da Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emzirmesiyle ilgili hadistir. Ebu Leheb öldüğü zaman, ailesinden biri onu rüyasında çok kötü bir şekilde gördü ve: "Neyle karşılaştın?" diye sordu. Ebu Leheb: "Sizden sonra rahat görmedim. Sadece Suveybe'yi azad etmem sebebiyle bana şununla su verildi" deyip başparmağıyla şehadet parmağı arasında bir delik gösterdi.

Bu hadiste de Ebu Leheb'e su verilmesinin sebebi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olmuştur. Allah en doğrusunu bilir.

 

Müminler ise hesaba çekilirler ve amelleri tartılır. Onlar iki kısımdır.

 

Birinci kısım: Büyük günahlardan sakınan müminlerdir. Bunların iyilikleri sevap kefesine, küçük günahları da diğer kefeye konulur. Allah küçük günahları hafif yapar ve sevab kefesi ağır basar, diğer kefe de boşmuş gibi yukarı çıkar. Sonra bu müminlerin cennete götürülmeleri emredilir. Bunlara, Mizan konusunda zikrettiğimiz ayette geçtiği üzere iyilikleri ve itaatleri oranında sevap verilir.

 

ikinci kısım ise günahkar müminlerdir. Bunlar kıyamet günü büyük günahları ve kötülükleri olan, ancak Allah'a şirk koşmamış olanlardır. Bunların iyilikleri sevap kefesine konulur, günahları de diğer kefeye konulur. O zaman bunların büyük günahlarının da sevaplarının da bir ağırlığı olur. Ancak her halükarda sevapları ağır basar. Çünkü bu sevaplarla beraber iman da vardır, günahlarla beraber küfür ise yoktur. iman ile küfrün bir şahısta birleşmesi imkansızdır. Çünkü iyilikler sadece Allah için yapılır. Kötülükler de Allah'a muhalefet ve inat sebebiyle değil, kişinin hevasına uyması sebebiyle yapılmıştır. Müminin Allah'tan korkması ve gazabından çekinmesi sebebiyle, günahları çok olsa bile sevaplarına ağır basamaz. Ancak ameller tartılırken bu günahların mutlaka bir ağırlığı olur hatta bazen sevaplarla eşit ağırlıkta olurlar. Bunların işi Kitab ve sünnette geçtiği şekilde olur. Allah bu konuda: ''Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. "[Zümer 53], ''Allah kendisine ortak koşmayı elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar"[Nisa 48] buyurmuştur.

 

Allah fazlıyla dilediğini bağışlar, dilediğini şefaatçi kılar, dilediğine günahı nisbetinde azab eder, sonra cehennemden çıkarıp cennete koyar. Kitab, sevap ve günahları olan müminlerin amellerinin tartılacağını bildirmiştir. Allah bu konuda: "Kıyamet günü doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı ortaya koyarız. Hesap gören olarak Biz yeteriz"[Enbiya 47] buyurmuştur.

 

Allah en doğrusunu bilir; ancak ayetten kastedilen, müminin bütün sevaplarının tartılacağıdır. Bu, sevap ve günahları olan mü min için geçerlidir. Çünkü tartılmayan bir sevabı bile olsa, bu günahlarının ağırlığını arttırır ve kişinin daha çok azab görmesine sebep olur.

 

Amellerin nasıl tartılacağı konusunda iki görüş vardır: Birincisi: iyiliklerin olduğu sahifeler sevap kefesine, kötülüklerin olduğu sahifeler de kötülük kefesine konulur. Çünkü ameller bir sayfaya yazılmamış ve onları da sadece bir kişi yazmamıştır. Kişinin sağındaki melek sevapları yazarken, solundaki melek günahlarını yazar. Amellerin tartılacağı gün gelince de bu sahifeler Mizan'a konulur. Allah ağır gelmeyi hak edenlerin terazisini ağır, hafif gelmeyi hak edenlerin terazisini de hafifletecektir.

 

ikincisi: Allah, sevaplar ve günahlar sayısınca cisimler çıkaracak. Birini de diğerinden bilinecek şekilde ayıracak. Dünyada cisimlerin tartıldığı gibi bu ameller de tartılacak.

Tefsir alimleri Mizan'ın iki kefesinin olduğunu söylemişlerdir. Buna delalet eden rivayetler de vardır. 

 

 

 

278- İbn Abbas der ki: "Mizan'ın bir dili ve iki kefesi vardır. Bununla iyilikler ve kötülükler tartılır. İyilikler en güzel bir surette getirilip Mizan'ın kefesine konulur ve kötülüklere ağır basar. Bunun üzerine ameli cennetteki menziline konulur ve mümine: ''Amelinin yanına git'' denilir. Mümin cennete gider ve amelleriyle oradaki menzilini tanır. Kötülükler de en çirkin bir surette getirilir ve Mizan'ın kefesine konulur, kötülükler hafıf basar ki, batıl her zaman hafiftir. Bu kötülükler cehennemdeki menziline atılır ve kötülüklerin sahibine: ''Amelinin yanına cehenneme git'' denilir. Kişi cehenneme gider ve ameliyle cehennemdeki menzilini, Allah'ı kendisine hazırladığı çeşitli azapları tanır." İbn Abbas ekledi: "Onlar, Cennetteki ve cehennemdeki menzillerini toplumun içinden evine giden kişinin evini tanımasından daha iyi tanırlar."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (3/420).

 

 

 

279- Abdullah b. Amr b. el-As'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah kıyamet gününde ümmetimden bir kişiyi herkesin önünde ayırıp o kişi aleyhinde doksan dokuz dosya açar. Her bir dosyanın boyu gözün görebildiği mesafe kadar olacaktır. Sonra kendisine: ''Bunlardan bir şeyi reddediyor musun? Katip meleklerim sana haksızlık yapmışlar mıdır?'' diye sorar. O kimse: ''Hayır, ya Rabbi!'' diye cevap verir. Allah ona: ''Herhangi bir özrün veya sevabın var mı?'' diye sorunca, o kişi: ''Hayır, ya Rabbi'' diye cevap verir. Bunun üzerine Allah şöyle buyurur: ''Evet yanımızda sana ait bir sevap vardır ve bugün sana asla haksızlık edilmeyecektir.'' Üzerinde ''Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka gerçek ilah yoktur Muhammed de onun kulu ve Resulüdür'' yazılı bir kağıt parçası çıkarılır. O kişi: ''Ya Rabbi! Bu tek kağıt parçasının bu günah dosyaları yanında ne ağırlığı olur ki?'' deyince, Allah: ''Bugün sana asla zulmedilmez'' buyurur. Günah dosyaları bir kefeye konulacak, kağıt parçası da bir kefeye konulacak dosyaların konulduğu kefe yukarı kalkacak ve kağıt parçası ağir basacaktır. Allah'ın ismi yanında hiç birşey ağir basamaz .

 

Tahric: isnadı sahihtir. Tirmizi 5/24 (2639) ve ibn Mace 2/1437 (4300)

 

 

Bu hadisi Abdullah b. Salih, Leys'ten bu isnadla nakletmiş ve şu ibareyi aktarmıştır: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kıyamet günü ümmetimden bir kişi halkm arasından çağrılacak ve ona doksan dokuz dosya açılacak ... "

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

Büyük ve Küçük Günahlar