3. ŞU’BE: MELEKLERE
İMAN |
Meleklere iman, İblis, Melek insan kıyası, Cibril,
Mikail, İsrafil, Azrail ve Harut ile Marut |
Meleklere imanın değişik
manaları vardır: Birincisi varlıklarına iman etmektir.
ikincisi, onları
oldukları gibi tanımlamak ve Allah'ın kulları olduklarını, Allah'ın onları
insan ve cinler gibi yarattığını, memur ve mükellef olduklarını, ancak Allah'ın
kendileri için takdir ettiğine güçlerinin yeteceğini, ölümün onlar için de
geçerli olduğunu, ancak Allah'ın onlara uzun bir ömür verdiğini, o zaman
gelmeden ölmeyeceklerini, onların, Allah'a ortak koşacak şekilde
vasfedilemeyeceklerini, öncekilerin iddia ettikleri gibi meleklere ilahlık
isnad edilemeyeceğine iman etmektir.
Üçüncüsü ise onlardan
bazılarının, Allah tarafından insanlara gönderilen elçiler olduğuna, bazı
melekleri de diğer meleklere gönderebileceğine iman etmektir. Bundan sonra
Arş'ı taşıyan meleklerin var olduğuna, bazılarının saf saf dizilen melekler
olduğuna, bazılarının Cennet bekçileri, bazılarının cehennem bekçileri,
bazılarının amelleri yazan, bazıları bulutları süren melekler olduğuna inanmak
gelir. Kur'an'da bütün bu sınıflardan veya birçoğundan bahsedilmiştir. Allah
onlara imanla ilgili olarak: "Peygamber ve inananlar, ona Rabbi'nden
indirilene inandı. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaPlarına, peygamberlerine
inandı"[Bakara 285] buyurmuştur.
***************************
MELEKLERİ TANIMAK
***************************
Halimi der ki:
insanlardan bazıları, canlı, akıllı ve konuşan varlıkların iki sınıf olduğunu
ve bunların insanlar ve cinler olduğunu söyledi. Bu sınıflardan her biri de iyi
ve kötü olmak üzere ikiye ayrılır. insanların iyilerine ebrar denir. Bunlar da
peygamber olanlar ve olmayanlar olmak üzere ikiye ayrılırlar.
insanların kötülerine
ise facirler denir. Bunlar da kafir olanlar ve olmayanlar olmak üzere ikiye
ayrılır.
Cinlerin iyilerine
melekler denir. Bunlar da peygamber olanlar ve olmayanlar olmak üzere ikiye
ayrılır. Bunların kötülerine şeytan denir. Bu isim kötülükte onlara benzeyen
insanların kötüleri için de kullanılır.
Bu taksime göre
cinlerden bazıları yeryüzünde ikamet ederken bazısı semadadır. Semada olanlara
Meleu'I-A'la ve melekler denir. Yeryüzünde olanlara ise cin denir. Bunlar da iyi
ve kötü, mümin ve kafir olarak kısımlara ayrılırlar. Meleu'I-A'la'ya melekler
denmesinin sebebi velayet denilen risalet işiyle görevli olmalarındandır.
Ancak insanların çoğu
melek sözünün Melik'ten türediğini söyler. Melaike'nin tekilinin, yeryüzüne gönderilmek
üzere elçilik için seçilmiş ve bu sebeple sema da ikamet eden manasında, malik
olduğu söylenir.
Bu görüşü savunanlar,
Yüce Allah'ın meleklere Hz. Adem'e secde etmelerini emretmesini delil
gösterirler. iblis dışında bütün melekler secde etmişlerdi. Eğer iblis
meleklerden olmasaydı, onlardan istisna edilmezdi. Allah başka bir ayette:
''İblis'ten başka hepsi secde etmişti. O, cinlerden idi. Rabbinin buyruğu
dışına çıktı"[Kehf 50] buyurmaktadır. Ayet secde etmekle emrolunanların
aynı sınıftan olduğunu, iblis isyan edip lanetlenince yeryüzünde ikamet eden
cinlerden olduğunu açıklar.
Yine Yüce Allah:
"Melekler Allah'ın kızlarıdır" diyenlerle ilgili olarak: Allah'la
cinler (melekler) arasında da bir soy bağı icad ettiler''[Saffat 158]
buyurmuştur. Bu da meleklerin cinlerden olduğunu gösterir. Ayette geçen:
"Allah'la cinler (melekler) arasında da bir soy bağı icad ettiler"
sözü, müşriklerin, meleklerin Allah'ın kızları olduğunu söylemelerine cevaptır.
Allah bundan yücedir.
İnsanlar görünür, cinler
ise görünmezler. Melekler de görünmezler. Allah mahlukatı vasfederken: "O,
insanı pişmiş çamur gibi kuru balçıktan yaratmıştır. Cinleri de yalın bir
alevden yaratmıştır''[Rahman 14-15] buyurdu. Eğer melekler üçüncü bir sınıf
olsaydı, mahlukatın üstünlerini bırakıp sadece diğer iki sınıfın yaratılışıyla
nefsini övmezdi.
Bu görüşe katılmayanlar
ise şöyle dediler: Yeryüzü sakinleri insanlar ve cinler olmak üzere ikiye
ayrılır. Bu sınıfa girmeyenler görünse bile insan ve cin sınıfına giremez.
Meleklerin cinlerden olmadığının delili ise şudur: Allah meleklere Hz. Adem'e
secde etmelerini emredince iblis dışında hepsi secde etti. Allah onun melekler
gibi secde etmemesinin sebebini de: "İblis'ten başka hepsi secde etmişti.
O, cinlerden idi. Rabbinin buyruğu dışına çıktı"[Kehf 50] şeklinde
açıklamıştır. Eğer hepsi cin olsalardı, hepsi de secde etmezlerdi. Ancak sadece
iblis cinlerdendi ve bu özelliği kendisini secdeden alıkoydu. Bu da meleklerin
de cinlerin de hayırlı olduğunu, ancak farklı türler olduğunu gösterir.
iblis'in, meleklere verilen secde emrine dahil olması, Allah'ın ona, güzel
ibadet etmesi sebebiyle meleklerle beraber kalmasına izin verdiği içindir. Bu
sebeple meleklerin Hz. Adem'e secde etmesi emredilince, o da bu hitaba dahil
oldu. Ancak o cibilliyetiyle meleklerden ayrıydı ve bu sebeple itaat konusunda
onlarla aynı şeyi yapmadı. Bu sebeple Allah: "İblis'ten başka hepsi secde
etmişti. O, cinlerden idi. Rabbinin buyruğu dışına çıktı"[Kehf 50]
buyurdu.
''Allah'la cinler
(melekler) arasında da bir soy bağı icad ettiler''[Saffat 158] buyruğundan
kastedilen ise, müşriklerin putları ilah kabul etmeleri ve onlara Allah'ın
kızları demeleri, onlara taparak Allah'a yaklaşmaya çalışmaları olabilir.
Cinlerin şeytanları bu putların içine girip insanlarla konuşuyorlardı. Bu
sebeple onlar da bu sözlerin Allah'ın sözü olduğunu zannediyorlardı. Bunun
üzerine Allah: ''Allah'la cinler (melekler) arasında da bir soy bağı icad
ettiler''[Saffat 158] buyurdu. Çünkü onlar, putların içindeki cinlerin
kendileriyle konuşması sebebiyle, onları ilah kabul ediyor ve Allah'ın kızları
olduklarını iddia ediyorlardı.
139- İbn Ebi Necih'in bildirdiğine göre Mücahid: "Allah'la
cinler (melekler) arasında da bir soy bağı icad ettiler"[Saffat 158]
ayetiyle ilgili olarak şöyle dedi: "Kureyş kafırleri: ''Melekler Allah'ın
kızlarıdır'' diyorlardı. Ebu Bekr onlara: "Peki arıneleri kimdir?"
diye sorunca: "Cinlerin ileri gelenlerinin kızlarıdır" cevabıNI
verdiler. Ayette kastedilen cinler meleklerdir.2
Katade'den bize
bildirildiğine göre: "Onlar, melekleri, Allah'ın cinlerden olan kızları
olarak saydılar. Allah'ın düşmanları yalan söylüyorlar" demiştir. Ebu
İmran el-Cevni ise: "Yahudiler, Allah'ın cinlerin damadı olduğunu bundan
da meleklerin doğduğunu söylediler" demiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberi, Tefsir (23/ ıo8) Bak: Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (7/133)
140- Kelbi'den bize bildirildiğine göre şöyle dedi: Allah,
Müşriklerin, meleklerin Allah'ın kızları olduğunu söylemesiyle ilgili olarak:
''and olsun ki, cinler de, kendilerinin (bunu söyleyenlerin) hesap yerine
götürüleceklerini bilirler"[Saffat 158] buyurdu. Yani, meleklerin Allah'ın
kızları olduğunu söyleyenler cehenneme götürüleceklerdir. Bu ayetin zındıklar
hakkında indiği söylenmiştir. Onlar şöyle dediler: "Allah insanları, canlıları
ve hayvanları yaratınca İblis: "Ben onlara zarar verecek bir şey
yaratacağım" deyip yılanları, akrepleri ve yırtıcı hayvanları yarattı.
Allah'ın: ''Allah'la cinler arasında da bir soy bağı icad ettiler"[Saffat
158] ayeti buna işaret etmektedir. Onlar bu kişinin İblis olduğunu söylediler.
Allah onu rahmetinden uzaklaştırsın.
İsnidı zayıttır.
Halimi der ki: ''O,
insanı pişmiş çamur gibi kuru balçıktan yaratmıştır.
Cinleri de yalın bir
alevden yaratmıştır''[Rahman 15] ayeti, insanın ve cinlerin daha önce
yaratılmış bir şeyden meydana getirildiğini açıklar. Melekler bu sınıfa girmez;
çünkü onlar yoktan var edilmişlerdir. Allah onlara: "Ol!" deyince
olmuşlardır. Cinlerin ve insanların yaratıldığı madde; toprak, su, ateş ve
havadır Allah "Ol!" deyince (insanlar ve cinler bunlardan)
olmuşlardır. Meleklerin yaratılması cinlerin ve insanların yaratılması gibidir;
ancak aynısı değildir. Bu sebeple onlarla zikredilmemişlerdir. Allah en doğrusunu
bilir.
Beyhaki der ki:
"Hz. Aişe'nin hadisine göre melekler, cinlerin dışında bir sınıftır."
141- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Melekler nurdan, cinler ise yalın
alevden yaratılmıştır. Hz. Adem ise size bildirilen şeyden yaratıldı. .. ''
Müslim bu hadisi
Muhammed b. Rafi' kanalıyla Abdürrezzak'tan nakletti.
Meleklerin yaratıldığı
nur, ateşin saçtığı ışıktan başka bir şeydir. Allah en doğrusunu bilir.
Tahric: İsnadı
sahihtir. Ahmed (6/168); İbn Mende, Kitabu't-Tevhid (208) ve Abdurrezzak (
11/425).
142- İbn Abbas der ki: "Meleklerden, kendilerine cin
denilen bir topluluk vardır ve İblis bunlardandı ve semayla yeryüzü arasında
olanları idare ederdi. Allah ona öfkelenip kovulmuş şeytana çevirdi."
Tahric: İsnadı
hasendir. Taberi, Tefsir (1/226) Bak: Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (5/401).
Beyhaki der ki: Eğer bu
rivayet sahihse, meleklerden bu topluluğun, isim olarak diğer meleklerden ayrı
olduğunu gösterir. Mukatil b. Süleyman der ki: iblis ve bu melekler dumansız
ateşten yaratıldılar. Bunlar cennetin bekçileriydi ve başları da iblis'ti.
Yeryüzünde ikamet eden cinler birbirleriyle savaşınca dünya semasındakiler
yeryüzüne indiler. işte Allah onlara: "Ben yeryüzünde bir halife var
edeceğim"[Bakara 30] diye vahyetti.
Kelbi der ki: Bunlar
cennetin bekçileriydi. Bu sebeple onlara cin denilmiştir ve bu isim cennet'ten
türemiştir. Cennetin anahtarları iblis'teydi ve Allah onu yalın alevden
yaratmıştı. Bu, dumanı olmayan bir ateşti. Cinler birbirleriyle savaşınca Allah
meleklerden bir orduyla iblis'i yeryüzüne gönderdi. iblis ordusuyla bu cinleri
denizdeki adalara sürdü ve iblis'le yanındakiler yeryüzüne yerleştiler. Allah
onlara: "Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim''[Bakara 30], diye
vahyetti. Bu ayette kastedilenler semadaki melekler değil, bunlardır.
Beyhaki der ki: Bu
bahsedilenler yalın ateşten yaratılmışsa, Kelbı'nin de dediği gibi bu sebeple
veya huyolarak da iblis'e benzedikleri için onlara cin denilmiş olabilir. Diğer
melekler ise Hz. Aişe'nin hadisinde belirtildiği gibi nurdan yaratılmıştır.
"Allah'la cinler arasında da bir soy bağı icad ettiler"[Saffat 158]
ayetinden kastedilenin, diğer meleklerden ayrı olan bu topluluk olması
muhtemeldir.
Halimi der ki: Cinlerin
meleklerden ayrı olduğunu gösteren bir delil de şudur: Allah, kıyamet günü
meleklere müşrikleri soracağını ve: "Bunlar mı size tapıyordu?''[Sebe 40]
diyeceğini, meleklerin de: "Haşa, bizim dostumuz onlar değil, Sensin.
Hayır; onlar bize değil cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanıyorlardı''[Sebe
41], cevabını vereceğini haber vermiştir. Bu da meleklerin cinlerden ayrı
olduğunu gösterir.
Beyhaki der ki: Bu
ayette kastedilen meleklerin, cin olarak adlandırılmayan ve Meleu'I-A'la'da
olanlar olması da muhtemeldir. Allah en doğrusunu bilir.
143- İbn Mes'üd der ki: "Sizin yaktığınız şu ateşiniz,
cehennem ateşinin yetmiş parçasından bir parçadır. Allah'ın cinleri yarattığı
semüm ateşi de, cehennem ateşinin yetmiş parçasından bir parçadır."
Tahric: Senedinde
tanımadığım vardır. Taberi, Tefsir (14/30).
144- İbn Abbas der ki: "İblis'in adı Azazil idi, meleklerin
en şereflilerindendi. O, dört kanatlı bir melekti, bundan sonra ise, bunlardan
mahrum bırakıldı."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Kesir, Tefsir ( ı /77) Bak: Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur ( 1/123
).
145- İbn Abbas der ki: "İblis cennet bekçilerindendi ve
dünya semasının işlerinden sorumluydu."
Tahric: İsnadı
zayıftır. Suyuti, ed- Dürrü'l-Mensur (1/124).
146- Said b. Cübeyr: ''O, cinlerden idi"[Kehf 50] buyruğunu
açıklarken: "Cennette görevli olan cinlerdendi" demiştir.
Tahric: Senedinde bir
mahzur yoktur. Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (5/402).
Halimi der ki:
Meleklere, (ra harfinin ötre olarak okunuşuyla) Ruhaniler denir. Allah Cibril'i
Ruhu'I-Emin ve Ruhu'I-Kudüs olarak adlandırmış ve: ''Ruh ve meleklerin dizi
dizi durdukları gün ... ''[Nebe 38] buyurmuştur. Ayetteki Ruh'un Cibril olduğu
söylenmiştir. Yine Ruh'un, Cibril dışında büyük bir melek olduğunu, onun bir
safta, diğer meleklerin bir safta durduğu söylenir. Bu görüşte olan Ruh'un
cevher olduğunu söylemiştir. Allah'ın ruhlar yaratıp onları cisim yapması, yine
konuşan olarak yaratması da mümkündür. Meleklerin cisminin, Hz. isa'nın
(babasız) yaratılması, Hz. Salih'in devesinin yaratılması gibi de olabilir.
Bazıları meleklerin (ra harfinin üstün okunuşuyla) Ravhani olduğunu
söylemiştir. Yani binalara ve gölgelere mahsur değildirler. Yine rahmet
meleklerinin Ruhani, azab meleklerinin de Keribiyyun olduğu söylenir. Bu
isimlerden biri zorluktan türemişken, diğeri ruhtan türemiştir. Allah en
doğrusunu bilir.
Vehb b. Münebbih:
"Kerubiler yedinci semada ikamet edip hıçkırarak ağlarlar" demiştir.
el-isma. ve's-Sifat adlı kitabımızda Ruh'un ve ruh adı verilen meleğin
tefsirinde bu konuda söylenenler zikredilmiştir. Eskiden ve yeni olan birçok
kişi melekler ve insanlardan hangisinin daha üstün olduğu konusunda görüş
bildirmiştir. Bazısı beşerden olan peygamberlerin, meleklerden olan elçilerden
üstün olduğunu, insanlardan olan velilerin, velilerden olan meleklerden daha
üstün olduğunu söylerken, bazıları da Mele-i A'la'da olanların yeryüzünde
ikamet edenlerden daha üstün olduğunu söylemiştir. iki görüşün de kendine göre
isabetli yönü vardır.
**************************
MELEK İNSAN KIYASI
**************************
147- Urve b. Ruveym'in Ensar'dan bir kişiden bildirdiğine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah Hz. Adem ve
zürriyetini yaratınca melekler: ''Ey Rabbimiz! Onları yiyen, içen, evlenen ve
binen kişiler olarak yarattın. Dünyayı onlara, ahireti de bize ver'' dediler.
Bunun üzerine Allah onlara şöyle dedi: "Ellerimle yarattığım ve ona
ruhumdan üflediğim kişiyi: ''Ol!'' deyip de oluverenler gibi kıImam ...
Tahric: Ravilerde
durumunu bilmediğim vardır. Taberi Tefsir (15/126) Bak: Suyuti,
ed-Dürrü'l-Mensur (5/315).
.
Beyhaki der ki: Bu
hadisi, Hişam b. Ammar aynı isnadla Cabir b. Abdillah el-Ensari'den
nakletmiştir. Meleklerin iki kısım olduğunu söyleyenler, bu hadiste geçen
meleklerin, iblis'in de aralarında bulunduğu kısım olduğunu söylemiştir. Allah
en doğrusunu bilir.
148- Abdullah b. Selam'dan bize bildirildiğine göre şöyle dedi:
Allah katında yaratılanların en üstünü Ebu'l-Kasım'dır. Bir kişi: "Peki
melekler?" diye sorunca ise Abdullah b. Selam ona bakıp güldü ve şöyle
cevap verdi: "Yeğenim; meleklerin ne olduğunu biliyor musun? Melekler,
yerin, semanın, bulutların, dağların, rüzgarların ve diğer mahlukatın
yaratılışı gibi yaratılmış bir varlıktır. Allah katında yaratılmışların en üstünü
Ebu'l-Kasım'dır." Abdullah b. Selam böyle dedikten sonra hadisin devamını
aktardı.
Ravileri güvenilirdir.
149- İkrime der ki: İbn Abbas: "Allah Hz. Muhammed'i
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sema ehlinden ve diğer peygamberlerden üstün
tutmuştur" deyince: "Ey İbn Abbas! Sema ehlinden üstünlüğü
nedir?" diye sordular. İbn Abbas şöyle cevap verdi: Çünkü Allah sema ehli
için: "Bunlar içinde kim ''Ben, Allah'tan başka bir tanrıyım'' derse, işte
onu cehennemle cezalandırırız. Zulmedenlerin cezasını böyle veririz"[Enbiya
29] buyurdu. Hz. Muhammed için ise: "Doğrusu Biz sana apaçık bir zafer
sağlamışızdır. Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar,
sana olan nimetini tamamlar, seni doğru yola eriştirir,,[Petih 1-2] buyurdu.
Onlar: "Peygamberlere olan üstünlüğü nedir?" diye sorunca ise şöyle
cevap verdi: "Çünkü Allah (diğer peygamberler için): "Kendilerine
apaçık anlatabilsin diye, her peygamberi kendi milletinin diliyle
gönderdik''[İbrahim 4] buyurdu. Hz. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için
ise: "Seni insanlara peygamber gönderdik" buyurmuş ve Allah onu
insanlara ve cinlere göndermiştir.
Tahric: İsnadı
zayıftır. Bak: Heysemi, Mecma (8/258-259) ve Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (5/4)
İbrahim b. el-Hakem b.
Eban, hadisi babasından bu şekilde nakletmiştir ve o da zayıftır. Diger görüşte
olanlar bu görüşe: "And olsun, eğer Allah'a ortak koşarsan işlerin
şüphesiz boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun''[Zümer 65] ayetini delil
göstermişlerdir. Ancak bazıları şöyle demiştir: ''Hitab Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yapılmıştır, ancak kastedilen başkasıdır. Ayet
kendisine hitab etse bile Allah, ibn Abbas'ın okuduğu ayetle (Fetih Sur. 1-2)
onu emniyette kılmıştır."
150- Ebu Hureyre der ki: "Allah katında mümin, meleklerden daha
değerlidir."
Tahric: İsnadı
zayıftır. İbn Mace 2/1301-1302 (2721 "merfu").
Ebu'l-Muhezzim, hadisi
Ebu Hureyre'den bu şekilde rivayet etmiştir.
Ebu'l-Muhezzim
metruktur.
151- Abdullah b. Amr'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Allah katında Adem oğlundan daha değerlisi
yoktur" buyurunca: "Ey Allah'ın Resulü! Meleklerde mi?" diye
soruldu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Melekler de. Çünkü
melekler Güneş ve Ay gibi ibadete mecburdurlar" buyurdu.
lsnadı zayıfur.
Ubeydullah b. Temmam
bunu rivayette tek kalmıştır. Buhari bu kişinin tek kanallı rivayetleri
olduğunu söylemiştir. Başkası bunu Halid el-Hazza kanalıyla Abdullah b. Amr'ın
sözü olarak rivayet etmiştir ve sahih olan budur.
152- Bişr b. Şeğif, babasından bildiriyor: Abdullah b. Amr:
"Allah katında Ademoğlundan daha değerlisi yoktur" deyince:
"Meleklerde mi?" diye sordum. İbn Amr: "Melekler de. çünkü
melekler güneş ve ay gibi ibadete mecburdurlar" cevabını verdi.
Ravileri güvenilirdir.
**********************************
Cibril, İsrafil,
Mikail ve Azrail
**********************************
153- Enes b. Malik. der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Ben otururken Cibril geldi ve iki omuzum arasını
dürttü. Kalkıp kuş yuvası gibi iki yuvanın bulunduğu bir ağaca çıktım,
yuvalardan birine ben, diğerine Cibril oturdu. Yuva Besmele çekip yükseldi ve
ötelerin ötesine kadar gitti. Ben gözümü çevremde dolaştırıyordum. Göğe elimle
dokunmak isteseydim dokunurdum. Cibril'e döndüğümde sanki o, bir eğerin atın
sırtına yapışması gibi yerinde yapışmıştı, ondan hiç ayrılmıyordu. Onun
Allah'ın bilgisi konusundaki üstünlüğünü anladım.''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir; ancak bazıları eleştirilmiştir. Said b. Mansur (2/268-269) Bak: Heysemi,
Mecma (1/75).
Bu hadisi Hammad b.
Seleme, Ebu İmran el-Cevni kanalıyla Muhammed b, Utarid'den nakletti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cibril baygın bir
şekilde yere yığılınca onun korkusunun benim korkumdan ne kadar büyük olduğunu
anladım. Bunun üzerine bana: ''Kral peygamber mi, yoksa kul peygamber mi olmak
istersin? Veya cennete mi gitmek istersin?'' diye vahyedilince, Cibril yattığı
yerden bana tevazu göstermemi işaret etti. Bunun üzerine ben: ''Kul peygamber
olmayı tercih ederim'' dedim."
154- Muhammed b. Umeyr b. Utarid b. Hacib et-Temimi, babasından
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Miraca çıkarıldığım zaman ben bir ağaçta, Cibril başka bir ağaçtaydı.
Allah'ın emrinden takdir edilen şeyle karşılaşınca Cibril baygın düştü. Ben ise
olduğum gibi kaldım. Bununla Cibril'in imanının benim imanıma olan üstünlüğünü
anladım ...
Senedinde mahzur
yoktur.
155- İbn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Cibril ile konuşurken sema açılınca Cibril yere doğru eğilip bükülmeye başladı.
Bu sırada bir melek Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önünde durdu
ve: "Ey Muhammed! Rabbin sana selam söylüyor ve kral peygamber olmakla kul
peygamber olmak arasında muhayyer bırakıyor" dedi. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cibril eliyle bana tevazu
göstermemi işaret edince, bana nasihat ettiğini anladım ve: ''Kul peygamber
olmayı isterim'' dedim. O melek semaya çıkınca ben: ''Ey Cibril! Sana bunu soracaktım,
ancak durumun beni sormaktan alıkoydu. Bu kimdir ey Cibril?'' dedim. Cibril
şöyle cevap verdi: ''İsrafil idi; Allah onu yarattığı gün o Allah'ın huzurunda
idi. O, bakışlarını yerden kaldıramaz. Çünkü onunla alemlerin Rabb'i arasında
yetmiş nur bulunmaktadır. O nurların her biri, kendisine yaklaşan her şeyi
yakar. İsrafil'in önünde Levh-i Mahfuz bulunmaktadır. Allah, gökteki veya
yerdeki herhangi bir şey hakkında ona izin verdiğinde, bu Levh, onun alnının
hizasına kadar yükselir. O da Levh'e bakar: eğer bu benimle alakalı bir iş ise,
onu bana emreder: Mikail ile ilgili bir şey ise, ona emreder: eğer ölüm
meleğinin işi ise, ona emreder'' dedi. Ben: ''Ey Cibril! Sen neyle
görevlisin?'' diye sorunca: ''Rüzgar ve ordularla'' cevabını verdi. Ben: ''Mikail
neyle görevli?'' diye sorunca: ''Bitki ve yağmurla'' cevabını verdi. Ben:
''Ölüm meleği neyle görevli?'' diye sorunca: ''Canları almakla'' cevabını
verdi. O'nun kıyametten önce ineceğini zannetmiyordum. Benim yere kadar
eğilmem, kıyametin kopmasından korkmam sebebiyledir ...
Tahric: İsnadı
zayıftır. Taberani M. el-Kebir (11/379-380 (12061) Bak: Suyuti,
ed-Dürrü'l-Mensur (1/216).
''Onunla Rab arasında
yetmiş nur vardır" sözüyle, Onunla Rabbin Arş'ı arasını kastetmiş
olabilir.
156- Abdurrahman b. Sabit der ki: "Dünya işlerini şu dört
kişi yürütür:
Cibril, Mikail, Ölüm
Meleği ve İsrafil. Cibril, rüzgar ve ordulardan sorumludur. Mikail yağmur ve
bitkilerden sorumludur. Ölüm Meleği, ruhları almaktan sorumludur. İsrafıl ise
onlara emirleri indirir."
Senedinde tanımadığım
biri vardır.
157- Mesruk'un bildirdiğine göre Abdullah: "Semaların
hepsinde de bir meleğin alnının veya ayağının olmadığı bir karış bile yer
yoktur" dedikten sonra: "Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz
biz Allah'ı tesbih edenleriz"[Saffat 166] ayetini okudu.
Tahric: İsnadı
zayıftır. Taberani, M. e/-Kebir 9/242-243 (9042) ve Taberi, Tefsir (23/112)
Bak: Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (7/135).
158- İshak b. Abdillah b. el-Haris'in babasından bildirdiğine
göre Kab('ul-ahbar)'a: "Gece ve gündüz, bıkmadan tesbih
ederler"[Enbiya 20] ayetini ve "hiç usanmadan ...,''[Fussilet 38]
kelimesini sordu. Ka'b: "Gözlerini kırpmak seni usandırıyor mu?"
karşılığını verince, babası: "Hayır" cevabını verdi. Ka'b:
"Nefes alman seni usandırıyor mu?" diye sorunca yine:
"Hayır" cevabını verdi. Bunun üzerine Ka'b: "Onlara da tıpkı
nefes ve göz kırpmak gibi tesbih ilham edilmiştir" dedi.
Senedinde mahzur
yoktur.
159- Abdullah b. el-Haris b. Nevfel der ki: Ka'b'a: "Gece
ve gündüz, bıkmadan tesbih ederler"[Enbiya 20] ayetini sorup:
"Risalet veya herhangi bir iş onları hiç meşgul etmez mi?" dedim.
Ka'b: "Bu da kim?" diye sorunca: "Abdulmuttalib oğullarından bir
genç" cevabını verdim. Beni kucakladı ve şöyle dedi: "Yeğenim! Size
nefesi verdiği gibi onlara da tesbihi vermiştir. Sen nefes alırken yemiyor
musun, içmiyor musun, gelip gitmiyor musun, konuşmuyor musun? Tesbih te onlar
için böyledir."
Tahric: Senedinde
Ahmed b. Abdilcebbar el-Utaridi vardır ve zayıftır. Taberi, Tefsir (17/12, 13) Bak:
Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (5/621).
Beyhaki der ki: Birinci
görüşü tercih edenler (insanların meleklerden üstün olduğunu): "Melekler
nefsani arzuları olmadan yaratılmışlardır. çamuru heva ve şehvetle yoğrulduğu
halde Allah'a ibadet edenin ibadeti bu melekleri ibadetinden üstündür. Görmüyor
musun? Meleklerden kendilerine nefsani arzu verilen nasıl isyana
düşmüştür" deyip Harut ve Marut kıssasını zikreder.
160- Abdullah b. Ömer der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Allah, Hz. Adem'i yeryüzüne
indirince melekler: ''Ey Rab! Orada bozgunculuk yapacak. kanlar akıtacak birini
mi var edeceksin? Oysa biz Seni överek yüceltiyor ve Seni devamlı takdis
ediyoruz'' dediler: Allah ''Ben şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim''
buyurdu. Melekler: ''Rabbimiz! Biz sana Adem oğullarından daha çok itaat
ederiz'' deyince Allah meleklere: ''Meleklerden iki tanesini getirin de onları
yeryüzüne indirelim ve ne yaptıklarına bakalım'' buyurdu. Melekler: ''Ey
Rabbimiz! Harut ve Marut olsun'' deyince ikisi yeryüzüne indirildi. Zühre
yıldızı onlara insanlar arasında en güzel bir kadın şeklinde gelince, onunla
beraber olmak istediler. Zühre yıldızı. ''Vallahi, şirk olan şu sözü
söylemedikçe olmaz'' deyince onlar: ''Vallahi kesinlikle Allah'a şirk
koşmayız'' karşılığını verdiler. Yanlarından gidip bir çocukla geri döndü.
Onlar yine kendisiyle beraber olmak istediklerini söyleyince, Zühre: ''Vallahi
şu çocuğu öldürmezseniz olmaz'' karşılığıni verdi. Onlar: ''Vallahi onu
öldürmeyiz'' deyince, Zühre yanlarından gitti ve sonra bir bardak içkiyle
geldi. Yine onunla beraber olmak istediklerini söyleyince: ''Vallahi şu içkiyi
içmezseniz olmaz'' dedi. Harut ve Marut içkiyi içip sarhoş oldular ve onunla
ilişkiye girdikten sonra çocuğu da öldürdüler. Kendilerine geldikleri zaman
Zühre: ''Vallahi, daha önce kabul etmediğiniz her şeyi sarhoş olunca
yaptınız.'' O zaman Harut ve Marut dünya azabıyla ahiret azabı arasında
muhayyer bırakıldılar. Onlar dünya azabını tercih ettiler."
Tahric: Senedinde durumu
bilinmeyenler vardır. Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (1/114); İbn Kesir, Tefsir
(11138) ve Taberi, Tefsir (1/456).
Zühri hadisi Musa b.
Cubeyr'den, Nafi'den bu şekilde nakletti. Said b. Seleme de Musa b. Cubeyr'den
nakletti.
161- Abdullah b. Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Melekler dünyaya bakıp Adem
oğullarının isyan ettiğini görünce: ''Ey Rabbimiz! Bunlar ne kadar cahil.
Bunlar Senin Azametin konusunda ne kadar az bilgi sahibi!'' dediler. Allah:
''Eğer onların yerinde olsaydınız, sizler de isyan ederdiniz'' buyurdu.
Melekler: ''Biz, Seni hamdinle tesbih edip takdis ederken bu nasıl olur?'' diye
sorunca, Allah: ''içinizden iki melek seçiniz'' buyurdu. Melekler, Harut ve
Marut'u seçtiler ve bu iki melek yeryüzüne indirilip Ademoğlunda bulunan
nefsani arzular bunlara da verildi. Sonra karşılarına bir kadın çıkarınca,
bunlar dayanamayıp onunla birlikte olup günah işlediler. Yüce Allah, Harut ile
Marut'a: ''Dünya veya ahiret azabından birini seçin'' buyurunca, birbirlerine
bakıp, birisi: ''Ne dersin? Sen seç'' dedi. Diğeri: ''Dünya azabı biter, ama
ahiret azabı bitmez'' dedi ve dünya azabını tercih ettiler. Bu ikisi. Yüce
Allah'ın (Babil'deki Harut ve Marut adlı iki meleğe ilham edilen (sihr}i
öğretmek suretiyle küfre girdiler) [Bakara 102] ayetinde zikrettiği
meleklerdir."
Bu hadis bize başka bir
şekiiyle Mücahid kanalıyla ibn Ömer'den onun sözü olarak nakledilmiştir ve bu
daha sahihtir. ibn Ömer bu hadisi Ka'b(u'l-Ahbar)'dan almıştır.
Tahric: İsnadı
zayıftır. Bak: Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (1/238) Bak: İbn Kesir, Tefsir
(1/138).
162- Abdullah b. Ömer'in bildirdiğine göre Ka'b(u'l-ahbar) şöyle
dedi: "Melekler Adem oğullarının isyan ettiğinden bahsedince Allah:
''İçinizden iki melek seçiniz'' buyurdu. Melekler, Harut ve Marut'u seçtiler.
Allah bu iki meleğe: ''Ben insanlara peygamberlerimi gönderirim; ancak sizinle
benim aramda elçi yoktur. Yeryüzüne ininiz ve bana hiçbir şeyi ortak
koşmayınız, çalmayınız ve zina yapmayınız'' buyurdu." Abdullah der ki:
Ka'b şöyle devam etti: "Daha yeryüzüne indikleri gün tamamlanmadan
kendilerine yasaklanan her şeyi yaptılar."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Taberi, Tefsir (1/456) Bak: İbn Kesir, Tefsir (1/138) ve Suyuti,
ed-Dürrü'l-Mensur (1/239).
Bu hadisin isnadı
digerinden daha sağlamdır. Bu konuda Ali b. Ebi Talib'den de rivayette
bulunulmuştur.
Meleklerin daha üstün
oldugunu söyleyenler şöyle der: Allah'ın itaati kendisine daha çok
kolaylaştırdığı ve isyandan uzaklaştırdığı kişinİn daha üstün olması gerekir.
Allah'ın meleklere itaati insanlardan daha çok kolaylaştırdığını ve günahlardan
korudugunu görüyoruz.
Halimi iki görüşü de
naklettikten sonra meleklerin daha üstün oldugunu söyledi. Ancak
arkadaşlarımızın çogu birinci görüşü (insanların daha üstün oldugunu)
savunmuştur. Bu meseleden çıkmanın en kolay yolu, hangisinin üstün oldugunun
bize bir faydasının olmayacagını anlamaktır. Başarı Allah'tandır.
163- İbn Abbas der ki: "Cibril ve Mikail, Abduliah ve
Abdurrahman gibi bir isimdir."
Tahric: İsnadı
zayıftır. İbn Kesir, Tefsir (1/132) ve Suyuti, ed-Dürrül/-mensur (1/225)
164- Abduliah b. Ömer bildiriyor: Ömer b. el-Hattab, namaz için
kamet getirildikten sonra geldi ve Ebu Cahş el-lıysi'nin Resululiah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile namaz kılmaktan geri durmasından bahsetti. Anlattığına
göre Resululiah (s.a.v.) Ömer'e şöyle buyurdu: "Gel ey Ömer! Otur da sana
Rabbimin, Ebu Cahş'ın namazına muhtaç olmadığını bildireyim. Muhakkak ki dünya
semasında Alah'ın emrine boyun eğen melekler vardır ve onlar kıyamet kopuncaya
kadar başlarını kaldırmazlar. Kıyamet kopunca başlarını kaldırıp derler ki:
''Rabbimiz! Sana gereği gibi ibadet edemedik.'' Allah'ın: ikinci semada da
secdeye kapanmış melekleri vardır. Onlar da kıyamet kopuncaya kadar başlarını
kaldırmazlar. Kıyamet kopunca başlarını kaldırıp: ''Rabbimiz! Sana hakkıyla
ibadet edemedik'' derler ... 2
Beyhaki der ki: Hz.
Ömer'in menkıbelerinde hadisi uzun bir şekilde naklettim.
İsnadı zayıftır.
165- İbn Abbas der ki: Hafaza melekleri dışında Allah'ın
ağaçlardan düşen yaprakları kaydeden melekleri vardır. ıssız bir yerde
topallayan kişi: "Ey Allah'ın kulları! Bana yardım edin" diye
seslensin.
İsnadı hasendir.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın: