ALLAH’A İMAN |
88- Ebu Hureyre, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurduğunu nakleder: "iman. altmış küsur veya yetmiş küsur şubedir.
Bunun en faziletlisi «La ilahe illallah» sözü, en aşağısı da yoldan rahatsızlık
veren şeyleri gidermektir. Haya da imandan bir şubedir ...
Tahric: İsnadı
sahihtir. Buhari, el-Edebu'l-Müfred (156/598).
Hallmi şöyle der: Bu
şahadet kalpte itikadı ve dil ile ikrarı bir arada bulundurur. itikad ve ikrar,
farklı iki azayla (kalp ve dil ile) yerine getirilir ancak yapılan iş aynıdır.
Kalbin tasdik ettiği şeyle dilin ikrar ettiği şey, tıpkı yazılan şeyin, kişinin
söylemek istediği şeyoluşu gibi aynıdır.
itikad ve ikrarla
beraber salih amel yapmak bazı şeyleri kapsar: Birincisi; Allah'ın varlığını
inkar edenlerden ayrılmak için Allah'ın varlığını kabul etmek. ikincisi,
şirkten kurtulabilmek için onun birliğini kabul etmek. Üçüncüsü, Allah'ı başka
şeye benzetmekten kurtulmak için Onun cevher veya araz olmadığını kabul etmek.
Dördüncüsü Allah'a noksanlık isnad etmekten kurtulmak için Ondan başka her
şeyin, yaratılmadan önce yok olduğunu kabul etmek. Beşincisi, olanların tabiat
olayları olduğunu veya yıldız ya da meleklerin yönettiğine inanmaktan kurtulmak
için; Allah'ın, yarattıklarını yöneten, dilediği gibi tasarrufta bulunan
olduğunu kabul etmektir.
Bari'nin varlığını ve
vücud sıfatını kabul etmemek onun yok olduğunu söylemek demektir ki; bazı
topluluklar Allah'ı hakkıyla bilmedikleri için inkar edip yoldan çıktılar ve bu
alemin bir yaratanının olmadığını, alemin ebedden bu yana hep böyle olduğunu,
sadece duyu organlarıyla hissedilebilen şeylerin mevcut olduğunu, bundan başka
şeyin olmadığını kainatın ve su, ateş, hava, yeryüzü gibi şeylerin bir tabiat
işi olduğunu, bunu düzenleyen bir gücün olmadığını iddia ettiler.
Kişi, alemlerin bir
ilahı olduğunu ve bu sayılanların Onun tarafından idare edildiğini kabul ederse,
küfürden kurtulmuş olur. Kafir mezhepleri ve yukarıdaki iddia sahiplerini
bazıları felsefeciler olarak adlandırırlar.
Şirkten kurtuluş ise
Allah'ın vahdaniyetini kabul etmekle olur. Çünkü bazıları yapılanları iki
kişinin yaptığını, birinin hayırlı şeyleri yaparken diğerinin şerli şeyleri
yaptığını iddia ederler. Yine bazıları yaratılmışların aslında var olduğunu,
ancak düzensiz bir şekilde olduğunu, Allah'ın da onu alıp yanında bulunan ve
hala mevcut olan eski bir maddeden bu alemi şimdi olduğu şekliyle yarattığını
iddia eder.
Kişi Allah'tan başka
ilah olmadığını, tek olduğunu, Ondan başka yaratıcı olmadığını kabul ederse
Allah'a ortak koşanların, Allah'ın sıfatlarını yok saydıkları için küfre
düşenlerin durumuna düşmekten kurtulur.
Allah'ı başka şeye
benzetmekten kurtulmanın yolu da Onun cevher ve madde olmadığını kabul
etmektir. Çünkü bazıları Yüce Allah'ı sonradan yaratılanlara benzettiler.
Bunlardan bazıları: ''Cevherdir" derken, bazıları: ''Cisimdir" dedi.
Bazıları da Onun Arş'ta oturmasını, kralın tahtına oturmasına benzettiler.
Bütün bunlar, Allah'ı başka şeye benzetmek olduğu için kişiyi küfre götürür.
Kişi, hiçbir şeyin
Allah'a benzeyemeyeceğini, Onun cevher veya madde olmadığını kabul ederse
Allah'ı başka şeye benzetmekten kurtulur. Çünkü Allah cevher veya madde
olsaydı, diğer cevherler ve maddeler için mümkün olan Onun için de mümkün
olurdu. Allah cevher veya madde olmadığına göre onlar için geçerli olan şeyler
Allah hakkında söylenemez. Çünkü cevher imal edilir, kütlesi vardır, yer işgal
eder, hareket eder ve yerinde durur. Madde ise, kalıcı değildir ve belli bir
süre sonra yok olur.
Evrenin bir
yaratıcısının olmadığını söyleyenlerin durumuna düşmemek için, Onun her şeyin
yaratıcısı olduğuna iman etmek gerekir. Eskilerden bazıları Muattila'ya
(ateistlere) karşı çıkma babında çalışmalar yürütmüşler, ancak doğruyu
yakalayamadıkları için çalışmaları hüsranla sonuçlanmıştır. Bunlar Allah'ın
mevcut olduğunu, ancak mevcudiyetinin diğer var olanların illeti ve sebebi
olduğunu, Allah'ın varlığının zorunlu bir sonucu olarak diğer şeylerin aşama
aşama var olduğunu savunmuş ve bu aşamaların nasıl bir düzen içinde
gerçekleştiğini zikretmişlerdir. Buna göre malul (müsebbeb, varlık) illetten
(sebep, Allah) ayrı olamıyorsa o zaman malulun (varlığın) varlığı da
zorunludur. Bu durumda Allah (illet) ezeli olması hasebiyle malüı (varlık) da
onun gibi ezeli olacaktır.
Allah'ın zorunluluktan
değil de kendi iradesiyle cevher ve madde olarak kendisi dışında bulunan her
şeyi yarattığını kabul eden kişi, bunların yaratılmasında illiyeti (nedenselliği)
reddetmiş demektir ki böylesi bir iIIiyeti kabul eden kişi, Muattila'da olduğu
küfre girmiş demektir.
Tedbir konusunda Allah'a
ortak koşmaktan kurtulmak için de var olan her şeyi çekip çevirenin sadece
Allah olduğunu kabul etmek gerekir. Zira bazıları alemi çekip çevirenin
melekler olduğunu söylemiş, bundan dolayı da onlara "ilah" ismini
vermişlerdir. Allah, melekler konusunda: "Emri yürütenlere"[Naziat 5] buyurmuştur. Burada "müdebbirat"
ifadesinden kasıt da Allah'ın tedbir babından verdiği emirlerin yerine
getirilmesidir. Hasımlar arasında Allah'ın hükmünü veren kişiye
"hakim" denilmesi gibi Allah'ın tedbir babından verdiği emirleri
yerine getirdikleri içinde meleklere "müdebbirat'' denilmiştir.
Bazıları da yıldızların,
alanı içinde bulunan şeyleri tedbir ettiğini (yönettiğini) söylemiştir. Bunlara
göre de yeryüzünde olan ve olacak her şey yıldızların uzaklaşıp yakınlaşması,
ayrılıp birleşmesi ve benzeri hareketlerinden kaynaklanmaktadır. Yarattıkları
konusunda tedbirin sadece Allah tarafından yapıldığını söyleyen kişi, tedbir
konusunda O'nun ortağının olmadığını kabul etmiş demektir. Ki ezeliyet veya
yaratmada Allah'ın ortağı bulunduğunu söyleyenler de küfre girmiş demektir.
Yüce Allah tüm bunları
"La ilahe illallah" sözüyle ifade etmiştir. iman etmesi istenen
kişilerden de buna itikat etmeleri ve bunu söylemeleri emredilmiştir. Bu konuda
Yüce Allah: "Bil ki Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur"[Muhammed 19] buyurmuştur. Müşrikleri kınarken de şöyle
buyurmuştur: "Kendilerine, «Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur» denildiği
zaman inanmayıp büyüklük taslıyorlardı ve «Biz, deli bir şair için ilahlarımızı
mı terk edeceğiz?» diyorlardı.''[Saffat 35~36] Yani onlara ''La ilahe
illallah" deyin, denildiği zaman böbürlenip bunu söylemediler. Bu sözü
söylemek yerine de ''Deli bir şair için kendi ilahlarımızı mı bırakalım?"
dediler.
89- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "insanlar «La ilahe illallah» diyene
kadar onlarla savaşmam emredildi. Kim «La ilahe illallah» derse (islam'ın)
hakkı dışında canını ve malını benden korumuş olur. Sonra onun (içindeki)
hesabı (niyeti) Allah'a aittir ...
Buhari Sahih'inde
Ebu'l-Yeman'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Müslim (1/52)
90- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), amcasına: "La ilahe illallah de, kıyamet günü bu kelimeyle senin
için şahitlik edeyim" deyince amcası (Ebu Talib): "Eğer Kureyş ölüm
korkusuyla söyledi diyerek beni ayıplamayacak olsaydı sırf seni sevindirmek
için bu kelimeyi söylerdim" karşılığını verdi. Bunun üzerine Yüce Allah:
''Şüphesiz sen sevdiklerine hidayet veremezsin. Lakin Allah dilediğine hidayet
verir"[Kasas 56] ayetini indirdi.
Müslim, Sahih'inde
Muhammed b. Hatim kanalıyla Yahya b. Saıd'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı
hasendir. Müslim (ı/ 54,55) ve Buhari (4/247)
91- Hz. Osman b. Affan der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) vefat ettiği zaman halkın kafası karışmıştı. Ben de kafası allak bullak
olanlar arasındaydım. Hz. Ömer yanıma uğrayıp selam verdi, selamını almayınca
beni Hz. Ebu Bekr'e şikayet etti. Hz. Ebu Bekr gelip: "Kardeşin sana selam
verdi, neden selamını almadın?" deyince, ben: "Selam verdiğini
bilmedim ve selamını duymayacak kadar da meşguldüm" dedim. Hz. Ebu Bekr:
"Neden?" diye sorunca ben: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), bu ışın kurtuluşunun nasılolduğunu sormadan vefat etti" dedim.
Hz. Ebu Bekr: "Ben kendisine bunu sordum" deyince kalkıp ona sarıldım
ve: "Anam babam sana feda olsun sen bunda daha çok hak salıibisin"
dedim. Hz. Ebu Bekr: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu işin
kurtuluşunun nasılolduğunu sorduğumda bana: «Kim amcama arz ettiğim kelimeyi
kabul ederse bu onun kurtuluşudur» buyurdu" dedi.
Tahric: İsnadı
zayıftır. Ebu Ya'la, Müsned (1/20); İbn Adiy, el-Kamil (4/1558); İbn Sa'd,
Tabakat (2/312-313) ve Ahmed, Müsned (1/6).
92- Malik b. İsman aynı isnadla hadisi nakletti ancak sonunda
şöyle dedi: "Kim amcama arz ettiğimde reddetmiş olduğu kelimeyi kabul
ederse bu onun kurtuluşudur" buyurdu"
93- Muaz b. Cebel, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurduğunu nakleder: "Kimin son sözü «La ilahe illallah» olursa
Cennete girer.
Tahric: İsnadı
hasendir. Ebu Davud 3/486 (3116).
94- Osman b. Affan, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle dediğini nakleder: "Kim Allah'tan başka ilah olmadığını bilerek
ölürse Cennete girer.
Tahric: İsnadı hasendir.
Nesai (1113, 1114).
95- İsmail b. Uleyye, Halid kanalıyla aynı rivayette bulundu;
ancak "Kim Allah'tan başka ilah olmadığını bilerek ölürse Cennete
girer" diyerek 'Ve huve" kelimesini ilave etmiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Mende, Kitabu'l-lman (1/174).
Müslim, Züheyr b. Harb
ve başkaları yoluyla İbn Uleyye'den rivayet etti. Beyhaki dedi ki: Bu sözün
faziletlerinden "el-Esma ve's-Sifat" kitabının beşinci bölümünde
yeteri kadar bahsetmiştik. Burada orada bahsettiğimizi kısa bir şekilde
zikrettik.
96- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kişi ''La ilahe illallah'' demişse azaba
maruz kalsa da gün gelecek ve bu sözün faydasını görecektir.
Ravileri tanınmış ve
güvenilirdir.
97- Süfyan es-Sevri, Mansur kanalıyla aynısını rivayette
bulundu; ancak "Fayda verecektir" yerine "Kurtaracaktır"
sözünü kullandı.
İsnadı sahihtir.
98- Ahmed b. İbrahim b. Milhan isnadıyla aynısını rivayette
bulundu.
99- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu: ''La ilahe illallah diyen kimselere ne kabirlerinde
nede diriltilecekleri zaman bir yalnızlık yoktur. La ilahe illallah diyenleri
başlarından toprağı silkeleyip: ''Bizden üzüntüyü gideren Allah'a hamd olsun''
[Fatır 34] dediklerini görür gibiyim.
Tahric: İsnadı
zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (4/15829 Bak: Heysemi, Mecma (10/333).
Bu hadisi rivayet te
Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem tek kalmıştır. Beyhaki der ki: Bu hadis başka bir
kanalla zayıf bir isnadla ibn Ömer'den nakledilmiştir ve bu rivayeti el-Ba's
ve'n-Nüşur adlı kitabımızda rivayet ettik. Bu kelimenin de beş iman esasını bir
arada topladığını bildirmiştik. Çünkü La ilahe illallah diyen kişi, Allah'ın
varlığını kabul edip başkasını(n ilahlığını) inkar etmiş olur. Bunu kabul
etmekle de Muattila'ya benzemekten kurtulur. Allah'ı Ona layık sıfatlarla kabul
eder ve bununla da Ona şirk koşanların durumuna düşmekten kurtulur. ilah ismini
kabul etmekle onun yaratıcı ve tedebbür edici olduğunu kabul edip Müşebbihe'nin
durumuna düşmekten kurtulur. Çünkü ilah ismi ancak yaratıcı olan için
kullanılabilir. Allah'ın yaratıcı olduğunu kabul etmek demek, onun müdebbir
olduğunu da kabul etmek demektir. Çünkü yaratmak tedbirdir. Yarattığını belli
bir süre sonra yok etmek de tedbirdendir. Yaratan ve tedbir edene,
yarattıklarından birini benzetmek uygun değildir. Çünkü bu durumda, benzeri
için uygun olan şey kendisi için de uygun olur. Böyle olursa da hem kendisine,
hem de kendisine benzetilen hasmına "ilah" ismi kullanılamaz. Bu da
bir "ilah" ile bu ilahın benzerinin bir arada olamayacağını, yine bir
"ilah" ile yoktan var etmeyi (ibda') inkarın uyuşmayacağını
göstermektedir.
Halimi, Allah'ın
isimlerini içeren hadisi zikretmiş, bunun yanında başka hadislerde de geçen
bazı isimleri de bu isimlere eklemiş ve bu isimleri beş itikadi esas arasında
paylaştırmıştır. el-Esma ve's-Sifat isimli eserimizde hepsini zikrettik.
Bunlara mucizeleri, sıfatların açıklamasını, bilinmesi zorunlu olan kapalı
ayetlerin ve müteşabih hadislerin yorumlarını da ekledik. Konu hakkında malumat
sahibi olmak isteyenler söz konusu eserimize başvurabilir.
Halimi evrenin hadis
(sonradan var) oluşunu, onu benzeri olmayan bir yaratıcının tedbir ettiğini bölümler
halinde zikretmiştir. Kısaıtarak buraya aktarmak mümkün olmadığı için almadan
olduğu gibi bıraktım ve bilinmesi zaruri olduğu için de burada konu hakkında
başkalarının sözlerini aktardım.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
ALLAH’I,
SIFATLARINI VE İSİMLERİNİ BİLMEK