ALLAH’I, SIFATLARINI VE İSİMLERİNİ BİLMEK |
Marifetin hakikati,
Allah'ın varlığının kadim olduğunu, zail olup yok olmayacağını, tek olduğunu,
her şeyden müstağni olduğunu, bir olduğunu, vehm ile tasavvur edilemeyeceğini,
kısımlara ve cüzlere ayrılmayacağını bilmektir. Yüce Allah, cevher, araz, cisim
değildir ve başka bir varlığa ve hiçbir mekana muhtaç olmadan kendisi ile
kaimdir. Kendisinden başkasından müstağni, Hay, Kadir, Alim, Mürıd, Semı,
Basir, Mütekellim'dir. Hayat, Kudret, ilim, irade, her şeyi duymak, her şeyi
görmek, Kelam O'na aittir. Ezelde de, şimdi de O bu sıfatlara sahiptir. Bu
sıfatlarından hiç biri yaratılmışların sıfatına benzemez. Bu sıfatlar hakkında:
"O bu sıfatlardır veya bu sıfatlar Odur" denilemez. Yine: "Bu
sıfatlar ondan ayrıdır, ondan gider, ona muhalefet eder, muvafakat eder veya
ona huluI eder denilemez. Aksine bu sıfatlar ezelden beri Onu vasfeder. Bu sıfatlar
ebedi olarak onunla kaimdirler ve değişmezler. Bu sıfatlara bakarak Ona şekil
vehmedilemez. Onun kudreti bütün güçleri kapsar. Onun ilmi bütün ilimieri içine
alır. Onun iradesi bütün iradeleri içine alır ve sadece Onun istediği olur,
istemediği de olmaz.
O, sınırlardan,
yönlerden, taraflardan ve uçlardan yücedir. Mekandan, zamandan münezzehtir.
ihtiyaçlardan berıdir. Hiçbir şeyin ona faydası veya zararı dokunmaz. Lezzet,
şehvet ve her türlü etkilenmeden uzaktır. Sonradan yaratılmış olanlara has olan
ve onların yaratıldığına delalet eden sıfatlar Onun için geçerli değildir. Yani
Ona hareket, sükun, toplanma, ayrılma, hizada veya karşıda bulunma, dokunma,
ileri geri gitme gibi sıfatlar yakıştırmak caiz değildir. Hadis olduğuna işaret
eden herhangi bir sıfatla anmak veya ezeliyetine yönelik herhangi bir sıfatı
hükümsüz bırakmak veya acizliği içerecek herhangi bir şeyi Ona izafe etmek
doğru değildir.
çocuğunun veya eşinin
veya ortağının olması imkansızdır. Kendisi dışında diri olan her bir şeyi
öldürmeye kadirdir. Kendisinden başka her bir şeyi yok edebilir, yok ettikten
sonra bedenleri geri verebilir, benzerlerini kusursuz ve eksiksiz bir şekilde
yaratabilir. Var olması kendi kendine olarak düşünülen şeyleri de yaratmaya
kadirdir. Mülk de, hamd da Onundur. Verdiği bütün nimetler ondan bize bir
lütuftur. Bize zararı dokunsa da her şeyinde adildir. Zira hiçbir zaman
haksızlık etmez ve zulmetmez .
100- Ubey b. Kab bildiriyor: Müşrikler: "Ey Muhammed!
Rabbini bize tanıt" deyince Yüce Allah: ''De ki: O, Allah'tır. Bir tektir.
Allah Samed'dir"[İhlas 1,2] buyruklarını indirdi. Samed de "doğmamış
ve doğrulmamış olandır. Hiçbir şey O'na denk değildir."[İhlas 3,4] çünkü
doğup da ölmeyecek hiçbir kimse olmadığı gibi, ölüp de kendisine mirasçı
olunmayacak hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz Allah ölmez ve kimse O'na mirasçı
olmaz. "Kimse de O'nun dengi değildir"[İhlas 4] (buyruğu hakkında)
dedi ki: O'nun benzeri ve dengi yoktur. O'na benzer hiçbir şey yoktur.
Tahric: İsnadı
hasendir. Tirmizi (5/451).
101- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah'ın doksan dokuz ismi vardır.
Bu. yüz'den bir eksiktir. Allah tektir, teki sever. Kim bunları sayarsa Cennete
girer: O Allah'tir ki; O'ndan
başka ilah yoktur. er-Rahman. er-Rahim, el-Melik, el-Kuddus. es-Selam.
el-Mümin. el-Muheymin. el-Aziz, el-Cebbar. el-Mütekebbir, el-Halik, el-Bari,
el-Musavvir, el-Ğaffar, el-Kahhar, el-Vehhab, er-Rezzak. el-Fettah, el-Alim.
el-Kabid, el-Basit. el-Hafid. er-Rafi, el-Muizz. el-Muzill. es-Semi', el-Basir,
el-Hakem. el-Adl. el-Latif. el-Habir, el-Halim. el-Azim, el-Gafur, eş-Şekur.
el-Aliy, el-Kebir, el-Hafiz, el-Mukit el-Hasib. el-Celil, el-Kerim, er-Rakib.
el-Mucib, el-Vasi, el-Hakim. el-Vedud, el-Mecid. el-Bais. eş-Şehid. el-Hak.
el-Vekil. el-Kaviy, el-Metin, el-Veliy, el-Hamid, el-Muhsi, el-Mubdi. el-Mu'id.
el-Muhyi. el-Mumit. el-Hay, el-Kayyum. el-Macid, el-Vacid, el-Vahid. el-Ehad,
es-Samed, el-Kadir. el-Muktedir. el-Mukaddim. el-Muahhir, el-Evvel. el-Ahir,
ez-Zahir, el-Batin, el-Berr, et-Tevvab, el-Muntakim. el-Afuv, er-Rauf,
Maliku'l-Mülk, Zu'I-Celali ve'l-İkram, el-Veliy, el-Muta'al. el-Muksit,
el-Cami, el-Ganiy. el-Muğni, er-Rafi. ed-Dar, en-Nafi. en-Nur, el-Hadi.
el-Bedi. el-Baki. el-Varis, er-Reşid. es-Sabur ...
Başka ravi; er-Rafi, yerine, el-Mani kelimesini, el-Vali'l-Müte'al
kelimesinin ardından da el-Batin kelimesini söyledi.
Diğer Tahric: Buhari
(3/185,8/169, 7/169) ve Müslim (3/2062).
Beyhaki der ki: Üstad
Ebu ishak b. Muhammed el-isferayini "Onları sayan Cennete girer"
sözünden kastın, bunları öğrenen olduğunu söyleyip, bu isimlerden yirmi
sekizinin Allah'ın zatına ait isimler, yirmi sekizinin de zatına ait sıfatların
ismi, kırk üçünün ise fiillerinin isimleri olduğunu söyledi.
Yüce Allah'ın Zatına Ait
Olan İsimlerin Manaları
1- Allah: Değişik
manaları vardır: onlardan bazıları, yaratmaya gücü yeten, ancak Onun istediği
olan, yenilmeyen ve her şeye üstün gelen, her şeye her istediğini yaptıran ve
hiçbir şeyin kendisine zorla bir şey yaptıramadığı ve ancak Kendisinin
emretmesi caiz olandır.
2- el-Melik: Dilediğini
aziz kılar, dilediğini zelil kılar ve zayıf düşmesi imkansızdır manasındadır.
Yine bunun manasının, malik kılan ve çekip alan, gücü yeter kılan, engel olan,
fayda veren, vekil kılan, azleden ama azledilemeyen ve kendisinden hiçbir şey
çekilip alınamayan olduğu söylenmiştir. Aynı zamanda bunun manasının izzette ve
hükümranlıkta tek olan demektir.
3- el-Kuddus: Bu ismin
değişik manaları vardır: Birincisi kusurlardan, ortaklardan, benzeri olmaktan
ve karşıtlarının olmasından beri / uzak olmaktır. Bir manası da; kendisine ait
olan her vasıfta mükemmel olmasıdır. Bir manası da; başkasının ona kusur isnad
edememesidir. Bir manası da; düşüncelerin ve gözlerin onu hakkıyla
kavrayamamasıdır.
4- es-Selam: Bu ismin de
değişik manaları vardır: Birincisi, selamet ondadır ve ondan olmasıdır. Başka
bir manası da, ona itaat edenin selamette olmasıdır. Bir manası da,
noksanlıklardan münezzeh olmasıdır. Bir manası da Onun istediği gibi kendisine
ibadet edenin Onun gazabından selamette olmasıdır.
5- el-Mümin: Bu ismin de
değişik manaları vardır: Bunlardan biri de hidayet ve imanın ona ait olmasıdır.
Bir manası da Onu tasdik etmek ve yalanlamanın iman ve küfür göstergesi
olmasıdır. Bir manası da bütün hakikatlerin ondan gizli kalmamasıdır. Bir
anlamı da emrin ancak ondan alınmasıdır. Bir manası da geçerli olanın onun sözü
olması ve onun hilafında söz söylenmemesidir. Bir anlamı da zeval bulmasının
düşünülemeyeceğidir.
6- el-Muheymin: Bu,
zevalinin mümkün olmadığı kemal isimlerindendir.
Şahadet, Hıfz, Ata, Men'
ve başkasına benzememesi manasına da gelir.
7- el-Azız: Bunun da
değişik manaları vardır: Bunlardan bazıları, bir şeye zorlanamaması, iradesi
dışında bir şey yapılamaması, tehditle korkutulamaması, makamından
indirilememesi, dilediğine azab etmesi, kaçanların sığınağı olması, istek
sahiplerinin istediklerinin Onda olması, geçenlerin yolunun Ondan geçmesi, amel
edenlerin mükafatını Onun vermesi, Onun gibisinin olmaması ve noksanlıklardan
berİ olmasıdır.
8- el-Cebbar: Bunun da
değişik manaları vardır. Azab etmekten çekinmemesi, verirken kısmadan bolca
vermesi, vermediği zaman da bunu (gücü yetmediği için değil) kudretiyle
vermemesi, isyan edenlerin isyanından dolayı üzülmemesi, ihlas sahiplerinin ihlasıyla
sevinmemesi, olmayacak şeyi istememesi, olmayan bir şeye hayıflanmaması bu
ismin anlamlarından bazılarıdır. Yine yaptığı hiçbir şeyin tartışılamaması ve
yaptığı hiçbir şeyde sebep aranmaması bu ismin anlamlarındandır. Kudretine
sınır konulamaması, hiçbir şeyi yapmaya asla zorlanamaması, izzetinin
karşısında azizlerin zelil düşmeSİ, O'na yakınlaşmakla zelillerin aziz olması
da bu ismin anlamlarındandır.
9- el-Mütekebbir: Bunun
da değişik manaları vardır: Bunlardan bazıları şunlardır: Yanındaki her şeyin
sınırsız olması, kınanamaması, Ona hiç kimsenin ceza verememesi, hiçbir şeyi
kendi faydası için yaratmaması, itaat edenlerin ve ibadet edenlerin başa
kakamaması, Ona itaat edenlere sevap vermek zorunda olmayan, itaat edenlerin
itaatlerinin yüceliğine katkısı olmaması, O'na düşmanlık yapanların zarar
verememesi, Kendisi için bir fayda sağlamak için emretmemesi, Kendisine gelecek
zararı önlemek için de yasaklamamasıdır.
10- el-Aliyy: Mütekebbir:
Bunun da değişik manaları vardır: Bunlardan bazıları şunlardır: Mahlukatın
sıfatlarının kendisine yetişemeyeceği kadar yüce, emreden, yasaklayan, tehdit
eden, veren, meneden, icabet eden, mahlukata ihtiyacı olmayan, yaptıklarından
dolayı sorgulanamayan, yapmadıklarından dolayı hesaba çekilemeyendir.
11- el-Azim: Bunun da
değişik manaları vardır: Bunlardan bazıları sınırdan ve mekandan, yoğunluktan
ve seyreklikten münezzeh olmasıdır. O'na itaat (ibadet) ederken boyun büküp baş
eğmek de bu isminin gereklerinden biridir.
12- el-Celil: Bunun da
değişik manaları vardır: Bunlardan bazıları şunlardır:
Mahlukat için geçerli
olan şeyin, Onun için geçerli olmaması, Kendisine itaatin vacip olması, ancak
Kendisinin izzetli kıldığı kişinin aziz olması manasındadır.
13- el-Kebir: Bunun da
değişik manaları vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: O'nun için ölçü ve
miktarın geçerli olmaması, tedbirinde ona karşı gelinememesi ve hiçbir işte ona
muhalefet edilememesidir.
14- el-Hamid: Bunun da
manası övgü ve kemal sıfatlarının Ona ait olmasıdır.
15- el-Mecid: Kemal
vasıflarında eşi olmaması, celal, kibriya ve izzet sıfatıyla tek olması,
başkası için övgü olan güzel sıfatların hepsinin ancak kendisinde var
olmasıdır:
16- el-Hak: Bunun da
değişik manaları vardır: Bunlardan biri de Onu reddetmenin mümkün olmaması,
varlığına iman edilmesi, emrinin dışında yapılan şeylerin övülmemesi,
yarattıklarına, Kendisine karşı yapmaları gerekenleri açıklamasıdır.
17- el-Mubin: Bunun
manalarından biri, akıl sahiplerinin onun varlığını açıkça bilmeleri, faziletin
ancak Ondan olması, hakkı bilip onu batıldan ayırmanın ve hidayetin ancak Onun
iradesiyle gerçekleşmesidir.
18- el-Vahid: Birden çok
olmasının mümkün olmaması, benzerinin olmaması, mülkünden çıkmanın mümkün olmaması
ve hükümranlığının sınırının olmamasıdır.
19- el-Macid: Yüce
olması, yücelikte mübalağa, dilediğini yapabilmesi, velayet ve tevliyede tek
olmasıdır.
20- es-Samed: Birçok
manaya gelmektedir. Bunlardan biri düşünce de bile parçalara ayrılamamasıdır.
Bir diğeri her şeyin ve halin O'ndan istenmesidir.
21- el-Evvel: Ezeli
olması, verdiği nimete, musibete karşılık verilememesi ve fiilinde geçilememesi
manasındadır.
22- el-Ahir: Daim olması
ve yok olmasının mümkün olmamasıdır.
23- ez-Zahir: Delillerle
hakkıyla idrak edilmesi manasındadır.
24- el-Batın:
Dokunmakla, koklamakla ve tatmakla idrak edilememesi ve gizli olması
manasındadır.
25- el-Muteal: Ona güç
yetirilememesi, zat ve sıfatlarıyla zail olmaktan münezzeh olması, ihtiyaçtan münezzeh
olmasıdır.
26- el-Ganiy: Gücünün
sınırsız olması, desteğe veya alakaya ihtiyacı olmaması, olması düşünülen her
şeyin ancak Onun kudretiyle var olmasıdır.
27- en-Nur: Delil ile
veli kullarına zahir olması, gözlerle idrak edilememesi, ancak her akıl
sahibinin onu idrak edebilmesidir.
28- Zu'I-Celal:
Zikrettiğimiz vasıfların sadece Ona ait olması, her şeyin efendisi olmasıdır.
Beyhaki der ki:
"el-Esma ve's-Sifat" adlı kitapta bu hadisin senedini zikrettim.
Üstad: "Bunun manası; her yaratılmışın maliki olması ve yaratmada tek
olmasıdır" dedi.
29- el-Mevla: Dilediğini
dilediği gibi değiştirir manasındadır.
30- el-Ehad: Ona
erişmenin ve dokunmanın mümkün olmaması, eksiklik ve fazlalıktan münezzeh
olmasıdır.
31- el-Ferd: Karısının
ve çocuğunun olmamasıdır.
32- el-Vitr: Bildiğimiz
şekliyle sayıyla sayılamamasıdır. Sıfatlarından biriyle birinin vasfedilmesi
durumunda bunun mutlaka karşıtlık ve zıtlık barındırmasıdır.
Zati Sıfatların İsimleri
Kudretiyle ilgili zati
sıfatlarının isimleri şunlardır:
1- el-Kahir: Galip olan
manasındadır.
2- el-Kahhar: Yok
edilemeyen ve mağlup edilemeyen manasındadır.
3- el-Kaviyy: istediğini
yapmaya gücü yeten manasındadır.
4- el-Muktedir:
istediğini yapmaya engel olunamayan manasındadır.
5- el-Kadir: Kudretli
olan manasındadır.
6- Zu'l-kuvveti'l-metın:
Kudretinin sonsuz olması ve her şeye gücünün yetmesi manasındadır.
Bazı kitaplarda,
el-Gallab ismi de zikredilmiştir. Bunun da manası, istediğini istediğine. zorlayan
ama hiç kimsenin onu istediğine zorlayamamasıdır.
ilmiyle ilgili zati
sıfatlarının isimleri şunlardır:
7- el-Alim: ilminin her
şeyi kuşatmasıdır.
8- el-Habir: Olacak olan
şeyi olmadan önce bilmesidir.
9- el-Hakım: Ayrıntıları
ve vasıfları bilmesidir.
10- eş-Şehid: Gaib olanı
ve hazır olanı bilmesi ve hiçbir şeyin ilminin dışında olmamasıdır.
11- el-Hafız: Bildiğini
unutmayan manasındadır.
12- el-Muhsi: Çok
bilmesinin onu meşgul etmemesi manasındadır. Nurun ışığı, rüzgarın şiddetli esmesi,
yaprakların düşmesi gibi şeyleri hatta düşen her yaprağın nasıl hareket
ettiğini bile bilir. Nasıl bilmesin ki; O yaprağı yaratan odur ve: ''O Yaratan
hiç bilmez mi? O, Latifdir (çok lütuf sahibidir; her şeyin bütün inceliklerini,
özelliklerini en iyi bilendir). (Her şeyden) haberlidir"[Mülk 14]
buyurmaktadır.
iradesiyle ilgili zati
sıfatlarının isimleri şunlardır:
13- er-Rahman: Geçici ve
imtihan dünyasında yaşayan her şeyin rızkını vermek istemesidir.
14- er-Rahım: Cennet
ehlini nimetlendirmek istemesidir.
15- el-Gaffar: Cezayı
hak edenden bu cezayı kaldırmak istemesidir.
16- el-Vedud: Dostlarına
ihsanda bulunmayı istemesidir.
17- el-Afuvv: Marifet
ehline işi kolaylaştırmak istemesidir.
18- er-Ra'uf: Kullarının
yükünü hafifletmek istemesidir.
19- es-Sabur: Cezayı
geciktirmek istemesidir.
20- ei-Halim: Günah
işleyenin cezasını kaldırmak istemesidir.
21- el-Kerim: ihtiyaç
sahibine çok hayır vermek istemesidir.
22- el-Berr: Dostlarını
aziz kılmak istemesidir.
İşitmesiyle ilgili zati sıfatının
ismi: 23- es-Semi
Görmesiyle ilgili zati
sıfatının ismi: 24- el-Basir
Diri olmasıyla ilgili
zati sıfatının ismi: 25- el-Hayy
Baki olmasıyla ilgili
zati sıfatının ismi: 26- el-Baki
27- el-Varis:
Yarattıklarının ölmesinden sonra da baki kalmasıdır.
Konuşmasıyla ilgili zat
i sıfatının ismi: 28- eş-Şekur
ilmi, işitmesi ve
görmesiyle ilgili zati sıfatının ismi: 29- er-Rakib
Allah'ın Fİİlİ
Sıfatları:
1- el-Halik: Var etme
işinin sadece kendisine ait olmasıdır.
2- el-Bari:
Yarattıklarını güzel şekilde yaratmasıdır.
3- el-Musavvir:
Yarattıklarını değişik şekillerde yaratan manasındadır.
4- el-Vehhab: Çok
vermesi ve vermediğini de kimsenin elde etmesinin
mümkün olmaması
manasındadır.
5- er-Rezzak:
Yarattıklarına, azık ve yaşamları için gerekeni vermesidir.
6- el-Fettah: Zoru
kolaylaştıran manasındadır.
7- el-Kabıd: Dilediğini
çekip alan manasındadır.
8- el-Basıt: Bolca veren
manasındadır.
9- el-Hafid: Yoldan
çıkanları zelil eden manasındadır.
10- el-Rafi:
Yarattıklarına dereceler veren manasındadır.
11- el-Muizz: Halleri
güzelleştiren manasındadır.
12- el-Muzill:
Dilediğini alçaltan manasındadır.
13- el-Hakem: Dilediğini
yapan manasındadır.
14- el-Adl: Yaptığı
yadırganmayan manasındadır.
15- el-Latif: Fiilleri dikkatli
inceleyen manasındadır.
16- el-Hafiz: Bir şeyi
defetmesinin diğer bir şeyi defetmesine engel olmaması manasındadır.
17- el-Mukit: Bir
musibet göndermesinin, başka bir musibet göndermesine engelolmaması
manasındadır.
18- el-Hasib: Bir halin,
kendisini başka bir halden dolayı meşgul edememesi manasındadır.
19- el-Mucib: İsteyene
bolca vermesi manasındadır.
20- el-Vasi: Verdiğinin
mülkünde eksiklik meydana getirmemesi manasındadır.
21- el-Bais: Haşreden
manasındadır.
22- el-Vekil: Mahlukatın
kefili olan manasındadır.
23- el-Mubdi: Fazlının
başlangıcı manasındadır.
24- el-Muid: Ölüleri
tekrar diriltip iade eden manasındadır.
25- el-Muhyi: Hayatı
yaratan manasındadır.
26- el-Mumit: Ölümü
yaratan manasındadır.
27- el-Kayyum:
Mahlukatın devamını sağlayan manasındadır.
28- el-Vacid: Dilediğini
var eden manasındadır.
29- el-Mukaddim:
Dilediğini ileri alan manasındadır.
30- el-Muahhir:
Dilediğini geri bırakan manasındadır.
31- el-Veliyy:
Dostlarını koruyan manasındadır.
32- et-Tevvab: Tövbe edenlerin
tövbesini halk eden manasındadır.
33- el-Muntakim: isyan
edenleri cezalandıran manasındadır.
34- el-Muksit: Adaletli
davranan manasındadır.
35- el-Cami: Hasımları
toplayan manasındadır.
36- el-Muğni:
Noksanlıkları ve ihtiyaçları izale eden manasındadır.
37- en-Nafi: Lezzetleri
yaratan manasındadır.
38- el-Hadi: Taatleri
yaratan manasındadır.
39- el-Mudill:
Masiyetleri yaratan manasındadır.
40- el-Bedi': Yaratmada
ortağının olmaması manasındadır.
41- er-Reşıd: Maksadında
isabet eden manasındadır.
42- Maliku'I-Mülk:
Değiştiren manasındadır.
Bu isimlerin bazısı zati
sıfatlardaki isimlerle de sayılabilir. Bil ki, Allah'ın isimleri üç kısma
ayrılır. Bir kısmı zati, bir kısmı zatın sıfatı, bir kısmı da fiili sıfatların
isimleridir.
Birinci kısımda, isim ve
müsemma ''Kadim, şey, ilah, Malik" gibi birdir. isim ve müsemma birdir
sözünün manası, isimle müsemmaya fazladan bir sıfat yüklenmemesi, ismin
müsemmanın isbatı olmasıdır.
ikinci kısımda ise
sıfatı isimle kaimdir; ancak ona ne müsemmanın kendisi ne de müsemmadan başka
bir şeydir denemez. ''Alim, Kadir" gibi. Çünkü burada isim, ilim ve
kudretin kendisidir.
Üçüncü kısımda ise ismin
fiilin sıfatı olmasıdır. Burada isim müsemmadan başkadır. ''Halık, Razık"
gibi. Çünkü yaratmak ve rızık vermek, yaratan ve rızık verenden ayrıdır. Eğer
isim mahluktan olursa, bu isim ve müsemmadan ayrı olur. isim Allah'tan olursa,
Onun zatında ve kelamı olan bir sıfat olur. Buna da bu isim müsemmanın
kendisidir veya başkasıdır denemez. Hak ehlinden olan bazı arkadaşlarımız ise
Allah'ın bütün isimleriyle ilgili olarak isim ve müsemmanın bir olduğunu
söylediler.
Bizim görüşümüze göre
ise ''Alim, Halik" gibi isimler, ilim ve kudret gibi zati sıfatlardır.
Fiili sıfatlar ise yaratma ve rızık verme gibi sıfatlardır. Bu sıfatlara isim
demeyiz. Bunlar, Allah'ın zati sıfatlarının isimleridir.
Beyhaki der ki: Eba Bekr
b. Muhammed b. el-Hasan b. Furek'in bildirdiğine göre Haris b. Esed el-Muhasibi
bu konuda şöyle dedi: Bu mevzuda dilin şahitlik ettiği şeyle müsemma olması
sahihtir. Yüce Allah: ''Sana, Yahya isminde bir oğlanı
müjdeliyoruz"[Meryem 7] buyurduktan sonra, ''Ey Yahya, [Meryem 12]
buyurarak ona ismiyle hitab etmiştir. Bu ayetlerle muhatabın Yahya, isminin de
Yahya olduğu anlaşılmaktadır. Yine: "Allah'ı bırakıp taptığınız, sizin ve
babalarınızın adlandırdığı putlardan başka bir şey değildir,;[Yusuf 40] buyurdu
ve burada ismi verilen putları kasdetti. Eğer: "Allah'a taptım" diyen
kişinin kasdettiği taptığından başka bir şey olsaydı, bu kişi Allah'ın ismine
tapmış olurdu. "Allah'ın doksan dokuz ismi vardır" sözünün manası,
kulların Allah'a verdiği isimlerdir. Çünkü Allah birdir.
Şair şöyle der: Bir
yılın sonuna kadar (ağlayın), sonra üzerinize olsun selam adı.
Ebu Ubeyd der ki: Şair
burada: "Sonra üzerinize selam olsun" demek istemiştir. Çünkü selam
ismi, selamın kendisidir.
Bazı arkadaşlarımız
isimleri sıfatlarla bir tutmuştur. Bu konuda daha önce açıklama yapılmıştı. Bu
konuda tercih edilen görüş, Şeyh Ebu Bekr b. Furek'in görüşüdür.
102- Ebu'l-Velid Hassan b. Muhammed el-Fakih der ki: Ebu Osman
Said b. İsmail'e ''Tebareke"[A'raf 54] ayeti sorulunca: "Yükseldi ve
yüceIdi manasındadır" cevabını verdi.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın: