EL-MUVAFAKAT *ŞATİBİ*
AVARİZU’L-EDİLLE /
BEŞİNCİ FASIL: MÜCMEL VE MÜBEYYEN /
ONUNCU MESELE:
Bu yapılan izahat,
sadece teklifi hükümlere mahsus değildir; aksine aynı durum vaz'i
hükümler için de geçerlidir. Çünkü sebep, şart, mani', azimet, ruhsat ve diğer
bilinen hükümler, hepsi şer'i hükümlerdir ve onların hem sözle hem de fiil ile
beyan edilmeleri gereklidir. Mesela, sebep söz ile beyan edilse ve zamanı
geldiğinde de gereği doğrultusunda amel edilse, o sebebin beyanı insanlar için
tam anlamıyla gerçekleşmiş olur. Ama böyle yapılmaz da söz ile açıklanır, sonra
ortaya çıkması halinde gereği ile amel edilmezse, o zaman fiil, sözü yalanlamış
olur. Aynı şey şartlar için de geçerlidir; şartın bulunması halinde meşrutun
işlenip, bulunmaması halinde işlenmemesi durumunda fiil, sözlü beyana uygun
düşmüş olacak ve beyan tam anlamda gerçekleşmiş olacaktır. Aksi takdirde ise
söz ve fiil birbirini yalanlamış olacak ve söz, beyan için yeterli olmayacaktır.
Mani ve diğer vaz'i hükümler için de durum aynıdır.
Hz. Peygamberi [s.a.v.],
umrede ihramdan çıkma konusunda, sefer esnasında orucun bozulması konusunda
olduğu gibi ruhsat hükmün gereğiyle amel etmiş, sebepleri dikkate almış ve
onlar üzerine terettüp eden hükümleri bizzat kendi üzerinde dahi olmak üzere
uygulamıştır. Mesela, kendisine kısas yapılmasına izin vermiştir. Bu konuya
ışık tutacak örnekler sayılamayacak kadar çoktur. Şeriatın tümü bu cümlenin
altında mündemiçtir ve konuyla ilgili sadece dikkat çekmek yeterlidir.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’e tıkla: