EL-MUVAFAKAT *ŞATİBİ*
AVARİZU’L-EDİLLE /
BEŞİNCİ FASIL: MÜCMEL VE MÜBEYYEN /
BİRİNCİ MESELE:
Hz. Peygamber, [s.a.v.]
söz, fiil ve takrirlerı ile,
açıklamakla görevli olduğu konuları beyan etmekteydi: "Sana da insanlara
gönderileni açıklayasın diye Kur'an'ı indirdik''[Nahl 44]
Hz. Peygamber [s.a.v.],
sözlü beyanda bulunurdu. Mesela talakla ilgili hadislerinde: ''Allah'ın,
dikkate alınarak kadınları boşanmasını emrettiği iddet
işte budur" buyurması gibi. (Rasulullah
[s.a.v.], hesaba çekilen kimsenin azap göreceğini ifade etmesi üzerine) Hz. Aişe, kendisine ''Amel defteri kendisine sağından verilen
kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir"[İnşikak
8] ayeti hakkında ne demeli?" diye sormuştu. Buna: "O sadece
arzdır" buyurarak açıklama getirdi. "Münafıkın
alameti üçtür:" sözünden ne kastettiklerini soran birine de: "Ondan
size ne? Ben onunla şunu şunu kastettim ... "
demiştir.
Aynı zamanda 'fiilleri
ile de beyanda bulunuyordu: "Ona benim öyle yaptığımı bildirseydin ya''
Allah Teala da şöyle buyurur: "Onu seninle
evlendirdik ki, evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestikleri zaman onlarla
evlenmek konusunda mü'minlere bir sorumluluk olmadığı
bilinsin"[Ahzab 37] Hz. Peygamber [s.a.v.],
namazın nasıl kılınacağını, haccın nasıl yapılacağını fiilleri ile açıklamış ve
konuyla ilgili olarak: "Beni nasıl namaz kılıyorken görüyorsanız siz de
öyle kılın" "Hac vecibelerinizi benden alın" buyurmuştur.
Hz. Peygamber'in
[s.a.v.] ikrarı da aynı şekilde beyan oluyordu. Bir fiilin işlendiğini bilir ve
ona karşı -batıl ya da haram olması halinde- tepkisini göstermeye de imkanı
bulunur ve buna rağmen onu onaylarsa, bu da bir beyan çeşidi olur. Mesela
usulcülerin Müdlicli Mücezziz
meselesi hakkında ortaya koydukları gibi. Bütün bunlar usul kitaplarında
açıklanmıştır. Ancak biz, buradan hareketle bir başka noktaya gelmek istiyoruz
ki o da şudur:
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’e tıkla: