EL-MUVAFAKAT  *ŞATİBİ*

 

AVARİZU’L-EDİLLE / İKİNCİ FASIL: ŞER'! HÜKÜMLER VE NESH /

BİRİNCİ MESELE:

 

Şu bilinmelidir ki, külli kaideler ilk konulan esaslar olmaktadır. Bun-

lar daha çok Hz. Peygamber' e Mekke'de iken inmiş bulunan esaslardır. Daha sonra Medine'de inen bazı şeyler bunları takip etmiştir ve bunlarla temeli Mekke'de atılan kaide ve esaslar tamamlanmış olmaktadır. Bu genel kaide ve esasların ilk başta geleni Allah'a, peygamberine ve ahiret gününe iman esasları idi. Sonra bunları genel esaslar takip etti: Namaz, infak vb. gibi. Her türlü küfür çeşitleri ya da küfre tabi bulunan şeyler yasaklandı. Allah'tan başkası adına ya da Allah'a koşulan düzmece ortaklar adına hayvan boğazlama, bir temeli olmaksızın kendi kendilerine bazı şeyleri haram kılma ya da vacip kılma gibi her türlü Allah'a karşı yapılan asılsız iftiralar bunlardandı. Çünkü bunlar Allah'tan başkasına tapınma düşüncesini destekleyen şeylerdi. Öbür taraftan bütün güzel huylar emredildi: Adalet, ihsan, ahde vefa, affetme, cehaletten ve cahillerden yüz çevirme, kötülükleri en güzel şekilde savma, sadece Allah'tan korkma, sabır, şükür ve benzeri güzel huylar gibi. Keza her türlü kötü huylar da yasaklandı: Fuhuş, her türlü kötülükler, taşkınlık ve zulüm, bilgisizce hükümde bulunma, ölçü ve tartılarda hile yapma, yeryüzünde fitne ve fesat çıkarma, zina, haksız yere adam öldürme, kız çocuklarım diri diri toprağa gömme, ve benzeri cahiliyet döneminde geçerli bulunan her türlü kötü huy ve davranışlar gibi. Mekke döneminde teşri kılınan şeyler arasında cüz'i-fer'i hususlar çok nadirdi. Buna karşı külli kaide ve esaslar inen ve teşri kılınan hükümler arasında büyük çoğunluğu teşkil ediyordu.

 

Sonra Hz. Peygamber [s.a.v.] Medine'ye hicret etti. Burada İslam bir devlet haline gelince ve giderek güçlenen ve genişleyen bir yapı halini alınca, geri kalan külli esaslar da bu dönemde tedrici olarak tamamlanmış oldu. Ara bulmak, akitlere karşı vefa göstermek, sarhoş edici içkilerin haram kılınması, zarur'i ve onların tamamlayıcısı durumunda olan haci ve tahsini esasları koruma amacıyla hadlerin konulması, çeşitli hafifletme yolları ve ruhsatlar vasıtasıyla kolaylıkların getirilmesi ve güçlüğün kaldırılması ve benzeri teşri kılınan bütün bu hususlar daha önce konulmuş bulunan külli kaide ve esasların tamamlayıcısı mahiyetinde olmaktadır.

 

Nesh, şer'i hükümlerin yerleştirilmesini temin amacıyla ilahi hikmet gereği olmak üzere çoğunlukla Medine döneminde gerçekleştirilmiş şer'i bir tasarruftur. Nesh üzerinde düşündüğümüzde, nesh uygulamasının büyük çoğunluğunun özellikle de İslam'a yeni girmiş kimseler için bir ön hazırlık mahiyetinde asli hükme ısındırma ve kalpleri alıştırma için gerçekleştirildiğini göreceğiz. Mesela namaz önceleri günde iki vakit idi, sonra beş vakit oldu. İlk önceleri infak tamamen kişinin kısmen kendi tercihine bırakılmış birşeydi, daha sonra cins ve miktarı belirli şeylerden mecburi hale getirildi. Medine'de önceleri kıble Beytu'l-Makdis'e doğru idi, sonra Kabe oldu. Önceleri mut'a nikahı helaldi, sonra haram oldu. Önceleri talak -bir grubun görüşüne göre- belli bir sayı ile sınırlı değildi, sonra üç sayısıyla sınırlandı. Zıhar önceleri talak sayılıyordu, sonra talaktan ayrı bir hükme konu oldu. İslam'dan önceki haliyle belli bir süre mevcut kalıp da sonra hükmü kaldırılan veya İslam döneminde meşru kılınıp aslında hafif olan, sonra asli hüküm konularak muhkem hale getirilen diğer meseleler de bunlar gibidir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’e tıkla:

 

İKİNCİ MESELE