EL-MUVAFAKAT *ŞATİBİ*
GENEL OLARAK DELİLLER /
a) Delillerle ilgili külli esaslar /
ON BİRİNCİ MESELE:
Delil, lafız hakkında
hakikat olduğu zaman, onunla mecazi manaya istidlalde bulunulamaz. Ancak müşterek
lafzın umumu lvardır (ve umumdan hareketle müşterek lafzın her bir manası aynı
anda kastedilmiş olabilir) görüşü kabul edilirse bu bir istisna olur. Bu
durumda şart olarak da o lafzı o manada Arapların kullanır olması ileri
sürülür. Bu şart bulunmadığı zaman ise bilinen dışında başka manada
kullanılamaz.
Şartın varlığı ile
beraber müşterekin her manasının aynı anda kastedilebileceğine örnek:
"Ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın ... "[Al-i İmran 27] ayetidir.
Bir grup bu ayetteki hayat ve ölümden maksadın hakiki anlamda hayat ve ölüm
olduğunu söylemişlerdir. Bu anlamda ayet mesela, ölü nutfeden canlı insanın
çıkarılması; canlı insandan ölü nutfenin çıkarılması şeklinde ya da buna benzer
anlamlarda anlaşılır. Başka bir grup ise, hayat ve ölüm kelimelerini "Ölü
iken kalbini dirilttiğimiz ... kimsenin durumu ... "[En'am 122] gibi
ayetlerde kullanıldığı gibi mecazi anlamda tefsir etmişlerdir. Bir başka grup
ise müşterek lafzın umlimu vardır görüşünden hareketle ayetten her ikisinin de
birden murat olduğunu iddia etmişler ve böylece lafzın hem hakikat hem de mecaz
anlamda kullanıldığını söylemişlerdir. Bu essasla ilgili pek çok örnek vardır.
Şartın bulunmaması
haline örnek: "Ey inananlar! Sarhoşken, ne dediğinizi bilene kadar,
cünübken -yolcu olan, müstesna- gusledene kadar namaza yaklaşmayın"[Nisa
43] Müfessirler buradaki sarhoşluktan (sekr) maksadın hakikat manada sarhoşluk
ya da mecazi manada uyku sarhoşluğu olduğunu söylemişlerdir. Cünüblük ve ondan
dolayı gusülden maksadın da hakikat manada bilinen şeyolduğunu söylemişlerdir.
Eğer sarhoşluk sözcüğü, gerçek anlamda içki içmeden doğan sarhoşluğun
kastedilmesi yanında, takvaya itibarla ibadetin kabulüne engelolan gaflet,
şehvet ve dünya sevgisi sarhoşluğu diye tefsir edilecek olursa; cünüblükten
maksat, günah kirlerine bulanmak, gusül ise tevbe etmektir denilecek olursa,
işte bu şekilde yapılacak tefsirler muteber olmayacaktır. Çünkü Araplar, bu
gibi yerlerde bu anlamlarda bu kelimeleri kullanmazlar ve bu kelimelerin bu
anlamlarda kullanıldığını bilmezler. Çünkü Arap cünüblük ve gusül
kelimelerinden hakikat manaları dışında birşeyanlamaz. Benzeri bir diğer örnek
de: "Ayakkabılarını çıkar"[Ta-Ha 12] ayeti hakkındadır. Bazıları
ayetteki "na'leyn" (iki ayakkabı) dan maksadın iki alem (dünya ve
ahiret) olduğunu söylemişlerdir. Ancak bu manalar, bu lafızlar için Araplarca
ne hakikat ne de mecaz olarak bilinmeyen şeylerdir. Yine Hz. Peygambey'in
[s.a.v.] "Tedavi olun; çünkü derdi indiren Allah, mutlaka devasını da
indirmiştir" hadisinden, günah dertlerinden tevbe ile tedavi olunuz,
işareti çıkartmıştır. Bütün bu yorumlar geçerli değildir. Şer'i delillerin bu
şekilde kullanılmaları doğru olmaz. Böyle bir tavrın sahih olmadığını gösteren
en güçlü delil; Kur'an'ın Arapça ile, Arapların dili ile gelmiş olmasıdır. Sünnet
de aynı şekilde Arapların anlayabileceği bir dil ile gelmiştir. Bu tür yorumlar
ise, onlarca bilinmeyen şeylerdir. Bu konu -Allah'ın izni ile - yerinde izah
edilmiştir. ilim erbabından olup tefsir sahasında söz sahibi bir alimden böyle
bir tefsir nakledildiği zaman gösterilecek tavır -Allah'ın izni ile- ileride
ele alınacaktır.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’e tıkla: