EL-MUVAFAKAT  *ŞATİBİ*

 

GENEL OLARAK DELİLLER / a) Delillerle ilgili külli esaslar /

DOKUZUNCU MESELE:

 

Her bir şer'i delilin külli olarak kabul edilmesi mümkündür; onların siga ve lafız itibarıyla genel ya da hususi olmaları arasında fark yoktur.

 

''Mü'minlere değil sade sana mahsus olmak üzere" [Ahzab 50] ve benzeri nasslarda olduğu gibi, bir delil tarafından şahsa özelliği belirtilen konular bu kaidenin istisnasını teşkil eder.

 

Bunun delili şudur: Kendisine dayanılan nass, ya küllidir ya da cüzidir. Eğer külli ise, zaten maksat hasıl olmuş demektir. Yok cüzi ise, bu cüzilik esas teşri hasebiyle değil nassın inmesine sebep olan olay hasebiyledir. Dolayısıyla öylesi durumlarda da nassın hükmü genel kabul edilir. Buna şu hususlar delalet eder:

 

1 Esasta teşrlin geneloluşu. Bu konuda şu ayetler hatırlanabilir: "Ey insanlar! Doğrusu ben ... Allah'ın hepiniz için gönderdiği peygamberiyim"[A'raf 158]; "Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir"[Sebe' 28]; "Sana da insanlara gönderileni açıklayasın diye Kur'an'ı indirdik"[Nahl 44] Bu husus kesin olmaktadır ve bu kesinlik, Huzeyme'nin şehadeti, Ebu Bürde'nin oğlağı konusunda varid olan hadislerle bozulacak değildir. Hadiste de şer'iatın genelliği bildirilmiş ve "Ben kızıl ve siyah tenlilere (yani bütün insanlara) gönderildim" buyurulmuştur. 

 

2. Kıyasın meşruluğu ilkesi: Kıyasın anlamı, sigası özelolan bir nassı, mana bakımından genelleştirmekten başka birşey değildir. Kıyasın meşruluğu, üzerinde ittifak edilen bir husustur. Eğer cüzi hakkındaki delilin külli olarak ele alınıp genelleştirilmesi caiz olmasaydı, o zaman kıyas imkanı kalmazdı.

 

3. Yüce Allah'ın şu buyruğu: "Sonunda Zeyd eşiyle ilgisini kestiğinde onu seninle evlendirdik ki, evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlarla evlenmek konusunda mü'minlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin"[Ahzab 37]. Burada evlendirme fiilinin, genellik ya da başka birşey gerektirecek bir sigası yoktur. Ancak Yüce Allah, onun bir örnek olması için peygamberine böyle emrettiğini açıklamış ve bunun gerekçesini de " ... mü'minlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin" diye beyan buyurmuştur. Başka bir ayette de: "Allah'ın Rasulünde sizin için güzel bir örnek vardır"[Ahzab 21] buyurulur. Allah Resulüne has olmak üzere Yüce Allah bazı ezellikler kılmıştır: Kadının kendisini ona hibe etmesi, eşlerinin kendisinden sonra başkalarına haram olması, dört kadından fazlasıyla evli olmasına izin verilmesi gibi. Buna rağmen onunla ilgili olan bu evlendirme işinin hükmü genelleştirilmiş; ona has olan istisnai birkaç hüküm hariç kendisine hitap eden deliller genelleştirilme hükmü dışına çıkmamıştır. Bu durumda, başkaları hakında özelolarak gelen nassların -genel bir lafızIa gelmese bile- genellik ifade edeceği daha da açıklık kazanacaktır. Mutlak ifadeler de aynı şekilde, genelolarak değerlendirilecektir.

 

4. Hz. Peygamber [s.a.v.] bu hususu hem sözü hem de fiili ile açıklamışlardır. Sözlü açıklamasına misal: "Benim bir kişi hakkındaki hükmüm, cemaat için de hükmüm demektir" Birçok kere kendisine özel konular hakkında başvurup aldıkları cevaplar karşısında, "Bu sadece bize mi hastır? Yoksa bütün insanlar için geçerli midir?" diye sorduklarında: "Bilakis bütün insanlar içindir" buyurmuştur. "Gündüzün iki ucunda ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir"[Hud 114] ayetinin inişine sebep olan mesele ve benzerlerinde olduğu gibi. Hz. Peygamber [s.a.v.] kendisini insanlar için bir örnek (nümfıne-i imtisal) olarak takdim etmiştir. Nitekim oruç tutma niyeti ile birlikte cünüb olarak sabahlama, guslün sünnet mahallerinin karşılaşmasından gerel.'-eceği hadislerinde bu husus gayet açık olarak ortaya çıkmaktadır. Onun (sehiv secdesi hakkında): "Ben, sünnet olması için unuturum ya da unutturulurum" demesi; "Benim nasıl namaz kıldığımı görüyorsanız, siz de öyle kılın"; "Hac menasikini benden alınız" buyurması bu hususu dile getirmektedir. Benzeri deliller çoktur.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’e tıkla:

 

ONUNCU MESELE