EL-MUVAFAKAT *ŞATİBİ*
GENEL OLARAK DELİLLER /
a) Delillerle ilgili külli esaslar /
SEKİZİNCİ MESELE:
Medeni teşri içerisinde
külli bir esas bulursan, iyice düşündüğünde onun daha kapsamlı olan başka bir külliye
nispetle cüzi olduğunu ya da külli bir esasın tamamlayıcı unsuru (tekmili)
olduğunu göreceksin. Açıklamak gerekirse: Şeriatın korunmasını istediği külli
esaslar beş temedir. Bunlar da: Dinin korunması, nefsin korunması, aklın
korunması, neslin korunması ve malın korunmasıdır.
Dinin korunması: Bu,
Kur'an ve Sünnet çağrısının esasını teşkil eder. Meke'de inen ilk esas bu
olmaktadır.
Nefsin korunması: Bu
esasın da Mekke'de inmiş olduğu açıktır. Mesela: "Allah'ın haram kıldığ'ı
cana haksız yere kıymayın"[En'am 151]; "Kız çocuğunun hangi suçtan
dolayı öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman ...
"[Tekvir 9]; "Size ne oluyor ki, Allah size darda kalmanızın dışında,
haram olanları genişçe anlatmışken adının üzerine anıldığı şeyden
yemiyorsunuz?"[En'am 119] vb. ayetleri delilolarak burada hatırlanabilir.
Aklın korunmasına
gelince: Gerçi aklı ifsad eden şeylerin somut olarak haram kılındığını gösteren
deliller Medine döneminde gelmiştir. Ancak Mekke döneminde de konuya mücmel
olarak temas edilmiştir. Zira aklın korunması da diğer organların ya da işitme,
görme vb. gibi onların menfaatlerinin korunmasında olduğu gibi nefsin korunması
esası içerisine dahil bulunmaktadır. Bu haliyle aklın,
kendisini tümden izale edecek ya da üstüne bir örtü örtüp sonra kaldırmak gibi
bir müddet veya bir an giderecek şeylerden korunması da, Mekki esaslar
içerisinde yerini almış olmaktadır. Sonra, aklın bu şekilde korunması
tamamlayıcı unsurlardan olmaktadır. Çünkü içki içmenin kötülüğünü Yüce Allah
beyanla şöyle buyurmuştur: "Şeytan şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza
düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan, namazdan alıkoymak
ister"[Maide 91] Böylece içkinin, günah ve taşkınlığa yardımcı olacağı
ortaya çıkmıştır.
Neslin korunması: Mekki
olan teşride zinanın haramlığı gelmiş; eşler ve cariyelerle olan ilişkiler
hariç edep yerinin korunması emredilmiştir.
Malın korunması hakkında
ise; zulmün, yetim malı yemenin, israfın, haksızlığın, ölçü ve tartıda hile
yapmanın, yeryüzünde fitne ve fesat çıkarmanın ve benzeri hususların haram
kılındığını görüyoruz.
Irz'ın korunması da,
nefs e eza ve işkence verici şeylerin yasaklanma-
sı esası altına girmektedir.
Bunlar, korunması
istenilen esasları ortadan kaldırmaya yönelik şeylerle ilgilidir. Öbür taraftan
bunlara vücut verme ve devamlarını sağlama yönünden de aynı şekilde gerekli
önlemler alınmıştır. (Yani Mekki teşri ile esaslar belirlenmiş, Medeni teşri
ile de tamamlama yoluna gidilmiştir.) Son dört esasta bu
açık. Dinin korunması esasına gelince, ona vücud verme ve devamını
sağlama kalp ile tasdik, organlarla da itaat yoluyla gerçekleşir. Kalp ile
tasdik, Allah'a, peygamberine ve ahiret gününe imandan gözetilen maksadı ortaya
koyar. Böylece Medeni teşri içerisinde mufassal olarak gelen diğer imani şeyler
bu esastan dallanmış (teferru) olacaktır. İmani asıl ise Mekki teşride gelmiş
oluyor. Organlarla itaatte bulunma (tek bir yükümlülüğün icrasıyla da olsa) bir
şekilde hasıl olmakta; bundan sonrası artık o ilk
itaatin tamamlayıcı unsurları sayılmaktadır. Mekki teşri içerisinde bu meyanda
olmak üzere şehadet kelimesini söylemek, namaz kılmak ve zekat
vermek esasları getirilmiştir. Bunlarla itaat manası gerçekleşmiştir. Oruç ve
hac ise, mükemmil (tamamlayıcı) unsurlardan olmak üzere Medeni teşri içerisinde
yer almaktadır. Çünkü hac ataları Hz. İbrahim'den tevarüs edilmiş olarak
Araplarca işlenen fiillerdendi. İslam geldi ve onların bozmuş oldukları
kısımları düzelterek onları tekrar meşru olan hacca döndürdü. Oruçta da durum
aynıdır. Cahiliye devrinde insanlar Aşura gününde oruç tutuyorlardı; Hz.
Peygamber [s.a.v.] da o günde tutuyordu. Medine'ye geldiği zaman hem kendisi
tutmuş hem de ashabına tutmalarını emretmişti. Ramazan orucu ile neshedilinceye
kadar durum bu şekilde devam etmişti. Aşura günü orucu hakkında Hz. Aişe hadisine
bakınız. Bu durumda Medeni teşri hac ve orucu sağlama bağlamış ve "Bugün
size dininizi tamamladım ... "[Maide 3] buyurduğu
en büyük günündeki yerleşmiş olduğu şekil üzere onları ibka etmiştir. Bu
durumda onlar için Mekki teşri içerisinde genel anlamda bir asıl bulunmaktadır.
(Külli esas gibi gözüken ve) Medine döneminde teşri kılınan cihad ise, aslında
Mekke'de ortaya konulmuş bulunan iyiliği emretme, kötülüğü önleme genel
prensibinin (en önemli bir) uzantısı olmaktadır. "Ey Oğulcuğum! Namazı
kıl, iyiliği buyurup, kötülüğü önle ... "[Lokman
17] vb. gibi Mekki ayetler, onun aslı olan prensibi koymuş oluyordu.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’e tıkla: