EL-MUVAFAKAT  *ŞATİBİ*

 

ŞARİ'İN ŞERİAT'IN KONULMASINDAKİ KASDI / ONUNCU MESELE:

 

Zaruriyyat, haciyyat ve tahsiniyyat, maslahatların temini için konulmuştur. Bununla birlikte, bunların çerçevesine giren bazı cüzi meselelerin bunların hükümlerini almaması ya da hükümlerini aldığı halde onlardan gözetilen maslahatı gerçekleştirmemesi, bu esasların külli ve geneloluş özelliklerini ortadan kaldırmaz.

 

Şimdi buna örnekler verelim: Zaruriyyattan olan mesela cezalar, suçların önlenmesi içindir. Bununla birlikte biz, kendisine ceza verildiği halde, hala suç işlemeye devam eden kimseler görmekteyiz. Bunun gibi daha başka örnekler vardır. Haciyyat konusunda, mesela yolculuk sırasında namazın kısaltılması, yol sıkıntı ve meşakkatlerini hafifletmek içindir. Konfor içinde yolculuk yapan bir hÜkümdarın ise, karşı karşıya kaldığı bir sıkıntı ve meşakkati yoktur. Bununla birlikte, onun için de namazını kısaltması ve yolculuk ruhsatlarından faydalanması meşrudur. Karz (ödünç), ihtiyaç sahiplerine gösterilmesi istenen merhamet ve kolaylık için meşru kılınmıştır. Bununla birlikte, ihtiyaç olmaksızın da karz talebinde bulunmak caizdir. Tahsiniyyat konusunda mesela, taharet hükümleri genel anlamda temizliğin sağlanması için konulmuştur. Bununla birlikte teyemmüm gibi bazı hükümler vardır ki, bu amacın aksine netice vermektedir.

 

Bütün bunlar, asıl meşruiyet ilkesini zedelememektedir. Çünkü külli bir durum, genel özellikte sabit olduktan sonra, onun çerçevesi altına giren bazı cüzlerinin, o külli esasın özelliklerini yansıtmaması, o esası külli olmaktan çıkarmaz. Çünkü ağır basan ve büyük çoğunluğa sahip şeyler, şeriatte kesin ve genel muamelesine tabi tutulmaktadır. Hem sonra, genel esasların hükmüne tabi olmayan cüzilerden, sabit bulunan külli esaslara karşı koyabilecek, yine külli özellikte esaslar çıkarmak da mümkün değildir.

 

Bu durum, istikra neticesinde ortaya çıkarılan külli esaslar için geçerlidir. Bunlar, Arap diliyle ilgili külli esaslara da kıyas edilebilir. BO Çünkü onlar, burada konu edindiğimiz esaslara çok yakındırlar; zira her iki kısım da, vaz'i esaslar olup, aklı prensipler değillerdir. Bu itibarla aynı türden sayılırlar. Çerçeve içerisine girdiği halde, genel prensibin özelliklerini yansıtmaması, prensibin ihlali anlamına ancak akli prensiplerde gelir. Nitekim: "Bir şey için sabit olan, o şeyin benzeri içinde aklen sabit olur" dediğimizde, burada bu genel prensibin çerçevesi içerisinde, prensip le ters düşecek, onun özelliklerini yansıtmayacak bir cüz'ün bulunması asla mümkün değildir. Zira, bu prensibin gereklerini yansıtmayacak bir birimin bulunması durumunda, "Bir şey için sabit olan, o şeyin benzeri için de aklen sabit olur" şeklinde bir prensipten söz etme imkanı ortadan kalkar.

Bu durumda, istikra yoluyla elde edilen esaslarda küllilik sahihtir; bazı cüzler o esasın özelliklerini yansıtmasa bile, onun küllilik özelliği ortadan kalkmaz.

Hem sonra bu tür cüzilerin, bağlı oldukları külli esasların özelliklerini yansıtmaması, külli esasın gereği dışında başka sebeblerden dolayı da olabilir ve bu durumda o birim, aslında külli esasın çerçevesi içerisinde dahil olmaz; veya dahilolsa da hükmü n amacı bizim için açık bulunmaz veya (aslında hariç olmakla birlikte) bizce dahil sanılır fakat, bize gizli kalan ve o cüziye daha uygun olan başka bir hikmetten dolayı külli esasın hükmünden başka bir hüküm almış olabilir. Mesela konfor içerisinde yolculuk yapan hükümdara da, meşakkat dokunabilir; ancak bu meşakkat bize gizli kaldığı için, biz ona göre hükmeder ve bu cüzı meselenin aslın hükmünü yansıtmadığını sanarız. Sahiplerini suç işlemekten alıkoymayan cezalar hakkında da şöyle demek mümkündür: Cezalardan gözetilen amaç, sadece suçların önünü almak değildir; aksine onlarda dikkate alınan başka bir amaç daha vardır ki, o da cezaların işlenen suçlara keffaret olmasıdır. Çünkü tatbik edilen had cezaları, suçların önünü alma amacı yanında sahipleri için de birer keffaret olmaktadır. Külli esaslara hadim (yardımcı) olduğu sanılan diğer hususlarda da durum aynı olmaktadır.

 

Sonuç olarak diyoruz ki, külli esaslar masIahat ve mefsedetlerin temini için konulmuştur ve bu esasların çerçevesine giren bazı cüzlerin (cüziyyat), genel esasların özelliklerini yansıtmaması, onların külli oluşlarında dikkate alınmamaktadır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’e tıkla:

 

ON BİRİNCİ MESELE