EL-MUVAFAKAT *ŞATİBİ*
ŞARİ'İN ŞERİAT'IN
KONULMASINDAKİ KASDI / BİRİNCİ MESELE:
Şeri yükümlülükler,
yaratılış konusunda gözetilen maksatların korunmasına yöneliktir. Bu maksatlar
üç kısımda toplanır ve bır dördüncüsü de yoktur:
a) Zaruri olanlar.
b) Haci olanlar.
c) Tahsini olanlar.
a) Zarurl olan maksatlar
(zarurİyyat): Onsuz olmayan, din ve dünya işlerinin kıvamı kendilerine bağlı
bulunan hususlardır. Eğer bunlar bulunmayacak olsa, dünya işleri yolundan
çıkar, fesad ve kargaşa doğar, hayat ortadan kalkar. Keza bunların bulunmaması
durumunda ahiret işleri rayından çıkar; kurtuluşa erme ve cennet nimetlerine
kavuşma imkanı ortadan kalkar, apaçık bir hüsrana maruz kalınır.
Bunların korunması iki
yolla gerçekleşir:
1. Bu tür zaruri olan
maksatlara varlık kazandırmak ve onların temellerini sağlam atmak yoluyla. Bu
onların varlık kazanmaları açısından göz önünde bulundurulmaları ve dikkate
alınmaları demektir.
2. Zaruri olan hususlara
zarar vereceği ve onları bilfiil yada beklenti halinde de olsa ortadan
kaldırmaya sebebiyet vereceği bilinen şeyleri uzaklaştırmak yoluyla. Bu da
onların yok olmamaları açısından gerekli tedbirlerin alınmasından ibaret
olmaktadır.
Örnek vermek gerekirse
şöyle diyebiliriz: İman, kelime-i şehadet getirme, namaz, zekat, oruç, hac ve
benzeri ibadetler, varlık kazandırma açısından dinin korunmasına yöneliktir.
Yemek, içmek, giyinmek, barınmak ve benzeri konularla ilgili beşeri davranışlar
(adat) da, aynı şekilde varlık kazandırma açısından nefsin ve aklın korunmasına
yönelik şeylerdir. Muamelat ise yine varlık kazandırma açısından hem neslin ve
malın hem de nefsin ve aklın korunmasına yöneliktir. Fakat bu, beşeri
davranışlar (adat) vasıtasıyla (dolaylı) olmaktadır. Cezai hükümlere (cinayat)
gelince, bunlar da bütün bu zikredilenlerin korunmasına yöneliktir. Ancak bu
koruma onların ortadan kaldırılmalarına imkan vermeme; böylece
mevcudiyetlerinin sürdürülmesini sağlama açısından olmaktadır. (Buraya kadar
anlatılan ve gerek vücud verme ve gerekse ortadan kaldırılmasını engelleme ve
varlığını sürdürme açısından zaruriyyatın tamamını) iyiliği emretme, kötülüğü
yasaklama prensibi içerisinde toplamak mümkündür.
İbadetlerle beşeri
davranışlara (adat) misal verilmiştir. Muamelat ise, insanın başkasıyla
birlikte olan ve bir masIahatın teminine yönelik davranışIarıdır. Mülklerin
bedelli ya da bedelsiz intikalini sağlayan akitler, köleler üzerine yapılan
akitler, menfaatler üzerine akdedilen kira ve iş sözleşmeleri, evlilik akitleri
gibi. Cezai hükümler (cinayat) ise, korunması istenilen şeyleri ortadan
kaldırmaya yönelik fiillerdir. Bu duruma engel olacak ve söz konusu
maslahatların ortadan kalkması durumunda onların telafisine yönelik önlemler
alınmış ve gerekli hükümler getirilmiştir. Nefsin korunması için getirilen
kısas ve diyet hükümleri, aklın korunması için getirilen had cezası, neslin
korunması için malların kıymetlerinin tazmini, malın korunması için el kesme ve
tazminat hükümlerinin getirilmesi ... bu kabilden olmaktadır.
Zaruriyyatın tamamı beş
konuda toplanır:
1. Dinin korunması.
2. Nefsin korunması.
3. N eslin korunması.
4. Malın korunması.
5. Aklın korunması.
Bu beş hususun
korunmasına bütün dinlerde / milletlerde riayet edilmiştir.
b) Haci olan maksatlar
(Haciyyat): Onsuz olmakla birlikte bir genişlik ve kolaylık sağladığı için
ihtiyaç duyulan, bulunmadığı zaman genelde sıkıntı ve güçlüklere sebep olan
şeylerdir. Bunlara riayetedilmediği takdirde, mükellefler çoğunlukla sıkıntı ve
meşakkatlere maruz kalırlar. Ancak bu sıkıntı ve güçlükler, zaruriyyatın
bulunmaması durumunda doğan ve genel masIahatlarda beklenti halinde bulunan
yaygın fesad derecesine ulaşmazlar.
Haciyyat da ibadetler,
yeme içme gibi beşeri davranışlar (adat), muamelat ve cezai hükümler
konularında geçerli bulunmaktadır.
İbadetler için
ruhsatları örnek verebiliriz. Ruhsatlar hastalık ve yolculuk sebebiyle arız
olabilecek meşakkatin ortadan kaldırılmasını amaçlar. Beşeri davranışlarda
(adat) avın helal kılınmasını, helal olmak kaydıyla yiyecek, içecek, giyecek,
barınak ve binek gibi şeylerin iyi ve kalitelilerini kullanmanın helalliğini
misal gösterebiliriz. Muamelat konusunda ise, kıraz (mudarabe), müsakat, selem
gibi akitleri, alış veriş muamelelerinde ağacın meyvesi, kölenin malı gibi tabi
durumunda olan şeyleri itibara almamak (ilga) gibi şeyler örnek olarak
gösterilebilir. Cezai hükümler bahsinde ise, levs, tedmiye ve kasame ile
hükmetmek, diyeti akile üzerine yüklemek, zanaatkarları tazminle sorumlu tutmak
ve benzeri konular örnek olarak hatırlanabilir.
c) Tahsiniyyat: Üstün
ahlak anlayışına uygun bir davranış göstermeyi, sağduyu sahiplerinin hoş
karşılamayacağı nahoş hallerden uzaklaşmayı temine yönelik şeylerdir. Bunlar
üstün ahlak (mekarim-i ahlak) anlayışının gerektirdiği şeylerdir.
Tahsiniyyat da,
zaruriyyat ve haciyyatın geçerli bulunduğu sahalarda söz konusu olmaktadır:
İbadetlerde necasetin
giderilmesi, -ki bütün taharet konuları bunun içerisine girer- avret yerlerinin
örtülmesi, güzel elbiselerin giyilmesi, nafile ibadetlerle, gönüllü yapılan
sadaka ve benzeri şeylerle Allah'a yaklaşılmaya çalışılması gibi şeyler
tahsiniyyat türündendir. Beşeri davranışlarda (adat) yeme ve içme kuralları,
pis ve iğrenç olan şeyleri yeme ve içmeden uzak durma, israf ve pintilikten
kaçınma gibi şeyler örnek olarak zikredilebilir. Muamelat konusunda kazurat
gibi pis şeylerin, ihtiyaçtan fazla olan su ve ot gibi şeylerin satımını
yasaklama, köleye şehadet ve devlet başkanlığı (imamet) ehliyeti vermeme,
kadına devlet başkanı (imam) olma ve kendi kendisini evlendirme selahiyeti
tanımama, kölelik hukukunda kitabet akdi, müdebberlik vb. yollarla ıslaha gitme
ve onların azad edilmeleri için çağrıda bulunma gibi konuları tahsiniyyat için
örnek olarak hatırlayabiliriz. Cezai konularla ilgili hükümler arasında ise,
hür insanın köle karşılığında kısas olunmaması, cihad esnasında kadınların,
çocukların ve rahiblerin öldürülmemesi esaslarını örnek olarak gösterebiliriz.
Bu verdiğimiz az
sayıdaki misaller, onlar durumunda olan diğer hükümlerin de aynı şekilde
olduklarına delalette bulunur. Tahsiniyyattan olan bu hükümler, zaruriyyat ve
haciyyattan olan asli maslahatlara fazladan bir güzellik ve kemal vasfı getirme
amacına yöneliktir. Çünkü bunların bulunmaması durumunda ne zaruri ne de haci
masIahatların ihlale uğramaları söz konusu değildir. Bunlar sadece üstün ahlak
ve kemal anlayışının bir gereği olmakta ve güzelleştirici, süsleyici bir
özellik arz etmektedirler.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’e tıkla: