SELEF YOLUYLA SATIN
ALMANIN CAİZ OLDUĞU VE OLMADIĞI ŞEYLER
Şafii (Allah'ın rahmeti ona)
dedi ki: Bir adamın muayyen bir tarlasının nitelikleri belli buğdayını, selef
yoluyla satın almak caiz değildir. Çünkü selef vadesinin geldiği zaman ona bir
afet gelip isabet edebilir. Bu durumda satıcı onun dışında bir yerde, onun
istediği nitelikte bir buğdayı vermeye mecbur edilmez. Çünkü satılan
buğdayodur. Ayrıca satın alıcının malı ile kendisi için bağlayıcı olmayan bir
hususta yararlanılmış olur.
Satış üçüncüleri olmayan
iki çeşittir: Birisi vadesiz ayni satıştır. Diğeri ise vadeli ya da vadesiz
niteliklere bağlı bir satıştır. Bu durumda bu nitelikler satıcının tazminatı /
teminatı altındadır. O bir malın bir niteliğini peşin olarak satacak olursa,
ondan dilediğini dilediği yerden satın alabilir. Dedi ki: Eğer bu caiz gördüğüm
satışların dışında ise, o zaman nitelikleri bilinmeyen şeyin satışının batıl
olması öncelikle söz konusu olur.
Şafii (Allah ondan razı
olsun) dedi ki: Muayyen bir adamın bahçesinin meyvesi, muayyen bir adamın
davarlarının yavruları, muayyen bir kasabanın emin olunmayan ve muayyen davarın
(aynı şekildeki) neslinin satılmasının durumu da böyledir. Eğer bunları, selef
yoluyla satın alan bir kimse, aslının bulunmayacağından yana emin olunan bir
şeyleri şart koşmuş ve vadenin geldiği zaman bulunacak ise caiz olur. Şayet
çoğunlukla aslının bulunacağından emin olunmayan bir şeyi şart koşmuş ise, caiz
olmaz.
Dedi ki: Aynı şekilde
muayyen bir kimsenin davarlarının sütünü belli bir ölçek ve nitelikleri ile
birlikte selef yoluyla satın alsa, caiz değildir. İsterse o, o davarları sağdığı
sırada onu ölçmeye koyulsun. Çünkü selef yoluyla satın aldığının tamamını
bitirmeden önce, bir afete maruz kalabilir. Mal sahibinin sattığından başkasını
teminatı altında tutmak sorumluluğu bulunanın dışında, bir aynı satmak
hususunda, açıkladığım ın dışında bu kabilden herhangi bir şeyin satılmasını
caiz görmüyoruz. İşte böyle bir mal, telef olursa, satış da bozulmuş olur.
Yahut da satılan malın, belli bir niteliği bulunup vadesi geldiği zamanda
insanların elinde bulunacağından emin olunmalıdır. Eğer insanların elinde
bulunmama ihtimali varsa, o takdirde o malın, selef yoluyla satılması, fasit
olur.
Şafii (Allah ondan razı
olsun) dedi ki: Bir kimse, fasit bir selef alışverişi yapsa ve o malı kabzetse,
onu geri verir. Eğer o malı tüketmiş ise, misli bulunuyorsa mislini, misli
bulunmuyorsa kıymetini geri öder ve vermiş olduğu anaparasını geri alır. İşte
bu bahsin tamamının kıyası buna göredir.
Selef Yoluyla Satın
Alanın ve Satanın Anlaşmazlığa Düşmeleri
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona) dedi ki: Selef alıcısı ile satıcısı, selem hakkında ihtilaf ederek
müşteri: Ben seninle 100 dinar mukabilinde 200 sa' buğday selef yoluyla satış
akdi yaptım derse, satıcı da senin bana selef olarak verdiğin 100 dinar 100 sa'
buğday içindi, diyecek olursa, ben de satıcıya Allah adına ondan kabzettiği 100
dinar mukabilinde ancak 100 sa' buğday satmış olduğuna dair yemin ettiririm.
Satıcı yemin edecek olursa, müşteriye şöyle denilir: Arzu edersen onun ikrar
ile kabul ettiği 100 sa' senin olsun, dilersen sen ondan 100 sa' satın
almadığını senin satın aldığının 200 sa' olduğunu yemin et. Çünkü o senin
aleyhine sana 100 sa' buğday vermek üzere senden 100 dinar alıp mülk edinmiş
olduğunu iddia etmekte, sen de kabul etmemektesin. Eğer müşteri de yemin
ederse, satışı karşılıklı olarak feshetmiş olurlar.
Şafii (Allah ondan razı
olsun) dedi ki: Aynı şekilde ondan satın alınan şey hakkında ihtilafa düşmeleri
halinde de durum böyledir. Müşteri, ben senden selef yoluyla 100 sa' kuru hurma
almak üzere sana, 200 dinar vermiştim dese. SatıC! da: Hayır, sen benden selef
yoluyla 100 sa' mısır almak üzere verdin yahut da:
Ben senden selef yoluyla
100 sa' burdi hurması almak üzere verdim, dese satıcı:
Hayır, benden
selefyoluyla 100 acve almak üzere verdin ya da: Ben senden nitelikleri belli
bir malı, selef yoluyla satın almıştım, dediği halde diğeri: Hayır sen benden
nitelikleri belirtilmemiş bir şeyi selef yoluyla satın aldın, diyecek olursa,
bu hususta kabul edilen görüş daha önce açıkladığım gibi, satıcı yemin eder.
Sonra satın alan yeminsiz olarak satıcının lehine ikrar ile kabul ettiği şeyi
almak yahut da yemin ederek satıcının iddiasından ibra olup (kurtulup )
aralarındaki akdi karşılıklı feshetmekten birisini tercih etmekte serbest
bırakılır.
Er- Rebi' dedi ki:
Satıcı kabul etmemiş olduğu halde, müşteri onu alacak olsa, satın alan ikrar
ettikten sonra satıcı da (böyle) derse, o takdirde (müşterinin) onu alması
helal olur. Aksi takdirde satıcı kabul etmezse, onu almak ona helal olmaz ve
karşılıklı olarak sulh yapmalarından sonra selef alışverişi, feshedilir.
Şafii (Allah ondan razı
olsun) dedi ki: Aynı şekilde, satın alınan mal hususunda birbirlerini
doğruladıkları halde, vade hakkında farklı iddialarda bulunarak selef yoluyla
satın alan vade bir senedir, derken, satıcı iki senedir derse, satıcı yemin
eder ve müşteri tercihte serbest bırakılır. Eğer razı olursa, mesele yok, aksi
takdirde o da yemin eder ve akitlerini karşılıklı olarak feshederler. Bütün bu
durumlarda, eğer ödenen bedel dinar yahut dirhem ise, mislini geri verir. Şayet
yiyecek ise, mislini geri verir. Misli bulunmuyorsa, kıymetini geri verir. Eğer
ona ölçeksiz ve tartısız bir malı, selef bedeli olarak ödemiş, sonra da bu bir
şekilde elden çıkmış ise, onun kıymetini geri öder.
Dedi ki: Ayni şeylerin
satılması halinde semen / bedel yahut vade hakkında ihtilaf etseler ya da
satılan malın ne olduğu hususunda anlaşmazlığa düşüp satıcı, ben sana 1000'e
bir köle sattım. Köle de telef oldu, dese. Müşteri: Ben senden onu 500'e satın
almıştım ve köle de telef oldu derlerse, her ikisi de yemin ederler ve kölenin
bedeli geri verilir. İsterse S00'den az ya da 1000'den fazla olsun.
Şafii (Allah ondan razı
olsun) dedi ki: Ölçek miktarı, kalite ve vade hususunda, hakkında anlaşmazlığa
düştükleri bütün hususlarda durum böyledir.
Dedi ki: Eğer satış ve
vade hususunda birbirlerini tasdik edip satıcı henüz vadeden hiçbir süre geçme
di ya da ondan az bir süre geçti derken, müşteri: Hayır vadenin tamamı geçti ya
da ondan ancak pek az bir süre kaldı diyecek olursa, satıcının söylediği yemini
ile birlikte kabul edilir. Müşteriye ise beyyine ile dediğini ispatlamak düşer.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona) dedi ki: Bu durumda satışları feshedilmez. Çünkü her ikisi de hem bedel
hem satın alınan şey hem de vade hususunda biri diğerini tasdik etmektedir.
Hakkında ayrılığa düştükleri akdin esası olur, müşteri: Ben bir aya kadar süre
ile satın aldım, derken satıcı, ben sana iki ay vade ile satmıştım diyecek
olursa, o takdirde her iki tarafta karşılıklı yemin eder ve akdin feshedilmesi
mümkün olan hususlarda, anlaşmazlığa düşmüş olmaları sebebiyle, birinin
diğerinden aldıklarını geri verirler. Fakat ilk iki meselede, taraflar arasında
(bu hususta) htilaf bulunmamaktadır.
Şafii (Allah ondan razı
olsun) dedi ki: Bir diğer örnek de şudur: Bir adam birisini on dinar
mukabilinde bir seneliğine ücretle tutsa, ücretle tutulan: Sene geçti, dese,
ücretle tutan kişi, geçmedi, derse, ücretle tutanın sözü kabul edilir. Ücretle
tutulan kişiye düşen ise beyyinesini göstermektir. Çünkü o kendisinden
kurtulduğunu iddia ettiği bir şeyi, ikrar ve kabul etmektedir.
Sonraki için tıkla:
HAZIR BULUNSUN
YA DA BULUNMASIN MUAYYEN BİR MALIN SELEF YOLUYLA SATILMASI