ŞAFİİ el-UMM

RİBA / FAİZ

 

VERESİYE ALINAN HAYVANIN NİTELİKLERİ

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona) dedi ki: Bir kimse, selef yoluyla deve satın alacak olursa, selef yoluyla alınması ancak Merv işi bir kumaş, berdi türü hurma, Mısır buğdayı dediği gibi filan oğullarının develerinden demelidir. Çünkü ülkeler arasında farklılıklar olduğu gibi, elbiseler / kumaşlar, kuru hurma ve buğday arasında da farklılık vardır. Ayrıca devenin yaşını belirtmek için (mesela) rabai (yedi yaşına basmış deve) sudasi (sekiz yaşına basmış), sedis denilen deve ya da bazil (dokuz yaşına basmış deve) yahut da hangi yaşta olması şartı ile selef alışverişi yapmışsa, o yaşı belirtir. Böylelikle belirtilen hayvanın eğer yaşı da biliniyor ise, bu zira' ile ölçülen kumaşlardaki zira' ölçek birimi ile buğdaydaki ölçülen, ölçek yerine geçer. Çünkü böylesi, gereği gibi bilinme imkanını en ileri derecede sağlayan bir husustur. Nitekim buğday ve elbise için ölçek ve zira' da gereken bilgiyi ortaya koymak için, en uygun birimlerdir. Ayrıca rengi de şu olmalıdır diye ekler. Çünkü renkler arasında da üstünlük farkı vardır. Hayvanlardaki renk niteliği, elbisedeki desen, ham ipeğin ve dokunmuş ipeğin rengi gibidir. Her bir şey de bilinip etraflıca tanınmasını mümkün kılabilecek en ileri şekilde nitelendirilir ve erkek ya da dişi diye belirtir. Çünkü erkek ile dişi arasında fark vardır. Eğer bunlardan birisini ihmal edecek olursa, selef yoluyla hayvan alışverişi de fasit olur.

 

Dedi ki: (Alıcının): Kusursuz olsun, demesini müstehap görürüm. Eğer böyle demese de bunun bir zararı olmaz. Aynı şekilde iri yapılı olmasını da söylemelidir. Bunu dediği takdirde iri yapılı niteliğine, asgari düzeyde sahip olanı hak eder. Böyle bir şey söylemeyecek olsa bile, ona ufak tefek ve kusurlu deve alma zorunluluğu yoktur. Çünkü ufak tefek ve kusurlu oluş bir kusurdur. Aynı şekilde hasta olmaması ve kusurlu olmaması da gerekir. Bunları şart koşmasa bile.

 

Dedi ki: Eğer filan oğullarının develeri arasında farklılık varsa (deve teslim etmek durumunda olanın), o filan oğullarının develerinin, niteliğinin asgarisine sahip olanını almak hakkı olur. Şöyle de denilmiştir: Şayet develeri arasında farklılık varsa, selef alışverişi bozulur. Onların develeri arasından bir cinsin niteliği ile belirtilmesi hali müstesna.

 

Dedi ki: Bütün hayvan türleri, deve gibidir. Deve için yeterli olanın dışında, hiçbir hayvan da (bu nitelikler olmadan) selem yoluyla alışveriş olmaz.

 

Dedi ki: Selef alışveriş akdi, atlar hakkında yapılacak olursa, develer hakkında yeterli olan bunlar hakkında da yeterlidir. Bununla birlikte, eğer selef yoluyla at alınacaksa, atın alametlerinin renkleriyle birlikte zikredilmesini müstehap görürüm. Şayet bunu yapmayacak olursa, siyah renkli at almayı hak eder. Eğer atın alametleri varsa, onu alıp almamakta kendisi muhayyerdir. Satıcı da onu teslim etmekte ve siyah renkli atı, vermek arasında muhayyerdir.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona) dedi ki: Bu husus, koyunların rengini, niteliklerini parlak ya da bulanık / gri oluşunu ve koyunların istediği rengini bilinip tanınacak şekilde nitelemesi halinde de böyledir. Eğer bunu yapmayacak olursa, genel olarak belirttiği rengin koyu olanını almayı hak eder. Bu eşekleriyle, katırlarıyla, aygırlarıyla ve bunların dışında satılan diğer bütün hayvanlar hakkında böyledir. Bu bahsin tamamı buna göredir ve buna göre kıyas edilir. Bu hususlar, aynı şekilde köleler ve cariyeler hakkında da böyledir. Onların yaşlarını, renklerini, cinslerini belirttiği gibi, saçlarının kıvırcık ve düz oluşunu da belirtir. Şayet yaşını, rengini ve cinsini belirtecek olursa, bu da ona yeter. Fakat bunlardan birisini terk ederse, selef alışverişi fasit olur. Bu hususta cariyeler ve köleler hakkında söylenecekler, bundan önce söylenenler gibidir. Bununla birlikte, güzellik sıfatlarını belirtmesini daha çok severim. Eğer bunu yapmayacak olursa, bu da bir kusur değildir. Nitekim satış halinde de bu onun için bir kusur sayılmaz. Şu kadar var ki, her ikisi arasında şu hususta bir fark vardır. Eğer satış için saçlarına dalga verilmiş olup o da nitelik söz konusu etmeden, onu nakit satın almış ise, saçını düz olduğunu öğrenmesi halinde onu geri vermekte muhayyerdir. Çünkü onu, saçları hafif dalgalı görerek satın almıştır. Saçların hafif dalgalı olması ise, düz saçlıya göre daha değerlidir. Şayet saçı düz olarak onu satın alıp sonradan saçları dalgalanırsa, bundan sonra ise, onu selef yolu ile almış olana teslim edilirse, onu geri verme hakkı yoktur. Çünkü onu saçları dalgalı olarak almak durumundadır. Zira saçların dalgalı oluşu, geri verilmesine sebep teşkil edilecek bir kusur değildir. Bu sadece ondan daha az düzeyde cinsine göre bir eksikliktir. Cinsin cinse, tatlı oluşun tatlı oluşa göre, eksik ve kusurlu olmasından farklı bir durumdur.

 

Dedi ki: Kendisine hamile olarak verilmesi şartı ile belli bir nitelikte bir cariyeyi selem yoluyla satın almasında da bu şartla dişi hayvanları satın almasında da hayır yoktur. Çünkü hamilelik Allah'tan başkasının bilemediği bir şeydir. Ayrıca o emsalinde bulunmayan bir şeyi şart koşmuş oluyor. Bu da hem bilinmeyen bir şeyi satın almaktır, hem de annesinin karnındakini satın almaktır ve bu caiz değildir. Çünkü ne olduğu bilinmemektedir, olup olmayacağı da bilinemez. Aynı şekilde beraberinde nitelikleri tespit edilmiş yavrusu ile birlikte bir dişi deveyi, bir küçük cariyeyi ve yine aynı şekilde dişi bir hayvanı satın almakta da bir hayır yoktur.

 

Dedi ki: Fakat küçük bir cariye, dişi deve yahut dişi bir hayvanı, nitelikleriyle yahut köleyi nitelikleriyle selef yoluyla satın alıp onun oğlu yahut dişi devenin yavrusu ya da koyun yavrusu demese, caiz olur. Nitelikleri belli ve yaşları aynı, küçük olsun büyük olsun ya da her ikisi de büyük de olsa aynı şekilde selef yoluyla alınıp satılmaları arasında bir fark yoktur.

 

Dedi ki: Nitelikleri belli olmak üzere, cariye ve köle hakkında bunu caiz kabul edişim ise, daha önceden açıkladığım, iki şey hakkında selem alışverişinin yapılabileceği ile ilgili söylediklerimdir. Bununla birlikte, nitelikleri belirtilmiş olsa dahi oğlu / yavrusu denilmesini hoş görmeyişim ise, doğurup doğurmayışının ve doğursa bile o nitelikte olup olmayacağının belirsiz oluşundan dolayıdır. Niteliğini belirtmese dahi beraberinde yavrusu demesini de hoş görmedim. Çünkü bu nitelikleri belirtilmemiş bir ayn ile sahibi tarafından teminat altında bulunmayan bir şeyin satın alınmasıdır. Nitekim ben, bir seneliğine yavrularını selef yoluyla satın almayı da caiz görmem. Çünkü doğurabilir de doğurmayabilir de. Bu süre zarfında yavrulasa dahi az da olabilir çok da olabilir. Böyle bir yerde selef alışverişi ise, ayni şeylerin satışına muhaliftir.

 

Dedi ki: Nitelikleri belli bir dişi deveyi ya da bir davarı yahut fırıncı olmakla nitelendirilmiş bir köleyi yahut saç tarayıcısı ile nitelendirilen bir cariyeyi, selef yoluyla satın alırsa, bu selef akdi sahih olur. Tarayıcı olma adının asgari seviyede alanını ve ekmek pişirme isminin verilebileceği asgari alanını hak eder. Ancak onun belirttiği niteliğin selef akdini yaptığı şehirde hiçbir durumda bulunmaması hali müstesnadır. Bu caiz olmaz.

 

Dedi ki: Sağman olmak şartı ile süt veren bir hayvan hakkında selef alışverişinde bulunması ile ilgili iki görüş vardır.

 

Bir görüşe göre, bu caizdir. Eğer o davar hakkında sağmal niteliği uygun düşüyorsa, bundan önceki meselelerde söylediklerimizin bir benzerini hak eder. Hiç şüphesiz sütün birinden diğerine göre fazla olması, yürümenin ve çalışmanın arasındaki fazlalık gibidir.

İkinci görüşe göre, sütü olan bir koyun olması itibariyle caiz değildir. Çünkü onun koştuğu şart, onun satın alınmasıdır. Halbuki süt ondan ayrılabilir. O süt kendisine bağlı bir hal değildir. Ancak aziz ve celil Allah'ın onda yaratmış olduğu bir şeydir. Tıpkı onda dışkısının ve başka şeylerin var olmasına benzer. Eğer selef yapılanın niteliği bu şekilde ifade edilecek olursa, bu alışveriş fas it olur. Tıpkı bir kimsenin: Nitelediği bir dişi deve hakkında miktarını belirtilmeyip nitelikleri söylenmeksizin, beraberindeki sütü ile birlikte onu selef yoluyla sana satıyorum, demesine benzer. Ve aynı şekilde ben sana hamile bir cariyeyi, selef yoluyla satıyorum, demesi de caiz olmaz. Bu görüş ise, ikisi arasında kıyasa daha yakın alanıdır. Allah elbette en iyi bilendir.

 

Dedi ki: Bütün hayvan türlerinin selef yoluyla satılması, başkasına / diğerine mukabil ve bir kısmının yine kendinden bir kısmına mukabil satılması hep böyledir. Onların üstün olanları ile olmayanları arasında fark olmaz. Deve, inek, koyun, at ve bütün diğer hayvanlar. Aynı şekilde satışı helalolan, insanların elinde bulunan yabani hayvanların da satışı tamamıyla aynıdır. Belli bir nitelikte olması şartıyla hepsinin borç verilmesi mümkündür, insan türünün dişileri (cariyeler) müstesna. Çünkü bizler, diğer canlılar müstesna insan türünün dişisinin borç verilmesini mekruh görürüz. Ama selem yoluyla satılmalarını mekruh görmeyiz. Bizim mekruh gördüğümüz, onların sadece borç olarak verilmeleridir. Köpek ve domuz da bundan müstesnadır. Çünkü onlar ne veresiye ne de ayni olarak satılmazlar.

 

Dedi ki: Faydası olmayan yırtıcılara gelince, onlar ile ilgili açıklamalar daha başka bir yerde yazılmıştır. Satışı helal olmayanların hiçbirisinin selef yoluyla satılması da helal değildir. Çünkü selefi selem de bir satıştır.

 

Dedi ki: Hayvan ya da başka bir şeyi, selef yoluyla satın alıp onunla beraber başka şeyi de şart koşarsa, eğer onunla birlikte şart koşulanın da nitelikleri belli olması halinde ve başlı başına selef yoluyla satılması helal ise, caiz olur. Böylelikle hem onu hem de onula birlikte nitelendirilerek şart koşulanı, selef yoluyla satın almış oluruz. Şayet tek başına satılması caiz değilse, selef yoluyla satılması da fas it olur. Muayyen bir kimsenin yahut muayyen bir beldenin, hayvanları arasından nitelikli bir hayvan için yahut da muayyen bir adamın davarlarının yavruları için selef akdi yapmak caiz değildir. Aynı şekilde insanların elinde her zaman bulunabilen şeylerin dışında olanlardan -buğday ve benzerleri hakkında söylediğimiz gibi - selef yapması da caiz değildir.

 

Er-Rebi' dedi ki: Şafii (Allah ondan razı olsun) dedi ki: Benim sana borç olarak bir cariye vermem caiz olamaz. Ama bunun dışında dinar ve dirhem türünden her bir şeyi sana borç olarak vermem caizdir. Çünkü fercler başka şeylerin korunduğundan daha fazlasıyla ihtiyatlı bir şekilde korunur. Ben sana eğer bir cariyeyi borç verecek olursam, onu senden alma hakkım da olur. Çünkü ben senden ona karşılık herhangi bir bedel almadığım gibi, senin de benim senden alma hakkım olan bir cariye ile cima etme hakkın olmaz. Allah elbette en iyi bilendir.

 

Sonraki için tıkla:

 

HAYVANLARIN VERESİYE SATILMASI VE İKİSİNİN BİRİSİNE MUKABİL SATIŞININ DOĞRU OLMASI HAKKINDAKİ GÖRÜŞ AYRILIKLARI