ŞAFİİ el-UMM

RİBA / FAİZ

 

HAYVANLARIN PEŞİN VE SELEF YOLUYLA SATILMASI

 

[1578] Şafii (Allah'ın rahmeti ona) dedi ki: Bize Malik, Zeyd b. Eslemden haber verdi. O, Ata b. Yesar'dan, o, Ebu Rafi'den rivayet ettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) küçük yaşta bir deve borç aldı. Sonra ona zekattan develer geldi. Ebu Rafi' dedi ki: Rasulullah (s.a.v.) bana, o adama borcu olan genç deveyi ödememi emretti. Ben: Ey Allah'ın Rasulü! Develer arasında oldukça seçkin ve yedi yaşına basmış bir deveden başkasını bulamadım, deyince Rasulullah (s.a.v.): "O deveyi ona ver. Çünkü şüphesiz insanların en hayırlıları borçlarını en güzel şekilde ödeyenlerdir," buyurdu:'

 

[1579] Şafii dedi ki: Bize sika olan ravi, Süfyan es-Sevri'den haber verdi. 0, Seleme b. Kuheyl'den o, Ebu Seleme'den o, Ebu Hüreyre'den o, Nebi (s.a.v.)'tan aynı manada rivayet etti.

 

Şafii (Allah ondan razı olsun) dedi ki: Bu hadis Rasulullah (s.a.v.)'tan sabittir ve bunu delil alıyorum. Bu hadisten anlaşıldığına göre, Rasulullah (s.a.v.) belli nitelikte bir deveyi (ödemesini) teminatı altına almıştır. İşte bunda selef alışverişinde belli nitelikte hayvanın bütünü ile tazminat altına alınmasının caiz olduğuna, hayvanların bir kısmının diğerine karşılık satılabileceğine delil vardır. Belli nitelikte cins ve yaşta hayvanın ödenmesi gerektiği her bir hususta, belli nitelikteki, belli sikke ve tartıdaki dinarlar ile belli nitelik ve ölçekteki buğday gibidir. Yine bu hadiste, bir kimsenin şart koşulmaksızın kendi isteği ile borcundan daha iyisini ödemesinde bir sakınca olmadığına da bir delil vardır.

 

[1580] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize sika kişi Yahya b. Hassan, Leys b. Sad'dan haber verdi. 0, Ebu'z-Zübeyr'den o, Cabir'den şöyle dediğini rivayet etti: Bir köle gelip hicret etmek üzere Rasulullah (s.a.v.)'a beyat etti. Rasulullah (s.a.v.) onun köle olduğunu işitmedi. Efendisi gelip onu isteyince Nebi (s.a.v.) ona: "Onu sat" buyurdu. O da onu siyahi iki köle karşılığında satın aldı. Bundan sonra ise herhangi bir kişiye köle mi yoksa hür mü olduğunu sormadan kimseye beyat etmedi! vermedi. 

 

Dedi ki: Biz de bunu delil alıyoruz. Bu ise, bir kölenin iki köleye satılacağını ayrıca elinde bulunan bir şeyin semenini ödemesine cevaz verilmiş olup bunun da onu kabzetmesi gibi olacağını ifade etmektedir.

 

[1581] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Said b. Salim, İbn Cüreyc'den haber verdiğine göre, Abdülkerim el-Cezeri ona şunu haber verdi: Osman b. Affan'ın azatlısı Ziyad b. Ebu Meryem kendisine haber verdiğine göre, Nebi (s.a.v.), bir zekat memurunu gönderdi. O da kendisine yaşı büyük bir binek getirdi. Nebi (s.a.v.) onu görünce: "Sen de helak oldun başkasını da helak ettin" buyurdu. Bu sefer o: Ey Allanın Rasulü! Ben iki genç ya da üç genç deveyi yaşlı bir deveye mukabil elden ele satıyordum. Nebi (s.a.v.)'ın da bineğe olan ihtiyacım bildiğim için (böyle yaptım). Bunun üzerine Nebi (s.a.v.): "O takdirde olur" buyurdu.

 

Şafii dedi ki: Bu ise munkatı' bir rivayet olup bunun gibi bir rivayet sabit olamaz. Bizim bunu yazmamızın sebebine gelince, güvenilir kişi, bize Abdullah b. Ömer b. Hafs'tan haber verdi ya da bunu bana Abdullah b. Ömer b. Hafs haber verdi, (dedi).

 

Şafii (Allah ondan razı olsun) dedi ki: Nebi (s.a.v.) buyruğunda eğer: "Helak oldun ve başkasını helak ettin", sözü; sen günaha girdin ve insanların mallarım telef ettin, demektir. Yani sen onlardan vazifeleri olmayan şeyi aldın. "Nebi (s.a.v.)'ın bineğe ihtiyacını biliyordum" sözü ise, Allah yolunda zekat verenlerin ne verdiklerini ve aralarından yokuya ve diğer pay sahibi olanlara buna ihtiyaç duymaları halinde, onlara paylarım verdiğini bildiğini kastetmektedir. Yüce Allah elbette en iyi bilendir.

 

[1582] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize İbn Uyeyne, İbn Tavus'tan haber verdi. O, İbn Abbas'tan rivayet ettiğine göre, ona iki deveye karşılık bir devenin verilmesine dair soru soruldu o: Bazen bir deve iki deveden iyi olabilir, dedi. 

 

[1583] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Malik, Salih b. Keysan'dan haber verdi. O, el-Hasan b. Muhammed b. Ali'den rivayet ettiğine göre, Ali b. Ebu Talip, Usayfir denilen bir devesini bir vadeye kadar 20 deveye mukabil sattı.

 

[1584] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Malik, Nafi'den haber verdi. O, İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre, bir yük devesini kendisi tarafından teminat altına alınmış ve sahibine Rebeze'de kendilerinin teslim edeceği dört deve mukabilinde satın aldı.

 

[1585] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Malik'in haber verdiğine göre, o İbn Şihab'a iki hayvanı vadeli olarak bir hayvana mukabil satmanın hükmünü sordu, o da: Bunda bir sakınca yoktur, dedi.

 

[1586] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Malik, İbn Şihab'dan haber verdi. O, Said b. el-Müseyyeb'den şöyle dediğini rivayet etti: Hayvanda riba yoktur. Hayvanların üç çeşidinin satılması yasaklanmıştır. Medamin, (büyük çoğunluğun kanaatine göre erkek hayvanların sulblerindeki suyu, bazılarının görüşüne göre ise ceninlerini) melakih (denilen dişi develerin karınlarındaki ceninleri) ve gebe devenin doğuracağı yavrunun yavrusunu satmayı yasakladı. Bu cahiliye döneminde yaşayanların yaptıkları bir alışveriş çeşidi idi. Kişi, deveyi, dişi deve doğum yapıncaya sonrada onun karnındaki yavru doğuruncaya kadar (diye belirlenen vadeye) satın alırdı.

 

Şafii (Allah ondan razı olsun) dedi ki: Onun bu türden yasakladıkları -Allah elbette en iyi bilendir -diğer yasakladıkları gibidir. Çünkü böyle bir alışveriş; ne ayni bir şeyin ne de bir niteliği n satılmasıdır. Garar türü satışlardandır ve helal değildir.

 

[1587] Ayrıca Nebi (s.a.v.)'ın, gebe hayvanın karnındakinin doğuracağı yavruyu satmayı yasakladığı rivayet edilmiştir.

 

Bu hadis bundan başka bir yerde yerli yerince kaydedilmiştir.

 

[1588] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Said, İbn Cüreyc'den haber verdi. O, Ata'dan şöyle dediğini rivayet etti: Bir deveyi iki deveye mukabil elden ele ve onlardan birisi fazladan gümüş para koyup gümüş paranın vadeli olması suretiyle alıp satsın.

 

Dedi ki: Biz de bütün bunların gereği ne ise, onu söylüyoruz: Bir kimsenin selef yoluyla buğdayalımında yaptığı gibi, -yaşı, niteliği ve vadeyi tespit etmek üzere develeri de bütün hayvanları da almasında bir sakınca olmadığı gibi-bir kimsenin bir deveyi kendisinin misli iki deveye ve daha fazlasına mukabil hem elden ele hem vadeli olarak satmasında bir sakınca yoktur. Bir deveyi iki deveye ve ayrıca fazladan bir miktar dirhem ilavesi ile elden ele satmakta ve eğer iki bedelden birisi tamamıyla nakit ya da tamamıyla vadeli olursa, vadeli olarak satmakta da bir sakınca yoktur. Aynı alışverişte, hem nakit hem vade bir arada bulunmaz. Böyle olduktan sonra, hangisinin nakit olduğuna hangisinin vadeli olduğuna da bakmam. Bunun deve ile uzaktan yakından bir alakası yoktur. Çünkü hayvanın, hayvan mukabilinde alışverişinde riba / faiz olmaz. Bunun delili ise, mubah olan alışverişlerden olmasıdır ve Rasulullah (s.a.v.)'ın bunu haram kılmayışıdır. Aynı zamanda bu, helal kılmakla tahsis edilmiş, haram kılınmış bir şeyin manasının dışındadır. Hem sözünü ettiklerimiz hem sözünü etmeden geçtiklerimiz bundan sonraki diğer hususlarla da alakası yoktur.

 

Dedi ki: Teslim halinde, satışın iki bedelinden birisinin kısımlara ayrılıp bir kısmının nakit bir kısmının vadeli olmasını mekruh görmemin sebebi ise, şudur: Eğer ben iki deveyi selef yoluyla satın alırken bu şekilde satın aldığım iki deveden birisinin bedelini nakit diğerini ise vadeli olarak versem ve alacağım iki deve de sonradan gelecek vadede verilmesini şart koşsam, o takdirde bu alışveriş akdinde, borcun borca karşılık satılması söz konusu olur. Eğer peşin iki deveyi iki farklı vadede teslim edilmek üzere iki deve karşılığında selef yoluyla satacak olursam, belli vadeye kadar sattığım iki devenin bedeli peşin iki devenin bedelinden hangisine tekabül ettiği bilinmez. Çünkü her iki deve, -eğer aynı niteliğe sahipse- onlardan sonra teslim edilecek olanın kıymeti, kendisinden önce teslim edilenin kıymetinden daha az olur. Böylelikle sonraki satışta iki deveden her birinin toplam değerden payının ne olduğu bilinmemiş olur. Aynı şekilde bir tek alışverişte iki ayrı vadeli herhangi bir şeyi dinarlar mukabili selem yoluyla satın almaz. Bir deveyi 20 deve mukabilinde hem (bir miktarı) elden ele diğeri ise vadeli olmak üzere satılması da böyledir. Hayvan alışverişlerinde riM olmaz.

 

Hayvanı, mehir olarak vermekte, hayvan esası üzere sulh yapmakta, ona mukabil mükatebet akdi yapmakta da bir beis yoktur. Bununla birlikte de hayvanın niteliği ve yaşı tespit edilmelidir. Böyle bir alışveriş, tıpkı dinarlar, dirhemler ve buğdayalışverişi gibidir. Aralarında bir fark yoktur. Bu sayılanlar arasından niteliği, ölçeği ya da tartısı belirlenmekle bir semen olması caiz olan her bir şey karşılığında, niteliği ve yaşı belirtilmek suretiyle hayvan da caizdir. Ölçek, tartı birimleri ile dinar ve dirhemler karşılığında hayvan mukabilinde selef alışverişi yapılabildiği gibi, bütün mallarda aynı şekilde kendi sınıfından olsun başka bir sınıftan olsun, belirli bir vadeye, elden ele satılması mümkündür. Bunların hiçbirisinde riM söz konusu değildir. Sahih bir akit ile hiçbir şeyin alışverişi nehyedilemez. Nassa tabi olarak bunun tek istisnası ise, etin canlı hayvan mukabilinde satılmasıdır.

 

Dedi ki: Peşin ya da vadeli satışta fazlalığında riba'nın söz konusu olmadığı alışverişlerin hepsinin de bir kısmının diğer kısmına karşılık, selef yoluyla alınıp satılmasında, bir beis yoktur. Aynı cinsten de olabilir farklı cinslerde de olabilir. Fazlalığın hel al olduğu daha başka şeylerde de olabilir. Allah elbette en iyi bilendir.

 

Sonraki için tıkla:

 

VERESİYE ALINAN HAYVANIN NİTELİKLERİ