SARF İŞLEMİNDE VADELER
[1464] Şafii (Allah'ın
rahmeti ona) dedi ki: Bize Malik b. Enes, İbn Şihab'dan haber verdi. O, Malik
b. Evs b. Hadesan'dan rivayet ettiğine göre, ona şunu haber vermiştir: Yüz
dinarını bozdurmak istemişti. Beni Talha b. Ubeydullah çağırdı. Birbirimizle
pazarlık yaptık, nihayet benim dinarımı bozdurdu. Altını alıp elinde evirip
çevirdi sonra: Benim hazinedarım el- Gabe'den (Medine-Suriye yolu üzerinde bir
yer) yahut da benim hazinedar cariyem el-Gabe'den gelinceye kadar (bekleyelim)
dedi. Ömer b. el-Hattab da konuşmalarını işitiyordu. Ömer: Vallahi ondan
karşılığını alıncaya kadar ondan ayrılmamalısın, dedi. Sonra dedi ki:
Rasulullah (s.a.v.)
şöyle buyurdu: "Altının gümüş ile şöyle ve şöyle (elden ele) olması hali
dışında bir riba (faiz)dir. Buğdayın buğday ile değişimi şöyle ve şöyle olması
hali dışında bir ribadır. Kuru hurmanın kuru hurmaya değişimi şöyle ye. şöyle
olması dışında bir ribadır. Arpanın arpa ile değişimi şöyle ve şöyle olması
hali dışında bir ribadır."
Şafii (Allah ondan razı
olsun) dedi ki: Ben bunu Malik'e sıhhatinde hiçbir şüphe olmamak üzere okudum.
Sonra aradan uzun zaman geçtiği için iyice bellemediğinden ötürü, ben acaba
'benim kadın hazinedarım mı, erkek hazinedarım mı' dedi, şüpheye düştüm. Benden
başkaları ise ondan: Erkek hazinedarım dediğini rivayet etmektedir.
[1465] Bize İbn Uyeyne,
İbn Şihab'dan haber verdi. O, Malik b. Evs b. el- Hedesan'dan, o Ömer b.
el-Hattab'dan, o Nebi (s.a.v.)'dan Malik'in rivayet ettiği hadisi ile aynı
manada rivayeti nakletti ve: "El-Gabe'den hazinedarım gelinceye
kadar." dedi. Ben bunu bunda şüphe ve tereddüt olmaksızın öylece belledim.
[1466] Şafii (Allah
ondan razı olsun) dedi ki: Bize Malik, Nafi'den haber verdi. O Ebu Said el
Hudri'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a.v.)şöyle buyurdu:
"Altını altın
karşılığında değiştirirken artış yapmayın. Ancak misli misline değiştirin.
Bunların biri diğerine göre fazla olmasın. Gümüşü de gümüş karşılığında ancak
misli misline satın. Onun bir kısmını diğerine göre fazla alıp vermeyin. Ayrıca
bunların peşin olanını peşin olmayana da katmayın."
Şafii dedi ki: Ömer b.
el- Hattab ile Ebu Said el- Hudri'nin Rasulullah (s.a.v.)'dan diye rivayet
ettikleri hadis, çeşitli manalara delil teşkil etmektedir: Altının altın
karşılığında, aynı miktarda ve elden ele olması hali dışında, değişmesinin
haram kılınması, bunların peşin olanının veresiye karşılığında satılmaması,
bunlar arasındadır. Ömer (ra)'ın rivayet ettiği hadiste ise, Ebu Said
el-Hudri'nin rivayet ettiği hadise göre şöyle bir fazlalık vardır: Rasulullah
(s.a.v.)'ın ismini zikrettiği ölçek ile miktarı tespit edilen yiyeceklerde,
altın ve gümüşte haram kılınanlar gibidir, aynıdır, aralarında bir fark yoktur.
Ubade de Nebi (s.a.v.)
bu iki hadis ile aynı manada ve hatta lafız itibariyle de daha çok ve daha açık
ve anlaşılır bir hadis zikretmiş bulunmaktadır.
Şafii dedi ki: Bizler Rasulullah
(s.a.v.)'ın ismini zikrettikleri dışında, birtakım yiyecek ve ölçek ile miktarı
tespit edilenlerin de haram olduğunu belirttik. Çünkü bunlar da Rasulullah
(s.a.v.)'ın bu türden ismen zikrettikleri ile aynı anlamdadır. Yine bizler,
yenilir ve tadılır şeyleri de öylece haram kıldık. Çünkü ölçmek de tartmak
manasındadır. Zira böyle bir şey satan ve alan nezdinde tıpkı ölçek ile
bilindiği gibi hatta daha fazla bilinen bir alışveriş olur. Çünkü tartı, ölçeğe
göre daha kuşatıcıdır. Bu sebeple ölçme ve tartma hususunda bu ikisinden daha
çok kapsamlı bir mana bulunmamaktadır. Bundan dolayı, her ikisinde bu yolla
alınıp satılan şeylerin bilinir olması ve yenilecek şeyler olması özelliği
ortaktır. Bundan dolayı tartı da o manada olması itibariyle ölçeğe kıyas
yoluyla kabul edilmiştir. Ölçek ile miktarı tespit edilip ismi zikredilmemiş
ölçülen şeyler ise, ismi verilmiş yiyeceklerin manasına kıyasla aynı manayı
taşır.
Şafii (Allah ondan razı
olsun) dedi ki: Yenilir türden şeylerin tartılışı, altının tartılı olmasına
kıyas edilmesi caiz değildir. Çünkü altın yenilir bir şey değildir. Aynı
şekilde, gümüşü ona kıyas edip yenilir ve ölçülür şeyi bırakırsak o takdirde
biz kendisine kıyas yapmadığımız şeyden daha uzak olan bir şeye kıyas etmiş
oluruz.
ilim ehline göre ise,
kıyasın daha yakın olana yapılmayıp daha uzak olana yapılmasını caiz kabul
etmemişlerdir. Bizler tartılır ve yenilebilir bir şey ya da başka bir şey
karşılığında, bir dinarda selem yapmamayı kabul ediyoruz. Tıpkı gümüşten tartı
ile tespit edilen bir miktar karşılığında dinarda selem yapmamızın caiz
olmadığı gibi. Ben, Müslümanların dinarların ve dirhemlerin her hususta, selem
akdinde kullanılacağı hususunda ihtilaf ettiklerini bilmiyorum. Ancak bunlardan
biri diğerine karşılık selem yoluyla satılmaz. Altın karşılığında da altın ile
gümüş karşılığında da gümüş ile selem yapılmaz. Bu ancak fülus denilen (altın
ve gümüş dışındaki madenlerden yapılan bozuk paralar)da söz konusu olur.
Bununla birlikte onlardan bunu da mekruh görenler vardır.
Sonraki için tıkla: