GEÇMİŞTEKİ BAZI
MESELELERİ DE İHTİVA EDEN BİR BAB
Şafii (Allah'ın rahmeti ona)
dedi ki: Kuş ya da kara hayvanları arasından bütün yenilebilenlerin kesilmesini
daha çok severim. Onlar hakkındaki sünnet ve Kitabın delaleti budur. inekler de
buna dahildir. Çünkü aziz ve celil Allah;
"Muhakkak Allah
size bir inek kesmenizi emreder" (Bakara, 67) buyurduğu gibi bunun fiilen
gerçekleştiğini de aynı şekilde:
"Nihayet onu
kestiler ama az kalsın yapamayacaklardı" (Bakara, 71) buyurmuştur. Şu
kadar var ki yalnız develer müstesnadır. Onlar boğazlanırlar (nahr).
[1390] Çünkü Rasulullah
(s.a.v.) develerini boğazlamıştır.
ihtiyar / gücün
yetebildiği hallerde, nahr yeri; sünnete göre boynun gerdan kısmındadır. Yine
ihtiyar halinde sünnete göre kesim yeri çenelerin altıdır. Boğazlanan ve
kesilen bütün hayvanlarda tezkiye, gerdan ile boğaz arasındadır. Bunlardan
neresi kesilirse, eğer kesim yerli yerince oturacak olursa, ona yeterli olur.
Bununla birlikte; kesilenleri boğazlasa yahut boğazlanacakları kesse, mekruh
gördüğüm halde bunu o kimseye haram kabul etmem. Çünkü hem kesim hem boğazlamanın
hepsi bir tezkiye (şer'i kesim)dir. Bununla birlikte bunların her birini yerli
yerince koymasını ve birini diğeri ile değiştirmemesini müstehap görürüm.
[1391] İbn Abbas dedi
ki: Tezkiye -gücü yeten kimse için- gerdanlık yeri ile boğaz arasında olur.
[1392] Bunun bir benzeri
Ömer b. el-Hattab'dan da rivayet edilmiş olup Ömer şunu da eklemiştir: Canların
çıkması için acele de etmeyiniz.
Şafii dedi ki: Zekat
(tezkiye, şer'i kesim) iki türlüdür: Yenilmesi helal olanlardan güç
yetirilebilenlerin tezkiyesi, gerdanlık yeri ile boğazdır (ikisi arasıdır).
Başka yerde helalolmaz. İster evcil olsun, ister yabani. Fakat tezkiyeye güç
yetirilemeyenlerin ise ister evcilolsun ister yabani olsun, - nereye gücü
yeterse- silahla arasından tezkiye eder. Eğer bir deve bir ırmağa ya da bir
kuyuya düşse, boğazlanma yerinden de kesim yerinden de tezkiye edemediği için
ona bir bıçak yahut da kesimde kullanılması caiz herhangi bir şeyi ona saplayıp
kanını akıtsa sonra ölse yenilir. İşte güç yetirilemeyenin tezkiyesi böyle olur.
[1393] Bir deve bir
kuyuya düşmüştü. Onun böğrüne bıçak saplandı. Durumu İbn Ömer'e sorulunca
yenilmesini emretti ve ondan iki dirheme bir miktarını satın aldı.
[1394] İbn Müseyyeb'e yüksekten
yuvarlanmış olup herhangi bir silahla vurulan ve kesim yerinden kesilme imkanı
bulunamayan hayvan hakkında soru sorulmuş o: Silahını neresine saplayabilirsen
ondan yiyebilirsin, dedi. İşte bu, fetva verenlerin çoğunluğunun görüşüdür.
Şafii dedi ki: Kesilen
hayvanın mümkün olması halinde kıbleye yönlendirilmesini müstehap görürüm. Eğer
kesen kişi bunu yapmazsa kendisi için müstehap olan bir işi terk etmiş olmakla
beraber bu o hayvanın haram olmasına sebep değildir.
[1395] Şafii dedi ki:
Ömer b. el-Hattab, hayvan kesilirken boynunun kırılmasını ve canının çabuk
çıkması için acele edilmesini yasakladı.
Hayvanın boynunun
kırılması (nahr) koyunu kestikten sonra kesim yerinden onun boynunu kemik
tarafından kırmak demektir. çünkü onun iliği ve boynunun kırılma yeri arasıdır.
Yahut da hareketinin çabuk kesilmesi için hayvana vurulmasıdır. Ben böyle
yapılmasını mekruh gördüğüm gibi can çekişmekte iken derisini yüzmeyi yahut onu
bir tarafını kesmeyi yahut da hareketinin kesilmesi için ona vurması yahut başka
bir işlem yapmasını da mekruh görüyorum. Kesim gerçekleştikten sonra hoş
görmediğim işlerden birisini yapacak olursa, iyi bir iş yapmamış olur. Fakat bu
onu haram etmez. Çünkü hayvan kesilerek temiz olmuştur.
Şafii dedi ki: Bir kişi
bir hayvanı kesse ve elini tutamayarak başını büsbütün koparsa, onu yiyebilir.
Çünkü o başını koparmadan önce kesim işini tamamlamıştır. Eğer hayvanı
ensesinden ya da boynunun bir yanından kesse sonra da öldüğünü bilmezse,
öldüğünü bilinceye kadar ondan yemez. Eğer kafasının koparılmasından sonra ya
da boynunun bir tarafı kesildikten sonra bıçağı boğazına ve yemek borusuna
kadar varsa ve canlı iken bunları koparsa o hayvan yenilir fakat ilk yaralaması
sebebiyle kötü bir iş yapmış olur. Tıpkı önce hayvanı yaralayıp sonra onu
kesmesi halinde, kötü bir iş yapmış olmakla beraber hayvanın helal oluşu gibi.
Boğazı ve yemek borusunu birlikte kestikten sonra, başının kalan kısmını
koparıp koparmamasının ona bir zararı olmaz. Çünkü benim dikkate aldığım boğaz
ve yemek borusudur. Hayvan canlı iken bunları koparma noktasına varırsa, hayvan
temiz (şer'i kesimle kesilmiş) olur. Eğer canlı iken burulara kadar varamazsa o
bir meyte / leş olur. Kesmesi gereken başka yerden başladığı halde bu hususu
bilemezsek o halde hüküm henüz canlı olduğundan emin olmadığın takdirde
kesimine başladığı yere göre verilir.
Şafii dedi ki: Kesilen
hayvan üzerine besmele, "bismillah" demekle olur.
Buna aziz ve celil
Allah'ın zikri olan bir şeyler eklerse, fazlası hayırlıdır. Hayvana besmele
getirmekle birlikte sallallahu ala Rasulüllah demesini mekruh görmem hatta bunu
söylemeyi ona müstehap görürüm. Ona çokça salavat getirmesini severim. Bütün
hallerde Allah'ın salatı ona olsun. Çünkü aziz ve celil Allah'ı anıp ona
salavat getirmek, yüce Allah'a iman ve ona ibadet olup, yüce Allah'ın izni ile
bunları söyleyene bunlardan ötürü ecir verilir.
[1396] Abdurrahman b.
Avf'ın zikrettiğine göre o Nebi (s.a.v.) ile birlikte idi.
Nebi (s.a.v.) onun önüne
geçti o da arkasından gitti. Abdurrahman O'nun secde etmekte olduğunu gördü.
Durup O'nu bekledi. Secdesini uzattı sonra başını kaldırdığında, Abdurrahman
dedi ki: Aziz ve Celil Allah sen secdede iken ruhunu kabzetti diye korktum.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ey Abdurrahman, ben senin beni
gördüğün o halde iken Cebrail benimle karşılaştı, aziz ve celil Allah'tan bana
şöyle buyurduğunu haber verdi: Sana bir defa salat getirene ben de ona salat
getireceğim (rahmetimi ihsan edeceğim) işte bu sebeple ben de Allah'a şükretmek
için secde ettim"
[1397] Rasulullah (s.a.v.)
şöyle buyurdu: "Bana salavat getirmeyi unutan bir kimse cennete giden bir
yolu ihmal etmiş olur:
Er-Rebi' dedi ki: Malik
dedi ki: Hayvanı keserken besmele ile birlikte Nebi (s.a.v.)'e salavat
getirmez. Bu gerçekten hayret edilecek bir şeydir. Şafii ise: Hayvanı keserken
tesmiye ile birlikte Nebi'ye de salavat getirir, demiştir.
Şafii dedi ki: Bizim
bildiğimiz her bir Müslümanın; Nebi (s.a.v.)'e getirdiği salavatının ancak
Allah'a imanından dolayı olduğunu biliriz ve bundan dolayı biz onun için
korkmayız. Bununla birlikte ben şeytanın bazı bilgisiz kimselere kesim
esnasında Rasulullah (s..a.v.)'in adının anılmasının yasaklandığı kanaatini
telkin edeceğinden korkarım. Böylelikle o, kimi gaflet ehlinin kalplerinde arız
olan bir manadan ötürü bir halde ona salavat getirmekten onları engellemek
istemiş olacağından korkarım. Çünkü bir kimse, ona ancak yüce Allah'a iman
ettiği için onu ta'zim etmek ve ona daha yakın olmak için salavat getirir. Biz
ona salavat getirmekle ona (yakınlaşmış) yakınlaştırılmış oluyoruz.
Bütün kesilen hayvanlar
üzerine yapılacak zikir aynıdır. Bunlardan kurban olarak kesilenlere gelince
aynı şekilde ''Allah'ım benden kabul buyur" demek isterse diyebilir. Eğer:
''Allah'ım bu Sendendir ve Sanadır. Benden kabul buyur" de diyebilir. Eğer
kurbanı bir kimse adına kesecek olursa "filandan kabul buyur" derse,
bunda bir sakınca yoktur. Bu ise hiçbir durumda mekruh görülmeyecek bir duadır.
[1398] Nebi (s.a.v.)'den
benzeri bir rivayetin sabit olmayacağı bir yolda iki koç kurban ettiği rivayet
edilmektedir. Bunlardan birisine göre Aziz ve Celil Allah'ı zikrettikten sonra
"Allah'ım Muhammed için ve Muhammed'in ali için" buyurmuştur,
diğerine göre de: ''Allah'ım Muhammed için ve Muhammed'in ümmeti için"
demiştir.
Er-Rebi' dedi ki: Şafii'yi
gördüm: Kasap kurbanlığı kesmek üzere geldiği vakit kesinceye kadar onun
yanında bulunurdu.
Sonraki için tıkla:
ZEBİHA (KESİLEN
HAYVAN) VE KESMESİ CAİZ OLANLAR