TEZKİVE (ŞER'İ KESİM)
VE SİLAH ATIŞI
[1388] Şafii (Allah'ın
rahmeti ona) dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Ömer b. Said b. Mesruk'tan haber
verdi o, babasından o, Abeye b. Rifaa'dan rivayet etti. O da dedesi Rafi' b.
Hadic'ten şöyle dediğini rivayet etti: Ey Allanın Rasulü dedik, yarın düşman
ile karşılaşacağız beraberimizde ise, kesim yapacak palalarımız yok. Bundan
dolayı kamış kabukları ile kesebilir miyiz? Nebi (s.a.v.):
"Üzerine Allah'ın
adı anılarak kanı akıtan şey ile (kesileni) yiyebilirsiniz. Diş yahut tırnak
ile kesilen müstesna. Çünkü diş insandan bir kemiktir. Tırnak ise Habeşlilerin
bıçağıdır" buyurdu.
Şafii dedi ki: Bir kimse
bir ava silah atıp bir tarafını kırsa yahut kanadını koparsa ya da avın artık
kendisini yakalanmaya karşı koruyamayacak bir hale gelmiş ise, bir başkası o
ava silah atıp onu öldürse o av hem haram olur hem de ona sonradan atış yapan
kimsenin bir tarafı kırılmış yahut kopmuş hali ile ona atış yaptığı durumdaki
kıymetini ödemesi gerekir. Çünkü bu yolla başkasına ait olmuş bir avı telef
etmiş olur.
Şayet ona atış yapıp
isabet ettirdikten sonra, yetişip onu kesebilirse, av ilk atışı yapana ait
olur. İkinci atışı yapanın ise, isabet ettirdiği durumda o atışının eksilttiği
değeri ödemesi gerekir. Ama birincisi ona atış yapıp isabet ettirdikten sonra,
eğer uçan bir kuş ise, uçmak suretiyle yahut uçmayan hayvanlardan ise kaçmak
suretiyle kendisini koruyabilecek durumda iken ikincisi ona atış etse ve artık
kendisini koruyamayacağı bir hale onu getirse, av ikincisine ait olur.
Av bu durumda iken,
birincisi ona silah atıp onu öldürse, ikincisine değerinin tazminatını öder.
Çünkü o av ikincisine ait olmuştur.
İkisi birlikte ona atış
etse, av yine kendisini koruyabilecek halde iken arkasından üçüncü bir kişi,
ona atış etse ve kendisini koruyamayacak bir hale soksa av ilk ikisinin değil
üçüncüsünün olur.
Üçüncü kişinin ava atış
ettikten sonra ilk iki kişi ona atış edip avı öldürse, tazminatını öderler.
İkisi birlikte yahut onlardan biri diğerinden önce atış etse ve iki atıcıdan
birisi ona isabet etmeyip diğeri isabet etse, o takdirde atışı ava isabet eden
kişi, tazminat öder. Şayet ikisi birlikte yahut biri diğerinden önce atış
etmekle birlikte, iki atış birbirine eşit ya da farklı ise, ancak her iki
atışta onu yaralamış olmakla birlikte, ikisinden birisi onun öldürücü yerine
isabet etmiş, diğeri öyle isabet etmemiş ise, her ikisi de birlikte onu
öldürmüş olurlar ve av ikisi arasında bölüştürülür. Tıpkı iki kişiden birisinin
bir başkasını hafif yaralarken diğerinin ağır yaralaması yahut da birçok yara
açması halinde her ikisinin de katil sayılması gibi.
İki atıştan birisi
boğazını, yemek borusunu kesmesi, başını koparması yahut avı ikiye bölmesi gibi
bir göz açıp kapatıncaya kadar yaşayamayacağı bir şekilde ona isabet etmiş ise,
eğer ilk isabet eden atış bu olup diğeri bunda sonra isabet etmişse, ikincisi
ancak ölmüş e atış etmiş olacağından ona bir tazminat gerekmez. Bu atışı ile
deriyi yahut eti (bir miktar) ifsat edip bozmuş hali müstesna, o vakit deri ya
da etten bozduğu kadarını öder. Av, onu ilk olarak tezkiye etmiş olanın olur.
Eğer onu tezkiye edecek dereceye ulaşmayan birinci atış olup, onu tezkiye
edecek şekilde öldüren sonraki atış olursa, av diğerinin olur. Çünkü onu
tezkiye etmiş olan odur. Birinci atıcıya da bir sorumluluk düşmez. Çünkü o bu
av hayvanı ikincisine ait olduktan sonra ona karşı bir cinayet işlemediği gibi,
tezkiye ettiğine de bir zarar vermemiştir. Zira o ancak avlama hakkına sahip ve
kendisini koruyabilen bir ava atış yapmıştır. Ona yaptığı atış artık benzeri
bir durumda kendisini koruyamayacak bir hale getirmiş ve kendisini zorlayarak
bir adamın evine girmiş olsa, o adam da o av hayvanını alıp kesse, av kendisini
koruyamayacak hale getirmiş olan ilk kişiye ait olur. Ev sahibi de eğer avın
değerini eksiitmiş ise o kesme işinin eksiIttiği kadarının tazminatını vermekle
yükümlü olur. Ev sahibi onu almakla birlikte, tezkiye etmemişse, o avı sahibine
geri vermekle yükümlüdür. Onu sahibine geri vermeden önce elinde iken ölürse,
onun tazminatını öder. Çünkü onu yakalamakla, yetkisi olmayan bir işi yapmış ve
asıl sahibinin onu tezkiye etmesine mani olmuştur.
Eğer yaptığı atış onu
kendisini koruyamayacak bir hale getirecek dereceye ulaşmamışsa ve av kuş yahut
da bir başka saldırgan hayvan olsun, hamle yapabilecek bir güç kalmış olup bir
adamın evine girse, adamda onu yakalasa, av ev sahibinin olur.
Şafii dedi ki: Ava
birincisi de ikincisi de atış yaptığı halde, birincisinin atış ile kendisini
koruyamayacak hale mi düştüğü koruyabilecek halinin devam mı ettiği bilinemiyor
ise, o takdirde biz onu avcılar arasında iki yarıya böleriz, birlikte birisinin
öldürenin durumunda olduğu gibi. Av hayvanının artık kendisini koruyamayacak
bir hale geldiği, bununla birlikte onun kesilebilecek durumda olduğu
bilininceye kadar, o kesilmiş kabul edilir.
Dedi ki: Kişi uçan bir
kuşa yaptığı atışı herhangi bir şekilde ya da herhangi bir yerde isabet
ettirse, eğer bu onu yaralamış, kanının akmasına sebep olmuşsa yahut da bundan
daha ileri bir hale ulaştığı için av hayvanı yere düşse ve biri onu ölmüş
bulsa, havada iken mi öldüğünü yere düştükten sonra mı öldüğünü bilemezse, o av
hayvanı yenilir. Çünkü bu helal kılınmış av hayvanlarından ve ancak yere düşmek
ile yakalanabilir bir hale gelenler, kabilinden sayılır.
Şayet yere düştüğü için
çarpma sonucu ölmüş olması korkusu ile buna haram desek, o takdirde bütün uçan
kuş türünü -yakalanıp da kesilebilenleri dışında- haram kabul etmemiz
gerekirdi. Aynı şekilde bir dağa ya da başka bir yere düşse ve yakalanıncaya
kadar oradan hareket etmese, hüküm böyledir. Fakat bir dağa düşüp üzerine
düştüğü yerden az ya da fazla aşağı doğru yuvarlanacak olursa, o takdirde
yetişilip kesilmesi müstesna, yüksekten düştüğü için eti yenmeyen bir hayvan
olur. Ancak onun yuvarlanmadan önce öldüğünün bilinmesi yahut da yapılan atışın
onun başını kopardığı yahut boğazını kestiği ya da iki parçaya böldüğünün
bilinmesi müstesna. İşte o vakit onun yere ancak kesilmiş olarak düştüğü
bilinmiş olur.
Şayet bir yere düşüp
aşağıya yuvarlansa, keskin taşlara yahut dikenlere yahut da başını koparması,
onu ikiye bölmesi mümkün herhangi bir şeye çarpsa yahut bunlara değse, onun
ancak öldükten sonra aşağıya doğru yuvarlandığı bilinmediği sürece eti
yenilmez.
Kişi bir ava ateş edip
başkasına isabet ettirse ya da o ava isabet ettirip ona işle se ve başkasını da
öldürse, değişen bir şey yoktur. Neye isabet ettirirse onu yer. Elverir ki
atışı ile gözüyle gördüğü bir avı kastetmiş olsun. Çünkü böylelikle tezkiyeyi
gerçekleştiren atışı ve bir başka ava niyeti birlikte gerçekleştirmiş olur.
Kişi ava bir taş yahut
atış yapmak için hazırlanan sertleştirilmiş çamurdan taşlar atsa, avı ister
delsin ister delmesin yetişip onu kesmesi hali dışında onu yemesin. Çünkü bu
sebeple çoğunlukla bunun bir tezkiye olmayıp bir darbe olduğudur. Ve ancak yara
açmaksızın ağırlığı ile ölüme sebep teşkil etmiştir ve bu tezkiye manasını
taşıyan silahın özelliklerini taşımamaktadır.
Enli bir ok ile atış
yapıp enli kısmı ile isabet ettirse, bu darbe ile öldürülmüş, eti yenmez bir av
olur. Eğer keskin ve sivri tarafı ile isabet etmiş olup onda yara açmışsa
yenilir. Çünkü böyle bir ok ağırlığı ile değil yara açmak ile öldürmüş olur.
Eğer bir baston yahut
bir sopa atarsa, o takdirde av darbe ile öldürülmüş olur. Bunların her biri avı
delerek yaralarsa ve bu delici silah gibi hızlıca işliyor ise yenilir. Ama
ancak zorlanarak delik ve yara açıyorsa, o zaman duruma bakarım. Eğer sopa yahut
baston ok gibi hafif iseler o av yenilir. Çünkü hafif oldukları takdirde ağır
işleseler dahi delip işlemek suretiyle öldürmüş olurlar. Eğer bundan
hissedebilecek şekilde daha ağır iseler o av yenmez. Çünkü çoğunlukla ağırlığı
(darbe) ile öldürmüş olur ve bu av da darbe ile öldürülmüş hayvan olur.
Sonraki için tıkla: