TEMETTÜ HACCI
SIRASINDA KESECEK KURBAN BULAMAMAK VE ZAMANI
Şafii dedi ki: Yüce
Allah şöyle buyurmaktadır: "Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer
(düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay
gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş
etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş
olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da
kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak
isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda,
yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum),
ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah'a karşı gelmekten
sakının ve Allah'ın cezasının çetin olduğunu bilin?' (Bakara, 196)
Şafii dedi ki: Kitap,
hac günlerinde oruç tutacağına delildir. Kitap gereğince aklen kavranılan da
oruç tutmanın vacip olduğu hac hakkında söz konusudur. Yine aklen orucun ancak
hacca girişinden sonra olması gerekir. Hac aylarında hacdan önce de olmamalı,
başka zamanlarda da olmamalıdır.
Şafii dedi ki: "Kim
hac zamanına kadar umreden faydalanmak (temettü yapmak) isterse" (Bakara,
196) Şevval, Zülkade ya da Zülhicce'de hac için ihrama girse, hacca başlayacağı
zaman oruç tutma hakkı olur. Ayrıca eğer kesecek kurban bulamıyorsa, orucunu
tutmadan haccı bitirmemeli ve onun hacda iken tutması gereken üç gününün
sonuncusu Arefe gününde tamamlanmalıdır. çünkü kişi Arefenin ertesi günü hacdan
çıkmış olur ve oruc tutmanın söz konusu olmayacağı nahr gününe girmiş olur.
Aişe ve İbn Ömer'den böylece rivayet edilmiştir.
[1221] Bize İbrahim b.
Sad, İbn Şihab'dan haber verdi. O Urve'den, o Aişe (r.anha)'dan temettü haccı
yapan bir kimse, eğer kurban bulamayacak ve Arefe gününden önce oruç tutmamışsa
Mina günlerinde oruç tutsun.
[1222] Bize İbrahim, İbn
Şihab'dan haber verdi. O Salim'den o babasından bunun aynısını rivayet etti.
Şafii dedi ki: Biz de
bunu diyoruz ve bu bizim söylediklerimizle aynı manadadır. Allah en iyi
bilendir. Kur'anın anlaşılan hükmü de budur.
Şafii dedi ki: Ata ve
Amr b. Dinar, temettü haccı yapan kimsenin orucunun vacipliği hususunda ihtilaf
etmişlerdir.
[1223] Bize Müslim b.
Halid ve Said b. Salim, İbn Cüreyc'den haber verdi.
Onun Atadan rivayetine
göre dedi ki: Hac için ihrama girmiş olarak Arafat'a varmadığı sürece oruç
tutmak ona vacip değildir.
Amr b. Dinar dedi ki:
Hac için ihrama girdi mi ona oruç tutmak vacip olur. Şafii dedi ki: Biz de Amr
b. Dinar'ın dediğini kabul ediyoruz. Kur'ana daha yakın odur. Diğer taraftan
Aişe ve İbn Ömer'den gelen habere de.
Şafii dedi ki: (Kişi)Hac
için ihrama girse, sonra derhal yahut da daha sonra ama oruç tutmadan önce ölse
bu mesele hakkında iki görüş vardır.
Birincisi: Ona temettü
kurbanı kesmek düşer. Çünkü bu onun üzerine bir borçtur. Zira oruç tutmamıştır.
Onun yerine oruç tutulması da caiz değildir. Bu ihtimali olan bir görüştür.
İkincisi: Ona kurban da
düşmez oruç da. Çünkü orucun ona vacip olduğu zaman kurban kesme farziyetinin
bittiği ve oruç tutmanın daha galip geldiği bir zamandır. Eğer geriye oruç
tutma imkanı bulunan bir müddet kalmış ve ihmalkar davranmışsa, üç gün yerine
üç müd buğdayonun adına sadaka verilir. Çünkü diğer yedi gün (oruç tutma)ona
ancak ailesinin yanına dönüşünden sonra vaciptir.
Şayet aile halkının
yanına döndükten sonra ölse ve hacdaki üç günü de diğer yedi günü de tutmamış ise,
o takdirde o üç günün, onun adına sadakası verilir. Eğer yedi günden oruç tutma
imkanı olmakla birlikte oruç tutmazsa ve bu bir gün ya da daha fazla olursa
(yine bugünler için adına sadaka verilir) bu ise kıyas yoluyla ve akli bakımdan
sahih bir görüştür. Allah elbette en iyi bilendir.
Şafii temettü haccı
yapan kimsenin Mina günlerinde oruç tutması hakkında dedi ki:
[1224] Rasulullah
(s.a.v.) Mina günlerinde oruç tutmayı yasakladı.
Bizler Nebi (s.a.v.)'dan
yaptığı yasağın ancak lazım olmayan bir oruç için söz konusu olduğuna bir
delalet bulunmadığı sürece, yasağın özelolduğunu kabul etmemize imkan yoktur.
Bununla birlikte: Temettü haccı yapan bir kimse, Mina günlerinde oruç tutun
diyen kimsenin Nebi (s.a.v.)'ın bu günlerde oruç tutmayı yasaklamış olduğunu
dikkatinden kaçırmış olabilir. Bu sebeple ben daha önce Mina günlerinde oruç
tutmayı uygun görüyorken artık o günlerde oruç tutmayı uygun görmüyorum.
Allah'tan muvaffakiyet dilerim.
Şafii dedi ki: Ben Mina
günlerinin hac günleri dışında olduklarını gördüm.
Çünkü kişi eğer Beyt'i
tavaf edecek olursa, böylelikle kadınlar dahi ona helal olur. Dolayısıyla
bunlar hac günlerinin dışında iken benim bu günler hac günlerindedir, demem
caiz olmaz. İsterse haccın bazı amellerini henüz tamamlamamış olsun. Birisi
dese ki:
- Peki bunun hacda
olması dil açısından uygun bir ifade midir? Şöyle denilir:
- Evet. Hacdan eksik bir
şey kaldığı sürece dil de bunu zor da olsa -zahiren
değil batınen-
kaldırabilir. Eğer haccını bitirdiği için -kadınların da kendisine helal
olacağı- tavafı bir ya da iki ay yapmayacak olursa, o takdirde; o üç günleri
haccın içinde (yani memleketine dönmeden önce) tutmuş olması itibari ile oruç
tutar.
Dedi ki: Eğer Mina
günlerinde oruç tutması caiz olsaydı Nahr günü de bu günler arasında caiz
olurdu. Çünkü hem Nahr gününün oruç tutulması hem de Mina günlerinde oruç
tutmak yasaklanmıştır. Rasulullah (s.a.v.)'ın bugünlerin oruç tutulmasım bir
defa yasaklaması Nahr gününde bir defa ve defalarca oruç tutmayı yasaklaması
gibidir.
Sonraki için tıkla:
KİŞİNİN YERİNE
GETİRMESİ GEREKEN BİR FİDYE VARKEN BUNU YAPAMAYACAK KADAR MUHTAÇ OLMASI HALİ