İHRAMA GİRİP TELBİYE
GETİRECEĞi VAKİT HAC YA DA UMREYİ İSMEN ZİKRETMELi Mİ YOKSA NİYET İKİSİNDEN
BİRİSİ İÇİN YETERLİ Mİ?
Bize, er-Rebi' haber verip
dedi ki: Şafii (Allah'ın rahmeti ona) dedi ki: Nebi (s.a.v.)'tan diye,
naklettiğimiz hadislerde, telbiye eden kimsenin, niyetinin ne için ihrama
girdiğini açıklamasına gerek bırakmayacak şekilde yeterli olduğuna delil
bulunmaktadır. Nitekim namaz kılan kimsenin namazının; farz, nafıle yahut adak
olmasına dair niyeti gibi, hangi ihram için niyet etmiş ise, ayrıca ne için
niyet ettiğini izhar etmesine gerek bırakmaz. Oruç tutanın niyeti de böyledir.
Aynı şekilde kendisinden başkası adına hac ya da umre yapacak olursa, onun
niyeti, bu haccının başkası adına olduğunu ismen zikretmesine ihtiyaç bırakmaz.
[1092] Şafii (Allah
ondan razı olsun) dedi ki: Bize İbrahim b. Muhammed, Said b. Abdurrahman'dan
haber verdiğine göre, Cabir b. Abdullah dedi ki: Rasulullah (s.a.v.) ihrama
girip telbiye ettiği esnada hiçbir zaman ne hac ne de umrenin adını verdi.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona) dedi ki: Bununla birlikte ihrama giren kişi ismen söylese bunu da mekruh
görmem. Eğer böyle bir sünnet olsaydı Rasulullah (s.a.v.) yahut ondan
sonrakiler onu ismen zikrederlerdi.
İhrama giren bir kimse,
hac etmek istemekle birlikte ''...'' bir hac ve bir umre yapmak üzere emrine
uydum, geldim" dese, İfrat haccına niyet etmiş olur. Eğer bunu söylerken
kastı umre yapmak ise, umreci olur. Eğer hac etmek istediği halde umre adını
verirse, bu hac olur. Şayet kıran haccı yapmak isterse ve umre adını verirse;
Kıran haccı olur. Çünkü niyeti ile beraber açıktan telbiye getirecek olursa,
-onun durumu- niyetine bağlıdır. Şayet bir niyeti yoksa lafzı ile
zikrettiğinden fazlasını yerine getirmesi gerekmez. Çünkü bu katıksız Allah
için ihlasla yapılan bir ameldir. Ademoğullarından yahut başkalarından hiçbir
kimsenin onda herhangi bir payı yoktur. Bu sebeple bu hususta onun niyeti değil
de sözü ile açıkça söylediği dikkate alınır.
Hac etmeyi de umre
yapmayı da istemeyen bir adam, telbiye getirecek olursa, ne hacı olur ne de
umreci. Tıpkı namaz kılmak istemeyen bir kimsenin Allahu ekber diyerek tekbir
getirmesi halinde namaza başlamış olmayacağı gibi. Eğer oruç tutmak istemeyip
sahur yese de oruca başlamış olmaz. Aynı şekilde tam bir gün yemek yemediği
halde oruç niyeti de yoksa oruç tutan bir kişi olmaz.
[1093] Rivayete göre,
Abdullah b. Mesud, sahil tarafında telbiye getirmiş ihramlı bir kafıle görmüş.
İbn Mesud ise Küfe'ye girerken telbiye getirmişti. Telbiye ise aziz ve celil
Allah'ın anılması demek olup herhangi bir kimseye söylemesi için zorluk
çıkarılmadığı gibi eğer bir kimse ihrama niyet etmemiş ise, ihrama girmesi için
kimseye de telbiye getirmesi vacip kabul edilmez.
Sonraki için tıkla: