ŞAFİİ el-UMM

KORKU N.

 

KORKU HALİNDE NAMAZLARI KISALTARAK KILMAK

 

Korku hali; hazarda ve seferde birdir. Korku halinde namaz ve benzeri şeylerle ilgili olarak caiz olan şeyler, her iki durum için de geçerlidir. Şu kadarı var ki hazarda olan bir kimse, korku halinde namazları kısaltarak kılamaz. Yine namazların kısaltılmasını gerektirmeyen bir seferde korku hali hasıl olursa, namazlar kısaltılarak kılınamaz, tıpkı hazardaki gibi kılınır. Namazların kısaltılmasını gerektiren bir mesafedeki yolculuk dışında bir kimse seferdeyken korku haline duçar olursa bu korkudan dolayı namazlarını kısaltarak kılamaz.

Peygamber (s.a.v) efendimizin Zu Kired [Medine ile Hayber arasında bulunan bir yer] denilen yerde namazları kısaltarak kıldığı rivayet edilmiştir. Tahric: Nesai,3/169.

 

Eğer bu rivayet benim açımdan sabit olsaydı, bir kişi için korku hali ile uzak veya yakın mesafeli bir yolculuk bir araya geldiğinde namazlarını kısaltarak kılabilir derdim. Ama bana göre böyle bir rivayet ispatlanmış olmadığından dolayı normal şartlarda namazların kısaltılarak kılınmasını gerektiren mesafede yolculuk yapan bir kimse namazlarını kısaltabilir. Seferi olabilme mesafesinden daha az olan bir yolculuk esnasında korku haline duçar olan bir kimse namazları kısaltarak kılamaz diyorum.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Müslümanlar müşriklerin yurtlarına baskın düzenledikleri zaman namazları kısaltarak kılamazlar. Ancak baskın düzenlemeye başladıkları yerde hedef olarak seçtikleri ve namazların kısaltılmasını gerektiren mesafede olan yere kadar gitmeye niyet etmeleri başka. Niyetleri namazların kısaltılmasını gerektirecek mesafedeki yere gitmekken bu yerden daha kısa mesafede olan başka bir yere baskın düzenlemeye karar verir, oraya dönerlerse, o takdirde namazları kısaltarak kılamazlar. Ancak namazların kısaltılarak kılınmasını gerektiren mesafedeki bir yere baskın düzenlemeye ilişkin ayrı bir niyet getirmeleri başka.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Düşman tarafından kuşatılmamız durumunda da aynı şey geçerlidir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Şayet söylediğim gibi yaparlarsa ve baskınları namazların kısaltılarak kılınmasını gerektiren mesafeye kadar sürerse, eğer niyetleri kışlalarına veya ülkelerine dönmekse dönüşte de namazlarını kısaltarak kılabilirler. Ama niyetleri bulundukları yer ile döndükleri yer arasında nereyi bulurlarsa oraya baskın düzenlemekse bu takdirde dönüş yolunda namazlarını kısaltarak kılamazlar. Bu durumda yeni baştan yolculuğa başlamış gibidirler ve namazları kısaltarak kılamazlar. çünkü niyetleri namazların kısaltılmasını gerektiren mesafedeki belli bir yere gitmek değildir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Baskınları sırasında, dönmekte oldukları kışlalarından başlamak üzere vardıkları yer arasındaki mesafe namazların kısaltılarak kılınmasını gerektirecek kadarsa, sonra kışlalarına dönmeye karar verirlerse namazlarını kısaltarak kılarlar. Bu esnada az bir süre yol aldıktan sonra namazlarını ister kısaltarak kılsınlar ister tam olarak kılsınlar, sonra ne tarafa olursa olsun baskını devam ettirmeye niyet etseler, artık namazlarını tam olarak kılmaları gerekir. Namazların kısaltılarak kılınmasını gerektiren bir beldeye sefer düzenlemeye niyet etmedikleri sürece artık namazlarını kısaltarak kılamazlar.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: İmam (devlet başkanı) düşmana karşı sefer düzenle se ve seferinin mesafesi de namazların kısaltılarak kılınmasını gerektirecek miktarda olsa, sonra imam bir şehre, bir kışlaya, bazı müfrezelere saldırsa veya bir ihtiyaç ya da çölde bir yere ya da bir şehre gidip ikamet etse ya da düşmana ait bir şehirde yahut da İslam beldelerinden birinde kalmaya karar verse, bütün bunlar arasında herhangi bir fark yoktur. Eğer bu yerlerin birinde dört gün kalırsa namazları tam olarak kılar. Ama toplam dört gün kalmazsa namazları tam olarak kılmaz. Şayet savaş veya bunun dışındaki bir sebep onu kalmaya zorlarsa ve toplam dört gün kalacağından emin olursa namazları tam olarak kılar. Ama emin değilse, bu süreyle on sekiz gece arasındaki sürede namazlarını kısaltarak kılar. Fakat bu süreyi (on sekiz günü) aşarsa namazları tam olarak kılar. Bulunduğu yerden ayrıldığında namazları kısaltır. Sonra ikamet ettiği ve yola çıktığı her seferinde böyle yapar. Bu hususta herhangi bir farklılık söz konusu olmaz.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bir kimse bulunduğu yerden gazaya çıktığında hedefi ile arasındaki mesafe namazların kısaltılarak kılınmasını gerektirecek miktarda değilse, namazı tam olarak kılar. Eğer imam mukimse ve yolculara ve mukimlere birlikte namaz kıldınyorsa birlikte namazlarını tam olarak kılarlar. Aynı şekilde imam selam vermeden cemaate katılan yolcular da imam selam verdikten Sonra namazlarını tamamlarlar. İmamın kendisi seferi ise seferilerden ve mukimlerden oluşan cemaate korku namazını kıldınyorsa ilk rekatı kıldınr. Sonra seferiler kalan bir rekatı, mukimler de kalan üç rekatı tamamlayıncaya kadar ayakta durur. Bu esnada kıyamda Kur'an okur. Sonra onlar cemaatten ayrılır, başka bir grup gelir ve imam kalan bir rekatı onlarla kılar ve seferi olanlar kalan bir rekatı, mukim olanlar da kalan üç rekatı kılana kadar oturarak bekler. Ama imam cemaati beklemeden selam verirse namazı geçerli olur, imam namazı kısaltarak kılarsa cemaatin de namazı geçerli olur. Ama ben imamın böyle yapmasını mekruh görürüm. Korku namazı karada ve denizde aynı kılınır, herhangi bir fark söz konusu değildir.

 

Sonraki için tıkla:

 

KORKU HALİNDE CUMA VE BAYRAM NAMAZLARI