AYAKTA HUTBE OKUMAK
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "(Durum böyleyken) onlar
bir ticaret veya bir oyun / eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona koşarlar
ve seni ayakta bırakırlar. De ki: Allah'ın yanında bulunan, eğlence ve
ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır."
(Cuma,11)
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bu ayetin, Resulullah (s.a.v)'in Cuma günü hutbe okurken
insanların onu ayakta bırakarak ticaret ve eğlenceye koştukları bir olay
üzerine nazil olduğuna karşı görüş ileri süren birini bilmiyorum.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bize İbrahim b. Muhammed anlattı, ona Cafer b. Muhammed,
babasından naklen şöyle aktardı:
Resulullah (s.a.v) bir
Cuma günü hutbe okuyordu. Medine'de halkın elBatha adını verdikleri bir
çarşıları vardı. Selim oğulları kabilesi o pazara satmak üzere at, deve, koyun
ve yağ getirirdi. O gün de gelmişlerdi. Bunu duyan halk pazara koştu ve
Resulullah (s.a.v)'i öylece ayakta bıraktılar. Bir de eğlenceleri vardı.
Ensardan biri evlendiği zaman davul eşliğinde eğlenirlerdi. Yüce Allah bu
davranışları yüzünden onları ayıpladı ve şöyle buyurdu: "Onlar bir ticaret
ve eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona giderler ve seni ayakta
bırakırlar." (Cuma, 11) Tahric: Buhari, 1/296;
Müslim, 2/590.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bize İbrahim b. Muhammed anlattı, ona Cafer b. Muhammed,
babasından naklederek şöyle dedi: Cabir b. Abdullah şöyle dedi: Resulullah
(s.a.v) Cuma günü ayakta olmak üzere iki hutbe okurdu ve iki hutbe arasında
otururdu.
Tahric: Beyhaki,
el-Marife, 2/483.
Bize Rebi' anlattı, ona
Şafii şöyle aktarmış: Bize, İbrahim b. Muhammed dedi ki: Bana et-Tev'eme'nin
mevlası Salih, Abdullah b. Nafi'den; o, İbn Ömer'den; o da Resulullah
(s.a.v)'den yukarıdaki hadisin benzerini rivayet etti. Tahric: Buhari, 1/291; Müslim, 2/589.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bize İbrahim b. Muhammed anlattı, o et-Tev'eme'nin mevlası
Salih'ten, o da Ebu Hureyre'den şöyle işitti: Resulullah (s.a.v), Ebu Bekir ve
Ömer, Cuma günü minber üzerinde iki hutbe okurlardı. İki hutbe arasında da
otururlardı. Sonra Muaviye geldi, birinci hutbeyi oturarak, ikinci hutbeyi de
ayakta okumaya başladı. Tahric: el-Marife,
2/484
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: İmam bir hutbe okuduktan sonra Cuma namazını kıldınrsa,
tekrar başa dönüp iki hutbe okuyup yeniden Cuma namazım kı lmalıdır. Eğer bunu
yapmaz da vakit geçerse dört rekftt öğle namazı kılmakla yükümlüdür.
Bir imamın, aralarında
oturduğu iki hutbeden daha azını yapması caiz değildir. İki hutbeyi ayırmasına
rağmen arada oturmazsa Cuması geçerli olmaz. İmamın oturarak hutbe okuması da
caiz değildir. Ama bir hastalıktan, sakadıktan dolayı oturarak hutbe okursa bu
caizdir. İmama uyan bir kimsenin de bunu yapması caizdir. İmam oturarak hutbe
okursa, cemaat de onun sağlam olduğunu görürse ve o da bir hastalıktan dolayı
böyle yaptığını söylerse ve kendisi de güvenilir biriyse böyle yapması caiz
olur. Bu durum namaz için de geçerlidir.
İmam oturarak hutbe
okursa, cemaat de onun ayakta okuyacak kadar sağlam olduğunu bilirse imamın da,
cemaatin de Cuması geçerli olmaz. İmam oturarak hutbe okursa ve cemaat onun
sağlam mı, yoksa hasta mı olduğunu anlamazsa, imamın da sağlam olduğu önceden
bilinmezse namazlan geçerli olur. Çünkü cemaat, zahiren hasta olan birinin
ancak hutbeyi oturarak okuyacağım bilir. Namazı iade etmeleri, ancak sağlam
olduğunu bildikleri imamın oturarak hutbe okuması durumunda söz konusu
olabilir. Bir grup, imamın sağlam olduğunu bilir de başka bir grup bilmezse,
sağlam olduğunu bilmeyen grubun namazı geçerli, sağlam olduğunu bilen grubun
namazı ise geçerli olmaz. Aynı durum namaz için de geçerlidir.
İmam ŞafiI (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Biz bunu hutbeyle ilgili olarak söyledik. Aslında hutbe ve
iki rekftt Cuma namazı, öğle namazının yerine geçerler. imam, Resulullah
(s.a.v)'in yaptığı gibi yapacak, iki hutbe okuyacak ve hutbeler arasında
oturacak. O zaman Cuma namazını iki rekftt olarak kılabilecek. Eğer Resulullah
(s.a.v)'in yaptığı gibi hareket etmezse, öğlen namazım, farz kılındığı gibi
kılmak zorundadır.
Sonraki için tıkla: