İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
HÜSEYİN b. ALİ b.
HASAN'IN ORTAYA ÇIKIŞI
Mekke
civarında ''Fahh'' denilen yerde öldürülen Huseyn b. Ali b. Hasan b. Hasan b.
Ali bu yıl Medine' de başkaldırmıştır.
Hüseyn'in
isyanı şöyle olmuştur:
Musa
el-Hadi, Hz. Ömer'in torunlarından Ömer b. Abdülaziz b. Abdullah'ı Medine'ye
vali tayin etmişti. Ömer b. Abdülaziz görevine başladığı zaman Ebu'z-Zift Hasan
b. Muhammed b. Abdullah b. Hasan'ı, şair Müslim b. Cündüb el-Hüzeli'yi ve Ömer
ailesinin azatlısı Ömer b. Sellam'ı bir içki sofrasında yakalamıştı. Ömer b.
Abdülaziz'in emriyle bunlar hem dövüldüler ve hem de boyunlarına ipler
bağlanmak suretiyle Medine sokaklarında dolaştırıldılar. Hüseyn b. Ali, Ömer b.
Abdülaziz'in görevli memuruna gelerek şöyle dedi: "Bu adamları dövmüşsün,
halbuki onları dövmemeli idin; çünkü Iraklılar bunu (hurmadan yapılan içki)
içmekte pek mahzur görmezler. Onları neden Medine sokaklarında dolaştırıp
teşhir ediyorsun?" Hüseyn'in emriyle teşhirden kurtulan bu kimseler sonra
görevli memur tarafından hapse atıldılar.
Daha
sonra Hüseyn b. Ali ile Yahya b. Abdullah b. Hasan, Ebu'z-Zift Hasan b.
Muhammed'e kefil olmuşlar ve hapisten kurtarılmasını sağlamışlardır. Görevli
memur ise Ebu Talib ailesini birbirlerine kefil kılmıştı. Bu yüzden Ebu Talib
ailesi devamlı gözaltında bulunduruluyorlardı. İki gün gözden kaybolan Hasan b.
Muhammed'in durumunu sormak için görevli memur Hüseyn b. Ali ile Yahya b.
Abdullah'ı yanına çağırmış ve onlara çok sert davrandığı için Yahya, Hasan b.
Muhammedi teslim edinceye kadar veya görevli memurun O'nu getirdiğini anlaması
için kapısım çalıncaya kadar uyumayacağına dair yemin etmişti. Görevli memurun
yanından ayrıldıktan sonra Hüseyn Yahya'ya: "Gücünün yetmeyeceği bir şey
için yemin ettin. Hasan'ı nasıl bulacaksın, buna ne gerek vardı?" dedi.
Bunun üzerine Yahya: "Allah'a yemin ederim ki, evet O'nun kapısına kılıçla
vuruncaya kadar uyumayacağım." dedi. Hüseyn Yahya'ya: "Ama bu
hareketin bizimle arkadaşlarımız arasındaki anlaşmayı bozar." dedi.
Hüseyn, Yahya ve arkadaşları hac mevsiminde Mekke ve Mina'da buluşmak üzere
anlaşmışlardı. Bunun üzerine Yahya: "İşte bu oldu." dedi. Hüseyn ve
Yahya gecelerini bu konuyla geçirmeğe çalıştılar ve gece yarısından sonra harekete
geçtiler. Yahya önce görevli memurun kapısına kılıçla dayandı, fakat o anda
görevli memur evinde bulunamadı. Yahya, Hüseyn ve arkadaşları sabaha doğru
mescidi işgal ettiler. Hüseyn sabah namazım kıldırdıktan sonra halk Allah'ın
Kitab'ı, Peygamberinin sünneti üzerine, Muhammed'in soyundan gelen ve Ehl-i
Beyt'ten Ali el-Murtaza adına Hüseyn'e bey'at etti. Bunun üzerine Halid
el-Beridi iki yüz kişiyle, görevli memur (Ömeri), Vezir b. İshak el-Ezrak ve
Muhammed b. Vakıd eş-Şerevi ise kalabalık insan gruplarıyla geldiler. Kendilerine
doğru yaklaşmakta olan Halid'in karşısına Abdullah b. Hasan'ın oğullarından
Yahya ve İdris çıktılar. Yahya'nın vurduğu bir darbe ile Halid'in burnu koptu.
İdris'in arkadan dolaşarak vurduğu bir darbe ile de Halid yere yıkıldı.
Ardından Yahya ve İdris beraberce Halid'i öldürdüler. Bunun üzerine Halid'in
askerleri dağıldılar Görevli memur (Ömeri) ise Abbasilerin Müsevvide fırkasına
katıldı. Hüseynin taraftarlarının yapmış olduğu bir hamle ile Mescit'ten
çıkarıldılar. Bu arada Beytülmal'i de yağma ettiler. Bu sırada Beytülmal'de on
bin, bir rivayete göre de yetmiş bin dinar bulunmaktaydı. Paniğe kapılan halk
dağıldı, Medineliler de evlerine çekildiler ve kapılarını kilitlediler.
Hüseynin
askerleri ertesi günü toplanan Abbasoğulları taraftarlarıyla savaştılar. Öğle
vaktine kadar süren bu savaşta her iki taraftan pek çok kimse yaralandı. Bu
savaşın ertesi günü hac farizasını ifa etmek için gelen Türk asıllı Mübarek,
Abbasoğulları taraftarlarına katıldı ve onlarla birlikte savaştı. İkinci gün
başlayan savaş çok şiddetli oldu ve birincisi gibi öğle vaktine kadar devam
etti. Bu sırada Hüseynin askerleri Mescit'e çekildiler. Mübarek tekrar savaşa
devam etmek üzere askerler ile sözleşti, fakat bir fırsatım bulan Mübarek hac
kervam ile birlikte ortadan kayboldu. Savaşmak üzere gelen askerler O'nu
bulamayınca akşama kadar savaşı sürdürdüler ise de sonra dağıldıla:
Bir
rivayete göre Mübarek, Hüseyn'e bir elçi göndermiş ve şu sözlerini iletmesini
istemiştir: "Allah'a yemin ederim ki, gökten düşerken beni bir kuşun
kapması, ayağına bir diken batmasından veya senin başından bir kıl koparmamdan
benim için daha hafiftir. Mağlübiyetimi kabul ediyor ve burada kalmam için
senden özür diliyorum." Mübarek'in üzerine bir grup askerle birlikte Hasan
gönderildi. Hasan'ın askerle birlikte gelmekte olduğunu gören Mübarek'in
askerleri tekbir getirerek bağrışmaya başladılar, böylece Mübarek askerleriyle
birlikte hezimete uğradı.
Medine'de
on bir gün kalarak iyice hazırlanan Hüseyn ve askerleri, 24 zilkade 169 (29
Mayıs 786)'da Medine'den ayrıldılar. Onların ayrılışından hemen sonra Mescit'e
gelen Medineliler, onların yedikleri etlerin kemikleri ve diğer artıklarla
karşılaşınca beddua etmeğe başladılar.
Medine'den
ayrılırken Hüseyn onlara şöyle dedi: "Ey Medineliler! Allah bundan sonra
size hayır nasip etmesin." Bunun üzerine onlar da şöyle karşılık verdiler:
"Allah sana da hayır nasip etmesin ve bir daha seni başımıza musallat
kılmasın. "
Hüseyn'in
askerleri Mescidi kirletmişlerdi, onlar ayrıldıktan sonra Medineliler Mescit'i
yıkamak suretiyle yeniden temizlediler.
Hüseyn
Mekke'ye geldiği zaman, kendilerine gelip sığınan her kölenin hürriyete
kavuşacağım bir emirle bildirdi. Pek çok köle gelerek hürriyetlerini elde
ettiler. Hüseyn'in haberi el-Hadi'ye ulaştığı zaman Süleyman b. Mansur,
Muhammed b. Süleyman b. Ali, Abbas b. Muhammed b. Ali, İsa b. Musa'nın iki oğlu
Musa ve İsmail gibi ailesinden büyük bir erkekler grubu bu sene hac için yola
çıkmıştı. el-Hadi yol emniyetini korumak için Basra'dan silahlı bir grupla
çıkan Muhammed b. Süleyman'a bir mektup göndererek savaş görevini üstlenmesini
istedi. Umre için ihrama giren bu grup Zituva'da toplandı. Mekke'ye
geldiklerinde tavaf ve sayettikten sonra umreden çıktılar. Bundan sonra tekrar
Zituva'da toplandılar. Ayrıca onlara haclarını ifa eden taraftarları ile ileri
gelen kimseler ve kumandanlar da katıldılar.
Her
iki taraf savaşa Terviye (arefe gününden bir gün önce) günü başladı, fakat
Hüseyn'in askerleri bozguna uğradı; bir kısrm yaralandı, bir kısrm da
öldürüldü. Muhammed b. Süleyman ve beraberindekiler Mekke'den ayrılırken
Hüseyn'in ne durumda olduğunu bilmiyorlardı. Zituvaya geldikleri zaman
arkalarından onlara yetişen bir Horasanlı: "Müjde, müjde; işte Hüseyn'in
başı." dedi, Hüseyn'in başına bakıldığında uzunlamasına bir darbenin
almna, diğer bir darbenin de ensesine isabet ettiği görüldü. Hüseyn'in
ölümünden sonra umumi bir eman duyurusunda bulunuldu. Bunun üzerine Ebu'z-Zift
Hasan b. Muhammed b. Abdullah geldi ve Muhammed b. Süleyman ile Abbas b.
Muhammed'in arkasında durdu. Musa b. İsa ile Abdullah b. Abbas b. Muhammed O'nu
yakalayıp öldürdüler. Hasan b. Muhammed'in öldürülmesine çok öfkelenen Muhammed
b. Süleyman, öldürülen kimselerin kellelerini saydığı zaman yüzün üzerinde
olduğunu gördü. Bunların arasında Hasan b. Muhammed b. Abdullah b. Hasan b.
Hasan b. Ali'nin başı da bulunuyordu. Ayrıca Hüseyn'in kız kardeşi yakalanarak
Süleyman'ın kızı Zeyneb'in yanında bırakılrmştı. Bu arada hezimete uğrayanlar
da hacılara iltihak etmişlerdi. el-Hadi huzuruna getirilen altı esirden bir
kısmını öldürtmüş, bir kısmını da öldürmeyerek yanında bırakrmştı. Hasan b.
Muhammed'i öldürdüğü için Musa b. İsa'ya öfkelenen el-Hadi O'nun bütün
mallarını elinden almıştı. Hatta Musa b. İsa öldüğü zaman malları el-Hadi'nin
elinde bulunuyordu. Ayrıca Türk asıllı Mübarek'e kızan el-Hadi O'nun malına da
el koymuş ve kendisini hayvan çobam yaprmş, hatta el-Hadi ölünceye kadar
Mübarek çobanlığım sürdürmüştür.
Hezimete
uğrayıp da sonra kurtulan İdris b. Abdullah b. Hasan b. Hasan b. Ali, Mısır'a
geldiği zaman buranın posta işlerine Salih b. Mansur'un azatlısı Vadıh
bakıyordu. Vadıh Hz. Ali taraftarı olduğu için, İdris b. Abdullah'ı posta ile
Mağrip ülkesine kadar getirdi ve' Velile şehrinin Tanca bölgesine bıraktı.
Buranın Berberi halkı İdris b. Abdullah'ın etrafında toplandı, bu yüzden
el-Hadi Vadıh'ın boynunu vurdurdu ve çarrmha gerdirdi.
Bir
rivayete göre O'nu Harun er-Reşid öldürtmüştür. Harun Mehdi'nin azatlısı
Yemameli eş-Şemmah vasıtasıyla İdris'i tuzağa düşürdü, eş-Şemmah İdris'in
yanına geldi ve kendisini O'nun taraftarı olarak gösterdi. Ona tazimde bulunup
kendisine tercih eder göründü. Bu sebepten İdris O'na ısındı ve yanında tuttu.
Bir gün İdris dişlerinden şikayet etti; bunun üzerine Şemmah, İdris için bir
ilaç hazırladı, içerisine zehir koydu ve şafak vaktinde bu ilacı dişlerine
koymasını söyledi. İdris'e ilacı teslim eden Şemmah hemen oradan kaçtı, İdris
bu ilacı kullamr kullanmaz öldü. Bundan sonra Harun er-Reşid, Şemmah'ı Mısır
posta işleri başkanlığına tayin etti.
İdris
b. Abdullah ölünce yerine oğlu İdris b. İdris geçti. İdris'in soyundan gelenler
uzun müddet hakimiyeti ellerinde tuttular ve Tanca havalisine tamamen sahip
oldular. Hatta ileride anlatacağımız üzere, Endülüs Emirliği üzerinde
Ümeyyeoğulları ile bir hayli sürtüştüler.
Öldürülen
kimselerin başları el-Hadi'nin huzuruna getirildiğinde Hüseyn'in başı önüne
konulmuştu. Bunun üzerine el-Hadi şöyle dedi: "Sanki siz bana bir tağutun
başım getirdiniz. Vereceğim en az ceza ile sizi bahşişlerinizden mahrum
bırakacağım." el-Hadi onlara hiç bir şey vermedi.
Hüseyn
yiğit ve cömert bir kimse idi. Mehdi'nin huzuruna geldiğinde Mehdi ona kırk bin
dinar hediye etmiş, fakat Hüseyn bu kırk bin dinarı Bağdat ve Küfe'de halka
dağıtmıştı. Hüseyn Küfe'den altında gömlek bile bulunmayan bir kürkle ayrılmış.
ÇEŞİTLİ
OLAYLAR
Bu
sene Derebü'r-Rahib (Papaz Geçiti) tarafında savaşmak üzere yaz seferine Ma'yuf
b. Yahya çıktı. Bizanslılar daha önce kumandanları ile birlikte el-Hades'e
kadar gelmişler, el-Hades Valisi ve oranın halkı kaçtığı için buraya
girmişlerdi. Onların Üzerine yürüyen Ma'tüf Uşne Şehri'ne kadar geldi, bir
hayli ganimet ve esir aldı.
Bu
yıl hac işlerini Süleyman b. Mansur idare etti. Bu yıl Medine'de Ömer b.
Abdülaziz, Mekke ve Taif'te Ubeydullah b. Kuşem, Yemen'de İbrahim b. Selm b.
Kuteybe, Yemame ve Bahreyn'de Horasanlı kumandan Süveyd b. Ebi Süveyd, Umman'da
Hasan b. Nesim el-Havari, Küfe'de Musa b. İsa. Basra'da Muhammed b. Süleyman,
Cürcan'da el-Hadi'nin azatlısı Haccac, Kums'da Ziyad b. Hasan, Taberistan ve
Ruyan'da Salih b. Şeyh b. Umeyre el-Esedi, İsfahan'da el-Hadi'nin azatlısı
Tayfur, Musul'da ise Haşim b. Said b. Halid Vali olarak bulunuyorlardı. Haşim
b. Said b. Halid, Musul halkına kötü davrandığından el-Hadi O'nu valilikten
affetmiş, yerine Abdülmelik b. Salih el-Haşimi'yi tayin etmiştir.
Bu
yıl içinde Cezire'de Hamza b. Malik el-Huza'i başkaldırmış, Cezire'de haraç
işleriyle görevli olan Mansur b. Ziyad bir Harici olan Hamza üzerine asker sevk
etmiştir. Her iki tarafın askerleri Musul bölgesinde bulunan ''Ba'arbaya''da
karşılaşmış, fakat Hamza Mansur'un askerlerini hezimete uğratarak mallarını
ganimet olarak almıştır. Gittikçe güçlenen Hamza ile iki kişi arkadaşlık etmiş,
sonra bir fırsatım bulan bu iki kişi tarafından öldürülmüştür.
Kinaneli
şair Muti' b. İyas el-Leysi, Mehdi'nin veziri Ebu Ubeydullah Mu'aviye b.
Abdullah b. Beşşar el-Eş'ari bu yıl ölmüşlerdir. Bir rivayete göre, Ebu
Ubeydullah 170 (788) yılında vefat etmiştir.
Yedi
kurradan biri olan Nafi' b. Abdurrahman b. Ebi Nuaym ile Mansur'un azatlısı ve
hacibi olan Rabi' b. Yunus bu yıl vefat etmişlerdir.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HİCRETİN YÜZ
YETMİŞİNCİ YILI OLAYLARI (M. 786-787)
HADİ'NİN HARUN er-REŞİD'İ VELİAHTLIKTAN
UZAKLAŞTIRMAĞA KALKIŞMASI