İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 169.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

HÜSEYİN b. ALİ b. HASAN'IN ORTAYA ÇIKIŞI

 

Mekke civarında ''Fahh'' denilen yerde öldürülen Huseyn b. Ali b. Hasan b. Hasan b. Ali bu yıl Medine' de başkaldırmıştır.

 

Hüseyn'in isyanı şöyle olmuştur:

 

Musa el-Hadi, Hz. Ömer'in torunlarından Ömer b. Abdülaziz b. Abdullah'ı Medine'ye vali tayin etmişti. Ömer b. Abdülaziz görevine başladığı zaman Ebu'z-Zift Hasan b. Muhammed b. Abdullah b. Hasan'ı, şair Müslim b. Cündüb el-Hüzeli'yi ve Ömer ailesinin azatlısı Ömer b. Sellam'ı bir içki sofrasında yakalamıştı. Ömer b. Abdülaziz'in emriyle bunlar hem dövüldüler ve hem de boyunlarına ipler bağlanmak suretiyle Medine sokaklarında dolaştırıldılar. Hüseyn b. Ali, Ömer b. Abdülaziz'in görevli memuruna gelerek şöyle dedi: "Bu adamları dövmüşsün, halbuki onları dövmemeli idin; çünkü Iraklılar bunu (hurmadan yapılan içki) içmekte pek mahzur görmezler. Onları neden Medine sokaklarında dolaştırıp teşhir ediyorsun?" Hüseyn'in emriyle teşhirden kurtulan bu kimseler sonra görevli memur tarafından hapse atıldılar.

 

Daha sonra Hüseyn b. Ali ile Yahya b. Abdullah b. Hasan, Ebu'z-Zift Hasan b. Muhammed'e kefil olmuşlar ve hapisten kurtarılmasını sağlamışlardır. Görevli memur ise Ebu Talib ailesini birbirlerine kefil kılmıştı. Bu yüzden Ebu Talib ailesi devamlı gözaltında bulunduruluyorlardı. İki gün gözden kaybolan Hasan b. Muhammed'in durumunu sormak için görevli memur Hüseyn b. Ali ile Yahya b. Abdullah'ı yanına çağırmış ve onlara çok sert davrandığı için Yahya, Hasan b. Muhammedi teslim edinceye kadar veya görevli memurun O'nu getirdiğini anlaması için kapısım çalıncaya kadar uyumayacağına dair yemin etmişti. Görevli memurun yanından ayrıldıktan sonra Hüseyn Yahya'ya: "Gücünün yetmeyeceği bir şey için yemin ettin. Hasan'ı nasıl bulacaksın, buna ne gerek vardı?" dedi. Bunun üzerine Yahya: "Allah'a yemin ederim ki, evet O'nun kapısına kılıçla vuruncaya kadar uyumayacağım." dedi. Hüseyn Yahya'ya: "Ama bu hareketin bizimle arkadaşlarımız arasındaki anlaşmayı bozar." dedi. Hüseyn, Yahya ve arkadaşları hac mevsiminde Mekke ve Mina'da buluşmak üzere anlaşmışlardı. Bunun üzerine Yahya: "İşte bu oldu." dedi. Hüseyn ve Yahya gecelerini bu konuyla geçirmeğe çalıştılar ve gece yarısından sonra harekete geçtiler. Yahya önce görevli memurun kapısına kılıçla dayandı, fakat o anda görevli memur evinde bulunamadı. Yahya, Hüseyn ve arkadaşları sabaha doğru mescidi işgal ettiler. Hüseyn sabah namazım kıldırdıktan sonra halk Allah'ın Kitab'ı, Peygamberinin sünneti üzerine, Muhammed'in soyundan gelen ve Ehl-i Beyt'ten Ali el-Murtaza adına Hüseyn'e bey'at etti. Bunun üzerine Halid el-Beridi iki yüz kişiyle, görevli memur (Ömeri), Vezir b. İshak el-Ezrak ve Muhammed b. Vakıd eş-Şerevi ise kalabalık insan gruplarıyla geldiler. Kendilerine doğru yaklaşmakta olan Halid'in karşısına Abdullah b. Hasan'ın oğullarından Yahya ve İdris çıktılar. Yahya'nın vurduğu bir darbe ile Halid'in burnu koptu. İdris'in arkadan dolaşarak vurduğu bir darbe ile de Halid yere yıkıldı. Ardından Yahya ve İdris beraberce Halid'i öldürdüler. Bunun üzerine Halid'in askerleri dağıldılar Görevli memur (Ömeri) ise Abbasilerin Müsevvide fırkasına katıldı. Hüseynin taraftarlarının yapmış olduğu bir hamle ile Mescit'ten çıkarıldılar. Bu arada Beytülmal'i de yağma ettiler. Bu sırada Beytülmal'de on bin, bir rivayete göre de yetmiş bin dinar bulunmaktaydı. Paniğe kapılan halk dağıldı, Medineliler de evlerine çekildiler ve kapılarını kilitlediler.

 

Hüseynin askerleri ertesi günü toplanan Abbasoğulları taraftarlarıyla savaştılar. Öğle vaktine kadar süren bu savaşta her iki taraftan pek çok kimse yaralandı. Bu savaşın ertesi günü hac farizasını ifa etmek için gelen Türk asıllı Mübarek, Abbasoğulları taraftarlarına katıldı ve onlarla birlikte savaştı. İkinci gün başlayan savaş çok şiddetli oldu ve birincisi gibi öğle vaktine kadar devam etti. Bu sırada Hüseynin askerleri Mescit'e çekildiler. Mübarek tekrar savaşa devam etmek üzere askerler ile sözleşti, fakat bir fırsatım bulan Mübarek hac kervam ile birlikte ortadan kayboldu. Savaşmak üzere gelen askerler O'nu bulamayınca akşama kadar savaşı sürdürdüler ise de sonra dağıldıla:

 

Bir rivayete göre Mübarek, Hüseyn'e bir elçi göndermiş ve şu sözlerini iletmesini istemiştir: "Allah'a yemin ederim ki, gökten düşerken beni bir kuşun kapması, ayağına bir diken batmasından veya senin başından bir kıl koparmamdan benim için daha hafiftir. Mağlübiyetimi kabul ediyor ve burada kalmam için senden özür diliyorum." Mübarek'in üzerine bir grup askerle birlikte Hasan gönderildi. Hasan'ın askerle birlikte gelmekte olduğunu gören Mübarek'in askerleri tekbir getirerek bağrışmaya başladılar, böylece Mübarek askerleriyle birlikte hezimete uğradı.

 

Medine'de on bir gün kalarak iyice hazırlanan Hüseyn ve askerleri, 24 zilkade 169 (29 Mayıs 786)'da Medine'den ayrıldılar. Onların ayrılışından hemen sonra Mescit'e gelen Medineliler, onların yedikleri etlerin kemikleri ve diğer artıklarla karşılaşınca beddua etmeğe başladılar.

 

Medine'den ayrılırken Hüseyn onlara şöyle dedi: "Ey Medineliler! Allah bundan sonra size hayır nasip etmesin." Bunun üzerine onlar da şöyle karşılık verdiler: "Allah sana da hayır nasip etmesin ve bir daha seni başımıza musallat kılmasın. "

 

Hüseyn'in askerleri Mescidi kirletmişlerdi, onlar ayrıldıktan sonra Medineliler Mescit'i yıkamak suretiyle yeniden temizlediler.

 

Hüseyn Mekke'ye geldiği zaman, kendilerine gelip sığınan her kölenin hürriyete kavuşacağım bir emirle bildirdi. Pek çok köle gelerek hürriyetlerini elde ettiler. Hüseyn'in haberi el-Hadi'ye ulaştığı zaman Süleyman b. Mansur, Muhammed b. Süleyman b. Ali, Abbas b. Muhammed b. Ali, İsa b. Musa'nın iki oğlu Musa ve İsmail gibi ailesinden büyük bir erkekler grubu bu sene hac için yola çıkmıştı. el-Hadi yol emniyetini korumak için Basra'dan silahlı bir grupla çıkan Muhammed b. Süleyman'a bir mektup göndererek savaş görevini üstlenmesini istedi. Umre için ihrama giren bu grup Zituva'da toplandı. Mekke'ye geldiklerinde tavaf ve sayettikten sonra umreden çıktılar. Bundan sonra tekrar Zituva'da toplandılar. Ayrıca onlara haclarını ifa eden taraftarları ile ileri gelen kimseler ve kumandanlar da katıldılar.

 

Her iki taraf savaşa Terviye (arefe gününden bir gün önce) günü başladı, fakat Hüseyn'in askerleri bozguna uğradı; bir kısrm yaralandı, bir kısrm da öldürüldü. Muhammed b. Süleyman ve beraberindekiler Mekke'den ayrılırken Hüseyn'in ne durumda olduğunu bilmiyorlardı. Zituvaya geldikleri zaman arkalarından onlara yetişen bir Horasanlı: "Müjde, müjde; işte Hüseyn'in başı." dedi, Hüseyn'in başına bakıldığında uzunlamasına bir darbenin almna, diğer bir darbenin de ensesine isabet ettiği görüldü. Hüseyn'in ölümünden sonra umumi bir eman duyurusunda bulunuldu. Bunun üzerine Ebu'z-Zift Hasan b. Muhammed b. Abdullah geldi ve Muhammed b. Süleyman ile Abbas b. Muhammed'in arkasında durdu. Musa b. İsa ile Abdullah b. Abbas b. Muhammed O'nu yakalayıp öldürdüler. Hasan b. Muhammed'in öldürülmesine çok öfkelenen Muhammed b. Süleyman, öldürülen kimselerin kellelerini saydığı zaman yüzün üzerinde olduğunu gördü. Bunların arasında Hasan b. Muhammed b. Abdullah b. Hasan b. Hasan b. Ali'nin başı da bulunuyordu. Ayrıca Hüseyn'in kız kardeşi yakalanarak Süleyman'ın kızı Zeyneb'in yanında bırakılrmştı. Bu arada hezimete uğrayanlar da hacılara iltihak etmişlerdi. el-Hadi huzuruna getirilen altı esirden bir kısmını öldürtmüş, bir kısmını da öldürmeyerek yanında bırakrmştı. Hasan b. Muhammed'i öldürdüğü için Musa b. İsa'ya öfkelenen el-Hadi O'nun bütün mallarını elinden almıştı. Hatta Musa b. İsa öldüğü zaman malları el-Hadi'nin elinde bulunuyordu. Ayrıca Türk asıllı Mübarek'e kızan el-Hadi O'nun malına da el koymuş ve kendisini hayvan çobam yaprmş, hatta el-Hadi ölünceye kadar Mübarek çobanlığım sürdürmüştür.

 

Hezimete uğrayıp da sonra kurtulan İdris b. Abdullah b. Hasan b. Hasan b. Ali, Mısır'a geldiği zaman buranın posta işlerine Salih b. Mansur'un azatlısı Vadıh bakıyordu. Vadıh Hz. Ali taraftarı olduğu için, İdris b. Abdullah'ı posta ile Mağrip ülkesine kadar getirdi ve' Velile şehrinin Tanca bölgesine bıraktı. Buranın Berberi halkı İdris b. Abdullah'ın etrafında toplandı, bu yüzden el-Hadi Vadıh'ın boynunu vurdurdu ve çarrmha gerdirdi.

 

Bir rivayete göre O'nu Harun er-Reşid öldürtmüştür. Harun Mehdi'nin azatlısı Yemameli eş-Şemmah vasıtasıyla İdris'i tuzağa düşürdü, eş-Şemmah İdris'in yanına geldi ve kendisini O'nun taraftarı olarak gösterdi. Ona tazimde bulunup kendisine tercih eder göründü. Bu sebepten İdris O'na ısındı ve yanında tuttu. Bir gün İdris dişlerinden şikayet etti; bunun üzerine Şemmah, İdris için bir ilaç hazırladı, içerisine zehir koydu ve şafak vaktinde bu ilacı dişlerine koymasını söyledi. İdris'e ilacı teslim eden Şemmah hemen oradan kaçtı, İdris bu ilacı kullamr kullanmaz öldü. Bundan sonra Harun er-Reşid, Şemmah'ı Mısır posta işleri başkanlığına tayin etti.

 

İdris b. Abdullah ölünce yerine oğlu İdris b. İdris geçti. İdris'in soyundan gelenler uzun müddet hakimiyeti ellerinde tuttular ve Tanca havalisine tamamen sahip oldular. Hatta ileride anlatacağımız üzere, Endülüs Emirliği üzerinde Ümeyyeoğulları ile bir hayli sürtüştüler.

 

Öldürülen kimselerin başları el-Hadi'nin huzuruna getirildiğinde Hüseyn'in başı önüne konulmuştu. Bunun üzerine el-Hadi şöyle dedi: "Sanki siz bana bir tağutun başım getirdiniz. Vereceğim en az ceza ile sizi bahşişlerinizden mahrum bırakacağım." el-Hadi onlara hiç bir şey vermedi.

 

Hüseyn yiğit ve cömert bir kimse idi. Mehdi'nin huzuruna geldiğinde Mehdi ona kırk bin dinar hediye etmiş, fakat Hüseyn bu kırk bin dinarı Bağdat ve Küfe'de halka dağıtmıştı. Hüseyn Küfe'den altında gömlek bile bulunmayan bir kürkle ayrılmış.

 

 

 

ÇEŞİTLİ OLAYLAR

 

Bu sene Derebü'r-Rahib (Papaz Geçiti) tarafında savaşmak üzere yaz seferine Ma'yuf b. Yahya çıktı. Bizanslılar daha önce kumandanları ile birlikte el-Hades'e kadar gelmişler, el-Hades Valisi ve oranın halkı kaçtığı için buraya girmişlerdi. Onların Üzerine yürüyen Ma'tüf Uşne Şehri'ne kadar geldi, bir hayli ganimet ve esir aldı.

 

Bu yıl hac işlerini Süleyman b. Mansur idare etti. Bu yıl Medine'de Ömer b. Abdülaziz, Mekke ve Taif'te Ubeydullah b. Kuşem, Yemen'de İbrahim b. Selm b. Kuteybe, Yemame ve Bahreyn'de Horasanlı kumandan Süveyd b. Ebi Süveyd, Umman'da Hasan b. Nesim el-Havari, Küfe'de Musa b. İsa. Basra'da Muhammed b. Süleyman, Cürcan'da el-Hadi'nin azatlısı Haccac, Kums'da Ziyad b. Hasan, Taberistan ve Ruyan'da Salih b. Şeyh b. Umeyre el-Esedi, İsfahan'da el-Hadi'nin azatlısı Tayfur, Musul'da ise Haşim b. Said b. Halid Vali olarak bulunuyorlardı. Haşim b. Said b. Halid, Musul halkına kötü davrandığından el-Hadi O'nu valilikten affetmiş, yerine Abdülmelik b. Salih el-Haşimi'yi tayin etmiştir.

 

Bu yıl içinde Cezire'de Hamza b. Malik el-Huza'i başkaldırmış, Cezire'de haraç işleriyle görevli olan Mansur b. Ziyad bir Harici olan Hamza üzerine asker sevk etmiştir. Her iki tarafın askerleri Musul bölgesinde bulunan ''Ba'arbaya''da karşılaşmış, fakat Hamza Mansur'un askerlerini hezimete uğratarak mallarını ganimet olarak almıştır. Gittikçe güçlenen Hamza ile iki kişi arkadaşlık etmiş, sonra bir fırsatım bulan bu iki kişi tarafından öldürülmüştür.

 

Kinaneli şair Muti' b. İyas el-Leysi, Mehdi'nin veziri Ebu Ubeydullah Mu'aviye b. Abdullah b. Beşşar el-Eş'ari bu yıl ölmüşlerdir. Bir rivayete göre, Ebu Ubeydullah 170 (788) yılında vefat etmiştir.

 

Yedi kurradan biri olan Nafi' b. Abdurrahman b. Ebi Nuaym ile Mansur'un azatlısı ve hacibi olan Rabi' b. Yunus bu yıl vefat etmişlerdir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRETİN YÜZ YETMİŞİNCİ YILI OLAYLARI (M. 786-787)

 

HADİ'NİN HARUN er-REŞİD'İ VELİAHTLIKTAN UZAKLAŞTIRMAĞA KALKIŞMASI