|
İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
MUSA el-HADİ'NİN
HALİFELİĞİ
Mehdi
öldüğü gün oğlu Musa el-Hadi'ye bey'at edilmiştir. Musa bu sırada Cürcan'da
bulunuyor ve Taberistanlılar ile savaşıyordu. Mehdi vefat ettiği zaman oğlu Harun
er-Reşid babasıyla beraber Masebezan'da bulunuyordu. Ölünce ileri gelen
kimseler ve kumandanlar Harun'un yanına geldiler ve şunları söylediler:
"Eğer askerler Mehdi'nin öldüğünü öğrenirler se bir karışıklık çıkabilir.
En iyisi askerlerin geri dönmelerini sağlamak ve Mehdinin ölümünü Bağdat'a
varıncaya kadar gizli tutmaktır." Bunun üzerine Harun: "Bana Yahya b.
Halid'i çağırın." dedi. Yahya Enhar'dan İfrikıye sınırına kadar olan
Mağrib bölgesinin ve civarımn, Harun adına valiliğini yapıyordu. Yahya huzuruna
geldiğinde Harun durumu bildirdi ve ileri gelen kimselerle kumandanların
görüşlerinin uygun olup olmadığım sordu. Yahya onların görüşünü beğenmedi ve
şöyle dedi: "Mehdi'nin ölümünün Bağdat'a varıncaya kadar gizli tutulması
çok zordur. Ayrıca askerlerin Mehdi'nin ölümünü öğrendikleri zaman cesedine
sarılıp: "Bize üç dört yıllık maaşımız verilmedikçe O'nu bırakmayız."
demeyeceklerinden ve zalimce tahakkümde bulunmayacaklarından emin değilim. Bana
kalırsa Mehdi'nin ölümü burada gizlenmeli, Nusayr el-Vas if de babasının
ölümünden dolayı taziyede bulunmak, halifeliğe getirildiği için kendisini
tebrik etmek, ayrıca mühür ve kılıcı teslim etmek maksadıyla el-Hadi'ye
gönderilmelidir. Nusayr o taraflarda posta ve haberleşme işlerini tedvir ettiği
için dışarı çıkması pek yadırganmayacaktır. Ayrıca askerlerin her birine iki
yüzer dirhem bahşiş verilmeli ve geri dönmeleri sağlanmalıdır. Bu durumda
askerler sadece ailelerine kavuşmak isteyecekler ve bundan başka bir şey
düşünmeyeceklerdir." Harun, Yahya'nın ileri sürdüğü bu görüşleri tamamıyla
uyguladı. İkişer yüz dirhemi alan askerler: "Bağdat, Bağdat!" diye
tempo tuttular ve hızla Bağdat'a doğru yürümeğe başladılar. Bağdat'a
geldiklerinde Mehdi'nin ölüm haberini öğrenen askerler, Babu Rabi'a gelerek orasını
yakıp yıktılar ve tutuklu bulunan kimseleri çıkardılar, ayrıca yiyecek de
istediler.
Harun
er-Reşid Bağdat'a geldiği zaman Hayzudp (Harun'un annesi) er-
Rabi'
ve Yahya b. Halid'i bu hususta müşavere etmek için yanına çağırdı. er-Rabi' bu
çağrıyı kabul etti ve geldi, fakat Yahya, el-Hadi'nin gayret ve kıskançlığım
düşürerek bu çağrıyı reddetti. Toplanan mallar iki senelik maaş karşılığı
olarak askerlere verildi ve susturulmaları böylece sağlanmış oldu. el-Hadi
Rabi'a yazdığı mektupta O'nu ölümle tehdit ediyor; Yahya'ya yazdığı mektupta
ise teşekkür ediyor ve Harun'un emriyle hareket etmesini istiyordu.
Rabi'
Yahya'yı hem sever, hem de itimat ederdi. el-Hadi' den korktuğu için önce ne
yapması gerektiği hususunda Yahya ile istişarede bulundu. Yahya, Rabi'a oğlu Fadl'ı
el-Hadi'nin geçeceği yolun üzerine armağan ve hediyeler ile göndermesini ve
el-Hadi' den özür dilemesini salık verdi. Rabi' Yahya'nın dediğini yaptı,
böylece el-Hadi'nin rızasını kazandı.
Rabi'
Yahya b. Halid'e bazı tavsiyelerde bulunmuş, Musa el-Hadi için Bağdat'ta bey'at
sözü alımnıştı. Harun er-Reşid imparatorluğun her tarafına Mehdi'nin öldüğünü
ve el-Hadi'ye bey'at edildiğini mektuplar yazarak bildirmişti. Nusayr el-Vas if
ise Cürcan'da bulunan el-Hadi'nin yanına kadar giderek babası Mehdi'nin öldüğünü
ve kendisine bey'at edildiğini duyurmuşu. Bunun üzerine el-Hadi sefer ilan
ederek posta bineğiyle ciddi bir şekilde mesafe katedip yirmi günde Bağdat'a
geldi ve Rabi'i kendisine vezir edindi; ancak Rabi' kısa bir müddet sonra, bu
yıl içinde öldü.
Mehdi
bu yılda zındıkları ciddi olarak takibe koyuldu ve Ali b. Yaktin'in de
içerisinde bulunduğu kalabalık bir zındık grubunu öldürdü. Ayrıca Ya'kub b.
Fadl b. Abdurrahman b. Abbas b. Rabi'a b. Haris b. Abdülmuttalib'i de öldürdü.
Ya'kub
b. Fadl'ın öldürülmesi şöyle olmuştur:
Ya'kub
Mehdi'nin huzurunda zındıklığını ikrar etmiş, bunun üzerine Mehdi şöyle
demiştir: "Eğer dediğin doğru ise, hakikaten Muhammed tarafını tutmakla
haklısın. Muhammed olmasaydı sen de kim olurdun? Allah'a yemin ederim ki, eğer
hiç bir Haşiml'yi öldürmeyeceğime dair vermiş olduğum bir söz bulunmasaydı,
mutlaka seni öldürürdüm." Sonra Mehdi el-Hadi'ye dönerek şöyle dedi:
"Sana yeminle ifade ediyorum, hilafet makamına geldiğin zaman mutlaka O'nu
öldürmelisin." Mehdi Ya'kub'u hapse attırdı, el-Hadi ise babası Mehdi'nin
ölümünden sonra O'nu öldürdü. Yine bir zındık olan Davud b. Ali b. Abdullah b.
Abbas'ın oğlunun öldürülmesi hususunda da Mehdi oğlu el-Hadi'den söz aldı,
fakat Davud'un oğlu Mehdi'den önce hapiste öldü. Ya'kub b. Fadl öldürüldükten
sonra çocukları el-Hadi'nin huzuruna getirildiler. Ya'kub'un kızı Fatıma
babasından hamile kaldığım ikrar etti, fakat korkutuldu ve korkusundan, öldü.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HÜSEYİN b. ALİ b.
HASAN'IN ORTAYA ÇIKIŞI