İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 166.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

YA'KUB b. DAVVD'UN TEVKİF EDİLMESİ

 

Mehdi bu yıl veziri Ya'kub b. Davud b. Tahman'a kızdı. Ya'kub'un babası Davud b. Tahman ve kardeşleri, önceleri Nasr b. Seyyar ile mektuplaşıyorlardı. İdarenin başına Yahya b. Zeyd geçince Davud Nasr b. Seyyar'dan duyduklarını O'na bildiriyordu. Ebu Müslim el-Horasani, Yahya b. Zeyd'in kanını talep ettiği zaman Davud, Yahya ile aralarında geçen bir durumdan dolayı Ebu Müslim'in yanına geldi, fakat Ebu Müslim Davud'un canını bağışladı, Nasr b. Seyyar zamanında kazanmış olduğu mallarına ise el koydu.

 

Davud'un ölümünden sonra çocukları ortaya çıktılar, ancak ilim ve kültür sahibi kimseler olmalarına rağmen Abbasoğulları'nın yanında büyük bir itibara da sahip değillerdi. Babalarının Nasr b. Seyyar ile mektuplaşmasından dolayı içine düştüğü durumu düşünerek Abbasoğulları'nın hizmetine girmeyi de istemediler, aksine Zeydiye'nin fikirlerini ortaya koyarak Hz. Hüseyin'in tarafına yaklaşmağa çalıştılar ve idarenin onların eline geçmesini istediler. Zaten Davud, İbrahim b. Abdullah b. Hasan ile beraber görünür, O'nunla zaman zaman sohbette bulunur ve arkadaşlık ederdi. Ayrıca Davud ve kardeşlerinin bir kısmı İbrahim'le beraber olmuşlardı. İbrahim öldürülünce Mansur onların peşine düştü, Ya'kub ve Ali'yi yakalayıp hapsetti. Mansur öldüğü zaman Mehdi diğer mahkumlar ile birlikte bunları da salıverdi. Salıverilenler arasında Ya'kub'un Mehdi ile buluşmasına vesile olan Hasan b. İbrahim de bulunuyordu. Bir rivayete göre, Ya'kub Mehdi'ye Hz. Ali taraftarlarını jurnal ederek yakınlık sağlamış, zamanla Mehdi'nin katında mertebesi yükselerek vezirlik makamına getirilmiştir.

 

Mehdi şöyle diyor: "Rüyamda Ya'kub bana tavsif edildi, ''O'nu kendine vezir edin.'' denildi. O'nunla karşılaştığım zaman rüyamda tavsif edildiği şekilde buldum ve kendime vezir edindim."

 

Ya'kub vezirlik görevini üstlenince Zeydiye mensuplarına haber saldı. onları bir araya getirdikten sonra doğu ve batıdaki hilafetle ilgili işlerde onları görevlendirdi. Bu yüzden Beşşar b. Burd şöyle demiştir: "Ey Ümeyyeoğulları! Uzun süren uykunuzdan uyanın, Ya'kub b. Davud halife olmuştur. Ey kavim! Hilafet elden çıkmış, uçup gitmiştir. Bundan sonra Allah'ın Halifesi'ni ney ile ut arasında arayın. "

 

Mehdi'nin yakımnda bulunan Ya'kub'u kıskandılar ve O'nu Mehdi'ye jurnal ettiler. Onun hakkında Mehdi'ye şöyle denildi: "Doğu da batı da Ya'kub ve arkadaşlarının elindedir. Ya'kub'un onlara yazacağı bir mektup, onları bir gün içinde harekete geçirip dünyayı almalarına kafi gelir. "

 

İşte bu sözler, Mehdi'nin gönlünü doldurdu, İsabad'ı inşa ettiği zaman hizmetçilerinden birisi kendisine gelerek, Ahmed b. İsmail b. Ali' nin: "Mehd:

 

Beytülmal'den elli milyon para harcayarak kendisine eğlence yeri mi yapıyor?'' dediğini nakletti. Mehdi bunu hiç bir zaman unutmadı, fakat bu sözü söyleyenin Ahmed b. İsmail olduğunu unutup, Ya'kub olduğu kanaatine kapıldı. Ya'kub'u huzurunda bulunduğu bir sırada yakasından tutup yere vurdu ve: "Şöyle, şöyle diyen sen değil misin?" dedi. Bunun üzerine Ya'kub: "Allah'a yemin ederim ki böyle bir sözü ne söyledim, ne de duydum." diye karşılık verdi. Ya'kub'u geceleyin jurnal edip sonra dağılanlar O'nun sabaha kadar Mehdi tarafından tutuklanacağına inandılar. Sabah olunca da Mehdi kuşluk vaktine doğru yanına gitti, Ya'kub'un bakışlarına tebessüm ederek gecesinin nasıl geçtiğini sordu.

 

Mehdi kadınlara çok düşkündü, işret hayatına Ya'kub da katılırdı ve birbirlerinden memnun olarak ayrılırlardı. Ya'kub'un birzevn türünden bir binek atı vardı. Bir gün Mehdi'nin yanından çıkıyordu, üzerinde ise fazla sürtündüğünde ses çıkaran bir taylesan vardı. Ya'kub'un atıyla ilgilenen uşak uyuyakalmıştı. Bunun üzerine Ya'kub hemen atına bindi, fakat taylesanını düzeltirken çıkardığı hışırtılar atı ürküttü ve kendisi attan düştü. Ya'kub ayağa kalkıp atına yaklaşmağa çalıştıysa da atının kendisine vurduğu bir tekme neticesinde ayak bileği kırıldı. Bunun üzerine ata binmekten vazgeçti. Ertesi gün Mehdi Ya'kub'u ziyaret ettiyse de bir daha O'nunla görüşmedi. Bunu fırsat bilen jurnalciler, Mehdi'nin öfkesini Ya'kub'un üzerine çekmeyi başardılar.

 

Mehdi'nin fermanı üzerine Ya'kub Nasr Hapishanesi'ne konuldu, funilleri ve arkadaşları da yakalanarak hapsedildiler.

 

Ya'kub anlatıyor:

 

"Mehdi bir gün bana haber göndermişti, huzuruna girdiğimde O'nu ağaçlarla kuşatılmış bir bahçede, güller döşenmiş sergiler üzerinde gördüm. Ağaçların uç kısımları oturduğu meclis ile aynı seviyede idi ve bu ağaçlar kendilerine sarılan çiçeklerden bir elbise giymiş gibiydi. Bundan daha güzel bir şey görmedim. Mehdi'nin yanında bir cariye vardı ve üzerinde o sergilere benzeyen güzel bir giysi bulunuyordu. Bu cariyeden daha güzelini görmedim. Mehdi bana: ''Meclisimizi nasıl buluyorsun?'' dedi. Ben de: ''Ey Müminlerin Emiri Allah faydalanmak nasip etsin, gayet güzel.'' dedim. Bunun üzerine Mehdi bana: ''Burası ve bu mecliste bulunan her şey senin olsun, hatta sevincin tamamlanması için bu cariye de senin olsun.'' dedi, ben de dua ettim. Bundan sonra: ''Tarafınızdan yerine getirilmesini istediğim bir hacetim var.'' dedi. Ben: ''Ferman Müminlerin Emirinindir, emriniz başım üstüne.'' diye karşılık verince Mehdi isteğini yerine getireceğime dair yemin etmemi istedi. Ben de yemin ettim, bunun üzerine Mehdi bana: ''Ali b. Ebi Talib'in torunlarından falan var ya, işte onun hakkından gelmeni, beni rahata kavuşturmanı ve bu işte acele etmeni istiyorum.'' dedi. ''İsteğinizi hemen yerine getiririm.'' dedikten sonra Mehdi'nin bana verdiği her şeyi, bu arada cariyeyi de aldım, bunlardan başka Mehdi'nin bana verilmesini ferman buyurduğu yüz bin dirhemi alarak oradan ayrıldım. Cariye'ye karşı olan sevincimden dolayı onu bulunduğum yerdeki bir perdenin arkasına bıraktım. Alevi'yi (Hz. Ali'nin torununu) yanıma çağırdım ve durumunu sordum. O akıllı ve güzel ifadeli insan bana durumunu anlattıktan sonra şöyle dedi: ''Benim katilim olarak Allah'ın huzuruna çıkarsanız size yazık olur, ben Hz. Muhammed (-sav-)'in kızı Fatıma'nın evladından birisiyim.'' Bunun üzerine O'na: ''Hayır, seni öldürmeyeceğim; benden hayırlı bir isteğin var mı?'' diye sordum. O da: ''Eğer benim için hayırlı bir şey yaparsan sana teşekkür eder, senin için dua ve istiğfarda bulunurum.'' dedi. O zaman: ''İstediğinizin hangi yoldan gerçekleştirilmesini istiyorsunuz?'' diye sordum. ''Şu, şu yoldan.'' dedi. Bunun üzerine İtimat ettiği kimseye haber saldım, o kimse geldi ve Hz. Ali'nin torununu aldıktan sonra yanımdan ayrıldı. Bu arada O'na birçok şey verdim. Daha sonra durumu bildirmesi için cariyeyi Mehdi'ye gönderdim, fakat Mehdi yanımdan ayrılan Hz. Ali'nin torununu (Alevi'yi), kendisini götüren kimseyi ve hediye ettiğim malları yakalatmıştı. Ertesi günü Mehdi beni huzuruna çağırdı ve Hz. Ali'nin torunu (Alevi) hakkında benden bilgi istedi. Ben Mehdi'ye O'nu öldürdüğümü söyledim. Benden öldürdüğüme dair yemin etmemi istedi, ben de yemin ettim. Tam bu sırada Mehdi genç uşaklarından birine: ''Şu odada bulunanları buraya getir.'' dedi. Genç uşak Hz. Ali'nin torununu, onu götüren kimseyi ve verdiğim hediyeleri çıkarıp getirdi. Bu manzara karşısında şaşırıp kaldım, nutkum tutuldu ve ne söyleceğimi bilemedim. Bunun üzerine Mehdi bana şöyle dedi: ''Ölümü hak ettiniz, ama bunu yeraltında bir hücreye hapsedin, bir daha O'nu hatırlamayayım.'' Yeraltında bir hücreye hapsedildim ve konulmam için kazılan bir kuyunun içerisine sarkıtıldım. Burada ne kadar kaldığımı bilmiyorum, bu arada gözlerimi de kaybettim.

 

Ben bu vaziyette çile doldururken bir gün çağırıldım. Bana: ''Müminlerin Emirine selam ver.'' denildi. Ben de selam verdim. Kendisine selam verdiğim Müminleri Emiri: ''Ben kimim?'' dedi. ''Mehdi'sin.'' diye cevap verdim. Bunun üzerine: ''Allah Mehdi'ye rahmet eylesin.'' dedi. O zaman: ''Müminlerin Emiri Hadi'sin.'' dedim. ''Allah Hadi'ye rahmet etsin.'' dedi. Bu defa da: ''Harun er-Reşid'sin.'' dedim. ''Evet'' diye konuştu, sonra kendisinden bir isteğimin olup olmadığını sordu. Mekke'de yerleşmek istediğimi söyledim; çünkü faydalanacağım bir şey, ulaşmak istediğim bir gaye kalmamıştı. Bana verilen izin üzerine Mekke'ye gittim."

 

Ya'kub Mekke'de fazla yaşamamış, kısa bir süre sonra ölmüştür. Ya'kub hapsedilmezden önce de bulunduğu mevkiden pek memnun değildi, çünkü Mehdi'nin yakın arkadaşları yanında içki içiyorlardı. Ya'kub Mehdi'yi bu kötü hareketten menetmeye çalışıyor ve şu şekilde öğüt veriyordu: "Beni, bunun için vezir edinmedin, ben de sana bunun için arkadaşlık yapıp sohbette bulunmuyorum. Beş vakit camide kılınan namazdan sonra böyle huzurunda nebiz (sarhoş edecek derecede bulunan hurma suyu) mi içilecek?'' Ya'kub Mehdi'yi sıkıştırmağa devam edince Mehdi için şu beyit söylendi:

''Sen Ya'kub'u bir kenara bırak, etrafa güzel koku saçan şaraba bak.''

 

Ya'kub bir gün Mehdi'nin yapmak istediği bir şey hakkında şöyle dedi: "Allah'a yemin ederim ki bu israftır." Bunun üzerine Mehdi de şöyle cevap verdi: "Yazık sana Ya'kub! Şereftiler için israf güzeldir. Eğer israf olmasaydı, çok verenler az verenlerden ayırt edilmezdL"

 

 

 

ÇEŞİTLİ OLAYLAR

 

Mehdi bu yılda Cürcan'a gitti ve Ebu Yusuf, Ya'kub b. İbrahim'i Cürcan Kadılığı'na tayin etti.

 

Yine bu yılda Mehdi Mekke, Medine ve Yemen arasında posta işlerinin katır ve develerle yerine getirilmesini emretti. Daha önce buralarda posta teşkilatı yoktu.

 

Valileri bulunan Müseyyeb b. Zuheyr'den memnun olmayan Horasanlıların başına bu yıl Ebü'l-Abbas Fadl b. Süleyman et-Tusi tayin edilmiş, buna ilave olarak Sicistan Valiliği de kendisine verilmiştir. Sicistan Valiliği 'ne ise Temim b. Said b. Da'lec getirilmiştir.

 

Yine bu yıl içerisinde Mehdi Zendeka (Dehrilik) mezhebini tutan Davud b. Ravh b. Hatim, İsmail b. Mücalid, Muhammed b. Ebi Eyyub el-Mekki ve Muhammed b. Tayfur'u yakalayarak onlardan tövbe etmelerini istemiş, sonra da onları serbest bırakmıştır. Ayrıca Davud'u, Basra Valisi olan babasının yanına göndermiş ve O'nu tedip etmesini emretmiştir.

 

Mekke ve Taif Valiliği'ni Ubeydullah b. Kuşem sürdürürken bu yıl Medine Valiliği'ne İbrahim b. Yahya b. Muhammed b. Ali b. Abdullah atanmıştır. Yine bu yıl Mansur b. Yezid b. Mansur Yemen Valiliği'nden azledilmiş, yerine Abdullah b. Süleyman er-Rib'i getirilmiştir.

 

Mehdi bu yılda mahkUm olan Abdüssamed b. Ali'yi serbest bırakmış, hac işlerini ise İbrahim b. Yahya idare etmiştir. Bu sene Kufe Valiliği'nde Haşim b. Said, Basra Valiliği'nde Ravh b. Hatim, Basra Kadılığı'nda Halid b. Tulayk, Dicle bölgesi, Kesker, Basra kasabaları, Bahreyn, Ahvaz, Fars ve Kerman Valiliği'nde Mehdi'nin azatlısı Mualla, Mısır Valiliği'nde İbrahim b. Salih, İfrikıye Valiliği'nde Yezid b. Hatim; Taberistan, Rüyan, Cürcan valiliği'nde Yahya el-Hareşi, Dünbavend ve Kums Valiliği'nde Mehdi'nin azatlısı Feraşe, Rey Valiliği'nde yine Mehdi'nin azatlısı olan Sa'd, Musul valiliği'nde Ahmed b. İsmail el-Haşimi (bir rivayete göre Musa b. Ka'b el-Has'ami) Musul Kadılığı'nda Ali b. Misher b. Umeyr bulunmuşlardır.

 

Doğuştan kör olan ve zındıklığı benimseyen ama şair Beşşar b. Burd bu yıl öldürülmüştür. Veki'in babası Cerrah b. Muleyh er-Ruasi, Mübarek b. Fadale ve Hammad b. Seleme el-Basri bu yıl içinde vefat etmişlerdir. Bu yıl yapılan sulh anlaşmalarından dolayı yaz seferine çıkılmamıştır.

 

Emevilerden Endülüs hükümdarı Abdurrahman kendisini halifelikten indirmek isteyen kardeşinin oğlu Muğire b. Velid b. Muaviye b. Hişam'ı, Hüzeyl b. Sumeyl'i, Semure b. Cebele'yi ve bunlar aracılığı ile Abdurrahman'a yaklaşan ve onlarla birlikte hareket eden AHı b. Humeyd el-Kuşeyri'yi bu yıl öldürmüştür.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRETİN YÜZ ALTMIŞ YEDİNCİ YILI OLAYLARI (M. 763-784)