|
İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
YA'KUB b. DAVVD'UN
TEVKİF EDİLMESİ
Mehdi
bu yıl veziri Ya'kub b. Davud b. Tahman'a kızdı. Ya'kub'un babası Davud b.
Tahman ve kardeşleri, önceleri Nasr b. Seyyar ile mektuplaşıyorlardı. İdarenin
başına Yahya b. Zeyd geçince Davud Nasr b. Seyyar'dan duyduklarını O'na
bildiriyordu. Ebu Müslim el-Horasani, Yahya b. Zeyd'in kanını talep ettiği
zaman Davud, Yahya ile aralarında geçen bir durumdan dolayı Ebu Müslim'in
yanına geldi, fakat Ebu Müslim Davud'un canını bağışladı, Nasr b. Seyyar
zamanında kazanmış olduğu mallarına ise el koydu.
Davud'un
ölümünden sonra çocukları ortaya çıktılar, ancak ilim ve kültür sahibi kimseler
olmalarına rağmen Abbasoğulları'nın yanında büyük bir itibara da sahip
değillerdi. Babalarının Nasr b. Seyyar ile mektuplaşmasından dolayı içine
düştüğü durumu düşünerek Abbasoğulları'nın hizmetine girmeyi de istemediler,
aksine Zeydiye'nin fikirlerini ortaya koyarak Hz. Hüseyin'in tarafına
yaklaşmağa çalıştılar ve idarenin onların eline geçmesini istediler. Zaten
Davud, İbrahim b. Abdullah b. Hasan ile beraber görünür, O'nunla zaman zaman
sohbette bulunur ve arkadaşlık ederdi. Ayrıca Davud ve kardeşlerinin bir kısmı
İbrahim'le beraber olmuşlardı. İbrahim öldürülünce Mansur onların peşine düştü,
Ya'kub ve Ali'yi yakalayıp hapsetti. Mansur öldüğü zaman Mehdi diğer mahkumlar
ile birlikte bunları da salıverdi. Salıverilenler arasında Ya'kub'un Mehdi ile
buluşmasına vesile olan Hasan b. İbrahim de bulunuyordu. Bir rivayete göre,
Ya'kub Mehdi'ye Hz. Ali taraftarlarını jurnal ederek yakınlık sağlamış, zamanla
Mehdi'nin katında mertebesi yükselerek vezirlik makamına getirilmiştir.
Mehdi
şöyle diyor: "Rüyamda Ya'kub bana tavsif edildi, ''O'nu kendine vezir
edin.'' denildi. O'nunla karşılaştığım zaman rüyamda tavsif edildiği şekilde
buldum ve kendime vezir edindim."
Ya'kub
vezirlik görevini üstlenince Zeydiye mensuplarına haber saldı. onları bir araya
getirdikten sonra doğu ve batıdaki hilafetle ilgili işlerde onları
görevlendirdi. Bu yüzden Beşşar b. Burd şöyle demiştir: "Ey
Ümeyyeoğulları! Uzun süren uykunuzdan uyanın, Ya'kub b. Davud halife olmuştur.
Ey kavim! Hilafet elden çıkmış, uçup gitmiştir. Bundan sonra Allah'ın
Halifesi'ni ney ile ut arasında arayın. "
Mehdi'nin
yakımnda bulunan Ya'kub'u kıskandılar ve O'nu Mehdi'ye jurnal ettiler. Onun
hakkında Mehdi'ye şöyle denildi: "Doğu da batı da Ya'kub ve arkadaşlarının
elindedir. Ya'kub'un onlara yazacağı bir mektup, onları bir gün içinde harekete
geçirip dünyayı almalarına kafi gelir. "
İşte
bu sözler, Mehdi'nin gönlünü doldurdu, İsabad'ı inşa ettiği zaman
hizmetçilerinden birisi kendisine gelerek, Ahmed b. İsmail b. Ali' nin:
"Mehd:
Beytülmal'den
elli milyon para harcayarak kendisine eğlence yeri mi yapıyor?'' dediğini
nakletti. Mehdi bunu hiç bir zaman unutmadı, fakat bu sözü söyleyenin Ahmed b.
İsmail olduğunu unutup, Ya'kub olduğu kanaatine kapıldı. Ya'kub'u huzurunda
bulunduğu bir sırada yakasından tutup yere vurdu ve: "Şöyle, şöyle diyen
sen değil misin?" dedi. Bunun üzerine Ya'kub: "Allah'a yemin ederim
ki böyle bir sözü ne söyledim, ne de duydum." diye karşılık verdi.
Ya'kub'u geceleyin jurnal edip sonra dağılanlar O'nun sabaha kadar Mehdi
tarafından tutuklanacağına inandılar. Sabah olunca da Mehdi kuşluk vaktine
doğru yanına gitti, Ya'kub'un bakışlarına tebessüm ederek gecesinin nasıl
geçtiğini sordu.
Mehdi
kadınlara çok düşkündü, işret hayatına Ya'kub da katılırdı ve birbirlerinden
memnun olarak ayrılırlardı. Ya'kub'un birzevn türünden bir binek atı vardı. Bir
gün Mehdi'nin yanından çıkıyordu, üzerinde ise fazla sürtündüğünde ses çıkaran
bir taylesan vardı. Ya'kub'un atıyla ilgilenen uşak uyuyakalmıştı. Bunun
üzerine Ya'kub hemen atına bindi, fakat taylesanını düzeltirken çıkardığı hışırtılar
atı ürküttü ve kendisi attan düştü. Ya'kub ayağa kalkıp atına yaklaşmağa
çalıştıysa da atının kendisine vurduğu bir tekme neticesinde ayak bileği
kırıldı. Bunun üzerine ata binmekten vazgeçti. Ertesi gün Mehdi Ya'kub'u
ziyaret ettiyse de bir daha O'nunla görüşmedi. Bunu fırsat bilen jurnalciler,
Mehdi'nin öfkesini Ya'kub'un üzerine çekmeyi başardılar.
Mehdi'nin
fermanı üzerine Ya'kub Nasr Hapishanesi'ne konuldu, funilleri ve arkadaşları da
yakalanarak hapsedildiler.
Ya'kub
anlatıyor:
"Mehdi
bir gün bana haber göndermişti, huzuruna girdiğimde O'nu ağaçlarla kuşatılmış
bir bahçede, güller döşenmiş sergiler üzerinde gördüm. Ağaçların uç kısımları
oturduğu meclis ile aynı seviyede idi ve bu ağaçlar kendilerine sarılan
çiçeklerden bir elbise giymiş gibiydi. Bundan daha güzel bir şey görmedim.
Mehdi'nin yanında bir cariye vardı ve üzerinde o sergilere benzeyen güzel bir
giysi bulunuyordu. Bu cariyeden daha güzelini görmedim. Mehdi bana:
''Meclisimizi nasıl buluyorsun?'' dedi. Ben de: ''Ey Müminlerin Emiri Allah
faydalanmak nasip etsin, gayet güzel.'' dedim. Bunun üzerine Mehdi bana:
''Burası ve bu mecliste bulunan her şey senin olsun, hatta sevincin
tamamlanması için bu cariye de senin olsun.'' dedi, ben de dua ettim. Bundan
sonra: ''Tarafınızdan yerine getirilmesini istediğim bir hacetim var.'' dedi.
Ben: ''Ferman Müminlerin Emirinindir, emriniz başım üstüne.'' diye karşılık
verince Mehdi isteğini yerine getireceğime dair yemin etmemi istedi. Ben de
yemin ettim, bunun üzerine Mehdi bana: ''Ali b. Ebi Talib'in torunlarından
falan var ya, işte onun hakkından gelmeni, beni rahata kavuşturmanı ve bu işte
acele etmeni istiyorum.'' dedi. ''İsteğinizi hemen yerine getiririm.'' dedikten
sonra Mehdi'nin bana verdiği her şeyi, bu arada cariyeyi de aldım, bunlardan
başka Mehdi'nin bana verilmesini ferman buyurduğu yüz bin dirhemi alarak oradan
ayrıldım. Cariye'ye karşı olan sevincimden dolayı onu bulunduğum yerdeki bir
perdenin arkasına bıraktım. Alevi'yi (Hz. Ali'nin torununu) yanıma çağırdım ve
durumunu sordum. O akıllı ve güzel ifadeli insan bana durumunu anlattıktan
sonra şöyle dedi: ''Benim katilim olarak Allah'ın huzuruna çıkarsanız size
yazık olur, ben Hz. Muhammed (-sav-)'in kızı Fatıma'nın evladından birisiyim.''
Bunun üzerine O'na: ''Hayır, seni öldürmeyeceğim; benden hayırlı bir isteğin
var mı?'' diye sordum. O da: ''Eğer benim için hayırlı bir şey yaparsan sana
teşekkür eder, senin için dua ve istiğfarda bulunurum.'' dedi. O zaman:
''İstediğinizin hangi yoldan gerçekleştirilmesini istiyorsunuz?'' diye sordum.
''Şu, şu yoldan.'' dedi. Bunun üzerine İtimat ettiği kimseye haber saldım, o
kimse geldi ve Hz. Ali'nin torununu aldıktan sonra yanımdan ayrıldı. Bu arada
O'na birçok şey verdim. Daha sonra durumu bildirmesi için cariyeyi Mehdi'ye
gönderdim, fakat Mehdi yanımdan ayrılan Hz. Ali'nin torununu (Alevi'yi),
kendisini götüren kimseyi ve hediye ettiğim malları yakalatmıştı. Ertesi günü
Mehdi beni huzuruna çağırdı ve Hz. Ali'nin torunu (Alevi) hakkında benden bilgi
istedi. Ben Mehdi'ye O'nu öldürdüğümü söyledim. Benden öldürdüğüme dair yemin
etmemi istedi, ben de yemin ettim. Tam bu sırada Mehdi genç uşaklarından
birine: ''Şu odada bulunanları buraya getir.'' dedi. Genç uşak Hz. Ali'nin
torununu, onu götüren kimseyi ve verdiğim hediyeleri çıkarıp getirdi. Bu manzara
karşısında şaşırıp kaldım, nutkum tutuldu ve ne söyleceğimi bilemedim. Bunun
üzerine Mehdi bana şöyle dedi: ''Ölümü hak ettiniz, ama bunu yeraltında bir
hücreye hapsedin, bir daha O'nu hatırlamayayım.'' Yeraltında bir hücreye
hapsedildim ve konulmam için kazılan bir kuyunun içerisine sarkıtıldım. Burada
ne kadar kaldığımı bilmiyorum, bu arada gözlerimi de kaybettim.
Ben
bu vaziyette çile doldururken bir gün çağırıldım. Bana: ''Müminlerin Emirine
selam ver.'' denildi. Ben de selam verdim. Kendisine selam verdiğim Müminleri
Emiri: ''Ben kimim?'' dedi. ''Mehdi'sin.'' diye cevap verdim. Bunun üzerine:
''Allah Mehdi'ye rahmet eylesin.'' dedi. O zaman: ''Müminlerin Emiri
Hadi'sin.'' dedim. ''Allah Hadi'ye rahmet etsin.'' dedi. Bu defa da: ''Harun
er-Reşid'sin.'' dedim. ''Evet'' diye konuştu, sonra kendisinden bir isteğimin
olup olmadığını sordu. Mekke'de yerleşmek istediğimi söyledim; çünkü
faydalanacağım bir şey, ulaşmak istediğim bir gaye kalmamıştı. Bana verilen
izin üzerine Mekke'ye gittim."
Ya'kub
Mekke'de fazla yaşamamış, kısa bir süre sonra ölmüştür. Ya'kub hapsedilmezden
önce de bulunduğu mevkiden pek memnun değildi, çünkü Mehdi'nin yakın
arkadaşları yanında içki içiyorlardı. Ya'kub Mehdi'yi bu kötü hareketten
menetmeye çalışıyor ve şu şekilde öğüt veriyordu: "Beni, bunun için vezir
edinmedin, ben de sana bunun için arkadaşlık yapıp sohbette bulunmuyorum. Beş
vakit camide kılınan namazdan sonra böyle huzurunda nebiz (sarhoş edecek
derecede bulunan hurma suyu) mi içilecek?'' Ya'kub Mehdi'yi sıkıştırmağa devam
edince Mehdi için şu beyit söylendi:
''Sen
Ya'kub'u bir kenara bırak, etrafa güzel koku saçan şaraba bak.''
Ya'kub
bir gün Mehdi'nin yapmak istediği bir şey hakkında şöyle dedi: "Allah'a
yemin ederim ki bu israftır." Bunun üzerine Mehdi de şöyle cevap verdi:
"Yazık sana Ya'kub! Şereftiler için israf güzeldir. Eğer israf olmasaydı,
çok verenler az verenlerden ayırt edilmezdL"
ÇEŞİTLİ
OLAYLAR
Mehdi
bu yılda Cürcan'a gitti ve Ebu Yusuf, Ya'kub b. İbrahim'i Cürcan Kadılığı'na
tayin etti.
Yine
bu yılda Mehdi Mekke, Medine ve Yemen arasında posta işlerinin katır ve
develerle yerine getirilmesini emretti. Daha önce buralarda posta teşkilatı
yoktu.
Valileri
bulunan Müseyyeb b. Zuheyr'den memnun olmayan Horasanlıların başına bu yıl
Ebü'l-Abbas Fadl b. Süleyman et-Tusi tayin edilmiş, buna ilave olarak Sicistan
Valiliği de kendisine verilmiştir. Sicistan Valiliği 'ne ise Temim b. Said b.
Da'lec getirilmiştir.
Yine
bu yıl içerisinde Mehdi Zendeka (Dehrilik) mezhebini tutan Davud b. Ravh b.
Hatim, İsmail b. Mücalid, Muhammed b. Ebi Eyyub el-Mekki ve Muhammed b.
Tayfur'u yakalayarak onlardan tövbe etmelerini istemiş, sonra da onları serbest
bırakmıştır. Ayrıca Davud'u, Basra Valisi olan babasının yanına göndermiş ve
O'nu tedip etmesini emretmiştir.
Mekke
ve Taif Valiliği'ni Ubeydullah b. Kuşem sürdürürken bu yıl Medine Valiliği'ne
İbrahim b. Yahya b. Muhammed b. Ali b. Abdullah atanmıştır. Yine bu yıl Mansur
b. Yezid b. Mansur Yemen Valiliği'nden azledilmiş, yerine Abdullah b. Süleyman
er-Rib'i getirilmiştir.
Mehdi
bu yılda mahkUm olan Abdüssamed b. Ali'yi serbest bırakmış, hac işlerini ise
İbrahim b. Yahya idare etmiştir. Bu sene Kufe Valiliği'nde Haşim b. Said, Basra
Valiliği'nde Ravh b. Hatim, Basra Kadılığı'nda Halid b. Tulayk, Dicle bölgesi,
Kesker, Basra kasabaları, Bahreyn, Ahvaz, Fars ve Kerman Valiliği'nde Mehdi'nin
azatlısı Mualla, Mısır Valiliği'nde İbrahim b. Salih, İfrikıye Valiliği'nde
Yezid b. Hatim; Taberistan, Rüyan, Cürcan valiliği'nde Yahya el-Hareşi,
Dünbavend ve Kums Valiliği'nde Mehdi'nin azatlısı Feraşe, Rey Valiliği'nde yine
Mehdi'nin azatlısı olan Sa'd, Musul valiliği'nde Ahmed b. İsmail el-Haşimi (bir
rivayete göre Musa b. Ka'b el-Has'ami) Musul Kadılığı'nda Ali b. Misher b.
Umeyr bulunmuşlardır.
Doğuştan
kör olan ve zındıklığı benimseyen ama şair Beşşar b. Burd bu yıl öldürülmüştür.
Veki'in babası Cerrah b. Muleyh er-Ruasi, Mübarek b. Fadale ve Hammad b. Seleme
el-Basri bu yıl içinde vefat etmişlerdir. Bu yıl yapılan sulh anlaşmalarından
dolayı yaz seferine çıkılmamıştır.
Emevilerden
Endülüs hükümdarı Abdurrahman kendisini halifelikten indirmek isteyen
kardeşinin oğlu Muğire b. Velid b. Muaviye b. Hişam'ı, Hüzeyl b. Sumeyl'i,
Semure b. Cebele'yi ve bunlar aracılığı ile Abdurrahman'a yaklaşan ve onlarla
birlikte hareket eden AHı b. Humeyd el-Kuşeyri'yi bu yıl öldürmüştür.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HİCRETİN YÜZ
ALTMIŞ YEDİNCİ YILI OLAYLARI (M. 763-784)