İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
VEZİR EBU
UBEYDULLAH'IN DURUMUNUN SARSILMASI
Bu
yıl Mehdi'nin veziri Ebu Ubeydullah'ın durumu bozuldu. O'nun :\ilansur
döneminde Mehdi ile olan ilişkisini Mehdi ile beraber Horasan'a gidişini
yukarıda anlatmıştık. Fadl b. Rabi'in anlattığına göre, mevali grubu Mehdi'nin
huzurunda vezir Ubeydullah'a alenen hakarette bulunup sövüyorlar, ayrıca Mehdi'
yi O'na karşı kışkırtıyorlardı. Ebu Ubeydullah'ın kendi faaliyetlerini
bildirmek üzere Mansur'a gönderdiği mektupları bizzat Mansur alır ve bunları
Rabi'a verirdi. Mansur da Mehdi'ye mektuplar gönderir ve kendisine Ebü
Ubeydullah'a iyi davranmasını ve O'nun hakkında konuşmamasını söylerdi.
Rabi',
Mansur'un öldüğü yılO'nunla beraber hac yolculuğuna çıkmış ve yukarıda
anlattığımız üzere Mehdi'ye bey'at hususunda mühim rol oynamıştı, ancak
Bağdat'a döndüğünde Mehdi'nin huzuruna çıkmadan ve kendi ailesine uğramadan
doğru vezir Ebü Ubeydullah'a gitmişti. Hatta Rabi'in oğlu Fadl, babasına:
''Müminlerin Emiri'ne ve kendi evine uğramadan vezir Ebü Ubeydullah'ın yanına
gitmen olacak şey mi?'' demiş bunun üzerine babası şu karşılığı vermişti: Ebü
Ubeydullah Mehdi'nin yakın adamıdır. Bizim O'na daha önceleri yapmış olduğumuz
muameleden farklı bir muamele ve davranışta bulunmamız gerekir. Ayrıca
kendisine yapmış olduğumuz yardımlarımızı da anmamamız icap eder.''
Nihayet
Rabi' akşam vaktinden itibaren yatsı namazı kılınıncaya kadar kapıda bekledi.
Daha
sonra kendisine izin verildi ve içeri girdi, ancak uzanmış bir vaziyette
bulunan Ebü Ubeydullah ayağa kalkmadığı gibi oturuş vaziyetine de geçmedi,
üstelik dönüp yüzüne bile bakmadı. Bu arada Rabi' bey' at meselesindeki
oynadığı rolü anlatmak istedi ise de Ebü Ubeydullah: "Ne yaptığınızı
biliyorum." diyerek sözünü kesti, öfkesinden göğsü daralan Rabi' dışarı
çıkınca oğlu Fadl kendisine şunları söyledi: "Bu adamın sana yaptığı
hakaret son safhaya vardı. Aslında ilk önce O'nun yanına gelmemeliydin; madem ki
geldin, bekletildiğini görünce geri dönmeliydin, içeri girip de sana
saygısızlık yaparak ayağa kalkmadığını görünce de derhal oradan
çıkmalıydın." Bunun üzerine Rabi' oğlu Fadl'a şu karşılığı verdi:
"Sen bana ahmakça: ''Yanına gitmemeliydin; madem ki gittin, izin
verilmediğini görünce geri dönmeliydin; huzuruna girdiğin zaman ayağa
kalkmadığını görünce de derhal dışarı çıkmalıydın.'' diyorsun. Ben doğru olanı
yaptım. Allah'a yemin ederim ki, makamım bahasına da olsa O'nun korktuğunu
başına getirmek için malımı, vanını yoğumu harcayacağım."
Artık
vezir Ebu Ubeydullah'ın peşine düşen Rabi' fırsat kollamağa başladı. Ne var ki
Ebü Ubeydullah din ve görevleri hususunda çok ihtiyatlı davramyor ve Rabi'
O'nun aleyhinde her hangi bir açık yakalayamıyordu. Bu defa oğlu Muhammed
kanalıyla açığını çıkarmağa çalıştı. Hatta devamlı surette hile ve aldatmacaya
başvurarak, vezirin oğlu Muhammed'i zındıklık ve kencE haremlerinden birisiyle
ilişki içerisinde bulunmakla itham etti. Neticede Muhammed hakkında yapılan bu töhmetler
Mehdi'yi inandıracak hale getirince babası Ebü Ubeydullah'ın yanından çıkararak
oğlu Muhammed'in huzuruna getirilmesini emretti, gelen Muhammed'e: "Oku
bakalım." dedi. Muhammed doğru dürüst bir şey okuyamayınca bu defa babası
Ebü Ubeydullah'a: "Sen oğlunun Kur'an'ı ezberlemekte olduğunu bana
bildirmemiş miydin?" dedi. Bunun üzerine babası: "Öyle ama yıllardır
benden ayrı kalıyor, unutmuş olabilir." ce\-abını verdi. Mehdi'nin:
"Kalk, oğlunu kurban et." demesi üzerine öldürmek içir. ayağa kalktı,
fakat ayağı kayan vezir Ebü Ubeydullah yere düştü ve yığılıp kaldı. Bunun
üzerine Abbas b. Muhammed, Mehdi'ye şöyle dedi: "Uygun görürseniz bu yaşlı
adamı (Ebu Ubeydullah'ı) bağışlayın." Ardından Mehdi'nin emriyle
Muhammed'in boynu vurduruldu. Sonra da Rabi' Mehdi'ye: "Ey Müminlerin
Emiri, oğlunu öldürdüğün adama nasıl güvenebilirsin? Hiç bu olacak şey mi?dedi,
İşte bu hadiseden sonra Mehdi vezir Ebü Ubeydullah'tan çekinmeğe başladı ve
nihayet vezirin başına gelenler bu hadiseden sonra oldu.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
es-SIKLEBİ'NİN
ENDÜLÜS'E GEÇMESİ ve ORADA ÖLDÜRÜLMESİ