İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 231.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

AHMED b. NASR b. MALİK el-HUZAİ OLAYI

 

Daha evvel kendisinden söz ettiğimiz ve Abbasoğulları'nın nakiplerinden birisi olan Malik el-Huzai'nin torunu olan Ahmed b. Nasr bu yıl içinde bazı adamlarıyla birlikte Bağdat'ta isyana teşebbüs etmişti.

 

Ahmed b. Nasr'ın yanına İbn Main, İbn ed-Devraki ve Ebu Züheyr gibi muhaddisler gelip gider, onunla ilişkiler kurarlardı; çünkü o Kur'an'ın mahluk olduğunu söyleyenlere karşı idi ve bu konuda sözünü hiç esirgemez, Halife el- Vasık'a karşı gayet ağır sözler söylerdi. Hatta Vasık'ın adı zikredildiği zaman şöyle derdi: "Bu domuz herif, şu kafır adam şöyle şöyle yaptı. .. " Yine Ahmed b. Nasr'ın yanına ''EbU Harun eş-Şeddah'' ve ''Talib'' ismiyle bilinen iki kişi gizlice gelip giderlerdi. Bu iki adam ve arkadaşları halkı Ahmed b. Nasr'a marufu emredip, münkerden alıkoymak üzere bey'at etmeğe davet etmiş ve bu davete katılanlara birer dinar da hediye dağıtmışlardı. Bunlar 3 Şaban perşembe gecesi davul çalarak toplanıp sultana karşı isyan etmeğe karar vermiş ve bu konuda sözleşmişlerdi.

 

EbU Harun ile Talib'den birisi Bağdat'ın doğusunda, öbürü de batısında oturuyorlardı. Bunlara uyan Eşrasoğulları'ndan iki kişinin kararlaştırılandan bir gün önce, yani çarşamba gecesi içki içtikleri, o gece sokağa çıkıp davul çaldıkları ve halkı isyana davet ettikleri, ancak kendilerine hiç kimsenin kabet etmediği kaydedilmektedir. O sırada Bağdat emniyet görevlisi olan İshak b. İbrahim şehirde bulunmuyordu. Vekili olan kardeşi Muhammed b. İbrahim durumu öğrenmek üzere bunlara adam gönderip sorguya çekmiş, fakat hiç kimseyi bulamamışlardı. Yaptığı soruşturmalar neticesinde kendisine hamamda ''tek gözlü İsa'' diye bilinen bir adamdan söz edilir. Muhammed b. İbrahim bu tek gözlü adamı çağırıp onu konuşturur ve bu da Eşrasoğulları ve Ahmed b. Nasr aleyhinde bilgi verir. Bu arada ismi zikredilenlerden bazıları da yakalanmış, bunların yanı sıra Talib ve Ebu Harun da gözaltına alınmışlardı. Eşrasoğulları'nın evleri arandığında burada iki yeşil sancak bulunduğu görülmüştü. Sonra Ahmed b. Nasr'ın hizmetçilerinden birisi yakalanıp konuşturulmuş, aynen tek gözlü İsa'nın verdiği ifadeye benzer bir ifade verdiği görülmüştü. Bunun üzerine emniyet görevlisi Muhammed b. İbrahim, Ahmed b. Nasr'ın getirilmesini ister ve o sırada hamamda olan Ahmed b. Nasr yakalanıp getirilir. Sonra evi aranır, ancak evinde herhangi bir silah yahut isyana delil olabilecek bir alete rastlanmaz. Muhammed b. İbrahim bu suçluları alır, hepsini prangaya ve kelepçelere vurarak çıplak katırların sırtına bindirip elVasık'ın yanına Samerra'ya götürür. Bunların geldiklerini haber alan Halife elVasık derhal bir meclis toplamış, bu mecliste Ahmed b. Nasr'ın öldürülmesine karşı olan Ahmed b. Ebi Du'ad da yer almıştı. Ahmed b. Nasr el-Vasık'ın huzuruna getirildiğinde el- Vasık yaptıklarından hiç söz etmeksizin ona sadece şu soruyu sormuştu: "Kur'an hakkında ne dersin?" Ahmed bu soruya:

 

"Allah'ın kelamıdır." diye cevap vermişti. Öldürülmekle tehdit edilince bunu son derece tabii karşılamış ve hiç de endişelenmeden soğukkanlılığını korumuştu. Sonra aralarındaki konuşma şöyle devam etmişti:

 

el-Vasık:

- Peki Kur'an mahltik mudur? Ahmed b. Nasr:

- Allah'ın kelamıdır. el-Vasık:

- Peki Rabbin hakkında ne dersin, kıyamet gününde O'nu görebilecek misin?

Ahmed b. Nasr:

- Ey Müminlerin Emiri! Resulullah (-sav-)'dan bize gelen haberlere göre şöyle buyurur: ''Kıyamet gününde dolunayı gördüğünüz gibi Rabbinizi göreceksiniz.'' Rabbimizin görünmesinde şüpheye düşmeyin. Bizim elimizde Süfyan'ın merru olarak naklettiği bir hadisi vardır. Mümin olan Ademoğlunun kalbi, Rahman'ın iki parmağı arasındadır. Resulullah (-sav-) şöyle dua ederdi: ''Ey kalpleri ve gözleri çevirip duran Rabbim, kalbimi ve dinimi sabit tut. (Dinimi korumama yardım et.)''

 

Bu arada İshak b. İbrahim: "Bak bak, ne diyor!" der, bunun üzerine Ahmed b. Nasr: "Sen bana böyle öğrettin." diye cevap verir. İshak b. İbrahim son derece korkar ve: "Ben mi sana bunları öğrettim?" diye karşılık verir.

 

Ahmed de: "Evet, bana bunları sen böyle emrettin ve onunla halka nasihat etmemi söyledin, ben de yaptığın bu nasihat ile Resulullah (-sav-)'ın hadisine mutabık kaldım." Bunun üzerine el-Vasık etrafindakilere şöyle sorar: "Bu adam hakkında ne dersiniz?" O sırada Bağdat'ın batı kesiminin kadısı olan Abdurrahman b. İshak: "Allah seni yüceltsin ey Müminlerin Emlri! Bu adamın kanı helaldir." şeklinde cevap verir.

 

İbn Ebi Du'ad'ın bazı adamları ise: "Bana bunun kanını içir." şeklinde konuşurlar. İbn Ebi Du'ad'a gelince; O'nun bu olaydan dolayı öldürülmesini istemez ve şöyle der: "O kMirdir, fakat tövbe etmesi istenebilir ve belki bundan vazgeçer. Olabilir ki biraz aklında da eksiklik vardır." el-Vasık ise şöyle der: "Eğer benim O'nu öldürmek üzere kalktığımı görürseniz hiç kimse buna müdahale etmesin." Sonra Amr b. Ma'dikerib'in kılıcını istetir ve kılıcı eline alarak evin ortasında bir minber üzerinde bulunan Ahmed b. Nasr'ın üzerine yürür, boynuna bir darbe vurur, sonra başı üzerine bir darbe daha indirir. Arkasından Sıma ed-Dımaşki boynunu vurur ve başım keser. Sonra el-Vasık elindeki o keskin kılıcı karmna vurup saplar, daha sonra da ceset Bağdat'a götürülüp orada asılır, başı da Bağdat'a gönderilerek bir yere asılıp yanına bekçiler dikilir. Kulağına asılan bir kağıtta şunlar yazılmıştır: ''Bu kafir, müşrik ve sapık Ahmed b. Nasr'ın başıdır.'' Ayrıca Ahmed b. Nasr'ın adamları sürekli olarak takibata uğramış ve hapishanelere atılmışlardı.

 

 

 

ÇEŞİTLİ OLAYLAR

 

Halife el- Vas ık bu yıl içinde haccetmeyi arzu etmiş ve yolları iyice ıslah etmek için Amr b. Ferec'ı görevlendirmiştİ. Amr b. Ferec Mekke yolunu kontrol edip geri dönünce yollarda suların az olduğunu haber vermiş, gerekli tedbirler alınmak üzere işe başlanmıştı.

 

Bu yıl içinde yine Ca'fer b. Dinar Yemen'e vali tayin edilmiş, Şaban ayında hareket ederek yanında bulunan dört bin atlı ve bin yaya ile birlikte hac görevini de yol üzerinde ifa ettikten sonra Yemen'e varmıştı. Yine bu yıl içinde hırsızlar Darü'ı-Amme'deki beytülmalin bulunduğu evin etrafım kazıyıp oradan kırk iki bin küsur dirhem ve bir miktar da dinar alıp kaçmışlardı. Ancak bunlar takibata uğratılmış ve bir müddet sonra yakalanmışlardı.

 

Yine bu yıl Haricilerden Muhammed b. Abdullah es-Sa'lebi on üç adaİnı ile birlikte Diyar-Rabi'a'da isyan etmiş, Musul harp işleriyle görevli olan Ganim b. Ebi Müslim b. Ahmed et- Tüsi yine on üç kişilik bir kuvvetle üzerlerine yürüyüp onlardan dört kişiyi öldürmüş ve reisleri olan Muhammed b. Abdullah'ı esir alarak Samerra'ya göndermiş, adı geçen orada hapsedilmiştİ.

 

Yine bu yıl içinde Vasif et-Türki Isfahan ve Fars bölgesinden dönüp civarda bir sürü fitne ve fesat çıkaran Türkler üzerine yürüyerek onları bertaraf etmişti. Vasif et-Türki oraya vardığında yanında aralarında bazı küçük çocukların da bulunduğu beş yüz kadar adam vardı. Bunlar hapsedilmiş ve bu yaptıklarından dolayı mükafat olarak Vasif et-Türki'ye yetmiş beş bin dinar ve bir kılıç verilmişti.

 

Bu yıl içinde Müslüman orduları İspanya'da müşrikler üzerine hücuma geçip, Cillikıye (Galicia) üzerine yürüyüp orada birçok kafiri öldürmüş, birçok esir almış, ganimetler ele geçirmiş ve Uyon (Lyons) üzerine yürüyerek şehri mancımklarla muhasara altına almışlardı. Uyon halkı korkunca şehri terk edip, kaçıp gitmişler ve Müslümanlar da birçok ganimet ele geçirmişlerdi. Geri kalanları şehirden çıkarıp suru yıkmak istemişlerse de yıkmaları mümkün olmamış, nihayet oradan ayrılmışlardı. Sur gerçekten son derece güçlü olup on yedi zira eninde idi. Yine de surda bir sürü gedik açılmıştı.

 

Bu yıl içinde Müslümanlarla Bizanslılar arasında karşılıklı esir mübadelesi olmuştu. Müslümanlar Tarsus'a bir günlük mesafede olan el-Lümis (Lamos) nehrine gelmişlerdi. Halife el-Vas ık Bağdat ve diğer yerlerden satın aldığı Bizanslıları toplayıp Ahmed b. Said b. Müslim b. Kuteybe el-Bahili komutasında SuğUr ve Avasım Bölgesi'ne göndermiş, ayrıca yardım etmek üzere yanına Hakan el-Hadim'i de katmış ve onlardan Müslüman esirlere bazı sorular sorup imtihan etmelerini istemişti. Kur'an'ın mahluk olduğunu, Cenab-ı Allah'ın ahiret gününde görülmeyeceğini söyleyenlerin kurtarılmasını ve ayrıca bu gibilere birer dinar hediye verilmesini, böyle söylemeyenlerin ise Bizanslıların elinde terk edilip kurtarılmamalarını emretmişti.

 

231'inci yılın Aşure Günü gelip çatınca Müslümanlar yanlarında bulunan esirlerle nehrin kenarına, Bizanslılar da ellerindeki Müslüman esirlerle nehrin öbür yakasına gelmişler ve nehir iki grup arasında kalmıştı. Müslümanlar bir Rum esirini bırakıp onlardan bir Müslüman esiri serbest bırakmalarını istiyorlar, böylece her iki esir gelip nehrin ortasında karşılaşıyor ve her biri kendi yurttaşlarının yanına gidiyordu. Kendi esirleri yanlarına vardığında Müslümanlar tekbirler getiriyorlar, Rumlarınki yanlarına vardığında ise bağırıp çağırıyorlardı. Böylece bütün esirler bu yolla karşılıklı değiştiriliyordu. Müslüman esirlerin sayısı dört bin dört yüz altmış idi, kadın ve çocuklardan da sekiz yüz kadar kişi vardı. Zimmilerden de yüz kadar kişinin olduğu kaydedilir. Nehrin yüzülerek geçildiğini kaydeden rivayetler olduğu gibi nehir üzerinde bir köprünün olduğu ve esirlerin bu köprüden geçtikleri şeklinde rivayetler de vardır.

 

Bu şekilde esir mübadelesi bittikten sonra Ahmed b. Said b. Müslim el-Bahili kış seferine çıkmış, fakat İslam ordusunu müthiş bir kar ve yağmur karşılayıvermişti. Bu arada iki yüz kadar Müslüman asker şehit olmuş ve bir o kadarı da esir düşmüştü. Bu arada nehirde de birçok kişi boğulmuştu. Bundan dolayı Halife el-Vasık Ahmed b. Said'in aleyhinde bir hayli konuştu. Bu sefer sırasında bir Bizans kumandam Ahmed b. Said ile görüşmek üzere gelmiş, Müslümanların ileri gelenleri Ahmed'e şöyle demişlerdi: "Bizim askerlerimiz yedi bin civarındadır, sakın ondan korkmayasın. Eğer onu bu şekilde karşılar ve korkmadığım gösterip de onların ülkesi üzerine yürürsen mutlaka zafer elde edilir." Ahmed bu tavsiyelere aynen uymuş ve bu seferinde bin büyük baş, on bin kadar da koyun ele geçirmişti. Ancak merkeze geri döndüğünde Halife elVasık O'nu görevinden azletmiş ve yerine Cemaziyelevvel ayında Nasr b. Hamza el-Huzai'yi tayin etmişti.

 

Bu yıl içinde el-Hasan b. Hüseyn Taberistan'da vefat etmişti.

 

Bu yılda İfrikiyye'de(Tunus ve civari) Ağlebilerden Ahmed b. Ağleb ve kardeşi Muhammed b. Ağleb arasında çatışmalar meydana gelmişti. Ahmed'in yanında bulunan bir grup Muhammed'in sarayına hücum ederek O'nu bertaraf etmek istemişler, ancak Muhammed b. Ağleb'in adamları sarayın kapısım kapatıp çarpışabildikleri müddetçe çarpışıp durmuşlardı. Nihayet aralarında sulh akdederek bu işi bitirmişler, Ahmed'in şöhreti artıp yönetimle ilgili bütün daireleri ve divanları kendi yanına naklettirmiş, Muhammed'in ise isminden başka emirliğinin hiç bir etkisi kalmamıştı. Kardeşi Ahmed böylece bütün emirlik görevini üstlenmiş bulunuyordu. Bu durum 232'nci yıla kadar devam etmiş, bu arada amcasının oğullarından ve ona bağlı kölelerden bir grup Muhammed'e bağlamnca kardeşi Ahmed ile savaşmış, galip gelerek O'nu ülkenin doğu tarafına sürgün etmiş ve bütün İfrikiyye yönetimini kendi eline almıştı. Bu arada kardeşi Ahmed de gittiği Irak'ta vefat etmişti.

 

Yine bu yıl içinde, seksen yaşında iken, ''İbn el-A'rabi'' diye meşhur olan Ebu Abdullah Muhammed b. Ziyad vefat etmişti.

 

Ali b. Rıza'nın kız kardeşi Ümmü Ebiha binti Musa b. Ca'fer bu yılda vefat edenlerden idi. Yine bu yılda şarkıcı Muharib ile el-Esmai'nin ravisi Ebu Nasr Ahmed b. Hatim ile Amr b. Ebi Amr eş-Şeybani ve yine bu yılın Zilhicce ayında meşhur nahiv alimi ed-Darir Muhammed b. Sa' dan vefat etmişlerdi. Yine bu yılda İbrahim b. Ar'ara, Asım b. Ali b. Asım b. Suhayb el-Vasıti, tarihi bilgilere sahip olan Muhammed b. Sellam b. Abdullah el-Cumahi el-Basri, Asım b. Amr b. Ali b. Mukaddem Ebü Bişr el-Mukaddemi, fıkıh alimi Ebü Ya'küb Yusuf b. Yahya el-Buvayti vefat etmişlerdi. Bu sonuncusu olan Ebu Ya'küb İmam Şafii'nin arkadaşlarından olup Kur'an-ı Kerim'in mahluk olmadığım söylediğinden dolayı hapsedilmiş salih bir kimse idi. Yine hadis hafızlarından olan Harun b. Ma'rM el-Bağdadi de bu yılda vefat etmişti.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRETİN İKİ YÜZ OTUZ İKİNCİ YILI OLAYLARI (M. 846-847)

 

NUMEYROĞULLARIYLA YAPILAN SAVAŞ