İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 145.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

MUHAMMED'İN KARDEŞİ İBRAHİM b. ABDULLAH'IN AYAKLANMASI

 

Bu yılda, daha önce bahsi geçen Muhammed'in kardeşi İbrahim b. Abdullah b. Hasan b. Ali b. Ebi Talib ayaklandı. Ayaklanmasından önce çok sıkı bir şekilde aramyordu. Cariyelerinden birinin anlattığına göre beş sene müddetle hiç bir yerde uzun süre kalmadı. Paris, Kirman, Cebel, Hicaz, Yemen ve Şam arasında sürekli yer değiştirdi, sonra Musul'a geldi. Musul'a geldiğinde Mansur kendisini arıyordu.

 

İbrahim kendisi şöyle anlatıyor:

 

"Beni Musul'da o kadar sıkı bir şekilde arıyorlardı ki Mansur'un sofrasına oturmak zorunda kaldım. Oradan çıktığımda aramaktan vazgeçmişlerdi."

 

Askerlerin içinde Şiiler vardı, bunlar İbrahim'e mektup yazarak Mansur'a karşı ayaklanmak üzere davet ettiler. Mansur Bağdat'ın planlarını yapmakla meşgulken İbrahim Mansur'un ordugahına çıkageldi. Mansur'un bir aynası vardı, ona bakınca dostunu düşmanından ayırt ederdi. Aynasına baktı ve: "Ey Müseyyeb! İbrahim'in, ordumun içinde olduğunu görüyorum. Yeryüzünde bana ondan daha fazla düşman olan birisi yoktur, bak bakalım hangi adam?" dedi.

 

Sonra Mansur eski Sarrat Köprüsü'nün yeniden inşa edilmesini emretti.

İbrahim orada halkın arasındaydı, Mansur'la göz göze geldiler. İnsanların arasına gizlendi, Kami'ye sığındı, O da İbrahim'i odasında sakladı. MansUr arama faaliyetini daha da hızlandırdı, her yere gözcüler koydu ve İbrahim saklandığı yerden ayrılamadı. Arkadaşı Süfyan b. Hayyan el-Kummi O'na: "Durumu görüyorsun, tehlikeyi göze alarak kurtulmalIyız." dedi. İbrahim: "Bu konuda istediğini yap." diye karşılık verdi. Süfyan Rabi'e geldi ve Mansur'un huzuruna girmek için izin istedi. İçeri aldılar, Mansur O'nu görünce ağır sözler söyledi, O da: "Ey Müminlerin emiri! Söylediklerine layığım, af dileyerek sana geldim, sana iyi haberlerim var. Sana İbrahim b. Abdullah'ı getireceğim. Onları imtihan ettim, hiç birinde hayır yok. Bana ve yanımdaki köleye bir geçiş izni yaz, posta bineğine bindirsinler, yanıma da bir grup asker ver." dedi. Mansur O'na geçiş izni ile askerler ve bin dinar da para verdi. Süfyan: "Buna ihtiyacım yok." diyerek içinden sadece üç yüz dinar aldı, yanındaki askerlerle birlikte İbrahim'in bulunduğu eve geldi. İbrahim'in üzerinde bir yün cübbe ve gençlerin giydiği türden bir kaftan vardı. O'na bir takım emirler vermeğe başladı, sonra posta bineği ile gitti. Başka bir rivayete göre, posta bineğine birımemiştir.

 

Medain'e vardılar. Köprüde görevli olan kişi onları geçirmedi, bunun üzerine geçiş iznini gösterdi. Köprüyü geçince görevli: "Bu köle falan değil, İbrahim b. Abdullah'tır; güle güle gidin." dedi ve onları yakalamadı. Bir gemiye binip Basra'ya gittiler. Askerlerle beraber iki kapısı olan bir eve geldi. Askerleri kapının önüne dikti ve "Buradan ayrılmayın." dedi, sonra öbür kapıdan kaçtı. Böylece askerleri başından savdı.

 

Basra emiri Süfyan b. Muaviye durumu haber alınca adam gönderip Kummi'yi arattırdı, fakat bulamadılar. İbrahim daha önce Ahvaz'a gitmiş ve Hasan b. Hubeyb'in yanına saklanmıştı. Muhammed b. Husayn de O'nu arıyordu. Bir gün: "Müminlerin emiri bir mektup yazdı. Müneccimlerinin bildirdiğine göre İbrahim Ahvaz'da iki nehir arasında bir yerde imiş. Aradım, fakat bulamadım. Yarın şehirde aramağa karar verdim. Belki Müminlerin emiri iki nehrin arası demekle Düceyl ve Mesrukan nehirleri arasını kastetmiştir." dedi. Hasan b. Hubeyb, İbrahim'in yanına gelip bunları anlattı, İbrahim'i şehrin dışına çıkarttı. Muhammed ise, o gün İbrahim'i aramadı.

 

Akşam olunca Hasan İbrahim'in yanına gitti ve şehre getirdi. İkisi de birer merkebe binmişlerdi. Son yatsı vakti İbnu'l-Husayn'ın atlılarının öncüleriyle karşılaştılar. İbrahim merkebinden inip küçük abdest bozuyormuş gibi yaptı. İbnu'l-Husayn Hasan b. Habib'e nereden geldiğini sordu, ailesinin yanından geldiğini söyledi; bunun üzerine onları terk edip yoluna devam etti. Hasan döndü, tekrar İbrahim'i bineğine bindirdi ve evine sakladı. İbrahim O'na: "İdrarımdan kan geldi." dedi. Hasan: "Hakikaten küçük abdest bozduğu yere gidip baktım, söylediği doğruydu." demektedir.

 

Sonra İbrahim Basra'ya gitti. Oraya, kardeşi Muhammed'in Medine'de ayaklanmasından sonra, yani 145 yılında gittiği de söylenir. Başka bir rivayete göre 143 yılında Basra'ya gitmiştir. Oraya gelmesine yardımcı olan Kirah'tı. (Bazı rivayetlere göre ise Yahya b. Ziyad b. Hayyan en-Nabti'dir.) Onu Benu Leys mahallesindeki evine yerleştirdi. (EbU Perve'nin evinde kaldığı şeklinde rivayetler de vardır.) Halkı kardeşine bey'at etmeğe çağırdı. İlk bey'at edenler Numeyle b. Mürre el-Abşemi, Afvullah b. Süfyan, Abdülvahid b. Ziyad, Amr b. Seleme el-Huceymi, Abdullah b. Yahya b. Husayn er-Rakaşi idi. Halkı davet ettiler ve Muğire b. el-Pezi' gibi kişiler davete icabet ettiler. İsa b. Yunus, Muaz, Abbad b. Avvam, İshak b. Yusuf el-Ezrak, Muaviye b. Hüşeym b. Beşir ile fakih ve alimlerden büyük bir grup da daveti kabul ettiler. Bunların sayısı dört bini buldu ve şöhreti yayıldı. O'na: "Basra'nın ortasında bir yere taşınsan da insanlar daha rahat bir şekilde yanına gelseler." dediler. Bunun üzerine Benu Süleym'in azatlısı Ebu Mervan'ın Makberem Benu Yeşkür'deki evine taşındı. Süfyan b. Muaviye de kendisine yardımcı oluyordu. Kardeşi Muhammed ayaklamnca O'na da mektup yazıp ayaklanmasını emretti. Bunun üzerine çok endişelendi. Bazı arkadaşları şöyle diyerek moral verdiler: "Yeteri kadar adam topladın, ancak geceleyin gider, zindanın kapısını kırarsın, sabahleyin daha da büyük bir insan topluluğu toplamış olursun." dediler. Bunun üzerine morali düzeldi. Mansur Kufe'nin dış mahallelerindeydi. Bunu daha önce belirtmiştik. Yanında az miktarda asker vardı. Üç kumandanını Basra'daki Süfyan b. Muaviye'ye, İbrahim'e karşı yardım etmek üzere gönderdi.

 

İbrahim ayaklanmağa niyetlenince Süfyan'a haber gönderip durumu bildirdi, sonra da kumandanları yanında topladı ve 145 yılı Ramazan ayının başında ayaklandı. Ordunun bineklerini ganimet aldıktan sonra camide halka sabah namazı kıldırdı ve emirlik binasına yöneldi. Süfyan bir grup adamla birlikte oraya sığınmıştı. Binayı muhasara etti. Süfyan eman diledi, İbrahim O'na eman verdi ve binaya girdi. Altına bir hasır serdiler, bu sırada rüzgar esti ve oturmadan hasın ters çevirdi. Çevresindekiler bunu uğursuzluk alameti saydılar. İbrahim: "Biz uğursuzluğu kabul etmeyiz." dedi ve ters dönmüş vaziyetiyle hasırın üzerine oturdu. Kumandanları hapsetti, aynı şekilde Süfyan b. Muaviye'yi de kasrında hapsetti ve Mansur'un O'nun mahpus olduğunu bilmesi için basit bir prangayla bağlattı.

 

İbrahim'in ay aklandığı haberi Süleyman b. Ali'nin iki oğlu Ca'fer ve Muhammed'e ulaşınca altı yüz kişiyle üzerine yürüdüler. İbrahim onlara karşı Muda' b. Kasım el-Cezeri'yi elli kişi ile birlikte gönderdi. Ca'fer ve Muhammed yenildiler. İbrahim'in adamları: "Yenilen takip edilmez, yaralılar öldürülmez." diye seslendiler.

 

İbrahim Zeyneb bintü Süleyman b. Ali b. Abdullah b. Abbas'ın kapısına gitti. (Abbasilerden Zeynebiyyun oraya nispet edilirler.) Orada eman verdi ve kimseye dokunulmayacağını söyledi. Basralılar saf halinde gelip toplandılar. Beytülmal'de iki milyon dirhem buldu, bununla epeyce güç kazanmış oldu. Adamlarının her birine ellişer dirhem tahsisat verdi.

 

Basra'da düzen sağlanınca Mugire'yi Ahvaz'a gönderdi. Mugire iki yüz kişiyle Ahvaz'a vardı. Mansur'un oradaki amili Muhammed b. el-Husayn'dı. O da dört bin kişiyle Mugtre'nin karşısına çıktı. Karşılaştılar, yapılan savaşta İbnu'l-Husayn yenildi, Mugire Ahvaz'a girdi. Başka bir rivayete göre İbrahim Amr b. Şeddad'ı da Faris'e gönderdi. Orada Ali b. Abdullah b. Abbas'ın iki oğlu İsmail ve Abdüssamed vardı. Amr'ın yaklaştığını İstahr'da haber aldılar, Darabcird'e sığındılar, böylece Faris Amr'ın eline geçti. İbrahim, Mervan b. Said el-İcli'yi de on yedi bin kişiyle Vasıt'a gönderdi, Mansur'un oradaki temsilcisi Harun b. Humeyd el-İyadi idi. İcli şehri ele geçirdi. Mansur O'nunla savaşmak üzere Amir b. İsmail el-Müsli'yi beş bin kişi ile gönderdi. (Yirmi bin kişiyle gönderdiği şeklinde rivayet de vardır.) Bir müddet savaştıktan sonra anlaşma yaptılar ve İbrahim ile Mansur arasındaki mücadeleyi hangisinin kazanacağı belli oluncaya kadar beklemeğe karar verdiler. İbrahim öldürülünce Mervan b. Said kaçtı ve ölünceye kadar saklanarak yaşadı.

 

İbrahim Basra'dan çevreye amiller ve kumandanlar göndermeğe devam ederken Ramazan bayramına üç gün kala kardeşi Muhammed'in ölüm haberini aldı. Ramazan bayramında halkın içine çıktığında çok üzüntülüydü. Kardeşi Muhammed'in öldüğünü bildirdi, böylece Mansur'la savaşma arzuları daha da kuvvetlendi. Ertesi sabah İbrahim ordunun başına geçti, Basra'da Numeyle'yi ve oğlu Hasan'ı yerine bırakarak yola çıktı.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

İBRAHİM'İN SEFERE ÇIKMASI ve ÖLDÜRÜLMESİ