İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
el-MU'TASIM'IN VEFATI
Bu
yıl 18 Rebiyülevvel perşembe (6 Ocak pazar) günü Ebil İshak el-Mu'tasım
Muhammed b. Harun er-Reşid b. Muhammed el-Mehdi b. Abdullah el-Mansur b. Muhammed
b. Ali b. Abdullah b. Abbas vefat etti. 1 Muharrem (21 Ekim)'de kan aldırmıştı
ve kan aldım aldırmaz hemen hastalığa yakalandı. İşte bu hastalığının
başlangıcı oldu.
Zünam
ez-Zamir anlatıyor:
"el-Mu'tasım,
ölümüne sebep olan hastalık bir ara gerilediğinde Dicle'deki Zülal adlı kayığa
binmişti ve bu sırada ben de O'nunla birlikte bulunuyordum. Konaklarının
karşısından geçerken bana: ''Ey Zünam! Bana şairin şu mısralarını terennüm
et.'' dedi. Bu mısralar mealen şöyledir:
''Ey
kalıntılan eskimeyen konak yeri! Senin kalıntıların hiç bir zaman eskiyip
çürümez.
Ben
senin kalıntılarına değil, sende geçen hayatımın yüz çevirip uzaklaşmasına
ağlıyorum.
Yiğit
olan kişinin ağlaması gereken en mühim şey hayatıdır; Mahzun olan kişinin
mutlaka teselli olması gerekir.''"
Zünam
anlatıyor:
"Ben
bu mısraları terennüm edip tekrarlarken O da ellerinin arasına bir mendil almış
durmadan ağlıyor ve hıçkırıyordu. Bu hali evine dönünceye kadar devam etti.
el-Mu'tasım
ölmek üzere iken durmadan şu cümleleri tekrarlıyordu: ''Çareler elden gitti,
artık bundan sonra çare yoktur.'' Nihayet konuşmayı bırakan el-Mu'tasım bir
müddet sonra vefat etti ve Samerra'da defnedildi."
179
(795), diğer bir rivayette Şaban 180 (Ekim 796) tarihinde dünyaya gelen
el-Mu'tasım, Hz. Abbas (R.A.)'ın sekizinci batındaki torunu ve halifelerin
sekizincisidir. Halifeliği ise sekiz yıl, sekiz ay, iki gün sürmüştür. Ayrıca
el-Mu'tasım, sekiz erkek, sekiz kız evladı bırakmıştır. Başka bir rivayette ise
halifeliği sekiz yıl, sekiz ay devam etmiştir. Birinci rivayete göre kırk yedi
yıl, iki ay, on sekiz gün, ikinci rivayete göre ise, kırk yedi yıl, yedi ay
yaşamıştır.
el-Mu'tasım
kırmızıya çalan beyaz tenli, orta boylu, kızıl ve uzun sakallı, güzel gözlü bir
kişiydi. el-Huldkar'da dünyaya gelen el-Mu'tasım hakkında Muhammed b.
Abdülmelik ez-Zeyyat şu mealde bir mersiye söyledi:
''Halk
seni kaybedip de kabrinin başında eller üzerine toprak atmaya başlayınca ben
şöyle dedim:
Güle
güle git, çünkü sen dünyanın iyi bir muhafızı ve dinin güzel bir yardımcısı
idin.
Allah
senin gibi birisini kaybeden ümmetin yarasını ancak Harun gibisiyle sarar.''
el-Mu'tasım'ın
annesi Maride adında Kufeli bir müvellide (Arap asıllı olmayan) idi. Maride'nin
annesi Suğdlu idi, babası ise Bendeniceyn'de doğup büyümüştü.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
el-MU'TASIM'IN HAYATINDAN
BAZI ÖRNEKLER