İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
BAĞDAT ŞEHRİNİN KURULUŞU
Bu
yılda Mansur Bağdat şehrinin inşasına başladı. Bunun sebebi şuydu:
Haşimiler
Küfe civarında yerleşme merkezi kurmuşlardı. Ravendiye orada isyan edince halk
bundan ve Küfe'ye yakın olmaktan rahatsız oldu, çünkü halk güvenlikten yoksundu
ve orduyu ifsat etmişlerdi. Mansur ordusuyla beraber yerleşebileceği bir yer
aramağa çıktı. Cerceraya'ya indi, sonra Musul'a çıktı, dağları kontrol etti.
Askerlerinden birisi gözündeki remed hastalığından dolayı uğradıkları
şehirlerden birinde kalmıştı. Gözünü tedavi eden doktor Mansur'un niçin bu
sefere çıktığını sordu. Asker sebebi söyleyince: "Bizde bulunan bir
kitapta şöyle yazıyor dedi: Miklas adındaki bir adam Dicle ile ''Zevra''
denilen yer arasında bir şehir kuracak. O şehrin bir kısmını inşa edince
Hicaz'da bir kargaşa meydana gelecek, şehrin inşasına ara verip o kargaşayı
düzeltecek, sonra Basra'da daha büyük bir kargaşa çıkacak, bu iki kargaşayı da
bastıracak, sonra dönüp şehrin inşasını tamamlayacak. Uzun bir ömür sürecek ve
saltanat çocuklarına geçecek. "
Bu
asker hemen Mansur'un peşinden yetişti ve söylenilenleri anlattı. Mansık
"Bana çocukken ''Miklas'' denirmiş." dedi. ''Huld'' diye bilinen
köşkünün hizasındaki manastıra gitti. Manastırın papazını, Bağdat'ın
arazisinin, Muharrim'in, Bustanu'n-Nefs'in ve Atlka'nın sahiplerini çağırttı.
Arazilerinin soğuk, sıcak, yağmur, çamur, sivrisinek ve haşarat durumları
hakkında bilgi aldı. Hepsi de sordukları soruları cevaplandırdılar. Bağdat'ın
arazisini tercih etti ve sonra sahibini çağırıp istişare etti.
Arazi
sahibi şöyle dedi: "Ey Müminlerin emiri! Bu yerlerden hangisini tercih
edeceğini soruyorsun. Benim fıkrime göre dört nokta arasına yerleşmelisin.
Batıdaki iki nokta Katrabbül ve Badurya, doğudaki iki nokta ise Buk Nehri ve
Kelvazi'dir. Bu takdirde hurma ağaçlarının arasında ve suya yakın bir yerde
olursun. Bir taraf kuraklaşır da mamurluğu gecikirse diğer taraflar mamur olur.
Ey Müminlerin emiri! Sen Sarrat'dasın, erzak Şam ve Rakka'dan ve batıdaki Mısır
civarından gemilerle Fırat'tan gelir. Çin, Hind, Basra, Vasıt, Diyarbekr, Rum,
Musul ve diğer şehirlerden gelecek erzak da Dicle nehri yoluyla gelir. Armenia
ve ona bitişik olan yerlerden, hatta ta Zab'a kadar olan yerlerden de erzak
gelir. Aynı zamanda etrafın nehirlerle çevrili olduğundan düşmanların sana
köprü olmaksızın yaklaşamazlar. Köprüleri kestiğin veya yıktığın an düşman sana
ulaşamaz. Dicle, Fırat ve Sarrat bu şehrin etrafında hendek vazifesi görürler;
Basra, Küfe, Vasıt, Musul ve Sevad'ın tam ortasında bulunur; karaya, denize ve
dağa yakın olursun." Bu sözler üzerine Mansur'un buraya yerleşme fikri
pekişti.
Başka
bir rivayete göre Mansur bir rahip gördü, çağırıp: "Kitaplarınızda burada
bir şehir kurulacağı yazılı mı?" diye sordu. Rahip: "Evet, o şehri
''Miklas'' lakaplı birisi kuracak." diye karşılık verdi. Mansur:
"Bana çocukluğumda ''Miklas'' denirdi." deyince de rahip: "O
zaman adı geçen kişi sensin." dedi.
Mansur
145 yılında şehrin inşasına başladı. Şam'a, Cebel'e, Küfe'ye, Vasıt'a ve
Basra'ya emirnameler yazarak sanatkar ve işçiler istedi. Faziletli, dürüst,
güvenilir kişiler ve mühendislerin seçilip gönderilmesini istedi. Bu isteği
üzerine gönderilen kişiler arasında Haccac b. Ertat ve Ebu Hanife de vardı. Şehrin
plam çizildi, temelleri atıldı, kerpiçler döküldü, tuğlalar pişirildi. Önce kül
ile şehrin plam çizildi. Plana göre şehre kapılarından, kemererinden,
meydanlarından ve duvarlarından girdi. Sonra külden çizilen plan çizgilerinin
üzerine pamuk tohumu dökülerek tutuşturulmasını istedi. Böylece
tatbiki
olarak şehrin planını seyretti. Daha sonra bu plana göre temellerin kazılmasını
emretti. Şehri dört bölüme ayırıp her bölümün başına bir başkan görevlendirdi.
Ebu Hanife'yi kerpiç ve tuğla hazırlanmasını kontrolle görevendirdi. Daha önce
Ebu Hanife'ye kadılık ve mezalim mahkemesi reisliği teklif etmiş, O kabul
etmemişti, bunun üzerine de Mansur kendi adına bir görev almadıkça O'nu
bırakmayacağına dair yemin etmişti. Bağdat'ın inşası esnasında kerpiç ve tuğla
hazırlanması, taş yontulması işlerine nezaret edebileceğini söyledi. Ebu Hanife
bu görevle görevlendirilen ilk kişidir.
Mansur
surun temelinin genişliğinin elli zira', tepesinin genişliğinin ise yirmi zira'
olmasını emretti. Sur inşasında yontulmuş taş ve ağaç kullanıldı. ilk taşı
temele kendi eliyle koydu ve "Bismillah, hamd Allah'a mahsustur, yeryüzü
Allah'ındır, onu kullarından dilediğine verir, sonuçta kazanan takva sahibi
kişilerdir." cümlelerini söyledikten sonra "Haydi Allah'ın bereketiyle
inşaata başlayın." dedi.
Surun
yüksekliği adam boyu olunca Muhammed b. Abdullah'ın ayaklandığı haberi geldi.
İnşaata ara verip Küfe'ye gitti, Muhammed ve kardeşi İbrahim'le savaşıp onları
etkisiz hale getirdikten sonra dönüp Bağdat şehrinin inşasını tamamladı.
Adamlarına araziler dağıttı.
Mansur
şehrin kuruluşu için gerekli olan ağaç, kereste ve diğer bütün malzemeyi
hazırlamış, Küfe'ye giderken malzemelere göz kulak olmak üzere azatlısı Eslem'i
görevlendirmişti. Eslem'e, Mansur'un ordusunun İbrahim'e yenildiği şeklinde
haber gelince malzemeleri yaktırdı. Mansur bunu duyunca onu kınayan bir mektup
gönderdi, Eşlem malzemelerin İbrahim'in eline geçmemesi için böyle yaptığım
söyleyince bir şey demedi.
Bağdat'ın
nasıl yapıldığım inşallah 146 yılı olaylarından bahsederken anlatacağız.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
MUHAMMED'İN
KARDEŞİ İBRAHİM b. ABDULLAH'IN AYAKLANMASI