İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 145.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

BAĞDAT ŞEHRİNİN KURULUŞU

 

Bu yılda Mansur Bağdat şehrinin inşasına başladı. Bunun sebebi şuydu:

 

Haşimiler Küfe civarında yerleşme merkezi kurmuşlardı. Ravendiye orada isyan edince halk bundan ve Küfe'ye yakın olmaktan rahatsız oldu, çünkü halk güvenlikten yoksundu ve orduyu ifsat etmişlerdi. Mansur ordusuyla beraber yerleşebileceği bir yer aramağa çıktı. Cerceraya'ya indi, sonra Musul'a çıktı, dağları kontrol etti. Askerlerinden birisi gözündeki remed hastalığından dolayı uğradıkları şehirlerden birinde kalmıştı. Gözünü tedavi eden doktor Mansur'un niçin bu sefere çıktığını sordu. Asker sebebi söyleyince: "Bizde bulunan bir kitapta şöyle yazıyor dedi: Miklas adındaki bir adam Dicle ile ''Zevra'' denilen yer arasında bir şehir kuracak. O şehrin bir kısmını inşa edince Hicaz'da bir kargaşa meydana gelecek, şehrin inşasına ara verip o kargaşayı düzeltecek, sonra Basra'da daha büyük bir kargaşa çıkacak, bu iki kargaşayı da bastıracak, sonra dönüp şehrin inşasını tamamlayacak. Uzun bir ömür sürecek ve saltanat çocuklarına geçecek. "

 

Bu asker hemen Mansur'un peşinden yetişti ve söylenilenleri anlattı. Mansık "Bana çocukken ''Miklas'' denirmiş." dedi. ''Huld'' diye bilinen köşkünün hizasındaki manastıra gitti. Manastırın papazını, Bağdat'ın arazisinin, Muharrim'in, Bustanu'n-Nefs'in ve Atlka'nın sahiplerini çağırttı. Arazilerinin soğuk, sıcak, yağmur, çamur, sivrisinek ve haşarat durumları hakkında bilgi aldı. Hepsi de sordukları soruları cevaplandırdılar. Bağdat'ın arazisini tercih etti ve sonra sahibini çağırıp istişare etti.

 

Arazi sahibi şöyle dedi: "Ey Müminlerin emiri! Bu yerlerden hangisini tercih edeceğini soruyorsun. Benim fıkrime göre dört nokta arasına yerleşmelisin. Batıdaki iki nokta Katrabbül ve Badurya, doğudaki iki nokta ise Buk Nehri ve Kelvazi'dir. Bu takdirde hurma ağaçlarının arasında ve suya yakın bir yerde olursun. Bir taraf kuraklaşır da mamurluğu gecikirse diğer taraflar mamur olur. Ey Müminlerin emiri! Sen Sarrat'dasın, erzak Şam ve Rakka'dan ve batıdaki Mısır civarından gemilerle Fırat'tan gelir. Çin, Hind, Basra, Vasıt, Diyarbekr, Rum, Musul ve diğer şehirlerden gelecek erzak da Dicle nehri yoluyla gelir. Armenia ve ona bitişik olan yerlerden, hatta ta Zab'a kadar olan yerlerden de erzak gelir. Aynı zamanda etrafın nehirlerle çevrili olduğundan düşmanların sana köprü olmaksızın yaklaşamazlar. Köprüleri kestiğin veya yıktığın an düşman sana ulaşamaz. Dicle, Fırat ve Sarrat bu şehrin etrafında hendek vazifesi görürler; Basra, Küfe, Vasıt, Musul ve Sevad'ın tam ortasında bulunur; karaya, denize ve dağa yakın olursun." Bu sözler üzerine Mansur'un buraya yerleşme fikri pekişti.

 

Başka bir rivayete göre Mansur bir rahip gördü, çağırıp: "Kitaplarınızda burada bir şehir kurulacağı yazılı mı?" diye sordu. Rahip: "Evet, o şehri ''Miklas'' lakaplı birisi kuracak." diye karşılık verdi. Mansur: "Bana çocukluğumda ''Miklas'' denirdi." deyince de rahip: "O zaman adı geçen kişi sensin." dedi.

 

Mansur 145 yılında şehrin inşasına başladı. Şam'a, Cebel'e, Küfe'ye, Vasıt'a ve Basra'ya emirnameler yazarak sanatkar ve işçiler istedi. Faziletli, dürüst, güvenilir kişiler ve mühendislerin seçilip gönderilmesini istedi. Bu isteği üzerine gönderilen kişiler arasında Haccac b. Ertat ve Ebu Hanife de vardı. Şehrin plam çizildi, temelleri atıldı, kerpiçler döküldü, tuğlalar pişirildi. Önce kül ile şehrin plam çizildi. Plana göre şehre kapılarından, kemererinden, meydanlarından ve duvarlarından girdi. Sonra külden çizilen plan çizgilerinin üzerine pamuk tohumu dökülerek tutuşturulmasını istedi. Böylece

tatbiki olarak şehrin planını seyretti. Daha sonra bu plana göre temellerin kazılmasını emretti. Şehri dört bölüme ayırıp her bölümün başına bir başkan görevlendirdi. Ebu Hanife'yi kerpiç ve tuğla hazırlanmasını kontrolle görevendirdi. Daha önce Ebu Hanife'ye kadılık ve mezalim mahkemesi reisliği teklif etmiş, O kabul etmemişti, bunun üzerine de Mansur kendi adına bir görev almadıkça O'nu bırakmayacağına dair yemin etmişti. Bağdat'ın inşası esnasında kerpiç ve tuğla hazırlanması, taş yontulması işlerine nezaret edebileceğini söyledi. Ebu Hanife bu görevle görevlendirilen ilk kişidir.

 

Mansur surun temelinin genişliğinin elli zira', tepesinin genişliğinin ise yirmi zira' olmasını emretti. Sur inşasında yontulmuş taş ve ağaç kullanıldı. ilk taşı temele kendi eliyle koydu ve "Bismillah, hamd Allah'a mahsustur, yeryüzü Allah'ındır, onu kullarından dilediğine verir, sonuçta kazanan takva sahibi kişilerdir." cümlelerini söyledikten sonra "Haydi Allah'ın bereketiyle inşaata başlayın." dedi.

 

Surun yüksekliği adam boyu olunca Muhammed b. Abdullah'ın ayaklandığı haberi geldi. İnşaata ara verip Küfe'ye gitti, Muhammed ve kardeşi İbrahim'le savaşıp onları etkisiz hale getirdikten sonra dönüp Bağdat şehrinin inşasını tamamladı. Adamlarına araziler dağıttı.

 

Mansur şehrin kuruluşu için gerekli olan ağaç, kereste ve diğer bütün malzemeyi hazırlamış, Küfe'ye giderken malzemelere göz kulak olmak üzere azatlısı Eslem'i görevlendirmişti. Eslem'e, Mansur'un ordusunun İbrahim'e yenildiği şeklinde haber gelince malzemeleri yaktırdı. Mansur bunu duyunca onu kınayan bir mektup gönderdi, Eşlem malzemelerin İbrahim'in eline geçmemesi için böyle yaptığım söyleyince bir şey demedi.

 

Bağdat'ın nasıl yapıldığım inşallah 146 yılı olaylarından bahsederken anlatacağız.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

MUHAMMED'İN KARDEŞİ İBRAHİM b. ABDULLAH'IN AYAKLANMASI