İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 220.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

AFŞİN İLE BABEK ARASINDA MEYDANA GELEN SAVAŞ

 

Bu yıl Afşin ile Babek arasında bir savaş meydana geldi ve bu savaşta Babek'in adamlarından pek çok kimse öldürüldü.

 

Bu savaşın meydana geliş sebebi şu idi:

 

el-Mu'tasım yanında askerlere ait mal ve erzak bulunan Büyük Boğa'yı Afşin'in yanına göndermiş ve Boğa Erdebil'e kadar gelmişti. Durumu öğrenen Babek ve adamları Afşin'in yanına ulaşmazdan önce Boğa'nın yolunu kesmek için hazırlığa girişmişlerdi. İşte bu sırada bir casus Afşin'in yanına gelerek Babek'in ve adamlarının Boğa'nın yolunu kesmek üzere hazırlık yaptıklarını haber verdi. Bu haberin doğruluğunu öğrenen Afşin, Boğa'ya bir mektup göndererek kendisini yolculuğa çıkıyormuş gibi göstermesini, askerlere ait malları develere yükleyerek kendisine doğru hareket edip Hısn en-Nehr'e gelmesini, buraya gelince de kafile arkadaşları çekip gidinceye kadar beraberindeki malları burada bekletmesini; kafile arkadaşları gittikten sonra tekrar bu mallar ile birlikte Erdebil'e dönmesini istedi.

 

Boğa Afşin'in dediklerini yaptı ve kafile arkadaşları yollarına devam ettiler. Bu arada Babek'in casusları bekledikleri malın yola çıkarıldığını ve Hısn en-Nehr'e geldiğini kendisine haber verdiler. Afşin ise Boğa'ya vaat ettiği günün ikindi vaktinde Rerzend'den hareket etti, akşama doğru ''Huş''a geldi ve Ebu Sa'id hendeğinin dış kısmında konakladı. Sabahın erken saatlerinde harekete geçen Afşin ne davul çaldırdı, ne de sancak açtırdı, askerlere de susmalarını, sessiz hareket etmelerini ve gayretle yürümelerini emretti. O gün Hısn en-Nehr'den hareket eden kafile ise Heysem el-Ganevi'nin bulunduğu tarafa doğru yoluna devam etti. Bu sırada Babek kafiledeki malı ele geçireceğini sanarak taraftarlarını hazırladı ve Hısn en-Nehr yolu üzerine yürüdü. Babek'in süvarileri hemen kafilenin önüne çıktılar. Kafile ile birlikte Hısn enNehr kumandanı Aleveyh de bulunuyordu. Aleveyh onlarla çatışmaya girişti, fakat kendisi ve beraberindeki askerler, Babek'in süvarileri tarafından öldürüldüler. Bu arada Babek'in süvarileri öldürdükleri kimselerin her şeylerini aldılar, fakat aradıkları ve bekledikleri malların burada olmadığını da öğrendiler. Bundan sonra Aleveyh'in sancağını ve öldürülen askerlerinin elbiselerini aldılar ve bunları giyinerek tanınmayacak hale geldiler. Bundan maksatları ise Heysem el-Ganevi'yi ve beraberindekileri yakalamaktı. Afşin'in kendilerini takip ettiğinden habersizdiler. Hısn en-Nehr'in askerleri imiş gibi geldiler, fakat Hısn en-Nehr kumandanının sancağının daha önceden dikilmesi kararlaştırılan yerini bilemediklerinden başka bir yere gelip durdular.

 

Heysem ise daha önceden tayin edilen yere gelip durdu, fakat gördüğü bu durumu yadırgayarak amcasının oğlunu gönderdi ve ona ileride gördüğü birini göstererek: "Şu menfur adama git ve niçin beklediğini kendisinden sor." dedi. Heysem'in amcasının oğlu Babek'in askerlerinin yanına geldi, ancak onları tanıyamadı, sonra geri dönerek durumu Heysem'e haber verdi. Heysem bu defa başka bir grup gönderdi; onlar da bu kimseleri tanıyamadılar ve yadırgadılar. Geri dönen bu grup Babek'in Hısn en-Nehr komutanı Aleveyh'i ve askerlerini öldürdüğünü, bu arada sapcak ve elbiselerini aldığını Heysem'e bildirdiler. Bunun üzerine Heysem geri döndü ve beraberindeki kafileyi kurtardı. Ayrıca Heysem ve askerleri, Erşak'a ulaşıncaya kadar kafileyi arkadan korumağa çalıştılar. Heysem bundan sonra durumu kendilerine haber vermek üzere askerlerinden iki kişiyi Afşin ile Ebu Sa'id'e gönderdi. Bu iki kişi hemen harekete geçerek yola düştüler. Bu arada Heysem Erşak'a geldi, Babek ise O'nun karşısına inerek konaklamağa başladı. Heysem'in kalesinin (Erşak)'ın karşısına Babek için bir kürsü kuruldu ve Babek Heysem'e bir elçi göndererek kendisinden kaleyi tahliye edip ayrılmasını istedi, fakat Heysem bu isteğini reddetti, bunun üzerine Babek savaş ilan etti ve savaşın kızıştığı bir sırada eski adeti üzerine şarap içerek savaşmağa devam etti.

 

Heysem'in gönderdiği iki kişi Afşin'e bir fersahtan daha az bir mesafe yaklaştıkları sırada Afşin öncü birliği kumandamna: "Süratle iki süvarinin geldiklerini görüyorum." dedi ve askerlerinden davul çalmalarım, sancaklar açmalarım, ayrıca gelmekte olan bu iki süvariye doğru koşmalarını ve onlara karşı: "Emrinize amadeyiz, emrinize amadeyiz!" diye yüksek sesle bağırmalarını söyledi, askerler de Afşin'in söylediklerini yerine getirdiler. Daha sonra askerler atlarıyla birden sıçrayarak Babek'in yanına vardılar. Babek bu sırada oturuyordu, bineğine binip kaçma fırsatı bulamadan süvariler kendisini bastırdılar. İşte bu anda savaş kızıştı ve Babek ile süvarilerinden küçük bir grup dışında Babek'in askerlerinden hiç bir kimse kurtulamadı. Babek bundan sonra askerlerinden kopmuş olarak Mükan'a geldi, Afşin ise Berzend'e geri döndü.

 

Mükan'da bekleyen Babek Bezz'e birisini gönderdi, buradan yanına askerler geldi ve bu askerlerle beraber Bezz'e geri döndü. Afşin da Berzend'deki karargahında kalmağa devam etti. Günlerden bir gün kafile Afşin'e erzak götürüyordu. Babek'in bir kumandam bu kafilenin önüne geçerek kafilede bulunanları öldürdü ve mallarına el koydu, bu yüzden Afşin'in askerleri yiyecek sıkıntısı içerisine düştüler. Afşin Meraga hakimi olan kişiye bir mektup gönderdi ve askerleri için ondan acele erzak istedi. Bunun üzerine Meraga hakimi olan kişi Afşin'e büyük bir kafile gönderdi, bu kafilede askerler için erzak taşıyan hayvanlar hariç, bine yakın sığır bulunuyordu. Ayrıca bu kafile ile birlikte muhafızlık görevi yapan askerler de vardı. Babek'e ait bir seriyye bu kafilenin önüne geçti ve baştan sona kadar her şeyi ile ele geçirdi. Bu durum karşısında Afşin'in askerleri yiyecek bakımından daha çok sıkıntıya düştüler. Bu defa Afşin, Şirevan Hakimi olan kişiye bir mektup yazdı ve kendisine asker için yiyecek göndermesini istedi. Bu kimse pek çok miktarda yiyecek gönderdi ve askerlerin sıkıntısım giderdi. Bundan sonra Boğa, askere ait olan mal ve erzakla birlikte Afşin'in yanına geldi.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

SAMERRA'NIN KURULMASI