İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 218.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

ME'MUN'UN HASTALANMASI ve VASİYETİ

 

Bu yılda, 13 Cemaziyelahır (6 Temmuz)'da Me'mun ölümle neticelenen hastalığına yakalandı.

 

Me'mun'un hastalık sebebini Sa'd b. el-AlIM şöyle anlatıyor:

 

"Bir gün Me'mun beni yanına çağırdı; huzuruna geldiğimde Bezendon (Pozantı) çayı'nın kenarında oturuyordu, sağ tarafında el-Mu'tasım vardı ve beraberce ayaklarını suya sarkıtmışlardı. Me'mun benim de ayaklarımı suya sarkıtmamı istedi ve bana: ''Bu suyu tat, acaba bundan daha tatlı veya daha saf ve daha soğuk bir su gördün mü?'' dedi. Ben de emrine uyarak ayaklarımı sarkıttım ve kendisine, hiç bir zaman böyle bir su görmediğimi söyledim. Bunun üzerine Me'mun: ''Bu suyu içmek için önce hangi şeyi yemek daha uygun olur?'' diye sordu. Ben: ''Müminlerin Emiri daha iyi bilir.'' diyerek karşılık verdim. Me'mun: ''Taze hurma yemek daha iyi olur.'' dedi.

 

Me'mun'un bu husustaki konuşmasını sürdürdüğü bir sırada posta hayvanlarının gem sesleri duyuldu. Tam bu sırada yan tarafıma baktığımda, içlerinde kıymetli hediyeler bulunan heybeleri taşıyan posta katırlarını gördüm. Me'mun bir hizmetçisine dönerek: ''Gelen bu hediyelerin içerisine iyice bak ve taze hurma bulursan onları al ve getir.'' dedi. Me'mun'un emri üzerine giden hizmetçi, sanki yeni toplanmış gibi taze olan iki sepet hurma getirdi. Me'mun bu durum karşısında Allah'a karşı şükrünü izhar ederken yanında bulunan bizler de hayretler içerisinde kalmıştık. Nihayet hurmayı yedikten sonra üzerine bu sudan içtik, fakat hepimiz istisnasız humma hastalığına yakalandık. İşte Me'mun'un ölümü bu hastalıktan oldu. el-Mu'tasım'ın hastalığı ise Irak'a girinceye kadar sürdü. Bu arada benim de hastalığım bir müddet devam etti.

 

Me'mun hastalanınca imparatorluğun içerisinde bulunan bütün memleketlere kendisi ve kendisinden sonra halife olacak olan kardeşi Ebu İshak (el-Mu'tasım) adına mektuplar gönderilmesini emretti. Ayrıca kardeşi Ebu İshak el-Mu'tasım'a oğlu Abbas'ın, fakihlerin, kadıların ve kumandanların huzurunda vasiyette bulundu. Allah'ın varlığına ve birliğine, ayrıca Muhammed'in O'nun elçisi olduğuna şahadet edip Allah'ın birliğini, öldükten sonra tekrar dirilmeyi, cennet ve cehennemin varlığını ikrar ettikten, Peygamberimiz Hz. Muhammed (-sav-)'e ve diğer peygamberlere salar ve selam getirdikten sonra vasiyetine şöyle başladı:

 

''Ben şüphesiz suçunu ikrar eden bir günahkarım, Fakat bununla beraber Allah'ın rahmet ve affını umar, azabından korkarım. Ayrıca Allah'ın affını hatırladığım zaman O'nun merhametini daha çok umarım. Öldüğüm zaman yüzümü kıbleye çevirin ve gözlerimi kapatın, mükemmel bir surette temizliğime itina gösterin ve kefenimi güzel seçin. Bundan sonra, İslam nimetini size bahşettiğinden ve Hz. Muhammed (-sav-) hususunda üzerinizdeki hakkından dolayı Allah'a çok çok hamd edin, çünkü bizi Muhammed (-sav-) ümmetinden kılan O' dur. Bundan sonra cesedimi teneşir tahtasının üzerinde yan tarafıma yatırın, tekfin ve yıkama işini acele bitirin. Yaşça en büyüğünüz ve neseb bakımından bana en yakın olanınız namazımı kıldırsın. Ayrıca namazımı kıldıracak olan kimse beş tekbir ile kıldırsın. Sonra beni alın ve bırakılacağım çukura (kabre) getirin. Kabrime akrabalık bakımından en yakınınız ve sevgi yönünden en samimi olanınız indirsin.

 

Allah'a çok çok hamd edin ve O'nu bol bol zikredin. Kabrimde beni sağ tarafıma yatırın ve yönümü kıbleye çevirin. Sonra kefenimi baş ve ayak uçlarımdan çözün. Lahdimi kapattıktan sonra kabirden çıkın ve beni amelimle baş başa bırakın. Şunu iyi bilin ki, hiçbiriniz bana faydalı olamazsınız ve herhangi bir kötülüğü benden uzaklaştıramazsınız. Bundan sonra kabrimin başında topluca bekleyin; hakkımda bildiğiniz iyi bir şey varsa onu söyleyin, yine hakkımda bildiğiniz kötü bir şey varsa bunu söylemeyip dilinizi tutunuz, çünkü ben söylediğiniz şeyler yüzünden aranızda azap çekerim. Kabrimin başında herhangi bir ağlayıcı bırakmayın, çünkü üzerine ağlanan kişi azap görür. Allah (C.C.) öğüt dinleyen, yaratıklarına karşı faniliği gerekli kıldığını ve onlar için kurtuluş imkanı olmayan ölümü takdir ettiğini düşünen kişiye merhamet etsin. Bakilikte tek olan ve yaratıkları na faniliği takdir eden Allah'a hamdolsun.

 

Bundan sonra halifeliğin verdiği şeref ve azametten dolayı içerisinde bulunduğum hale bir bakılsın. Acaba Allah'ın emri (ölüm) geldiği zaman halifeliğin azamet ve şerefi beni ölümden kurtarabilmiş midir? Hayır! Allah'a yemin ederim ki, aksine halifelik yüzünden Allah hesabımı kat kat artırmıştır. Keşke Harun er-Reşid'in oğlu ben Abdullah (Me'mun) beş er olmasaydım, hatta keşke hiç yaratılmasaydım.''

 

Bundan sonra Me'mun Ebu İshak el-Mu'tasım'a şöyle dedi:

 

''Ey Ebu İshak! Bana doğru yaklaş, halimden öğüt ve ibret almağa çalış.

Ayrıca Kur'an ve İslam hakkında kardeşinin (Me'mun'un) takip ettiği yolu tut, Allah halifelik halkasını boynuna taktığı zaman, hilafet konusunda O'nun azabından korkan ve yapmış olduğu amel ile sırf O'nu murad eden kimse gibi hareket et. Allah'ın sana verdiği mühlete mağrur olma, bir de bakarsın ki ölüm sana gelivermiştir. İdaren altındaki halktan gafil olma, zira mülk onların sayesinde ve onları koruyup haklarına riayet etmekle ayakta durur. Ayrıca onlar ve diğer Müslümanlar hakkında Allah'tan kork ve Müslümanların menfaati bulunan bir işle karşılaştığın zaman onu öne geç ir , onu yapılmasını arzu ettiğin diğer işe tercih et.

 

İdaren altında bulunanların güçlülerinden al ve zayıftarına ver. Her hangi bir şey hususunda onların üzerine yük yükleme, onların birbirlerine karşı olan haksızlıklarını hak ölçüsü içerisinde halletmeye çalış. Onları kendine yaklaştır ve onlara karşı merhametli ol. Şu andan itibaren acele yanımdan ayrıl ve Irak'taki halifelik sarayına git. Bölgelerinde bulunduğun bu kavimler hakkında dikkatli ol ve hiç bir zaman onlardan gafil olma. Hürremiler ile savaşmak için dikkat, şecaat ve metanet sahibi birisini görevlendir ve onu mal ve askerle takviye et. Şayet onlarla yapılan savaş uzarsa, bu defa yanında bulunan dost ve yardımcılarınla birlikte bizzat kendin de savaşa katıL. Bunu yaparken de yapmış olduğu işten Allah'ın sevap vereceğini uman ve niyetinde samimi olan kimse gibi hareket et.''

 

Bundan biraz sonra sancısı artan ve öleceğini hisseden Me'mun, kardeşi Ebu İshak el-Mu'tasım'ı yanına çağırdı ve şunları söyledi: ''Ey Ebü İshak! Kulları hakkında Allah'ın hakkım yerine getireceğine ve Allah'a itaati isyana tercih edeceğine dair Allah ve Resulüne taahhütte bulun, çünkü bizzat ben halifeliği başkasından alarak sana teslim ettim.'' Me'mun'un bu sözüne karşı el-Mu'tasım: ''Evet, taahhütte bulunuyorum.'' karşılığım verdi. Bundan sonra Me'mun sözlerini şu şekilde sürdürdü: ''İşte Müminlerin emiri Ali (R.A.)'nin evladından olan bu kimseler senin amcanın oğullarıdırlar. Onlarla olan sohbetinde iyi davran, onların kötülerini bağışla, iyilerine de hüsnükabul göster. Her yıl yeri geldikçe onlara ihsanda bulun, zira onların senin üzerinde çeşitli yönlerden yerine getirmen gereken bir takım hakları vardır. Rabb'inizden tam manasıyla korkunuz ve Müslümanlar olarak ölmeğe çalışınız. Allah'tan korkunuz ve O'nun için amelde bulununuz. Yapmak istediğiniz bütün işlerde Allah'tan korkunuz. Sizi ve kendimi Allah'a emanet eder, Allah'tan geçmiş günahlarımın bağışlanmasını isterim; çünkü O günahları bağışlayandır ve günahlarıma karşı nasıl pişmanlık duyduğumu bilmektedir. Günahların büyüğünden O'na tevekkül ediyor ve O'na dönüyorum. Kişi Allah sayesinde güçlü olur, Allah bana yeter ve O ne güzel Vekil'dir. Allah (C.C.), hidayet ve rahmet peygamberi olan Muhammed (-sav-)'e rahmet etsin."

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

ME'MUN'UN ÖLÜMÜ, ÖMRÜ ve ÖZELLİKLERİ