İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 144.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

HASAN'IN ÇOCUKLARININ IRAK'A NAKİLLERİ

 

Mansur 144 yılında hac yapınca Muhammed b. İmran b. İbrahim b. Muhammed b. Talha ile Malik b. Enes'i Hasan'ın çocuklarına gönderdi. Onlar bu sırada hapishanede idiler. Mansur Hasan'ın çocuklarından Abdullah'ın oğulları Muhammed ile İbrahim'i kendisine vermelerini istiyordu. Muhammed b. İmran ile Malik b. Enes yanlarına girdiler. Bu sırada Abdullah namaz kılıyordu. Mektubu tebliğ ettiler. Abdullah'ın kardeşi Hasan b. Hasan: "Başımıza gelenler o uğursuz kadının iki oğlu yüzündendir. Allah'a and olsun ki, bu olanlar bizim görüşümüz yüzünden olmadığı gibi bizden bir grubun görüşü yüzünden de değildir. Ancak bizim bu konuda belirli bir düşüncemiz var." dediler. Bunun üzerine kardeşi İbrahim O'na: "Neden kardeşini oğulları için ve kardeşinin oğlunu da annesi için üzüyorsun?" dedi. Abdullah namazı bitirince mektubu verdiler. O da: "Hayır, vallahi ben size bir kelime ile bile cevap vermem, eğer bana izin verilmesini uygun görürse, O'nunla görüşün bu izni versin." dedi. Muhammed b. İmran ile Enes b. Malik geri döndüler ve durumu Mansur'a tebliğ ettiler. Mansur: "O beni büyülemek istiyor; hayır, vallahi, iki oğlunu getirmedikçe O'nu gözüm görmesin." dedi.

 

Abdullah, Mansur fikrinden vazgeçinceye kadar hiç bir kimseye bir şey demedi.

Mansur daha sonra yoluna devam etti, hac yapıp dönünce Medine'ye girmeyerek er-Rebeze'ye yöneldi. Riyah da yanına geldi. O'nu Medine'ye gönderdi ve Hasan'ın çocukları ile onların ana tarafından kardeşleri Muhammed b. Amr b. Osman'ı getirmesi için emir verdi. Riyah Medine'ye geri geldi, Hasan'ın çocukları ile Muhammed b. Amr'ı yakalayarak onları er-Rebeze'ye götürdü. Bunlar ayaklarından ve boyunlarından bağlanmışlardı ve Riyah bunları şiltesiz semer üzerine bindirmişti. Medine'den çıkardığında Ca'fer b. Muhammed bir perdenin arkasında duruyordu. Riyah'ı ve götürdüklerini görüyor, fakat onlar kendisini görmüyorlardı. Burada ağlamağa başladı, gözyaşları sakalım ıslatmıştı. Allah'a dua etti ve: "And olsun, Allah bundan sonra haremeynini korumaz." dedi.

 

Bunlar giderlerken Abdullah'ın oğulları Muhammed ile İbrahim, Arabi kılığında babalarına gelip isyan için izin istediler. Babaları: "Acele etmeyin." dedi ve: "Ebü Ca'fer sizin şerefli bir şekilde yaşamamanıza muktedir olsa bile şerefli olarak ölmenize mani olamayacaktır." diye ekledi.

 

Hasan'ın çocukları er-Rebeze'ye varınca Muhammed b. Abdullah el-Osmani üzerinde bir gömlek ve ince bir izar (belden aşağı giyilen elbise) ile Mansur'un yanına getirildi. Önünde durunca Mansur: "Demek sen ha ey deyyus." dedi. Muhammed: "Suphanallah! Sen beni küçükken söylediklerinin dışında başka türlü tamrdın." diye karşılık verdi. Mansur bunun üzerine: "Kızın İbrahim b. Abdullah b. Hasan'ın hanımı olmasına rağmen kimden hamile kaldı? Sen beni aldatmayacağına, düşmanıma yardım etmeyeceğine söz vermiştin, daha sonra ise gördüğün gibi kocası ortada olmadığı halde kızın hamile. İşte bu yüzden hem hanizsin (yeminini bozduğun için keffarete borçlu oldun) hem de deyyussun. And olsun seni recmedeceğim." dedi. Muhammed O'nun bu sözlerine de: "Eğer seni düşündüğüm gibi aldattıysam hanizim. Kızım konusundaki iftirana gelince; Allah O'na Resulullah'ın veladeti sebebiyle ikramda bulunmuştur. Benim zannıma göre bilinmeyen bir zamanda kocası ile münasebette bulunmuştur." diyerek karşılık verdi. Mansur O'nun bu sözlerine çok kızdı ve izarının parçalanmasını emretti. (Hikaye edildiğine göre, elbisesi yırtılınca Muhammed'in avret yeri açıldı.) Ardından yüz elli sopa vurulmasını emretti. Bunların hepsi Mansur'un iftirası yüzünden oldu. Muhammed bu sopaların hiç birisine aldırmadı, ancak sopalardan birisi yüzüne isabet edince: ''Yazıklar olsun, sana! Yüzüme vurma, çünkü yüze vurmayı Resulullah yasaklamıştır." dedi. Bunun üzerine Mansur iyice kızdı ve cellada: "Başına vur." dedi. Cellad Muhammed'in başına otuz sopa vurdu. Bunlardan birisi bir gözüne isabet etti, gözü akmağa başladı. Muhammed daha sonra dayak yediği yerden çıkarıldı. Dövülmekten dolayı bir zenci gibi her yanı kararmıştı. Muhammed fizik bakımından çok güzel bir kişi idi. Bu yüzden kendisine ''ed-Dibac'' (İpek kumaş) denilmişti.

 

Muhammed buradan çıplak olarak çıkarılınca bir azatlısı üzerine atılıp: ''Ridami üzerine atabilir miyim?" dedi. Muhammed: "En hayırlı şeyi yapmış olursun." diye cevap verdi ve: "And olsun ki, izarımın (elbisemin) ince olması bana dövülmekten daha ağır geldi." diye ekledi.

 

Mansur'un Muhammed'i yakalamasının sebebi şudur:

Riyah, Mansur'a: "Ey Müminlerin emiri! Horasan ehli senin taraftarın, Iraklılar ise Ebu Talip ailesinin taraftarları; Şamlılara gelince, and olsun ki, onların yanındaki bütün Ali'ler kafirdir." dedi. Muhammed b. Abdullah el-Osmani: "Eğer Şamlıları davet ederse hepsi O'na itaat eder." dedi. Bu sözler Mansur'un kalbinde yer etti. Bu yüzden Mansur'un emri üzerine Muhammed onlarla birlikte yakalandı. Mansur, Muhammed hakkında daha önce iyi kanaate sahipti.

 

Daha sonra Ebu Avn, Mansur'a: "Horasan ahalisi beni bilmezlikten geliyorlar, Muhammed b. Abdullah'ın davranışları ise onların hoşuna gidiyor." dedi. Bunun üzerine Mansur'un emri ile Muhammed b. Abdullah öldürüldü. Mansur, Muhammed'in başım Horasan'a gönderdi, onunla birlikte başın Muhammed b. Abdullah'a ait olduğuna ve annesinin Resulullah'ın kızı Fatıma olduğuna yemin eden kişiler de gönderdi. Muhammed öldürülünce, kardeşi Abdullah b. Hasan: "Biz Allah'tanız ve elbette O'na döneceğiz, biz iktidarında her ne kadar O'na güvendiysek de, O bizim sultammızı öldürdü." dedi.

 

Daha sonra Mansur bunları yakalayarak er-Rebeze'den götürdü.

Yanlarına katır üzerinde uğradığında Abdullah b. Hasan kendisine: "Ey Ebu Ca'fer! Biz esirlerinize Bedir Savaşında bu şekilde davranmadık." dedi. Bunun üzerine Mansur O'na hakaret etti ve ağır sözler söyledikten sonra oradan ayrılıp gitti. Bunlar Küfe'ye gelince Abdullah yanındakilere: "Bu şehirde bu şakiye mani olacak birisini biliyor musunuz?" diye sordu. Bunun üzerine kardeşinin oğulları Hasan ve Ali kılıçlı olarak geldiler ve: "Ey ResUlullah'ın oğlu! Bize istediğin şeyi emret." dediler. Abdullah bu iki kişiye: "Siz aleyhinize hükmettiniz, sizi bunlardan hiç bir şey uzak bırakamaz." dedi, Hasan ve Ali de bunun üzerine dönüp gittiler.

 

Daha sonra Mansur bunları Küfe'nin doğusunda İbn Hübeyre'nin sarayına bıraktı, Muhammed b. İbrahim b. Hasan'ı getirtti. Bu şahıs çok yakışıklı idi. O'na: "Sen en küçük ed-dibacesin (ipek kumaş), değil mi?" dedi. O da:

 

"Evet." diye cevap verdi. Mansur bunun üzerine: "Seni hiç bir kimseyi öldürmediğim bir şekilde öldüreceğim." dedi. Daha sonra emri üzerine Muhammed b. İbrahim'in üzerine diri diri bir sütun yapıldı ve sütunun altında öldü.

 

İbrahim b. Hasan onlardan ilk ölen kişi idi. Bundan sonra Abdullah b.

Hasan öldürüldü ve öldüğü yerin yakımna gömüldü. O'nun kabri tahmin edilen yerde değilse bile yakımndadır.

 

Bir rivayete göre Mansur'un emri üzerine öldürüldüler, başka bir rivayete göre ise zehirletildiler. Bir rivayete göre de Mansur Abdullah'a birini gönderip oğlu Muhammed'in isyan ettiğini ve öldürüldüğünü duyurmuş, Abdullah da üzüntüden kalbi durarak ölmüştü. Doğrusunu Allah bilir.

 

Hasan'ın soyundan sadece Davud b. Hasan b. Hasan b. Ali'nin oğulları Süleyman ile Abdullah, İbrahim b. Hasan'ın oğulları İshak ile İsmail ve Ca'fer b. Hasan kurtuldular. Böylece Hasan Soyunun hilafet istekleri son bulmuş oldu.

 

 

 

ÇEŞİTLİ OLAYLAR

 

Bu yılda Mekke'de vali olarak Seri b. Abdullah, Medine'de Riyah b. Osman, Küfe'de İsa b. Musa, Basra'da Süfyan b. Muaviye, Mısır'da Yezid b. Hatem b. Kuteybe b. Mühelleb b. Ebi Sufre vardı. Yezid b. Sabit Yezid b. Hatem'i övmüş, Yezid b. Üseyd es-Sülemi'yi ise şu beytinde hicvetmiştir:

 

''Çağrılma açısından iki Yezid arasında fark vardır; bunlar Süleym Kabilesi'ne mensup Yezid ile Ağarr b. Hatem'dir.''

 

Bu hususta bir çok beyit vardır. Bu beyitlerde Yezid b. Hatem çok övülmüştür.

Bu yılda Benu Amr'dan Hişam b. Uzre el-Pihri ile Yusuf b. Abdurrahman el-Fihri, Tulaytula'da Abdurrahman el-Emevi'ye karşı isyan ettiler. Abdurrahman Hişam üzerine yürüdü ve O'nu kuşattı. Hişam muhasaraya dayanamayınca sulhu kabul etti ve oğlu Eflah'ı Abdurrahman'a rehin olarak verdi, Abdurrahman da Eflah'ı alarak Kurtuba'ya döndü. Daha sonra Hişam yaptığı anlaşmadan geri dönüp Abdurrahman'a karşı isyan etti, bunun üzerine de Abdurrahman yeniden Hişam'ın üzerine geldi ve muhasara altına alarak mancımklar dikti. Ancak surlar çok dayanıklı olduğundan bunlar tesirli olamadı. Abdurrahman sonra, Hişam'ın oğlu Eflah'ı öldürüp başım mancımkla attı ise de Hişam'ı yenemedi ve Kurtuba'ya dönmek zorunda kaldı.

 

Bu yılda Abdullah b. Şübrüme, zahid birisi olan Amr b. Ubeyd el-Mu'tezili, Sehl b. Hanzala'nın azatlısı Büreyd b. Ebi Meryem, Zühri'nin arkadaşı Ukayl b. Halid el-Eyli, (Bu kişi Mısır'da ansızın ölmüştür.) Muhammed b. Amr b. Ukbe b. Vakkas el-Leysi, Ebu'I-Hasan el-Medeni, Haşim b. Haşim b. Utbe b. Ebi Vakkas el-Medeni öldüler.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRETİN YÜZ KIRK BEŞİNCİ YILI OLAYLARI (M. 762-763)

 

MUHAMMED b. ABDULLAH b. HASAN'IN ORTAYA ÇIKIŞI