İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
ZİYADETULLAH
b. İBRAHİM b. AĞLEB'İN İFRİKİYYE EMİRLİĞİ'NE GETİRİLMESİ
Bu
yıl, 6 Zilhicce (26 Haziran)'de İfrikıye Emiri Ebu'l-Abbas Abdullah b. İbrahim b.
Ağleb vefat etti. Ebu'I-Abbas Abdullah'ın emirliği beş yıl, ikı aya yakın bir
zaman devam etti.
Ölüm
sebebi şu idi:
EbU'I-Abbas
her bir çift öküzün bütün yıl çalışmasının karşılığını on sekiz dinar olarak
sınırlamıştı. Bu yüzden halk darlığa düşerek birbirlerine şikayette bulunmağa
başladılar. Bunun üzerine iyi halli bir kişi olan Hafs b. Ömer el-Cezeri,
kendisi gibi iyi halli bir grup kimse ile birlikte Ebu'I-Abbas Abdullah' ın
yanına gitti. Onu bu hareketinden vazgeçirmeğe çalıştılar, ayrıca öğütler
verdiler ve ahiret azabıyla, dünyada kötü bir isim bırakmakla, içinde bulunduğu
nimetin bir gün elinden alınmasıyla korkuttular. Bu arada şu mealdeki ayeti de
kendisine hatırlattılar: '' ... Bir kavim üzerlerindeki (güzel hal ve ahlakı)
değiştirip bozuncaya kadar, şüphesiz Allah o kavmin (halini) değiştirip bozmaz.
Allah bir kavmin de fenalığını (azabını) diledi mi artık onun reddine hiç bir
(çare) yoktur. Onlar için O'ndan başka bir veli (yardım eden) de yoktur.''
(Ra'd, ll).
İfrikıye
Emiri Ebul-Abbas Abdullah b. İbrahim b. Ağleb onların isteklerini kabul etmedi,
bunun üzerine yanından ayrıldılar ve Kayrevan'a gittiler. Hafs b. Ömer
arkadaşlarına şöyle dedi: "Abdest alıp namaz kılalım, bundan sonra da
Allah'a halkın sıkıntısını hafifletmesi için dua edelim." Bunun üzerine
hep birlikte namaz kıldılar ve Allah'a dua ettiler. Aradan beş gün geçtikten
sonra, Ebu'l-Abbas Abdullah'ın kulağının alt kısmında bir çıban çıktı ve bu
çıbandan öldü.
Ebu'I-Abbas
zamanının en güzel insanlarından birisiydi. Öldüğü zaman yerine kardeşi
Ziyadetullah b. İbrahim geçti. Ziyadetullah'ın rahat bir yaşayışı olduğu için,
emirliği dirlik, refah ve sükılnet içerisinde geçti.
Ziyadetullah
b. İbrahim bir çok gemiden meydana gelen askeri bir donanmayı Bizanslılara ait
olan Serdaniye Şehri 'ne gönderdi, ancak askerlerin Bizanslılardan pek çok
kimseyi öldürüp ellerine bir hayli ganimet geçirmelerinden sonra donanmaya
katılan gemilerin bir kısmı telef oldu. Ziyadetullah sağ salim dönen askerlere
ihsanda bulundu ve kendilerine hediyeler verdi.
207
(822)'de ''İbn Sıklibiyye'' adıyla bilinen Ziyad b. Sehl, Ziyadetullah'a karşı
çıktı ve çevresine toplamış olduğu büyük bir askeri kuvvetle Bace Şehri'ni
kuşattı. Buna karşılık Ziyadetullah da O'nun üzerine bir askeri birlik
göndererek Baceden uzaklaştırdı ve O'nunla birlikte kendisine karşı koyanları
öldürdü.
208
(823)'de Mansur b. Nusayr et-Tunbüzi'nin Tunus'ta Ziyadetullah'a karşı çıkmak
niyetiyle çalışmalara giriştiği ve askerlere mektup yazdığı haberi iletildi.
Bir tahkik neticesinde bu haberin doğruluğunu öğrenen Ziyadetullah, Muhammed b.
Hamza komutasındaki üç yüz kişilik bir süvari birliğini Mansur b. Nusayr'ın
üzerine gönderdi. Muhammed b. Hamza'ya durumu gizli tutmasını, hemen Tunus'a
hareket etmesini ve Mansur'u farkına varmadan yakalayıp getirmesini emretti.
Bunun
üzerine Muhammed b. Hamza hemen hareket etti ve Tunus'a geldi, fakat Mansur'u
orada bulamadı. Bu sırada Mansur Tunbüze'de bulunan köşküne gitmişti. Muhammed b.
Hamza Tunus Kadısı'nın başkanlığında kırk kişilik seçkin bir hey'eti Mansur b.
Nusayr'in yanına gönderdi ve bu hey'etten, karşı çıktığı için kendisini
yermelerini ve bu hareketinden vazgeçirerek tekrar itaate davet etmelerini
istedi.
Mansur'un
yanına gelen bu hey'et durumu kendisine anlattı, bunun üzerine Mansur onlara
şöyle dedi: "Ben emil'in itaatinin dışına çıkınadım. Şu anda sizinle
beraber Muhammed b. Hamza'nın yanına, sonra da O'nun yanındaki kimselerle
birlikte emil'in yanına gidebilirim; fakat bu gün siz benimle beraber burada
kalın, böylece Muhammed b. Hamza'ya ve beraberindekilere bir ziyafet
vereyim."
Mansur'un
isteği üzerine bu heyet o gün O'nun yanında kaldı. Bundan sonra Mansur,
Muhammed b. Hamza'ya ve beraberindekilere koyun, sığır ve diğer çeşitli
yiyeceklerden meydana gelen bol ve mükemmel bir ziyafet hazırladı ve bunları
kendisine gönderdi. Ayrıca bir mektup yazdı ve şöyle dedi:
"Kadının
başkanlık ettiği bu heyetle beraber geleceğim." Muhammed b. Hamza bu
ziyafet karşısında gevşedi ve koyunların kesilmesini emretti. Sonra. hazırlanan
koyun etlerini yediler ve üzerine şarap içtiler.
Mansur
akşam olunca kadıyı ve beraberindeki kırk kişiyi zindana attı, kendisi de
yanındaki kimselerle birlikte acele olarak ve gizlice Tunus'a hareket etti ve
içinde Muhammed b. Hamza ve taraftarlarının bulunduğu Daru's-Sına'a'ya girdi.
Mansur'un emriyle davul çalındı, kendisi ve taraftarları tekbir getirmeğe
başladılar. Muhammed b. Hamza ve beraberindekiler hemen silaha sarıldılar,
fakat bu sırada şarap tesirini göstermeğe başlamıştı. Bu fırsattan faydalanan
Mansur ve taraftarları O'nu ve yanındakileri kıskıvrak kuşattılar. Bu arada
dört bir taraftan gelen halk da onları taş yağmuruna tuttu. Her iki taraf
sabaha kadar savaştı. Neticede Muhammed b. Hamza'nın yanında bulunan kimselerin
pek çoğu öldürüldü, ancak denize dalıp yüzerek geçenler kurtuldu. Bu hadise
Safer 201 (Ağustos veya Eylül 816)'de meydana geldi.
Sabah
olunca askerler Mansur'un başına toplandılar ve O'na şunları söylediler:
"Biz sana itimat etmiyoruz ve Ziyadetullah'ın bir hile ile dünyalık
metalar vererek seni kendine çekip çekınediğinden emin değiliz. Eğer kendinle
birlikte olmamızı istiyorsan, şu anda yanında bulunan Ziyadetullah'ın bir
akrabasını öldürmelisin ki biz sana inanalım." Bunun üzerine Mansur.
Ziyadetullah'ın akrabalarından Tunus Valisi olan İsmail b. Süfyan b. Salim b.
Ikal'ı yanına getirtti ve öldürülmesini emretti.
Bu
hadiseyi duyan Ziyadetullah veziri Ağleb b. Abdullah b. Ağleb'ı büyük bir
orduyla birlikte Mansur et-Tunbüzl'nin üzerine gönderdi. (Ağleb b. Abdullah'ın
bir adı da ''Gulbun'' idi). Ziyadetullah, askerlerini uğurlarken yenildikleri
takdirde kendilerini öldürmekle tehdit etti. Ziyadetullah'ın ordusu Tunus'a
geldiği zaman Mansur bu orduya karşı koydu ve savaşmağa başladı. Neticede
Ziyadetullah'ın askerleri 10 Rebiulevvel 201 (7 Ekim 816)'da bozguna uğradılar.
Bunun üzerine ordunun içerisinde bulunan kumandanlar GulbUn'a gelerek şunları
söylediler: "Biz Ziyadetullah'a karşı cammızdan emin değiliz; eğer bizim için
ondan bir eman alırsan, işte o zaman yanına gideriz." Bundan sonra
GulbUn'dan ayrılan bu kumandanlar Bace, el-Cezire, Saftüre, Meser, Ürbüs ve
diğer şehirleri istila ederek ellerine geçirdiler. Bu sırada İfrikıye büyük bir
çalkantı geçirdi. Ziyadetullah'ın askerlere kötü davranmasından dolayı bütün
askerler Mansur'un çevresinde toplandılar, itaatine girdiler.
Masur
çevresinde toplanan askerlerin çoğalması üzerine Kayrevan'a hareket etti ve
Cemaziyelevvel 201 (Kasım 816)'de burasını muhasara altma aldı. Ayrıca kendine
mahsus olmak üzere korunmak için bir de hendek kazdırdı. Bu sırada Mansur ile
Ziyadetullah arasında pek çok vak'a meydana geldi. Bundan başka Mansur Kayrevan
surunu tamir etti ve Kayrevan halkı kendisine yardımcı oldu. Bu sur üzerindeki
kuşatma ise kırk gün sürdü.
Ziyadetullah,
daha sonra taraftarlarını bir araya topladı, bunlara piyade ve süvarilerin
katılmasıyla da büyük bir kuvvet meydana geldi. Mansur'un bu büyük kuvveti
görmesi gözünü korkuttu. Aslında Ziyadetullah'ın içinde bulunduğu zayıf durumu
düşünerek O'nun böyle bir hazırlığa girişeceğini bilmiyordu. Bu durumda Mansur
kendisinin de içinde bulunduğu bir askeri kuvvetle Ziyadetullah'ın bu büyük
kuvveti üzerine yürüdü. Birbirleriyle karşılaşan taraflar şiddetli bir savaşa
tutuştular. Neticede Mansur ve beraberindekiler hezimete uğradılar ve kaçmağa
başladılar. Bu hadise 15 Cemaziyelahir 201 (9 Ocak 817)'de meydana geldi.
Bundan sonra Ziyadetullah Kayrevan halkının Mansur'a yardım etmeleri ve O'nunla
birlikte savaşmaları, ayrıca bundan önce babası İbrahim b. Ağleb ile savaşan
İmran b. Mücalid'e yardımcı olmaları dolayısıyla işlemiş oldukları bu cinayetin
intikamının kendilerinden alınmasını emretti, fakat din alimleri O'nun böyle
bir harekete girişmesine mani oldular, bu yüzden onlardan intikam almaktan
vazgeçti, ama Kayrevan surunu tahrip edip yıktı.
Mansur'un
hezimete uğraması üzerine yanında bulunan pek çok taraftarı kendisini terk
etti. Bunlardan Amir b. Nafı ile Abdüsselam b. el-Müferric ellerine geçirmiş
oldukları memleketlere gittiler. Bundan sonra Ziyadetullah 209 (824) yılında
Muhammed b. Abdullah b. Ağleb komutasındaki bir askeri kuvveti Sebibe şehrine
gönderdi. Burada Ömer b. Nafi'in başlarında olduğu Mansur'un askerlerinden bir
grup bulunuyordu. Taraflar 20 Muharrem 209 (24 Mayıs 824)'da karşılaştılar ve
çatışmaya giriştiler. Neticede Muhammed b. Abdullah b. Ağleb yenildi ve
askerleri ile birlikte Kayrevan'a döndü, Bu bozgun Ziyadetullah'a çok ağır
geldi, bunun üzerine askeri gücünü artırmak için bir hayli adam topladı ve bu uğurda
bir çok mal harcadı.
Mansur
ile beraber olan askerlerin aileleri Kayrevan'da bulunuyordu.
Ziyadetullah
onlara hiç dokunmadı. Bir gün askerler Mansur'a şöyle dediler:
"Ailelerimizin
güven altında bulunmalarını sağlamak için bir çare düşünüp onları Kayrevan'dan
getirseniz çok iyi olur." Bunun üzerine Mansur askerleriyle birlikte
Kayrevan'a hareket etti ve Ziyadetullah'ı on altı gün muhasara altında tuttu.
Bu arada herhangi bir çatışma çıkmadı, ancak muhasara esnasında askerler
hanımlarını ve çocuklarını Kayrevan'dan alıp götürdüler. Mansur bundan sonra
Tunus'a döndü. Bu sıralarda Ziyadetullah'ın elinde bütün İfrikıye bölgesinden
sadece Kabis, Sahil, Nifzave ve Trablus kaldı. Bu yerlerin halkı Ziyadetullah'a
sıkı bir şekilde bağlıydı.
Bugünlerde
askerler Ziyadetullah'a bir elçi gönderdiler ve kendilerinden uzaklaşmasını,
İfrikıye'yi terk etmesini istediler. İfrikıye'yi terk ettiği takdirde malına,
camna ve sarayına aldıklarına dokunmayacaklarına, bu hususlarda kendisine eman
tanıyacaklarına söz verdiler. Askerlerin bu hareketi O'nu çok üzdü. Bunun
üzerine Süfyan b. Sevvade, Ziyadetullah'a şöyle dedi: "Amir b. Nafi'in
Nifzave üzerine yürümek niyetinde olduğunu duydum. Bana izin ver askerlerinin
içinden iki yüz süvari seçeyim ve bunlarla Nifzave'ye hareket edeyim. Eğer
muzaffer olursam, bu sizin hoşlanacağınız bir şeyolur; şayet aksi olursa,
görüşün istikametinde hareket edersin." Bunun üzerine Ziyadetullah
Süfyan'a müsaade etti, O da iki yüz süvari alarak Nifzave'ye hareket etti.
Nifzave'ye gelen Süfyan buradaki Berberlleri kendisine yardıma çağırdı, onlar
da Süfyan'ın isteğine uydular ve kendisine yardıma geldiler. Amir b. Nafi' ise
askerlerini alarak Süfyan'ın üzerine yürüdü. Nihayet karşılaşan taraflar savaşa
tutuştular. Amir ve askerleri hezimete uğradı, bu arada askerlerinin pek çoğu
da öldürüldü. Bundan sonra Amir b. Nafi'. Kastiliye'ye döndü. Üç gün müddetle
gece gündüz demeden Kastiliye'den mallar topladı ve sonra buradan ayrıldı.
Ayrıca Amir Kastiliye halkından korkarak buradan kaçarken yerine Kastiliye'yi
koruyacak birisini halef bıraktı. Fakat Kastiliye halkı Süfyan b. Sevvade'ye
bir elçi göndererek davet ettiler, Süfyan da onların isteğine uyarak
Kastiliye'ye geldi ve burasını zaptetti.
Bir
rivayete göre, 208 (823) ve 209 (824) yıllarında meydana gelen bu hadiseler,
209 (624) ve 210 (825) yıllarında meydana gelmiştir.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA