İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 201.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

ZİYADETULLAH b. İBRAHİM b. AĞLEB'İN İFRİKİYYE EMİRLİĞİ'NE GETİRİLMESİ

 

Bu yıl, 6 Zilhicce (26 Haziran)'de İfrikıye Emiri Ebu'l-Abbas Abdullah b. İbrahim b. Ağleb vefat etti. Ebu'I-Abbas Abdullah'ın emirliği beş yıl, ikı aya yakın bir zaman devam etti.

 

Ölüm sebebi şu idi:

 

EbU'I-Abbas her bir çift öküzün bütün yıl çalışmasının karşılığını on sekiz dinar olarak sınırlamıştı. Bu yüzden halk darlığa düşerek birbirlerine şikayette bulunmağa başladılar. Bunun üzerine iyi halli bir kişi olan Hafs b. Ömer el-Cezeri, kendisi gibi iyi halli bir grup kimse ile birlikte Ebu'I-Abbas Abdullah' ın yanına gitti. Onu bu hareketinden vazgeçirmeğe çalıştılar, ayrıca öğütler verdiler ve ahiret azabıyla, dünyada kötü bir isim bırakmakla, içinde bulunduğu nimetin bir gün elinden alınmasıyla korkuttular. Bu arada şu mealdeki ayeti de kendisine hatırlattılar: '' ... Bir kavim üzerlerindeki (güzel hal ve ahlakı) değiştirip bozuncaya kadar, şüphesiz Allah o kavmin (halini) değiştirip bozmaz. Allah bir kavmin de fenalığını (azabını) diledi mi artık onun reddine hiç bir (çare) yoktur. Onlar için O'ndan başka bir veli (yardım eden) de yoktur.'' (Ra'd, ll).

 

İfrikıye Emiri Ebul-Abbas Abdullah b. İbrahim b. Ağleb onların isteklerini kabul etmedi, bunun üzerine yanından ayrıldılar ve Kayrevan'a gittiler. Hafs b. Ömer arkadaşlarına şöyle dedi: "Abdest alıp namaz kılalım, bundan sonra da Allah'a halkın sıkıntısını hafifletmesi için dua edelim." Bunun üzerine hep birlikte namaz kıldılar ve Allah'a dua ettiler. Aradan beş gün geçtikten sonra, Ebu'l-Abbas Abdullah'ın kulağının alt kısmında bir çıban çıktı ve bu çıbandan öldü.

 

Ebu'I-Abbas zamanının en güzel insanlarından birisiydi. Öldüğü zaman yerine kardeşi Ziyadetullah b. İbrahim geçti. Ziyadetullah'ın rahat bir yaşayışı olduğu için, emirliği dirlik, refah ve sükılnet içerisinde geçti.

 

Ziyadetullah b. İbrahim bir çok gemiden meydana gelen askeri bir donanmayı Bizanslılara ait olan Serdaniye Şehri 'ne gönderdi, ancak askerlerin Bizanslılardan pek çok kimseyi öldürüp ellerine bir hayli ganimet geçirmelerinden sonra donanmaya katılan gemilerin bir kısmı telef oldu. Ziyadetullah sağ salim dönen askerlere ihsanda bulundu ve kendilerine hediyeler verdi.

 

207 (822)'de ''İbn Sıklibiyye'' adıyla bilinen Ziyad b. Sehl, Ziyadetullah'a karşı çıktı ve çevresine toplamış olduğu büyük bir askeri kuvvetle Bace Şehri'ni kuşattı. Buna karşılık Ziyadetullah da O'nun üzerine bir askeri birlik göndererek Baceden uzaklaştırdı ve O'nunla birlikte kendisine karşı koyanları öldürdü.

 

208 (823)'de Mansur b. Nusayr et-Tunbüzi'nin Tunus'ta Ziyadetullah'a karşı çıkmak niyetiyle çalışmalara giriştiği ve askerlere mektup yazdığı haberi iletildi. Bir tahkik neticesinde bu haberin doğruluğunu öğrenen Ziyadetullah, Muhammed b. Hamza komutasındaki üç yüz kişilik bir süvari birliğini Mansur b. Nusayr'ın üzerine gönderdi. Muhammed b. Hamza'ya durumu gizli tutmasını, hemen Tunus'a hareket etmesini ve Mansur'u farkına varmadan yakalayıp getirmesini emretti.

 

Bunun üzerine Muhammed b. Hamza hemen hareket etti ve Tunus'a geldi, fakat Mansur'u orada bulamadı. Bu sırada Mansur Tunbüze'de bulunan köşküne gitmişti. Muhammed b. Hamza Tunus Kadısı'nın başkanlığında kırk kişilik seçkin bir hey'eti Mansur b. Nusayr'in yanına gönderdi ve bu hey'etten, karşı çıktığı için kendisini yermelerini ve bu hareketinden vazgeçirerek tekrar itaate davet etmelerini istedi.

 

Mansur'un yanına gelen bu hey'et durumu kendisine anlattı, bunun üzerine Mansur onlara şöyle dedi: "Ben emil'in itaatinin dışına çıkınadım. Şu anda sizinle beraber Muhammed b. Hamza'nın yanına, sonra da O'nun yanındaki kimselerle birlikte emil'in yanına gidebilirim; fakat bu gün siz benimle beraber burada kalın, böylece Muhammed b. Hamza'ya ve beraberindekilere bir ziyafet vereyim."

 

Mansur'un isteği üzerine bu heyet o gün O'nun yanında kaldı. Bundan sonra Mansur, Muhammed b. Hamza'ya ve beraberindekilere koyun, sığır ve diğer çeşitli yiyeceklerden meydana gelen bol ve mükemmel bir ziyafet hazırladı ve bunları kendisine gönderdi. Ayrıca bir mektup yazdı ve şöyle dedi:

 

"Kadının başkanlık ettiği bu heyetle beraber geleceğim." Muhammed b. Hamza bu ziyafet karşısında gevşedi ve koyunların kesilmesini emretti. Sonra. hazırlanan koyun etlerini yediler ve üzerine şarap içtiler.

 

Mansur akşam olunca kadıyı ve beraberindeki kırk kişiyi zindana attı, kendisi de yanındaki kimselerle birlikte acele olarak ve gizlice Tunus'a hareket etti ve içinde Muhammed b. Hamza ve taraftarlarının bulunduğu Daru's-Sına'a'ya girdi. Mansur'un emriyle davul çalındı, kendisi ve taraftarları tekbir getirmeğe başladılar. Muhammed b. Hamza ve beraberindekiler hemen silaha sarıldılar, fakat bu sırada şarap tesirini göstermeğe başlamıştı. Bu fırsattan faydalanan Mansur ve taraftarları O'nu ve yanındakileri kıskıvrak kuşattılar. Bu arada dört bir taraftan gelen halk da onları taş yağmuruna tuttu. Her iki taraf sabaha kadar savaştı. Neticede Muhammed b. Hamza'nın yanında bulunan kimselerin pek çoğu öldürüldü, ancak denize dalıp yüzerek geçenler kurtuldu. Bu hadise Safer 201 (Ağustos veya Eylül 816)'de meydana geldi.

 

Sabah olunca askerler Mansur'un başına toplandılar ve O'na şunları söylediler: "Biz sana itimat etmiyoruz ve Ziyadetullah'ın bir hile ile dünyalık metalar vererek seni kendine çekip çekınediğinden emin değiliz. Eğer kendinle birlikte olmamızı istiyorsan, şu anda yanında bulunan Ziyadetullah'ın bir akrabasını öldürmelisin ki biz sana inanalım." Bunun üzerine Mansur. Ziyadetullah'ın akrabalarından Tunus Valisi olan İsmail b. Süfyan b. Salim b. Ikal'ı yanına getirtti ve öldürülmesini emretti.

 

Bu hadiseyi duyan Ziyadetullah veziri Ağleb b. Abdullah b. Ağleb'ı büyük bir orduyla birlikte Mansur et-Tunbüzl'nin üzerine gönderdi. (Ağleb b. Abdullah'ın bir adı da ''Gulbun'' idi). Ziyadetullah, askerlerini uğurlarken yenildikleri takdirde kendilerini öldürmekle tehdit etti. Ziyadetullah'ın ordusu Tunus'a geldiği zaman Mansur bu orduya karşı koydu ve savaşmağa başladı. Neticede Ziyadetullah'ın askerleri 10 Rebiulevvel 201 (7 Ekim 816)'da bozguna uğradılar. Bunun üzerine ordunun içerisinde bulunan kumandanlar GulbUn'a gelerek şunları söylediler: "Biz Ziyadetullah'a karşı cammızdan emin değiliz; eğer bizim için ondan bir eman alırsan, işte o zaman yanına gideriz." Bundan sonra GulbUn'dan ayrılan bu kumandanlar Bace, el-Cezire, Saftüre, Meser, Ürbüs ve diğer şehirleri istila ederek ellerine geçirdiler. Bu sırada İfrikıye büyük bir çalkantı geçirdi. Ziyadetullah'ın askerlere kötü davranmasından dolayı bütün askerler Mansur'un çevresinde toplandılar, itaatine girdiler.

 

Masur çevresinde toplanan askerlerin çoğalması üzerine Kayrevan'a hareket etti ve Cemaziyelevvel 201 (Kasım 816)'de burasını muhasara altma aldı. Ayrıca kendine mahsus olmak üzere korunmak için bir de hendek kazdırdı. Bu sırada Mansur ile Ziyadetullah arasında pek çok vak'a meydana geldi. Bundan başka Mansur Kayrevan surunu tamir etti ve Kayrevan halkı kendisine yardımcı oldu. Bu sur üzerindeki kuşatma ise kırk gün sürdü.

 

Ziyadetullah, daha sonra taraftarlarını bir araya topladı, bunlara piyade ve süvarilerin katılmasıyla da büyük bir kuvvet meydana geldi. Mansur'un bu büyük kuvveti görmesi gözünü korkuttu. Aslında Ziyadetullah'ın içinde bulunduğu zayıf durumu düşünerek O'nun böyle bir hazırlığa girişeceğini bilmiyordu. Bu durumda Mansur kendisinin de içinde bulunduğu bir askeri kuvvetle Ziyadetullah'ın bu büyük kuvveti üzerine yürüdü. Birbirleriyle karşılaşan taraflar şiddetli bir savaşa tutuştular. Neticede Mansur ve beraberindekiler hezimete uğradılar ve kaçmağa başladılar. Bu hadise 15 Cemaziyelahir 201 (9 Ocak 817)'de meydana geldi. Bundan sonra Ziyadetullah Kayrevan halkının Mansur'a yardım etmeleri ve O'nunla birlikte savaşmaları, ayrıca bundan önce babası İbrahim b. Ağleb ile savaşan İmran b. Mücalid'e yardımcı olmaları dolayısıyla işlemiş oldukları bu cinayetin intikamının kendilerinden alınmasını emretti, fakat din alimleri O'nun böyle bir harekete girişmesine mani oldular, bu yüzden onlardan intikam almaktan vazgeçti, ama Kayrevan surunu tahrip edip yıktı.

 

Mansur'un hezimete uğraması üzerine yanında bulunan pek çok taraftarı kendisini terk etti. Bunlardan Amir b. Nafı ile Abdüsselam b. el-Müferric ellerine geçirmiş oldukları memleketlere gittiler. Bundan sonra Ziyadetullah 209 (824) yılında Muhammed b. Abdullah b. Ağleb komutasındaki bir askeri kuvveti Sebibe şehrine gönderdi. Burada Ömer b. Nafi'in başlarında olduğu Mansur'un askerlerinden bir grup bulunuyordu. Taraflar 20 Muharrem 209 (24 Mayıs 824)'da karşılaştılar ve çatışmaya giriştiler. Neticede Muhammed b. Abdullah b. Ağleb yenildi ve askerleri ile birlikte Kayrevan'a döndü, Bu bozgun Ziyadetullah'a çok ağır geldi, bunun üzerine askeri gücünü artırmak için bir hayli adam topladı ve bu uğurda bir çok mal harcadı.

 

Mansur ile beraber olan askerlerin aileleri Kayrevan'da bulunuyordu.

Ziyadetullah onlara hiç dokunmadı. Bir gün askerler Mansur'a şöyle dediler:

"Ailelerimizin güven altında bulunmalarını sağlamak için bir çare düşünüp onları Kayrevan'dan getirseniz çok iyi olur." Bunun üzerine Mansur askerleriyle birlikte Kayrevan'a hareket etti ve Ziyadetullah'ı on altı gün muhasara altında tuttu. Bu arada herhangi bir çatışma çıkmadı, ancak muhasara esnasında askerler hanımlarını ve çocuklarını Kayrevan'dan alıp götürdüler. Mansur bundan sonra Tunus'a döndü. Bu sıralarda Ziyadetullah'ın elinde bütün İfrikıye bölgesinden sadece Kabis, Sahil, Nifzave ve Trablus kaldı. Bu yerlerin halkı Ziyadetullah'a sıkı bir şekilde bağlıydı.

 

Bugünlerde askerler Ziyadetullah'a bir elçi gönderdiler ve kendilerinden uzaklaşmasını, İfrikıye'yi terk etmesini istediler. İfrikıye'yi terk ettiği takdirde malına, camna ve sarayına aldıklarına dokunmayacaklarına, bu hususlarda kendisine eman tanıyacaklarına söz verdiler. Askerlerin bu hareketi O'nu çok üzdü. Bunun üzerine Süfyan b. Sevvade, Ziyadetullah'a şöyle dedi: "Amir b. Nafi'in Nifzave üzerine yürümek niyetinde olduğunu duydum. Bana izin ver askerlerinin içinden iki yüz süvari seçeyim ve bunlarla Nifzave'ye hareket edeyim. Eğer muzaffer olursam, bu sizin hoşlanacağınız bir şeyolur; şayet aksi olursa, görüşün istikametinde hareket edersin." Bunun üzerine Ziyadetullah Süfyan'a müsaade etti, O da iki yüz süvari alarak Nifzave'ye hareket etti. Nifzave'ye gelen Süfyan buradaki Berberlleri kendisine yardıma çağırdı, onlar da Süfyan'ın isteğine uydular ve kendisine yardıma geldiler. Amir b. Nafi' ise askerlerini alarak Süfyan'ın üzerine yürüdü. Nihayet karşılaşan taraflar savaşa tutuştular. Amir ve askerleri hezimete uğradı, bu arada askerlerinin pek çoğu da öldürüldü. Bundan sonra Amir b. Nafi'. Kastiliye'ye döndü. Üç gün müddetle gece gündüz demeden Kastiliye'den mallar topladı ve sonra buradan ayrıldı. Ayrıca Amir Kastiliye halkından korkarak buradan kaçarken yerine Kastiliye'yi koruyacak birisini halef bıraktı. Fakat Kastiliye halkı Süfyan b. Sevvade'ye bir elçi göndererek davet ettiler, Süfyan da onların isteğine uyarak Kastiliye'ye geldi ve burasını zaptetti.

 

Bir rivayete göre, 208 (823) ve 209 (824) yıllarında meydana gelen bu hadiseler, 209 (624) ve 210 (825) yıllarında meydana gelmiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

ZİYADETULLAH b. İBRAHİM b. AĞLEB'İN SIKILLİYE (Sicilya) ADASI'NDA FETHETTİĞİ YERLER ve ÖLÜNCEYE KADAR BURALARDA YAPMIŞ OLDUĞU SAVAŞLAR