İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 137.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

HİCRETİN YÜZ OTUZ YEDİNCİ YILI OLAYLARI (M. 754-755)

 

ABDULLAH B. ALİ'NİN BAŞKALDIRMASI ve HEZİMETİ

 

Abdullah b. Ali'nin bir orduyla birlikte Saif'e geldiğini, Seffah'ın ölümünü İsa b. Musa'nın mektupla kendisine haber verdiğini, Ebu Ca'fer el-Mansur'a bey'at etmelerini emrettiğini ve bunu, vefatından önce Seffah'ın istediğini yukarıda zikretmiştik.

 

Vefat haberini ve bey'at emrini getiren elçi Abdullah'a güneşin batma zamanında, dar bir geçidin ağzındayken geldi. Abdullah derhal münadiye emri verdi, namazın topluca kılınacağını ilan ettirdi ve herkes bu çağrı üzerine toplandı. Seffah'ın ölüm haberini getiren mektubu okudu, kendisine bey'at etmelerini söyledi ve şunu da duyurdu: "Seffah orduyu Mervan b. Muhammed'e göndermek istediği zaman kardeşlerini çağırmış ve gitmelerini söylerken şöyle demişti: ''Kim ortaya atılır ve Mervan'ın üzerine giderse o benim veliahtımdır.'' Benden başka hiç bir kimse ortaya çıkmadı. Bunun üzerine yanından ayrıldım ve karşıma çıkanlardan öldürebildiklerimi öldürdüm. Buna Ebu Ganim et-Tai ve Hufaf el-Merverruzi ve başka kumandanlar da şahit oldu." dedi. Bu konuşma üzerine aralarında Humeyd b. Kahtabe'yle birlikte Horasan, Şam ve Cezire halkı da bulunmak üzere derhal Abdullah b. Ali'ye bey'at ettiler, yalnız Humeyd O'ndan ayrıldı, bey'at etmedi. Sebebini belirteceğiz.

 

Abdullah sonra oradan ayrıldı ve Harran'a geldi. Burada Mekke'ye gittiği zaman Ebu Ca'fer'in kendi yerine tayin ettiği Mukatil b. el-Akkı bulunmaktaydı. MukatilO'nun gelmesi üzerine kaleye sığındı ve muhasara tam kırk gün sürdü.

 

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Ebu Müslim haccdan Mansur'la birlikte dönmüştü. Mansur'a dedi ki: "Eğer istersen taraftarlarımı toplar, kendi mıntıkamda sana hizmet ederim veya dilersen Horasan'a gelir, ordularımla sana yardım ederim yahut da, eğer dilersen, Abdullah b. Ali ile savaşmağa giderim. Mansur da O'na Abdullah'la savaşa gitmesini emretti. Bu emir üzerine Ebu Müslim bütün kuvvetleriyle birlikte Abdullah'ın üzerine yürüdü. Humeyd b. Kahtabe de O'na katılmış, Ebu Müslim'le birlikte gitmişti. Malik b. Heysem el-Huzal'yi öncü birliklerin başına getirdi.

 

Harran kuşatması devam ederken Abdullah'a Ebu Müslim'in gelmekte olduğu haberi ulaşınca öncelikle Ata el-Atekl'nin kendisine hücum edeceğinden korktu ve hemen askerleri ile birlikte Ata el-Ateki'ye gitti ve günlerce orada kaldı. Sonra el-Ateki'yi oğullarını da yanına katarak Rakka'da bulunan Osman b. Abdüla'la b. Sürelka el-Ezdi'ye gönderdi ve bir de mektup yazdı.

 

Osman'a geldiklerinde Ateki mektubu verdi, O da derhalO'nu öldürdü, iki oğlunu ise hapsetti. Abdullah daha sonra hezimete uğrayınca da oğullarının her ikisini öldürdü.

 

Abdullah b. Ali Horasan halkının yola gelmeyeceklerinden korktuğu için on yedi binini katletti, Humeyd b. Kahtabe'yi de Halep'e vali tayin etti ve oranın valisi bulunan Züfer b. Asım'a, kendisine geldiği zaman Humeyd'i öldürmesini bildiren bir de mektup gönderdi. Humeyd mektup yanında olarak yola koyuldu. Epey mesafe kat ettikten sonra kendi kendine şöyle dedi: "İçinde ne olduğunu bilmediğim bir mektupla gitmem benim için elbette bir tehlikedir. Hemen mektubu açtı ve okudu. İçerisinde yazılmış olanları görünce yakın adamlarına da mektubu okuduktan sonra: "Benimle gitmek isteyen yürüsün. " dedi ve yanında bulunanlardan pek çoğu O'na tabi oldular ve Irak'ta Rusafe üzerine yürüdüler.

 

Mansur, Muhammed b. Sul'e Abdullah b. Ali'ye gidip bir tuzak kurmasını emretti. Muhammed yanına gelince Abdullah: "Ben Ebu Abbas'ın: ''Benden sonra halife amcam Abdullah'tır.'' dediğini işittim." dedi. Muhammed b. SUL de: "Yalan söylüyorsun, bunu Ebu Ca'fer uydurdu." diye karşılık verdi, bunun üzerine de derhal boynunu vurdurdu.

Muhammed b. SUL İbrahim b. Abbas el-Katip es-SUli'nin dedesidir. Sonra Abdullah b. Ali Nusaybin'e geldi ve çevresine hendek kazdırdı.

 

Daha sonra da Ebu Müslim geldi. Ebu Müslim, Nusaybin civarına indi ve Sanı yolunu tuttu; fakat Abdullah'ın karşısına çıkmadı, O'na: "Ben seninle savaşmak için emir almadım; Emirü'l-Müminin beni Şam'a vali tayin etti, oraya gidiyorum." şeklinde bir mektup yazıp gönderdi: Bu mektubunda: "Şamlılardan kim Abdullah'la beraber olursa o Abdullah'ındır. Biz seninle nasıl bir arada ikamet edebiliriz?" diyor ve şöyle ekliyordu: "Sen bizim ülkemize gelip gücü yettiği ölçüde adamımızı öldürüp kadın ve çocuklarımızı esir ettiğin halde biz seninle nasıl bir arada ikamet edebiliriz? Hayır, biz ülkemizin sınırlarına çıkar, savaşır ve beldemizi müdafaa ederiz." Bunun üzerine Abdullah: "Allah'a yemin olsun ki, o Şam'a gitmiyor, sırf sizinle savaşmak için geliyor. Eğer beklerseniz, o size mutlaka gelecektir." dedi. Neticede Ebü Müslim yakınlarında bulunduğu halde Şam'dan başka yere gitmek istemediler. Abdullah ise Şam'a doğru göç etti. Ebü Müslim geri döndü ve gelip Abdullah b. Ali'nin karargahına kondu, çevresindeki suları bozup dağıttı ve içerisine kokmuş hayvan ölüleri attırdı.

 

Bu yaptıkları Abdullah'a ulaşınca arkadaşlarına: "Ben size dememiş miydim?" dedi, derhal geri döndü, Ebü Müslim'in daha önce gelip konakladığı yere geldi. Beş ay süreyle savaştılar. Şamlıların ekserisi süvariydi ve sayıca oldukça fazla idiler. Abdullah'ın sağ cenahında Bekkar b. Silm el-Akili, sol cenahında İbn Süveyd el-Esedi, süvarilerin başında Abdullah'ın kardeşi Abdüssamed b. Ali vardı. Ebu Müslim'in ise sağ cenahında Hasan b. Kahtabe, sol cenahında da Hazim b. Huzeyme bulunuyordu. Savaşa tutuştular ve tam bir ay boyunca çarpıştılar.

 

Sonra Abdullah'ın adamları Ebü Müslim'in ordusu üzerine yüklendiler ve yerlerinden püskürtüp geri döndüler. Daha sonra Abdüssamed b. Ali süvari birliği olarak tek başına Ebu Müslim'in üzerine saldırdı ve onlardan on sekiz kişiyi öldürdükten sonda arkadaşları arasına geri döndü. Sonra hepsi bir araya geldiler, Ebu Müslim üzerine ikinci defa yüklendiler ve saflarını bozup darmadağın ettiler. O zaman Ebü Müslim'e: "Atım şu tepeye çevirsen de askerlerine bir görünsen ... bozguna uğrayan askerlerin belki geri dönerler." denildi. Şöyle cevap verdi: "Akıllı olanlar bu durumda atlarını geri çevirmezler " ve emretti: "Ey Horasanlılar! Geri dönünüz, çünkü sonuç takva sahipleri lehinedir. " şeklinde bağırttı. Bu emir üzerine insanlar peyderpey geri döndüler. Bunun üzerine Ebu Müslim şu beyti söyledi:

 

''Kim ailesinin yanına dönmeğe niyet etmişse bunu yapmasın; ölümden kaçan ona yakalanır.''

 

Ebu Müslim için bir gölgelik yapılmıştı, insanlar birbirleriyle tutuştuğu zaman üzerine oturur, çarpışmayı seyr ederdi. Eğer orduda bir çatlaklık görürse orayı kapatır ve o tarafın öncüsüne ihtiyatlı davranmasını ve yapacağı şeyleri emrederdi. İki taraf birbirinden ayrılıncaya kadar da elçileri gidip gelmeğe devam ederdi.

 

Otuz altıncı senenin cemaziyülahirinin son haftasının salı ve çarşamba günleri iki ordu karşı karşıya geldi ve savaşa tutuştu. Ebu Müslim bir hileye başvurarak Mansur'un Armenia'daki yardımcısı Hasan b. Kahtabe'ye sağ cenahı azaltıp adamlarının çoğunu sol cenaha yığmasını, orada ise arkadaşlarının en güçlülerini bırakmasını emretti. Şamlılar bu vaziyeti görünce sol taraflarını gevşetip kendilerinin sol, Ebu Müslim'in de sağ tarafına yığıldılar. Ebu Müslim bunun üzerine merkezdeki kuvvetlerine sağ tarafında kalanlarla birlikte Şamlıların sol cenahına hamle yapmalarını emretti. Askerleri sol cenaha yüklendiler ve yardılar. Merkez ve sağ cenah manevra yaptı, Ebu Müslim'in adamları Şamlıların üzerine bindirdi ve Abdullah'ın adamları bozguna uğradı. Bu durum karşısında Abdullah b. Ali İbn Süraka el-Ezdi'ye: "Ey İbn Süraka! Ne düşünüyorsun?" dedi. O da: "Sabredip ölünceye kadar savaşman gerekir kanaatindeyim; çünkü senin gibi biri için kaçmak yakışık olmayan bir şeydir. Hani sen bir zaman Mervan'ı kaçmakla ayıplamıştın." şeklinde cevap verdi. Bunun üzerine Abdullah b. Ali: "Şu anda Irak'a sığımyorum." dedi. İbn Süraka: "Ben de seninle beraber geliyorum." dedi. İkisi birlikte kaçtılar ve askerlerini terk ettiler. Ebu Müslim onları perişan etti ve bu durumu Mansur'a yazdı. Mansur azatlısı Ebu Hasib'i uğranılan kaybın tespiti için gönderince Ebu Müslim çok kızdı.

 

Ali'nin kardeşleri Abdullah ve Abdüssamed kaçıp kurtuldular.

 

Abdüssamed Küfe'ye geldi. İsa b. Musa O'nun için eman diledi, halife Mansur da eman verdi. Başka bir nakle göre Cumhur b. Mirar el-İcB Mansur'un gönderdiği atlarla gelip kendisini alıncaya kadar Abdüssamed Rusafe'de ikamet etti. Cumhur O'nu Ebu Hasib ile bağlı olarak Mansur'a getirdi, Mansur da serbest bıraktı. Abdullah b. Ali'ye gelince, O Basra'daki kardeşi Süleyman b. Ali'nin yanına geldi, orada uzun zaman saklı olarak kaldı.

 

Ebu Müslim halktan bir zarar gelmeyeceğini görünce onlara bir şey yapmaktan vazgeçti.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

EBU MÜSLİM el-HORASANİ'NİN ÖLDÜRÜLMESİ

 

 

 

BU YILIN OLAYLARI

 

EBU MÜSLİM el-HORASANİ'NİN ÖLDÜRÜLMESİ

 

SİNBID'IN HORASAN'DA BAŞKALDIRMASI

 

MÜLEBBED b. HARMELE'NİN İSYANI