İBNÜ’L-ESİR

4. CİLT

HİCRİ 81. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

ABDURRAHMAN BİN MUHAMMED BİN EŞ'AS'IN HACCAC'A MUHALEFET ETMESİ

 

Bu yıl içerisinde Muhammed bin Eş'as'ın oğlu Abdurrahman beraberinde bulunan Irilk ordusu ile birlikte Haccac'a muhalefet etti ve üzerine yürüdü. Bu muhalefetin Hicret'in seksen ikinci yılında olduğu da söylenmiştir.

 

Bunun sebebine gelince: Haccac Abdurrahman bin Muhammed'i ordunun başında Rutbll'in ülkesine göndermiş, Abdurrahman da Rutbil'in ülkesinden ganimetler alıp kaleleri zaptettikten sonra Haccac'a durumu bildirmek üzere mektup yazmış ve kendisinin Rutbil'in ülkesinde yolları öğreninceye ve haracını iyi bir şekilde toplayıncaya kadar ilerilere gitmeme görüşünde olduğunu söylemişti. Biz de bunlardan yukarıda söz etmiştik.

Abdurrahman'ın bu mektubu Haccac'a ulaşınca kendisine şu cevabı yazdı: "Mektubun anlaşma yaparak ateşkesle dinlenmek isteyen, sayıca az ve güçsüz bir düşmana lütufkarlıkta bulunmak isteyen bir kinısenin mektubunu andırıyor. Oysa bu düşmanlar Müslümanlardan güzel bir imtihan vermiş ve oldukça faydalı işler başarmış bir orduyu telef etmişlerdir. Böyle bir düşmana beninı askerimle hücum etmeyecek olursan öldürülmüş Müslümanları cömertçe harcamış sayılırsın. O bakımdan emrettiğim şekilde ülkelerinin içlerine doğru ilerle, kalelerini yık, savaşçılarını öldür, çoluk çocuklarını da esir al." Haccac bundan sonra Abdurrahman'a buna yakın ifadeler taşıyan bir mektup daha gönderdi. Bunda da şöyle diyordu: "Sen önündeki Müslümanlara bu arazileri sürmelerini ve burada yerleşmelerini emret, çünkü artık burası bu ülkenin fethi tamamlamncaya kadar onların yurdudur." Arkasından üçüncü bir mektup daha yazarak şöyle dedi: "Eğer emrimi yetine getirirsen mesele yok, aksi takdirde kardeşin İshak bin Muhammed askerlerin komutanı olsun."

 

Daha sonra Abdurrahman askerleri toplayıp onlara şöyle dedi: "Ey insanlar! Ben sizin iyiliğinizi istiyorum, hayrınızı arzu ediyorum ve sizin için faydalı ne ise onu görüp bulmak istiyorum. Düşman ile ilgili görüşümü sizin akıllılarınız ve tecrübe sahibi olanlarınız beğenip kabul etmişti. Bu görüşümü emiriniz Haccac'a yazılı olarak bildirdim. Yazdığı mektupta beni güçsüz ve zavallı olmakla itham ediyor ve alelacele sizi alarak düşmanın ülkesinin içlerine doğru ilerlememi emrediyor. Oysa burası daha dün kardeşlerinizin helak olup gittiği bir ülkedir. Ben de sizden bir kişiyim; yolunuza devam edecek olursanız sizinle gelirim, istemeyecek olursanız ben de ileri gitmeyi kabul etmeyeceğim. "

 

Bu konuşma üzerine herkes ayaklanarak şöyle dedi: "Bilakis, Allah'ın düşmanının dediğini kabul etmiyor ve itaat etmiyoruz." Bu konuda ilk söz alan kişi sahabiliği de olan Kinaneli Ebu'l-Tufayl Amir bin Vasile olup Allah'a hamdü sena ettikten sonra şöyle konuştu: "Şimdi, size diyorum ki, Haccac sizin hakkınızda vaktiyle: "Sen köleni atın üzerinde taşı da ölürse ölür, kalırsa senindir." diye söz söylemiş olan kişinin tutumunu takımyor. Gerçekten Haccac sizi tehlikeye sokarak uçsuz bucaksız ülkelere gitmeğe mecbur etmekten ve aşılmaz dağlara, geçilmez yollara itmekten çekinmiyor. Siz bunları yaparken zafer kazamrsanız ve ganimet elde ederseniz, kendisi de bu ülkeyi yer, hadsiz hesapsız malı eline geçirir ve bu O'nun saltanatını arttırır. Eğer düşmanınız muzaffer olacak olursa sizler buğz edilen düşmanlar oluverirsiniz. Karşılaştığınız zorluklara aldırış edilmez, önem de verilmez. Haydi, Allah'ın düşmanı Haccac'a itaatten vazgeçiniz, emir Abdurrahman'a bey'at ediniz. Şahit olunuz ki, ben Haccac'a itaatin dışına çıkan ilk kişiyim." Bunun üzerine dört bir yandan herkes: "Tamam, tamam, Allah'ın düşmanına itaatten vazgeçiyoruz." diye seslendi.

 

Şebes bin Rib'i'nin oğlu Abdülmü'min ayağa kalkarak şöyle dedi: "Ey Allah'ın kulları! Burada kaldığınız sürece burayı yurdunuz yapmış olursunuz ve Haccac da Firavun'un yaptığı gibi ordularını düşman arazisinde tutmuş olur. Zira benim bildiğim kadarıyla bu şekilde askerlerini düşman arazisine ilk gönderen kişi Firavun'dur. Burada kaldığınız sürece sevdiklerinizle göz göze gelemeyeceksiniz. Gördüğüm kadarıyla çoğunuz ölüp gidecek. O halde emirinize bey'at ederek düşmanınız Haccac'ın üzerine gidiniz ve kendi ülkenizden kovunuz." Bunun üzerine orada bulunan askerler Abdurrahman'a yönelerek Haccac'ı görevden alıp Irak'tan sürmek ve kendisine sürekli olarak yardımcı olmak üzere bey'at ettiler, ancak Abdülmelik ile ilgili hiç bir söz söylemediler.

 

Abdurrahman, Büst'e Şeybanlı İyad bin Himyan, Zerenc'e Temimli Abdullah bin Amir'i tayin edip Rutbil ile de "galip gelecek olursa, kendisi kaldığı sürece Rutbil'den ebediyyen haraç almamak, bozguna uğrayacak olursa Rutbil'i korumak üzere" barış yaptı ve sonra Irak'a dönmek üzere yola koyuldu. Hemdan A'şası önünden gidip şunları söylüyordu:

 

‘‘Zulmetti evi Eyvan 'da olan, Kisra'nın o Reyhanlı eyvanında. zabulistan'daki bir aşıktan dinle şunu: "İki yalancısı vardır Sakif'in; Biri geçip gitti, şimdi ikincisi var. " Rabbim! Sakiflilere karşı Hemdan'a imkan ver; Bir defacık eline geçen imkan geçenleri unuttursun, Çünkü bizler nankör ve aldaacıya gidiyoruz, İmandan sonra azıp küfre düştü o. Kahraman Abdurrahman'la gidiyoruz üzerine; Kahtanlılardan, Meadlılardan karınca sürüsü gibi Askerle gidiyoruz, Adnanoğulları da var. Güçlü kuvvetli, büyük bir ordudur bu; Söyle bunu şeytanın dostu Haccac'a, Dursun bakalım Mezhicli ve Hemdanlzlara karşı. Ölüm şarabını içirecek onlar O'na ve O'nu Mervan'ın oğlunun yanına geri gönderecekler.’‘

 

Abdurrahman öncü kuvvetlerinin başına Anberli Atiyye bin Amr'ı komutan yaptı, Temimli Harise bin Amr'ı da Kerman'da kendisinin yerine bıraktı. Faris'e varınca askerler bir araya toplanıp birbirlerine: "AbdÜımelik'in vali olarak tayin ettiği Haccac'a karşı çıkmakla AbdÜımelik'e de karşı çıkmış oluruz." diyerek Abdurrahman'ın yanına gidip toplandılar.

Abdülmelik'e olan bey'atini bozan ilk kişi Teymullah bin Sa'lebe'ye mensup Tican bin Ebcer oldu. Tican kalkıp şöyle konuştu: "Ey insanlar, şunu biliniz ki ben gömleğimi nasıl çıkartıyorsam Ebu Zibban'a olan bey'atimi de böyle bozuyorum." Bunun üzerine çok az sayıdaki kişi dışında herkes bey'atini bozdu ve Abdurrahman'a bey'at etti. O'na şöyle bey'at ediliyordu: "Bizler Allah'ın Kitabı, Peygamber (S.A.V.)'inin sünneti üzerine dalalet sahipleriyle cihat ederek onları görevden almak ve yasakları çiğneyenlerle savaşmak üzere bey'at ediyoruz."

 

Haccac Abdurrahman'ın kendisine itaatten vazgeçtiğini, bey'atini bozduğunu haber alınca Basra'ya geldi ve AbdÜımelik'e mektup yazarak durumu bildirip kendisine çabucak asker göndermesini istedi. Abdur-rahman'ın durumunu haber alan Mühelleb de Horasan'dan Haccac'a şöyle yazdı: "Iraklılar sana doğru geliyorlar. Varacağı yere erişmeden hiç bir kimsenin geri çeviremeyeceği bir seli andırıyorlar adeta. Iraklıların ilk çıkışlarında bir kızgınlıkları, çocuklarına ve hanımlarına da özlemleri vardır. O bakımdan ailelerinin yanına gidinceye, çocuklarının kokusunu alıncaya kadar onlara ilişme, ailelerinin ve çocuklarının yanındayken üzerlerine atıl. O takdirde Allah sana onlara karşı zafer verecektir." Haccac Mühelleb'in bu mektubunu okuyunca O'na hakaret etti ve şöyle dedi: "Bu görüşüyle benim iyiliğimi gözetmedi. O amcasının oğlunu korumak istiyor." Haccac "amcasının oğlu" sözleriyle Abdurrahman'ı kastediyordu.

 

Haccac'ın mektubu AbdÜımelik'in eline ulaşınca Abdülmelik bu durumdan oldukça endişelendi ve Halid bin Yezid'i çağırarak mektubu okuttu. Halid:

 

"Ey Mü'minlerin emiri! Eğer bu olay Sicistan'dan başlamış geliyorsa bundan korkma, ancak Horasan'dan gelirse ben bundan korkarım."

 

Abdülmelik Haccac'a göndermek üzere orduyu hazırladı. Hazırladığı bu ordu posta ile birlikte yüzlük, ellilik, daha az ve daha fazla kafileler halinde gidiyordu. Haccac her gün Abdülmelik'e Abdurrahman'ın durumunu bildirmek üzere mektuplar gönderiyor ve bu mektuplar da Abdülmelik'in eline ulaşıyordu.

 

Haccac Abdurrahman ile karşılaşmak üzere Basra'dan çıktı, Tüster'e kadar geldi. Düceyl'e kadar bir öncü kuvvet gönderdi. Bu öncü kuvvetler Düceyl Nehri yakınlarında Abdurrahman'ın atlıları ile karşılaştılar. Şiddetli bir çarpışmadan sonra Haccac'ın öncü kuvvetleri bozguna uğradı. Bu olay 81 yılının Kurban Bayramı'nın birinci (M. 24 Ocak 701) günü oldu. Haccac'ın adamlarından pek çok kişi öldürüldü.

 

Haccac bozgun haberini alınca Basra'ya geri döndü. Abdurrahman'ın askerleri de O'nu takip ettiler, onlardan bazı kişileri öldürdüler ve ağırlıklarının bir kısmını ellerine geçirdiler. Haccac Zaviye'ye kadar geldi ve orada konakladı. Burada yiyecek topladı ve Basra'yı Irak halkına bıraktı.

 

Haccac geri döndükten sonra Mühelleb'in mektubuna bir daha bakarak şöyle dedi: "Allah bunun iyiliğini versin! Bu adam gerçekten savaşı bilen bir kişidir." Daha sonra askerlere yüz elli milyon dirhem dağıttı.

 

Abdurrahman Basra'nın içine girinceye kadar ilerlemesine devam etti.

Bütün Basralılar, Basra kurraları (ilim adamları) ve yaşlıları Haccac ve O'nunla birlikte bulunan Şamlılarla savaşmak üzere Abdurrahman'a bey'at ettiler. Abdurrahman'a bu şekilde çabucak bey'at etmelerinin sebebi Haccac'ın göndermiş olduğu zekat ve haraç toplama amillerinin Haccac'a şu şekilde mektup yazmış olmalarıydı: "Haraç gelirleri düştü, zimmiler Müslüman olup şehirlere yerleşmiş bulunuyor." Bunun üzerine Haccac da Basra'ya ve başka yerlere şöyle yazmıştı: "Herkes aslen hangi köy ve kasabadan ise oraya çıkıp gitsin." Haccac onları köylerine kendilerinden cizye almak için göndermişti. Bunlar ağlaşmağa ve: "Ya Muhammed, ya Muhammed!" deyip bağrışmaya başladılar. Nereye gideceklerini bilmiyorlardı. Basralı ilim adamları da gözleriyle gördükleri bu zulümden dolayı ağlıyorlardı. Bunun hemen akabinde Abdurrahman gelince O'na Haccac ile savaşmak, Abdülmelik'i de makamından almak üzere bey'at ettiler.

 

Haccac kendisinin çevresinde hendek açtığı gibi Abdurrahman da Basra'nın etrafında hendek açmıştı. Abdurrahman Basra'ya Zilhiccenin son günü (M. 14 Şubat 701) girmişti.

 

 

 

ÇEŞİTLİ OLAYLAR

 

Bu yıl hac emirliğini Abdülmelik'in oğlu Süleyman yaptı. Ümmü Derda es-Suğra (Küçük Ümmü Derda) haccedenler arasında idi.

 

İbn Ebi Züeyb bu yıl dünyaya geldi.

 

Medine Valisi Eban bin Osman, Irak ve bütün Doğu bölgesinin valisi Haccac, Horasan bölgesinin valisi ise Mühelleb idi. Küfe Kadısı Ebu Bürde, Basra kadısı ise Abdurrahman bin Uzeyne idi.

 

Sicistan, Kerman, Paris ve' Basra da Abdurrahman'ın elinde bulunuyordu.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRETİN SEKSEN İKİNCİ YILI OLAYLARI (M. 701)

HACCAC İLE ABDURRAHMAN BİN EŞ'AS ARASINDAKİ SAVAŞ