|
İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
ABDURRAHMAN
BİN MUHAMMED BİN EŞ'AS'IN HACCAC'A MUHALEFET ETMESİ
Bu
yıl içerisinde Muhammed bin Eş'as'ın oğlu Abdurrahman beraberinde bulunan Irilk
ordusu ile birlikte Haccac'a muhalefet etti ve üzerine yürüdü. Bu muhalefetin
Hicret'in seksen ikinci yılında olduğu da söylenmiştir.
Bunun
sebebine gelince: Haccac Abdurrahman bin Muhammed'i ordunun başında Rutbll'in
ülkesine göndermiş, Abdurrahman da Rutbil'in ülkesinden ganimetler alıp
kaleleri zaptettikten sonra Haccac'a durumu bildirmek üzere mektup yazmış ve
kendisinin Rutbil'in ülkesinde yolları öğreninceye ve haracını iyi bir şekilde
toplayıncaya kadar ilerilere gitmeme görüşünde olduğunu söylemişti. Biz de
bunlardan yukarıda söz etmiştik.
Abdurrahman'ın
bu mektubu Haccac'a ulaşınca kendisine şu cevabı yazdı: "Mektubun anlaşma
yaparak ateşkesle dinlenmek isteyen, sayıca az ve güçsüz bir düşmana
lütufkarlıkta bulunmak isteyen bir kinısenin mektubunu andırıyor. Oysa bu
düşmanlar Müslümanlardan güzel bir imtihan vermiş ve oldukça faydalı işler
başarmış bir orduyu telef etmişlerdir. Böyle bir düşmana beninı askerimle hücum
etmeyecek olursan öldürülmüş Müslümanları cömertçe harcamış sayılırsın. O bakımdan
emrettiğim şekilde ülkelerinin içlerine doğru ilerle, kalelerini yık,
savaşçılarını öldür, çoluk çocuklarını da esir al." Haccac bundan sonra
Abdurrahman'a buna yakın ifadeler taşıyan bir mektup daha gönderdi. Bunda da
şöyle diyordu: "Sen önündeki Müslümanlara bu arazileri sürmelerini ve
burada yerleşmelerini emret, çünkü artık burası bu ülkenin fethi tamamlamncaya
kadar onların yurdudur." Arkasından üçüncü bir mektup daha yazarak şöyle
dedi: "Eğer emrimi yetine getirirsen mesele yok, aksi takdirde kardeşin
İshak bin Muhammed askerlerin komutanı olsun."
Daha
sonra Abdurrahman askerleri toplayıp onlara şöyle dedi: "Ey insanlar! Ben
sizin iyiliğinizi istiyorum, hayrınızı arzu ediyorum ve sizin için faydalı ne
ise onu görüp bulmak istiyorum. Düşman ile ilgili görüşümü sizin akıllılarınız
ve tecrübe sahibi olanlarınız beğenip kabul etmişti. Bu görüşümü emiriniz
Haccac'a yazılı olarak bildirdim. Yazdığı mektupta beni güçsüz ve zavallı
olmakla itham ediyor ve alelacele sizi alarak düşmanın ülkesinin içlerine doğru
ilerlememi emrediyor. Oysa burası daha dün kardeşlerinizin helak olup gittiği
bir ülkedir. Ben de sizden bir kişiyim; yolunuza devam edecek olursanız sizinle
gelirim, istemeyecek olursanız ben de ileri gitmeyi kabul etmeyeceğim. "
Bu
konuşma üzerine herkes ayaklanarak şöyle dedi: "Bilakis, Allah'ın
düşmanının dediğini kabul etmiyor ve itaat etmiyoruz." Bu konuda ilk söz
alan kişi sahabiliği de olan Kinaneli Ebu'l-Tufayl Amir bin Vasile olup Allah'a
hamdü sena ettikten sonra şöyle konuştu: "Şimdi, size diyorum ki, Haccac
sizin hakkınızda vaktiyle: "Sen köleni atın üzerinde taşı da ölürse ölür,
kalırsa senindir." diye söz söylemiş olan kişinin tutumunu takımyor.
Gerçekten Haccac sizi tehlikeye sokarak uçsuz bucaksız ülkelere gitmeğe mecbur
etmekten ve aşılmaz dağlara, geçilmez yollara itmekten çekinmiyor. Siz bunları
yaparken zafer kazamrsanız ve ganimet elde ederseniz, kendisi de bu ülkeyi yer,
hadsiz hesapsız malı eline geçirir ve bu O'nun saltanatını arttırır. Eğer
düşmanınız muzaffer olacak olursa sizler buğz edilen düşmanlar oluverirsiniz.
Karşılaştığınız zorluklara aldırış edilmez, önem de verilmez. Haydi, Allah'ın
düşmanı Haccac'a itaatten vazgeçiniz, emir Abdurrahman'a bey'at ediniz. Şahit
olunuz ki, ben Haccac'a itaatin dışına çıkan ilk kişiyim." Bunun üzerine
dört bir yandan herkes: "Tamam, tamam, Allah'ın düşmanına itaatten
vazgeçiyoruz." diye seslendi.
Şebes
bin Rib'i'nin oğlu Abdülmü'min ayağa kalkarak şöyle dedi: "Ey Allah'ın
kulları! Burada kaldığınız sürece burayı yurdunuz yapmış olursunuz ve Haccac da
Firavun'un yaptığı gibi ordularını düşman arazisinde tutmuş olur. Zira benim
bildiğim kadarıyla bu şekilde askerlerini düşman arazisine ilk gönderen kişi
Firavun'dur. Burada kaldığınız sürece sevdiklerinizle göz göze
gelemeyeceksiniz. Gördüğüm kadarıyla çoğunuz ölüp gidecek. O halde emirinize
bey'at ederek düşmanınız Haccac'ın üzerine gidiniz ve kendi ülkenizden
kovunuz." Bunun üzerine orada bulunan askerler Abdurrahman'a yönelerek
Haccac'ı görevden alıp Irak'tan sürmek ve kendisine sürekli olarak yardımcı
olmak üzere bey'at ettiler, ancak Abdülmelik ile ilgili hiç bir söz
söylemediler.
Abdurrahman,
Büst'e Şeybanlı İyad bin Himyan, Zerenc'e Temimli Abdullah bin Amir'i tayin
edip Rutbil ile de "galip gelecek olursa, kendisi kaldığı sürece Rutbil'den
ebediyyen haraç almamak, bozguna uğrayacak olursa Rutbil'i korumak üzere"
barış yaptı ve sonra Irak'a dönmek üzere yola koyuldu. Hemdan A'şası önünden
gidip şunları söylüyordu:
‘‘Zulmetti
evi Eyvan 'da olan, Kisra'nın o Reyhanlı eyvanında. zabulistan'daki bir aşıktan
dinle şunu: "İki yalancısı vardır Sakif'in; Biri geçip gitti, şimdi
ikincisi var. " Rabbim! Sakiflilere karşı Hemdan'a imkan ver; Bir defacık
eline geçen imkan geçenleri unuttursun, Çünkü bizler nankör ve aldaacıya
gidiyoruz, İmandan sonra azıp küfre düştü o. Kahraman Abdurrahman'la gidiyoruz
üzerine; Kahtanlılardan, Meadlılardan karınca sürüsü gibi Askerle gidiyoruz,
Adnanoğulları da var. Güçlü kuvvetli, büyük bir ordudur bu; Söyle bunu şeytanın
dostu Haccac'a, Dursun bakalım Mezhicli ve Hemdanlzlara karşı. Ölüm şarabını
içirecek onlar O'na ve O'nu Mervan'ın oğlunun yanına geri gönderecekler.’‘
Abdurrahman
öncü kuvvetlerinin başına Anberli Atiyye bin Amr'ı komutan yaptı, Temimli
Harise bin Amr'ı da Kerman'da kendisinin yerine bıraktı. Faris'e varınca
askerler bir araya toplanıp birbirlerine: "AbdÜımelik'in vali olarak tayin
ettiği Haccac'a karşı çıkmakla AbdÜımelik'e de karşı çıkmış oluruz."
diyerek Abdurrahman'ın yanına gidip toplandılar.
Abdülmelik'e
olan bey'atini bozan ilk kişi Teymullah bin Sa'lebe'ye mensup Tican bin Ebcer
oldu. Tican kalkıp şöyle konuştu: "Ey insanlar, şunu biliniz ki ben
gömleğimi nasıl çıkartıyorsam Ebu Zibban'a olan bey'atimi de böyle
bozuyorum." Bunun üzerine çok az sayıdaki kişi dışında herkes bey'atini
bozdu ve Abdurrahman'a bey'at etti. O'na şöyle bey'at ediliyordu: "Bizler
Allah'ın Kitabı, Peygamber (S.A.V.)'inin sünneti üzerine dalalet sahipleriyle
cihat ederek onları görevden almak ve yasakları çiğneyenlerle savaşmak üzere
bey'at ediyoruz."
Haccac
Abdurrahman'ın kendisine itaatten vazgeçtiğini, bey'atini bozduğunu haber
alınca Basra'ya geldi ve AbdÜımelik'e mektup yazarak durumu bildirip kendisine
çabucak asker göndermesini istedi. Abdur-rahman'ın durumunu haber alan Mühelleb
de Horasan'dan Haccac'a şöyle yazdı: "Iraklılar sana doğru geliyorlar.
Varacağı yere erişmeden hiç bir kimsenin geri çeviremeyeceği bir seli
andırıyorlar adeta. Iraklıların ilk çıkışlarında bir kızgınlıkları, çocuklarına
ve hanımlarına da özlemleri vardır. O bakımdan ailelerinin yanına gidinceye,
çocuklarının kokusunu alıncaya kadar onlara ilişme, ailelerinin ve çocuklarının
yanındayken üzerlerine atıl. O takdirde Allah sana onlara karşı zafer
verecektir." Haccac Mühelleb'in bu mektubunu okuyunca O'na hakaret etti ve
şöyle dedi: "Bu görüşüyle benim iyiliğimi gözetmedi. O amcasının oğlunu
korumak istiyor." Haccac "amcasının oğlu" sözleriyle
Abdurrahman'ı kastediyordu.
Haccac'ın
mektubu AbdÜımelik'in eline ulaşınca Abdülmelik bu durumdan oldukça endişelendi
ve Halid bin Yezid'i çağırarak mektubu okuttu. Halid:
"Ey
Mü'minlerin emiri! Eğer bu olay Sicistan'dan başlamış geliyorsa bundan korkma,
ancak Horasan'dan gelirse ben bundan korkarım."
Abdülmelik
Haccac'a göndermek üzere orduyu hazırladı. Hazırladığı bu ordu posta ile
birlikte yüzlük, ellilik, daha az ve daha fazla kafileler halinde gidiyordu.
Haccac her gün Abdülmelik'e Abdurrahman'ın durumunu bildirmek üzere mektuplar
gönderiyor ve bu mektuplar da Abdülmelik'in eline ulaşıyordu.
Haccac
Abdurrahman ile karşılaşmak üzere Basra'dan çıktı, Tüster'e kadar geldi.
Düceyl'e kadar bir öncü kuvvet gönderdi. Bu öncü kuvvetler Düceyl Nehri
yakınlarında Abdurrahman'ın atlıları ile karşılaştılar. Şiddetli bir
çarpışmadan sonra Haccac'ın öncü kuvvetleri bozguna uğradı. Bu olay 81 yılının
Kurban Bayramı'nın birinci (M. 24 Ocak 701) günü oldu. Haccac'ın adamlarından
pek çok kişi öldürüldü.
Haccac
bozgun haberini alınca Basra'ya geri döndü. Abdurrahman'ın askerleri de O'nu
takip ettiler, onlardan bazı kişileri öldürdüler ve ağırlıklarının bir kısmını
ellerine geçirdiler. Haccac Zaviye'ye kadar geldi ve orada konakladı. Burada
yiyecek topladı ve Basra'yı Irak halkına bıraktı.
Haccac
geri döndükten sonra Mühelleb'in mektubuna bir daha bakarak şöyle dedi:
"Allah bunun iyiliğini versin! Bu adam gerçekten savaşı bilen bir
kişidir." Daha sonra askerlere yüz elli milyon dirhem dağıttı.
Abdurrahman
Basra'nın içine girinceye kadar ilerlemesine devam etti.
Bütün
Basralılar, Basra kurraları (ilim adamları) ve yaşlıları Haccac ve O'nunla
birlikte bulunan Şamlılarla savaşmak üzere Abdurrahman'a bey'at ettiler.
Abdurrahman'a bu şekilde çabucak bey'at etmelerinin sebebi Haccac'ın göndermiş
olduğu zekat ve haraç toplama amillerinin Haccac'a şu şekilde mektup yazmış
olmalarıydı: "Haraç gelirleri düştü, zimmiler Müslüman olup şehirlere
yerleşmiş bulunuyor." Bunun üzerine Haccac da Basra'ya ve başka yerlere
şöyle yazmıştı: "Herkes aslen hangi köy ve kasabadan ise oraya çıkıp
gitsin." Haccac onları köylerine kendilerinden cizye almak için
göndermişti. Bunlar ağlaşmağa ve: "Ya Muhammed, ya Muhammed!" deyip
bağrışmaya başladılar. Nereye gideceklerini bilmiyorlardı. Basralı ilim
adamları da gözleriyle gördükleri bu zulümden dolayı ağlıyorlardı. Bunun hemen
akabinde Abdurrahman gelince O'na Haccac ile savaşmak, Abdülmelik'i de
makamından almak üzere bey'at ettiler.
Haccac
kendisinin çevresinde hendek açtığı gibi Abdurrahman da Basra'nın etrafında
hendek açmıştı. Abdurrahman Basra'ya Zilhiccenin son günü (M. 14 Şubat 701)
girmişti.
ÇEŞİTLİ
OLAYLAR
Bu
yıl hac emirliğini Abdülmelik'in oğlu Süleyman yaptı. Ümmü Derda es-Suğra
(Küçük Ümmü Derda) haccedenler arasında idi.
İbn
Ebi Züeyb bu yıl dünyaya geldi.
Medine
Valisi Eban bin Osman, Irak ve bütün Doğu bölgesinin valisi Haccac, Horasan
bölgesinin valisi ise Mühelleb idi. Küfe Kadısı Ebu Bürde, Basra kadısı ise
Abdurrahman bin Uzeyne idi.
Sicistan,
Kerman, Paris ve' Basra da Abdurrahman'ın elinde bulunuyordu.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HİCRETİN SEKSEN
İKİNCİ YILI OLAYLARI (M. 701)
HACCAC İLE ABDURRAHMAN BİN EŞ'AS ARASINDAKİ SAVAŞ